Yazarlar F.Bahçe için ne yazdı

Fenerbahçe ligdeki 7. maçında Antalyaspor deplasmanında son dakika golüyle kazandı... 7'de 7 yapan sarı-lacivertli ekip için yazarlar köşelerinde şunları yazdı...

Mehmet Demirkol- Görülmemiş bir son dakika golü -Milliyet

Fenerbahçe sanki maçı 3 dakikalık özetleri seyredecek olanlar için oynuyor. Oradan seyreden için dünyanın en iyi takımı
 
6 maçta 18 puan toplamış şampiyonluk adayına karşı durum 1-1’ken arkaya 4 kişi kaçırdı Antalya. Başka bir deyişle rakibin yüzde 36’sını...

Sanırım bir tek Güiza ofsaytta değildi. Alex sert bir darbe yemesine rağmen topu müthiş çıkardı. Topu alan o oldu. Ve üç arkadaşıyla koşmaya başladı. Bilirsiniz böyle akınlar Amerikan futbolunda olur. Topla koşan runner’ın etrafında 3 kişi onu marke ediyordu. Bir de Antalya’dan Balili vardı arkada. Kazım koptu, ‘nasıl olsa bana sıra gelmez’ demiş olmalı.

Muhtemelen o sırada maçı izleyen Fenerbahçelileri rahatlatan da bu oldu. Güiza’nın markaj altında oluşu. O an Güzia’nın aklından geçenleri okuyabilmek isterdim. Daha önce iki karşı karşıya pozisyonda topu Polat’a kaptıran/çarptıran, ya da daha doğrusu isabet ettiren ‘okçu’ acaba ne düşündü? ‘Ya 3’üncü de kaçarsa?’  ‘Acaba maç İspanya’da yayınlanıyor mu?’ mu? Riske girmedi. Pasını verdi gol oldu...
Kaleciyi geçebilirdi, vurabilirdi, Uğur’a verebilirdi, penaltı olabilirdi, Semih’e verebilirdi. Sonuncusunu yaptı. Fenerbahçe de 7’de 7...

Görülmemiş oldu. Her anlamda...
Geride kalan dakikalarda olup bitene bakarsan Fenerbahçe’nin kazanmaması sürpriz olurdu. Direkten dönen 3 top. Kaleci Polat’ın kurtardığı (Güiza’nın kaçırdığı) iki karşı karşıya... Yine kaleci Polat’ı zorlayan sert şutlar... 

Fenerbahçe sanki maçı 3 dakikalık özetleri seyredecek olanlar için oynuyor. Yukarıda saydıklarımı art arda koyduğun anda süre biter zaten. Oradan seyreden için dünyanın en iyi takımı Fenerbahçe. Fragmanını seyretmenin yeterli olduğu kıytırık Hollywood filmleri gibi. Geride kalan ise, yürüyerek  futbol...

Müthiş bir temposuzluk, savunma göbekleri dahil sadece rakip ceza sahasında etkin olabilen oyuncular. Cristian’dan Kazım’a, Bilica’ya kadar... Sahanın geri kalanında ve 3 dakikalık fragman dışında hep yürüdüler. Üstüne duran toplarda da Daum’un ilk dönemindeki etkinlikten çok uzak kalınca bu kadar oluyor. Ama bu bile rekorun egale edilmesine yetiyor.
Daum da haklı...

Erman Toroğlu -Şimdi de öpsene! -Hürriyet

[page_end]Türkiye'nin Süper Ligi’nde, hiç kusura bakmasınlar ama bazı takımların yeri yok. Bunlardan bir tanesi Antalyaspor. Sağa sola koşturan futbolcular...

Ne hücumda organizasyon var, ne de defansta bir organizasyon var. Böyle bir takıma karşı Fenerbahçe de hiçbir şey oynamıyor ama, onların da tesadüfen üç topu direkten dönüyor, Güiza iki tane yüzde yüz pozisyonu kaçırıyor. Her şey tamam ama böyle bir takım bunlara rağmen maçı 1-1 berabere bitirecek... Bir korner atışı kazanıyor, kaleci hariç bütün futbolcuları rakip 30 metreye giriyor. Yanlış okumadınız; rakip 30 metreye giriyorlar. Arkalarında 3 veya 4 Fenerbahçeli kalıyor, Antalya kalesine daha yakın. Bu görüntüyü alın, bu hafta dünya televizyonlarına verin, bütün komedi filmlerini geride bırakır, reyting rekorları kırar. Ve futboldan anlayanlar, kusura bakmayın ama ağızlarıyla gülmezler...

İnanılır gibi değil...
İşte böyle bir ligde 7’de 7’ler, 8’de 8’ler gırla gidiyor. Valla ben size bir şey söyleyeyim mi; bu ligde 15’te 15’ler de olur, 30’da 30’lar da olur.

Yok böyle bir gol!
Antalyaspor kötü oynadığında ‘kötü’ diyoruz, ama Mehmet Özdilek her defasında, “Futbolcularımın gözlerinden öperim, alınlarından öperim” diye konuşuyor. Şimdi aynı Mehmet Özdilek kapıda beklesin, bütün futbolcularını alınlarından gözlerinden öpsün! Çünkü bütün Türk halkı bu Antalyasporlu futbolcuları alınlarından öpeceklerdir!.. Böyle bir golü dünyada başka bir takımın yiyeceğini zannetmiyorum.
F.Bahçe iyi değil. Ama onlar da iyi olmadıklarını kabul etmiyorlar. Özellikle de Daum... Ama başkan Aziz Yıldırım üç sene üst üste şampiyonluk sözü verdi. Antalyaspor’un ilk yarıdaki net bir gol pozisyonunu 2 no’lu yardımcı ‘ofsayt’ diye durdurdu. Ama aynı yardımcı F.Bahçe’nin 90. dakikada attığı Demokles’in Kılıcı gibi olan pozisyonu devam ettirdi ve gol oldu. Gol pozisyonunda devam kararı doğruydu, ama aynı gözler Antalyaspor’un pozisyonunu nasıl öyle değerlendirdi, anlaşılır gibi değil.

Keyifsiz bir maç izledik. Futbol namına bir şey yoktu. Antalya seyircisine bedava biletin su yolu da kesilince onlar da maça gelmemişler. Zaten Türkiye Ligi’ndeki çok seyirci takımını falan sevmiyor, parayı seviyor, avantayı seviyor.

Önceki günkü Gençlerbirliği-Trabzon maçını seyrettikten sonra bu maç bana yavan geldi.

Maalesef bu sene böyle kötü yazılar yazmaya, iç karartıcı yazılar yazmaya devam edeceğiz herhalde. Ama yazana değil yazdıranlara bakın. Ve bizi uyutanlara kızın.

