Yazarlar F.Bahçe için neler yazdı
F.Bahçe'nin zorlanmasına rağmen Denizlispor'u mağlup ettiği maçı analiz eden spor yazarları şu çarpıcı yorumları kaleme aldı...
Rıdvan Dilmen Arzu ve baskı- Milliyet
Aslında bu hafta gazetemden izin isteyecektim. Çünkü dün
başlayan kötü hava şartlarının hafta sonu da devam edeceği, hatta
daha da artacağı açıklandı. Bu olumsuz ortamda teknik analiz
gerçekten zor. Çünkü böyle zeminlerde top oynamak kolay değildir.
Bu nedenle dün gece 90 dakikadan çıkacak her sonuç benim için
sürpriz olmayacaktı.
Fenerbahçe gidip gelen maçı oyunun son bölümündeki müthiş arzusu ve
baskısıyla kazanmayı bildi. Özellikle son yarım saatte saha
şartlarına uygun bir oyun taktiği geliştirdiler. Daum da biraz geç
de olsa doğru değişiklikler yaptı. Emre, Santos ve Cristian ile yay
civarına atılan uzun ve isabetli paslarla pozisyon ürettiler.
1-1’e yakalanmalarına rağmen (tıpkı Antalya’daki gibi savunma
arkasına atılan topla golü yediler), Fenerbahçe takımı ön tarafta
oynayan futbolcularının hareketli oyunlarıyla fırsatlar yakaladı ve
bunları değerlendirerek müthiş bir üç puan aldı.
İlk yarı soru işareti
Fenerbahçe’nin son bölümlerdeki istek ve arzusu olumlu yönleri olsa
da, ilk yarıda savunma ile hücum hattı arasındaki uçurum ciddi soru
işaretleri yarattı. Düşünün Denizlispor takımı ilk yarıyı
yorulmadan bitirdi. Savunma fazla öne çıkıp, baskı yapmayınca ne
pozisyon yaratabildiler, ne de rakibi hataya zorladılar. Çok
rölanti futbol oynuyorlar. Maç 0-0 giderken bakıyorsunuz tüm
oyuncularda bir rahatlık var. Aslında Fenerbahçe hızlı oynadığında
bu ligin en tehlikeli takımı. Ancak bu özelliğini oyunun belirli
bölümlerinde sergiliyorlar. Bunun süresini daha çok
artırmalılar.
Fenerbahçe gibi takımların daha atletik bir stoperi olması gerek.
Ama Lugano ve Bilica tek hamlelik oyuncular. Bu yüzden geniş alanda
yakalandıklarında ciddi problem yaşıyorlar. Hele rakibin orta
sahasında iyi top atabilen bir oyuncu varsa pozisyon vermemeleri
imkansız gibi.
Denizlispor zor bir fikstürle ikinci yarıya girdi. İşleri hakikaten
zor. Dün gece de kötü saha şartlarında ellerinden geleni yaptılar.
Ancak Fenerbahçe’ye direnemediler.
Ahmet Çakar -Alkışlanacak mücadele- Sabah[page_end]
Ahmet Çakar -Alkışlanacak mücadele
Türk futbolcuları
böyle sahalarda oynamaya alışık değil. Hele hele Fenerbahçe hiç
değil. Böyle sahada, bırakın iki pas yapabilmeyi ayakta durabilmek
bile zordur. Ama Fenerbahçe dün gece bir şeyi mükemmel yaptı. Çok
mu iyi oynadı; hayır.
Özellikle ilk yarıda futbol adına hiçbir şey yoktu. Ama ikinci
yarıda gösterilen mücadele, kazanma arzusu, rakibi ısırma her türlü
övgüye layıktır. Öncelikle şunu açıklıkla söyleyebiliriz. Carlos ve
Kazım'ın gitmesi takımı kendine getirmiş. Bunun iki sebebi var:
İlki bu futbolculara önemli bir mesaj olmuş. İkincisi ise takıma
istenilen hırs geri gelmiş. Daum, Semih ve Güiza ile başladı. Pek
alışık olduğumuz bir düzen değil. Üstelik ikinci yarıda Bekir'i
çıkarıp Gökhan'ı da aldı. Bizce bu hamleler doğru. Uzun oynayıp
dönen topları kovalamak böyle sahalarda ana taktik olmalıdır.
Fenerbahçe 3 gol attı bir o kadar da net kaçırdı. Bu arada yediği
ilk gole kadar sahanın yıldızı olan Özden'i unutmayalım.
Denizlispor kalecisi öyle bir maç çıkardı ki herhalde dün gece onun
adına çok üzücü geçmiştir. İşte dönen topları kovalayıp sonuca
gitme örneği Fenerbahçe'nin ilk golünde net bir şekilde kendini
gösterdi. Dönen bir topta faul kazanıldı ve Santos o ana kadar
mükemmel oynayan kaleciyi avlayıverdi.
LUGANO&BILICA ZAYIF HALKA
Gelelim Fenerbahçe'nin en büyük zaafına. Tartışmasız Bilica ve
Lugano Fenerbahçe'nin yumuşak karnıdır. Hem çok hızlı değiller hem
de tek hamleli futbolcular. Fenerbahçe'nin yediği gole bakın.
Bilica hamleyi yapıp geri dönemiyor, Youla da beraberlik golünü
buluveriyor. Bilica ve Lugano'ya bir diğer eleştirimiz de oyun
şekilleri olacaktır. Arkalarına atılan toplarda çok aciz
kalıyorlar. Ve ne hikmetse önce topa değil rakibe basmayı
düşünüyorlar.
Dün gece Fenerbahçe'nin 4 oyuncusu gördükleri kart nedeniyle cezalı
duruma düştü. Öyle basit, öyle hakemi davet edercesine fauller
yaptılar ki onları da anlamak mümkün değil.
Böyle maçlar hakemler için de zordur. Bünyamin Gezer dün gece 10
sarı kart gösterdi. Belki biri-ikisi tartışılır ama diğerlerinin
hepsi doğru. Oyuncular inatla kendisine "Bana sarı kart göster"
diye yalvardılar. Emre'ye gösterdiği sarı kartı tartışabiliriz ama
oyun genelinde 1-2 ufak faul hatası dışında Gezer'i de başarılı
buldum.
