Yazarlar F.Bahçe için neler yazdı
Fenerbahçe, Twente'yi deplasmanda yıkmayı başardı... Spor yorumcuları köşelerinde sarı-lacivertli ekip için şunları yazdı...
Rıdvan Dilmen -Ders alınacak bir maç!- Milliyet
Fenerbahçe’nin bu maça ihtiyacı vardı. Galatasaray derbisinden sonra yaşanan müthiş düşüşe son vermesi gerekiyordu. Bu anlamda dünkü galibiyet iyi oldu diyebiliriz. Tabii ki grubu lider olarak bitirerek yoluna devam etmesi de bir başka artı. Ancak dünkü karşılaşmadan çıkarılması gereken önemli dersler de var.
Birincisi; iyi oynamasalar da bu kez mücadele ettiler. İkincisi; Bilica - Lugano’nun uyumlu bir ikili olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bunda ısrarcı olunmalı. Üçüncüsü; Mehmet Topuz, sağ ön oyuncusu. Bunu ilk yarıda net bir şekilde gördük. Dördüncüsü; Cristian’a bu maçı ve Kasımpaşa maçını tekrar izlettirmeli. Beşincisi ise takımın en büyük sıkıntısı yine en uçtaydı. Oraya kadar getiriyorsunuz sonuç alamıyorsunuz. Güiza yetersiz kalıyor. Bunlar Fenerbahçe’nin geleceği için önemli detaylar aslında.
Futbol ilginç bir oyun... Twente, Kadıköy’de kazandığı maçtan aslında daha iyiydi. Ama o günkü Fenerbahçe karşısında yoktu. Çok iyi oynasa da yenilgiden kurtulamadı.
Kuralar çekildiğinde Fenerbahçe zaten favori gözüküyordu. İlk hafta alınan yenilgi takımı kendine getirdi. Twente iyi bir tokat attı, ardından beşte beş yaptı. Bu lige de ardından iyi yansımıştı. Şimdi Eskişehirspor maçı Fenerbahçe’nin ligdeki geleceği açısından çok önemli. Aynı ciddiyeti orada da göstermeliler. Bu kadar pozisyon vermeyip iyi bir dönüş yapması gerek.
Futbolda hep geyikler vardır. Sezon başında da Fenerbahçe için “Avrupa’ya değil Türkiye’ye uygun hoca buldular” denmişti. Bakıyoruz Fenerbahçe’nin hocası Avrupa’da şu an için daha başarılı. Bunun böyle olmadığı herhalde anlaşılmıştır. Daum’a ve yönetime, “Türkiye’de 5. olacaksın, ama Avrupa’da final oynayacaksınız... Kabul ediyor musunuz?” diye sorsalar kabul etmeyen bir kişi çıkmaz...
Son bir paragraf da yönetime... Bu takıma el atmaları şart. Futbolculara bu takımın değerini anlatmalı, anlamayanları da kapıya koymalılar. Mesela Kazım; Fenerbahçe Kulübü’nü kimse küçük duruma düşüremez. Yönetimin gelecek nesillere örnek adına bu hatayı cezasız bırakmamalı. Gerekirse bonservisini cebine koyar, gönderir. Evet zarar eder, ama kulübün büyüklüğünü gösterir. Sorun sadece Kazım da değil. Aynı havada olan başka isimler de var. Samandıra’ya Fenerbahçe ruhunun geri gelmesi şart.
Ahmet Çakar -Tek forvetle iyi mücadele- Sabah
[page_end] Ahmet Çakar -Tek forvetle iyi mücadele
Fenerbahçe zor günler geçiriyordu ama dün gece kazandılar. Böylesine maçlar çok zordur. Aynı zamanda tedavi edici özelliği vardır. Mesela Fenerbahçe dün gece kaybetseydi, sadece büyük oranda grup birinciliğini kaybetmeyip iç huzurunu da ciddi bir şekilde yitirecekti.
Dün geceye bakıyoruz Fenerbahçe hem çok pozisyon buldu, hem de çok pozisyon verdi. İlk lafımız kaleci Volkan'a; ya iyi antrenman yapmıyor, ya da bazı önemli problemleri var. Dün gece öylesine hatalar yaptı ki Fenerbahçe ucuz kurtuldu. Gelelim Bilica'ya, Fenerbahçe savunması için çok stratejik bir isim. Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusu mu? Hayır. Ama o defansta olmayınca Fenerbahçe savunması rahat olamıyor.
Fenerbahçe ilk yarıya iyi başladı. Pas yaptı ve en önemlisi iyi mücadele etti. Fenerbahçeli oyuncular şunu çok iyi bilmeliler ki, kazansanız da kaybetseniz de çok koşup iyi mücadele ettiğinizde çok şey farklı oluyor. Kasımpaşa maçına bakıyoruz nerede o Fenerbahçe, nerede dün geceki Fenerbahçe? Dün gece herşey toz pembe miydi? Bu sorunun cevabı da hayır. Fenerbahçe yine alıştığımız defans hatalarından mütevazı rakibi Twente'ye gereksiz pozisyonlar verdi.
CARLOS MAÇI ÇEVİRDİ
Şurası çok açık ki bu takım çift santrfor oynayamaz. Böyle bir durumda Fenerbahçe orta sahası bir kişi eksik kalıyor. Son haftaların en çok eleştirilen ismi Roberto Carlos'tu. Ama dün gece öyle bir anda çizgiden öyle bir top çıkartti ki belki de bu pozisyon maçın kırılma anıydı.
Fenerbahçe grup birinciliğini garantiledi. Ama bu grup herkesin takdir ettiği gibi kolay bir grup. Bundan sonrası ise Avrupa'da hiç de kolay olmayacak.
