Yazarlar F.Bahçe için neler yazdı
F.Bahçe, Gaziantep'i Güiza'nın füzesiyle devirdi... Zirve yarışını sürdüren sarı-lacivertli ekip için spor yazarları köşelerinde şunları yazdı..
Rıdvan Dilmen -Aynı Antalya- Milliyet
iki hafta önce oynanan Antalyaspor maçının yazısını koysak bir
şey farketmezdi. Birbirine bu kadar benzer iki doksan dakika kolay
kolay olmaz herhalde...
Fenerbahçe, Gençlerbirliği’ni yenmiş olsa dün gece biraz daha fazla hücum yapabilirdi. Ancak puan kaybetme korkusu dün takımı olumsuz etkiledi. Antalyaspor maçındaki gibi oyuna hızlı başladılar. Beklendiği gibi değil beklenmedik bir gol buldular. Şık goller atabilen bir oyuncu olan Daniel Güiza’dan böyle bir gol ilk kez gördük.
Karşılaşma boyunca Fenerbahçeli oyuncular çok fazla koştu. Özellikle de top rakipteyken... Aynı Antalya ve Gençlerbirliği maçlarındaki gibi rakibe pozisyon vermediler. Zaten Lugano ile Bilica ikilisi birlikte oynadıklarında ligin en az gol yiyen takımlarından biri Fenerbahçe.
Evet rakibe pozisyon vermemek güzel ama kendi adına pozisyon üretememesi de büyük dezavantaj. Emre devre arasında sanırım kendi isteğiyle çıktı. Ya hastaydı, ya sakatlandı, ya da sarı kartı olduğu için oynamadı. Ancak sarı kartı olan bir oyuncu skor iki farka gelince oyundan alınır. Daum’un böyle bir hata yapacağına inanmıyorum. Emre’nin yokluğunda Selçuk ve Deniz ikilisi olunca doğal olarak hücum girişimleri kısıtlı kalıyor. Alex ve Özer hazır değil, Mehmet Topuz takımı hücuma itemiyor. Bir tek Güiza bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ayrıca Gökhan Gönül de uzun bir aradan sonra ilk kez iyiydi.
Fenerbahçe takımının şu futbolu şampiyonluğa yetmez. Çünkü tüm rakiplere karşı mahkum oynuyorlar. Lugano ile Güiza arasındaki mesafe 40-50 metre olursa bir şey yapamazsınız. Bir de Güiza’ya atılan toplar çok kötü. Dünyanın en iyi forveti gelse orta sahadan iyi top alamadığı sürece ıslıklanır.
Gaziantep takımı rahat bir takım. Pas yapmaya çalışıyorlar, sürekli hücumu düşünüyorlar. Bir de yetenekli oyuncuları olunca tehlikeli bir takım hüviyetine bürünüyorlar. Ancak dün Fenerbahçe ceza yayının 10 metre gerisine kadar gelebildiler o kadar.
Bir kez daha tekrarlıyorum; bu oyun haftaya derbiyi kazanmaya
yetmez. Mücadele iyi ama takım oyununu da geliştirmeli. Ancak öyle
maça ortak olurlar.
Maçın başında Santos kolundan çekildi ve bırakıldı. Tıpkı
Kayseri’de
Carlos’un yaptığı ve penaltıyla cezalandırılan pozisyon gibi. Ama
Kuddusi Müftüoğlu devam ettirdi.
Hakan Şükür -Kalesiz oyun ve derbi atmosferi-
Fanatik[page_end]
Hakan Şükür -Kalesiz oyun ve derbi
atmosferi
Derbi öncesi tribünlerin dolu ve coşkulu
olması en önemli gelişmeydi. Genelde baktığımızda zevksiz, tatsız,
amaçsız ve her şeyden önemlisi Fenerbahçe açısından güvensiz bir
oyun vardı sahada.
Derbi öncesi tribünlerin dolu ve coşkulu olması en önemli gelişmeydi. Genelde baktığımızda zevksiz, tatsız, amaçsız ve her şeyden önemlisi Fenerbahçe açısından güvensiz bir oyun vardı sahada. Maç içerisinde birkaç kişi dışında “iyi oynadı” diyebileceğimiz fazla oyuncu yoktu. Yetenekleri kısıtlı olan ama büyük bir maliyetle Fenerbahçe’ye gelen Mehmet Topuz, maç öncesi stresli durum nedeniyle baskı altında oynayan Özer, Fenerbahçe’nin iki kanadını oluşturdu. Mücadele etmek dışında bir şey yapmazlarken özellikle ofansif anlamda takıma katkı sağlayamadılar.
Stres yönetimi iyi yapılmalı
Fenerbahçe’nin hemen hemen her mevkisinde oynayan Deniz en çok
oynamak istediği mevkide oynamasına rağmen yerleşik Antep alan
savunması karşısında Alex ve Güiza ile beraber üretken olamadan
maçı bitirdi. Tabii bu şartlar altında stres yönetimini iyi yapacak
oyunculara ihtiyaç var. Bunu da yapabilen oyuncuyu sahada
göremedik. Hem televizyon başında hem tribünde izleyenler maçın bir
an evvel bitmesini bekler bir hal almıştı. Dikkatimi çeken bir konu
da Fenerbahçe’ye karşı oynayan defans bloklarının Sarı-Lacivertli
ekibin ofansif anlamda zorlayıcı bir etkisi olmadığı için çok rahat
maçlar çıkartması. Rakipler eğer skor avantajını yakalayamadıysa
ilerleyen dakikalarda ofansa çıkışta Fenerbahçe’ye zor anlar
yaşatıyorlar.
Bu ağır, isteksiz ve güvensiz oyunda maçın başından sonuna kadar bir şeyler yapma isteğindeki Güiza’nın belki de futbol hayatında hiç olmayan bir şekilde merkez santrforluktan çıkıp kanattan aldığı topu muhteşem bir vuruşla iç ağlara göndermesi maçın tabii ki kader anıydı. Bu gol ona büyük bir moral motivasyon getirecektir. Maç içerisinde Emre’nin gereksiz sinirli halleri herkesin diline pelesenk olmuşken buna devam etmesi, hakemler üzerindeki baskının artmasına ve o an için hak etmediği bir sarı kart görmesine neden oldu. Ve devre arasında stratejik olarak derbi maçı öncesi kenara alındı. Takımın üretkenlik beklediği Özer ve Alex’in fiziksel anlamdaki yetersizlikleri nedeniyle kalesiz oynanırcasına pozisyonsuz bir maç geçti. Antep’in suya sabuna dokunmadan zorlanmadan oynadığı bir maçta Fenerbahçe’nin bu durumundan faydalanamaması da dikkatimi çekti.