Mehmet Demirkol -Özer yeni Tuncay olabilir-
Milliyet[page_end]
Mehmet Demirkol -Özer yeni Tuncay olabilir
Rakibin kim olduğunun, ligin neresinde olduğunun hiç önemi yok.
Çünkü rakip karşıdaki takım değil...
Attığınız pasın nerede takılacağını bilmiyorsanız, ne şiddette ve
ayağınızın neresiyle vuracağınızı da bilmiyorsunuz demektir.
Dolayısıyla bir anlamda siz artık siz değilsiniz demektir. Ayak
hakimiyeti imkansıza yakınsa yeteneklerinizin ne önemi var ki!
Dün akşamın konusu buydu aslında. Çok pahalı bir takımın kendi
eviyle, kendi stadının zeminiyle mücadelesi. Bu mücadeleyi
vermediklerini söyleyemeyiz. Fenerbahçeli oyuncular fazlasıyla
çabaladı. Zaten maçı fazlasıyla
çekici, son derece heyecanlı yapan da bu oldu. Belki onlara
sorsanız bu zeminde ligin sonuncusunu değil, kendileri gibi teknik
oynamayı tercih eden ve onların yaşadığı sıkıntıları yaşayacak bir
rakip isterlerdi. Haklı olarak bu zemini ekstra bir silah olarak
kullanan Denizli’yi değil.
Denizlispor zeminin de yardımıyla Fenerbahçe’yi sadece göbekten
gelmeye mahkum etti. Alex olmayınca bu oyun onlar için daha
durdurulabilir olacaktı. Oldu da... Bekir’in ekstra çabasına rağmen
bu zemin şartlarında bırakın topu kanattan taşımayı topsuz düz koşu
yapmak bile iki kat enerji sarfiyatı gerektiğinden, Fenerbahçe hep
göbeğe döndü. Savunmacıları kapanan rakibe karşı ekstra bir güç
olarak kullanamadı.
Orada da Semih ve Güiza gayret ve isteğine rağmen zemin kaynaklı
bir pas/şut koordinasyonsuzluğu meydana geldi. Ama ısrarla,
yılmadan denediler. Bu durum Fenerbahçe için ikinci yarıdaki en
büyük umut kaynağı olmalı. Yılmadan küsmeden uğraştılar. Güzel bir
kuşatma seyrettik.
Burada Angelov’u oyuna alıp Daum’a Gökhan’ı destek kuvvet olarak
sahaya sürme şansı tanıyan Hakan Kutlu’yu eleştirebiliriz. Ama onun
da fizik açıdan takımının düşmeye başladığını düşündüğünden
eminim.
Bu tablo içinde zemin ve iklimin vaat ettiğinden çok daha iyi bir
‘merhaba maçı’ olduğunu söylemek lazım.
Fenerbahçe’de Topuz ve özellikle Özer’in Fenerbahçelileşme süreci
hızlandıkça takımın oyuna asılma gücü de artacak gibi gözüküyor.
Dün oyuna girdikten sonra Özer’in yaptığı ‘ruh’ katkısı Tuncay’ı
hatırlatır cinstendi. Ona çok ihtiyaç var.
Gürcan Bilgiç -Şimşekleri çaktı!- Sabah[page_end]
Gürcan Bilgiç -Şimşekleri çaktı!
Saracoğlu'nda içinde can taşıyan her şeyin bir an önce
tamamlanmasını istediği bir 90 dakikaydı. Gün boyu süren yağış
zaten sorunlu olan zemini iyice ağırlaştırdı, üstüne de Alex'in
yokluğunda beceriksizlik rekoru kıran bir Fenerbahçe takımı
geldi.
Hakan Kutlu, Denizlispor'u Fenerbahçe'yi zorlayan her rakip gibi
önde basarak oynattı. Ve üç ofansif oyuncusunu da sahada tuttu. Bu
baskı Fenerbahçe'yi uzun top oynamaya mecbur bırakıyor, organize
atak geliştirmesini engelliyor, maçın kalan dakikalarını saniye
saniye alacakaranlık kuşağı haline döndürüyordu.
Kimse kolay maç beklemiyordu elbette. Fenerbahçe daha baştan
konfora kavuşacakken Güiza'nın ayaklarında kaybolan pozisyonlarla
istediği skora bir türlü ulaşamadı. Semih'in Alex'in görevlerini
üstlenmesi, takımı rakip sahaya taşıma çabaları veya Emre'yi
tehlikeli alana taşıma isteği maçın sık sık kesintiye uğrayan
görüntüleriydi. Bir de bunun üstüne Bünyamin Gezer'in tehlikeli
hareket kararıyla kestiği net bir gol atağı eklendi.
BİR TANDEM HATASI
Tribünlerdeki az sayıda seyirciye, Alex'sizliğe, soğuğa ve yağışa
rağmen Fenerbahçe'de güzel olan kazanma arzusunun yüksekliği oldu.
İkinci yarıda üst üste gelen sarı kartlarda aslında rakibe
işaretti; "Biz bu maçı alacağız" Bu sert tavır Denizli takımını
ikinci yarı iyice sahasına itti. Özer Hurmacı'nın da oyuna
girmesiyle birlikte top yere indi, rakibi hataya zorlayan ve ceza
alanında kalabalıklarla buluşan ataklar gelişmeye başladı. Özden'in
kalesinde top direklerle konuşuyor, gol sesi ağlarla kavuşmayı
bekliyordu. Bir duran topta denge bozuldu. Ardından bir tandem
hatasıyla skor yeniden eşitlendi.
Son 10 dakika kimsenin beklemediği ölçüde tempolu ve heyecan
doluydu. Üst üste gelen gollerle Fenerbahçe fırtınalı havanın
şimşeklerini çaktı. Karşılaşmanın sonucu elbette önemli. Ama daha
önemlisi kazanma arzusunun böylesine yüksek yaşanmasıdır.