Twente'ye bakıyoruz; Hollanda liginde bu senenin en flaş takımı. Ama bizim ligimizde oynasa ilk 5 takım arasına zor girer. Demek ki Hollanda ligi öyle çok büyük bir lig değilmiş.
Gelelim hakeme; İspanyol hakem bir iki ufak hatası dışında çok başarılıydı. Özellikle Twente'nin son dakikalarda bulduğu golde ofsayt pozisyonunu iyi tespit etti.
Mehmet Demirkol -Ligden Farklı- Milliyet
[page_end]Mehmet Demirkol -Ligden Farklı
Türk takımlarının, Avrupa’nın başaltı liglerinin standart, ama başarılı sistem takımlarıyla baş edebilmesi, ancak daha özellikli ve daha pahalı oyuncularla mümkün oluyor.
Bir üst sınıf takımlar ise standart sistemi pahalı ve iyi oyuncularla yapanlar.
Yani, biz arada kalmış karma bir haldeyiz.
Dün bu durumun bir gösterisiydi sanki. Fizik, sahaya yayılma, garanti pas ve sürat olarak daha iyi bir rakip. Ama maç denk geçiyor. Karşılıklı net pozisyonlarla...
Fenerbahçe açısından ilginç olan ise şu: senelerce, ligde fırtına gibi estiği dönemlerde dahi, böyle başaltı Avrupa takımları karşısında rahatça çözülen bir takımdılar. Son 3 yılda bu durum 180 derece değişti. Şimdi ligde en sıkıntılı döneminde dahi olsa, -en azından bu seviyede Avrupa’da belli bir standardı ortaya koyabiliyor. Rakip Hollanda’da geçen yılın ikincisi ve bu yılın flaş lideri de olsa. Çok iyi biliyoruz ki 10 yıl önce böyle bir maç 3-0’dan aşağı bir skorla bitmezdi.
Lig - Avrupa standartlarının farklı olmasının futbol açısından temel bir açıklaması var. Avrupa kupalarında kimse başı sıkışmadıkça risk alıp önde basıp, tempoyu yükseltmeye çalışmıyor. Böyle olunca Fenerbahçe savunması ve orta sahası için top yapmada var olan riskler otomatikman ortadan kalkıyor. Top rakibe geçtiğinde çok daha rahat yerleşebiliyor ve tek ayak üzerinde yakalanmıyorlar.
Durum böyle olunca Fenerbahçeli oyuncular için Avrupa her anlamda daha çekici oluyor. Dün birbirlerine yakın oynayarak savunma yapmayı ve hızla açılarak rakibi dağınık yakalamayı bu rahatlıkla ve disiplinle başardılar. Ancak yakalanan şanslarda genel olarak göze çarpan fizik olarak eksik kalarak rakibe özellikle de Brezilyalı müstakbel Hollandalı Douglas’a yakalanmaları, ezberlerinde bir hücum planı olmadığı izlenimi ve Alex’in fizik ve mantal olarak rahat olmayışıydı (Bu arada Douglas ve Çek Stoch’un adını önümüzdeki transfer döneminde gazetelerimizde fazlasıyla göreceğimize eminim. ama şimdiden söyleyeyim. Zor değil de sanki imkânsız).
Dün Twente’nin iki topunun direkten döndüğü bir maçtı, ama Fenerbahçe istediği gibi oynayan en azından hiçbir an aciz duruma düşmeyen bir takımdı. Ne olursa olsun evinizde kaybettiğiniz Hollanda lig liderini deplasmanda yenmek önemli bir iştir. Liderlik için tebrikler!
Can Çobanoğlu -Gereği düşünüldü- Fanatik
[page_end]Can Çobanoğlu -Gereği düşünüldü
Mağlumun ilanı oldu dün gece Hollanda'da... Kağıt üstünde bütçesiyle, kalitesiyle gruptaki diğer takımların zaten uzak ara önünde olan Fenerbahçe son maça kalmadan gereğini yaptı.
Mağlumun ilanı oldu dün gece Hollanda’da... Kağıt üstünde bütçesiyle, kalitesiyle gruptaki diğer takımların zaten uzak ara önünde olan Fenerbahçe son maça kalmadan gereğini yaptı. Yakışan sonuçla 90 dakikayı bitirdi. Gruplarda birinci olmak sonraki eleme maçları için büyük avantaj. Fenerbahçe Avrupa yolunda bu avantajını iyi kullanırsa hem Türkiye’deki istikrarsız gidişini, hem de Avrupa’da aradığı başarıyı rahatlıkla yakalar. Çünkü bu grup birinciliği ona kolay rakip getirecektir.
Dün gecenin bizce enteresan tarafı bu kadar gol pozisyonu bol olan bir maçtan, bu kadar kısır sonucun çıkmasıydı. Duralım, düşünelim, 90 dakikayı başa saralım...
Twente’nin direkten dönen topları, 60. dakikada Carlos’un kalenin içerisinden çıkardığı top, Güiza’nın kaçırdıkları, Fenerbahçe’nin çavul dolusu bulduğu pozisyon film şeridi gibi gözümüzün önünden geçecektir herhalde. Hadi rakibi anladık, final vuruşları kaliteleri gibi kısıtlı. Ama Fenerbahçe bulduklarını olumlu değerlendirmeliydi.
Lafın özü çok buldu, az attı Sarı-Lacivertliler. Aslında Kanarya yeteri kadar oynadı.
Beraberlik bile onun için avantajdı, belki de bu düşünce onları frenledi.