Derbi daha farklı geçer
Derbiye gelince... Yorumlarımız mutlaka olacaktır ama bugünden
bakıldığında bu oyunu devam ettiği takdirde derbiden iyi bir
sonucla dönmesinin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Ama bir gerçek
var ki derbilerin havasını farklı teneffüs eden, iyi oyunculara
sahip Fenerbahçe daha farklı bir konsantrasyonla Ali Sami Yen’de
olacaktır. Bu karşılaşmanın derbiyi oynayan iki takıma mı yoksa
zirve mücadelesi veren diğer takımlara mı yarayacağını hep beraber
göreceğiz.
Semih Yuvakuran -Daum, günü kurtardı-
Zaman [page_end]
Semih Yuvakuran -Daum, günü kurtardı
Geçen hafta ilk
11'de oynayan Gökhan Ünal, dün 18'e bile giremedi. Daum'un tercihi
nasıldı?
Bence bu bir antrenör faciası. Geçen hafta Gökhan Ünal, verilen
görevi en iyi şekilde yaptı. Kadroyla bu kadar oynarsanız
futbolcuların güvenini kaybedersiniz. Bence oyuncuların Daum'a
güveni yok. Geçen hafta da Güiza ısınmaya bile çıkmamıştı.
Bakıyorsunuz ilk 11'de. Güiza da, Gökhan Ünal da oynamalıydı.
Cristian Baroni'nin yerine oynayan Deniz Barış, Brezilyalının açığını kapatabildi mi?
Deniz, Baroni'nin açığını kapatmaya çalıştı; ama taraftarın Deniz'e tahammülü yok. Diğerleri hata yapıyor, ama Deniz yaptığında kıyamet kopuyor. Buna anlam veremiyorum. Deniz de kendisini çok kasınca topları rakibe servis etti.
Sol tarafta Vederson'un yerine Özer Hurmacı vardı. Bu, yerinde bir karar mıydı?
Vederson, geçen hafta kötü oynadı. Özer de sakatlandığı haftaya kadar takımın en iyisiydi. Ancak Özer, o bölgede oynamaz. Eğer siz Özer'i çizgide görevlendirirseniz Özer'i kaybedersiniz. Çünkü dün ön çizgide takıldı kaldı. F.Bahçe, ilk yarıda resmen 10 kişiydi.
Mehmet'teki durgunluğu neye bağlıyorsunuz?
Kayserispor'daki gibi kendine bakmazsan elbette çok zor oynarsın. Mehmet Topuz, güçsüz. Bir an önce futbola dönmeli. Ona tavsiyem, bazı şeyleri bıraksın! F.Bahçe taraftarı bir futbolcuyu sildiği zaman o futbolcunun toparlanması bir hayli zaman alır. Parayı hakkıyla kazandığını tribünlere ispatlaması lazım.
F.Bahçe, önümüzdeki hafta G.Saray derbisine çıkacak. Bu maça hazır görünüyorlar mı?
F.Bahçe, takım oyunu oynamadığı için hazır değil. Ne kanatlardan ne göbekten gelebiliyorlar. Top kimdeyse hiçbir kişi koşu yapmıyor. Herkes o topu alanı seyrediyor. Takımda herkes yürüyor. Tabii ki G.Saray derbileri farklı olur. Bu maçlardaki gibi oynayacaklarını sanmıyorum. Ama bu oyunu sergilerlerse F.Bahçe için o 90 dakika hayli zor geçer.
Daum, Emre'yi neden oyundan aldı?
Çünkü Emre ikinci sarı kartı görebilirdi. Yaptığı hareketlerden dolayı oyun dışı kalabilirdi. Daum, akıllı bir kararla Emre'yi oyundan aldı ve G.Saray derbisine sakladı.
G.Antepspor'u beğendiniz mi?
Gaziantepspor'un iyi ayakları var. Ama nedense bu futbolcular
F.Bahçe karşısında yokları oynadı. Çok daha farklı bir rakip
bekliyordum. Ama 90 dakikaya baktığımızda doğru düzgün bir tane
şutları bile yok. Julio Cesar'ın ikinci yarıda oyuna girmesine de
anlam veremedim.
Uğur Meleke -Güiza’nın günü-
Milliyet[page_end]
Uğur Meleke -Güiza’nın günü
Nurullah Sağlam’ın performansından memnun olmayan Gaziantep
yönetimi, Couceiro’yu göreve getireli tam 1 sezon oluyor bugün...
Geçen sezon ilk 26 haftada 37 puan toplayan Antep ekibinin bu sezon
aynı haftada hanesinde 33 puan var. Litvanya Milli Takımı’nı
bırakıp Antep’e gelen Couceiro, sadece bir sezonluk puan
performansından daha fazlasıyla değerlendirilmesi gereken önemli
bir futbol adamı. Ama onun döneminde Antep’in oynadığı futbol
açısından da çok ileri gittiğini söylemek zor.
Televizyondan izlediğimiz maçlarda genelde akılda kalıcı işler yapıyorlar, zaten bu sezon 4 büyükten aldıkları 9 puanla (Bursa dışında) diğer bütün takımlardan daha başarılılar. Ama televizyon performanslarını bütün müsabakalara yayamıyorlar, o yüzden de (önümüzdeki yıllarda İstanbul’da görme ihtimalimiz kuvvetli olan) Murat Ceylan’lı, Mahmut’lu, Ahmet’li, Ivan’lı bir kadroyla klasmanda Antalyaspor’un bile altındalar. Galiba hayatta paradan, yetenekten, şöhretten daha değerli kavramlar var. Mesela istikrar gibi...