Hakan Şükür- Babamın Fenerbahçesi -Fanatik

[page_end]Senelerimi verdiğim Galatasaray'daki futbol hayatım noktalandığında, bir gün, ilk futbol yorum yazımın, 'Babamın Fenerbahçesi'nin olacağı hiç aklıma gelmezdi.

Senelerimi verdiğim Galatasaray’daki futbol hayatım noktalandığında, bir gün, ilk futbol yorum yazımın, ‘Babamın Fenerbahçesi’nin olacağı hiç aklıma gelmezdi. Babamın memnun olacağı şeyleri mi söylemeliydim, yoksa gördüklerimi -bugün ve bundan sonra olacağı gibi- tarafsız bir şekilde mi yorumlamalıydım. Şüphesiz ikinci şıkkı tercih ederek başlayalım hayırlısıyla.

Fenerbahçe’nin, geçen seneki kötü performans nedeniyle bu sene, Başkan Aziz Yıldırım’ın da söylediği üzere, işe daha bir dört elle sarılacağını beklediğimi TV yorumlarımda sezon başından beri ifade ediyorum. Bu durum da camianın ve Daum’un en büyük avantajı elbette...

Buna karşın Fenerbahçe, geçen hafta beklentilere yanıt veremeyen 11’le sahaya çıktı. Takım, 4-2-3-1 düzeniyle sahadaydı. Göbekteki ikilinin (Cristian ve Topuz) Emre gibi dikine adam eksiltememeleri; markaj altındaki Alex, Santos, Kazım ve Güiza’nın topsuz hareketlenme şansını başlamadan bitiriyordu.  Sahada bu kısır döngü yaşanırken, Alex’in çok güzel pası ve Kazım’ın golü geldi. ‘Her şey Fenerbahçe için iyi olacak’ derken de; Fenerbahçe çok geriye yaslandı, Santos çok rahat bir orta yaptırdı, Gökhan Gönül de eylemi yapacak oyuncuya uzak kaldı ve Antalyaspor golü attı.

Skoru ‘mecburiyetler’ belirledi
Bu gol, kadro zafiyeti yaşayan Antalyaspor’a ekstra bir direnç getirdi. Fakat bu dirence karşın direkten dönen iki top, Fenerbahçe adına ilk yarı şanssızlıklarıydı. İlk yarı dikkatimizi çeken en önemli iki konuysa şuydu; İlki Santos’un milli takımdan sonraki 2 haftada yaşadığı performans düşüklüğü, ikincisi ise Gökhan Gönül’ün hep görmeye alıştığımız hücum çıkışlarına ara vermesiydi. İkinci devre ilginç gelişmelerle başladı. Öncelikle, Santos alındı, Uğur sahaya sürüldü. Herkes bu değişikliğe ‘sakatlık’ diyor, ama bana göre olması gereken buydu. Sonra Gökhan sakatlandı ve Topuz mecburen sağ beke geçti. Gökhan’ın yerine alınan Semih forveti ikilerken, Alex orta sahaya döndü. Aslına bakarsanız, maçın kaderini de bu sakatlıklar ve mecburi değişiklikler belirledi.

Alex’in fedakâr oyunu ve...
Ortaya geçen Alex’in fedakâr oyunu, ‘dikine adam eksiltme’ organizasyonlarını hünerle sergileyip milimetrik paslar atması, Güiza başta olmak üzere Semih, Uğur ve Kazım’a sayısız pozisyon kazandırdı. Fenerbahçe erken bitirebileceği bu maçı şanssızlık ve beceriksizlikler yüzünden kopartamadı. Maç boyu pozisyona giremeyen Antalya, gol için saldırıp 2 de pozisyon bulduğu son dakikalarda hayatının en büyük hatasını yaptı. Yine Alex’in müthiş pasının ardından, Güiza kendisine yönelecek eleştirileri tamamen örtercesine, benim ‘neden oynatılmıyor’ dediğim Semih’e golü attırdı. Fenerbahçe isteyerek, hakkıyla istediğini aldı. Maçtan sonra ‘Babamın Fenerbahçesi’ de ‘Babam’ da çok mutluydu.

Erdoğan Şenay- Direkler ve melekler -Milliyet

[page_end]Güiza’nın ayıplar dolu gol kaçırışlarına nispet, Semih’in attığı,  hayati sayı Fenerbahçe’yi Antalya’da adeta ipten aldı.

Fenerbahçe, Antalya önünde geçmiş haftaların bilinen oyun formatından taviz vermeden yoluna devam etmekte kararlıydı.

Yani, hazırlık pasları Alex’te toplanacak, O’nun top dağılımından çıkacak “gol nimetleri” nasıl bir sonuçla bitecekse gol bereketi de buna göre oluşacaktı...
İyi ama olmuyor işte... Kazım’ın başına buyruk da olsa kendince uygun bulduğu hücum salvoları ortalığı biraz karıştırıyor olsa da koca Fenerbahçe’nin gol kapıları ve şampiyonluk iddiaları böylesine kısır hücumlar ve direklerin merhametinde mi yeşerip gelişecek yani?

Rakip Antalya, hiç telaşa girmeden ve kendi defansif anlayışını zorlamaya sokmadan, rahatça ve özgür karşı hücumlarla sayı bulma şanslarını kullanırken Fenerbahçe’nin hala tek santrforla ve Güiza gibi “özürlü bir adam”la yola devam etmesi sarı-lacivertli formanın içinde anlaşılabilir bir “hatada ısrar” yanlışımıdır?

Evet, “altı haftadır ben böyle kazanıyorum” diyebilir sayın Daum... Ancak şans meleklerinin de bazen canlarının sıkılıp üzerinizden himayelerini çekmesi de futbol oyununda çok görülen ve bilinen bir hakikat değil midir sevgili Daum?
Fenerbahçe’nin orta sahadaki parlak pas yaratma maharetleri dün ortalarda görünmüyordu. Emre’nin yokluğu Mehmet’in henüz arkadaşlarıyla birlikteliğe alışamamış adaleleri yanında Santos da dün ortalarda görünmeyince Fenerbahçe orta sahası dün gece sarı-lacivertli takıma yakışır olmaktan çok uzaklarda kaldı...

Gerçi Antalya’nın atak oynaması Fenerbahçe’yi zorunlu olarak geniş alanlara çekmekte ve sarı-lacivertli takım genelde dar bölgelere sıkıştırdığı “can alıcı pas döngülerinden” yoksun yaşamaktaydı... Ancak Alex’in şan ve şöhretine yakışır ve ince hesaplara dayalı müthiş pasları Fenerbahçe’nin yedinci haftada da kazanmasını sağlayan pırıltılardı. Maçın son 10 dakikasında Cristian’ın galibiyet çırpınışları, Kazım’ın dün geceki üstün temposu oyunun havasına aniden Fenerbahçe ağırlıklarını yaratmaktaydı. Güiza’nın ayıplar dolu gol kaçırışlarına nispet, Semih’in attığı, “hayati sayı” Fenerbahçe’yi Antalya’da adeta ipten almaktaydı.