Emre’nin yokluğunda Selçuk ve Baroni hem uyumsuz, hem de büyük boşluklar bırakarak oynuyorlar. Güiza’nın yalnızlığı ise artık klasik bir roman.
Gecenin özeti de; Fenerbahçe’yi şaşırtacağını zanneden Steve McClaren’in gruptaki bu sonuçlarla kendini şaşırması...
Erdoğan Şenay -Kazanmak iyi ama- Milliyet
[page_end]Erdoğan Şenay -Kazanmak iyi ama
Fenerbahçe, Twente önünde grupta lider olmanın verdiği rahatlıkla oynaması gerektiği kadarki futbol ölçekleriyle götürüyordu yarışmayı.
Yani, defansif ağırlıklı bir taktik anlayışını oyuna süren Daum, futbolcularından risk dışı bir mücadele bekliyordu... Fenerbahçeli oyuncular da işte bu anlayışın hakim olduğu bir futbol mantığıyla oynuyordu Hollanda deplasmanında...
Evet, savunma bloğunda bütün olarak başarılı olan sarı-lacivertlilerin orta alandaki ikili-üçlü mücadelelerde ve de hücuma çıkışlar adına kurgulanması gereken hazırlık pasları faslında ise çok da başarılı olamadıkları açıkça ortadaydı.
Hatta Twente’nin yenilmesine rağmen orta sahada Fenerbahçe’den çok daha göze batan bir paslaşma özellikleri içinde oldukları da açıkça kabul edilmelidir.
Fenerbahçe, önündeki Eskişehir - Ankaragücü ve Trabzon maçlarının derin puan hesapları içinde olabilir, ancak özellikle Alex’in üstüne gelen markajcılara kolayca teslim olması ve fiziksel olarak çok yavaş tempoya takılıp kalması Fenerbahçe’nin geleceği adına hayli düşündürücüdür.
Alnının akıyla
Hele 67. dakikada ve sonraları kaçırdığı müthiş rahat pozisyonlardaki gol fırsatları büyük üstada hiç yakışıyor muydu? Neyseki, defanstan kopup gelen Lugano yan topta mükemmel bir kafa vuruşunu ustaca değerlendirdi de Fenerbahçe’nin gruptaki liderliği perçinlenmiş oldu.
Bu arada Güiza’nın uçtaki halsizliği ve yaratıcılıktan uzak görüntüsü Fenerbahçe’nin en önemli meselesi... Bu bölgeye yakışan santrfor acilen yaratılamazsa Fenerbahçe’nin şampiyonluk iddiaları hayal olabilir.
Dün sekiz dakikalığına oyunu sürdüğü Semih’i Daum en azından ikinci 45’te neden oyuna sürmedi hiç anlayamadım.
Özetle Fenerbahçe, Twente deplasmanından alnının akıyla dönmüş olabilir ancak sarı-lacivertli takımda işlerin çok da iyi gitmediği açıkça ortadaydı dünkü gecede...
Tanju Çolak -Vay anam vay- Fanatik
[page_end]Tanju Çolak -Vay anam vay
Yazılan çizilenleri okuduğumda Fenerbahçe takımında ne sorunlar varmış dedirtti bana.
Yazılan çizilenleri okuduğumda Fenerbahçe takımında ne sorunlar varmış dedirtti bana. İyi de bu takım değil mi ligde lider olan ? Bu takım değil mi Avrupa Ligi’nde H Grubu’nu lider tamamlayan ?
İnsanlar neye inanacaklar. Bu tablolara mı, yoksa devamlı üretilen kötü senaryolar mı ?
Tabii ki Daum’un hatası vardır. Oyuncuya dayalı sistem Avrupalı bir teknik direktöre hiç yakışmadı. Ama arkadaşlar Cesar’ın hakkını da Cesar’a vermek gerekir. Futbol sonuç oyunu mu, değil mi ?
Bence sonuç oyunu ve sonucuna baktığımızda bu kadar eksiğe rağmen hala her iki ayakta da Fenerbahçe yol almaya devam ediyorsa, tekere bu kadar çomak sokmak yakışık almadı.
Maça gelince... Fenerbahçe takımı Kayseri beraberliği, Beşiktaş ve Kasımpaşa yenilgilerinden sonra Twente karşısında oynadığı oyun ve mücadele ile gönülleri almayı başardı.
Aldıkları galibiyet ile seri başı oldular.
Son olarak Herr Daum’un maçtan önce ilk defa bu kadar iddialı demeç verdiğini gördüm.
Verdiği oran yüzde yüz gerçekleşti. İşte olması gereken teknik adam tavrı budur bence.
Gürcan Bilgiç -Uyanış! -Sabah
[page_end]Gürcan Bilgiç -Uyanış!
Silkinip, uyanmak için bu maçı seçmişti Fenerbahçe takımı. Daum ve iki kaptan Alex ile Roberto Carlos'un telkinlerilyle geçti maç saatine kadar olan süre. Takımı ayağa kaldırmak için, mealinde "Adam gibi oynayın" mesajı olan, içini istediğiniz cümlelerle dolduracağınız psikolojik tedavi süreci yaşandı.
Fenerbahçeli oyunculara takım oldukları, her şeyi bırakın 'futbolcu' olduklarını hatırlatacak anahtar kelimeler kullanılıyordu. Kazanmanın, yeniden doğmanın olmazsa olmazı 'mücadele etmek'ti. İlk dakikadan sonuna kadar da bunu yapmak için sahadaydılar.
Fenerbahçe'nin ölçülemez performansına karşılık, Twente kendi şablonlarını yine makine gibi sahaya koyuyordu. Araya, dikine toplarla etkili oyuncularını sokuyorlardı ceza alanına.