Tabii futbol çok enteresan bir oyun... En az Antep kadar istikrarsız bir adamın yıldız olduğu bir gündü dün. Daha ilk iki dakika içinde bir başarılı dripling, bir de Alex’e attığı güzel ara pasıyla bugünün onun günü olacağının sinyallerini vermişti Güiza. Zaten İspanyol oyuncunun da (ondan önce iki sezon gündemimizi meşgul eden Kezman’ın da) sırrı bu: Takıma fayda sağlaması için o güne iyi başlaması, keyfinin üst düzeyde seyretmesi, üst üste birkaç hata yapıp demoralize olmaması filan gerekiyor. Eğer Fenerbahçe son 4 sezonda Kezman’a ve “Güiza görünümlü Kezman”a ödediği maaşın 10’da birini iyi bir psikologa/danışmana/aynı dili konuşan birer arkadaşa harcasaydı; belki de bu iki adamdan aldığı verimi yüzde 50 artıracak, müzesinde 1-2 ekstra kupa olacaktı!
Son bir söz de, Güiza’nın aksine motivasyona/özgüvene hiç ihtiyacı olmayan bir takım arkadaşına, Bilica’ya: Brezilyalı oyuncunun sıradan bir stopere göre ekstra yetenekleri olduğunun farkındayız. Ama Bilica, cesaretle sorumsuzluk arasındaki ince çizgiyi önemsememeyi sürdürürse, önümüzdeki haftalarda takımının başına telafi edilemez işler açacak gibi...
Hakan Can -Güiza'dan hayat öpücüğü- Fanatik[page_end]
Hakan Can -Güiza'dan hayat öpücüğü
8'de 8'in
ardından Daum'un Türkiye'deki balayını bitiren Gaziantepspor,
Fenerbahçe'nin etkili savunması karşısında maç boyunca neredeyse
tek pozisyon üretemezken, pozisyon sayılabilecek tek atağında da
Beto'nun şutu gövdesini siper eden Bilica'ya takıldı.
8’de 8’in ardından Daum’un Türkiye’deki balayını bitiren Gaziantepspor, Fenerbahçe’nin etkili savunması karşısında maç boyunca neredeyse tek pozisyon üretemezken, pozisyon sayılabilecek tek atağında da Beto’nun şutu gövdesini siper eden Bilica’ya takıldı.
Fenerbahçe’de orta sahanın iki kanadında oynayan Topuz ve Özer’in o pozisyonların oyuncusu olmaması Fenerbahçe’nin hücumdaki akıcılığını yok ederken, yine de Özer hem savunmaya yaptığı katkı, hem de rakip defans arkasına attığı toplarla önemli işlere imza attı. Özer, Santos’un doğru koşularını 2 defa güzel pasla ödüllendirdi ama Santos, Serdar Kurtuluş’un müdahalelerinde Kuddusi Müftüoğlu’nu ikna edemedi. İlkinde kendini gerçekten çok kolay bırakmış gözükse de, ikincisinde Serdar’ın rakibinin bacağına sarılmasını penaltıyla cezalandırmalıydı.
Gerilen maçı, kolay gollerin kaçırıcısı, “Pozisyonda Güiza varsa mutlak gol şansı yoktur” denen adam olağanüstü güzel golüyle tribünleri de arkadaşlarını da rahatlattı. Tam da zamanıydı. Lugano dengeli, Bilica risksiz ve uzun zaman sonra çok faydalı, Alex ise neredeyse etkisiz elemandı. Performans ve çabaya bakınca Özer kalmalı, Alex çıkmalıydı. Böyle bir gecede takımın en etkili ismi Emre sarı kart görmemeli, sahada biraz daha uzun süre kalabilmeliydi. Emre’nin yerine giren Selçuk hazır gözükürken, Daum’un bu haftayı hücum çalışarak geçirmesi şart. Yoksa iki stoperin arasına adam koşturarak, ceza alanında çoğalmadan kazanmak çok zor...
Ali Gültiken -3 puan nefes oldu- Sabah[page_end]
Ali Gültiken -3 puan nefes oldu
Fenerbahçe, Gaziantep karşısında kazanırken aynı zamanda rahat bir
nefes aldı. Fakat maçı bitirmekte oldukça zorlandılar. Kazanma
isteği, son haftalarda ortaya çıkan puan kaybetme baskısı,
Gaziantep gibi organize bir ekiple oynamanın stresi... Bunların
hepsi Fenerbahçe'nin dün akşam karşılaştığı zorluklardı. Özellikle
ilk yarının Fenerbahçe açısından daha tempolu ve istekli
oynandığını söyleyebiliriz. Fakat ikinci yarı çok daha zorlanan bir
Fenerbahçe izledik.
Alex'in cezasını tamamlaması ve yeniden Güiza tercihine
dönülmesinin yanında Özer'in de hazır hale gelmesiyle Daum oynatmak
istediği ideal 11'le maça başladı. Gökhan Ünal'ın yerine Güiza
tercihi başlangıç olarak tartışılsa da Güiza'nın attığı muhteşem
gol futbolun içerisindeki tartışmalara noktayı koyan unsurun gol
olduğunu bizlere bir kez daha hatırlattı. İspanyol yıldızın golü
gerçekten muhteşemdi. Fakat Fenerbahçe adına bu güzel golün dışında
maç içerisinde pozisyon zenginliği olarak hiçbir şey göremedik.
Sürpriz gibi görünen Emre-Selçuk değişikliğini sarı kart gören Emre
adına Galatasaray maçı için alınan bir önlem olarak
değerlendirebiliriz.
TOPUZ BEKLENENİ VERMİYOR
Fenerbahçe'de oyunu zorlamaya çalışan ve hücum yönünde etkili
olmaya çalışan birkaç oyuncu var: Alex, Gökhan Gönül, Özer, Emre ve
bazen de Santos. Çok nadiren de Mehmet Topuz. Dünkü maçta Gökhan'ın
biraz gayreti dışında bu isimlerin oyuna katkısını göremedik. Bu
nedenle Fenerbahçe hücum bölgesinde etkili organizasyonlar
geliştirmekte zorlandı. Özer'in maç oynama temposunu kaybetmesi,
Alex'in aldığı cezadan dolayı aynı durumda olması, sakatlığına
rağmen sahada yer alan Gökhan'ın performansları Fenerbahçe adına
daha iyi işler yapılmasına engel oldu.
