Yazarlar F.Bahçe için neler yazdı

F.Bahçe kupada Bursa'yı ilk maçta farklı yenerek tur kapısını araladı... Spor yazarları sarı-lacivertli ekip için köşelerinde şunları yazdı...

Rıdvan Dilmen -Önce saygı- MİLLİYET

Kendinize olan güveni abartıp, rakibe saygı duymazsanızBursaspor gibi ilk yarıyı 3-0 geride kapatırsınız. Fenerbahçe tam tersini yaptı, hayran bıraktı

Saygı bedavaya söylenecek, öyle her zaman kullanılabilecek bir kelime değildir. Hangi mesleği yaparsanız yapın önce kendinize saygınız olacak. Eğer sporcuysanız camianıza ve rakibinize de saygı duyacaksınız. Bu sadece oyun kuralları ve fair - play için değil, kazanmak adına da önemli çünkü.

Fenerbahçe takımı Denizli maçının son yarım saatinde başlayan, Sivas maçının tamamında devam eden bir çıkış yakaladı. Dün de 45 ila 65. dakikalar hariç müthişlerdi. Hem kendilerine, hem takımdaşlık duygusuna, hem de kazanmak için rakibe saygı gösterdiler. Ben son üç maçta Fenerbahçe takımına hayran oldum. Hatta farklı kadrolarla oynamalarına rağmen. Volkan’dan Semih’e kadar ilk 45 dakikanın tamamında ve son 20 dakikada müthiş bir konsantrasyon ve özveri içinde, rakibi ciddiye alarak, hem hücumda, hem savunmada çoğalarak mücadele ettiler. 
Bunun aksine Bursa takımı bilinenin dışında fazla rahattı. Güven futbolda çok önemli. Güvenli olduğunuz zaman iyi oynarsınız, daha başarılı olursunuz ancak bu güveni abartırsanız, “Biz zaten önemli takımız” derseniz, rakibinize saygı duymazsanız ilk yarıyı 3-0 geride kapatırsınız.

Bursa takımı ligin ciddi takımlarından. Ertuğrul Sağlam’ın da takımda büyük emeği var. Bu kadar puanı da yüksek konsantrasyonlu oynadıkları maçlarda kazandılar. Yoksa oyuncu kaliteleri çok yüksek değil ama oyuncular bu maça kadar yeteneklerinin sınırlarını zorluyordu. Tabii ki Fenerbahçe’nin çok iyi futbolu Bursa’yı kötü gösterdi. Ancak direnci çok düşüktü Bursa’nın.

Gökhan Gönül, Santos doğru zamanlarda hücuma çıktılar, etkili oldular. Lugano ve Bilica çok basit oynadılar (Bilica’nın ikinci yarının başındaki fantezileri dışında), Cristian - Emre ikilisi de savunmada ve hücumda yardımlaşmayı iyi yaptılar.

Aslında bugüne kadar Alex’in performansına veya attığı gollere göre kazananılan maçlarda diğer oyuncuların performansı değerlendiriliyordu. Alex kötü mü oynadı, hayır. Gollerde de payı vardı. Üç maçta atılan 11 golden bir tanesi bile Alex’a ait değil. Artık diğer oyuncular Alex’in sırtından indiler ve Alex’in iyi futbolu sadece, iyi futbol olarak kaldı. Takımı kurtaran kaptan değildi.

Bireysel anlamda kötü oynayan yoktu. Semih’i çok beğendim. Bir forvet düşünün; ne havadan, ne yerden top bırakmıyor. Bu arkadaşları için büyük avantaj. Alex’in kullandığı duran toplar dokunursan gol olacak gibiydi. Şimdi dokunmasanız da gol olura geldi.
Hüseyin Göçek pozisyonlara yakındı. Kondisyonu da çok iyi. Yine çok beğendim

Sergen Yalçın -İlk finalist Fenerbahçe!- FANATİK[page_end]

Sergen Yalçın -İlk finalist Fenerbahçe!
Bu maçı kazanan takım final oynayacaktı bana göre Türkiye Kupası'nda. Başlığa aldanıp da sakın yarı finali unuttuğumu zannetmeyin. Bu maçı kazanan takım final oynayacaktı bana göre Türkiye Kupası’nda. Büyük bir ihtimalle de final oynayan takım Fenerbahçe olacak.

Zor gibi görünen gece çok kolay geçti Fenerbahçe için. Bunda Bursaspor ekibinin antrenör ve oyuncular olarak katkısı da çoktu. Maça baktığımız zaman Bursaspor hiç de alışık olmadığımız bir sistemle oynadı. Rakibe topla çok oynama fırsatı verdi ve beraberinde pozisyon bulma şansı tanıdı.

Bursaspor büyük oynadı!
Fenerbahçe gibi kaliteli oyuncuları olan bir takımı rahat oynatırsanız kalenizde üç veya daha fazla gol görmeniz de doğaldır. Bursaspor bir büyük takım gibi oynamaya çalıştı Fenerbahçe karşısında. Bana göre de en büyük yanlışları buydu. Yeşil-Beyazlılar bir Anadolu takımı olduğunu unutmamalı ve oyunun gereklerini yerine getirmeli. Bunda Ertuğrul Sağlam’ın da katkısı büyüktü.

