Yazarlar Beşiktaş için neler yazdı
Beşiktaş, Trabzon'u Kalecisi Hakan Arıkan'ın müthiş performansı ile geçti... Spor yazarları köşelerinde karşılaşma için şu analizleri yaptılar...
Rıdvan Dilmen -Trabzon:0 - Hakan: 2- Milliyet
Trabzonspor sahasında oynadığı en iyi maçlardan birini kaybetti. Ancak kalede bir Hakan vardı ki, Ümraniye’ye tek başına üç puanı getirdi
Hakan Arıkan, Trabzonspor’u Trabzon’da yendi. Tabii ki genel olarak Beşiktaş takımına ve Mustafa hocaya haksızlık yapmayalım. Çok mücadele ettiler.
Mustafa Denizli, Trabzonspor maçını kafasında bütün hafta oynamış. Çok ciddi kararlar almış ki, oyun boyunca alışılagelmişin dışında bir taktik denedi. İyi yaptı veya kötü yaptı bu önemli değil. İlk kez klasiğin dışına çıktı. Özellikle ilk yarıda üçlü gibi kalan savunma; İbrahim, Sivok ve Ferrari, yanlarına Ekrem ve İsmail eklenince beşli oluyor. Top Trabzonspor’a geçtiğinde on kişi birden kendi yarı alanında beklediler.
Trabzonspor’un hazırlık paslarında Nobre ayağını koyuyor, arkada ikili Tabata ve Uğur, onların arkasında üçlü... 3-6-1 gibi... İkinci yarıda Yusuf girince Denizli, biraz daha önde kalmayı düşündü. Çünkü rakip sahada kalamıyorlardı. İbrahim’i de oyuna alınca arkada tam beşli oldular. Ernst’in müthiş golü ile öne geçtikten sonra Trabzonspor’un şaşkınlığından yararlanıp pas yapma, hatta ikinci golü bulacak olanağı da buldu.
Denizli’nin kafasındaki planlar tamamen tuttu. Ama Mustafa hoca bu kadar kötü oynayacaklarını düşünmüyordu herhalde. Çünkü hem çok pozisyon verdiler, hem de kontraatağı iyi yapamadılar.
Trabzonspor takımı kendi sahasında oynadığı en iyi maçlardan birini kaybetti. Beşiktaş’ı oyunun tamamında kendi sahasına hapsetti. Pozisyonda buldular.
Trabzonspor’un uzun yıllardır böyle tek kale oynadığını hiç görmemiştim. Herkes görevini iyi yaptı. Hocanın değişiklikleri bile yerindeydi. Alanzinho da, Engin de girdikten sonra katkı sağladı. Ama yapamadıkları tek şey vardı, o da golü atmak. Kalede bir Hakan vardı ki, üç puanı Ümraniye’ye getirirken, Beşiktaş’ın beşte beş yapmasını ve ligde “ben de varım” demesini sağladı.
Hakan Arıkan’ın böyle bir maça ihtiyacı vardı. Bu oyunu kendisinin uzun yıllar Beşiktaş kalesini koruyabileceğinin kanıtıydı. Rüştü’nün yerini doldurabileceğini gösterdi, kendisine şüpheyle yaklaşan taraftarına sanırım yeterli güveni verdi. Alnının akıyla maçı bitirdi.
Sergen Yalçın -Hakan olmasa- Vatan
[page_end] Sergen Yalçın -Hakan olmasa
MUSTAFA Denizli alem adam.. Trabzon karşısına yine hayâli bir kadroyla çıktı. Anlayamadığım böyle bir kadro anlayışıyla, Mustafa hocanın nasıl bir sonuç düşündüğü. Sadece defans yapan bir takımla yukarıdaki rakiplerini nasıl yakalayacaksın. Rakibi durdurmaya çıkmış, korkak bir Beşiktaş vardı ilk yarıda sahada. Ortada 3 isim var.. Fink, Uğur ve Ernst. Böyle bir orta sahayla da kanatları kullanamayan, pas yapamayan bir takım... Trabzon belki de böylesine rahat bir ilk yarı bu sezon hiç oynamamıştır...
DENİZLİ’DEN beklenen kazanma hamlesi 2. yarı geldi. Sahada hayâlet gibi dolaşan Tabata yerine Yusuf’u aldı. Haa, dün Beşiktaş galip geldiyse yatsın kalksın Hakan’a dua etsin. Onun performansı ve kurtarışları olmasaydı bırakın 3 puanı Beşiktaş adına tarihi fark bile kaçınılmaz olurdu. Ernst’in sol ayağıyla attığı mükemmel gol planları altüst etti. Alman oyuncu bu tip uzaktan şutları gol yapıyor ama böylesini rüyasında görmemiştir herhalde!
HASTALIKTAN çıkan Ernst’in sadece attığı gole bakmamak lazım.. Hakan’la beraber ‘direten’ 2. isimdi.. Bakıldığında oyun değil ama alınan galibiyet müthişti. Eleştirilerin önünü kesmek adına süper bir sonuç oldu. Ancak her şeye rağmen oynanan futbolun mutluluk verici olmadığını unutmamak gerek. Beşiktaş maçın büyük bölümünde mahkûm oynadı.
YAZIK oldu Trabzon’a. Dün akşamın gerçeği Trabzon’un oynadığı mükemmel futbol ve verdiği kusursuz mücadele. Taraftarları hiç üzülmesin, büyük protestolar da yapmasın. G.Saray maçını da Beşiktaş maçını da şanssızlıklar sonucunda kaybettiler. Trabzonspor’u bu kadar övdük ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim; yedikleri ilk golden sonra oyundan çok ama çok düştüler..
TAMAMEN dağıldılar, hele son 20 dakikada sergiledikleri futbol, enteresandı. Beşiktaş kalesini ablukaya aldılar ama arkasını kollamayı unuttular!
UMUT VE KABİLİYETSİZLİK
ANCAK oyun uzun süre 0-0 giderken Trabzonspor fazla dayanamıyor. Maçı bitiremiyorlar. Bunun en büyük sebebi de kaliteli olmamaları. Böylesine büyük maçlarda eline geçen fırsatları değerlendireceksin. Değerlendiremezsen olacağı budur. Umut’un o pozisyonları gol yapması lazımdı. Ama inanılır gibi değil. Golcü bir oyuncu nasıl bu kadar kabiliyetsiz olur.