Burada Mehmet Topuz'a ayrı bir paragraf açmak gerek. Bu kadar
büyük umutlarla transfer edilen bir oyuncunun hücum bölgesinde bu
kadar etkisiz kalıp Fenerbahçe adına gol kaydedememiş olması hem
oyuncu hem de Fenerbahçe açısından beklentilerin çok gerisinde
kaldığını gösteriyor.
Tüm bunlara rağmen zorlu süreçte kazanılan 3 puan, G.Saray'la
oynanacak derbi maçı öncesi Fenerbahçe için hayati bir nefes
oldu.
Tamer Bağlan -Kapak!- Fanatik[page_end]
Tamer Bağlan -Kapak!
Eğer 4. dakikada, Serdar'ın ceza sahası içinde Andre'ye yaptığı
faul değilse, 14. dakikada Andre'nin yine o bölgede Tolga'ya
yaptığı niye faul? Ya da, 16. dakikada Beto'nun Bilica'ya yaptığı
nasıl faul! Bu ne yaman çelişki, Kuddusi?
Eğer 4. dakikada, Serdar’ın ceza sahası içinde Andre’ye yaptığı faul değilse, 14. dakikada Andre’nin yine o bölgede Tolga’ya yaptığı niye faul? Ya da, 16. dakikada Beto’nun Bilica’ya yaptığı nasıl faul! Bu ne yaman çelişki, Kuddusi?
Birincisi Fenerbahçe lehine verilmiş bir penaltı kararı olacak diye mi, yoksa!
Fenerbahçe lehine penaltı düdüğü çalmak ayıpsa, söyleyin bunu delikanlıca da, tribündekiler zıvanadan çıkmasın sıkça!
“Ayıptır, yazıktır, günahtır” da denilebilir tabii. Ancak, en net ifade şekli; haksızlıktır...
Bize kapak takmak için çok uzun bekledi ‘Maşallah Güiza’. Ancak sağlam taktı doğrusu! Ne döndü top öyle yaa! Kafayı kaldırdı, baktı ve çaktı. Mahmut bile kurtaramadıysa bunu, zaten kimse kurtaramaz. Böyle bir kaç kapaktan da bize bir şey olmaz...
Alex iki haftadır cezalıydı ya, dün akşam maç olduğunu unutmuş olsa gerek! Hiç bu kadar futbola yabancılaştığını görmemiştik ‘Büyük Usta’nın, geride bıraktığı 249 karşılaşmada...
Gaziantepspor da Alex gibiydi. Var gibi durmasına rağmen yoktu aslında. Sonunda üç golcüsünü de sahaya sürmesine rağmen, genellikle orta alanda kaybolup gitti. Volkan Demirel sahanın en şanslı ve mutlu kişisiydi...
Fenerbahçe’nin penaltısını vermeyen Kuddusi, Emre’yi atamadı hak ettiği 42. dakikada. Bir sarı İvan’a, kırmızı Emre’ye, faul Fenerbahçe lehine. Yine doğru düdüğü çalamadı, yaptığı yine son derece büyük bir hataydı. Onunla başlamıştık, onunla bitirdik. Dün akşam Kuddusi’ye kenetlendik...
Gürcan Bilgiç -Cilalı eziyet devri- Sabah[page_end]
Gürcan Bilgiç -Cilalı eziyet devri
Ali Sami
Yen seyahati öncesinde moralleri cilalamak dışında bir mesaj
taşımıyordu maç. Dolu tribünlerin korkutucu gürültüsü ile ilk
yarıyı gole kadar rakip yarı alanda geçiren, ama uzaktan bir şutla
bulduğu gol dışında tehlike bile yaratamayan bir Fenerbahçe
izliyorduk.
Kadıköy'de hiç beklenmeyen oyuncudan, sık görülmeyen şıklık ve
güzellikte bir goldü. Sıkıntılı ve bıkkın geçen dakikaların üstünü
çiçeklerle örtecek kadar da şık.
Sonrasında, umutsuzluğun temel faktörleri tekrar sahne aldılar. İlk
yarı bittiğinde Fenerbahçe için "Şu çok iyi oynuyor"
diyebileceğimiz oyuncu yoktu. Emre Belözoğlu'nun hırsını sertlik,
dengesizlik ve sinirle karıştırmasıyla az kalsın 10 kişi de
kalıyorlardı.
Kuddusi Müftüoğlu Serdar'ın Santos'a müdahalesine 'devam' derken haklıydı. Benzer pozisyonda Fenerbahçe'nin Kayseri'de penaltı kararı aldığını bilemezdi tabii. Orada hakem 'penaltı' dedi, yanlış yaptı. Burada demedi. Pozisyon Fenerbahçe'nin aleyhine olduğundan o gün bu kararı eleştirenler, sırf aleyhlerine olduğu için bugünkü doğruya karşı çıkmamalılar.
Ayrıca; Emre'nin sarı kart gördüğü pozisyon öncesinde yine kartlık bir hareketini hakem faul ile geçiştirdi. Sarıyı aldığı pozisyonda, "kırmızı" dese ne olacaktı? Daum, yıldızını ikinci yarıda soyunma odasında tutup Galatasaray derbisine saklayarak sezon başından beri en doğru müdahalesini yaptı.
EMRE GİDİNCE İŞ DEĞİŞTİ
Kaptan Alex de Souza yine kendini "bakıma" almış... İkinci yarıyı
"pas" geçiyor. İkinci 45'te Emre de gidince, Fenerbahçe sıradan
oyuncuların, üç metreye pas atamayan koşucuların, boşa koşup topa
basamayanların hakimiyetine geçti.
Gaziantep Murat Ceylan ve Zurita ile orta sahayı tamamen kendi kurgusunda tasarlayarak, Fenerbahçe'nin zaaflarının peşine düşmüştü. Rakipte topu tutan, topla çıkan, adam eksilten veya risk almaya niyetlenen olmadığından, Portekizli Coucerio ofansif değişiklikleri birbirini ardına yapmaya başladı. Bir taraf topu koşturuyor, ötekisi topun peşinden koşuyor.
İki hafta önceki Antalya galibiyetinden farkı olmayan, tribünlere "futbol" diye yutturulan bir 90 dakikadır bu. Bir nevi; cilalı eziyet devri. Bitecek gibi de değil.