Elbet Daum Güiza'dan vazgeçecek, elbet Fenerbahçe formasına layık
forvetlerle oynayacak, elbette bu arzunun pekiştirdiği sonuçlar
alınacak.
Selçuk Yula -Müthiş mücadele- Fotomaç[page_end]
Selçuk Yula -Müthiş mücadele
İlk önce hiç durmadan ve
de sürekli artarak yağan sulu karın sahayı tarla haline çevirmesine
ve hiç durmayan fırtınanın oynanan futbolu olumsuz etkilemesine
karşın sahada inanılmaz özveriyle mücadele eden tüm futbolcu
arkadaşlarımı kutluyorum. Bize çok güzel bir 90 dakika
seyrettirdiler. Daum, Alex'in yokluğunda Özer'i yanında oturtarak o
görevi Semih'e verdi. Ama Özer'i solda da oynatmadı. Santos'un
önünde de formayı Vederson giydi. Sağ bekte beklediğimiz gibi
Gökhan Gönül'ün yerine Bekir oynadı. Hakan Kutlu ve ekibi,
F.Bahçe'nin puan kaptırdığı rakiplerinin oyun tarzını örnek alarak
Fener'e kendi sahasında baskı yapmak istedi. İlk dakikalarda da
bunu başardı ama daha sonra zeminin ağırlığına ve çok pas hatası
yapılmasına rağmen orta saha üstünlüğünü F.Bahçe'ye kaptırdı. Orta
sahadaki üstünlüğün ele geçirilmesindeki en büyük etken Emre'nin
mükemmel oyunuydu. F.Bahçe çok pozisyon yakaladı. İlk 45 dakikada
işi bitirmeliydi. Santos'un golüne kadar da fark yapması
gerekiyordu.
Daum'un işi zor
Burada kaçan goller, direkten dönen top var ama burada en büyük
başarı kaleci Özden'indi. Mükemmel oynadı. Ahmet ve Burak da iyi
direndi. Ama bir yere kadardı. F.Bahçe her yerden geldi. "İleri
çıkmıyor" diye eleştirdiğimiz Bekir'in bile 2-3 gollük ortasını
gözlemledik. Güiza çok eleştiriliyor ama biz her zaman "Bu adamın
arkasında durmak gerekiyor" diyoruz. Her pozisyonda o var. Karşı
karşıya kalıyor, Özer'e boş kaleye gol attırıyor ve gol atıyor.
Daum'un değişiklikleri doğruydu. Skor 0-0'ken Hakan Kutlu'nun
ilerdeki Angelov'u çıkarıp, savunma oyuncusu almasına karşılık
Bekir'i çıkarıp Gökhan Ünal'ı alarak 3 forvet yapma hamlesi çok
iyiydi. Vederson-Özer değişikliği de yerindeydi, Semih-Deniz
değişikliği de. Sonuçta bu ağır sahadaki mücadeleden sonra takımın
kondisyonunun çok iyi olduğunu gördük. Daum'u hamleleriyle beraber
bu yüzden de kutluyoruz. Sahanın en iyisi Emre ve çok sağlam
oynayan Santos başta olmak üzere tüm futbolculara alkış
gönderiyoruz. Bu arada Sivas'taki 4 eksikten dolayı "Daum'a Allah
kolaylık versin" diyoruz.
Erdoğan Şenay -Mükemmel F.Bahçe -Milliyet[page_end]
Erdoğan Şenay -Mükemmel F.Bahçe
Ligin ikinci devresine ve ağır hava şartlarına rağmen mükemmel bir
fizik gücü ve kazanma hırslarının doruk noktasında ve kıyasıya
yarışmaktaydı Fenerbahçe, Denizli ile...
Daum’un cezalı ve sakatlar dışındaki isimlerden sahaya sürdüğü 11
ve çift santrforla oynama değişimi çok da mantıklı ve geçmişten pek
farklı bir olumlu tablo yaratıyordu ağır sahanın inanılmaz zor
koşulları geceye hakim olsa da...
Sağda Bekir’in, Gökhan’ı aratmayan çabukluğu, defansif dönüşleri ve
kanat bindirmeleri, göbekte hem Lugano hem de Bilica’nın göz alıcı
top kesişleri, tek topları emniyetle kullanmaları ve de yan
toplarda rakip kalede yarattıkları tehlikeler hem sarı-lacivertli
ekibin artıları olarak göz dolduruyor hem de Denizli defansının
yavaş yavaş yorulmasını sağlayıp oyundan düşme emarelerini gündeme
getiriyordu. Hele Santos’un sol kulvardaki bilinen özelliklerinin
üstüne çıkması bölgeyi sahiplenmesindeki müthiş başarılı tablosu
Fenerbahçe’nin dünkü olağanüstü oyununda yarışmaya vitrin
yaratıyordu sanki...
Evet, Denizlispor’da şampiyon unvanlı rakibi karşısında ezilmeden
oynuyor, hatta yaptığı kontra çıkışlarla da hayli dikkat topluyordu
tribünlerden ve ekranlardan... Ancak sarı-lacivertli takımın orta
alanında Emre Belözoğlu-Cristian-Vederson-Mehmet Topuz ve orta
alana sürekli girip çıkan Semih gibi isimler sahadaki sulu kar
birikintilerine rağmen müthiş bir kazanma boğuşmasının gözalıcı
fotoğraflarını getiriyorlardı olağanüstü mücadelenin gündemine...
Özetlersek nefes kesen gecede müthiş bir yarışmayı böylesine zor
hava şartları içinde gündeme getiren iki takımı da ayakta
alkışlamak gerekmektedir. Denizli’yi ve kaleci Özden’in inanılmaz
kurtarışlarının geceye apayrı heyecanlar kattığının altını çizmek
gerekmektedir.
Fenerbahçe ise dünkü yürek dolu ve “kazanmaya yeminli” futbol
gösterilerini oyundan hiç düşmeden müthiş bir güç zenginliğiyle
gündemde tutmasıyla ve olağanüstü paslaşma maharetleriyle özel
olarak kutlamak gerekir. Ayrıca bu yarışmayı Fenerbahçe’deki mazi
arşivinin ön sıralarına koymak da çok akılcı bir davranış
olacaktır.