Ahmet Çakar -Hakan kazandı- Sabah
[page_end] Ahmet Çakar -Hakan kazandı
Dün maçı seyretmeyen biri Beşiktaş'ın 2- 0 kazandığını duyduğunda, siyah-beyazlıların Trabzon gibi bir deplasmanda müthiş performans ortaya koyduğunu düşünmüştür. Ama hiç öyle olmadı.
Sahada Beşiktaş diye bir takım yok, sadece kaleci Hakan'ın olağanüstü kurtarışları vardı. Bir kaleci bir maçı nasıl kurtarır diye düşünürsek, hep dün geceki karşılaşmayı hatırlamalıyız. Beşiktaş 9 savunmacıyla maça başlamış, top yapamıyor, ileride topu tutamıyor. Buna karşılık savunma dahi yapamıyordu. Özellikle ilk yarıda Hakan mükemmel oynamasa Trabzon Beşiktaş'ı darmadağın ederdi. Mustafa Denizli maç bittiğinde seviniyor ve gülüyor. Skora sevinebilir ve gülebilir ama takımının oyunundan utanç duymalıdır. Böyle futbol olmaz. Dikkat edin, bu eleştirileri Beşiktaş'ın Avni Aker'de 2-0 kazandığı bir maçtan sonra yapıyorum.
TRABZON İLE KALECİNİN MAÇI
İkinci devrenin başında 10 dakika oynadılar, Ernst'in harika vuruşu golü getirdi ve maç sonra yine Trabzonspor ile Hakan arasında geçti. Beşiktaş takımı böyle oynamamalı. Takım arkadaşına çok basit topları atma kabiliyetinden yoksun çok oyuncu var. Fink bir yabancı. Onun Ekrem'den ne farkı var. Tabata da milyonlarca Euro'ya alındı. Yani, Fink, Tabata, Ekrem ve Uğur'a bakıyoruz, arkasından da Türkiye liglerinde mücadele eden yüzlerce futbolcuya bakıyoruz. Hiçbir farkları yok. Beşiktaş kazanabilir ama bu transfer yanlışlarını kimse ortadan kaldıramaz.
Ya Hakan olmasaydı? Ya dün geceki gibi müthiş oynamasaydı ne olacaktı? Ben size söyleyeyim; Sabiha Gökçen Havaalanı yine karışacaktı, Demirören'e küfür edilecekti ve muhtemelen Denizli istifa edecekti. Hakan herkesi geçici olarak kurtardı.
Trabzon da vahim durumda. Pozisyon buldular ama plansız oynuyorlar. Yetenekli oyuncuları az ve nasıl hücum edecekleri bilemiyorlar. Hakan'dan sonra gecenin yıldızı Kuddusi Müftüoğlu idi. Hakemler için Trabzon'daki maçlar zor olur. Ama Müftüoğlu gecenin en başarılı isimlerindendi.
Mehmet Demirkol -Hakan Arıkan'ın Doğuşu- Milliyet
[page_end] Mehmet Demirkol -Hakan Arıkan'ın Doğuşu
5’i Umut’tan gelen, 6 net gol girişiminde Hakan bugüne kadar onda görmediğimiz bir soğukkanlılıkla parladı
Oyunu şöyle özetleyebiliriz: Hakan’a 10 üzerinden 8 vereceksek, Beşiktaş’ta 4’ü hak eden iki oyuncu Ernst ve Ferrari olabilir.
Hakan Arıkan, tamamen savunmaya odaklanmış, 90. dakikaya kadar rakip kaleye sadece 2 kez gidip kaleye 1 şut atabilen takımının en iyisiydi. Ernst’in, Türkiye’de patenti Ceyhun’a ait olan olağanüstü şutuyla gelen gol dışında gönüllü bir etkisizlik içindeydi.
Ancak bu savunma öncelikli oyun Trabzonspor’un bolca pozisyona girmesini engellemedi. Arka dörtlünün hemen önüne 3 oyuncuyla yığılmalarına rağmen Trabzonspor’un doldurt boşaltvari erken ortalarından dahi pozisyon yaşadılar. Sıkı sık duvar paslarıyla delindiler. Kaptıkları topları iyi çıkaramadıkları, kaptırdıkları için de ne kontr yapabildiler, ne de baskından yırtabildiler.
5’i Umut’tan gelen, 6 net gol girişiminde Hakan bugüne kadar onda görmediğimiz bir soğukkanlılıkla parladı ve takımını ayakta tutan yegâne adam oldu.
Normal şartlarda büyük takımlar böyle bir kaleci performansıyla kendilerine gelip gelip direnç kazanırlar, ama Beşiktaş aksine rahatladıkça rahatladı ve kalecisine yaslandı. İlginçti.
Hugo Bross’un baskının iyice arttığı dönemde Alanzinho’yu alışı mantıklı ve rakibin işini zorlaştıracak bir hamleydi. Ancak çıkan oyuncunun Selçuk oluşu bu değişikliğin etkisi azalttı. Üstüne hiç gelemeyen bir rakibe karşı risk alabilir, savunma özellikli oyuncu eksiltebilirdi.
Bunun dışında ne Belçikalı’da ne de takımda eleştirecek çok fazla bir şey bulmak mümkün değil. Rakibinden çok daha organize ve 2 yönlü bir takımdılar. Ve bu yenilgi böyle bir oyun dengesinde sadece futbol denen bu harika sporda olur.
Son olarak:
1-Sonuç ne olursa olsun böyle bir performansın ardından ‘yönetim istifa’ diye bağırmak ayıptır.
2-Ve bu oyun Fatih Tekke’nin dönüşünün başlangıcıdır.
Ömer Üründül -Denizli'yi çözmek...- Sabah
[page_end] Ömer Üründül -Denizli'yi çözmek...
Maç öncesi bakalım "Denizli nasıl bir 11'le sahaya çıkacak" diye kendi kendime beyin jimnastiği yaptım. Ve de biri hariç tahmin ettiğim kadro sahaya çıkınca, eh biraz olsun "Denizli'yi çözdüm" diye sevindim.
