Yazarlar Beşiktaş için ne dedi?

Beşiktaş'ın Manchester United'ı Old Trafford'a gömdüğü maç için spor yazarları köşelerinde şu çarpıcı yazıları kaleme aldılar...

Rıdvan Dilmen -1996’nın aynısı...- Milliyet

Bu sezon şu görüntüye çok alıştık. Kaleci antrenörü Zafer maç bitiyor bir gün Hakan’ı öpüyor, bir başka gün Rüştü’yü. Futbolda görünmeyen kahramanlar vardır. Teknik direktör kadar kondisyonerler ve kaleci antrenörü de çok önemlidir. Ligin en az gol yiyen takımı Beşiktaş çok kritik maçlarda hep kalecilerinin iyi oyunuyla sonuca gitti. Geçen sene şampiyonluğa oynarken Rüştü’nün performansı, bu sezon en kritik dönemde Trabzon’da Hakan’ın performansı, dün Manchester’da ilk 20 dakika yüzde yüz iki golü kurtaran, son dakikada iki tane kritik top çıkaran yine Rüştü’nün performansı... Tebrikler Zafer hoca... Tebrikler Rüştü ve Hakan... Diğer oyunculara ve Teknik Direktör Mustafa Denizli’ye de haksızlık etmeyelim tabii ki.
Moskova’dan gelen habere rağmen kendi oyununu oynamaya çalıştı Beşiktaş. Kendi oyunu derken, format Trabzon’daki gibi değişti. Denizli, İbrahim Toraman sakatlanana kadar üçlü savunma oynattı. Yani sistem 3-6-1 idi. Orta sahayı kalabalık tutup Manchester’ın süratli hücum yapmasını engellemek istedi. Daha sonra da sürpriz oyuncularla gol bulmak amacındaydı. Tıpkı 96’daki Manchester United - Fenerbahçe maçındaki gibi, yine aynı kaleye, yine Boliç gibi bu kez Tello vurdu. Yine rakibe çarpan top bu kez kaleci Foster’ı avladı. Haa kaleci yine Rüştü idi...
Beşiktaş eğer daha iyi kontratak yapma şansı bulabilseydi iki üç tane daha gol atabilirdi. Bu sonuç CSKA Moskova maçını çok önemli hale getirdi. Beşiktaş rakibini en az iki farklı yenip, Wolfsburg’un Manchester’dan puan kapmasını bekleyecek.

Manchester United’a gelince; bizim ülkeye mahsus acayip geyikler vardır... Mesela gençlerin oynaması her zaman daha tehlikeli olur gibisinden... Öyle bir şey yok tabii... Berbatov, Ferdinand, Van der Sar, Rooney, Valencia, Scholes’un oynadığı takım mı daha iyi, bu mu? Manchester’ın turu garantilemesi Beşiktaş için bir şanstı. Bu şansı da iyi kullandı. Önemli bir başarıya da imza attı. Ancak bu sonuç sadece Beşiktaş tarihine deplasmanda kazanılan bir galibiyet olarak geçecek. UEFA Avrupa Ligi’ne kalabilirlerse anlamı daha da büyüyecek.

Hakem mükemmel bir maç yönetti. Bizim açımızdan öyle. En azından düzgün yönetmeye çalıştı. Kendi vatandaşının pozisyonuna penaltıyı çalsa kimse bir şey diyemezdi. Çalabileceği bir pozisyondu da ayrıca. Sonuçta tebrikler Beşiktaş... Bu galibiyet yakıştı sana.

Sergen Yalçın -Küçümsenmez- Vatan

[page_end] Sergen Yalçın-Küçümsenmez

SAKIN kimse karşıma çıkıp “Manchester United maça yedekleriyle çıktı, liderliği garantilemişti, kendini zorlamadı” filan demeye kalkmasın.. Beşiktaş’ın aldığı sonuca karşı resmen ayıp etmiş olur.. Çünkü ister A takımı olsun, ister B veya C; sonuçta karşındaki Manchester United.. Stat da Avrupa’nın bütün devlerinin titreye titreye geldikleri Old Trafford.. Burada oynamak, hele de kazanmak hiç kolay değil.. Öncelikle bunun altını çizelim..

MUSTAFA Denizli, böyle bir deplasmanda kazanmak için en ideal kadroyu sahaya sürdü.. Özellikle ön tarafta görev alan Tello ile Bobo’nun performanslarını beğendim.. Bu tip arkayı sağlam tuttuğun ve gol yememeye çalıştığın maçlarda öndeki adamlar topu tutarsa; takım öne çıkma, defans ise bir an olsun nefes alma şansı bulur.. Bobo ilerde bunu başardığı gibi, indirdiği her topun arkasından Tello ile alışverişi iyi yaptı.. Onlar topa sahip olunca, sağdan Ekrem soldan İsmail’in de katılımıyla oyun genişledi..

TAKIM halinde beğendim Beşiktaş’ı.. Ama eğer en iyiyi soracaksanız İsmail ile Ekrem’i gösteririm.. İleri-geri çalıştılar.. Onlar çok koşunca arkalarındaki Kaş ile Üzülmez de rahatladı.. Ee, Ferrari ile Toraman’da ve Ernst ile Fink’te zaten problem yok.. Kalesini iyi savunan bir takım Beşiktaş.. Rüştü de kötü başladığı sezonda kendisini affettirecek bir performans sergiledi.. Uzatmalarda çıkardığı yüzde 100 gollük 2 topu, Türkiye’de ondan başka kurtaracak kaleci yok.. Bu 2 kurtarış, 1 ay önce çocuğa yumurta atmak isteyen Beşiktaş seyircisinin onu affetmesini sağlamıştır..

BEŞİKTAŞ’IN müthiş yeteneklerden oluşan bir kadrosu yok.. Takım halinde iyi koşmaları, mücadele etmeleri, herkesin kendi görevini bilmesi ve yapması şart.. Denizli de takımla gerekli-gereksiz oynamayı bırakıp herkesi doğru mevkide kullanınca Beşiktaş’a gol atmak haliyle zorlaşıyor..

