Yazarlar F.Bahçe için ne yazdı?

F.Bahçe ve Sivas dün ilk maçta güzel futbol sergilediler. Spor yazarları maçın galibi F.Bahçe için övgü ile bahsettiler.

Selçuk Yula (Takvim): Dev adım

Dünkü maç kupa maçıydı. Yenilecek bir golün bile telafisi mümkün olmayabilirdi o yüzden her iki takım da oyuna dikkatli ve temkinli başladı. Sivasspor çok uzun zamandır ilk defa Mehmet Yıldız ile tek forvet oynadı. F.Bahçe'de ise 4 gün önceye göre iki değişiklik vardı. Kalede Volkanlar yer değiştirdi, Vederson'un yerine ise Carlos görev yaptı.

İlk 45 daikkada Faruk ile Muhammet kırmızı kartla dışarı çıkmadılarsa Fırat Aydınus'a canı gönülden teşekkür etmelilerdir.

Amaç belliydi, oynatmamak. Ama burada F.Bahçeli futbolcuların mücadelesini de kutlamak gerekir. Tekmelerde kaçmadılar, yılmadılar ve de bol gol pozisyonu buldular.

Sivas'ta gözler Kamanan'ı ararken Bülent Uygun, Tum'la başlamayı tercih etti. Amacı ileride yapacağı presle rakibine geriden oyun kurdurmamak, Alex ile bağlantıları kesmekti. Bunda da bir ölçüde başarılı oldu diyebiliriz. Ama dediğim gibi ilk devre bittiğinde skor 0-0'yı gösteriyordu.

2. yarıya da pozisyonları bularak başlayan takım Fenerbahçe'ydi. Aragones'in Güiza'yı oyuna almasından sonra ataklar daha da belirginleşti.

Burada görülen gerçek, orta saha oyuncularının dikine oynadığı zaman neler yapabileceğidir. İşte hep yana geriye oynayan Deniz, eski günlerdeki gibi ileriye doğru oynadığında takımını da kurtaran adam oluyor.

İşte son iki goldeki asist Guiza'dan geldi. Takımda aksayan kötü olan futbolcu yoktu F.Bahçe hakettiği galibiyeti aldı. Bu skor tur için yeterlidir.

Mehmet Demirkol'un yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]

Mehmet Demirkol (Milliyet) Üç hücumcu sahada

İki hafta önce Gençlerbirliği maçı sonrası yazımın başlığı ‘galiba bu kadro bitti’ydi. Ortaya çıkan halsizlik ve sıkışmışlık halinin tamamen oyuncularla alakalı, Aragones’ten de bağımsız olduğunu düşünüyordum. O günden bu yana Fenerbahçe bir deplasman maçı oynamadı ama içeride ligin en sert takımıyla oynadığı iki oyunda da bu seneki standardının üzerine çıktı. İki maçta da, en kötü halinde dahi, pozisyonlar verdiği, gol yediği anlarda dahi oyunda denge rakibe kaymadı.   

Hem de misal dün farkı yarattığı, oyunu 2-0’a getirdiği dakikalarda olmaz denen bir kadroyla, son derece yumuşak sayabileceğimiz bir 11’le sahadayken. Güiza, Semih, Alex’in üzerine, Emre ve Deivid de sahadayken...

İki hafta önceden buraya gelişte oluşan fark oyuncuların ortaya koydukları karakterle alakalı... Öncelikle Gökhan, Semih ve Uğur’un, özellikle Emre ve Deniz’in, asıl önemlisi artık takımdaki Türkler arasında sayabileceğimiz Alex’in Lugano’ya bu yolda yardım etmeleriyle takım bir anda oyunu 2 yönde oynar oldu. Mehmet Aurelio’dan doğan eksikliği herkes yüzde 20 fazla çabalayarak kapatabildiler nihayet.

Sıra Aragones’te
Şimdi oyuncuların ortaya koyduğu bu karaktere Argones’in de uyması gerekiyor. Fenerbahçe’nin yoluna devam ettiği iki yolda da özellikle zorlu deplasmanlarda başarılı olması İspanyol hocanın dönüşümüne bağlı. Fenerbahçe’nin bu ligde eşi bulunmaz olan yönü ileri üçlüsü. Birbirinden farklı özelliklerdeki 3 oyuncudan birbirine tamamlayan bir ekip yaratmak zor değil. Aragones’in bu hırsı yakalamışken Semih, Güiza ve Alex’i birlikte sahaya sürmesiyle fark yaratması mümkün. Daha doğrusu farkı yaratabilmesi ancak böyle mümkün. Bu savunma kanatlarıyla bunu yapmak orta sahada eksik kalmamak da kolay.

