Yazarlar dev maç için ne yazdı?

Avnu Aker Stadyumu'nda zirve mücadelesi veren iki takım 1’er puanla sahadan ayrılırken, spor yazarları şu yorumları yaptılar.

Turgay Şeren (Akşam): Bu Mücadeleye Bu Goller Layıktı

Galatasaray artık benim eksiğim var, eksiğim yok demiyor. Sakatlıkları diz boyunu aştı. Lincoln eğer büyük paralarla alındıysa, ki alındı, kenarda oturtulmaz.

Kardeşim Bülent der ki, 'Ben Lincoln'ü istemiyorum', Galatasaray da ne yapar ne eder; bir çare bulur onu ya kiralarlar yahut da satarlar.

Zaten Lincoln'ün Galatasaray takımında yaptığı yanlışlarla uyum sağlayamadığı kesin. Ya onu kiralayacaksın, ya da satacaksın; kurtulacaksın. Yahut da her türlü nazını çekesin.

Trabzonspor defansı Egemen ve Song ile gerektiği kadar güçlenmiş. Orta sahada oynayan ve ikinci golü atan Colman da, takımının en iyisiydi.

Trabzonspor bu yıl kadrosunu güçlendirmek için transfer üzerine transfer yaptı, hemen hemen hepsinde de başarılı oldu.

Güzel bir maç izledik. Uzun zamandır Trabzon ve Galatasaray karşılaşmalarında böyle güzel bir mücadele ve böyle kazanma azmine rastlamazdık.

Ama dün akşam Trabzonspor 'Ben bu maçı kaybetmem' dedi ve kaybetmedi. Mücadele bakımından her iki takımı da yürekten alkışlamak lazım.

RIDVAN DİLMEN'İN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Rıdvan Dilmen (Milliyet) Heyecan

Karşılaşma öncesi müthiş bir ortam vardı Trabzon’da. Hem taraftar, hem Trabzonsporlu oyuncuların bu maçı heyecanla bekledikleri, aşırı konsantrasyonlarından belliydi. Ama taraftarın heyecanı maça tempolu başlamak isteyen Trabzonspor’a zarar verdi. Sahaya atılan konfetiler yüzünden oyun durunca takım ister istemez soğudu. Ardından golden sonra bu kez saha dışı faktörü devreye girdi, elektrikler gitti. Bu da Trabzonspor’u durdurdu. Yine ikinci yarı tüm kontrolü eline geçiren ve rakibini bunaltmaya başlayan Trabzonspor’un hızı bu kez 61. dakikada atılan balonlar yüzünden kesildi. Devamında da ikinci golü yediler.
Trabzonspor kazanmak için her şeyi yaptı. Galatasaray ise öne geçmesine rağmen oyunu tutmak adına hiçbir adım atmadı. Bülent hoca Lincoln ile olan özel problemi yüzünden iki forvetin birini çıkarıp, daha çok pas yapmayı düşünmedi. Sahaya zaten riskli bir kadro ile çıkmışlardı. Değişiklikler de yanlış ve yetersizdi.
Mehmet Güven’in yerine aylardır forma giymeyen Hasan Şaş’ı alırsanız orta sahanız delinir. İleride Ümit Karan ile Baros zaten top tutamıyor. Çift forvetle dayanamazsınız.

Arda da sakatlanınca son yarım saat evlere şenlik bir orta saha vardı. Bülent hoca hâlâ oyunculuk heyecanı ile takımı yönetmeye çalışıyor. Sakin değil. Dün Lincoln ile ne olursa olsun oynamak zorundaydı, bunu yapmadı. Mecburen Harry Kewell ve Cassio Lincoln olmayınca sistemle oynadı. Buna rağmen Galatasaray savunması ise baskı altında kötü oynamadı, buna karşılık Trabzonspor savunması rakibi gibi dikkatli değildi.

Sahada müthiş bir savaş vardı. Oyun fauller yüzünden o kadar çok durdu ki, tekmeler havada uçuştu. Türkiye’nin en az kart gösteren hakemi Yunus Yıldırım olmasa iki takım da maçı 8’er kişi ile bitirirdi.
Trabzonspor’da Colman ve Alanzinho çok etkiliydi. Galatasaray’ın ise savunması ön plana çıktı. Sonuçta iki takım da çok önemli iki puan kaybetti. Bu haftaki sonuçlar Sivasspor ile Beşiktaş’a yaradı. Hafta sonu kazanacak takım, rakiplerine eyvallah deyip bu işi götürebilir.