BU pozitif futbolun bir sebebi de takımın moralinin yükselmesi.. Sahaya rahat çıktılar.. Zaten M.United’a yenilseler çok şey kaybetmeyeceklerinin farkındaydılar.. Kötü oynadıkları E.Şehir ve A.Gücü maçlarını kazandıktan sonra, Trabzon ve F.Bahçe’ye karşı iyi oynayarak galip gelmek herkesi havaya sokmuş.. Takımın ahengi artmış, herkes birbiriyle iletişimde.. Zaten bütün futbolcular birbirlerine yakın oynuyor ve komşusuna yardım ediyor.. Böyle takım halinde ileri-geri oynarsanız kazanmak normal oluyor..

BİRKAÇ tesbitim daha var..

1. İSMAİL çok verimliydi.. Ama kazanmak zorunda olduğun ve saldırdığın maçlarda İsmail sol açık için güdük kalabilir..

2. M.UNITED uzatmadaki 2 topu saymazsak, 2. yarıda Carrick, Evra, Owen gibi asları da sokmasına karşın neredeyse pozisyon bulamadı.. Takım savunmasının ne kadar iyi olduğunu belgeleyen bir örnek bu..

3. MAÇIN kırılma anı 41’de Fink’in direkten dönen topuydu.. O da gol olsa, Beşiktaş kontrolü tamamen eline alır, ortaya daha da beklenmedik bir skor çıkabilirdi..

Mehmet Demirkol- Geçmişten Gelen Zafer- Milliyet

[page_end] Mehmet Demirkol- Geçmişten Gelen Zafer

Denizli’nin top rakipteyken 8 stopere dönüşen oyun yapısı sağlam bir duvardı. Hele de Manchester United’ın hücum ve onu temelde destekleyen ekibinin yaşları Anderson’dan Macheda’ya şöyle olunca: 20-18-18-22-21...
Üzerine Tello’nun 96’yı hatırlatan ‘Boliçleme’ golü de gelince duvar iyice sağlamlaştı.
Boliç, Nicky Butt’ı biraz kalın görmüştü. Şilili daha ince çalıştı. Fark bu!
Bu gol Denizli’nin son derece disiplinli duvarını genç Manchester United hücum ekibi için içinden çıkılmaz bir hale getirdi.
İngilizler zaman zaman oyunu geniş ve hızlı oynayıp bu savunma duvarını gevşettiklerinde de Rüştü çıktı meydane... 96’da olduğu gibi. Belki de yıllar sonra ilk kez mucize kaleci gibiydi yeniden. Eskileri çağrıştırıyordu.
Aslında Denizli de öyle... Temelde 5’li savunmasıyla, gömülü, disiplinli oyunuyla Galatasaray’ın başında yarattığı ilk mucizeyi, Monaco maçını hatırlattı. Hatta ötesi, planı aynıydı.   
Bu küçük çaplı büyük zaferin hikâyesini böyle anlatabiliriz. Bir de Fink ceza sahası için yapılan tek vuruşta topu direğe nişanlamasa...
Ligde alınan seri galibiyetlerle yerine gelen güven Beşiktaş’a bu zaferi getirdi.  Eğer sahne futbolsa bazen sadece güven ve disiplinle herşey oluyor işte.
Biz de bu önemli skora deliler gibi seviniyoruz.
En iyi takımımızla sahaya çıkmış olmamıza rağmen dibine kadar ve sadece savunma yapmak zorunda olsak da...
Zafer zaferdir. Manchester da kimler sahada olursa olsun United.
Tebrikler...
Küçük ama önemli not: İbrahim Üzülmez Türk futbolunun en büyük fenomenlerinden biri. Belki de bu ülkenin, belki de daha ötesi dünyanın en özgün futbol karakterlerinden. Onun özel yapan bir çok halden en önemlisinin altını çizmek lazım.
Normal bir savunmacı rakibini durdurmayı düşünür. İbrahim Üzülmez de bunu düşünüyor kuşkusuz, ama bambaşka bir metotla. Onun temel amacı rakip hücumcunun kendisine faul yapmasını sağlamak. Olmadı bu izlenimi vermek. Bunu müthiş bir yüzdeyle yaparak eşi benzeri olmayan bir oyuncuya dönüşüyor. Bunu Antep’te de yapabiliyor, Old Trafford’da da...
Türkiye’nin bir futbol ekolü yok belki ama, bir bireysel savunma ekolünü geliştirip mükemmelleştirmiş bir oyuncumuz var. İbrahim, dünyada tek!

Can Çobanoğlu -Gurur Gecesi- Fanatik

[page_end] Can Çobanoğlu- Gurur Gecesi

Lafı hiç eğip-bükmeye gerek yok; rakibin önemli silahları oynamıyormuş komik mazeretine de sığınmadan Beşiktaş'ı alkışlamak gerek. Old Trafford gibi bir stadda Kara Kartal, hem rakibi hem de İngiliz taraftarlarını uyutarak, zamanı iyi kullanarak, oyun disiplininden kopmayarak galibiyet almasını bildi.

Lafı hiç eğip-bükmeye gerek yok; rakibin önemli silahları oynamıyormuş komik mazeretine de sığınmadan Beşiktaş’ı alkışlamak gerek. Old Trafford gibi bir stadda Kara Kartal, hem rakibi hem de İngiliz taraftarlarını uyutarak, zamanı iyi kullanarak, oyun disiplininden kopmayarak galibiyet almasını bildi. Siyah-Beyazlılar’da temposu düşük olanlar da vardı, beklenilenin üstünde oynayanlar da. Ernst’i de unutmamak lazım. Bizi o kadar kötü alıştırdı ki, artık iki kişilik bile oynasa, ‘Ernst durgun’ diyoruz. Ciğeri sökülüne, terinin son damlasına kadar o da Beşiktaş’a her şeyi veriyor. Temposunun üstünde geceyi geçiren futbolcuların başında; Fink geliyor. İsteksiz demiyelim ama temposuz Bobo ise takımına biraz daha katkı sağlamalı. Güzel gecede fazla olumsuz eleştiri işgüzarlık diye düşünüyorum. Ve şunu da unutmamak lazım; Beşiktaş son maçına hocasının kehanetini taşıyor ise, biz de onlara yardım etmeliyiz.