Aragones dün ikinci yarının başlarında uyguladığı planı orta sahada Selçuk’un katılımıyla çok daha dirençli olacak bir orta sahayla yapabilir.     
Sivas’ın öncelikli hedefi olan kupada işi zorlaştı. Böyle bir Fenerbahçe’yle hem de iki maç üst üste karşılaşmayı beklemiyorlardı muhtemelen. Ancak ilk yarıda buldukları iki net pozisyonu değerlendirebilseler belki oyunu elde tutabilirlerdi.

Müthiş gol
Bülent Hoca her fırsatta Balili’nin fizik olarak kendisini 90 dakika için hazır hissetmediğini söylüyor. Bu durumu düzeltemezlerse işleri gittikçe zorlaşacak.
Son olarak iki not. Mehmet Yıldız’dan kazanmayı bekledikleri parayı bu yaz muhtemelen Bilica’dan kazanacaklar. Attığı gol son yıllarda bu statta atılmamış güzellikteydi. Roberto Carlos’tan iki sezondur beklenen golü o attı.
Volkan Babacan iki frikik karşıladı, doğru elle uzandığında Mohammed’in vuruşunu çeldi, yanlış elle uzandığında ise yedi.

Kemal Belgin'in yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]

Kemal Belgin (Türkiye): Aragones'in Dersi (2)

Her F.Bahçe maçı görevi alışımda Türkiye'deki "Aragones go home'cuları"na dersler vermeye devam edeceğim. Aragones veriyor da, onun dersini F.Bahçeli futbolcular yeni yeni almaya başladılar. Ama bizim spor medyası benimle bu işi ne kadar sürede yutar bilemem.

Aragones, Sivasspor'un çok önemli bir zaafını süzüp, 3 gün arayla bu dersle ligin liderini dümdüz etti. Bülent Uygun‘un takımının zaafı şuydu. İbrahim, Sezer, Mohammed, oynadığında Sylla, Musa gibi oyuncuların fiziksel kuvvet ve kabarık ölçüleri iyiydi de, teknik yapıları son derece sınırlıydı. İşte Aragones, bu bölgeye Deniz, Emre, onlara sık sık katılan Semih ve hatta Uğur‘la dar alanda pres koyup dağıttı.

F.Bahçe savunmasının içinde yer alan göbek oyuncusunun en büyük özellikleri, kucaklarına oyuncu aldıklarında rahat oynamalarıydı. İşte Mehmet Yıldız, hem Lugano‘ya, hem Önder‘e, hem de sonradan giren Edu‘ya bu rahatlığı yaşattı.

Haa az kalsın unutuyordum. Şu Murat Erdoğan‘ın transfer gerekçelerini de bir öğrensek derim. Lig maçından sonraki yazımda bizim spor medyasının olmadık insanlara olmadık apoletler takışlarına karşı, yukarıda da değindiğim gibi Aragones‘e İspanya'daki evinin adresini sık sık hatırlatmaları ne kadar komik oluyor değil mi?

Şimdi Sivasspor'a ve hocasına verilen futbol dersi, umarım Aziz Bey ve basındaki şakşakçıları tarafından da çalışılmaya başlanmıştır.

Final mi?

İki büyüğe hayırlı olsun...

Hakan Yaşar'ın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]

Hakan Yaşar (Vatan): Tüneldeki Madenciler

F.BAHÇE'NİN ilk golü attığı 67. dakikaya kadar 4 tane karşı karşıya pozisyonu var. Semih, Deivid, Deniz ve Alex'in Petkoviç'le akraba oldukları 4 kritik an! 2'sini Petkoviç kurtardı, ikisini dışarı attılar. Birini Alex, diğerini Deniz.. Deniz'i anlarım da, Alex boş kaleyi tutturamıyorsa aklım karışır, iki takımla ilgili kuşkularım artar...