Bir şut direğin içine çarpıp, gol çizgisini paralel geçip, avuta kadar gidiyordu. İkinci yarıda ise boş kaleye tamamlanan vuruşu, bu kez Roberto Carlos engelliyordu çizgi üstünde.
Böyle bir şans rüzgarının şişirmesi gereken yelkenlerin komutanlığına yine Alex geçti. Milim milim yaklaşıyordu gole doğru. Lugano'nun kafasına kondurduğu korner atışıyla da hayat öpücüğünü takım paylaşımına sundu.
UFO DİYORUZ BİZ!
Bu dirilikteki oyun, kendi sahasında olmasına rağmen Twente'yi beklemeye itti. Fakat Fenerbahçe'yi kendi ceza alanlarına sokmuyorlardı. Birinci neden elbette Güiza'ydı. Fenerbahçe'nin UWO'su (Unexpected Walking Object Tanımlanamayan yürüyen cisim; uçanına da UFO diyoruz) rakibin en etkili defansı olma istikrarını sürdürdü. Takımı rahatlatacak top tutma becerisini bırakın, yine beceriksizlikleri ile şaşırtmadı bizleri.
Onu oynatan Christoph Daum'a da artık bir sözüm yok. Çünkü bu karar 'teknik' olamaz. Eğer öyleyse Daum Fenerbahçe'nin teknik direktörü olamaz.
Lugano, Bilica ve Cristian'ın bu büyük mücadelenin bayraktarı olduklarını belirterek, beklenenin altında kalmalarına rağmen diğer oyuncuların da en azından kaybetmemek adına 'alın terlerini' esirgemeden oynadıklarına dikkat çekmeli.
Fenerbahçe üstüne serpilen 'ölü toprağını' öyle veya böyle attı. Bu sonuca ve birlikteliğe ihtiyaçları vardı. Avrupa Ligi'nde gruptan çıkma garantisi, böyle bir kazanç karşısında 'amorti' sayılır.
Altan Tanrıkulu -Çizgi roman kahramanı- Hürriyet
[page_end]Altan Tanrıkulu -Çizgi roman kahramanı
HEM defansif hem de ofansif anlamda hoşuma giden bir maçtı.. Roberto Carlos’un çizgiden çıkardığı top sanki bütün hafta boyunca ona karşı yapılan eleştirilere yanıt gibiydi. Carlos büyük yıldız.
Twente maç için kitap hazırlamış onun resmini büyütmüş.. İyi güzel de maç saatine kadar oynayıp oynayamayacağı belli olmayan Ruiz’in ilk yarı boyunca Carlos’un sürekli arkasına sarkması ve zor durumlara düşürmesine ne demeli? Denilecek bir şey yok.. Carlos iyisiyle kötüsüyle bu.. Dünyanın en büyük sol beklerinden biri değil şu an ama en büyük markalarından biri.. Zaaflarına rağmen marka değerini kullanmaya kalkarsanız bazı şeyleri de göze almanız gerekiyor..
Maçtan önce bir fast food restaurantında taraftarlarla sohbet ettim. Sezonun en iyi üç ismini sordum.. Emre, Alex, Gökhan dediler.. Emre yoktu.. Alex baskı altında oynamamasına karşın istediği topları ilk yarı pek alamadı. Bunda arkasında Emre gibi çabuk top alış verişi yapan ya da Dos Santos gibi geldiği zaman çok kolay adam eksilten isimlerin yokluğunun da rolü büyük tabii.. Güiza’dan aldığı pası kaçırması ise ona yakışmadı..
Goldeki Lugano’nun kafasına nişanladığı ortası yine onu maçın iyilerinden biri yaptı.. Top ayağına geldiğinde oyunu rahatlatmayı başardı.
Takım nereye gitse Lugano’ya büyük ilgi var. Transfer döneminde yaptığı “uyanıklığa” karşın taraftar onu çok seviyor. Uruguay Milli Takımı’nın kaptanı da sanki bir çizgi roman kahramanı gibi yükselerek vurduğu kafalarla bu övgüleri hak ettiğini gösteriyor zaten.. Partneri Bilica da maçın iyilerinden biriydi.
Biletlere büyük ilgi vardı. 30 Euro’luk bilete maçtan 2 saat önce 100 Euro veren taraftarlar, Fenerbahçe’nin Kasımpaşa karşısında son yıllardakı en kötü futbolunu oynadığını ve bir daha böyle oynamayacağına inanmışlar.. Futbolculardan tek istedikleri var.. Yenilsinler, yensinler.. Ama dünkü gibi mücadele etsinler, koşsunlar yeter.. Yeri gelince Baroni gibi kendini topun önüne atsınlar, yeri gelince Vederson gibi 30 metreden kaleye vursunlar.. Ama üstlerindeki formanın hakkını versinler.
Bu arada hatırlatmakta yarar var.. Avrupa Ligi, Süper Lig’den daha kolay geçiyor Fenerbahçe için.. Eskişehir’de zor bir maç olacak. Basın tribününde en çok konuşulan konu da buydu maç sonrası..
Levent Tüzemen -Maç seçiyorlar- Sabah
[page_end]Levent Tüzemen -Maç seçiyorlar
Christoph Daum basın toplantısında, "Twente maçını yüzde yüz kazanırız" demişti. Fenerbahçeli futbolcular hocalarının yüzünü kara çıkarmadı ve Kadıköy'de yenildiği Twente'den hem rövanşı aldı hem de gruptan "lider" olarak çıkmayı başardı.
Üç deplasman maçını da kazanarak kendi alanında rekor kıran Fenerbahçe, bu galibiyetle Avrupa Kupaları'nda grup uygulamaları başladığından itibaren gruptan lider olarak çıkmayı başaran ilk Türk takımı oldu.