AHMET ÇAKAR'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Ahmet Çakar: Mücadele iyi, ya hakem (Sabah)

Son yılların en zevkli Trabzon-G.Saray maçıydı. Bana göre iki takım da gurur duyulacak bir mücadele ortaya koydu.
G.Saray yorgun gelmişti. Eksikti. Ama son saniyeye kadar maçı bırakmadı. Yine de, son 10 dakika G.Saraylı futbolcuların çektikleri yorgunluk acısını gözlerinden okumak mümkündü . Mükemmel bir savunma yaptılar. Güçleri oranında kontratak yakaladılar. Ve golleri de buldular.

Özellikle Milan Baros Türkiye'nin gelmiş geçmiş en kaliteli golcülerinden biri. Attığı ilk gol kolay gibi görünse de, herkesin atacağı türden değil. Ayhan'ın son senelerdeki futbolu yıllanmayan şarap gibi.

G.Saray kaybedebilirdi de.. Ama Skibbe'nin omurgasız, kişiliksiz takım yönetimi, yerini krampona diz sokup deldirebilecek bir G.Saray ruhuna bırakmış. Bu tablo, kim ne derse desin, Korkmaz'ın eseridir.

Gelelim ev sahibine.. Kaliteleri belli. Kapasiteleri sınırlı. Ama bir şeyleri sonsuz.. O da yürekleri. Sonuna kadar basıyorlar, istiyorlar. Son saniyeye kadar öldüresiye savaşıyorlar. Kötü bir dönem geçiriyorlardı. Eğer dün de kaybetselerdi daha da sıkıntılı bir Trabzon ortaya çıkacaktı. Ama devre arasında aldıkları Alanzinho form tutmuş ve Trabzon'da başrole soyunmuş.

Alanzinho faktörü olmasaydı belki de G.Saray kazanıp dönecekti. Trabzon, dün gece iyi oynamasa da, fazla gol pozisyonu bulmasa da, hala şampiyonluğun favorilerinden biridir. Hele hele dün geceki Alanzinho'yu gördükten sonra, bunu ısrarla söylüyorum .

Dün geceye yakışmayan yegane isim sözüm ona hakem Yunus Yıldırım'dı. O kadar kötü, hatalarla bir maç yönetti ki, hangisini anlatalım. İlk dakikalarda Song'un Baros'a ceza alanına girerken bir hareketi var. Kırmızı bile olabilir. Devam ettirdi. Alanzinho'ya açık faul var. Yunus yine devam ettiriyor, Baros golü yapıyor. Maç boyu Ümit Karan'ı dövüyorlar; tıkı yok. Bütün bunlardan sonra da buram buram eyyem kokan bir kırmızı kart. Şimdi Yunus'a sormak lazım: Yaser'in kollarını açıp rakibine darbesi mi kırmızı, yoksa ilk yarının hemen sonunda Egemen'in Arda'ya yaptığı hareket mi?

Yunus'a da fazla kızamıyorum. Basiretsiz MHK, yüklendikçe yüklendi ve Yunus'un kısıtlı dengesini iyice bozdular.

HAKAN ÜNSAL'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA..[page_end]

Hakan Ünsal (Star): Lakabını Hak Etti!

Antrenörlüğün yarısı taktik, çalıştırma, sistem ve otorite ise, yarısı da cesarettir. Bülent Hoca çok kritik bir dönemde her yöne açık, bana göre cesur bir kararla çift forvet oynadı. Bu tercih normaldi ama bunu Lincoln'ü kulübede oturtarak yapması, ona takılan lakabı hakettiğinin işaretiydi. Bu değişiklik, kalabalık orta alanla oyuna hakim olmayı ve önde de iki forveti ile maçı kazanmayı isteğini gösterdi.