1. SİVAS gibi ilk 6 derbisini kaybetmemiş bir takım nasıl böyle dört pozisyon veriyor? Bu Sivas'ın şifresi nasıl kolay kırıldı?

2. F.BAHÇE gerçekten artık durdurulamayacak kadar güçlü bir takım mı?

Dakika 12: Sivas korner atıyor, topa Sedat vuracakken, 3 Fenerli topa uçuyor. Bld. ve G.Birliği maçlarındaki ‘Ruhsuz orkestra'yı düşünün. İki sahnenin kahramanlarının aynı adamlar olması mucize gibi birşey! Kesin olansa şu, F.Bahçe istiyor, mücadele ediyor. Tabii bu Kadıköy'de mi böyle? Kayseri değişimi test etme adına gerçek bir gösterge olacak!

Peki F.Bahçe neden golü geç buldu? Birincisi F.Bahçeliler'in müthiş beceriksizliği. İkincisi meleklerin Sivas'a yardım etmesi. Şunun altını çizelim... F.Bahçe dün Bülent Uygun'un başka bir Sivas'ını da yendi. Bu kez bozan değil, topu tutan bir 11 vardı. M.Ali-M.Erdoğan hamlesi takım defansı açısından zaaf yarattı. Özellikle 60'tan sonra.

F.Bahçe'nin Sivas'ı kuzu çevirme gibi yemesi Deniz'in golüyle başladı. Ki o, Deniz'in bir anlık reaksiyon hamlesiydi. Kaçırdığı gole inat vurdu. Petkoviç hatalı yedi. Ancak onun vurma tercihi ve cesareti önemli...

Aragones'in 56'daki çift forvet hamlesinin değeri neydi? Maçın anahtarı kesinlikle o olmadı. Emre-Deniz'in maça asılmasına bağlıyorum ben. Bir oyuncu için 4 maç sabretmek gerekir.

Birliği darbesi F.Bahçe için ders olmuş. Ali Koç'un ‘Tünel' motivasyonu belli ki ‘Cuk' oldu. Görüyoruz ki, F.Bahçeli oyuncular tüneldeki madenciler gibi çalışkan. Bir tek Uğur Boral dışında...

HATIRLATMA: Beşiktaş, Tigana döneminde 2 Vestel Manisa maçı oynamış, 9 gol atmıştı. Sonraki dönemde facia yaşadı. Sivas bir Vestel mi ya da F.Bahçe o Beşiktaş mı?

Gürcan Bilgiç'in yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]

Gürcan Bilgiç (Sabah): Dikkat, Dikkat...

Deniz Barış'ın F.Bahçe'ye üstünlüğü getiren golü, "Bunlar nasıl kaçar" dediğimiz beş pozisyonun arkasından geldi.

"İspat maçları" serisinin dördüncüsüydü aslında sahadaki. Fortis Kupası yarı finalinin ilk maçı olarak logolansa da, kulaklarına "Bundan sonra hesabı sizden sorarız" kelimeleri üflenmiş oyuncu kadrosu kalite hesabı veriyordu.

Cumartesi günü tempolu ve mücadele dolu geçen 90 dakikanın ardından, aynı konsantrasyonu ve hırsı koruyan iki takım seyrediyorduk. Bülent Uygun rövanşı da düşünerek beşli orta saha ile oynuyordu. Kontrolü de çoğu zaman elinde tutmasına rağmen yaratıcı oyuncularını kenarda bırakmayı tercih etti.

Skordaki denge korunurken bile F.Bahçe'nin oyunu için eleştiri getireceğimiz çok az şey vardı. Pozisyon bulmuşlar, sertlikten yılmamışlar, inatlarını koruyup, sadece üç maç uzağında kaldıkları 26 yıllık hasretin tozunu alma kararlılığındaydılar.

Kötü gidişe kendince buldukları mazeretleri kalmadığında da böyle mücadele etmek zorunda kalan F.Bahçe kadrosu oldu. Her gol için akıtılan ter ve harcanan emek değerliydi. Gerçekten de böylesine sert ve 'dikkat' dolu bir maçtan Bilica'nınki dahil dört gol bulup çıkarmak ustaların hakkıydı.