Yalçın Türk -Derbi morali!- Fanatik[page_end]
Yalçın Türk -Derbi morali!
Emre Belözoğlu'nun Fenerbahçe için ne kadar önemli bir oyuncu
olduğu, Gaziantep maçında da gözüktü. Emre de bunu çok iyi biliyor.
Ama aşırı gerginliği, kontrolsüz hareketleri, Emre'nin tecrübesine
yakışmıyor.
Emre Belözoğlu’nun Fenerbahçe için ne kadar önemli bir oyuncu olduğu, Gaziantep maçında da gözüktü. Emre de bunu çok iyi biliyor. Ama aşırı gerginliği, kontrolsüz hareketleri, Emre’nin tecrübesine yakışmıyor. Kırmızı kart görebilir ve Galatasaray derbisinde olmayabilirdi. Daum, Emre’yi devre arasında değiştirmekle belki de bu sezonun en doğru kararını verdi. Ancak bu kez de ilk yarıdaki etkili Fenerbahçe, onun yokluğunda kontrolü rakibine teslim etti.
İki hafta takımdan uzak kalmak Alex’e yaramamış. Dinlenmiş Alex, maçın adamı olmalıydı. Çabuk düşünemedi, arkadaşlarını gol pozisyonuna sokabilecek yaratıcı paslarını yapamadı. Emre de olmayınca, Fenerbahçe orta sahada çok sıkıntı çekerken, ikinci yarıda oyunun büyük kısmını kendi sahasında kabul etmek zorunda kaldı. Futbolda çabuk düşünmenin avantajını Güiza, attığı jeneriklik golle gösterdi. Fenerbahçe’nin sürekli eleştirilen İspanyol golcüsü dün attığı mükemmel golle, Sarı-Lacivertli ekibin şampiyonluk umutlarını derbiye taşıdı. Fenerbahçe, geçmiş maçlardaki ikinci yarı sendromunu Gaziantep karşısında da yaşadı. Savunmada telaşlı oynayan Sarı-Lacivertliler, orta sahada da yapılan aşırı top kayıpları yüzünden doğru dürüst hücum organize edemediler. Selçuk, Deniz Barış ve Andre Dos Santos’un topla oynama sevdası, Fenerbahçe kalesinde tehlikelerin oluşmasında önemli rol oynadı. Konuk takımdan Olcan, Beto ve Jorginho ceza alanı önünde daha sakin düşünebilseydi, Fenerbahçe rakibi karşısında da skor olarak sıkıntı yaşayabilirdi. Son 6 maçında 1 galibiyet alan ve 12 puan kaybeden Fenerbahçe için Gaziantep maçını kazanmak çok önemliydi. Karşılaşmanın geneline baktığımızda, Fenerbahçe’nin iyi oynamadığı bir maçı 3 puanla bitirdiğini söyleyebiliriz.
Erman Toroğlu -Penaltı değildi- Hürriyet[page_end]
Erman Toroğlu -Penaltı değildi
Santos istese
devam edebilirdi. Ancak o, kendini göstermelik bir şekilde
bırakıyor. Brezilyalı futbolcu, Türkiye’deki olayı çabuk çözmüş. Bu
tür yollara başvurup ucuz penaltı bekliyor. Hakemin kararı
doğru.
DİYORLAR ki: “Fenerbahçe gergin. Bu maçı kaybederse ortalık karışacak.” Türkiye’de kulüpler bir maça bağlı mı yönetiliyor? Yani bir maç kaybedilince her şey kötü, bir maç kazanılınca toz pembe mi olacak? Maç bitince şöyle bir düşünün, 90 dakikalık bir maç izlediniz, o kadar da seyirci var. Peki bu 90 dakika boyunca akılda kalan ne var? Bunu hem Fenerbahçe, hem de Gaziantepspor için söylüyorum. Güiza’nın attığı mükemmel bir gol. O da tesadüf değil. Topun gittiği yere vurmak istedi, vurdu. O top gitti gol oldu.
Peki dönüp size gene soruyorum. Fenerbahçe kalecisi Volkan ve Gaziantepspor kalecisi Mahmut’un zorlandığı bir tane pozisyon söyler misiniz? Kurtardıkları toplar, yere yatmalar... Hiçbiri yok. Peki iki taraf defansının da zorlandığı pozisyonları bana söyler misiniz? O da yok. Nasıl bir lig oynuyoruz? Sadece adı Süper. Bırakın süperi, ben normale bile razıyım.
Emre nereye kadar?
Daum, baktı ki, ikinci yarı Emre oyundan atılıp Ali Sami Yen’e
gidemeyecek. Hakem atmadan o oyundan aldı. Peki bu Emre’yi ne
zamana kadar kurtaracak, merak ediyorum. Artık bu konu Türkiye’de
tuhaf boyutlara ulaştı. Taraflar düşünsün, bize ne? Fenerbahçeli
futbolcuların akılları haftaya oynayacakları Galatasaray maçında. O
net gözüküyordu. Beşiktaş’ın bir kısmı da Kasımpaşa çukurunda
kaldı.
Şampiyonluk altın tepside
Aslında bu büyüklerin bu saçmasapan düşüncelerinden ve havalarından
bu Bursaspor ne kadar faydalanır bilemiyorum ama şu andaki
şampiyonluk altın bir tepside yeşil beyazlıların önünde duruyor.
Bunu müzelerine götürürler mi, götüremezler mi? Onların elinde ama
biraz sakin, biraz da akıllı olurlarsa hiç de zor değil. Öyle
gözüküyor.
Ligin en normal benzinli hakemi
Şimdi yazacaksınız 4-4-2, 4-3-3, 4-2-1-3... Hepsi hikaye. Türkiye’deki futbolcular aldıkları paranın karşılığını veriyorlar mı? Kesinlikle hayır. Yönetici derseniz sıkıştığı zaman “hakem” diyor. Dün akşam ona da kimse bir şey söyleyemez. Kuddusi Müftüoğlu bence şu anda Türkiye Süper Ligi’nin en normal benzinli hakemi.