Altan Tanrıkulu -Daum inatçıdır -Hürriyet[page_end]
Altan Tanrıkulu -Daum inatçıdır
ANTALYASPOR’la oynanan kupa maçına gidemedim. THY’nin davetlisi
olarak Barcelona’daki sponsorluk anlaşmasını takip eden gazeteciler
arasındaydım.
Çıplak gözle bir kez daha Barça’yı seyrettim. Ardından çok kötü
bir zeminde, soğuk havada ve sürekli yağış altında
Fenerbahçe-Denizlispor maçını izledim. Başta hakem Gezer olmak
üzere iki takımı da mücadelelerinden ötürü tebrik etmek gerek..
Lig maçıdır, eksi 25’te oynamak da var, 40 derece altında da.. Ama
takımınızın sistemi, kadro yapısı, futbolunuzun akıcılığı önemli
olan.. Sonuca gitme kapasiteniz.. Elinizdeki malzemeyi nasıl
kullandığınız..
Barça’nın ilerideki üç adamı sol kanadında Henry oynuyor. Real
oraya Ronaldo’yu koyuyor. Bayern’de Robben var. Galatasaray ya Arda
ya Kewell’la oynadı. Manchester’da Giggs efsane oldu.. Liste böyle
sürüp gider.. Çünkü kanat adamı hızlı olur.. Çünkü kanat adamı adam
geçer. Ara sıra ceza alanına girip gol kovalar. Ters ayağıyla şut
çekebilir.
Dos Santos bunları yapmak için alındı, yapıyordu da.. Özer de yaptı
bir aralar.. Gökhan’ı transfer ettin, o bile zorlasan oynar. 4 yıl
önce santrfor Tuncay’ı o kanada yerleştiren de aynı teknik adamdı.
Ama ilk 11 açıklanınca maç izleme zevkim kaçtı. F.Bahçe’de ancak
iyi bir yedek olabilecek ya da bazı zamanlar solbek oynayabilecek
Vederson sol açıktı. Euro 2008’in starı, Sheriff maçında ilk 11
oynadığında nasıl goller atabileceğini gösteren, çabuk adam geçen
Uğur yine yedekti. Emre-Baroni zorlu maçlarda çift ön libero oynar.
Ama Emre dün Alex’in pozisyonunda başlamalı, Denizli daha ilk
dakikalarda F.Bahçe’nin hücumcu 11’inden ürkmeliydi.
Karne 34. haftada
F.Bahçe’nin hedefi lig şampiyonluğu. En büyük rakibi Galatasaray..
Puan kayıpları, kötü futbol olacak. Herkes 34. hafta karnesini
alacak.. Ama benim gibi Nou Camp’a gidip dünyanın en iyi takımını
izleyen bir futbolseveri doyurmak için Fenerbahçe’nin hızlı ve
çabuk bir onbirden kurulu olması gerek.. Bunu da yapacak olan
Daum..
Eğer ligin son sırasındaki rakibe karşı da üç forvetle
oynamıyorsan, tamamını rakip onsekiz civarında oynadığın maçta tek
vuruşu müthiş olan Gökhan Ünal’ı oyuna sokmak için gereken hamleyi
yapmıyorsan seyirciyi sıkarsın.. Üç forvete geçtikten sonra
Fenerbahçe’nin nasıl etkili olduğunu görmüştür sanırım Daum..
Daum’u tanırım, inatçıdır.. O inadı sayesinde başkasının
söylediğine bakmayıp takımı iki yıl üst üste şampiyon yapmıştı..
Ama aynı inadı yüzünden de Denizli’de şampiyonluğu kaybetmişti..
Bakalım bu sezon o inat neler getirecek..
Çok güzel olacak
Denizlispor güçlü rakibine karşı oynayabileceği oyunu oynadı. Belki düşecekler ama onurlu mücadele sergileyecekleri kesin.. Zaten sırf bu onurlu ve kora kor mücadele yüzünden ligin çok güzel maçlara sahne olacağını düşünüyorum.. Çok çalışan, ayakta kalan kazanır umarım...
Zeki Çol -İnat, ısrar ve mutlu son-
Zaman [page_end]
Zeki Çol -İnat, ısrar ve mutlu son
Tek yönlü bir maç
oldu. Denizlispor kapandı, F.Bahçe saldırdı. Ligdeki konumu gereği
Denizlispor, doğal olarak tedirgindi.
Puan almak ve ikinci yarıya biraz olsun umutlanarak başlamak
istiyordu. Orta sahasını savunmasına yakın oynatıyor, çok adamla ve
alan daraltarak mücadele ediyordu. Ama özellikle yüksek toplarda
ciddi bir sıkıntı yaşıyordu. İlk yarıda bariz bir şekilde ortaya
çıkan bu zaafı, F.Bahçe son vuruşların kötü yapılması nedeniyle
değerlendiremedi. Lugano, Güiza, Mehmet Topuz'un vuruşlarında sonuç
alamadı. Yalnızca Bilica, 43. dakikada duran toptan yapılan ortaya
iyi vurdu, onu da Özden çıkardı.
F.Bahçe, ilk yarıda inisiyatifi elinde tutmasına karşın, hücumda organize ataklar geliştirip etki sağlayamadı. Öncelikle temposuzdu. Artı, kanatları iyi kullanamadı. Orta alandan atak geliştirmekte yetersiz kaldı. Dışarıdan şut atamadı. En net pozisyonu 34. dakikada yakaladı. Güiza karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu Özden'in üzerine vurunca bu önemli fırsattan yararlanamadı.
İkinci yarıda Fenerbahçe'nin temposu yükseldi, baskısı arttı. Özellikle rakip savunmanın merkezine gönderilen toplarda küçümsenmeyecek sayıda tehlike oluşturdu. Denizlispor kalecisi Özden, doğru zamanlamalar ve iyi müdahalelerle bu pozisyonların büyük bölümünü çıkardı. Semih'in 3, Emre ve Güiza'nın 1'er şutlarında F.Bahçe beklediği golü yine bulamadı.