Galatasaray da bu gece Panathinaikos'u yenerse gruptan lider olarak çıkacak.
Twente-Fenerbahçe mücadelesinde Şampiyonlar Ligi tadında bir maç izledik.
Kasımpaşa maçında sahada yürüyen, rakibe basmayan, mücadele gücü olmayan bir Fenerbahçe vardı.
Ancak Avrupa arenasında Fenerbahçe gerçek kimliğine büründü. Yardımlaşma, mücadele, dikkat, ciddiyet üst düzeydeydi.
Fenerbahçe ilk 20 dakikada içinde maçı bitirebilirdi. Baroni ve Topuz, rakip savunmanın arkasına akıllı koşular yapan Güiza'nın önüne attıkları toplarda pasın şiddetini ayarlayamadıkları için İspanyol forvet, golle buluşamadı.
Slovak Stock ile 35 yaşındaki Danimarkalı Perez, Twente'yi sırtlamaya çalıştı. Bu iki oyuncu Gökhan ile Carlos'un kanadından etkili ataklar yaptı. Son haftalarda düşüş yaşayan Gökhan eski formunda olsaydı, Stock adım bile atamazdı.
Fenerbahçe'nin sol tarafında yaşlı ve tecrübeli oyuncuların kapışmasına tanık olduk.
35'lik Perez, 36'lık Carlos'un bölgesinden sık sık etkili hücum geliştirdi ve gol pozisyonları buldu. Carlos, Perez'le girdiği ikili mücadeleleri kaybetti ama 60. dakikada Twenteli oyuncunun boş kaleye yaptığı gollük vuruşu çizgiden çıkararak kendini affettirdi.
SAHANIN YILDIZI BARONİ
"Fenerbahçe'nin hedefleri için sonuna dek savaşacağım" diyen Cristian Baroni, dün sahanın yıldızıydı. Baroni yüreğiyle mücadele etti. Sahada basmadık yer bırakmadı. Sadece savunmanın önünde etkili oynamadı; ileri çıkarak hücuma destek verdi. Topla buluştuğunda riske girmeyip "garanti pas"ı tercih etti. Cristian Baroni, aklıyla mücadele gücünü birleştirerek oynadı.
Twente'nin bulduğu gollük pozisyonlar, Fenerbahçe'nin hücuma çıkarken kaptırdığı toplar ve yanlış pas tercihlerinden kaynaklandı. Baroni'nin dışında Bilica-Lugano ikilisi çok özveriliydi. Topuz da çok çalıştı.
Kasımpaşa önünde dökülen, Twente önünde kişilikli ve övgüye layık futbol oynayan Fenerbahçe'nin bu değişken ruh hali, Alex ve arkadaşlarının maç seçtiklerinin bir kanıtıdır.
Semih Yuvakuran -Kanarya, Hollanda'da mücadelesiyle kazandı- Zaman
[page_end]Semih Yuvakuran -Kanarya, Hollanda'da mücadelesiyle kazandı
Birçok eksikle Twente'ye giden F.Bahçe'de en büyük sıkıntı bence Emre'nin yokluğu. Emre'nin, Cristian ile beraber sezon başından beri gösterdiği performans her zaman söylediğimiz gibi alkışa değerdi.
Sakatlıklar ve cezalılar, takımı bir anda nerelere getiriyor, hep birlikte izliyoruz. Oynamayanların yerine forma giyenler de ligimizin en iyi futbolcuları; ancak form durumları merak konusuydu. Temsilcimiz, daha önceki maçlara nazaran dünkü karşılaşmaya biraz istekli başladı. İlk yarıda bir-iki gollük fırsat da yakaladılar. Yalnız rakibin atakları daha tehlikeliydi. Kademeye tam zamanında giren Roberto Carlos ve Bilica, Twente forvetlerine fırsat tanımadı. Uzun süredir sahalardan uzak kalan Selçuk ise takıma fazla katkı sağlayamadı. Özer Hurmacı ne zaman iyi oynayacak çok merak ediyorum. Hâlâ hazır duruma getirilemiyorsa teknik heyette büyük problem var demektir. Ancak ben onun Kanarya'ya fayda sağlayacağına inananlardanım. Bir diğer dikkatimi çeken husus da Sarı-Lacivertli oyuncuların sürekli kayıp düşmesi. Sanırım kramponlar problemliydi.
Hollanda ekibi Twente iyi bir takım değil, ama çok disiplinli oynuyor. F.Bahçe'de isteksizlik maçın ilerleyen dakikalarında yine boy gösterdi. 42. dakikada F.Bahçe açısından şanslı dakikaydı. Perez'in topu direkten döndü. Bu oyuncuya vurdurmak için her şeyi yaptılar adeta! İlk yarı F.Bahçe için sancılı geçti. İkinci devrede F.Bahçe kötü oynadığı zamanlarda Lugano'yla golü buldu.
Sahada sivrilen, arzulu olan hiç kimse yoktu. Fenerbahçe böyle kötü oynamaya devam ederse ligde kötü sonuçlar da peş peşe gelmeye devam eder. Kaleci Volkan'a da bir şeyler oldu. Kasımpaşa maçında yaptığı hatayı, dün de tekrarladı. Boş kaleye giden topu Roberto Carlos'un çıkartması yine F.Bahçe açısından büyük şanstı. Bu maç kazanıldı, ama bence bu skor kimseyi aldatmasın. Kaçan gollere bakarsak F.Bahçe'nin farklı yenilmesi lazımdı. Ama şans faktörü dün akşam bizim yanımızdaydı.