Ferrari’ye tosladılar
Zor gece oldu, İsmail’in öne çıkışlarında Üzülmez’i çok hırpaladılar. Welbeck, Macheda ve Gibson yer değiştirerek defansın dengesini bozarak oynamaya çalıştılar. Ama orada da önce Ferrari’nin aklına sonra da ayaklarına tosladılar. Takım olarak Beşiktaş savunmayı iyi yapıyor. Sorunları; kaptıklarını çok kötü kullanıp, kaybediyorlar ve rakibe yine hücum hakkı veriyorlar. Tekrar topu kazanmak isterlerken lüzumsuz yere yoruluyorlar. 90’nın ötesinde Rüştü’nün uzayan kolları, yüreğimizi ağzımıza getiren pozisyonları geçiştirdi. Galibiyetin ve gecenin hem mimarı hem kahramanı oldu.

Keyifli Manchester gecesinin İnönü’deki son sahnesi mutluluk tablosu olur düşüncesindeyim. Buradaki gazeteler istatistik olarak Mustafa Denizli’nin Şampiyonlar Ligi’nde 3 puanı olmadığını yazıyorlardı. Kaderin cilvesi olsa gerek, o da ilk 3 puanını bunları yazan İngilizler’e karşı aldı.

Hakan Ünsal -Rüştü Böyle İstedi- Hürriyet

[page_end] Hakan Ünsal- Rüştü böyle istedi

BEŞİKTAŞ kazandı çünkü Alex Ferguson böyle istedi. Beşiktaş, kendisini hafife alan ve acemileri oynatan Ferguson’a cezayı özellikle Rüştü ile büyük kesti.

Beşiktaş kazandı çünkü Manchester’da Vidic’in haricinde devamlı oynayan oyuncu yoktu. Yıldızların olmadığı İngiliz ekibi sıradan takım gibiydi. Sürpriz olarak Obertan çıktı. Etkili oynadı ama tek başınaydı.

Beşiktaş kazandı çünkü iyi savunma yaptı. Ernst ile Fink geriye iyi koştu ve alan kapattı. Beşiktaş bu sayede cepheden hiç boşluk bırakmadı.

Duvar kurdular
Beşiktaş kazandı çünkü Ferrari ve Rüştü duvar gibiydi. Ferrari, zamanlaması kusursuz müdahaleler yaparken, Rüştü büyük tecrübesini yine konuşturdu. Kendisini protesto eden taraftara bir kez daha kalitesini gösterdi. Son dakikadaki pozisyon maçı kazandırdı. Toraman da çıkana kadar üst düzey mücadele etti.

Beşiktaş kazandı çünkü haftalardır yaptığı, maç kazandıran ‘önce gol yememe düşüncesini’ yine iyi uyguladı. Rakip de sadece Obertan’la gelmeye çalışınca Beşiktaş Türk takımlarının İngiltere’de oynadığı en rahat maçını oynadı.

Beşiktaş kazandı çünkü özellikle ikinci yarı topa sahip olarak pas yaptılar ve oyunu soğuttular. Beşiktaş tarih yazdı çünkü futbol kendisine saygı gösterenleri ödüllendirir. Beşiktaş Rakibe saygı gösterip futbolu ciddiye aldığı ve maçı istediği için kazandı.

Atilla Gökçe- Kolye Tamam- Milliyet

[page_end] Atilla Gökçe -Kolye Tamam

1993’te oradaydım... Hakan Şükür’ün kendi kalesine attığı golü, Kubilay’ı, Arif’i ve yine de Cantona çılgınlığını hiç unutamıyorum. Galatasaray, Türkiye’nin henüz tanışmadığı Şampiyonlar Ligi’nin kapı eşiğinde Manchester United’ı çelmelemiş, 3-3’lük beraberlikle Old Trafford’dan başı dik ayrılmıştı. Sonraki golsüz rövanşla da Avrupa’daki başarı macerası başladı.

1996’da Fenerbahçe ile oradaydım. Boliç’in, dünyanın bir numaralı file bekçisi Schmeichel’e attığı gol hem Fenerbahçe’nin hem de Manchester United’ın tarihinde unutulmayacak derin bir iz bıraktı. Manchester United, Avrupa kupalarında sahasındaki ilk yenilgisini bir Türk takımından alıyordu.

Günlerdir Mustafa Denizli’nin taa Wolfsburg maçından beri dile getirdiği Manchester United karşısında çok ilginç bir maç oynayacakları söylemine bizim medya pek kulak asmadı. Hocanın hayallerine saygı duymayanlar vardı. Ama Mustafa Denizli bu. Kafasında oynattığı sanal maçlarda belki 40 defa karşılaşıp, her defasında yendiği Manchester United’ı dün “içerikli” bir oyunla gerçekten devirdi. Şimdi gurur kolyemiz tamamdır.

Üç büyüklerin Old Trafford’daki zafer fotoğrafları asla silinmeyecek, kalplerden ve zihinlerden düşmeyecektir.
Manchester United aslarını oynatmıyormuş! Hadi canım... Dün sahaya çıkanlardan hangisini kandırıp da bizim ligimize getirebilirsiniz? Bu galibiyet çok anlamlı. İçinde Rüştü var, Ferrari var, İbolar var, Ekrem var, Ernst, Fink, Tello ve Bobo var. Oynanan futbol var. Beşiktaş oyuna ortak olmakla kalmadı, Old Trafford’un efendisi oldu. Atılan gole hiç kimse rastlantı diyemez. Böyle diyenler İsmail Köybaşı’nın genç enerjisine, Tello’nun usta vuruşuna saygısızlık ederler.

Bunu bir tesadüf olarak görenler olursa, Rüştü’nün uzatmalarda üst üste gelen üç gollük şutu çevik hamlelerle savuşturmasını hatırlayıp kafalarını duvara çarparlar.
Beşiktaş’ın, İngiliz takımlarına karşı başarısız olduğunu dile getirip, 2003’te Chelsea karşısında alınan çifte gollü Sergen zaferini satır aralarına sıkıştıranlar, Kartal’a hak ettiği saygıyı göstererek onu Britanya fatihi olarak selamlayabilirler. Beşiktaş büyüyor. Büyük kulübün büyük takımı hocasıyla birlikte zirvelere tırmanıyor.  Evet, bu büyüklüğe saygı duymanın tam zamanı!