İlk düdük çalmadan önce 'dikkat' parolası taşıyan bu kritik 90 dakikanın, Turkcell Süper Ligi'nin kalan haftalarına yolladığı mesajın da "Dikkat, dikkat; F.Bahçe geliyor" olması gerekir. Kayseri'de herkesi bir gövde gösterisi bekliyor.

Sergen Yalçın'ın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]

Sergen Yalçın: Bülent Bari kenardan havlu atsaydı (Vatan)

BÜLENT Uygun’un bu hatası Sivas’a pahalıya patlayacak.. Karizmaları çizildi, kimyaları bozuldu, canları yandı, dokunulmazlıkları bitti.. Bu travmayı atlatmaları pek kolay değil..

BU cümlelerle bitirmişim pazar günkü yorumumu.. Dolayısıyla dünkü görüntü hiç sürpriz değil.. Bülent, ligde aldığı acı dersten sonra romantizmi bırakıp daha gerçekçi bir kadroyla sahaya çıktı.. Kamanan ve Musa’yı kenara alıp, tek forvete döndü ve orta sahayı kalabalık tuttu.. Yani taktik açıdan kapasitesi elverdiği ölçüde değişiklikler yaptı.. Ama takım halinde müthiş düşüş var Sivas’ta.. 4 gün içinde sahip oldukları mücadele ruhu, kondisyon, agresivite gibi özellikleri tümden yitirmelerine inanamıyorum.. İkinci defa nakavt oldular! F.Bahçe topu ayağına her aldığında gol atacakmış gibiydi.. Boks maçı olsa, Bülent Uygun’un kenardan havlu atması gerekirdi.. Tabii bu tabloda yine F.Bahçe’nin hakkını teslim etmeliyiz..

1 F.BAHÇE ilk golü bulduğu 65. dakikaya kadar da oyunun tek hakimiydi.. M. Yıldız’ın boş kaleye dürtemediği bir top vardı ama F.Bahçe’nin 5 net tehlikesini saydım.. Bağıra bağıra geliyordu gol.. Öyle yüksek bir tempo yaptılar ki, maçı gören “Sivas haftasonu derbi oynamış, F.Bahçe dinlenmiş” sanabilirdi.. 4 günde 2. defa bu tempoya ulaşmak her babayiğidin harcı değil..

2 F.BAHÇE’DEKİ değişimi biraz da psikolojik faktörlere bağlıyorum.. Çünkü G.Birliği önünde topa dokunamayan da yine aynı oyunculardı.. Sanki hepsi birden Sivas’a bilenmiş.. Yenmek değil, rezil etmek için oynadılar.. 84. dakikadaki golden sonra Deivid’in yaşadığı sevince dikkat ettim.. Nasıl bir hırs ve güç taşıyordu suratındaki ifade! Ve aynı duygu bütün takımda vardı..

3 TAKIM böyle hırslı olunca Alex en muhteşem maçlarından birini çıkardı.. Zaten herkes koşarsa, koşmayan bir oyuncuyu çok rahat idare edebilir F.Bahçe.. 9 kişi bastı, mücadele etti, Alex de kale önünde hünerlerini gösterip işi bitirdi.. Ve ne kadar değerli bir adam olduğu yeniden ortaya çıktı..

4 ARAGONES değişti.. Mesela henüz Deniz’i keşfetti.. Ezici baskı kurduğu son yarım saatte F.Bahçe’nin en temel farkı neydi? Çift forvetle oynaması.. 56. dakikada Uğur ile Önder’i çıkaran Aragones, Edu ile Güiza’yı aldı.. Eskiden Güiza’yı sokmak için Semih’i çıkarırdı mutlaka.. Ön tarafta çift forvet artı Alex’le oynayınca; ortada Emre, sağda Gökhan sürekli bastırınca, oyun Sivas sahasına gömüldü.. Düşünün normalde Aragones’in orta çizgiyi geçmesine izin vermediği Deniz ilk golü attı.. Edu da ikincisini.. Maaile hücum edip Sivas’ı boğdular..