Bakalım bu oyun şeması ve Güzia’da bu anlamsız ısrar gelecek zamanların hangi haftalarında Fenerbahçe’ye nelere mal olacak, puan belaları açacaktır, bekleyip görelim!

Ersun Yanal- Temposuz futbolun iki önemli sebebi var -Vatan

[page_end]F.BAHÇE’NİN bu maçı çok kolay kazanması gerekirdi. Antalyaspor’dan hem kalite açısından hem de mücadele gücü anlamında 3-4 gömlek üstünler. Ne var ki, mücadele ve pas kapasitesinin çok altında kalan F.Bahçe, ancak maç biterken geri döndü ve kazandı...

ANTALYASPOR savunmasının arkasına çok top kaçıran bir takım. Önceki hafta Trabzon maçında bu çok net görülmüştü. Bu zaafları dün de maçın hemen başında ortaya çıktı ve sık sık da tekrarlandı. Ancak F.Bahçe rakibini yoğun baskı altına alamadığı için Antalya’nın bu zaafından yararlanamadı. Oysa bunu kullanabilseler çok erken farklı bir galibiyete ulaşabilirlerdi. Sarı-lacivertli ekibin 90 dakika boyunca beklenen baskıyı kuramamasının temel nedeni en önde oynayan Santos ile Güiza’nın potansiyellerinin çok gerisinde kalmaları, Cristian’ın ileriye hiç çıkmayıp çakılı oynaması ve Mehmet Topuz’un orta sahada oynarken bile savunmada kalmasıydı. Bu durum belki savunmanın disiplinli oynamasını sağlayabilir ama temposuz F.Bahçe’nin de gole gitmesini engelliyor.

GÖKHAN FAKTÖRÜ

GÖKHAN, sakatlanana kadar hücuma çıkan ve forvete destek veren tek savunmacıydı. O çıktıktan sonra hareketli tek kanat da çıkmamaya başladı. Gökhan varken onun önünde oynayan Kazım çok hareketli ve disiplinliydi. Demek ki isteyince Kazım da disiplinli oynayabiliyormuş. Önceki maçlara göre çok farklıydı. Savunmasına da ciddi anlamda destek verdi. Ancak Gökhan’ın sakatlanıp çıkmasının ardından Kazım da bozuldu, ilk yarıdaki boşlukları bulmakta çok zorlandı. Sarı-lacivertli ekip 55. dakikaya kadar normal oynadı. Kalite vasatın altında kalsa da oyunun kontrolü hep ellerindeydi. Ancak bu dakikadan sonra oyundan düştüler. Pas yapmakta zorlandılar. Rakibe baskı kuramamanın getirdiği sıkıntılar ve Antalyaspor’un ilk yarıya oranla sahaya daha fazla yayılarak oynamaya başlaması F.Bahçe’nin işini iyice zora soktu. Bu andan itibaren F.Bahçe’yi sadece duran toplarda görebildik.

GÜİZA ATSAYDI..

İKİ gol kaçıran Güiza sezon başındaki performansının gerisine düştü. Alex’in attığı ara paslarını değerlendirse sarı-lacivertliler daha erken gol bulup rahatlayacak ve gerçek oyunlarını ortaya koyabilecekti. 85. dakika aslında F.Bahçe için geri dönüş başlangıcıydı. O dakikadaki duran top sonrasında önde çoğalmaya başlayan ve baskı kuran bir F.Bahçe ortaya çıktı. Canlandılar, baskı kurmaya başladılar. Geç de olsa gelen bu tempo ile kazandılar. Bu maç ciddi derslerle dolu. Elbette 3 puan önemli ama o ana kadar yaptıkları ve yapamadıkları da gelecek için önemli..

ANTALYASPOR maçın sonunda çok büyük bir hata yaptı. Amatör bir takımın bile yemeyeceği bir gol yediler. Maç biterken böyle anlamsız biçimde topluca hücuma çıkmak, 3 forveti yalnız bırakmak inanılır gibi değil. Oysa 2. yarı gayet iyi oynuyor ve kontrolü ellerinde tutuyorlardı. Maçın kader anına gelince. Elbette F.Bahçe’nin galibiyete ulaştığı 90. dakika. Çünkü bu dakikada Volkan golü önledi, o atak gidip gol oldu. İşte futbolun güzelliği bu

Gürcan Bilgiç -Yok edici, iş başında -Sabah

[page_end]F.Bahçe, taktik antrenmanlardaki umut vaat eden rotasyonunu, kafile uçağına bindirmeden geldi Antalya'ya... "Tel tel" dökülenler ile onlarla yine maç kazanacağını sanan Daum, yedinci galibiyet için yine "kaderine" güvenmişti.

Ve o kader; oynadığı oyunlarla, biraz olsun doğruya yaklaştırdı Alman Hoca'yı... Santos, Uğur'a bırakmak zorunda kaldı görevini... Gökhan'ın sakatlanmasında ise oyuna forvet sokarak doğru seçimi yaptı Daum. Çünkü sağ bekinin aslında en önemli forvet oyuncusu olduğunun, belki de farkındaydı.

Belediye maçındaki vurdumduymaz oyuncular bu kez sahada yoktu. Daha istekli oynayan bir F.Bahçe olduğunu da söylemeliyiz. Direklerden dönen üç topun yanı sıra, Güiza'nın yetenek sınırına takılan pozisyon da vardı. Bir de hakemin vermediği penaltı elbette. Polat'ın topu elinden kaçırdıktan sonra Uğur'u 'şans tanımamak adına' kündelemesini "normal" karşıladı Yıldırım.

Semih'in oyuna girmesi ile F.Bahçe oyunu rakip sahaya daha kontrollü ve etkili taşıdı. Ama Semih'in forvet arkasına gelmesi, Topuz'un sağ beke geçmesiyle, Alex'in de orta yuvarlağa yaklaşması bu avantajın asgariye inmesine neden oldu. Bu ikilinin aralarındaki anlaşma, birbirlerinin aldığı nefesi tanıyan oyun stilleri, ikisini de ceza alanı çevresinde müthiş yapıyordu.

Daum'a geçen haftaki "kazandık ya"mazeretini geri aldırırcasına istekli oynamaya devam ettiler. Son saniyelerde gelen müthiş kontra atak golü de bu karakterin sonucuydu zaten. Hem kenardakinin, hem de sahadakilerin anlaması gereken de bu.