Volkan niye kenarda?
Bursaspor’un en etkili silahlarından olan Volkan Şen’in kenarda oturmasına bir anlam veremedim. Oynasaydı bence çok etkili olurdu. Kulübeye mahkum edilmesi bence büyük bir hataydı. Fenerbahçe aslında çok mücadele etmedi ama zorlanmadı da... Tabi Sarı-Lacivertliler’de özellikle defans bloğu çok etkili oynadı. Böylece Alex, Özer, Semih gibi oyuncular da çok koşmadan oynama fırsatı buldular. Özellikle Özer’in çok iyi oynadığının altını çizmek istiyorum. Bursaspor da yan topları iyi kullanan Fenerbahçe’ye önlem almadı. Bu bence büyük bir hataydı. 

Uğur Boral ve Lugano
Sarı-Lacivertli ekipte iyi bir form yakalayan Uğur Boral’ın şanssız sakatlığı dikkat çekti. Geçtiğimiz hafta Sivasspor deplasmanında güzel oyununu iki golle süsleyen Uğur Boral’ın sakatlanması Fenerbahçe açısından kötü oldu. Gerçi onun yerine oyuna giren Vederson da maç boyunca hücuma destek vererek, etkili olmaya çalıştı. Defanstan da özellikle Lugano’yu başarılı buldum. Zaten duran toplarda sık sık ileri çıkarak gol arayan Lugano dün de boş geçmedi. Netice itibariyle Fenerbahçe maçı kazandı ama Bursaspor bence kendi yanlışlarından dolayı kupaya veda etti.

Gürcan Bilgiç -Sahadaki efendiler...- SABAH[page_end]
 
Gürcan Bilgiç -Sahadaki efendiler...

Zor maçı kolay yapacak ekipmanları artık devreye sokarak oynamaya başladı Fenerbahçe. Son dört maça damga koyan 'efendiler', süreklilik için gereken en önemli transferi de takımlarına katmışlardı. Artık 'ruhlarını' da ortaya koyarak, bunu beceri ve akılla birleştirerek varlar sahada.
Bursa maçında birçok etken sayabiliriz ama ilk anda göze çarpan yerliler lehine 6 artı 5'lik üstünlüktür. Semih ve Emre zaten malumdu. Özer de artık maçların efendisidir. Gökhan Gönül ile birlikte sakatlanan kadar Uğur Boral da topun peşinde, takımın sahibi rolündeydiler. Ve elbette kaptan Alex... Duran topları sol ayağının sihri ile kullanan Kaptan, rakibe önlem alma şansı bırakmayan "bir başkalığını" gerektiği anda gözlere batırıyordu. Artık topun çok sahibi var Fenerbahçe'de. Zaten bol pozisyonun, rakibi sürekli tedirgin eden temponun ve ileriye koşmanın temelinde bu var. Alex'i kontrol ederken Özer'i hesaplayamayanlar, Semih'in her uzun topu saklayıp, takım arkadaşlarına çıkardığı davetiye ile sürekli geriye koşu yapmak zorunda kalıyorlar.

TESADÜFLERE TESLİM OLMUYOR
Nerede o ilk yarının tesadüflere teslim olan takımı, nerede dünkü gibi pes etmeyen, direnen, hırsını koruyan ve kazanmak için vazgeçmeyen kadro... Ve bu sürekliliğin peşine takılan 40 bin kişi. Evet, artık tribünler "kafalarına göre bir takımları" olduğuna ikna oldular. Maçın saati, havanın soğukluğu veya açık kanaldan yapılan yayın, efsanenin geri dönüşüne şahitlik yapmak üzere yerlerine geri dönenlerin mazereti olmadı.
Bir başka önemli nokta da Mehmet Topuz'un kulübe günlerine başlaması ve Özer Hurmacı'nın artık ilk on bir oyuncusu olmasıdır. Bulduğu şanslara rağmen gölgede koşmayı tercih eden Topuz'u Daum'un tekrar kulübeye alması da Alman hocadan beklenmeyecek derecede çok cesur bir karardır. Yönetimin en pahalı iki yatırımı; Güiza ve Topuz'u, bu çocuklar 'eksik' hanesinden bile çıkarttılar. Performansın takdir noktası da budur. Sivas'taki sonucu rakibe bağlayanların, Bursaspor gibi önemli bir takım karşısındaki bu performansı da dikkatle incelemesi lazım. Belki inanmak istemiyor olabilirler ama efsane geri dönüyor. Hayırlı olsun...

Erdoğan Şenay -Kupada fiesta- MİLLİYET[page_end]

Erdoğan Şenay -Kupada fiesta
Fenerbahçe, komple düşünce ve takım oyunu bütünlüğünü geliştirerek yoluna devam ederse hem kupada hem ligde bayram havasında geçen bir sezon yakalayabilir