Nihayet 79. dakikaya gelindiğinde Dos Santos'un şutuyla Fenerbahçe rahatladı. Artık beklenen, Fenerbahçe'nin skor avantajını en azından koruması ve maçı 3 puanla tamamlamasıydı. Ama savunmada yapılan bir hata, Bilica'nın müdahalede yetersiz kaldığı bir pozisyon ve Youla'nın vuruşuyla Denizlispor kaleyi bulan ilk atağında eşitliği sağladı.
Mücadelenin yoğunlaştığı, gollerin üst üste geldiği ve seyir zevkinin yükseldiği bu bölümde F.Bahçe, oyunu bırakmadı. Yine yüklendi, yine rakip savunmayı hataya zorladı. 86. dakikaya gelindiğinde yeniden galibiyeti yakaladı. Semih'in takipçiliği, Güiza'nın ortası ve Özer'in dokunuşuyla skoru 2-1 yaptı. Ardından Denizlispor oyun disiplininden koptu. Çok adamla beraberlik peşinde koşmaya yöneldi. Savunmada eksik kaldı. F.Bahçe bundan yararlandı ve 90. dakikada Güiza'nın golüyle skoru noktaladı.
Lider, uzun süre sıkıntılı giden maçı inadı, ısrarı ve
mücadelesiyle hak ederek kazandı. Kümede kalma hayalinde olan
Denizlispor ise ikinci yarının ilk maçında büyük bir yara
aldı.
Selim Soydan -Hoşgeldin Özer- Vatan[page_end]
Selim Soydan -Hoşgeldin Özer
BU maç ancak 2 bölümde anlatılır.. İlki, gole kadarki 77 dakikalık
bölümü kapsıyor:
“ANLADIK, hava çok soğuk.. Cefakâr seyirci bile evine kaçmış, tribünleri boş bırakmış.. Sağanak yağmur zemini balçığa çevirmiş.. Üstüne bir de şiddetli rüzgâr eklenmiş.. Yani iyi futbol oynamak için yeterli fiziki şartlar yok.. Ama bir takım 77 dakikayı bu kadar rahat heba edebilir mi? Sonuçta karşında helva gibi bir rakip var.. Bu sezon henüz sahada alınmış bir galibiyeti bile yok.. Erken bir gol bulsan, çok rahat 5’e, 6’ya gideceksin.. Ama yok, atamıyorsun.. Onu bırak, ilk 45 dakikayı tek pozisyonla geçiriyorsun..
YUKARIDA saydığım negatif faktörlerden öte F.Bahçe’yi en kötü etkileyen şey en iyi 2 oyuncusu Alex ve Gökhan’ın yokluğu.. Onlar yokken adam gibi hücum etmekte zorlanıyor bu takım.. Ve Daum’un acilen bu hastalığa çözüm bulması gerekiyor.. Bu bölümde en fazla dikkatimi çeken şey Emre’nin gereksiz siniri.. Yahu Emre, futbolculuğuna laf eden taş olur.. Ama neden her düdükten sonra hakeme itiraz ediyorsun? Şimdiye kadar itirazla değiştirebildiğin karar var mı Allah aşkına! Dünkü F.Bahçe’nin en iyi top yapan adamısın, yok yere kendi oyununu niye bozuyorsun?
F.BAHÇE’NİN sonuca endeksli, verimsiz futbolundan artık gına geldi.. Ölmüş Denizli’yi bile gol atamadıkça canlandırdılar.. Hadi seyirci dün yağmurdan devamsızlık yaptı.. Ama bu futbolla taraftarı tribüne çekmek de hayâl gibi gözüküyor..”
13 DAKİKA YETMİYOR
GELELİM 77’den sonraki bölüme:
“GOL geldikten sonra başka bir F.Bahçe ortaya çıktı.. O şuursuz, sağdan-soldan rastgele dayalı futbol gitti, gerçek bir baskı geldi.. Bunda Özer Hurmacı’nın katkısı büyük.. Sahanın en iyisi kaleci Özden, Santos’un frikiğinde hata yaptı, golü yedi.. Ama boş toplara bile Jackie Chan gibi uçan tekme atan Bilica, Denizli’nin ilk atağında Youla’yı kaçırınca bir çuval incir berbat oldu: 1-1.. Yok yok, heyecana gerek yok.. Dedik ya, bu F.Bahçe başka bir F.Bahçe.. Herkes her topa atladı, balçık zemin gitti, çimler sanki halı gibi oldu bir anda.. Özer ön bölgede top tutup mantıklı kullandı.. F.Bahçe 4 forvetle rakibi boğdu.. Güiza çok çabaladı.. Ve önce Özer, sonra Güiza ile F.Bahçe söke söke 3 puanı aldı.. İşte özlediğimiz F.Bahçe bu..”
İKİ ayrı F.Bahçe bana iki ayrı kritik yazdırdı.. Ben seyirci olarak 77 dakikalık uyurgezer topluluğunu istemiyorum.. Son 13 dakikadaki ısıran takımı istiyorum.. Zaten böyle takımı ve böyle Özer’i kim istemez? F.Bahçe’nin oynaması için illa bıçağın kemiğe dayanması mı lazım?
Semih Yuvakuran -Alex'siz Kanarya zorlanıyor-
Zaman [page_end]
Semih Yuvakuran -Alex'siz Kanarya
zorlanıyor
Fenerbahçe'yi ikinci yarının ilk maçında
nasıl buldunuz?
Oyuncu dizilişi ve kadro seçimi olarak iyi. Dün akşam ağır zeminde
mücadele edebilecek oyuncular sahadaydı. Futbolcuların performansı
çok önemliydi. Özellikle orta saha forvete yakındı. Yalnız defans,
orta sahayı destekleyemedi. Savunmanın rakibi geride karşılaması,
aradaki mesafeyi çok açtı. F.Bahçe, ilk yarıda hücumlarda sorun
yaşadı.