ALEX HERKESİ KURTARIYOR
Kötü oynamalarını herkes eleştirir. Ama fedakarlık yoksa, bu herkesi kızdırır. Kazansalar bile protesto edilirler. Çünkü o tavır, vazgeçmenin işaretidir. Ve bunu da, özellikle bu sene, hiçbir F.Bahçe taraftarı kabul etmez.

Son satırları Alex'e ayırmamız lazım. Golleri yarattı, kaçanları da. F.Bahçe'yi sonuca götüren tek oyuncu gibiydi. Takımını, hocasını ve başkanını kurtarmaya devam ediyor. Öylesine bir "silgi" ki, O'nun olduğu yerde yapılan hatalar da "silinip" kayboluyor.

Sonra Daum veya ondan öncekiler maç sonrasında tabelayı gösteriyorlar.
Aslında "yok edici"nin ayakları haykırıyor, gerisi "boş" konuşuyor.

Tanju Çolak- 7'de 7 ama... -Fanatik

[page_end]7'de 7 yapmak için Antalya'ya gelen Fenerbahçeli futbolcuların sahadaki görüntüsü aynı, duygu ve düşünce içinde değildi.

7’de 7 yapmak için Antalya’ya gelen Fenerbahçeli futbolcuların sahadaki görüntüsü aynı, duygu ve düşünce içinde değildi. Oyunun genelinde Fenerbahçe, ciddi bir baskı oluşturamadı. Başlangıçta tempoları düşük ve hareket zorluğu çeken oyuncular vardı. Sarı-Lacivertliler’in savunmada 4 kişiyle çakılı oynaması, sanırım Daum’un yeni anlayışı. İyi de hocam, bir Ali Zitouni için hücumda çoğalmamak olur mu? Colin Kazım, biraz Vederson ve arasıra da Alex dışında, oyun gücünü ve takım ruhunu ortaya koyan kimse yoktu. Takım durarak oynadı... Ayrı tellerden çalan bir orkestra görüntüsü vardı. Gözlerim Emre Belözoğlu’nu aradı. O olsa, dikine giderek Fenerbahçe’yi ateşlerdi. Tabii direkten dönen 3 top, Sarı-Lacivertliler adına şanssızlık. Yenilen golde, Gökhan Gönül’ün kademe hatası var. Zitouni’nin becerisi de güzeldi.

Geçen sezon rakip savunmaları mücadelesiyle yıpratan Güiza isteksiz ve ne yaptığı belli değil. Daum’un bu kadar ısrarı ilginç. Bir de bu kadar eksilere rağmen Alman hoca, tiyatroda oyun izleyen seyirci gibi maçı takip etti ve taktiksel değişikliklerde geç kaldı. Bu kadar büyük bütçelerle kurulmuş bir takımın hocası olarak, “6’da 6 yaptık, daha ne istiyorsunuz?” tepkisine ben de, “Ama Avrupa’da bu oyunla sadece bol hüzün yaşarsınız sayın Daum” derim. Ev sahibi Antalya, kısıtlı gücüne rağmen ikinci yarıya agresif ve istekli başladı. Zitouni ve Jedinak’ı çıkardığımızda, Fenerbahçe çok sıradan bir ekiple maç yaptı. Mehmet Hoca’dan bu kadroyla kimse şapkadan tavşan çıkarmasını beklemesin. Son dakikada gol atmak için takım olarak savunmanın terk edilmesi, amatör takımlarda olmayacak bir yanlıştı.

Dün geceden Fenerbahçe’de aklımda kalan tek şey Kazım Kazım’dı. Şımarıklıklarıyla hep gündeme gelen Kazım, çalışkanlığı ve attığı golle arkadaşlarına örnek teşkil etti.

Ahmet Çakar- Güiza'nın gecesi -Sabah

[page_end]Dün Antalya'da hem Fenerbahçe için hem de Antalyaspor için tuhaf bir gece yaşandı. Maçın özeti şu: F.Bahçe, Güiza'yla 3-4 net gol pozisyonu harcadı. Üç topu direkten döndü. Ve kalesinde de sadece tek pozisyon gördü. Ama aynı F.Bahçe dün gece son saniyede kazandı. Aslında son saniyede kaybedebilirdi de. F.Bahçe kazanamasa bunun tek sorumlusu Güiza olacaktı. Ve yine F.Bahçe kazanamasa Güiza bugün F.Bahçe'de belki de istenmeyen adam haline gelecekti. Ama aynı Güiza Antalyaspor'un defans oyuncularına dua etsin.

Şimdi Antalyaspor takımına ve özelikle defans oyuncularına sesleniyorum. Sizin son saniyede yaptığınız komikliği amatör takımda değil, ilkokul takımındaki oyuncular bile yapmaz. Maç bitti bitecek, kornere ailece gidiyorsunuz. Dönen topta bir değil, iki değil, tam dört F.Bahçeli futbolcu kaleciyle karşı karşıya kalıyorlar. Üstelik daha kaleye 40-50 metre mesafede. Böyle anlamsız gol yiyen takımın Süper Lig'de kalmaya hakkı yoktur.

SADECE 3 KİŞİ MAÇA ASILDI
Gelelim maça F.Bahçe özellikle ilk yarıda biraz şanslı olsa ya da Güiza biraz becerikli olsa maçı kopartırdı. Özellikle Alex, Vederson ve Kazım maçı forse etmek için ellerinden geleni yaptılar. Ama maalesef F.Bahçe hızlı oynayamıyor. Tempoyu artırsalar Antalyaspor gibi hem kötü oynayan hem de kalitesi sınırlı bir takımı darmadağın ederlerdi. İkinci yarı goller kaçtıkça stres de başladı. Çünkü yenilecek bir kaza golü ya da beklenen golü bulmamak, F.Bahçe için puan kaybı demekti.
Sezon başı büyük umutlarla alınan Cristian ve Santos F.Bahçe'ye istenilen katkıyı yapamıyorlar. Santos'un performansı haftalar ilerledikçe düşüyor. Takımı sırtlama görevi yine büyük oranda Alex'e kalmış durumda. Antalyaspor hiç üzülmesin. Bir puana bile sevinmemeliydiler. Çünkü futbol adına hiçbir şey yapmadılar. 90'da yedikleri gol de her şeyin üzerine tüy dikti.

Hakem Yunus Yıldırım, kötü bir maç yönetti. Çaldığı düdükler, gösterdiği kartlar ve maçı sakinleştireceğim diye oyuncularla yaptığı konuşmalarla oluşan vakit kaybı, üst düzey hakemlikle bağdaşmıyor. Yunus Yıldırım'a sormak istiyorum. İkinci yarıda Antalyasporlu kalecinin Uğur Boral'a yapmış olduğu sarılma hareketi penaltı değil mi? Yunus maçı tekrar baştan sona izlerse ne demek istediğimi çok iyi anlar.