Ali Gültiken -Bu Direncin Zaferi- Sabah

[page_end] Ali Gültiken -Bu direncin zaferi
Manchester'ın bu maça eksik bir kadroyla çıkması bu takımın zayıf bir ekip olduğunu anlatmaz. Bu takım dünyanın en iyi organize ekiplerinden biri olmasının yanında çok da geniş kadro derinliğine sahip. Bu maçta belki bilinen kadrolarıyla oynamadılar ama forma giyen oyuncular da yetenekli ve etkili oyunculardı. Buradaki fark Beşiktaş'ın kendi oyun sistemini maç boyunca etkili şekilde ortaya komasıydı. Sahadaki defans organizasyonu, oyuncu ve alan paylaşımı gerçekten mükemmeldi. Manchester United gibi çok üst düzey bir takıma deplasmanda maçın son dakikalarına kadar pozisyon ve gol şansı vermemek kolay iş değil. Özellikle defans bloğunda yer alan Ferrari, Üzülmez, Kaş ve oyundan çıkana kadar Toraman hem önlerine gelen oyuncuları markaj altına aldılar hem de defans bütünlüğü içerisinde hemen hemen hatasız oynadılar. Bunlara ilaveten orta alan bloğu da aynı tempo ve mücadele azmiyle müthiş bir pres ve bire bir markajla karşılarındaki rakiplerini etkisiz hale getirdiler. Ernst, Fink ve Ekrem ile beraber bu maçta orta sahanın solunda görev yapan İsmail defansın önünde önemli bir direnç duvarı oluşturdular. Bu öyle bir hale geldi ki Bobo bile maçın çok büyük bölümünde etkili bir defans oyuncusu gibi karşısında oynayan rakiplerine nefes aldırmamaya çalıştı.

AVRUPA YAKIŞIR
Bu mücadele ve dirençle beraber Beşiktaş bir şeyi daha çok iyi yaptı. Belki rakibinin üzerine çok fazla gitmedi veya rakibi buna izin vermedi. Fakat rakibinin oyun temposunu kesti. Topa sahip olduğu dönemlerde çabuk çıkmaya çalışarak, bol pas yaparak oyunun yönünü değiştirip, rakibi dengesizleştirmeye çalıştı. Dönem dönem baskı yemesine rağmen bunu önemli ölçüde başardı. Başardığı için de maçı kazandı.
İlk yarıda Fink ile yakalanan pozisyon gol olsa belki maç çok daha rahat oynanabilir hale gelebilirdi. Ama son dakikaya kadar devam eden mücadele ve kazanma isteği bu başarıyı getirdi. Getirirken de maçın kırılma noktalarında iki isim farklı şekilde öne çıktı.

Golü atan Tello ve uzatma dakikalarında muhteşem kurtarışlar yapıp galibiyete katkı yapan Rüştü.

Bitti diye düşünülen, düşük ihtimal hesapları yapılan bir durumda kendi sahamızda oynayacağımız CSKA maçıyla Avrupa Ligi umudumuzu tekrar yakaladık. Beşiktaş'a da bu güzel galibiyetten sonra İstanbul'da CSKA'yı devirip Avrupa'da yoluna devam etmek yakışır

Şansal Büyüka- Umuda ve onura merhaba- Akşam

[page_end] Şansal Büyüka- Umuda ve onura merhaba

Gel de yanma...   Gel de üzülme...
Hani bir atasözü var ama, burada söylemeye dilim varmıyor...
Şu Beşiktaş'ı daha önce yakalasaydık...
Şu maçları daha önce oynasaydık böyle mi olurdu?
Üstelik işin acı tarafı...
Son maçta CSKA'yı yensek bile işimiz çok zor...
Çok hesap kitap var...
Üçlü averaj denen bela, Beşiktaş'ın başına büyük dert...
Dilerim üçlü averaja değil, ikili averaja kalır bu iş...
Müthiş oynadı Beşiktaş...
Kimse Manchester United'ın rotasyona uğrayan kadrosunu ileri sürüp, bu galibiyeti küçümsemesin...
Sonuçta oynadığınız yer Old Trafford...
Yendiğiniz takım Manchester United...
Üstelik bu Beşiktaş rakibe tek pozisyon bile vermedi...
Son dakikada gelen iki Manchester atağında da şaheser bir Rüştü vardı...
Tek kelimeyle şaheser bir Rüştü...
Beşiktaş zaman zaman sıkıntı çekti...
Ama 'Çanakkale geçilmez' yapmadı...
Aksine çok akıllı kontrataklar geliştirdi...
Hele 40. dakikadaki Fink'in direğin dibine vurup auta giden topu...
Muhteşem bir Bobo pası, çok akıllı bir vuruş...
Sonuçta olmayınca olmuyor...
Kaldı ki, arka arkaya gelen sakatlıklar bile Beşiktaş'ın oyun düzenini bozmadı...
İbrahim Üzülmez'in önünde nihayet İsmail'in oynaması son derece akıllı ve yararlı bir tercihti...
Beşiktaş bu uygulamayı mutlaka yapmalı...
Old Trafford'da kazanmak...
Old Trafford'da Manchester United'i yenmek...
Büyük iş bu...
Rakip ne kadar eksik olursa olsun...
Büyük iş bu...
Grup maçlarının ardından baktığımızda...
Hiç olmazsa teselli bulacağımız değil, yeniden umutlanacağımız, onur duyacağımız bir galibiyetimiz var...
Çok mutluyum...

İskender Günen -Takım Ruhu- Sabah

[page_end] İskender Günen- Takım Ruhu...

CSKA'nın Wolfsburg maçında 3 puan almasından sonra Beşiktaş mutlak kazanması gereken bir maça çıktı. Rakip dünyanın sayılı devlerinden Manchester United. Manchester her ne kadar gençlerden kurulu bir kadro ile sahaya çıksa da Beşiktaş'ın aldığı bu galibiyet hiç küçümsenmemeli.

Mustafa Denizli'nin böylesi bir maçta çıkardığı ilk 11 son derece doğru. Dörtlü savunmanın önünde Ernst ve Fink, orta sahanın kenarlarında atletik özellikleri olan Ekrem, İsmail Köybaşı ve Tello önlerinde Bobo. İlk yarıda Beşiktaş'ın Tello ile kazandığı gol dışında Fink ile girdiği gol pozisyonu var. Manchester ise 20. dakikadan sonra özellikle Beşiktaş'ın sol kenarından geliştirdiği hücum girişimleri var. Bu pozisyonlarda Ferrari ve İbrahim Toraman ardından Rüştü son derece başarılıydı.