Alex ve Gökhan Gönül'ün yokluğu takımı nasıl etkiledi?
Alex için bir şey söylemeye gerek yok. Gol yollarında hep bir şeyler beklediğimiz Alex, dün sahada yoktu. Böyle olunca da F.Bahçe gol bulmakta zorlandı. Gökhan Gönül ile sağ kanadın hücumda işlemediğini gördük. Sağ taraftan Bekir'in çıkmayışı, F.Bahçe'nin hücum gücünü azalttı. Mehmet Topuz da bir şeyler yapmaya çalıştı ama hep içeriye doğru yöneldi. Bu yüzden de sağ taraf hiç işlemedi.
Daum, sağ kanatta ısrarla Bekir'i oynatıyor. Neden?
Orada bölge için başka oyuncu alternatifi yok. Önder düşünülüyordu, zaten yok. Mecburen orada görev yapacak tek isim Bekir. Bu futbolcunun oynadığı yer sağbek değil, stoper.
İkinci yarıdaki F.Bahçe'yi nasıl buldunuz?
F.Bahçe ikinci yarıda bambaşka bir kimlikle oynadı. Özellikle 50. dakikadan sonra Denizlispor kalesini ablukaya aldı. Kaçan bir sürü gol pozisyonu vardı. Bunda da beceriksizlik mi, Denizli'nin şansı mı diyelim, fark kaçırıldı.
Sol kanatta Dos Santos ve Vederson istediğiniz gibi oynadı mı?
Özellikle Antalya maçında izlediğim Dos Santos ile dün akşamki Dos Santos arasında fark vardı. Daha çok gol yollarında görünen, geriden çok daha net çıkışlar yapan, gol attıran Dos Santos'u bu maçta göremedik. "Vederson mu, Özer mi?" dendiğinde. Bu hava şartlarında Vederson'un oynaması lazımdı. Önemli olan, sahadaki oyundur. Özer Hurmacı, yine klasını konuşturdu ve takımına galibiyeti getiren isimlerin başında geldi.
Fenerbahçe'ye transfer gerekli mi? Hangi bölgeye oyuncu alınmalı?
Şu an pivot santrfor Gökhan alındı ama F.Bahçe'ye çok şey katacağına inanmıyorum. Eğer Dentinho alınırsa, Alex olmadığında bu açığı kapatacaktır. Çünkü Alex'in yokluğunda F.Bahçe, gol yollarında zorlanıyor.
Fenerbahçeli futbolcularda Denizlispor fobisi mi var?
Bana da öyle geliyor. Çünkü kaçan bir şampiyonluk var
Denizli'de. F.Bahçe'nin çok daha iyi konsantre olup bu maçları
kazanması gerekir. Hep zorlanıyor. Yine zorlanarak bir galibiyet
elde etti.
Tamer Bağlan -Üzülme Özden -Fanatik[page_end]
Tamer Bağlan -Üzülme Özden
Denizlispor'un gücü ve hali belli, bu nedenle ikinci yarı orta
sahayı zor geçtiler
Böyle bir havada, böyle bir sahada ancak bu kadar pozisyon bulabilir bir takım. Favori de olsa, sakal da, fazlası olmaz.. Ve Güiza’sı varsa o takımın bu kadar pozisyonla da bir şey olmaz.
Koşturur durursun, orta sahada, savunmada. İnebildikçe kenarlara ortalarsın, kimi adrese, kimi öylesine. Kimi zaman da ortadan girersin, kaçırırsın forvetini, karşı karşıya bırakırsın rakip kaleciyle hatta, gol atsın diye. Ne var ki, Güiza mutsuzluğu ise o pozisyonlara sokulan, çoğunlukla ‘ah!’tan, ‘vah!’tan başka geriye bir şey kalmaz.
İtinayla kaçırılabilir her türlü fırsat; ayağın üstü, içi, dışı, burnu, topuğu, kafanın sağı, kafanın solu, diz, baldır, kalça, kaçırmaya doymaz...
İnsan Bilica’nın, Emre’nin, Baroni’nin yerinde olsa, kıvırıp bir gazeteyi, ayağının üstüne, içine, kafasına hatta biraz da poposuna vurmak ister yavaşça, rahatlayıp, sinir atmak için!
Semih için de bir gazete kıvırmak gerek tabii. O kadar salladığımız Güiza hiç olmazsa kaçırabileceği onca pozisyona girdi ve bir de maçı kazandıran gol pasını verdi. Hatta bir kez de “Gool” diye sevindi. Aslında İspanyol’a yazının tamamında sallıyor olsak da, Semih’le kıyaslamamak gerektiğini de belirtmeli.
Denizlispor’un gücü ve hali belli, bu nedenle ikinci yarı orta sahayı zor geçtiler ve Özden lig sonuncusunun en büyük direnciydi. Sonuç ne olursa olsun, bu şartlarda her iki takım oyuncularını da kutlamak gerekli. Fenerbahçeli yıldızları bu sahaya mahkum eden yöneticilere ise, iki gazete bükülmeli!
Deniz Gökçe -Berbat şartlar- Akşam[page_end]
Deniz Gökçe -Berbat şartlar
Dün
Saracoğlu'nda berbat bir yağmur, berbat bir zemin ve su gölleri
arasında oynanan bir maç vardı. Bir de maçın ligin birincisiyle
sonuncusu arasında geçtiğini düşünürsek, yüksek bir futbol kalitesi
beklememek gerekiyordu.
Nitekim öyle de oldu. Denizli, maçı kendi sahasında kabullendi. Ve
uzun toplarla az oyuncuyla hücum etmeye kalktı. Neredeyse hiçbir
pozisyon bulamadı.
Denizli'nin geri dörtlüsü beraber oynamakta çok zorlandı ve bu
nedenle de sürekli ortadan delindiler. Orta sahalarında ise oyun
kuracak, pas dağıtacak bir futbolcu da yoktu.