G.Saray defansı zaman zaman önde oynamasına rağmen tehlike yaşamadı. Servet yok, Emre Güngör yok, Meira gitmiş. Siz son maçlarda G.Saray'ın defansının bu oyuncuların yokluğunu hissettirdiğini gördünüz mü? Burada Ayhan-Barış ikilisinin hakkını verelim. Emre Aşık'ın mücadelesi, kademeleri ve Hakan Balta'nın sakinliği, takımı ayakta tutan önemli etkenlerdi.

Yaser gençliğinin kurbanı oldu. Ama bence kırmızı kararı ağırdı. Bu karar, maçı rahat götüren ve kazanma ihtimali yüksek Galatasaray'ın beraberlikle yetinmesine sebep oldu.

Bu beraberlik iki takıma da çok şey kaybettirmedi. Trabzon evinde puan kaybettiği için daha dezavantajlı görülebilir ama deplasmanlarda daha rahat kazandıkları için bu kayıpları telafi eder. G.Saray ise milli maç arasına ne kadar hasarsız girerse, bu yarışa o kadar güçlü dönecektir. Bu ara, G.Saray'ın bu seneki miladı olacaktır.

AHMET ÇAKIR'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Ahmet Çakır (Zaman): Akıl mı Önemli Yürek mi?

Trabzon'da karşılaşma öncesi her şey harikaydı. Tıklım tıklım dolu tribünlerdeki bayrak şov yıllardır görmediğimiz güzellikteydi.

Trabzonspor taraftarı son iki maçta kendi evinde yenilen takımına hâlâ büyük bir kredi verir gibiydi. İçinde bulunduğumuz bunalım döneminde bu da doğrusu pek kolay rastlanır bir iş değildi.

Galatasaray, bu karşılaşmaya çıkarken çok önemli bir seçim yapmıştı. İlk yarıdaki karşılaşmanın kazanılmasında büyük payı olan Lincoln kulübedeydi. Bu, bir bakıma Bülent Korkmaz'ın göreve başlarken söylediği, "Kimse G.Saray'dan büyük değildir." sözünün gereğini yerine getirmesi anlamını taşıyordu.

İkinci yarının başında oyunda daha etkili olması beklenen taraf ev sahibiydi. Çünkü G.Saray'ın Hamburg yorgunluğu şu ya da bu şekilde ortaya çıkacaktı. Nitekim Bordo-Mavili takım devrenin hemen başında iki mutlak gollük pozisyon buldu, ama bunlardan yararlanamadı.

Yunus Yıldırım, tartışmasız çok iyi bir hakem. Ancak kendine göre bir hakemlik tarzı icat ettiği de görmezden gelinemez. Bu karşılaşmada en az 10 mutlak faulü vermedi. Bunlardan da önemli sıkıntılar doğdu. Özellikle Milan Baros'a yapılan ilk yarıdaki 5 faulü de vermeyişi ilginç bir durumdu. Ayrıca Galatasaray'ın ilk golünde orta alanda Alanzinho'ya yapılan açık faulü de görmezden geldi.

Sonuçta Galatasaray, içinde bulunduğu zorlu süreçte çok büyük bir balık yakalama şansını buldu. Ama onu elinden kaçırdı. Sarı-Kırmızılı takımda en iyisi Arda idi. İlk golün pasını verip ikinciyi de atarak büyük katkıda bulundu. Savunmanın olağanüstü çabası da görmezden gelinemeyecek kadar önemli ve değerliydi.

SERGEN YALÇIN'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Sergen Yalçın:  (Vatan)Lincoln mü cezayı aldı, Arda mı?

Önce Sezar’ın hakkı Sezar’a.. G.Saray Nonda, Kewell, Topal, Servet ve Lincoln gibi 5 asından yoksun olmasına karşın, Trabzon’da galibiyeti hakedecek bir futbol sergiledi.. Bu kadar eksiğe rağmen sahaya çıkardığı takımın şahsiyetinden ve futbolcularına aşıladığı mücadele gücünden dolayı Bülent Korkmaz’ın elini sıkarım..

ÖYLE bir G.Saray ki, iki “as stoperi” yok.. Solbekten dönme H.Balta ile 35’lik Emre, Servet ile giden Meira’nın eksikliğini hiç hissettirmedi.. Üstelik 2. yarısı G.Saray ceza sahasında geçen bir maçta.. Sağda Sabri, solda Volkan standartlarını bozmadılar, genelde savunma ağırlıklı kaldılar..