RÜŞTÜ MAÇA DAMGA VURDU
İkinci yarıda Manchester çok daha fazla baskı kurmasına rağmen Beşiktaş gerçekten mükemmel bir mücadele örneği sergiledi. Özellikle maçın son dakikalarında Rüştü'nün çıkardığı iki top var ki gerçekten bu maça damga vurdu.

Kabul etmek gerekir ki Manchester gibi bir takıma karşı üstelik Old Trafford'da galip gelmek her yönüyle mükemmel bir sonuç. Beşiktaşlı oyuncular saha içi yardımlaşmayı üst düzeyde tutarak mücadele güçlerini sahaya yansıttılar ve takım birlikteliğinde öne çıkararak tarihi bir zafer elde ettiler.

Beşiktaş bu sonuçtan sonra Avrupa kupalarında var olabilmek için kendi sahasındaki CSKA maçını mutlak kazanmak zorunda. Bugünkü görüntüsüyle bunu da başarabilecek güçte bir takım diye düşünüyorum. Böylesi bir galibiyete imza atan teknik adam ve oyuncuları kutlamak istiyorum

Feyyaz Uçar- Damla Sakızı- Hürriyet

[page_end] Feyyaz Uçar -Damla Sakızı

BEN küçük bir çocukken, ülkemde “böyük” bir lider vardı. “Şapkamı alır giderim” lafının söz yazarı sayın Süleyman Demirel.

“Senin aklın ermez” sözünün muhatapı olduğum yıllar boyunca, o şapkadan tavşan çıkmasını bekledim. Ama tavşan bir türlü çıkmadı. Sanırım asker de benim gibi o tavşanı bekliyor olacak ki, sonunda sinirlenip iki kere darbe ile fötr şapkayı, kasket yaptı. Zincirbozan Askeri Tesisleri’nde kampa giren “böyük” lider, fizik kondisyonunu geliştirdikten sonra 2000 yılına kadar aktif siyaset hayatına devam etti.
Büyük statlara serpildiğimiz yıllarda, sayın Deniz Baykal’ı da solun ve ülkenin gelecekti lideri olarak görüyorduk. Ancak sayın Baykal, bir türlü iktidar partisinin takımında kaptan olarak sahaya çıkamadı.

Ülkemde bunlar yaşanırken, İngiltere’de Sir Alex Ferguson, 1986 Kasım’ında Manchester United takımının başına getirildi ve tam 23 yıldır aynı takımın başında sakız çiğniyor.

Galiba elin İngilizleri haklı. Siyasetçisinin bile politik hayatını kısa tutup, teknik direktörünün kontratını uzatıyor. Haklı ki Manchester United’ın hocası bir Şampiyonlar Ligi maçına neredeyse bütün yedek oyuncularıyla çıkabiliyor.

Rüştü’nü ispat etmiş biri vardı kalede

HAFTA sonu derbide maden bulan Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi’nde şansını devam ettirebilmek ve biraz da yolunu bulabilmek için geldiği Manchester’dan mutlu döndü.
Mustafa Denizli’nin ilk 11’i rakip kanat akınlarını kontrol edecek şekilde. Sağ kanat, İbrahim Kaş ve Ekrem, sol kanatta İbrahim Üzülmez ve İsmail Köybaşı. Mantıklı. Çünkü, İngilizler sahanın tamamını kullanmayı seviyorlar. Ekrem ve Köybaşı’nın hem defanslarına yardım etmesi ve fırsat buldukça da atağa çıkma çabaları, Beşiktaş için pozitif bir kazanç. Önlerindeki Tello serbest. Bobo’nun yalnızlığı dışında pek sorun yok gibi. Orta sahanın göbeğindeki Fink ve Ernst birbiriyle oldukça uyumlu.
İkinci yarıda Manchester, sağlı sollu ataklarıyla ve fizik gücüyle Beşiktaş’ı dövmeye başladı.

Kavgada önce Toraman’ı, sonra da Tello’yu kaybettik. Kontradan bir ikinci golü bulsak maç bitecek gibi. Michael Oven’ın 69. dakikada helikopteriyle sahaya inmesinden sonra anlıyoruz ki son 20 dakika zorlu geçecek. Yanılmıyoruz. Hemen ardından Carrick ve Evra da oyuna dahil oluyor. Manchester’ın baskısı tam gaz. Ancak, kalemizde Rüştü’nü ispat etmiş biri var. Sezonun Beşiktaş’taki en formda adamı Rüştü.

Reha Muhtar -Sir Mustafa Denizli’nin ayak sesleri- Vatan

[page_end] Reha Muhtar -Sir Mustafa Denizli’nin ayak sesleri
AÇIKÇASI maç öncesi aklımdan geçen sonuç beraberlikti.. F.Bahçe galibiyetiyle morali tavan yapan, istim üzerindeki Beşiktaş ve Mustafa Denizli’nin, genç ve yedek oyuncularıyla sahaya çıkan Manchester’dan 1 puan almasını bekliyordum.. Denizli solda ilk kez İbrahim Üzülmez’in önünde İsmail’i sahaya sürünce, Beşiktaş artık sol kanat zaafını giderir diye düşündüm.. Nitekim düne kadar kanatları iyi çalışmayan ve kanat sorunundan dolayı Ekrem Dağ’ı ne tarafa koyacağını bilemeyen Denizli ilk kez sağ açıkta Ekrem, sol açıkta İsmail ile başlayarak mücadele gücü yüksek bir takım ortaya koydu.. Beşiktaş’ın zaten savunmadaki göbeği Ferrari-Toraman ve onların önündeki Ernst-Fink taş gibiler. Bunlara iyi mücade eden iki kanadı da ekleyince tek sorun gol atmaktı..

TAM burada durup Yıldırım Demirören’e, Beşiktaş yönetimine ve Mustafa Denizli’ye seslenmek istiyorum..