Daha önceki zamanlarda F.Bahçe'de her maçta bir iki oyuncu sivriliyordu. Her şeye rağmen Kanarya çok iyi mücadele etti. Bunun da semeresini aldı. Twente kesinlikle Fenerbahçe ayarında bir ekip değildi. Beceriksizlikleri de eklenince sahadan mağlup ayrıldılar. Fenerbahçe ise bir üst tura çıkmayı garantiledi.
Alaattin Metin -Sahanın en iyisi iğneyle oynadı- Akşam
[page_end]Alaattin Metin -Sahanın en iyisi iğneyle oynadı
Cristian, Fenerbahçe için çok önemli oyuncu. Alex, Emre kadar olmazsa olmazlardan.
Orta sahayı toparladı, hücuma destek verdi. Nerede bir sıkıntı varsa, gitti arkadaşına yardım etti. Sahanın her yerinde o vardı.
Üstelik sakattı...
Zor günde arkadaşlarını yalnız bırakmamak için iğne olup sahaya çıktı. Böyle yürekli profesyonele şapka çıkarılır.
Ama aynı şeyi Mehmet Topuz için diyemiyorum.
Bu futcolcuyu anlayamıyorum. Biraz kıpırdansa, Cristian'ın oyununa ayak uydursa, kendisi de Fenerbahçe de çok farklı olacak.
Savunmayı düşünmekten hücuma çıkamıyor. Riske girmek istemiyor. Oysa Fenerbahçe'yi heyecanlandıracak, arkadaşlarını ateşleyecek çok önemli bir oyuncu.
Kayseri'de Topuz'u Topuz yapan özellikleri Fenerbahçe'de kullanamıyor. Alex'in de oyun ritmini bozuyor.
Güiza için hiçbir şey söylemek istemiyorum.
Arkadaşlarla maçı izlerken devamlı gözümüz ona takıldı. Herkes Güiza'nın kötü futbolundan 'illallah' diyor.
O kadar güçsüz ve moralsiz ki bırakın gol vuruşlarını pas veremiyor. Sonra da kendi kendine kızıyor. Yapma kardeşim!
Biraz az gez, otur evinde kafanı dinle, nasıl bu krizden kurtulacağını düşün. Bu futbolla seni İspanya da almaz.
Fenerbahçe, bu önemli galibiyetle grup liderliğini garantiledi. Peki krizden kurtuldu mu?
Henüz değil. Futbolcuların yüzü gülmüyor. Oynamak, eski günlere dönmek istiyorlar ama henüz o patlama noktasında değiller.
Twente karşısında sadece mücadele ettiler ve haklı bir galibiyet aldılar. Fenerbahçe adına sevindirici olan Bilica'nın gelmesiyle defansın toparlanması, orta sahada Vederson'la yeni bir direnç yakalaması ama golcüde sorun devam ediyor.
Güiza'yla da bu iş zor olur. Daum'un ya Semih'i ya da Deivid'i kullanması lazım.
Not: Maçın dönüm noktası Fenerbahçe'yi grup lideri yapan Lugano'nun kafa golü değil, Roberto Carlos'un kale çizgisinden çıkarttığı toptu.
Selim Soydan -Onur mücadelesi- Vatan
[page_end]Selim Soydan -Onur mücadelesi
F.BAHÇE Hollanda’da 90 dakika boyunca istediği gibi oynadı, Twente’ye olabildiğince az gol şansı tanıdı ve istediği galibiyeti alıp grup liderliğini garantiledi. Çok sıkıntılı bir dönemden geçen, çok ciddi sakatlıklarla boğuşan sarı-lacivertliler için bu galibiyet, bu büyük başarı tam anlamıyla bir geri dönüş oldu. Moralsiz, keyifsiz ve Daum tarafından aslanların önüne atılan F.Bahçeli futbolcular aslında dün tam anlamıyla onur mücadelesi verdiler. Belki öyle çok olağanüstü bir futbol sergilemediler ama zor anlarda ayakta kalabildiklerini herkese gösterdiler. Bu da gelecek adına önemliydi...
KANARYA, tempolu bir futbol sergilemeye çalışan Twente karşısında kontrollü oyundan son derece başarılı örnekler sergiledi. Gösterişsiz ama çok faydalı futboluyla Selçuk bu takımın dinamosu olan Emre Belözoğlu’nu hiç aratmadı. Sahanın en iyilerinden olan Cristian ile mükemmel uyum sergiledi. Böylece kenarda paslanmadığını kanıtladı. Dün Gökhan ve Carlos ikilisi kanatları çok başarılı kullandılar. Carlos olağanüstü tecrübesiyle hem savunmanın ayakta kalmasını sağladı hem de orta alana büyük katkı sağladı. Bir de kale çizgisi üzerinden çıkarttığı top var ki, işte o pazisyonda neden büyük futbolcu kategorisine girdiğini dosta-düşmana bir kez daha gösterdi.
VOLKAN’A YAKIŞMIYOR
SARI-LACİVERTLİ takımın en büyük kazancı Bilica idi. Geri dönmesiyle F.Bahçe savunması kaybettiği özgüvenine de kavuşmuş oldu. Ve tabii yanındaki Lugano ile eşleşmesi de mükemmeldi.
Lugano’ya gelince. O tam bir savaşçı. Kalesinde gol pozisyonunu önledikten sonra gidip takımını gruptan lider çıkartacak golü atıyor ve doğal olarak da alkışı hakediyor. Savunma dörtlüsünün özlenen uyumu ve önlerinde oynayan Cristian-Selçuk ikilisinin üst düzey performansı, F.Bahçe’nin dünkü zor maçı kolaya çevirmesinin en önemli nedeniydi. Ama müdafaadan bahsederken Volkan Demirel’e de değinmek lazım. Yine yüreğimizi ağzımıza getiren, kalitesine ve tecrübesine yakışmayacak bir hata yaptı. O pozisyon gol olsa F.Bahçe’nin 3 puan alması çok zor olurdu.