Ama maç başlayınca yine yanıldığımı anladım. Çünkü İbrahim Toraman'ın sağ bek, Ekrem'i de İsmail'in önünde sol çizgide oynayacağını düşünmüştüm. Ama bir de ne göreyim Mustafa Denizli üçlü defans uygulatıyor.
Üstelik takımın en uyumlu ve istikrarlı, kendisinin bile sürekli görev verdiği Sivok-Ferrari çizgi defansını bozarak. Önde de üç ön libero tipi futbolcu oynayınca, Beşiktaş ilk yarı boyunca ne topa sahip olabildi, ne tek organize atak geliştirebildi.
Üçlü defans bloğunun uyum hatalarından Umut ikisi yüzde yüzlük dört pozisyon buldu. Ama kaleci Hakan izin vermedi.
İkinci devreye Mustafa Denizli iki değişiklikle çıktı. Ekrem'i öne aldı ve ilk yarıdaki düzende hiçbir şey yapması mümkün olmayan Tabata'yı Yusuf'la değiştirdi. Devre başlar başlamaz Colman'ın hatasından Beşiktaş'ın temel direği Ernst'in uzak şutu iyi yere gidince, Beşiktaş ummadığı bir anda skor avantajı yakaladı.
BOBO VE NOBRE GÜÇSÜZ
Ardından Trabzonspor'un etkisiz ataklarını kolayıkla savuşturdular. Alanzinho'nun girişinden sonra rakibin hücum etkinliğini biraz arttırması Beşiktaş'ı zora soktu. Ama gömülü alan savunmasında alan iyice daralınca deneyimli Toraman, Sivok ve Ferrari kaçırdığı gollerle morali bozulan Umut'u ve hiçbir şey oynamayan Gökhan'ın kolaylıkla marke ettiler.
Bu arada birkaç tehikeli şutu da günün en başarılı ismi Hakan önledi.
Bütün riskleri alarak tamamen disiplinden kopan Trabzonspor karşısında Beşiktaş 50 metrelik geniş alanda çok rahat skoru garanti altına almalıydı. Ama santraforlar öyle güçsüz ve formsuz ki, önce Nobre sonra Bobo takımlarını rahatlatamadılar. Trabzonspor'un verdiği pozisyon ikramlarının sonuncusunu Bobo affetmedi.
Tabii bir de madalyonun öbür yüzü var. Beşiktaş kötü de oynasa 5'te 5 yaptı. Wolfsburg mağlubiyetinin ardından fiziki ve moral tahribata rağmen Trabzon'dan öyle veya böyle 3 puanı aldı. 'Kazanan haklıdır' deyip, Beşiktaş'ı tebrik edelim.
Bana göre Kuddusi Müftüoğlu da mükemmel bir maç yönetti.
Erman Toroğlu -Keklik gibi- Hürriyet
[page_end] Erman Toroğlu -Keklik gibi
“40 yılda bir olur” derler ya. İşte öyle bir maçtı. İki takımın girdiği pozisyonları alın, gol vuruşlarından evvel görüntüyü durdurun. “Hangi takım maçı kazanmıştır?” diye sorarsanız, açık ara netice bordo mavi çıkar. Ama işte futbol öyle bir olay ki, Hatice yok, netice var.
Trabzonspor’un bu sene oynadığı iyi maçlardan biriydi. İlk 45 dakikada Beşiktaş rakip kaleye bir defa gidemedi. Çünkü Trabzon bu yarı inanılmaz bir baskıyla Beşiktaş’ı sahasından çıkarmadı. İkinci yarı Beşiktaş gittiği ilk topta golü buldu. Ondan sonra gene Trabzon. Yani 90 dakika maç Beşiktaş kalecisi Hakan’la Trabzonsporlu futbolcuların arasında geçti. Ve bu maçı Hakan 2-0 kazandı.
Beşiktaş’ı uzun zamandır bu kadar aciz görmemiştim. Ama işte futbol bu. Dün akşam kartal gibi değillerdi, keklik gibi gene sektiler. Çünkü Beşiktaş uzun zamandır kartal gibi olamıyor. Hep anlatıyorlar “cağız” “ceğiz” diye ama Süper Lig’de işi götürüyorlar. Ne zaman Avrupa’ya çıkıyorlar, vasat takımlar karşısında bile acz içinde oluyorlar. Şu görülüyor ki, Beşiktaş takımına ve taraftarlarına Süer Lig kafi geliyor. Onunla mutlu oluyorlar. Fazlasını yapacak ne güçleri var, ne de kaliteleri. Ama bu şans nereye kadar gider o bilinmez.
Golleri oynamayan attı
Beşiktaş takımında Hakan iyi oynadı. Ferrari iyiydi, biraz da Ernst. İlk 45 dakikada Trabzon tek kale oynamasına rağmen Gökhan’ı göremedim. Ve bu yarıda Trabzon, Gökhan’ın sayesinde 10 kişi oynadı! O zaman Gökhan da oynamadığı zaman “ben niye yoktum arkadaş?” dememeli.
Kuddusi Müftüoğlu belki de hayatının en rahat maçını yönetti. Çünkü bir takım hem oynadı, hem çaldı. Golleri oynamayan attı. Ve bu maç da Trabzon açısından böylece trajik bir biçimde bitti.
Ersun Yanal -Hep aynı nakarat- Vatan
[page_end] Ersun Yanal -Hep aynı nakarat
AVNİ Aker’de çok ilginç maç izledik... Gerçekten izahı zordu ve hak edenin kazanmadığı bir 90 dakika oldu.. Aslında gecenin özeti belli.. Bu sezonki Beşiktaş klasiğini yine izledik. Oyunu tuttular, kendi yarı alanlarında kabul ettiler, geriye yaslandılar ve iki baskın atakla maçı kazandılar...
OYSA oyunun tamamında Trabzon üstünlüğü vardı. Tamemen oyuna hakimdiler ve Beşiktaş’ı iyice kalelerini korumaya ittiler. Beşiktaş geride oyunu kabul ettikçe Trabzon’a pozisyon şansı doğdu.. Ancak özellikle Umut girdiği fırsatları kullanamadı.. Gabriç de soldan çok zorladı.. Bu girişkenlik bir türlü üretkenliğe dönüşmedi.