BU sezon başında Beşiktaş’ın kimyasını bozan olay Bobo gibi bir golcüyle Tello gibi teknik kapasitesi yüksek bir futbolcunun, takıma yeni katılanlarına göre maaşlarındaki düşüklüktür. İçeriden çok iyi biliyorum, Nihat’ın aldığı 3 milyon Euro, Nobre’nin aldığı 2.2 milyon Euro, Tabata’nın bonservisi gibi unsurlar Bobo ve Tello’da inanılmaz bir demoralizasyon yarattı. Oysa dün Old Trafford’da gördük ki, Bobo “tank” gibi bir forvettir. Bobo’nun kalitesinde, fizik gücünde başka bir santrforu yok Beşiktaş’ın.. Bu Bobo geçen yıl Beşiktaş’ı şampiyonluğa taşıyan en önemli futbolculardan biriydi.. Keza Tello da uzaktan attığı gollerle şampiyonlukta büyük katkı sağlamıştı.. Dün de Old Trafford’da vals yaptı Şilili..

KABUL.. M.United, kaptanı hariç aslarından yoksun bir kadroyla Trafford’a çıktı. Ama ikinci yarının ortasında Beşiktaş’ın asları sakatlanırken, onlarınki sahaya girdi. Beşiktaş savunmasının kilit ismi Toraman sakatlanarak çıktı. Mustafa Denizli orayı Kaş ile doldurmaya çalışırken, Ekrem Dağ’ı savunmanın sağına çekti. Sonra Tello çıktı, Uğur İnceman girdi. Manchester’da ise gole yakın Owen, Fransız milli Evra ve as takımdan Carrick oyuna girdiler. Ancak Beşiktaşlı futbolcular Manchester’ı Old Trafford’da yenmeye ant içmişlerdi. Uğur İnceman, Erhan ve genç Batuhan. Hepsi birer Kartal’dılar. 75 bin kişilik Old Trafford’u 5 bin civarındaki Beşiktaş seyircisi yıktı geçti.. “Çıldırt bizi, delirt bizi Kartalım, bu stadı başlarına yıkalım” tezahüratı, siyah-beyaz kaşkolların havada dans ettiği şarkılar M.United seyircisinin 90 dakika boyunca ilgiyle izlediği tezahüratlardı.. Maçın başında sessiz kalan M.United taraftarı maçın sonlarına doğru iyice gerildi. Çevremdeki bütün İngilizler “Bir gol, bir gol” diye gırtlaklarını yırtarcasına bağırıyorlardı.

MAÇTAN önce Yıldırım Demirören’in soyunma odasına girip futbolculara bir söz verdiğini duydum: “Katılın UEFA’ya, alacağımız 1 milyon Euro sizin olsun..” Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’nde aldığı bu 3 puanla 800 bin Euro’yu cebine koydu. Son maçında CSKA Moskova’yı yenerse hem UEFA’ya katılacak hem de 800 bin Euro daha kazanacak. 1.6 milyon Euro’luk bu portföyün 1 milyonu futbolculara verilecek..

GELELİM maça iyi başlangıç yapan Rüştü’ye.. Artık biliyoruz ki, Rüştü bir maça iyi başlarsa o maçı iyi götürür. Arada bir de inanılmaz kurtarış yaparsa o maçı muhteşem bitirir. Bu tarihi galibiyetin tarihi aktörleri Beşiktaş’ın 14 futbolcusu ve teknik kadrosudur. Ama bunların içinde Rüştü ayrı bir yerde bulunacaktır.. Bir kaleci bir maçın kaderini ancak bu kadar değiştirebilir..

SON sözüm Sir Alex Ferguson’a.. Gençlerden ve yedeklerden oluşan bir takım çıkardı. Dakikalar ilerledikçe pabucun pahalı olduğunu anladı, 3 asını oyuna soktu. Hiç biri fayda etmedi.. Maç öncesi karşısındaki teknik adam, “Umarım ben de Beşiktaş’a uzun yıllar hizmet edip Sir Alex Ferguson gibi olurum” demişti. Sir Mustafa Denizli’nin ayak sesleri miydi yoksa bunlar?

Ömer Güvenç- Manchester panteri- Akşam

[page_end] Ömer Güvenç- Manchester panteri

Sene 1996; Manchester United 0 - Fenerbahçe 1, gol Boliç... Sene 2009; Manchester United 0 - Beşiktaş 1, gol Tello... Evet, tam 13 yıl sonra gelen ikinci Old Trafford zaferi. Bu zaferi yaşatanların ismi bu sefer Beşiktaş. İngiliz takımlarıyla oynarken hep yüreğimiz ağzımıza gelir. Ne kadar iyi durumda olursak olalım içimizi bir korku kaplar. Haksız da sayılmayız. Çünkü sekizleri, altıları, beşleri hep İngilizlerden gördük. Açık söylemek gerekirse Manchester ne kadar yedek kadrosuyla çıkacak olursa olsun içimizde yine bu korku vardı. Ama maç sonunda gördük ki yersizmiş. İnanıyorum ki bundan sonra İngiliz takımlarıyla oynarken bu tür korkuları yaşamayacağız.

Beşiktaş, Old Trafford'ta Manchester karşısında kazanırken, kazanmayı hak edecek kadar iyi futbol oynamadı. Özellikle ikinci 45 dakikada adeta rakip tek kale oynadı. Ama Beşiktaşlı futbolcuların hepsi inanılmaz mücadele etti. Bir yerine 3 koştular. Şu iyi oynadı, bu kötü oynadı diye ayrım yapmak istemiyorum. Sadece yaptıkları mücadeleden dolayı hepsini alkışlıyorum. Defans oyuncularını ayrıca kutluyorum çünkü bütün uzaklaştırdıkları toplar duvardan döner gibi tekrar onlara geldi. Bir ara nefes alamayacak duruma geldiler. Buna karşın pes etmediler.

Özetle; iyi oynadılar, kötü oynadılar. Ama şurası bir gerçek ki ne olursa olsun ve hangi takımı olursa olsun Old Trafford'da Manchester'ı yenmek hiç de kolay değil. Bu zoru başaran ve tarihine bir Mahchester zaferi yazdıran ve bu zaferde payı olan herkesi kutluyor ve alkışlıyorum. Ayrıca Rüştü'yü son iki dakikadaki müthiş 3 kurtarışından dolayı tebrik ediyorum.