MEHMET Topuz’u bir tarafa bırakırsak, Vederson, Alex ve Güiza son derece temposuz, isteksiz ve heyecansızdılar. Topuz iyi mücadele etti, önünde oynayan Güiza ve Alex’e ciddi destekler verdi ama iki pozisyonda pas vermek yerine kaleyi düşününce erken gelmesi muhtemel golleri engelledi. Bu bencil görüntüsünden sıyrılması hem kendisine hem de F.Bahçe’ye büyük fayda getirecektir.
VE Güiza... Çok çaba sarfediyor, gol atma isteği her zamanki gibi üst düzeyde ancak son vuruşlarda yine beceriksizdi...
Selçuk Yula -Bileğinin hakkıyla- Takvim
[page_end]Selçuk Yula -Bileğinin hakkıyla
Daum, Kasımpaşa maçında uyguladığı sistemden vazgeçip kendi doğrularından geri döndü. Dün akşam tek forvet olarak da Güiza'yı tercih etti. Santos'u dışarda bırakıp Vederson'u oynattı. Gördüğüm kadarıyla böyle olunca Roberto Carlos ileriye daha rahatlıkla gidebiliyor. Çünkü biliyor ki gittiği zaman Vederson arkada kalacak. Santos bunu yapmıyor. Emre'nin yokluğunda Cristian'ın yanına Selçuk'u tekrar monte etmesi ona güvendiğini gösterir ama Selçuk özellikle ilk 45 dakikada yaptığı pas hatlarıyla saç baş yoldurdu.
İlk 45 dakikada derken yanlış anlamayın Fenerbahçe, bu devre oyunun tek hakimiydi. Harika oynadı çok pozisyonlar buldu kaleciyi geçemedi. Şuanda Avrupa'nın belki de tek namağlup lider takımı Twente'nin üstüne üstüne giderken kalesinde direkten dönen topu gördük. Yani Fenerbahçe, son haftalardaki başarısız sonuçlardan sonra Twente'den fark yiyecek diyenleri yanıltan bir futbol ortaya koydu.
Mehmet Topuz, Alex, Vederson, Bilica, Baroni maça iyi başlayan futbolcularımızdandı.
İki puan önde olan takım biziz. Yani saldırması gereken takım Twente ama maça tam tersi bir şekilde başladık. İlk 45 dakika eğer 0-0 bittiyse bu Twente'nin balıydı.
İkinci devrede de değişen birşey olmadı. F.Bahçe yine üstün oynayan taraftı. İlk devrede direkten dönen top gibi Carlos'un kale içinden çıkardığı mucize bir top vardı. Ama şuanda Avrupa'nın en iyi takımı dedikleri Twente'nin yaptıkları bu kadardı. F.Bahçe'nin kaçırdığı sayısız pozisyonlardan sonra yine Alex'in korneriyle Lugano'nun vuruşu gol getirdi. Hak edilen bir sonuç alındı. Asıl önemlisi F.Bahçe'nin bundan sonra ligde neler yapabileceğinin göstergesi Hollanda'da vücut haline gelmiş oldu. Önümüzdeki 3 haftaya bakarken bu maçı da düşüneceğiz ama bu maçı düşünürken Bilica, Lugano, Alex, Vederson, Mehmet Topuz, Cristian'ın ve özellikle herkesin şu anda saldırdığı Güiza'nın mücadelelerini yürekten tebrik etmek lazım diye düşünüyorum.
Ali Şen -Güiza neden 11’de?- Star
[page_end]Ali Şen -Güiza neden 11’de?-
Türkiye Ligi’nin lideri ile Hollanda Ligi’nin lideri, hem de Hollanda’da karşı karşıya gelirken, iki ülke arasındaki futbolun ne kadar farklı olduğunu bir kez daha gördük. 20-30 yıl evvel hiçbir şansımızın olmadığı bu maçlarda artık daha iyi oynayan, koşan biziz. Sahadaki Fenerbahçe de üstün olan taraftı. Hem de pek çok pozisyon yakaladı ama biri dışında golü yapmayı beceremediler. Ve ben Fenerbahçe’nin hala iyi oynadığı kanısında değilim. Ancak Hollanda liderinden daha iyi oynadığı da bir gerçek.
Güiza, hangi şartla olursa olsun, galiba her maçta oynayacak. Verdiği bir-iki olumlu pasın dışında ona verilen çok iyi topları kullanmayı beceremedi. Semih’in oyuna girdiği dakikalarda zaten ondan iyi bir oyun beklememiz mümkün değildi. Çünkü Semih geçen hafta Kasımpaşa maçında sahadayken, bu maçta da oynamayı bekleyip de kendisini kulübüde buldu. Böyle olunca da o futbolcuda moral filan kalmaz. Semih’in futbolcu kişiliği de gidiyor. Güiza’nın koşmaktan başka bir meziyeti olmadığı halde, Milli Takımımız’ın santrforu bu takımda yer bulamıyor. Ne kadar üzülse, ne kadar öfkelense Semih’e hak veririm.
Twente’nin iki topu direkten döndü, bir pozisyonu da “halkla ilişkiler müdürümüz” yani Roberto Carlos kurtardı.