Kadıköy’de son yılların en görkemli 90 dakikalarından birini yorumlayıp ve de sergileyen bir “Fenerbahçe fiestası” yaşanmaktaydı.
Başlama düdüğü ile birlikte oyuna dört elle sarılan bir Fenerbahçe’nin düşünce ve uygulama sürati karşısında kim durabilirdi ki dün gece? Hem de oynadığınız takım Türkiye Ligleri’nin en güçlü ekiplerinden biri olan Bursaspor olsa dahi...
Gerçi ilk 15 dakika Bursaspor orta sahayı ele geçirip Fenerbahçe’yi organize kontrataklarla hayli de sıkıştırmaktaydı aslında... Ancak Sivasspor maçında yedekleriyle de olsa oyuna ve sahaya hakim olup sonuçtan beş sayı çıkaran bir takımın “savaşırsan kazanırsan mantelitesi” dün cezası bitmiş as oyuncularla da şaşmaz bir prensip olarak yorumlanıyorsa eğer, o takımın kendi sahasında “müthiş bir futbol gecesi” yaratması ve bu lezzet dolu gecenin keyfini önce tribünlerdeki sevdalılarına, yanında da ekranlardaki on milyonlarca taraftarına cömertçe sunması önlenebilir mi?
Sivas maçındaki yorumumuzda uzunca değinmiştik... Bursaspor önündeki süper yarışma için de hatırlatmalıyız. Güiza’nın sakatlığından doğan yenilenme yani Semih’in devamlılık kazanmasından tutun da Cristian Baroni - Dos Santos- Emre Belözoğlu - Özer Hurmacı ve Gökhan Gönül gibi isimlerin kaptan Alex’in liderliğinde maç boyunca yaptıkları sayısız “hücum baskınları” Bursaspor’un yarışma planlarını alt-üst etmekteydi dünkü futbol lezzetleriyle donanımlı Fenerbahçe gecesinde...
Ehh... İleride Fenerbahçe’nin son adamı olarak gezinen ve geçmişteki bir çok maçında Fenerbahçe’yi adeta golsüzlüğe kelepçeleyen yorgun ve tembel İspanyolu kadrodan çekip alırsanız işte gözlerinize müthiş bir yardımlaşma keyfi ile birlikte toplu halde hücum edip dev rakibini oyunun erken zamanlarında attığı gollerle teslim alan bir “Fenerbahçe gösterisi”ni yakalarsınız...
Ayrıca kalede Volkan’ın tribünlere güven veren tavırları, göbekte Lugano ve Bilica’nın görev paylaşmadaki düşünsel dengeleri de Fenerbahçe defansında her maç daha da olumlu olarak gelişmektedir.
Yani Fenerbahçe, “komple düşünce ve takım oyunu bütünlüğünü” geliştirerek yoluna devam ederse sarı-lacivertli kadro bu yıl hem kupada hem de ligde bayram havasında geçen bir sezon yakalayabilir. Ancak bakalım gelecek haftaların yepyeni 90 dakikaları bizim düşüncelerimizi ne kadar doğrulayacak.

Erman Toroğlu -Yerliler oynayınca- HÜRRİYET[page_end]

Erman Toroğlu -Yerliler oynayınca
FUTBOL sürprizler oyunudur ama kendi sahanda 3-0 turu geçmek demektir. Eğer elenirsen, zaten takım değilsin demektir...

Geçtiğimiz 3 yılda Fenerbahçe’de hep Alex tartışıldı. Alex oynarsa Fenerbahçe kazanıyor, oynamazsa kazanamıyor... Alex’in üzerine takım kurulur mu... Alex satılsın yeni takım kurulsun... Alex olmasa Fenerbahçe yok mu olacak?.. Bunların gerçek payı vardı. Alex kımıldamazsa F.Bahçe yürümüyordu. Dede geldi, Alex’i bazen neredeyse ön libero oynatmaya kalktı. Bir başka teknik adam Alex’i neredeyse santrfor oynatmaya kalktı. Peki sorun Alex miydi? Bence hayır.

Türkiye’de takımlar, özellikle büyük takımlar “yabancı futbolcudur” deyip gidiyorlar. Yani ne kadar çok yabancı alırsan, o kadar fazla maç kazanacaksın. Ama Türkiye’ye gelen yabancılara baktığınız zaman çoğunun fiyasko olduğunu görüyorsunuz. Neden? Çünkü “nitelikli” yabancı almadığınız zaman yabancı alsan ne olur, almasan ne olur. Şimdi bu kadar tıraşı neden yaptım oraya gelelim...

Maç 3-0 oldu Fenerbahçe maçı mı bıraktı, yoksa 3-0 oldu Fenerbahçe bitti mi? Bence birincisi. Neden, çünkü bakın bu sene yerliler etkili olmaya başladılar. Kalede Volkan vasatın üstünde iyi oynuyor. Sağ bek Gökhan Gönül genelde iyi oynuyor. Özer hemen hemen takıma monte oldu. Semih öyle veya böyle etkili. Emre iyi oynamaya mecbur olduğunu biliyor. Uğur Boral elinden ne geliyorsa yapıyor. Selçuk oynadı mı vasat veya üzerinde. Deniz ile Mehmet Topuz da kötü değiller. Bütün bu yerliler bir şeyler yapınca, mücadele edip koşunca Alex’den fazla bahsetmiyorsunuz. Bilica-Lugano ikilisi iyi mücadele ediyorlar ama değişken oynayan forvetler karşısında dağlara taşlara işler yapıyorlar..

Başkandan korktu
Bursaspor iyi mücadele ediyor. Fizik olarak da vasatın üzerindeler. Ama çok monoton oynuyorlar. Değişken değiller. Süratlari bir alçalıp bir yükselmiyor. Hep aynı tempoda oynuyorlar. Kendinden zayıf takımların alayını götürürler. Üzerindekilere de fazla bir şey yapamazlar. Bitirici noktada etkili adamları yok. Sercan çabuk adam ama henüz golcü değil. Dağıtıyor, parçalıyor ama sokamıyor. Ses yapıyor, görüntü yok.