KORKMAZ’IN taktiği belliydi.. Ortaya koyduğu Ayhan, Barış ve M.Güven basit ve tek top oynayıp Arda’yı bulacaklar, o da Baros ile Karan’ı besleyecekti.. Bunu olağanüstü uyguladılar.. Bu maçı Trabzon’un kazanması normal sonuç sayılırdı.. Oysa G.Saray 9 kişi kaldığı bir anda yediği golle berabere kaldı.. Yedikleri 2 gole bakın: İlki jeneriklik olur ama şansa, ikincisi de yine çok ekstra bir vuruşla.. Yoksa galip geliyorlardı..

SKIBBE’DEN sonraki G.Saray’ın en önemli özelliği şu: Sahadaki herkes terini son damlasına kadar akıtıyor.. Bülent, kendi savaşçı ruhunu takıma da aşılamış.. Deplasmanların hayâleti Baros bile en çok koşanlardan biriydi.. Üstüne gol attı ve 2. golü hazırladı.. Ama takımın en iyileri Arda ile Ayhan’dı.. Ayhan, defanstan seken tüm topları kazanıp, soğukkanlı biçimde öne doğru oynadı.. Top Trabzon’a geçince de bölgesini iyi kapattı.. Arda; Kewell ile Lincoln’ün yokluğunda mutfaktaki tek şefti.. Allah’ı var, o da 1 gol, 1 asistle görevini yaptı.. Baros, Emre, Hakan ve kaleci Sanctis G.Saray’ın öteki iyileriydi..

G.SARAY elindeki kısıtlı olanakları iyi kullandı ama ben asıl Trabzon’u anlamadım.. 7. dakikada öne geçmişsin, seyirci arkanda, daha ne lazım ki futbol oynamak için.. Ersun Yanal’ın taktiğini çözmek imkansız.. Futbolcular da anlamadığı için sürekli doldurt-boşalt yaptı.. Dua etsinler Alanzinho’ya.. Kondisyonu düzelmiş, takıma biraz daha adapte olmuş.. Gol atınca morali de yükseldi ama genel performansını çok abartmamak lazım.. Çünkü topla 50 tane dripling yaptı ve çoğunu kaybetti.. Trabzon’un temposunun düşmesinde bu da etkiliydi..

GÖKHAN ve Umut’u hiç bu kadar kötü görmemiştim.. Pozitif hareket yapmadan maçı tamamladılar.. Attığı gole rağmen Colman bile o taktik keşmekeşinin içinde kayboldu. Hüseyin ile Selçuk koştular ama defansla hücum hattını birleştirecek, kader anlarında ortaya çıkacak, yaratıcı bir ismin eksikliğini çektiler.. Yani Yattara’yı aradılar.. Yattara, gömülü G.Saray savunmasının dengesini bozup boş alanlar yaratabilirdi..

***
GELELİM cezaya: Korkmaz, Lincoln’ü maç boyu yanında oturttu.. Bir tarafta bacağı delinmiş halde 5 dakika seke seke sahada kalan Arda, öteki tarafta kulübede arkadaşlarıyla şakalaşan Lincoln.. Bu tablo, cezanın sanki Arda’ya kesildiği duygusunu uyandırıyor bende.. Lincoln’e ceza vermek istiyorsan, Trabzon gibi tehlikeli bir deplasmanda sahaya atacak ve “Hadi koş evladım” diyeceksin.. Bir daha sana küfredecek kadar dili uzamaz o kadar koşarsa.. Bülent’in çıkardığı kadro ve aşıladığı ruh tamam..

ANCAK değişikliklerde hatalar yaptı.. Şaş ile Yaser’in girmeleri yanlış.. Hasan’ın bu tempoyu kaldıracak hali yok, Yaser de rakibe dirsek atıp kendini ve 2 puanı ‘pert’ etti.. Zaten Baros’un çıkması tümden hata.. En büyük acemilik ise Arda’nın 5 dakika sakat sakat sahada tutulmasında.. 10 kişi kalmışsın, Arda sekiyor, sen 2 saatte onu çıkarana kadar Trabzon beraberliği buldu.. Yoksa 11’e 10’da bile 2’yi atamazlardı..
HAKEM Yunus Yıldırım iyi niyetliydi.. Bu kadar tempolu ve ikili mücadelesi bol bir maçta hakemin de birkaç ufak hatası normal karşılanır..