Atıf Keçeci- Kartal, Britanya Adalarının Fatihi oldu... -Zaman
 
[page_end] Atıf Keçeci- Kartal, Britanya Adalarının Fatihi oldu...

Mustafa Denizli, CSKA'nın 3 puan alması ile işlerin iyice sarpa sarmaması için mutlaka galibiyet hesapları yapmak zorundaydı. Rakip kendi sahasında 23 maçtır yenilmeyen bir dünya markası Manchester United idi.

Denizli'nin ilk onbirde forma verdiği isimlerin 9'unu defansif yönleri güçlü oyunculardan seçmesi tedbir amaçlı bir taktikti. Sahaya yayılışa baktığımızda daha önceleri sağ ve sol bek oynayan Ekrem Dağ ve İsmail Köybaşı bu defa orta blokta kenarlardan gelişecek rakip ataklarda ilk müdahaleyi yapmakla görevlendirilmişti. İngiliz takımı gençlerden kuruluydu ama hepsi yarınların yıldız adayıydı.

Doğal olarak başlama vuruşuyla birlikte rakip baskısı kendini gösterdi. Gibson yönetiminde özellikle sağdan Obertan'la sürekli atak geliştirerek pozisyon oluşturmaya çalıştılar. Fırsat yakalamalarına rağmen Fink'in rakibi iyi kontrol edip önce basması ve Rüştü'nün iyi yer tutması sonuca gitmede başarılı olamamalarının başlıca nedeniydi. Siyah-Beyazlı takımın 'önce savunma güvenliği sonra gol' anlayışı 20'de meyvesini verdi. Kontra bir topta 18 üzerinden kaleyi yoklayan Tello, sert vuruşuyla geceyi umutlu bir havaya sokan golü filelere bırakınca herkes içinden "Niçin olmasın?" sözlerini sarf etti. 41'de Fink çerçeveyi tutturabilse ülke erken bayram yapmaya başlayacaktı.

Rakip, gençlerden kuruluydu ama top genellikle kendilerinde kalıyordu. Bu kadroyu takımımız için avantaj olarak değerlendirenler oyunu izlediklerinde haklı çıkmadılar. Beşiktaşlı futbolcular ne yapmaları gerektiğini ezberlerine almış gözüküyorlardı.

Old Trafford Stadı'nın gizemini ve rakipler için tribün üstünlüğünü sayıca onlar kadar fazla olmasalar da üç kişilik tezahürat yaparak takımlarını destekleyen Siyah-Beyazlı taraftarlar, futbolcuların üzerindeki bu stresi atmalarına çok yardımcı oldu.

Dünyanın sayılı teknik adamlarından olan Sir Alex Ferguson'un gruptaki liderliğin verdiği rahatlıkla hafta sonu oynayacağı maçı düşünürken Mustafa Denizli de Avrupa arenasından kopmamak adına tüm kozlarını oynamak zorunluluğunun baskısı altında takımını yönetti. Toraman ve Tello'nun sakatlanarak oyundan çıkışları Kartal için büyük şanssızlıktı. Her iki futbolcu da başarılı bir maç çıkarıyorlardı. İnanmışlığın sonucu alınmalıydı. Tüm futbolcular böyle güçlü bir rakibi alt etmiş bir kadroda forma giymiş olmanın mutluluğunu yaşamayı da hak etmek için canla başla mücadele ederek bir tarih yazıyorlardı. Bundan sonrası ne olurdu, bunun cevabı da CSKA maçına kalıyordu. Maçın son bölümünde Rüştü kalesinde kritik kurtarışlar yaptı.

Sinan Vardar -Öpüldünüz- Takvim

[page_end] Sinan Vardar -Öpüldünüz

Fenerbahçe galibiyeti Beşiktaş'ta tüm keyifleri yerine getirmişti. Bu güzel tablonun bozulmaması için Şampiyonlar Ligi'ndeki Manchester United maçından da iyi bir skorla ayrılmak gerekirdi. Daha önceki yıllarda Barcelona, Liverpool ve Chelsea gibi devleri deviren Beşiktaş, Old Trafford'a çıkarken, "Neden yine olmasın" diyorduk. Ancak CSKA Moskova'nın Wolfsburg'u yendiği haberi duyulunca daha maç başlamadan moraller bozuldu. Yine de "çıkmayan candan ümit kesilmez" diyerek maçı beklemeye başladık.

Beşiktaş için Avrupa Ligi'ne devam etmesi açısından tek yol vardı o da galip gelmekti. Manchester United'ın maça genç oyunculardan kurulu bir takımla çıkması Beşiktaş için elbette bir avantajdı. Çünkü Beşiktaş takımı Manchester'ın sahaya çıkan 11'inden çok daha tecrübeliydi. Maçın başlarında Gibson, Anderson, Obertan, Macheda ve Welbeck gibi gençler kendilerini göstermek için büyük gayret sarfetseler de İngiliz ekibinin belli bir oyun stili yoktu. Manchester'ın kopuk kopuk oynaması Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürdü.

Dakikalar ilerledikçe oyunda dengeyi kuran Siyah-Beyazlı takım Tello'yla bulduğu golden sonra çok büyük moral kazandı. Defans mükemmel oynarken Rüştü tecrübesiyle kalesinde güven verdi. Sivok'un mevkiinde oynayan İbrahim Toraman onu hiç aratmadı. İsmail ise sürekli kanat değiştirerek hücuma zenginlik kazandırdı. İlk yarının son dakikalarında Fink'in kaçırdığı gol tam anlamıyla bir kader anıydı. Eğer Alman oyuncu o topa biraz daha dikkatli vursa Beşiktaş'ın soyunma odasına 2-0 önde girmesi işten bile olmayacaktı.

Beşiktaş maçın ikinci yarısına kontrollü başladı. Ancak asla geriye çekilip 1-0'lık skorun üstüne yatmaya kalkmadı. Rakibin açıklarını gördüğü anda ani kontrataklar geliştirdi.

İbrahim Toraman'ın 2. yarıda sakatlanması ise gerçekten üzüntü vericiydi. Onun yerine oyuna giren Erhan, Toraman'ın yerini dolduramadı. Beşiktaşlı oyuncular Manchester United gibi bir dev karşısında dün canla başla oynayarak hepimizi gururlandırdı. Bu başarıdan sonra bize de "Ne mutlu Beşiktaşlıyım diyene" demek düşer.