MAÇIN akışı böyle oyunca ilerleyen her dakika Beşiktaş lehine oldu.. Daha güven kazanıp oyuna ortak oldular. Özellikle Trabzon’un golleri kaçırması, Beşiktaş’ı maça ortak etti ve inançlarını arttırdı. Hakan Arıkan’ın skoru tutması ile ilk yarı golsüz bitti...
İKİNCİ yarı için söylenecek aslında çok şey de yok.. Mustafa Denizli iki oyuncu değiştirdi ama Beşiktaş aynı taktikle devam etti. Yine kendi yarı alanında kalan bir Beşiktaş gerçeği izledik. Ancak doğru zamanda gelen bir Ernst golü izledik..
COLMAN’DAN çabuk şekilde topu kaptı ve harika bir şut attı. Bu da Beşiktaş için oyunda direnç kazanma adına önemli bir goldü.. Bu avantajı son dakikaya dek sürdürdüler. İsmail’in akıllı atağı ile de Bobo 2. golü atıp tabelada rahat gözüken bir skoru getirdi...
ŞİMDİ... Maçı izlemeyen biri için bile Beşiktaş’ı tahmin etmek zor olmaz. Çünkü hep aynı oyunu oynuyorlar. Öndeki oyuncular çok kötü durumda. Hepsi formsuz, oyunda hiç yoklar. Sadece geridekiler savaşıyor.. O sayede ayakta kalıyorlar. Öndekilerin takımı kurtaracak hali yok. Ama geridekiler hep kurtarıcı oluyor..
HASSAS soru şu... Bu daha ne kadar devam edecek? Ferrari, Sivok, Ernst, Hakan Arıkan bu ritmini koruyabilir mi? Dün gerçekten hepsi iyiydi.. Durumu iyi idare ettiler. Maç neredeyse 10’a 3-4 oynandı ve bu yüzden Trabzonspor çok gol pozisyonuna girdi..
BEŞİKTAŞ kazandığı için iyi şeyler söyleyenler olabilir. Ama işin aslı her zamanki gibi öyle değil.. Beşiktaş ilginç bir karakter kazandı.. O da kötü oynarken kazanma alışkanlığı.. Bu felsefe ile zirveye doğru ilerliyorlar.. Herkes bunu kabul edip “Hep kazanacaksa böyle oynasın” diyebilir..
GELELİM Trabzon’a.. Tek kelimeyle onlara yazık oldu.. Ligde 12 hafta geride kaldı.. Belki de en çok kazanmayı hak ettikleri maçtı. Ancak mağlup oldular. Almaları gereken 3 puanı atakları sonuca dönüştüremedikleri için hediye ettiler. Özetle emeklerinin karşılığını alamadılar.
BENİM eski camiam olduğu için önemli bir mesajım var... Trabzonspor’da sakın kimse oyuncuları suçlamasın. Bu takımın gerçeklerini kabul etmek gerekir. Sorun futbolcularda değil.. Takımı daha iyi organize etmenin, daha iyi yönlendirmenin yollarına bakılmalı.. Eğer bu yapılırsa işler daha da düzelecektir...
Atilla Gökçe -Denizli Mat Etti- Milliyet
[page_end] Atilla Gökçe -Denizli Mat Etti
Trabzonspor - Beşiktaş maçı, her şeyden önce iki teknik direktörün taktik savaşı olarak sergilendi. Skor tabelası ile teknik direktör savaşlarının galibi uyumlu...
Evet, Broos’a karşı Denizli kazandı...
Maça başlarken sergilediği beşli defans ağırlıklı oyunla dayandı, direndi, ayakta durdu.
Broos’un Gökhan - Umut santrfor ikizleriyle yaptığı baskıyı çoklu defans, alan daraltma ve hızlı oyunda vuracak zaman bırakmama düşüncesiyle çalışmaz hale getirdi.
Dahası, transfer gözdesi Tabata’yı ilk yarının sonunda değiştirip Yusuf’u oyuna alarak ilk darbenin de hazırlığını yaptı.
İlk yarı boyunca Trabzonspor’un baskısına karşı savunmada direnirken oyuna ortak olup hücumda da görünüyordu Beşiktaş... Ne var ki orada top tutamıyordu. Özellikle Tabata’dan beklediklerini bulamıyordu Mustafa Hoca. Tabata - Yusuf değişikliği ile topu ileride tutma avantajını yakaladı.
Elbette bu taktik savaşının oyuncularını da değerlendirmek gerekiyor.
Örneğin kaleci Hakan Arıkan...
Hafta içinde Wolfsburg karşısında hatalı goller yiyen ve Avrupa Kupaları’ndaki istatistikleri bir sabıka kaydı gibi yansıtılan Hakan, dün gecenin tartışmasız kahramanıydı. Yaptığı inanılmaz kurtarışlarla en az iki golü önledi. Sıfır hatayla başladı, sıfır hatayla bitirdi.
Sivok, Ferrari, Toraman, Köybaşı, Ekrem, Fink...
Ama ille de Ernst...
Alman futbolcu, yüksek standartta bireysel katkı ile oynadı maçı. Oyunun merkezini geriden ortaya, ortadan ileri taşıdı. Trabzonspor baskısına karşı hem savunmayı dengeledi, hem de ofansın arkasında belki de Tabata’dan, Yusuf’tan beklenen organizatör rollerini oynadı. Hele ki attığı gol, hem akıl, hem teknik, hem de karar anı için çok iyi bir örnekti.
Beşiktaş, maçın son onbeş dakikasında skoru korumak için müthiş bir savaş verdi. Zaman zaman Alanzinho’nun düzenlediği ataklarla adeta bunaldılar. Ama bu baskıdan kurtuldukları üç kontratak pozisyonundan sonuncusunda Bobo ile golü bulup uzatmada günü noktaladılar.