OSMAN TANBURACI'NIN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA..[page_end]

Osman Tanburacı (Yeni Şafak): 66'da 66 Nolu Forma İşi 66'ya Bağladı! Ama...

Trabzon gol için bastırdıkça Hamburg yorgunu Galatasaray oyunu kontrol altına aldı. İlk golü de yemesine rağmen birbirinden güzel iki golle tam üç puanı alacakken 84'te pes etti. Denizli ve Konya'dan sonra Galatasaray da Başkan Sadri Şener'e üçüncü sürprizi yapacaktı ki... Yaser kırmızıyı yedi Galatasaray 10 kişi kaldı! Golü yedi bir puanla yetindi.

Daha 7. dakikada yenen gol yine Emre ve Sabri'nin ortak hatasıydı. Sabri adamını hiç marke etmiyor. Alanzinho öyle boş kaldı ki 'fotoğraf çektirerek' vole attı, gol oldu! De Sanctis'in de yapacağı bir şey yoktu, top direkten ters köşeye hareketlendi... Bereket çok geçmeden 19'da Baroş'un golü de usta bir vuruşla geldi. Bir başka Baroş golünü de Egemen içeri girerken çıkardı.

Trabzon daha çok gol aradı, Galatasaray direndi. Gökhan ve Umut'tan gol gelmedi, her atak saman alevi gibi eridi. 66'da Baroş'un iki akıllı vuruşunu Trabzon defansı çıkarınca Arda affetmedi ve takımını 2-1 öne geçirdi ama Yaser de bir çuval incirin içine etti. Oyuna girer girmez atıldı. Cin olmadan hoca çarpmayacaksın! Yaser arkasındaki Egemen'e dirseği geçirince kırmızıyı yedi.

Bir başka gariplik de futbola renk katan iki yıldızın sahada olmayışlarıydı. Lincoln kulübede, Yatara böyle önemli bir maçta ilk 18'de bile yoktu. Hayret! Sebepleri de pek anlaşılmadı. Lincoln'a ceza kesilmiş, Yatara da hastaymış! Geçiniz... Bu oyuncuları oynatmamak takıma ve futbola ihanettir!

Hakem Yunus Yıldırım bu kadar itiraza rağmen iyi maç yönetti. Trabzonlu futbolcuların hepsi hakem Yunus Yıldırım'ın her kararına itiraz etti. Hele Hüseyin... Hele Gökhan... Hele Arda'ya tekmeyi bastıktan sonra yediği sarı karta bile 'ben ne yaptım ki' diye itiraz eden Egemen... Böyle futbol oynanmaz! Maçın tadı kaçtı. Sebep de Baroş'un attığı golden önce taa orta sahada faul varmış... Yahu kaç pozisyon geçti üzerinden... Yakışır mı Trabzon'a böyle itiraz. Sen oyununa bak!

İki puan iki tarafa da zarar!

ERMAN TOROĞLU'NUN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Erman Toroğlu: (Hürriyet) Ceza kime)


Son zamanlarda bu kadar kötü bir Trabzonspor seyretmedim. Peki Galatasaray çok mu iyiydi?

Sadece birinci devre. Sarı kırmızılılar Hamburg’da çatır çatur bir maç oynamışlar ve bu kadar da eksikler. Eğer Trabzon "Ben olacağım olacağım" diyorsa bu eksik, yorgun Galatasaray’ı yenecek.

Öncelikle Trabzonspor’un hücumcuları faydalı oynamadılar. Gökhan’la Umut çok konuşuyorlar ama az iş yapıyorlar. Arda, sakatlanıyor Bülent’in çok çabuk değişiklik yapması lazım takımı eksik bırkmamak için. Ama geç kalıyor. Arda bacağı delik oynuyor, Lincoln yedek kulübesinde oturuyor. Eğer Lincoln’e ceza vereceksen çıkar sahaya oynasın, oynamasa zaten cezayı kendi kendine verecektir demektir. Lincoln’ü oynamayarak kulübe ceza veriyorsun. Futbolcuya ceza para kesilerek verilir. Nasıl futbolcu "Ben profesyonelim. Paramı ver" diyorsa, sen de ona profesyonelliğini hatırlatacaksın.