Ercan Saatçi- Fazla söze ne hacet... -Hürriyet

MAÇIN 3 Adamı köşemde seçimimi yaparken, bu sezon zorlandığım kadar zorlandığımı hiç hatırlamıyorum...

Maçın en kötü üç adamını yazsam inanın benim için çok daha kolay olacak. Ancak ne yazık ki, bu köşemde kötünün iyisi futbolcuları seçip koymak zorunda kalıyorum... Sanırım benim bu konuda zorlanıyor olmam, dün akşamki mücadelenin kısa bir özeti niteliğinde olmuştur...
İzlediniz işte...
Fenerbahçe yine kazandı...
Üstelik 1964 yılından beri kırılamayan 7’de 7 rekorunu egale etti...
Peki nasıl mı oynadı?...
Bildiğiniz gibi, dahi Daum futbolu!...
Fazla söze ne hacet...

GÜİZA...

YEKTEN söyleyip uzatmama kararındayım... Güiza, daha doğrusu Güiza’nın beceriksizliği Fenerbahçe’yi bozuyor...

Uzun uğraşlardan sonra (!) yaratılan pozisyonları inanılmaz bir beceriksizlikle sokağa atıyor... Bu durum da takımın içten içe sinirlerini bozuyor... Bu şekilde oynayan, takımını durduran bir Güiza, bin tane gol atsa ne farkeder ki...
Sağ taraf, sol taraf, orta saha, hatta Alex kendilerini tabir yerindeyse ‘paralarken’ Güiza’nın, bırakın katkısının olmayışını, bir de köstek oluşu Fenerbahçe’nin bu yıl en büyük problemidir.

Üç tane pres, iki tane depar atmak bu takımın değişmezi olmaya yetmemeli...
Koşmadığı için eleştirilen (!) Alex’in bu takıma katkısıyla, çok (boş) koşan Güiza’nın bu takıma katkısını kıyaslayabilir misiniz?

BİR AVUÇ ANTALYALI...

ANTALYA gibi futbol endüstrisinin kalbinin attığı bir şehrin takımı nasıl böyle yalnız bırakılıyor anlayamıyorum... Bu şehrin Süper Lig’de olmasını isteyenlerin sayısı, küçücük Antalya stadını dolduramayacak kadar küçük bir azınlıktan mı ibarettir?
Antalya’ya önce Antalyalılar sahip çıkacak ki, işadamları ve yöneticiler daha çok sahiplensin...

Fransa’nın 1. Lig takımı Monaco’ya hem coğrafik olarak hem de iklim olarak çok benzettiğim Antalyaspor, keşke gerekli desteği bulsa da çok başarılı olabilse... 
Ancak ne varki sözüm ona takımını desteklemeye gelen bir avuç Antalyalı bile sahaya sandalye parçaları ve yabancı maddeler atarak belki de takımlarının seyircisiz oynayacak olmasına sebep olduklarının farkında bile değiller...

Selim Soydan -Tarihi fark olurdu -Vatan

[page_end]BİR kere şunu kabul edelim: Antalya bu sezon gördüğüm en tatsız, güçsüz, çapsız takımlardan biri.. Ama onlar bile maçın sonlarında F.Bahçe’yi gözlerine kestirip dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldular.. Gözüme batan çok şey var, kısa kısa değineceğim hepsine:

1 7 MAÇTA 21 puanı yakalamak her babayiğidin harcı değil.. “Kötü oynadığın 7 maçı kazanmak mı, iyi oynadığın 7 maçı kaybetmek mi?” diye kime sorsanız alacağınız yanıt bellidir.. Ortada şimdiye kadar görülmemiş bir başarı var.. Başkanı, Daum’u ve bazı futbolcuları tebrik ediyorum..

2 ANTALYA’NIN yediği (‘F.Bahçe attı’ diyemiyorum) gole bakın.. Amatör kümede bile 3’e 0 kontratak görmedim.. Antalya geride adam tutmayı unutup nasıl maaile gole gitti,

3 F.Bahçeli’yi nasıl bıraktılar, hayret ettim.. Anlayın ne kadar acemi olduklarını.. F.BAHÇE rakibin üzerine gitse, maçı farka götürürdü.. Ama garip biçimde gitmiyorlar.. Daum deplasmanlarda kontratak futbolundan vazgeçmiyor.. Golü atsa da atmasa da 6 savunmacı sabit duruyor.. Özellikle Gökhan sakatlanıp çıktıktan ve Topuz onun bölgesine kaydıktan sonra, defansla hücum arasında bağ kurma yükü sadece Alex’e kaldı.. F.Bahçe oyunu forse edemese de onun yeteneğiyle yine fırsatlar buldu.. 3 topun direkten dönmesi dışında, Güiza’nın karşı karşıya 2 topu (ikisinin de pasını Alex verdi) kaleciye nişanlaması olacak beceriksizlik değildi.. Dünkü maç son ana kaldıysa bunda Güiza’nın büyük katkısı var..

4 SANTOS hem kötüydü hem sakattı, 2. devre yerini Uğur’a bıraktı.. Peki sağlam Uğur ne yaptı? Hiçbir şey.. Onun yerinde olsam bir daha ‘Niye oynamıyorum?’ diye bıdı bıdı yapmam.. Dişimi sıkıp çalışırım.. Uğur bu haliyle F.Bahçe’nin oyuncusu değil!

5 F.BAHÇE Emre’yi arıyor.. Şurası kesinleşti ki, bu kadroda Emre’nin yerini dolduracak kimse yok.. Daum’un ve camianın bu çocuğa iyi bakması lazım.. Özellikle Cristian böyle defansif, sol kanat bu kadar başıboş ve Güiza bu denli sorumsuzken!

6 2 POZİSYON canımı çok sıktı.. Biri Kazım’a gösterilen sarı kart.. Dünyanın hiçbir yerinde böyle saçmalık olmaz.. Kazım’ı günah keçisi yapmışlar.. Hakeme ‘Görmedin mi o faulü?’ dedi diye kart olur mu Allah aşkına! İkincisi de 75. dakikada Tabak’ın Semih’e yaptığı faul.. Tabak son adamken Semih’i boğazlayıp indirdi.. Hakem faulu çaldı.. Ama çaldıysa kırmızıyı da göstermesi lazımdı! Onu unuttu..

7 DAUM’UN 1-0’ı yeterli görüp her seferinde takımı geriye yaslaması, bir gün pahalıya patlayacak.. F.Bahçe rakibi üstüne çekeceğine, 2. devreyi karşı sahada oynasa çok gol bulurdu.. 75 ile 85. dakikalar arasındaki bunaltıcı baskı da bunun göstergesi...