İlker Ateş’e saygı
Bu maç kritiğini sevgili meslektaşım ve arkadaşım İlker Ateş’e adıyorum... Sonuçla ilgili değil. O gerçek bir spor gazetecisiydi. Ortam giderek karmaşık bir çatışmaya, savaşa dönüşürken giderek daha mesafeli, soğukkanlı ve mesafeli bir tavır aldı. Dürüst, onurlu saygılı bir adam olarak işini namusuyla yaptı. Maalesef onu kaybettik. Günlerdir verdiği yaşam savaşını kaybetti.
Ama gazeteciliğini hiçbir yanlışa yedirmeden... Yenilmeden!
Işıklar içinde uyu kardeşim.
Hakan Şükür -Hakan'ın gecesi- Fanatik
[page_end] Hakan Şükür -Hakan'ın gecesi
Soyunma odasına 0-0'lık skorla girmelerini Hakan Arıkan'a borçlulardı diyebilirim.
Ani kadro değişikliklerine hazırlıklı olduğumuz Beşiktaş, yine farklı bir sistemle, 3-5-2 ile sahadaydı. Sezon başından beri sık sık devam eden oyuncu değişiklikleri ve kadro istikrarsızlığı, oynanan futbolu son derece zevksiz hale getiriyordu. Trabzonspor maçının ilk yarısı boyunca da sadece mücadele gücü yüksek oyunculardan kurulu Beşiktaş, hep defansta kaldı. Ama şu bir gerçek ki, hep defansta kalmak hiç pozisyon vermeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Nitekim Umut’la Hakan Arıkan’ın sık sık karşı karşıya kaldığı çok ciddi pozisyonlar izledik. Teknik direktör Mustafa Denizli’nin düşüncesi ilk yarıda rakibi durdurup, ikinci yarıda sonuca gitmekse, yenilebilecek olası bir golden sonra oyunu çevirmenin zor olabileceğini de düşünmeliydi. Zira bu yanlış düşüncenin olumsuz sonuçlarını, Hakan Arıkan’ın çok kritik müdahaleleri önledi. Soyunma odasına 0-0’lık skorla girmelerini Hakan Arıkan’a borçlulardı diyebilirim.
Bu futbolla çok zor!
İkinci yarıda ise tüm bu söylediklerimizin dışında, Yusuf’un oyuna girişiyle birlikte kaleye gönderilen ilk şutta Ernst’in harika bir gole imza atması, tam anlamıyla futbol şansıydı. Bu dakikalarda iyice yorulan Beşiktaş, topu ayağında tutabilen Yusuf sayesinde zaman zaman hücuma çıkabildi. Yine de kalesinde birçok pozisyon görmesine rağmen, yakaladığını atarak, net bir skorla birlikte ligimizi daha keyifli hale getiren bir galibiyet aldı. Tüm bu moral bozukluklarının ardından böyle bir maçı kazanan Beşiktaş, umarım bundan sonra kadroda çok fazla oynama yapmayarak, şampiyonluk apoletini tekrar yakalamaya aday olabilir. Ama kesinlikle böyle oynayarak değil, çünkü dün gece skor çok farklı olabilir, Trabzonspor maçı kazanabilirdi.
Trabzonspor hak etmişti
Trabzonspor için de bir parantez açalım. Futbol adına hemen hemen her şeyi yapan bir takımın maçı kazanamaması, bir futbolsever olarak bu oyuna nasıl bakmamız gerektiğini gösteren bir tabloydu. Futbol böyle bir oyun işte. Bugün maçın adamı Hakan Arıkan ise, dikkat çektiğim bu nokta, Trabzonspor’un nasıl oynadığının en somut kanıtıdır. Ama bu futboldan sonuç alamamaları, bundan sonraki ileriye gitme, zirveyi takip etme hedeflerini sekteye uğrattı. Her ne kadar Beşiktaş’ın zirve yarışına ortak olmasına sevinsem de, Trabzonspor gibi Türk futbolunun en önemli renginin, galibiyeti fazlasıyla hak ettiği bir maçtan bu şekilde ayrılması beni çok üzdü.
İskender Günen -Savunmayı bozamadı- Sabah
[page_end] İskender Günen -Savunmayı bozamadı
Salı günü Şampiyonlar Ligi'nde kendi evinde büyük bir şok yaşayan Beşiktaş, özgüvenini yitirmiş, sakatı çok, oyuna başlamasıyla birlikte 8 kişiyle savunma yapmaya çalışan bir takım görüntüsündeydi.
Hücum mu?
İlk yarıda bırakın hücumu Trabzon ceza sahasına yaklaşamadılar bile. Trabzonspor böylesi görüntüde yakaladığı Beşiktaş'ın işini ilk yarıda bitirebilirdi. Gökhan Ünal ve Umut Bulut ile girilen gol pozisyonlarında birini değerlendirebilse Trabzonspor için bu maçın sonucu daha farklı olabilirdi. İlk yarıda Trabzonspor oyunun kontrolünü eline geçirdikten sonra sağ kenardan sadece Tayfun'la hücum girişimlerinde bulundu. Sol kenar ise Trabzonspor'un en verimsiz bölgesiydi. Ne Cale ne de Drago Gabriç ofansif anlamda hiçbir üretgenlik sağlayamadılar.
Orta sahada Selçuk İnan'ın sorumluluk almaması, Gustavo Colman'ın ise öne oynaması gereken pozisyanlarda, yana ve geriye tercihleri hücumda daha farklı görüntünün veya bir başka deyişle gol pozisyonu üretememenin en önemli nedenleriydi. İkinci yarı ise Beşiktaş oyuncu değişiklikleri yaptı. Tabata'nın yerine oyuna giren Yusuf, önde daha fazla top tutmaya ve de Beşiktaş'ın hücumda daha fazla çoğalmasını sağlayan oyuncuydu.
GOL RASTLANTILARA KALDI
Ernst ile Beşiktaş 1-0 öne geçtikten sonra Hugo Broos önce Engin'i sonradan da "Benim sistemime uymuyor" dediği Alanzinho'yu sahaya sürdü. Beşiktaş kendi kalesine tamamen gömülü ortasahası da savunmaya yakın oynamaya başlayınca Trabzonspor, Beşiktaş kalesinde baskı kuran taraftı.