Hakem Hüseyin Göcek futbolcular kadar koştu. Adil olmaya çalıştı ama üzerinde hala büyük takım baskısı var. “Kulüp başkanlarının beyanatları hakemleri etkilememeli.” Ama maalesef baskı altında kalıyorlar. Yardımcı Şencan, birinci yarı kaçırdığından daha tehlikesini yakaladı. Ama golü iptal ettirdi. Herhalde o da başkan fırçasından korkmuş olsa gerek.

Ali Gültiken -İlk yarıda bitirdi- SABAH[page_end]
 
Ali Gültiken -İlk yarıda bitirdi

Kupa çeyrek finallerinde evinde gol yemeden 3-0 gibi farklı skor elde etmek çok büyük aksilik olmazsa 'işi bitirmek' demek. Farklı skor, ilk yarıda oynanan mükemmel futbolun sonucu. Bu yarıdaki F.Bahçe'yi izlerken bir futbol seyircisi olarak keyif almamak mümkün değil. İzleyenler kadar sahadaki F.Bahçeli futbolcuların da aynı hazzı aldıklarını ve büyük keyifle oynadıklarını düşünüyorum. Çünkü sahada arzulu, istekli, agresif ve daha da önemlisi sürekli öne oynayan bir F.Bahçe vardı. Defans hattından en uçtaki Semih'e kadar tüm sarı-lacivertli futbolcular, ilk bölümlerde rakibine oynama şansı ve alanı bırakmadan müthiş bir baskı kurdu. Bu baskıyı devam ettirmek için defansını öne çıkardı ve sürekli kazandığı ikinci toplarla Bursaspor'un tüm etkinliğini yok etti.
Bu yarıda Bursa için söylenebilecek tek pozisyon Sercan'ın sakatlanmadan önce geliştirdiği kontratak pozisyonuydu. Burada Sercan için bir parantez açmak lazım. Çok yetenekli ve kaliteli bir oyuncu. Çok daha büyük aşama kaydetmesini de bekliyorum. Fakat oyun anlayışını ve futbol düşünce yapısını biraz daha yukarıya çıkarması lazım. Getirdiği topta yaptığı işler mükemmel, fakat vermesi gereken final pasını yapmayarak hem kendini sakatladı, hem de takımının belki de kupada ihtiyacı olan deplasman golünü kaçırdı.

SEMİH ŞENTÜRK FARKI
F.Bahçe'ye tekrar döndüğümüzde, Semih, Özer ve Uğur'un getirdiği dinamizmden de bahsetmek gerekiyor. Semih çok iyi bir hedef santrfor. İyi hedef olabilen, asist yapabilen, rakip arkasına çok iyi koşular atabilen ve üstüne de gol yüzdesi çok yüksek bir oyuncu. F.Bahçe'nin bu şekilde baskılı oynadığı maçlarda ne kadar etkili olabileceğini bu karşılaşmada bir kez daha ortaya koydu. Özer, sağ kanadı çok iyi kullanırken, topla içeri kat ettiği veya topsuz ters bölgede sürekli gol bölgesine girip, takımının çoğalmasını sağlayarak F.Bahçe'de eksiklik gibi görünen önemli bir işi başarıyla yaptı. Çünkü hem kanat oynayabilen, hem santrfor oynayabilen, hem de forvet arkası oynayabilen bir oyuncu. Bunun ötesinde ileriye de dripling yeteneğinin yanında topsuz oyunu da iyi oynayabilen bir oyuncu. Bu yüzden F.Bahçe'ye katkısı çok üst seviyede.
Bu kadar istek ve arzuyla oynanan maçta ikinci yarı daha kontrollü geçse de F.Bahçe için büyük bir avantaj yarattığını da net olarak gördük.

Yalçın Türk -İlk yarı keyfi- FANATİK[page_end]

Yalçın Türk -İlk yarı keyfi
3 farklı galibiyet ikinci yarıda Fenerbahçe'ye fren yaptırdı. İlk dakikalarda keyifli bir maç olacağının elektriğini aldık. İki takım da sıkı mücadele veriyordu. Ertuğrul hoca, sol tarafı Bülent-Bekir, sağ tarafı ise Ali Tandoğan ve Turgay’la sağlama almıştı. Ama duran toplardaki Fenerbahçe ustalığını unutmuştu. Sarı-Lacivertli ekibin orkestra şefi Alex, iki duran topu ceza alanına indirdi. Bursaspor savunmasının adam paylaşımındaki şaşkınlığını Dos Santos ile Lugano affetmedi.

Skor üstünlüğü Fenerbahçe’nin iştahını kabartırken, Yeşil-Beyazlılar’ın ise disiplin dengesini bozdu.

Alex, Emre, Özer başlangıçlı hücum organizasyonları futboldaki göz zevkini okşadı. Belki de Fenerbahçe bu sezonun çizgi bindirmelerini bu maçın ilk yarısında yaptı. Konuk takımda ayakta kalmaya çalışan Ömer Erdoğan ile, sakatlanıp çıkana kadar Sercan Yıldırım’la aldı. Sercan’ın sakatlanmasına en çok sevinen Bilica olmuştur. Genç golcü iki kez Brezilyalı’yı arkasına takarken, tribünleri de endişeye boğdu.