Fenerbahçe’nin takım olarak yüksek tempo ile oynamasını doğrusu pek beklemiyordum. Beşiktaş ve Kasımpaşa maçlarındaki mağlubiyetlerin takıma menfi yönden tesir etmesi normaldi. Ancak karşımızdaki rakip Twente’nin Türkiye liglerinin ortalarında bir takım hüviyetinde olması işimizi çok kolaylaştırdı.
Lider olarak ilk defa bir Avrupa grubundan ikinci tura çıkıyoruz. Bu, kuralarda büyük bir avantaj sağlayacaktır. Hamburg’daki finale doğru bu kadro gidebilir, tarihte ilk kez yapılan bu kupayı kazanabilir. Daum’un, takımın neler yapıp yapmayacağını bilmesi ve bu kadroyu daha iyi bir takım haline sokması, bize Avrupa’nın ilk kupasını kazandıracaktır.
Deniz Gökçe -7 pozisyonda 1 gol- Akşam
[page_end]Deniz Gökçe -7 pozisyonda 1 gol
Fenerbahçe dün, çok rahat kazanması gereken bir maçı oldukça terleyerek kazandı. Fenerbahçe artık Avrupa'nın ciddi teknik adamları tarafından bilinen bir takım.
Hatırlanırsa Twente, İstanbul'daki kazandığı maçta Alex ve Emre'ye adam markajı yaparak son on beş dakikada maçı kazanmıştı. Bu sefer Emre yoktu ve Twente sadece Alex'e Brama ile çok yakın markaj uygulayarak Fenerbahçe'yi oyundan düşürmeye çalıştı. Bugün Hollanda ligi lideri de olsa, 2. Lig'den yeni çıkmış vasat ve yıldızı olmayan bir takım olan Twente, oyunu kendi sahasında kabullenmesine rağmen, Fenerbahçe'ye ilk yarım saatte dört pozisyon verdi. Ne var ki, Fenerbahçe forveti, kırklık kaleci Boschker'in kurduğu duvarı aşamadı. Twente ise özellikle sol kanattan tek yıldız oyuncusu Stoch'un taşıdığı toplarla gole gitmeye çalıştı. 33.dakikada Perez vuramadı yine 42'de Perez, 25 metreden şutu çekti ama top Fenerbahçe kalesinin direğinden geri döndü.
İkinci devrede Fenerbahçe oyunu biraz daha kontrol etmeye çalıştı. 60. dakikada karambolden doğan bir pozisyonda Ruiz boş kaleye topu vurdu ancak Roberto Carlos müthiş bir refleksle golü kurtardı. Maçın son demlerinde ise tekrar Fenerbahçe'nin hücumları vardı. Maçın son bölümünde markajdan kurtulmayı beceren Alex'in 67'de sert şutu dışarı gitti. 70. dakikada Carlos'un uzun tacına yine kafayı vuran Alex'in şutunu kaleci önledi. 71. dakikada ise Fenerbahçe, köşe vuruşundan Lugano'nun kafasıyla galibiyete uzandı. Fenerbahçe'nin 7. pozisyonda golü kazandığını ekleyelim...
Uzatma dakikalarında Fenerbahçe üç kontratak pozisyonundan faydalanamadı. Twente'nin gollük şutu da direkten döndü.
Sonuç olarak; Fenerbahçe bu galibiyetle bundan sonraki tur için önemli bir avantaj elde etti ama dünkü maçtaki Fenerbahçe, Avrupa liglerinde çok ileriye gider görüntüsü vermiyor.
Ziya Şengül -Takım gibi takım görüntüsü verdiler- Star
[page_end]Ziya Şengül -Takım gibi takım görüntüsü verdiler
Fenerbahçe, Hollanda deplasmanında, farklı bir oyun formatı içinde, hareketli görüntüler verdi. Grubunda liderliğini sürdürebilmek için 1 puana bile bir üst tura çıkacak olmanın avantajına sahipti. Lugano’nun korner sonrası gelen kafa golü, istediğini almasını sağladı.
Fenerbahçe rakibine pozisyon vermedi dersek yalan söyleriz. Volkan yine abuk sabuk hareketlerle hatalı görünüm vermesine rağmen, Fenerbahçe’yi “savunmasız” orta sahasıyla kazandığı için değil, ortaya sergilediği futbolla alkışlamak istiyorum.
Fenerbahçe, rakibine verdiği pozisyonların daha fazlasını rakip kalede buldu. Güiza ile Alex ile Mehmet Topuz ile farklı skoru yakalayabilirdi ama beceriksizlik ön plandaydı. Aslında, maçı kazandı diye Fenerbahçe’ye övgüler düzmek istemiyorum. İyi futbolcuların olduğunu zaten biliyoruz. Bunlar koşunca varlığını gösteriyor. Hangi rakip olursa olsun, üstünlük sağlıyor. Ama koşmayınca yerlerde sürünüyor.
Fenerbahçe Twente karşısında zaman zaman önde bastı, pres yaptı; rakibe pozisyonlar verse de, onların iki misli gol pozisyonu bulan oldu. Takım gibi takım görüntüsünü verdi. Biz işte böyle Fenerbahçe’yi arzuluyoruz.
Twente karşısındaki Fenerbahçe’nin istekli arzulu futboluyla kazanan Daum’a “Önceden neredeydiniz?” diye sormak istiyorum. Sen mi maç seçiyorsun, futbolcuların mı, sevgili Daum! Demek ki futbolcular seçiyor. Kazanınca her şey güzel tabi ki ama kaybeden olunca ilk önce sen, sonra futbolcular hatalı oluyor.
Avrupa yolunda başarıya şapka çıkartılır zaten. Ama sonrasında kendi liginde takımın koşarak oynaması gerekir. Bunu da yaptıracak sensin Daum.