Ama böylesi takımlara karşı kenar atakları istenilen düzeyde olmayınca çizgiye inerek savunmanın dengesini bozacak oyuncu eksikliğiniz de varsa, gol sadece rastlantılara kalıyor. Bir iki kez Trabzonspor bu şansı yakaladıysa da, kaleci Hakan'ın bu posizyonlardaki başarısı da öne çıkınca ve oyunun son dakikalarında Bobo ile yenilen ikinci gol sonrası Trabzonspor'un bu maçta yapacağı birşey kalmamıştı.
Sonuçta alınan bu skor ve kaybedilen 3 puandan sonra Trabzonspor'da gelecek günler adına olumlu bir şeyler söyleyebilmek olanaklı gözükmüyor.
Ali Sami Alkış -Kutusuna gitti, 500 bin çıktı-Star
[page_end] Ali Sami Alkış -Kutusuna gitti, 500 bin çıktı
Trabzonspor son haftalarda neler yaptı ki; Beşiktaş’ın gözünü acayip korkutmuş... Maç başladı gidiyor, Siyah-Beyazlılar kendi yarı alanlarından bir türlü çıkmıyordu. Oyun Beşiktaş sahasında geçiyor, aşırı kalabalık yüzünden o bölge mülteci kampı gibi görünüyordu.
Siyah-Beyazlılar’ı çok durgun ve kötü bulduğum maçlar oldu ama, bu denli korkak olduğunu ilk kez görüyordum.
Bunun adı savunma futbolu olamaz. Bu kadar geriye çekilmek, ayıptır yahu!..
Trabzonspor elbette Beşiktaş’tan çok daha iyiydi ama; kendisinden bu denli çekinen rakibine karşı ilk yarıda fazla bir etkinlik gösteremedi. Bir tek Umut’un şutlarına bel bağladı... Onların da tehlikeli olanlarını günün adamı Hakan Arıkan önledi.
Trabzon baskı kuruyor gibi görünüyor, ama sonunu getiremiyordu. Oyunu tamamen sahasında kabullenen Beşiktaş’ın avantajı, savunma blokunun paniklemeyen sakin futboluydu. Özellikle Ferrari, iyi işler yaptı. Ama koca bir devre, Siyah-Beyazlılar’ın hücumda sıfır etkinliğiyle geçti.
Futbol genel olarak garipliklerle doludur ama, Türkiye’de daha da gariptir. İlk yarıda yerlerde sürünen Beşiktaş; ikinci yarının hemen başında şok bir gole kavuştu. Atağa kalkan Trabzon’un kritik noktada kaptırdığı top, Ernst’in ayağından ağlara yapıştı... Bunda Mustafa Denizli’nin yaptığı değişikliğin de payını kabul etmek gerekir. Çünkü özellikle Yusuf’un varlığı daha ilk saniyelerde kendini belli etmişti. Gerçi gol güzeldi ama, asla adil değildi. Çünkü Beşiktaş galibiyeti hak etmek için, o ana kadar hiçbir şey yapmamıştı. 1-0’ın sonrasında ise üstüne yattı, son anda da 2’ledi.
Yani: Beşiktaş kutusuna gitti, içinden 500 bin çıktı.
Ali Gültiken -Anadolu takımı gibi- Sabah
[page_end] Ali Gültiken -Anadolu takımı gibi
Anadolu takımları İstanbul'a geldiklerinde belirli bir oyun felsefesiyle oynarlar. Çok adamla kapanır, oyunu kendi alanlarında kabul eder, rakibinin oyununu bozar, rakibine defans arkasına sarkabileceği alan bırakmaz, rakibin önemli kozlarıyla adam adama oynar, arada fırsat bulursa da kontrataklarla gol bulmaya çalışırlar.
Beşiktaş'ın Trabzon'daki oyun felsefesi bunun birebir aynısı. Defansif yönü kuvvetli, mücadele temposu üst düzeyde sekiz oyuncuyla maçın son dakikasına kadar sistemini bozmadı.
Bu oyun düzeniyle oynamaktaki amaç, rakibe fazla pozisyon vermemekti. Fakat bu amaca ulaştıklarını söyleyemeyiz.
Bu kadar kapalı oynamaya çalışırken, çok adamla defans yaparken kalesinde çok fazla gol pozisyonu verdi. Burada Hakan Arıkan'ı galibiyeti getiren isim olduğu için kutlayalım. Maçın bitiş düdüğüyle beraber Beşiktaşlı bütün oyuncuların Hakan'a koşması, aslında 90 dakikanın Beşiktaş adına özetini yansıtan en net görüntüydü.
İSMAİL'E DİKKAT EDİN
Beşiktaş, Trabzonspor'un kendi üstüne geleceğini düşünerek hazırladığı oyun planında uygulama açısından çok iyi işler yapamadı. İkinci yarının başındaki Yusuf değişikliğiyle gelen kısa süreli hareketlenme, Ernst'in imzasıyla Beşiktaş'a önemli bir avantaj sağladı. Skordaki avantajdan sonra Beşiktaş Trabzonspor'u düşürecek yumruğu atabilecek bir 5-10 dakikalık bölüm yakaladı.
Forvetteki Nobre biraz daha etkili olabilse Beşiktaş maçı erkenden koparabilirdi.
Bir de maçın öyle bir son 5-6 dakikalık bölümü var ki; Beşiktaş burada en az üç tane daha çok net pozisyonlar üretebilecek alanlar yakaladı. Bazen organizasyonsuzluk, bazen de yorgunluk final paslarında hatalar getirdi; ikinci golü uzatmalara bıraktı.
Bu golün hazırlayıcısı olan İsmail Köybaşı, yaptığı asistin ötesinde defans oyuncusu olmasına rağmen atak yönünde Beşiktaş'ın en etkili ismi olarak sivrildi.
Trabzon gibi bir deplasmanda iki fark, hele sıkıntılı bir süreçten sonra önemli. Fakat şunu da gözardı etmeyelim, Beşiktaş hala güvenli bir takım görüntüsü vermiyor.
Son haftalarda takımın stoperleri, kalecileri ya da orta sahadaki defansif oyuncuları maçların en iyileri görüntüsü veriyorsa, bu fotoğrafı doğru değerlendirmek lazım.