3 farklı galibiyet ikinci yarıda Fenerbahçe’ye fren yaptırdı. Sarı-Lacivertliler’in golü düşünmemeleri rakibe rahat oynamayı vermeleri çok ilginçti. Bursaspor önemli fırsatlar yakaladı. Konuk takım oyuncularının son vuruşlardaki beceri zayıflığı Fenerbahçe’nin şansı oldu. Fenerbahçe ligin ilk yarısının sonlarında yakaladığı çıkış ivmesini Bursaspor karşısında da sürdürürken, Ziraat Kupası’nda yarı final için önemli avantaj yakaladı.

Semih Yuvakuran -Hırs ve mücadele başarıyı getirir- ZAMAN[page_end]  
 
Semih Yuvakuran -Hırs ve mücadele başarıyı getirir
Daum'un Sivasspor maçında oynayan yedeklerden sadece Uğur Boral'a ilk 11'de görev vermesi doğru muydu?
Uğur Boral'a görev verdi ama Uğur, ilk 11'i hak etmişti. Yedek kalan Özer Hurmacı tercihi de yerindeydi.

Sağ kanatta oynayan Mehmet Topuz, uzun aradan sonra yedek kaldı. Özer Hurmacı, onun yerini doldurdu mu?

Son haftalardaki kötü performansı yüzünden Mehmet Topuz, haklı olarak kulübede oturtuldu. Yani Daum'u tebrik ediyorum. Görevi en iyi şekilde yerine getireni zaten oynatıyor. Özer, dünkü futboluyla bu formayı kolay kolay vermez.

Fenerbahçe'nin tek forvet oynamasını nasıl karşılıyorsunuz?

Daum, tek forvet oynadı ama bence sezon başındaki ilk üç maç haricinde Fenerbahçe'yi bu kadar istekli, mücadeleci ve hırslı gördüm. Tek forvette Semih topla buluştuğunda ona inanılmaz bir şekilde çok büyük destek geldi. İlk 10 dakika haricinde Fenerbahçe, Bursaspor'u adeta perişan etti.

Fenerbahçe, bu sezon ilk defa 1-0 öne geçtikten sonra geriye yaslanmadı ve farklı galip geldi. Bunu neye bağlıyorsunuz?

İnanılmaz istek ve arzuya bağlıyorum. Acaba diyorum, Sivasspor maçı oynamayanları mı hırslandırmış? Çünkü forma her an elden gidebilir. O yüzden çok çalıştılar. Mücadele ettiler. Sivasspor maçında oynamayan Lugano, çok hırslıydı. Çünkü formayı kaptırdılar mı almak bayağı çok zor olacak.

Saracoğlu'nun zemini takımları nasıl etkiledi?

Zemin şu an mükemmel. Ben çok iyi biliyorum; o zeminin bu duruma gelmesi için ne kadar çaba gösterildiğini. Hollanda'dan gelen makinelerle ekipler çimi kurutuyorlar. Şu an verimli mi? Bizim zamanımıza göre muhteşem. Ancak her şeyiyle mükemmel olan bir stat zeminiyle sırıtıyor.

Fenerbahçe, bu performansıyla Türkiye Kupası'nı kazanır mı?

Çok ciddi bir takıma karşı oynadılar. İyi ki transfer yapmamışlar. Zaten ihtiyaç da yoktu. Eğer birileri alınsaydı futbolcular huzursuz olacaktı. İçeride dedikodular başlayacaktı. Futbolcular, dünkü oyunla bu sene kupa hasretine son vereceklerini ispat ettiler.

F.Bahçe'de kimleri beğendiniz?

Bütün takımı beğendim. Başta Alex, yorulana kadar Emre Belözoğlu, Semih Şentürk ve Dos Santos... Daum'u da tercihlerinden dolayı tebrik ediyorum. İdeal tertibi buldu. Ben ilk defa birbirlerinin yardımına koşan ve mücadele eden bir takım gördüm sahada. Bu tempoyu hiçbir ekip dayanamazdı. Üçüncü sıradaki Bursaspor'un F.Bahçe'ye karşı sadece Ali Tandoğan'la girdiği bir pozisyon var. O da düşündürücü...

Süper Lig'in en formda takımlarından Bursaspor, kupa maçında tanınmaz haldeydi. Sizce bunun sebebi neydi?

F.Bahçe'nin hırsı önemliydi. Bursaspor, ilk 10 dakika kalitesini belli etti. Ama F.Bahçe'de de çok kaliteli isimler var. Kanarya, dün takım hüviyetine büründüğü için Bursaspor hiçbir şey yapamadı. Şu ana kadar bireysel futbolcuları iyiydi. Dün öyle değildi. Bursa, F.Bahçe'ye saldırmanın faturasını çok ağır bir şekilde ödedi. Defans güvenliğini elden bırakmamak lazım.

Selçuk Yula -Finale giden yol- TAKVİM[page_end]

Selçuk Yula -Finale giden yol
Sivas'ta oynamayan kart cezalıları dün akşam sahadaydı. Sivas'ta işlerini mükemmel yapan futbolcular da kulübedeydi. Şu bir gerçek ki F.Bahçe oynayanıyla yedeğiyle iyi bir takım olmuştur. Daum, mükemmel performans gösteren Uğur Boral'ı 11'de tutarken sol kanatta bocalayan Özer'e daha iyi iş yapabileceği sağ kanatta görev verdi. F.Bahçe oyuna iyi başlayan taraftı. İyi de götürdü.