Güiza’nın gidişatı Anelka’ya benziyor
ATTIĞI golden dolayı söylemiyorum. Güiza, iyi bir santrfor. Dünyada çok az futbolcuda aynı anda olabilecek meziyetlere sahip. Hem çabuk, hem de süratli bir oyuncu. Ama Fenerbahçe bu Güiza’dan faydalanamıyor. Bunun da kabahati kesinlikle Güiza’da değil. Sarı lacivertliler aynı şekilde Anelka’dan da faydalanamamışlardı. Sonra Anelka ne oldu biliyorsunuz. Güiza’nın da gidişini ben Anelka’ya benzetiyorum.
Selim Soydan -Yürüyerek...- Vatan[page_end]
Selim Soydan -Yürüyerek...
F.BAHÇE, son haftalardaki tatsız futbolunun aksine dün akşam maça
gayet istekli başladı. Yani en azından rakipten daha fazla mücadele
ettiler. Kim nasıl oynadı diye sahanın içine girmeden önce ilk
sözüm yine Emre’ye olacak. Sevgili kardeşim; tartışılmayacak kadar
iyi bir futbolcu olduğunu defalarca söyledim. Bunun da her zaman
arkasındayım. Ancak oyun içinde sinirlerine hakim olman gerektiğini
de sürekli tekrarladım. Dün olağanüstü mücadele ederken yine maçı
bırakıp rakiple uğraşmaya başladın. Sonra oyundan düştün. Bu da
haliyle takıma sirayet etti. Tekrar ediyorum, bu hareketler sana
hiç mi hiç yakışmıyor.
İLK yarıda en çok dikkatimi çeken, sürekli aksayan sol kanadın ilk kez bu kadar iyi çalışmasıydı. Özer akıllı bir oyuncu. Arkasında oynayan Santos’u da oldukça rahatlattı. Hem ona alan yarattı hem de boş koşular yapan Brezilyalı’yı topla buluşturdu. Bu da F.Bahçe’nin soldan sürekli tehlike yaratmasını sağladı. Dün akşam için diyebilirim ki, Santos-Özer aşısı tuttu. Ancak... Sağ kanat için aynı şeyi söylemem mümkün değil. Tamam Gökhan Gönül her zamanki gibi sırıtmadı ama Topuz ‘en zayıf halka’ gibiydi.
BİRAZ da golden bahsedelim. Bu Güiza ilginç adam. Bomboş kaleyi koy önüne atamıyor, olmayacak yerde sahneye çıkıyor. Dün öyle bir gol attı ki, ‘bugüne kadar neredeydin be adam’ dedirtti. Ceza sahası dışından görerek, bilerek öyle bir yere vurdu ki sezonun en güzel gollerinden birinin altına imza attı.
60’TAN SONRASI YOK
İKİNCİ yarı oyun kısırlaştı. 15 dakika ya geçti ya geçmedi iki takımın sahada yürümeye bile mecali kalmadı. Zaten F.Bahçe’nin kondisyon sorunu olduğu haftalardır bas bas bağırıyordu. Ama bu kez 60. dakikayı göremeden havlu attı sarı-lacivertliler. İşte bu yürüyüş anlarında F.Bahçe skoru korumaya, G.Antep de sarı-lacivertlilere bu konuda yardımcı olmaya çalıştı. Koca 45 dakikada yarım pozisyon bile olmaz mı yahu? Allah’tan hava fazla soğuk değildi de kaleciler zatürre olmadı.
BU devrede Daum’un Emre’yi kenara alması gayet olumluydu. Çünkü haftaya G.Saray derbisi var. Ve F.Bahçe’nin o maçta Emre’ye çok ihtiyacı olacak. Alman hoca bunu iyi süzdü ki, Emre’nin hırsına yenilmesi olasılığını ortadan kaldırdı. Sonuçta F.Bahçe, iyi oynamamasına rağmen şampiyonluk yarışında var olabilmesi için gereken çok önemli bir 3 puanı hanesine yazdırdı.
Turgay Şeren -İki kaleci bile olsa...- Akşam[page_end]
Turgay Şeren -İki kaleci bile olsa...
Güiza'yı dün akşam dikkatle izlediniz mi? Önce attığı nefis bir gol
var. Rakip kalede bir kaleci daha olsa, 90'a giden o topu
kurtaramazdı...
Ve bu golle Fenerbahçe maçı kazandı. Tabii ki üç puanı da...
Güiza, sadece attığı bu golde değil, tüm oyun süresince rakip
defansın ve kalecinin üstüne atılan toplarda hep koştu. Daum, tek
santrfor oynatıyor Güiza'yı... Siz Güiza'yı dün akşam sahada bir
kez olsun dururken gördünüz mü? Hep koştu. Maçın kazanılmasında
büyük rol oynadı. Hem attığı golle hem de takım arkadaşlarına
yaptığı yardımla...
Fenerbahçe orta sahası Mehmet Topuz, Deniz, Emre ve Özer'den
kurulu... Özellikle Deniz, orta sahanın en iyi oyuncusuydu. Lugano
ve Bilica'nın önünde rakibi önleyen, karşısına çıkan ve ikili
mücadeleye giren hep Deniz'di. Emre'nin şu an iyi bir formu var.
Ama bir Fenerbahçeli ağabeyi onu sakinleştirmeli. Yoksa hakemin
gazabına uğraması çok yakın...
Dikkat ederseniz Alex'ten hiç bahsetmedim. Oysa Fenerbahçe'nin her
zaman kurtarıcısı Alex'tir değil mi? Ama dün akşam sahada o yoktu.
Santos ve Lugano, defansın en iyisiydiler. Bilica ile Gökhan'ı da
unutmamak lazım. Gökhan, eski formunda değil. Rakibin arkasına
dolanıp nefis ortalar yapardı. Ama dün akşam defansif görevinde
takıldı kaldı. Bilica, Lugano ile çok iyi anlaşıyor. Birbirlerinin
kademesine çok iyi giriyorlar. Bu nedenle kaleci Volkan'a da çok iş
düşmedi. Gaziantep iyi bir takım. Özellikle Brezilyalıları Beto,
Souza, Jorginho çok iyi oyuncular. Eğer Fenerbahçe defansı markajlı
ve dikkatli oynamasaydı maçı beraberliğe getirebilirlerdi.