5 ALEX maçın yıldızı ama muhteşem F.Bahçe’yi ortaya çıkaran 2 adam daha vardı.. İlki Gökhan.. Bakın Uğur Boral’a, bir maç oynadı, kofrası attı, dün yorgunluktan topa bile dokunamadı.. Oysa Gökhan dört ciğeri varmış gibi yine ve sürekli bindirme yaptı.. 92. dakikada hâlâ orta yapıp rakiple kavga edecek kadar enerjisi vardı.. Ufak tefek ama güçlü, hızlı ve akıllı.. Yine, matmazel gibi oynayan Emre de gitti, yerine Jackie Chan gibi saldıran, hiç durmayan bir yaratıcı makine geldi.. 2 maçı üst üste çıkardı ya, “Gerçek Emre sahalarda” diyebiliriz artık..

6 BÜLENT UYGUN maç 1-0 olduktan sonra kontrolu yine kaybetti, bunun çift ayaklı bir seri olduğunu unuttu ve Kamanan’ı sokup hücum etmeye kalktı.. Anlaşılan F.Bahçe’nin 2. defa takımını ezmesi gururuna dokundu.. Ama hata etti, maçı F.Bahçe’ye bıraktı, kupayı kendi eliyle çöpe attı..

7 F.BAHÇE seyircisi hep böyle mücadele eden, maça asılan, hırslı bir futbol görmek istiyor.. Ama sezon boyu yatan bu takım da sadece 2 maçtır böyle oynuyor.. Üstelik ikisi de aynı yerde ve aynı takımla.. Kayseri’deki grafikleri, benim için belirleyici olacak.. Aynı futbolu deplasmana taşırlarsa şampiyonluk şansları esas o zaman yükselir..

Şansal Büyüka'nın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]

Şansal Büyüka: Kazanan kaybeden umurumda değil (Akşam)

Fenerbahçe kazanmış kaybetmiş... Umurumda değil...
Sivas kazanmış kaybetmiş...
O da umurumda değil...
Ben futboldan aldığım keyfe bakarım...
Tıpkı dün akşam olduğu gibi...
Maçı nefessiz seyrettim...
Ortaya konulan mücadele, kaçan pozisyonlar, atılan goller...
Böyle maça can kurban...
Zevkten dört köşe oldum...
Kabul edelim ki, Sivas takımı da üç gün önce dört gol yiyen dağınık Sivas takımı değildi...
Sivas kupa maçına iyi asıldı... Fenerbahçe'yi boş bırakmadı...
Sivas'ın temposuna ve mücadelesine, Fenerbahçe aynen cevap verdi...
Anlayacağınız çivi çiviyi söktü...
Aslında ilk yarıda Fenerbahçe, Sivas'ın sol kanat savunmasından maden buldu...
Bir taç atışında Semih, olağanüstü bir Alex pasında Deivid golü yapamadı...
Hemen sonrasında Deniz boş kaleye topu vuramadı...
Ama aynı Deniz, golsüz giden maçta, sağ ayağıyla rakibi geçip, sol ayağıyla köşeyi bulan vuruşuyla finale giden yolun kapısını araladı...
Bu Deniz'e, seyircisi, yöneticisi, hatta hocası çok haksızlık yaptı...
Deniz, Fenerbahçe'de boşlanacak, aşağılanacak oyuncu değil...
Emre'deki çıkış ve fizik gücündeki ciddi artış çarpıcı biçimde gözleniyor...
Ama bu yaratıcılığını; tehlike bölgelerinde daha iyi kullanması gerekiyor...
Tıpkı ikinci yarıda Alex'e attığı olağanüstü pas gibi...
Maçın neresini anlatsam, bilemiyorum ki...
Örneğin Bilica'nın füzesi...
Ne vuruştu öyle...
Kaleci Volkan uzadı, top uzadı... Kaleci Volkan uzadı, top uzadı...
O top gitti, çatala takıldı...
Ben bu vuruşa, ben bu gole şapka çıkartırım arkadaş...
Bülent Uygun, Herve Tum'lu bir on birle iyi bir başlangıç yaptı...
Tum bir anlamda orta sahayı beşleyince, lig maçında olduğu gibi, Fenerbahçe'ye geniş alanlar bırakmadı...
Fenerbahçe'nin sağında Gökhan Gönül, Sivasspor'un sağında Abdurrahman gidip gelmekten yorulmadılar...
Elbette sayıları az da olsa, kötüler de vardı...
Ama iyiler o kadar egemendi ki, kötüler ortada bile görünmedi...
Öyle bir maçtı ki, rüzgar gibi geçti...

Günün Önemli Haberleri