Takım acele etmeden sabırla oynuyor. Ayağa toplar yaparak rakibin açığını kovalıyor. Yakaladığı anda da ısırmaya başlıyor. İşte Santos'un attığı ilk gole kadar Alex ve Santos ile girilen 2 tane yüzde yüzlük pozisyon var. Arkadan yine Alex ve Semih ile girilen yüzde yüz pozisyon ve atılan 3 gol var. Yani F.Bahçe'nin ilk 45 dakikaya 7 gol sığdırması işten bile değildi, hem de Bursa gibi bir takıma. Bu pozisyonlar üretilirken Bursa'ya doğru düzgün pozisyon verilmemesi de ayrıca incelenmesi gereken bir konu.

Sercan'ın tamamen şahsi çabasıyla götürdüğü 2 top var. Takım oyunu namına birşey yapmayıp bireyselliği umut bağlarsan işte böyle ağır sağda 40-50 metre top sürmek zorunda olan futbolcunun adele sakatlığına da mani olamazsın. F.Bahçe'nin ise tek toplarla rakip kaleye gitmesi bizlerin tribünden güzel futbol izlemesini sağlıyor. Hele atılan 3. gole ne demeli... Top Semih'e gelene kadar belki 10'dan fazla tek pas yapıldı ve en son işi bitirmek de Semih'e kaldı.

2. devre Ertuğrul Sağlam hiç olmazsa 1 gol atıp tura ortak olabilmek için daha riskli bir oyunu tercih etti. İlk devre F.Bahçe kalesinde görünmeyen Bursa'nın etkili ataklarını izledik. Bu arada F.Bahçeli skorun verdiği avantaja ve tempoyu daha düşürmesine rağmen Özer ile Gökhan Ünal'ın direkten dönen topları gol olsa farkı daha da artırabilirdi.
Neticede F.Bahçe, Denizli ve Sivas maçlarında yaptığı şovlara bir yenisini de Bursa maçını ekledi. Şimrimlik işler iyi gidiyor umarım bundan sonra da böyle devam eder.

Ziya Şengül -Semih Şentürk Gerd Müller gibi- STAR[page_end]

Ziya Şengül -Semih Şentürk Gerd Müller gibi 
Bu sezonun flaş takımı Bursaspor. Saracoğlu’nda farklı yenilmesine rağmen, ayakta alkışlıyorum... Hayatımda ilk kez kaybeden bir takımı methediyorum. 3 gol görmüş kalesinde; hala olumlu futbol adına ne gerekiyorsa sahaya onu yansıtıyor... Bu futbol düşüncesine, Ertuğrul Sağlam’a ve futbolcularına helal olsun diyorum.
Gelelim kazanan Fenerbahçe’ye... İyi kadro, yetenekli futbolcuları var. Tribün desteği de mükemmel. Daha önceki maçlarda nasıl eleştiriyorduk? Yürüyen takım... Kazansa bile “Yürüyerek her zaman kazanamazsın” diyorduk. Dün kazanma adına rakibinden daha fazla koşan, rakip kalede pozisyonlar üreten, en azından attığı kadar kaçıran, arzulu, istekli bir Fenerbahçe izledik. Böyle bir takımı izlerken, kaybetse bile fazla eleştiri getirmem.

İşte benim istediğim, “60 dakikalık” mükemmel Fenerbahçe...  Daha gollere gelmiyorum. Savunma anlayışlarıyla bugüne kadar Lugano ve Bilica’yı yerden yere vuran ben, bu maçta ufak tefek hatalarını görmezden gelip, disiplinli oynamalarına alkış tutuyorum. 

Gelelim gollere... İlk iki gol duran toplardan geldi ama, başrolde savunma ağırlıklı futbolcular, Dos Santos ve Lugano vardı. Lugano öyle abuk-sabuk, ite-kaka gol atmadı. İlk önce pas verdi, sonra da dönen topta mükemmel bir vuruşla fileleri havalandırdı. Aynı şekilde Dos Santos da...

Semih’e ayrı bir paragraf açmak isterim. Benim futbolculuk dönemimde, Almanlar’ın efsane golcüsü Gerd Müller vardı. Vallahi de billahi de Semih’i ona benzetiyorum. Semih’e gol atmak, şık bir kıyafete kravat takmak gibi yakışıyor.

Daum’a da, oyuncu değişikliklerini yerinde ve çok doğru yaptığı için alkış tutuyorum. Fenerbahçe, goller yemesine rağmen oyundan düşmeyen Bursaspor karşısında, mükemmel bir 60 dakikalık futbolla, iyi mücadele ederek turun kapısını araladı.

Alaattin Metin -Semih darbeli matkap gibi- AKŞAM[page_end]