Bu nedenle isabetsiz toplar da eklenince Denizlispor'da göze çarpan
tek oyuncu kaleci Özden oldu. Tersine Fenerbahçe'de Alex'in
oynamadığı bu maçta Güiza ve Semih'ten oluşan çift forvet, bir
çuval pozisyon buldu. Fenerbahçe'de sol kanatta Vederson ve sağda
Mehmet Topuz oynarken Emre, Cristian'ın önünde Alex'in yerine
oynuyordu. Maçın ilk devresinde Denizli hiçbir pozisyon bulamazken
Fenerbahçe, 17, 34 ve 42. dakikalarda 3 tane pozisyondan
faydalanamadı. Bu pozisyonlardan ikisinin duran toptan Lugano ve
Bilica'nın kafa vuruşları olduğunun da altını çizelim. İkinci
yarıda ise F.Bahçe, soyunma odasında epey görüşme yapmış ki,
Denizli yarı sahasına daha fazla yerleştiler. Maç tam kora kor
haline gelirken F.Bahçe'nin bir ölçüde zararlı çıktığını
söyleyelim. Emre, Santos, Lugano ve Cristian kart gören ve cezalı
duruma düşen oyuncular oldular.
Çamurun da kördöğüşü haline getirdiği maçta goller son 10 dakikaya
sıkıştı. Önce Santos frikikten golü attı, sahanın en iyi
oyuncularından Özden'in de bu golde hatası olduğunu söyleyelim.
Sonra oyuna geç giren Youla, Bilica'nın hatasından faydalanarak
durumu 1-1'e getirdi. Golün hemen ardından da Özer, kale ağızında
doğan pozisyonda F.Bahçe'yi 2-1 öne geçirdi. Seyircilerin bir çoğu
ve TV başındakilerin aklında kalacak bir tek önemli soru var, o da;
'Acaba ocak ayının çoğunu antrenman ve kupa maçlarında geçiren
F.Bahçe, bu dönemde eklenmesi gereken fizik-kondisyonu
alamadığından mı zorlanıyordu?' Maçın son demlerinde Güiza,
takımını rahatlatan golü kaydetti.
Yalçın Türk -Gereksiz hırsın zararı -Fanatik[page_end]
Yalçın Türk -Gereksiz hırsın zararı
Çeltik
tarlası gibi zemin, iliklere kadar işleyen soğuk, maç boyunca
rüzgarla birlikte yağan karla karışık yağmur. Futbol oynamayı
engelleyen tüm olumsuz koşullar vardı Saracoğlu'nda.
Çeltik tarlası gibi zemin, iliklere kadar işleyen soğuk, maç boyunca rüzgarla birlikte yağan karla karışık yağmur. Futbol oynamayı engelleyen tüm olumsuz koşullar vardı Saracoğlu’nda. Bu olumsuz şartlara rağmen topun geldiği her bölgede, iki takım futbolcuları da müthiş bir mücadele sergiledi. Özellikle ikinci 45 dakikada ev sahibi, gol için her yolu denedi. Uzak şutlarda, Özden kalesinde devleşirken, mutlak pozisyonlarda Güiza, Özden’e takıldı. Semih zoru gerçekleştirip topu çerçevenin dışına şutladı.
Sarı-Lacivertli gol ayakları son vuruşlarda beceri yoksunu olmasalardı, belki de Fenerbahçe maçı 60’lı dakikalarda koparacaktı. Futbolda kazanma isteği ve 3 puan inadı tek hedeftir.
Ancak gereksiz hırsın acıması da yok. Lugano, Emre, Cristian ve Dos Santos anlamsız faul hamleleri yüzünden cezalı duruma düştüler. Sivas deplasmanında maalesef yoklar. Özden’in büyüsünü Dos Santos’un şık vuruşu bozdu.
Lugano-Bilica hatasını iyi değerlendiren Youla, skoru eşitledi. Emre, Semih, Özer, Dos Santos ve Cristian’ın inadı Fenerbahçe’nin kaderini belirledi. Sarı- Lacivertliler, Özer’le öne geçip Güiza’nın golüyle rahat nefes aldı. Daum’un Antalya’daki söyledikleri, Denizlispor maçında ortaya çıktı.
Alman hoca, her maçın zor geçeceğini söylemişti.
Fenerbahçe 3 puanı güç bela kurtardı.
Hakan Yaşar -Emre&Semih birer ‘Balyoz’ gibi inince..- Vatan[page_end]
Hakan Yaşar -Emre&Semih birer ‘Balyoz’ gibi
inince..-
ZEMİN ağır olursa akıl öne çıkar.. F.Bahçe’nin tek akıllısı Emre..
Biraz Santos, azıcık da Semih.. Geri kalan oyuncular bir hayli
‘dan-duncu..’ Mesela Lugano-Bilica-Bekir.. Bu adamların defansın
geri 4’lüsünün 3’ü olduğunu düşünün. Sonra da bu takımın iyi oyun
oynama şansını hesaplayın..
ŞU çok net ki, Emre oyunda varken F.Bahçe var. O yoksa yok.. Braga’nın kelepçesinden kurtulduğu anlarda oyunu akıllı ve uzun toplarla hızlandıran oydu. Kilitlendiğinde de F.Bahçe kilitlendi.. Emre her iki yarının ilk 15’er dakikalarında iştahlıydı. F.Bahçe de o onlarda hareketliydi.. Diğer bölümlerde ise oyun tam bir çamur dövüşüne dönüştü...
HAVA yağışlı, zemin ağırsa futbol aklı tek şeyi emreder: Şut at.. Oysa F.Bahçe’nin koca 90 dakikada 2’si frikikten 4 şutu var.. İlk yarıda bir tek Cristian kaleyi yokladı.. Emre’nin frikiği kötüydü.. Maçın ikinci bölümünde Güiza ve Santos uzaktan denedi. Biri direkten döndü, diğeri gol oldu..
BELLİ ki F.Bahçeli oyuncularda akıl tutulması vardı.. Yoksa 7 kişiyle 18’i içinde bağdaş kuran Denizli’nin savunmasını delmeye çalışmazlardı.. Şutu akıl edebilirlerdi. Nedense etmediler..