Sanlı Sarıalioğlu -Kartal coştu bir kere-Yenişafak

[page_end] Sanlı Sarıalioğlu -Kartal coştu bir kere
UEFA'ya katılabilmenin tek yolu Manchester'ı yenmekten geçiyordu. Mustafa Hoca savunma ve hücum yönünden dengeli bir on bir oluşturmuştu. Geri dörtlüde ve orta alanda boğuşan, topu iyi kullanan oyuncular vardı. Bobo ve Tello hücum silahlarıydı.

Manchester'ın yedeklerini kimse küçümsemeye kalkmasın. Adamların hepsi canavar gibi. Dün bunu bir kez daha gördük. Bizim planımız belliydi. Çok adamla kapanacak, rakibe boş alan bırakmayacak, daha sonra da kazandığımız toplarla çabuk ataklar geliştirecektik.

İlk yarıda bunu son derece başarılı bir biçimde yaptılar. Evet top daha çok Manchester United'daydı. Fakat buna fazla aldırış etmedik. Özellikle de defansımızın göbeğinde çok dikkatliydik. İbrahim-İsmail ikilisinin sol kanatta her geçen gün daha iyi olacağını düşünüyorum. İsmail'in özgüveni dört dörtlük. Tekniği üst düzeyde. Her atakta rol üstlenmek istiyor.

İlk yarının sonlarında Fink biraz dikkatli olsaydı farkı ikiye çıkarıp işi o dakikada bitirmiş olurduk. Ah ah ah… Top direğe çarptı dışarı gitti. İkinci yarıda Toraman ve Tello'nun peş peşe sakatlanmaları gerçekten büyük şanssızlıktı. Ancak Beşiktaş inanılmaz derecede kararlıydı. Galip gelmeyi kafasına koymuştu. Topun olduğu her yerde en az iki-üç Beşiktaşlı oluyordu.

Defans kurgumuz dört dörtlüktü. Ernst ve Fink dalga kıran gibi görev yapıyorlardı. İngilizlerin ceza alanımıza girmesine izin vermiyorlardı. Baskıyı yiyorduk fakat yılmıyorduk, geri adım atmıyorduk. Sonsuz direnç gösteriyorduk. Bütün futbolcular tek yürek halindeydi. Herkes birbirinin yardımına koşuyor ve açığını kapatıyordu.

RÜŞTÜ NOKTAYI KOYDU

Rüştü'nün 90+3'te üst üste harikalar yarattığı iki pozisyon var ki anlatılacak gibi değil. Koca kurt zafere çok büyük imza attı.

Beşiktaş hem lige hem de Şampiyonlar Ligi'ne çok kötü başladı. Ancak şu anda bulunduğu nokta olağanüstü. Nereden nereye. Demek ki bu takımın potansiyeli var. Demek ki bu takım gerçek gücünü ortaya koyduğunda her engeli aşabilecek güçte. İngiliz devini evinde devirmek öyle her babayiğidin harcı değildir. Bu skor yıllar boyunca unutulmayacak. Kahramanları da hep gönüllerde yer alacak. Bravo Mustafa Hoca, aferin Kartal, size bu görüntü çok yakışıyor. Kırmızı Şeytanlar'a, dünyayı dar ettiniz.

Turgay Demir: Destan yazdılar (Fotomaç)

[page_end] Turgay Demir: Destan yazdılar
Trabzon ve Fenerbahçe'den sonra Manchester karşısında da doğruyu yapıp ortayı dörtledi. Dün gece Old Trafford'da Beşiktaş genel olarak bu doğruları yaptı. Aksayan üç kişi golü atan Tello, İsmail ve çok çalışmasına rağmen çok top kaybeden Bobo'ydu... Tello topsuz oyunda hiç yoktu, İsmail panik yaptı... Harika bir gol atan Tello bir daha sahada görünmedi...

Bizim Deli İbrahim ilk paniği atlattıktan sonra mükemmel oynadı ve resmen Obertan'ın karizmasını çizdi... Üstelik önündeki İsmail'den hiçbir destek görmeden yaptı bunu... Helal olsun kaptana.

Old Trafford destanını yazarken hepsi çok yürekliydiler. Bununla beraber maçın golünü Tello atmış olsa da, geceyi en çok aydınlatıp "şeytana" pabucunu ters giydirenler Rüştü ve İbrahim Üzülmez ve Ekrem'di. Avrupa'daki bunca hüsrandan sonra böyle bir destan şarttı.. Hepsini alınlarından öpüyorum.

Haşmet Babaoğlu: Old Trafford'u çok seviyoruz! (Fotomaç)

[page_end] Haşmet Babaoğlu: Old Trafford'u çok seviyoruz!
Golü bulmak imkansız gibi bir şey, değil mi? Bu diziliş, bu oyun planı baştan aşağı yanlış görünüyor, değil mi? Ama şut atarsanız, iş değişebilir! Tello işte bunu yaptı Old Trafford'da. Hatta Fener derbisinin kahramanı Fink de yapıyordu, az kalsın! Elbette Tello, topun United'lı futbolcunun sırtına çarpacağını ve Türk futbol tarihine uygun biçimde rakip ağlara gideceğini tahmin etmemiştir! Ama ne yalan söyleyeyim, en ince hesapların adamı Mustafa hocadan kuşkulanıyorum! Yıllar önce Boliç'in Manchester United'ı yıkan golünün tekrarlanabileceğini dahi maç hesaplarına katacak bir adam varsa, o da Denizli'dir.

En klişe, en bayat ama en doğru laf şu: Beşiktaş tarih yazdı! Türk futbolu Old Trafford'u seviyor! Bundan sonra ne olur? Bir... Derbi keyfinin üzerine bir de Manchester United galibiyetinin moralini ekleyen bu Beşiktaş'ı Süper Lig'de tutmak artık çok zor. İki... Denizli'yi hâlâ eleştiren (ne kadar doğru şeyler söylese bile) herhalde taş olur! Üç... UEFA olur mu? Niye olmasın!

Günün Önemli Haberleri