Alaattin Metin -Semih darbeli matkap gibi
Fenerbahçe'deki en büyük değişim, orta sahasının savaşması, pres yapması, çabuk oynayarak topu dikine rakip kale önüne taşıması...
Daha önce yan pas, geri pas yapıyordu. Topu kaybettiği vakit oyundan düşüyordu. Şimdi kazanmak, rakibine oyun kurdurmamak için mücadele ediyor.
Bunun da nedeni, güçlü ve takım olmaktan geçiyor.
Semih, Avrupa Şampiyonası'ndan bu yana en iyi futbolunu oynadı..
Tek başına Bursa defansının balansını da bozdu, moralini de. Fizik olarak o kadar güçlü ki, attığı deparlar, ikili mücadeleler ile hamur gibi yoğurup güçlerini sıfır noktasına düşürdü. Arkasından gelen Lugano, Özer, Santos gibi diri arkadaşlarına öldürücü darbe yolunu açtı..
Bursaspor Sercan için 8 milyon euro bonservis bedeli istiyor.
Dün akşam makine gibi çalışan Semih bana göre 15 milyon euro eder.
Ve Özer.
Denizli maçında sol kanat oyuncusu Sivas'ta ön libero.
Bursa'da sağ kanat.
Yarın öbür gün Alex'e bir şey olsa, koy yerine.
Her yerde mükemmel oynuyor.
Kazım ve Carlos gitti, takım da, Santos da düzeldi.
Brezilya Milli Takımı'ndaki gibi oynamaya başladı.
Attığı gol güzel ama ondan önce dört kişiyi geçerken yaptığı şık hareketler var ki, o her şeyi anlatıyor.
Yerine göre bek, yerine göre hücum oyuncusu. Topu önündeki arkadaşına atıp, kanadı çalıştırıyor. Kendisi de içeri girip akıl almaz hareketler yapıyor.
Görüntü olarak bakıyorsun takım tek forvet.
Hücuma çıktığı vakit beş kişi rakip kale önünde. Alan daraltma da var, sekecek topları da kazanıp kontratağa çıkacak oyuncu da.
Fenerbahçe öyle tempolu, hırslı futbol oynuyor ki, karşısında çelik olsa erir.
Türkiye'nin en iyi top oynayan takımlarından olan Bursa, Fenerbahçe'nin baş döndüren baskılı oyunu karşısında dağıldı.
Oyunun başında Bilica'ya yapılan kolundan tutup çekme, hatta topaç gibi çevirme hareketi vardı. O da bu pozisyon penaltı mı diye çok tartışıldı. Ama Fenerbahçe'nin güzel oyunundan sonra, o pozisyonu kimse konuşmadı.
Neden!
İyi oynayıp, farklı kazandığı için.
Alex bile bu maçta ön plana çıkamadı. Yani, 'Tut Alex'i, kilitle Fener'i' tezi çürüdü.

Hakan Yaşar -Çift kupa alır (mı?) -VATAN[page_end]

Hakan Yaşar -Çift kupa alır (mı?)
GEÇEN gün NTV Spor’da Not Defteri’nde Oğuz-Aykut-Rıdvan, 103 gollü 1989’daki günleri yadetti... Onları görünce aklıma ilginç bir F.Bahçe gerçeği gelmişti.. Düşünün; tarihe geçen sezonun 3 kahramanı ile F.Bahçe bırakın sonraki sezonu tam 6 yıl şampiyonluk görmedi..

PEKİ neden? Çünkü F.Bahçeli futbolcu en iyi teknik adamdır. İsterse en iyi antrenmanı yapar. En iyi kondisyonu yükler kendine. En güzel futbolu oynar. Yeter ki istesin...

ALEX’Lİ bu kadronun defosu da aynı... Konsantre olduğunda rakip tanımıyor. Mesela 8’de 8’lik müthiş seri. Şımarınca ağır tokadı yiyor.. Tıpkı kasım ve aralık ayındaki türbülans gibi.. Eskişehir’de Aziz Yıldırım’ın sopasını(!) göstermesiyle başlayan başarılı yol haritasının son kurbanı Bursa’ydı.. Hem de Anadolu’nun en ‘sağlam’ denen takımı..

40 dakikada 3 gol bulmak, özellikle de çamur deryasında.. Üstelik çok teknik bir kadroyla.. Ayrıca başarıyı değerli kılan bir detay da var.. Ömer Erdoğan-Zapo gibi havada uçanı tutan, karada kaçanı yakalayan iki stoperine karşı rakibi eziyorsun. Aklını kullanmasıyla ünlü Ivankov da cabası..

DURAN topların dönüşlerde gol olması aslında şanstan çok bir emeğin karşılığı.. Santos’un ilk golden 1 dakika önce yaptığı Messi çalımı, Semih’in ilk 2 goldeki çalışkanlığının meyvesini 3. de alması, bir ‘kurnaz broker’ı aratmayan Lugano’nun kale önü fırsatçılığı.. Tüm bunlar işleyen demir ışıldar gerçeği.. Güzel gollerin başka izahı yok.

TAKIMIN içine dalmamak gerekiyor. Çünkü hepsi iyi oynadı.. Eleştirecek kimse yok. Uğur’un başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Ne talihsiz birisiymiş? Ne zaman form tutsa başına bir iş kalıyor. Ve Semih.. Daha bir santrforluk özelliklerini konuşturduğunu görüyoruz. Emre, takıma hız katıyor. Özer de iyi günündeydi.. Alex’i de ekleyin, 4 silahşorlara dönüşüyorlar sahada.

3-0 sonrasındaki vites küçültme rehavet değil ileriki maçlara bakış.. Ancak bu bölümde Volkan’ın iki tane kurtarışı var ki, bu da F.Bahçe’nin oyun içi istikrarsızlığı ve Alex, Semih, Özer’le oynadığında takım savunması adına verdiği arızanın belgesi. Şov futbolu oynarken (Kendini Maradona sanan Bilica vb.) bunu da ihmal etmemek gerekir..

ÖZETLE; değişim güzeldir. F.Bahçe değişiyor. İlk yarı 1-0’ların takımıydı. Şimdi ailece hücum ediyor. Ve istiyor! Bu kazanma isteğine çomak sokulmazsa çifte kupa yakın..