DAHA saçması nerede çamur var orda pas yapmaya, topu sürmeye çalıştı F.Bahçeliler. Çok ilginç. Bunu Daum mu söyleyecek? Takımın aklı bu kadar donmuşsa evet.
TABLO buyken, işler kötü giderken iş akıllı adamlara kalmıştı.. İlk akıllı Daum’du! Şutu düşünmeyen takımı 3 Gol Kralı ile ‘süs’ledi. Bu, cesur bir taktikten öte ağır sahada rakibin kalesinin içinde bulunma gerekliliğinin belgesiydi. Rakip sahasında kahve içiyor gibi... Öyleyse yüklenecek, kale önünü karıştıracaksınız.
İŞTE gördük ki, Semih, Gökhan, Güiza, Özer ileride cirit attığında Youla’nın sürpriz sayılmayacak golüne 2 kez yanıt vermek de zor olmadı. 3 gole dikkat edin.. Santos’un frikiği tek vuruş, Güiza asist tek pas, Güiza’nın golünde Deniz’in Gökhan’a uzattığı sağdan nefis bir orta.. Tek vuruşlar, tek paslar ve hayati galibiyet.
ÜSTELİK hiç güven vermeyen Bilica-Lugano ikilisinin önünde ‘silik’ kalan Cristian’a rağmen çılgınlar gibi hücum ettiğinde skoru değiştirdi F.Bahçe..
BİRER balyoz rakibi Denizli’nin kafasına inen Emre ve Semih.. Emre, 2. golün başlangıcında öyle bir top çaldı ki, Einstein zekâsında. Semih, 2. yarıda mükemmel duvar oldu arkadaşlarına. 2. golde auta giden topa koşusu, mutsuzluğa karşı ‘isyan’ olmalı. Semih belli ki küsmemiş ve bu da doğru bir yol...
BAŞA dönelim... Dakika 34. Güiza, Emre’nin kafa pasıyla Özden’in dizinin dibinde. Ama topa vuracak hali yok. 33’te topu kontrol edemeyen, 23’te Semih’in ‘muz’ ortasını kaleye kafayla dürtemeyen, 4’te uygun açıdan topu içeri yollayamayan bir Güiza gerçeği var. Ama aynı Güiza, 1 asist-1 golle tabelayı değiştirdi. İşte F.Bahçe’nin sorunu da bu.. Maç içinde bile istikrarsız oyunculara sahipseniz işiniz böyle zor oluyor.. Başkan da hop oturup hop kalkıyor.
ÖZER’DEN Alex olur mu?
DAUM’UN Vederson’u çıkartıp Özer’i oyuna aldığı dakika 54... Peki Özer’in oyuna katkısı ne? Skor 1-1’ken attığı kader golü var.. Tam Alex gibi olması gereken yerdeydi.. Yani kale önünde. Oysa uzaktan topu aldığında telaşlı, çamura dalan, “Herşeyi ben yaparım” duygusuyla hareket eden acemi bir oyuncuydu.. Sevinci bile sakardı.. Belli ki baskı altında..
EĞER bu zinciri kırarsa Alex olacak.. Ki gördük ki dünkü zeminde iyi pas kullansa bile Alex olsa o kadar mücadele edemezdi.
Alaattin Metin -Söke söke kazanılan maç- Akşam[page_end]
Alaattin Metin -Söke söke kazanılan maç
Bu ağır sahada, kötü hava koşullarında oynanan futbola şapka
çıkarılır.
Helal olsun iki takıma da.
Denizli savunma yapmadı.
Fenerbahçe ise söke söke maçı kazandı.
Oyunun başından sonuna kadar kazanma hırsı on numaraydı.
Hele ikinci yarıda.
Topu rakip kaleye yığma, kazanma arzusu, rakibini hata yapmaya
zorlayan anlayış mükemmeldi.
Emre süper futbol oynadı.
Başını öne eğdiği vakit sinirlenen, oyundan düşen Emre,
tekmelere, hakemin yanlış kararlarına rağmen küsmedi, kızmadı, tam
tersine hırslanarak futbolunu daha da büyüttü. Cristian, Vederson,
Santos da canını dişine takan oyunculardı.
Ama en önemlisi; Özer ile Gökhan Ünal'ın oyuna girdikleri andan
itibaren oynanan futboldu.
İkisi de takımın temposunu yükselttiler.
Özer'in attığı gol F.Bahçe'nin kader anı oldu.
Hedef olacak birçok kişiyi ipten aldı. Şampiyon olacağım diyen
Fenerbahçe'nin bir engelini de aştı.
Ya Gökhan Ünal!
Ben bu takımda banko oynarım diye bağırıyor.
Sorun şu;
Alex'in olmadığı bir yerde Özer niye elli sekiz dakika kulübede
oturtulur!
Sakatsa, niye on sekiz kişilik kadroya alınır.
Sağlamsa neden ilk on birde oynatılmaz.
Sahaya çıkarken moralsiz olduğu yürüyüşünden belli olan Güiza'ya
forma verilirken, Antalya maçında olumlu sinyaller veren yeni
transfer Gökhan neden oynatılmaz.
Önemli olan bu sorulara sağlıklı cevap vermek.
Bir de.
Lugano ile Bilica'ya dikkat.
Fizik gücü, hırsı en üst düzeyde olan iki futbolcu; böyle zor
şartlarda oynanan maçlarda patlama yapmaları yerine çok hata
yapıyorlar. İkisinin arasında yardımlaşma, kademe hiç yok.
Uyumsuz bir ikili gibi görünüyorlar.
Yılın transferi M.Topuz'da en ufak bir kıpırdanma yok. Takıma tempo
da getiremiyor, heyecan da. Oysa böyle maçlarda ön plana çıkıp;
takıma güç vermesi gerekir. Sıradan bir oyuncu gibi.
Ve en önemlisi Fenerbahçeli futbolcular çok ucuz kart
görüyorlar.
Sonuç mu!
F.Bahçe hırsı ile kötü hava şartlarını, Denizli'yi, hakemi de
yenerek çamurdan üç altın puan çıkardı