Fenerbahçe, şampiyonluk için oynuyor, şampiyon olmak için de
kazanmak lazım. Fenerbahçe artık bundan sonraki tüm maçlarını
kazanmak için oynayacak. Öyle veya böyle... Dün akşam olduğu
gibi...
Ercan Saatçi -Yalnız adam- Hürriyet[page_end]
Ercan Saatçi -Yalnız adam
“BİR sıfır olsun bizim olsun” mantığı tam Fenerbahçe’ye göre,
çünkü; BİR: Fenerbahçe takım halinde “ne olursa olsun galip
gelelim” taktiğiyle oynuyor. Organizasyon kopuklukları ve bir türlü
takım oyununu oturtamayışları bu yüzden.
İKİ: Eskiden oyunu her an değiştirebilecek oyuncular vardı, artık
Alex bile bunu yapamıyor.
ÜÇ: Şampiyonluk yarışının sonlarına yaklaştıkça stres artıyor, Daum
ise bu durumu kontrol edemiyor.
DÖRT: Emre’nin çabası, yalnız kaldığı için agresifliğe dönüşüyor.
Takımı ateşlemek için yaptığı her şey takım arkadaşları tarafından
değil, rakip tarafından daha iyi kullanılıyor.
BEŞ: Kulübeden pek çıkmayan Daum’un ürkek ve sessiz ifadesi, bir
suçluluk psikolojisi gibi yansıyor. Futbolcuların 1-0 dan sonra
geri çekilmelerinin en büyük nedeni hocalarının durumu.
SEYİRCİ EL KOYDU
“BÖYLE taraftara can kurban, bu seyirci ölüyü bile
diriltir…”
Bunlar benim sözlerim değil, Süper Lig takımlarında oynayan birçok
oyuncunun ortak görüşü.
3-0 mağlubiyetlerden 4-3 galibiyetlere hep o sevgisini haykıran
gücün etkisiyle gelinmedi mi zaten. Peki, geçen haftalarda da aynı
seyirci aynı şekilde haykırmıyor muydu... Elbette hep destek tam
destek hiç eksilmedi tribünlerden. Fakat geçen hafta Ankara’da
taraftar aslında bir ültimatom vermişti inceden; “Fener gol gol
gol, Şampiyonluk gidiyor”
Bu sadece Daum’a ve oyunculara “aklınızı başınıza alın” uyarısı değil, Gaziantep maçında Fenerbahçe’yi kendine getirecek dev buluşmanın da habercisiydi. Haftalardır Daum takımı, yönetim de Daum’u kontrol edemiyordu. Taraftarın Gaziantep maçına katılımı ve desteği bu yüzden “biz daha ölmedik” niteliğindeydi. Umarım buradan ders çıkarması gerekenler bunu anlamışlardır.
Emre’yi çileden çıkarma operasyonu!
TAMAM, Emre’nin oyun esnasında bir kontrol sorunu var. Ama aslında Emre’nin artık daha büyük bir sorunu var!... Rakip takım teknik direktörleri bazı oyuncularına “Emre’yi çileden çıkartma” görevi veriyor. Rakip takım oyuncusu bu görevini başarıyla yerine getirirken, hakemler de farkında olmadan onlara eşlik ediyor. Emre’nin adı çıkmış ya bir kere, hakemlerde ön yargılı o kesin hüküm devreye giriveriyor anında. Hiç kimse de, “Yahu oyuncuya tahrik var, haksızlık var” demiyor. Emre açısından bakarsak; o da rakiplerinin ekmeğine yağ sürmeye devam ediyor. Olan hem Emre’ye, hem de Fenerbahçe’ye oluyor. İddia ediyorum en kolay kararlar Emre aleyhine hem de bir çırpıda veriliyor. Birilerinin uzun süren çabaları Türk futbolunun bücür yıldızının alnına öyle bir yafta yapıştırdı ki, sil silebilirsen.
MAÇIN ÜÇ ADAMI
Gökhan Gönül – Güiza - Lugano
Alaattin Metin -2001 ruhu 30 dakikada gitti-
Akşam[page_end]
Alaattin Metin -2001 ruhu 30 dakikada gitti
Maçtan önce
2001 yılında Fenerbahçe'nin Gaziantep'i 4-3 yendiği maçı
izledim.
Futbolcular da Samandıra'da izlemişlerdir, taraftarlar da
kafelerde.
Dün o ruh tribünde de, sahada da vardı.
9 yıl öncesine göre eksiklik, Emre'nin dışında askerin, Rapaiç gibi
bir kanat oyuncusunun olmaması.
Geri geldi mi diye tartışılan ruhun, Güiza'nın attığı golden sonra
30 dakikada geri gitmesi.
Bunun da nedeni, yıldızların risk almak yerine çekingen
davranmaları.
Çıkanın yerine; girenin takıma katkı vermemesi.
Mesela Deivid yılda 2 milyon euro kazanıyor, 2 liralık oyun
oynamıyor.
Özer bu takım için çok önemli oyuncu. Oyuna tempo getirme, pozisyon
üretme özellikleri olmasına rağmen bu maçta vasatında altındaydı.
Oysa kanat bindirmeleri yapması, en azından riske giren, çapraz
koşularla rakip defansın balansını bozması beklenirken, ayağındaki
topları kaybederek Gaziantep'e kontratak şansı verdi.
Çok şeyler beklenen Alex riske girmeyi bile denemedi.
Sıradan futbolcuların yapabileceğini yaparak arkadaşlarını atağa
kaldırma yerine yanındakine topu atarak işin içinden sıyrıldı.
Oysa Alex gibi bir futbol sihirbazından beklenen; ceza sahasına
girip ortalığı harmanlaması veya gol vuruşları yapmasıydı.
Sahada Alex'in yapamadığını, hiç kimsenin beklemediği Güiza yaptı.
Gol pozisyonu üretti, ilerde tek başına da olsa, rakip defansın
balansını bozdu ve şahane de bir gol attı.
Ama tek Güiza ile oymuyor ki.
Gerçek yerinde oynayan Santos, 'Ben geriden oyunu daha iyi
görüyorum' diyor. Top cambazı olması, hücumu sevmesine rağmen
ileri gitmiyor!
Neden!
Hücuma çıksa, yerini kapatacak olan Özer'e mi güvenmiyor, yoksa
riske mi girmek istemiyor.