Altan Tanrıkulu -Taraftar ne ister -Hürriyet

[page_end]Antalya'da oynandı maç ama ben Antalya’da değildim.. Televizyondan izledim.. Fenerbahçe’yi sağa da koysan sola da koysan, uzağa da gitsen yakından da seyretsen değişen fazla birşey yok..

Bir Papatya’ya bakıp Teoman’ın “Yağmur” şarkısını dinlerken seyretmek keyifli geliyor bazen Fenerbahçe’yi.. Fenerbahçe’yi Fenerbahçeli gözüyle seyretmek şu anda kaç kişiye tam anlamıyla keyif veriyor sizce? Fenerbahçe altıda altı yapmıştı.. Galatasaray’la burun buruna yarışa girmişti.. Avrupa’da kaybetmişti, Antalya’da son dakikaya kadar zorlandı.. Antalyaspor savunmasının büyük hatasıyla aradığı golü buldu..

Fenerbahçe kötü oynuyor Aziz Bey.. Kötü oynuyor.. Takımın hızlı forveti yok.. Neden Sercan Yıldırım alınmadı? Milyon Euro’lar nerelerde? Bu oyun Galatasaray’ı devirmeye yeter mi? Şampiyonluk kazandırır mı? Hepsine evet’se...
Avrupa Ligi’ni müzeye taşımaya yeter mi? Bu taraftarın aklı fikri 2000 yılında Galatasaray’ın kazandığı kupada aslında.. Ama onunla yetinmeyecek kadar büyük bir taraftarı var Fenerbahçe’nin..

Suçlu Daum mu?
Kadıköy’deki stada bir Avrupa kupası getirmek istemez misiniz Aziz Bey? Yoksa bunu düşünenler mi sizi korkutuyor?

Galatasaray kazanıyor, ama iyi futbol oynuyor, çok gol atıyor.. Takım içindeki yardımlaşma ve skorda katkı daha fazla.. Semih’in attığı gole kadar taraftar Semih sakat mı değil mi bilmiyorsa, bu takımın süper silahları tutukluk yapıyorsa suçlu Daum mu sizce? Daum’sa 10. haftadaki maçın sonrasına kadar size müsaade..
Umarım herşey iyi gider Fenerbahçe için.. Tabata’ya milyonlarca dolar sayan kulüpler ortadayken siz de biraz çağın futboluna uygun dünyaca ünlü yıldızları getirme kararını “yürekten” verirsiniz.. Derbi bitimine kadar size müsaade..

Antalyaspor’u kutlamak gerek.. Mücadelesinden ötürü.. Mehmet’i hep sevdim.. Şifo’yken de Özdilek’ken de.. Duruşunu bakışını beğendim.. Takımı daha yukarılarda olmalı.. Onların yönetimine de, “Mehmet’i bulmuşken değerini bilin” derim..

Semih Yuvakuran -Rakipte Semih varsa dikkatli olun -Zaman

[page_end]Fenerbahçe, Antalya'ya 6 maçını da kazanarak gelmişti. Ev sahibi ise Sarı-Lacivertlilere 'dur' demek istiyordu. Daum, mücadeleye tek forvetle, yani Güiza ile çıkmıştı. Buna karşılık Antalyaspor, çift forvetle başladı.
Necati Ateş ve Veysel Cihan, güney ekibinin gol ayakları oldu. Kanarya'da Vederson sol kanadı tapularken, Süper Lig'in en yaşlısı Roberto Carlos, yine kenarda bekledi.

Kaptan Alex'in organize ettiği Kanarya, golü çabuk buldu. Henüz 10. dakikada, Alex'in mükemmel pasında topla ceza sahasında buluşan Kazım, takımını deplasmanda öne geçirdi. F.Bahçe, sol kanattan Vederson'la tempolu bir futbol sergiledi. Ona Alex ve Kazım da eşlik etti. Güiza için de aynı şeyleri söylemek isterdim, ancak bu üçlüye ayak uyduramadı. Mehmet Topuz'u yine göremedik. Bence Daum, Topuz'u yanlış yerde oynatıyor. Koskoca ilk yarıda Topuz'un ismini sadece ceza sahası dışından çektiği ve direkte patlayan şutunda duyduk. Daum, ikinci yarıda sakatlanıp çıkan Gökhan Gönül'ün yerine onu sağ bekte görevlendirdi. Kazım'a bir çift sözüm var: Mücadelenle alkışı hak ediyorsun, ancak sinirli tavrınla eksi not alıyorsun. Bu kadar kolay sarı kart görme. Taraftarınla kapışıyorsun, hakemlerle didişiyorsun. Eğer Fenerbahçe'de kalıcı olmak istiyorsan, sakin olmalısın ve kendine hakim olmalısın.

Fenerbahçe, ikinci yarıda çift forvete döndü. Güiza ile birlikte Semih Şentürk, Antalya kalesinde gol aradı. Kaleciyle iki kez karşı karşıya kalmasına rağmen golü atamayan Güiza'daki bu düşüşe bir anlam veremedim. Daum'un Güiza ısrarını anlamak mümkün değil. Semih Şentürk'ün ilk 11'de başlamasının zamanı geldi de geçiyor bile. Semih, kalitesini bir kez daha gösterdi ve son dakikada attığı golle Fenerbahçe'nin deplasman galibiyetine damgasını vurdu. Sarı-Lacivertliler, UEFA Avrupa Ligi'nde deplasmanda karşılaşacağı Sheriff'i de devirerek taraftarına çifte sevinç yaşatmalı.

Şifo Mehmet'in takımı ise iyi mücadele ediyor. Kaleci Ömer Çatkıç'ın yedeği genç Polat, Güiza ile birebirde kaldığı iki pozisyonda topu çıkararak göz doldurdu. Son dakikada yediği golde yapacak bir şeyi yoktu. Tecrübeli isimler Orhan Ak ve Yalçın da takımını ayakta tuttular. Ali Zetouni ise hırsı ve takipçiliğini, attığı golde ispatladı. Bana göre bulunduğu yeri hak etmiyorlar. Çıkışa geçeceklerine inanıyorum.

Ali Sami Alkış- Dünyanın en garip golüyle galibiyet! -Star

[page_end]Antalyaspor maçının muhtemel kadrosuyla ilgili olarak çıkan hafta içi gazete haberleriyle, Daum’un sahaya sürdüğü ilk 11 arasında çelişki vardı.
Geçen maçta yedek kaldığı için homurdandığı ifade edilen Roberto Carlos’un, Brezilya’ya dönme girişiminde bulunduğu yazılmıştı. Daum’un bu tavra karşı onu yeniden kadroya sokup, Bilica’yı keseceği konuşulmuştu. Hepsi havada kaldı.