Tamer Bağlan -Fenerbahçe'ye tek devre yetti- FANATİK[page_end]

Tamer Bağlan -Fenerbahçe'ye tek devre yetti
Hem keyif alıyor, hem keyif veriyor hem de istediği gibi sonuca gidebiliyor Fenerbahçe gibi kaliteli futbolculara sahip takımlar.

Hem ligin hem kupanın favorilerinden iki takımın mücadelesi güzel olmalıydı ve oldu da. Tempo, çabukluk, azim; ne ararsanız vardı. Merak edilen, Sivas havalısı Fenerbahçe’nin, Bursaspor gibi güçlü ve istim üstündeki bir rakip karşısında ne yapacağıydı.

Ne yaptığını anlatmaya Emre’yle başlasak, Baroni’ye ayıp olur mu acaba. “Golü de var” diye Andre’den söz etmeye kalksak, ters tarafta ‘rüzgarın oğlu’nu oynayan Gökhan Gönül alınır mı? Bilica’yı gereksiz bazı hamle ve faullerine rağmen övmeye kalksak, Lugano kaşını kaldırır, o müthiş bakışını atar ve saldırır mı? Özer, Semih, Alex üçlüsünden birinin pas trafiğine değinmeye kalksak, ismi sonradan yazılacak olan darılır mı?

Koşup, mücadele edip; rakibin üzerine hem savunma hem hücumda birkaç kişiyle gidince, pas alış-verişine, tek topa, salına-salına oynamaktan daha çok değer verince, futbol çok daha seyredeğer oluyor işte. Hem keyif alıyor, hem keyif veriyor hem de istediği gibi sonuca gidebiliyor Fenerbahçe gibi kaliteli futbolculara sahip takımlar. O zaman rakibin dağınık ya da tek parça olması da fark etmiyor, fark oluyor kendiliğinden. Sivasspor maç yazısını “Bir de Sivasspor gibi dağınık bir rakip gerekli!” diye bitirenlere de sağlam kapak oluyor tabii!

Bu arada Turgay, Krita ve Ozan’ı da takdir etmeden geçmemeli ve Uğur ile Sercan’a da geçmiş olsun demeli...

Selim Soydan -Fener’i tutamazlar- VATAN[page_end]

Selim Soydan -Fener’i tutamazlar
SEZONUN bence en iyi futbol oynayan iki takımı karşılaştı dün gece Kadıköy’de... Zannedersem Sivas’taki oyunun gerçek olup olmadığını merak etmiş ki taraftarlar, dondurucu soğuğa rağmen tribünlerin yarısından fazlasını doldurmuşlardı. Sarı-lacivertliler pek de alışkın olmadığımız bir şekilde arzulu ve tempolu başladı maça. Acaba ne oldu da 2 maçtır takım bu kadar değişti? Oyuncular artık takıma girmenin ne kadar zor olduğunu yeni mi anladı acaba? Herhalde öyle ki, yalnız 1-2 kişi değil, tüm takım istekliydi. Hem de öyle arzululardı ki, Bursa gibi çetinceviz önünde daha ilk yarıda turu getirecek skoru bile buldular.

ALEX TAM KÂBUS GİBİ
PEKİ neydi ilk 45 dakikada 3-0 gibi net bir skoru getiren faktörler? Öncelikle Alex, Emre, Semih, Santos, Lugano, Gökhan Gönül ile Özer, hatasız ve çabuk oynadı. Hele hele Alex ve Emre takımı atağa o kadar çabuk çıkardı ki, ilk golden sonra gardı düşen Bursa karşısında oyun tek kaleye döndü. İlk gol tamamen Santos menşeili. Önce şık hareketlerle girdi, bitiremedi, bir pozisyon sonra direkten dönen topu tamamladı. Tabii ayrıca burada Alex’in ölü noktaya kullandığı frikiğin de hakkını vermek lazım. Zaten dün Alex gerek oyun içinde gerekse serbest vuruşlarda arkadaşlarına öyle servisler yaptı ki, Bursa’nın tek başına kâbusu oldu..

SEMİH’E de değinmeden edemeyeceğim. Topu rakip sahada o kadar güzel tutuyor ki, takımın nefes almasını sağlıyor. Ayrıca top hakimiyeti ve arkadaşlarıyla yaptığı olumlu pas alışverişleri onun en büyük artısı. Kezman döneminde ondan 2 gömlek daha iyi olduğunu her zaman söyledim. Sonuçta Kezman yok, o var. Güiza da kâh oynuyor kâh sakat. Ondan da daha faydalı olduğunu anlamak için son 2 maça bakmak sanırım yeterli olur...

5-0 DİREĞE TAKILDI!
İLK yarıda 3-0 gibi bir skor ortaya çıkınca haliyle sarı-lacivertliler 2. yarıda tempoyu düşürdü. Peki bu dönemde Bursa ne yaptı derseniz, onlar da ‘bitse de gitsek’ der gibiydiler. Bırakın gol atmaya çalışmayı, fark daha açılmasın diye dua ettiler sanki... Dualar kabul olmuş ki, kaleciyi geçen topları direkler çıkardı. Sonuçta sarı-lacivertliler çok iyi oynadıkları maçı bileğinin hakkıyla kazandı ve tur kapısını ardına kadar araladı.

Günün Önemli Haberleri