Can Çobanoğlu -Önlemler paketi- Fanatik
[page_end] Can Çobanoğlu -Önlemler paketi
Kaybedenin çukura düşeceği bir maçtı kısacası, Siyah-Beyazlılar sıyrıldılar. Defansı bol, orta sahası kalabalık, golü düşünmeyen, amacı önce durdurmak olan, sonra vurmayı planlayan Kara Kartal tehlikeli virajı Mustafa Denizli’nin önlemler paketiyle öyle veya böyle dönmesini bildi.
Bugüne kadar ligin en az golünü yemişlerdi. Bu kadar baskılı oynayan Trabzon’a karşı yaptıkları olağanüstü savunma, onların neden en az gol yiyen takım olduklarını gösterdi. Zor günler geçiriyordu Kara Kartal, rakibi de öyle. Her iki camiada da homurtular, huzursuzluklar, küfürler, karalamalar... Kaybedenin çukura düşeceği bir maçtı kısacası, Siyah-Beyazlılar sıyrıldılar.
Trabzon için ise zor günler artık kapıda. Zaman zaman oynadığın futboldan çok, aldığın puan önemlidir. Özellikle lig maratonunun kırılma anları sana mutlak puan gerektirir. Alırsan puanını düzlüğe çıkarsın, alamazsan şarampole yuvarlanırsın. Onun için dün gece Trabzon’da Kartal’ın çıkardığı 3 puan, zirve yarışında son derece önemlidir.
Bu böyle bilinmeli. E, soracaksınız, “Peki ya oynanan futbol?” 2. yarının ilk 20 dakikasını çıkartırsanız Beşiktaş’ın iyi oynadığını söylemek herhalde mümkün değildir. Çok savunmacı ile oynarken önde çabuk adamınız varsa bu taktik de doğrudur. Ama yoksa, oyun sizin taktiğinizi inkar eder hale gelir. Topun da sizi sevmesi, maçı çevirecek futbolcularınızın da böyle gecelerde “ben buradayım” demesi lazım. Hakan gibi, Yusuf gibi, Ernst ve İsmail gibi...
Altan Tanrıkulu -Hakan Umut’u bitirdi!- Hürriyet
[page_end] Altan Tanrıkulu -Hakan Umut’u bitirdi!
BU sezon Beşiktaş’ın maçlarını izlemek birçok futbolseveri sıkmaya başlamıştı.. Buna bir de aradığını bulamamış Trabzon’u ekleyin.. Alın size kötü bir “büyük” maç daha.. Mustafa Denizli çoğu kişi için hayal kırıklığı.. Nerede hocam geçen sezonun kahramanları Holosko, Tello, Yusuf, Bobo? Ya sakat ya formsuz.. Olur mu böyle şampiyon?
Oluyor işte..
Ama şampiyonun her zaman bir yerlerde jokeri olur.. O joker dün Ernst’ti, çoğu maçta olduğu gibi.. Alman yıldız çıktı, attı golünü, yine maçın gidişatını değiştirdi, Hakan’ın kurtarışlarının anlamı olmasını sağladı.
Kulübe farkı 4-7
Hugo Broos da Mustafa Denizli de şampiyonluğa çoktan favlu atmışlar aslında.. Şu anda düşündükleri en önemli şey “Nasıl olur da sezonu biraz daha üst sırada tamamlarız?” sorusu.. Öyle olunca risk almak yerine, yara almamak öne çıkmış kafalarda..
Broos orta sahayı fiziki dirence zayıf, birbirinin benzeri oyuncularla doldurup, Ersun Yanal’ın oynattığının bir yıl gerisine götürmüş takımı.. Denizli ise belli ki yorgun, yılgın.. Buna karşın riske erken giren ve kazanmak isteyen taraf olmanın ödülünü aldı bu kez.. Biraz da Hakan sayesinde tabii..
Kaleci etkisi 2-9
Tony Sylva ısınmamışken Hakan çok önemli iki pozisyonu çıkardı ve evsahibinin baskısını kırdı. Rüştü’nün yokluğunu aratmadığı gibi “Maçın Adamı” olmayı da başardı.. Harika bir gol atan Ernst’i bile bu ünvandan mahrum etti.. Sylva ise kalesine gelen ilk topu yedi. Karşı kalede Hakan harikalar yaratırken sen de o vuruşu çıkartmazsan denge bozuluverir birden..
Savunma anlayışı 5-5
Tayfun, Song, Egemen, Cale’den kurulu Trabzon savunması ilk yarı oyunda yoktu. Çünkü karşılarında kaleye gelmeye çalışan bir Beşiktaş yoktu..
Sivok, Ferrari ise göbekten çok açık verdiler. Umut-Gökhan ilikisi karşısında büyük zaaf yaşadılar.. Ferrari’nin son dakikalarda Colmann’ın vuruşunu çıkarması maçın önemli “Hakansız” kurtarışıydı..
Pres gücü 3-7
Bir tarafta Colman, Ceyhun, Selçuk, Garbiç.. Diğer tarafta Ekrem, Ernst, Fink, Uğur.. Varın siz düşünün pres gücünü, aradaki fizik kapasite farkını..
Hücum organizasyonu 2-4
Kimseyi incitmek istemem ama Broos kötü teknik direktör. Bir takımda yedi tane ofansif orta saha oyuncusu olmaz. Türkiye şartlarında elinizde Alanzinho varsa o oynar..
Tabata ilk yarı kötü oynadı, hemen Yusuf devreye girdi. Ama Beşiktaş hücumlarında dün gizli bir isim daha vardı. O da İsmail.. Genç yıldız sakatlanma pahasına yaptığı girişimlerle golü çağırdı adeta.. Bu arada iki gole karşın Beşiktaş için hücum notumun 4 olmasına dikkat.. Çünkü ortada hücum niyeti için yine çok isteksiz bir Beşiktaş vardı..