Taraftarın tepkisini çekmeye başlayan Kazım’ın da; tribünlere yönelik hakeketlerinden sonra, Fenerbahçe’deki misyonunun bittiği sanılmıştı.

Daum; bütün bunları bir kalemde silip attı, bildiğini okumaya devam etti. Roberto Carlos gene yedekti, Bilica ve Kazım gene oynuyordu...

Topluma karşı otorite gösterisine yönelik dünkü kadro, aslında oyuna fena başlamadı. Maçın ilk devresinde; Antalya’nın attığı gol dışında, maçtaki tüm pozisyonlar, Fenerbahçe’ye atti. Sadece bu devrede, iki top direkten döndü.

Sarı-Lacivertliler, geçmişte protestolara yol açan sevimsiz, mecalsiz ve çaresiz futbollarının aksine; çok daha derli topluydu. Kazım, artık alışmak zorunda olduğumuz gıcık hareketlerine gene devam etti ama, sahada çalışkan ve etkiliydi. Attığı golün aynısını; aynı yerde ve aynı açıdan kopyalamak fırsatını da yakaladı. Antalya defansını epey huzursuz etti.

Fenerbahçe belki çok iyi değildi ama; yeni bir protestoyu hak edecek kadar kötü durumda hiç değildi. Tam üç kez direklerden dönmese ve çok uygun pozisyonda Daniel Güiza aptallık etmese, bu maç 5-1 bile olurdu.

Galibiyet golü Antalya’nın inanılmaz zaafından oluşsa da; Fenerbahçe geçmişte protesto yediği maçlardan daha canlı ve daha istekliydi. Dünyada 3 forvet oyuncusunun önünde hiç savunma oyuncusu olmadan atılan başka bir gol var mıdır acaba?

Deniz Gökçe -Beceriksiz ve şanssız -Akşam

[page_end]Fenerbahçe dün Antalya deplasmanında daha ilk devrede fark yapabilirdi. Fenerbahçe maça hızlı başlamıştı ve orta sahada yaptığı baskı etkili oluyordu. Antalya 4-3-3 dizilişiyle açık bir futbol oynuyordu. İlk devrede orta alana hakim olan taraf Fenerbahçe'ydi. Ve özellikle Alex'in iyi oyunu Fener'in 5 gol pozisyonuna girmesine yol açtı. Bu pozisyonların ikisinde Kazım ve Mehmet Topuz direği dövdüler. Birinde Alex'in şutu kaleciden döndü. Birinde de Güiza'nın ortasını Bilica, kafayla dışarı vurdu.

10. dakikada gelen Fenerbahçe golü, Alex'in mükemmel pasında Kazım tarafından atıldı. Antalya ise 21. dakikada Jedinak'ın sağ taraftan çok uzun topuna Gökhan'ın kademe hatası sonucu boş kalan Ali Zitouni tarafından ulaştı ve durumu 1-1 yaptı.

Bu maçın ikinci devresinde Fenerbahçe'nin oyuna hızlı başlaması beklenirdi. Ancak Fenerbahçe'de iki tane Daum deneyi vardı. Daum, bireysel ve savunma yapmayan Kazım'da ısrar ediyordu. Yine güçlü ve bireysel olan Mehmet Topuz'u da Emre'nin yerinde oynatıyordu. Bu iki proje de verim vermiyordu.

Santos sakatlanıp çıkınca yerine Uğur Boral ve Gökhan çıkınca da Semih girdi. Mehmet Topuz sağ beke geçti. Alex forvetten, orta alana geriye çekildi. Fenerbahçe böylece pres yapamaz hale geldi. Ve orta alanın hakimiyeti cesaretlenen Antalyaspor'a geçti. Takımın kötü oynamasına rağmen Alex 55. ve 77. dakikalarda iki tane mükemmel topla Güiza'yı kalecinin karşısında bıraktı. Ama her iki pozisyonda da Güiza topu kaleciye nişanladı.

Sonuçta savunmayı Bilica, takımın bütününü de Alex ayakta tutarken Santos, Güiza ve Lugano'nun hiç katkı yapmamaları, Kazım'la Mehmet Topuz'un da zaten yanlış projeler olması nedeniyle Fenerbahçe'nin galip gelebilmesi için bir şans golüne ihtiyacı vardı.

Maçın son demlerinde Antalya kalecisi Polat'ın Uğur Boral'a 18 içinde sarılması bizce penaltıydı. Fenerbahçe'nin ikinci devrede tamamen çözülmesi ve maç içinde toplam net 8 pozisyondan sadece 2 gol bulabilmesi biraz beceriksizlik, biraz da şanssızlık idi. Fenerbahçe 82. dakikada Bilica'yla direği dövüp 83 ve 85'de de golleri kaçırırken 90. dakikada üç kişinin boş kaldığı hızlı hücumda zor da olsa puanları kurtardı.

Ziya Şengül- Zor galibiyet -Star

[page_end]Fenerbahçe 7’de 7 yapmak psikozu içinde Antalya karşısına çıktı. İlk yarıda Fener, Kazım’ın attığı golle öne geçti. Ardından Antalya’dan Jedinak’ın ikinci direğe yaptığı ortada Zitouni’nin mükemmel kafa golüyle maça eşitlik geldi. Bu golde Gökhan Gönül kademe hatası yaptı. Colin Kazım’ın iştahlı oyunu, attığı gol, direkten dönen topu kendisini bu maçta Fener’in Vederson’dan sonra en iyisi olarak gösterdi. Dos Santos iyi değildi.

Güiza ise kötünün kötüsüydü. Ben böyle bir golcü hayatımda görmedim. Kaleciyle karşı karşıya bir değil, iki değil sayısını unuttuğum kadar goller kaçırdı. Böyle bir futbolcuyu seyretme şanssızlığı yaşayan topluma, inanın bana yazık oluyor!

Daum formsuz olan Roberto Carlos’u kulübeye çekmesini biliyorsa bu kadar gol kaçıran bir Güiza’ya nasıl sabrediyor hayretler içinde bakıyorum.

Fener şanssız bir maç oynamak durumunda kaldı. Üst üste 3 topu direkten döndü. Bu kadar gol pozisyona girip kaçırıyorsun, 3 topun direkten dönüyor. Antalyaspor’a gol de dahil pozisyon vermiyorsun ve maçı kazanma adına sıkıntı çekiyorsun!