Trabzon takımında Yattara grip olmuş veya nezleymiş. Arkadaşlar, profesyonel futbolcu ne nezle olur ne grip. Sakatlanırsa tamam. Ama o da ancak zor şartlarda olur.

Bu sonuç Trabzon’un oynadığı futbola göre mükemmel. Çünkü bu neticeyi hak edecek mücadeleyi sergileyemediler.

Hakem kötüydü

Galatasaray 10 kişi kaldıktan sonra bile sarı kırmızılılara eksikliğini hissettiremediler. Bu beraberlik sadece onları ümitlendirir o kadar. Ama Trabzon bu oyunuyla fazla bir yerlere gidemez. Bir tek Alanzinho bir şeyler yapmak istedi. Zaten iki golde de o var. Birinde direkt olarak diğerinde asist yaparak.

Yunus Yıldırım kötü bir maç yönetti. İkili mücadelelerde eşitliği sağlayamadı. Trabzon’un yediği birinci golden önce Alanzinho’ya faul var. Onu vermedi ama bu pozisyonun altında ezilerek sonra en az 10 tane ondan hafif pozisyona faul çaldı.

Trabzon’da rakip futbolculara atılan yabancı maddeler iyi değil. Ayrıca, sen tam rakibin üzerine çullanmmışsın, 61. dakikada balonları sahaya atıyorsun. Zaten yorgun ve baskı yemeye başlayan Galatasaray iyice dinleniyor. Yani, sahadaki takım profesyonel tribündeki seyirci amatör. Yaser, oyuna giriyor daha topa vurmadan atılıyor. Ne yapsın çocuk abilerinden öyle görüyor. Yani cin olmadan şeytan oluyor ve atılıyor. Bence dünkü maç 2-2 bitmişse bunun tek sorumlusu odur.

Bir de Trabzon stadının zemini için bir çift laf edelim. Bu zemine kim bakıyorsa ellerine sağlık. Bu kadar yağmura, çamura rağmen zemini her zaman iyi. "Zaten Karadeniz’de çim her zaman olur" demeyin. Yarım saat ilerideki Rize’nin sahasının zeminini de çok iyi bilirim.

LEVENT TÜZEMEN'İN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA..[page_end]

Levent Tüzemen (Sabah): Korkmaz'ın Hatası

Trabzon'daki maçın stresli ve gergin olacağı belliydi. Uluslararası deneyimi yüksek oyunculardan kurulu Galatasaray, Hamburg yorgunu olmasına rağmen sinir katsayısı yüksek maçı rahat oynadı. Geriye düştükten sonra kalitesini sahaya yansıtıp öne geçti. Ama skoru koruyamadı.

Bülent Korkmaz'ın, Cevat Güler'in suflörlüğünde yaptığı değişiklikler fiyaskoydu. Mehmet Güven'in yerine maç eksiği olan Hasan'ın girmesi yanlış ve gereksizdi. Asıl gaf 10 dakika "Sakatım; beni çıkarın" diye bağıran Arda'yı oyunda tutmaktı. Kulübeden kimsenin aklına Arda'yı "Yat yere! Oyun dursun. Çıkaralım" diye uyarmak da mı gelmedi?

Ben Lincoln'un Hamburg'da oyundan çıkarken yaptıklarını doğru bulmuyorum. Ceza verilmesine de karşı değilim. Ama disiplin gösterisi yapacaksan futbolcuyu Trabzon'a getirmeyeceksin. Eğer getiriyorsan kulübeye almayacaksın . Skor 2-1 olmuş, Trabzon kontrolsüz ve şuursuz bir içimde üzerine geliyor, göbekte derin boşluklar veriyordu. Son 10 dakikada koyacaksın Lincoln'u, top tutacak, rakibin çok adamla üzerine gelmesini engelleyecek.

Futbol Federasyonu'na da bir sorum var: Bir sezon boyunca Trabzon'da sahaya kutlama adına atılan yabancı maddeler ve duran maçlar hakkında bugüne kadar ne gibi bir yaptırım uyguladınız? 

Günün Önemli Haberleri