Bitiricilik 1-10
Bir oyunu bu kadar istekli oynayıp 21 futbolcunun kaderini bu kadar yakından belirlemek ilginç bir olay.. Ama futbol da işte böyle bir oyun.. Umut dün ilk 40 dakikada 4 fırsat harcadı. İkinci yarıda nefis bir şutunu Hakan çıkardı.. Şöyle bir izlenimim var dünkü maç için.. Bazı oyuncular Umut kadar hırslı olacaklarına onun bulunduğu yerler kadar doğru zamanlama yapabilseler dünkü maç farklı bitebilirdi.. Çünkü futbol biraz da “sakin olma” işi.. Sakin kalan işi bitiriveriyor da anlamıyorsunuz bile..
Ömer Güvenç- Hakan, Hakan, Hakan- Akşam
[page_end] Ömer Güvenç- Hakan, Hakan, Hakan
Biri Beşiktaş, diğeri Trabzonspor... Türkiye’nin iki kalburüstü büyük takımı... Zemin süper, hava harika, kötü futbol için her iki ekibin de mazereti yok. Bu şartlarda bir futbol izleyicisi olarak ne beklersiniz: göze hoş gelen futbol ve goller... Hiç heveslenmeyin. Uzaktan yakından alakası yok. Özellikle ilk 45 dakikada öyle bir Beşiktaş izledik ki korkak, ürkek, aman gol yemeyeyim de ne olursa olsun düşüncesi...
Sağda İbrahim Toraman, onun önünde Ekrem, önünde Uğur. 3 tane sağ bek!.. Fabian ve Fink, onlarla etti 5... Sivok, Ferrari, İsmail... Etti 8! İşte böylesine bir defans anlayışında olan bir takım. Koskoca 45 dakikada ne bir şut var ne bir orta. Düşünün; bu takımın teknik direktörü Türkiye’ye hücum etmeyi ve kazanmayı alıştıran Mustafa Denizli... Ve Trabzonspor; bu anlayıştaki bir takım ilk 45 dakikada gol atamıyor.
İkinci 45 dakikada Beşiktaş; İbrahim Kaş ve Yusuf değişiklikleriyle başladı. Yusuf’un oyuna girmesi az da olsa Trabzon defansını tedirgin etti. Belki Beşiktaşlı futbolcuların da beklemediği bir anda Fabian uzaktan attığı bir şutla Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi. Golden sonra Trabzon saldırıyor, Beşiktaş savunuyordu.
Alanzinho’nun oyuna girmesiyle bu sefer Beşiktaş tedirgin oldu. Çünkü Alanzinho çabukluğu ve süratiyle Beşiktaş savunmasının dengesini bozdu. Beşiktaşlı futbolcuların ilerde top tutamaması ve savunma oyuncularının uzaklaştırdığı toplar dağa çarpar gibi tekrar geri gelince Siyah-Beyazlıların defansı neredeyse nefes alamaz hale geldi. Kısacası ilk 45 dakikada olduğu gibi oyunun ikinci bölümünde de saldıran Trabzon’du. Peki 90 dakika boyunca hücumda daha üstün görünen taraf neden gol atamadı, nasıl kazanamadı? Bunun bir tek nedeni var; kaleci Hakan. Her iki 45 dakikada da inanılmaz kurtarışlar yaptı. Sağdan vurdular kurtardı, soldan vurdular kurtardı, havadan vurdular tuttu.
Bu arada Hakan’ın yanında da İsmail’in oynadığı olumlu futbolun hakkını verelim. Genç oyuncu güzel futbolunu Bobo’ya attırdığı golle de cilaladı. Bu çocuk her geçen hafta daha iyi oluyor. İhtiyacı olan tek şey Antep’teki gibi kendine olan güveninin daha da artması. Bir alkış da ona gönderelim.
Güven Taner -İnanılmaz Hakan İnanılmaz puanlar- Star
[page_end] Güven Taner -İnanılmaz Hakan İnanılmaz puanlar
Şampiyon Beşiktaş ne olduğunu anlamadan ilk 6 haftada liderin 12 puan gerisine düşüverdi! Girdiği şoktan çıkmak için iyi futbol oynaması ve iyi sonuçlar elde etmesi gerekti. İlki olmadan ikincisi gerçekleşti. Beş haftada 15 puan topladı!
Trabzon’u ve gelecek maçta Fenerbahçe’yi yenmesi onu ligin şampiyonluk iddiasının içine atardı... Tersi de vardı. Beşiktaş iki maçını da yitirirse bu kez zirvenin 13 puan gerisine düşerdi ki hayalleri bile biterdi!
Böyle bir durumda olan takım, umudun içini doldurmanın ya da tükenip gitmemenin çabasını harcamaz mı?
Beşiktaş harcayamadı!
Önce zannettik ki kontrollü oynayacak, büyük amacını riske atmayacaktı. Ama hayır, kontrol falan değildi yapılan. Sanki bitkindiler, inançsız, güvensiz, tükeniktiler. Ayakları gitmiyordu! Yaptıkları koşular amaçsız, gereken hızda olmayan boş koşulardı! İçlerinde bir tek, hafta içinde hasta olan Ernst’in özrü vardı. Ötekilerin son maçı dört gün öncesinde kalmıştı. Beşiktaş ilk yarıda çerçeveye gitmeyen tek şut attı! Trabzon’un üç gol pozisyonu 8 şutu vardı! Kaleci Hakan 5 dakika arayla 2 golü çıkardı!
Denizli 2. yarıya verimleri sıfır Uğur ve Tabata’nın yerine İ.Kaş ile Yusuf’u alınca sürünen Beşiktaş ayağa kalktı. Savunması da hücumu da Trabzon ile dengelendi. Ernst’in çerçeveye gönderdiği ilk Beşiktaş şutu gol getirdi! Maçın soluksuzluğunu bu gol ortadan kaldırdı. Tempo ve heyecan tırmanarak arttı. Aynı oyun kalitesi biraz yüksek tempoda sergilendi. Beşiktaş ikinci yarıda bulanık suda balık avlamayı bırakıp berrak suda görünen balığa olta atmaya başladı ama artan tempo içinde savunma sıkıntıları aynı oranda sürdü. Bu süreçte en büyük şansı ilk yarıdakinden daha çok pozisyonda gol izni vermeyen kalecisi Hakan’dı. Şaka maka, altıda 6 yaptı Beşiktaş!