Sonuçta Fenerbahçe geçen hafta İstanbul Belediye maçında bıraktığımız yerden Antalya’da devam etti.. 3 topu direkten döndü diye “Şanssız” yorumu yapabiliriz ama ya Fener’in beceriksizliğine ne demeli? 89’da Veysel direğin dibine kadar inip şutlarken ters ayakta yakalanmasına rağmen Volkan bu topu çıkardı.. Belki de bu hareket maçı döndürdü. Çünkü hemen sonrasında Fener bir anda 4 oyuncusu ile rakip kaleye indi ve Semih’in dokunuşu 7’nci galibiyeti getirdi.

Futbolda elbetteki sonuç önemlidir.. Bu maç da Fenerbahçe’nin galibiyeti olarak geçecektir... Ama bu galibiyet hangi şartlarda, hangi zorluklarla alındı, buna bakmak lazım..

Bence Daum bu takıma biraz müdahale etmeli.. Her zaman 90’da gol bulamazsınız.

Kemal Belgin- Yaa işte Semih! -Türkiye
 
[page_end]Dün akşamki Antalyaspor-Fenerbahçe Süper Lig karşılaşmasına, bizim futbolun etiketlerinden haberi olmayan, takımlarımızın ismini bile bilmeyen bir futbolseveri taşıyıp, “Neden beni amatör küme maçına getiriyorsun?” diye bir azar işitebilirdik.
Olacak şey değildi maçın ilk 45 dakikalık bölümü. Düşünüp taşınarak bir buçuğuncu vitesle sanki ilk defa bir arada oynanıyormuşcasına 100 milyon euroluk Fenerbahçe atağa çıkıyor.

Buna karşılık Antalyaspor bunu hiç yapamıyor. Fenerbahçe savunmaya dönerken daha garantili sıkışabiliyor, yardımlaşabiliyor, karşıdan gelen bir rakibe bir fazla adamla karşılık verebiliyor. Antalyaspor ise hücumda hiç yapamadığını savunmada da beceremiyor. Her tarafıyla yol geçen hanına dönen Antalyaspor yarı sahasında ağır aksak hareket edebildiği için ve verdiği topu alma adına hareketlenme doğrusunu yapamadığı için Fenerbahçe de kısır mı kısır.

1-1’le soyunma odasına giden takımların ardında bıraktıkları işte bu amatör küme futbol olgusu idi. İki şık gol, direklerle öpüşen iki güzel şut da olmasa cumartesimizin bu 45 dakikalık bölümüne daha da fazla yanardık.

İlk yarıdaki amatör futbol sahneleri ikinci yarıda da alabildiğine gözler önünde oynanıp durdu. Bu arada Güiza‘nın, Alex‘in iki nefis pasında kaleci Polat‘ı nişanlaması acaba bundan sonraki ilk lig maçında Semih tercihini Daum‘a yaptırır mı, çok merak ediyorum. Fenerbahçe’de Santos‘la Gökhan‘ın sakatlanışları Mehmet‘i savunmanın sağına çektirirken, Uğur‘a da forma şansı sunuyordu ama kenarda oturanlar arasında Önder‘in adamdan sayılmayışı skandalını da bas bas bağırıyordu.

Fenerbahçe, maçın sonlarına doğru yüklenme sayesinde pozisyonlar bulurken, Antalyaspor amatör takım sınıfından da aşağılara doğru yuvarlanıyor idi. Şifo Mehmet, Necati‘yle Veysel‘i kendisi aldıysa vah vah, yönetim alıp oynattırıyorsa beş defa daha vah vah.

Şöyle bir özet yaparsak, Fenerbahçe’nin kaleci Polat‘ın Uğur‘a yaptığı penaltıyı hakem Yunus Yıldırım‘ın atlamasıyla daha erken golden olduğunun da altını çizmek gerekir. Zaten bu hakem ceza alanı içinde elle top çıkartılmazsa penaltı vermiyor.

Ama ne var ki yukarıdaki satırlarda da dile getirdiğim gibi amatörden de amatör olan Antalyaspor, topluca maçı kazanma dolmuşuna binince Fenerbahçe kalesinden çıkardığı korner atışını altın yedek Semih‘in golüyle beklenmedik üç puana taşıyıverdi.

Ogün Altıparmak -Rekor egale edildi -Yeni Şafak

Fenerbahçe 45 yıllık rekoru talihsizlik ve son vuruşlardaki beceriksizliğe rağmen son dakikada bulduğu golle egale etti. Bu Güiza'ya ne oldu? Geçen seneki Güiza'yı arar olduk. Kaçırdığı goller affedilir gibi değil.

Fenerbahçe klasik düzeni 4-4-1-1'i Antalyaspor karşısında da uyguladı. Fenerbahçe, kafadan golü buldu, gol kaçırdı, iki tane direkten döndü ama farkı artırma fırsatlarını cömertçe harcadı.

Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek Fenerbahçe'nin sistemine karşı takımını tek santrforla oynatırken 4-3-2-1 düzenini bilhassa ikinci yarıda çok iyi oynattı. Sarı-lacivertliler, ikinci yarıda Semih oyuna girince çift santrfora döndü, Alex orta sahaya çekildi. Orta sahada top kapma mücadelesine giren Alex yaratıcı özelliğini kaybetti. Halbuki Alex santrforun arkasında attığı paslarla Güiza'yı gol pozisyonları oluşturan yegane kişiydi. Gökhan Gönül çıkınca mecburen sağ koridora geçen Mehmet Topuz orta sahada Cristian'ın tek kalmasına neden oldu. Bu da Fenerbahçe'nin oyun düzenini bozdu. Allah'tan ki geri dörtlüde Lugano-Bilica vardı da fazla gol pozisyonu verilmedi.

Biraz Kazım'dan bahsetmek istiyorum. Herhalde hafta arası geçen hafta yediği seyirci tepkisinden sonra kulağını bükmüş olacak ki oyuna çok iyi başladı, güzel bir gol attı, yine güzel bir şutu direkten döndü ve yeteneğini ilk 45 dakikada iyi gösterdi. Evet bu kabiliyete sahip bir oyuncunun bu yeteneklerini 90 dakika orta koyması lazımdır. Eğer koyarsa Kazım değil Türkiye'de Avrupa'da da çok iyi iş yapar. Ama ona mutlak bir psikolog gerek.

Fenerbahçe kötü futbolunu yine son dakikada Semih'in attığı golle 3 puana çevirdi ve rekoru egale etti. Yalnız kötü oynadığı maçlarda böyle 3 puan alırsa bu sene şampiyonluk şansında en önde giden takım olarak yürüyecektir. Ama her şeye rağmen bu futbolla alınan 3 puan hiç kimseyi aldatmasın. Bu futbol Avrupa'da maalesef geri teper. Çok zayıf Sheriff karşısında bile puan kaybedebiliriz.

Günün Önemli Haberleri