Oysa Gökhan, Topuz'a rağmen riske girip, atağa çıktı.
Daum'un sinirlendiği vakit kontrolden çıkan Emre'yi Galatasaray
maçını düşünerek kırmızı kart görmesin diye oyundan alması doğru
bir düşünce olabilir ama oynanan henüz kazanılmamış bir maçı
unutarak gelecek haftaya kafayı takma riski doğru mu!
Selçuk da, Deniz de bu takımın oyuncuları. Ama Emre'nin görevini
yapan başka cesur oyuncun yok ki.
O çıktıktan sonra Fenerbahçe'yi hırslandıracak, tribünleri
coşturacak oyuncu kalmadı. Takım da 45 dakika geriye yaslanarak 1-0
korumaya çalıştı.
Önemli olan üç puansa, şampiyonluk yarışından kopmamaksa,
Fenerbahçe istediğini aldı demektir.
Zeki Çol -Tarihî galibiyet!- Zaman[page_end]
Zeki Çol -Tarihî galibiyet!
Bir futbol maçında olduğumuzu, 32. dakikada anlayabildik. Gerçi
tribünler doluydu... Sahada koşturan birileri de vardı.
Ama sıkıcı, o keyifsiz koşuşturmanın futbolla ilgisi yoktu. 31'de
Güiza, ceza alanının dışında topla buluştu. Uzak köşeye bir sağ
ayak içi plase gönderdi. Vuruş mükemmel, gol ayakta alkışlanacak
türdendi. O ana dek çektiğimiz eziyet, bu enfes golle geçici de
olsa sona erdi.
F.Bahçe'ye geldiğinden bu yana, oyuncu kişiliğine dört bir yandan gönderilen oklarla yaralanan Okçu, hedefi 10'dan vuran bir atışı yapmıştı. Ama özellikle dikkat ettim, mutsuzdu. O muhteşem gole rağmen, hüzünlü bir tebessüm dolaşıyordu yüzünde. Mutsuzluk, F.Bahçe'nin bu sezonuna damgasını vuran ve en önde gelen duygusal sorun.
Oyuncu oynarken mutsuz. Taraftar izlerken, camia da sezona yansıyan genel performanstan. Çünkü ortada ters giden çok şey var. Bunlar ayrı bir yazı konusu.
Yeniden maça dönelim. Çok kötü bir ilk yarı oynandı. F.Bahçe, Güiza'nın golü dahil, G.Antep kalesi önünde tek pozisyon bulamadı. Çünkü kanatları yine etkili kullanamadı. Yine yeterince dış şut atamadı. Yine organize ataklarla gelip, rakip savunmayı zorlayamadı. Alex durgun, Özer etkisiz, Mehmet Topuz her zaman olduğu gibi verimsizdi. Arada bir Emre oyuna hırsını ve agresifliğini katmak istedi. O da genel gidişi değiştiremedi. G.Antep, bu bölümde katı savunma yapmıyor, lakin önde etkili de olamıyordu. Bal yapmayan arı misali, arada bir vızıldıyor, ancak her seferinde pozisyon üretemeden rakip kaleden boş dönüyordu.
İlk yarının, gol dışındaki sıkıcılığı, ikinci yarıda yerini biraz daha hareketli bir oyuna bıraktı. Çünkü G.Antep, beraberlik için daha fazla öne çıkmaya, rakip kaleye gitmeye ve F.Bahçe savunmasını zorlamaya başladı. Couceiro, 55. dakikada Erman-Julio Cesar değişikliğini yaptı. Gecikmeli de olsa takımının en golcü, ligin en şutör oyuncusunu oyuna aldı. 63'te ise Jorginho-Yozgatlı değişikliğine gitti. Ve daha fazla sayıdaki hücumcuyla F.Bahçe kalesini baskı altına almak istedi. Oyun bu bölümde ağırlıklı olarak G.Antep'in kontrolüne girdi. F.Bahçe iyi savunma yaparak rakibine pozisyon vermedi. Arada bir ani ataklarla karşı kaleyi yokladı, yine pozisyon üretemedi. Sonuçta en ufak bir hücum yeterliliğini gösteremediği maçı, ite kaka da olsa kazandı, günü kurtardı, pozisyona giremeden tarihe geçecek türden bir maçı kazandı.
Yıllardır bu statta maç seyrederim. Çook uzun zamandır bu ligde
F.Bahçe'yi izlerim. İlk kez bir acınacak durumun tanığı oldum. Koca
F.Bahçe, bu ligin en pahalı iki kadrosundan birinin sahibi F.Bahçe,
sözümona şampiyonluk mücadelesi veriyor. Kadıköy'deki bir maçı, bir
tek pozisyon üretemeden tamamladı! Daum'un başını iki elinin
arasına sıkıştırıp, bu vahameti ciddi ciddi düşünmesi gerekir,
diyeceğim de... Ne fark edecek ki. Daum'un düşünecek, uygulayacak,
uygulatacak hali olsa, bu takım zaten bu hallere gelir miydi?
Ziya Şengül -Ecel terleriyle gelen 3 puan -Star
[page_end]
Ziya Şengül -Ecel terleriyle gelen 3 puan Güiza’nın
güzel golünü elbette alkışlayacağız. Ama şu da bir gerçek ki gole
kadar Fenerbahçe takım olarak, akıl almaz top kayıplarıyla oynadı.
Oynadığı süre içinde Özer orta sahada, Mehmet Topuz da sağda
dağınık ve savruktular.
Cezası bittikten sonra dün takımdaki yerini alan Alex’in durgun ve
az verimli olduğunu gördük. Gökhan Gönül, özellikle ilk yarıda
sadece savunmaya prangalanmış gözüktü. Santos, hücum koşularında
bulunmasına rağmen, kendisinden beklenen düzeyde değildi.
Emre Belözoğlu ise çok koşup, pres yapan orta sahayı takımı adına kontrol altına alan isim olarak dikkat çekti. Ah bir de sinirlerini kontrol altına alabilse, işte o zaman saha içi verimi üst düzey olurdu. Sarı kartla da ödüllendirilmezdi!.. Daum, Galatasaray derbisini düşünmüş olacak ki Emre’yi ikinci yarı Selçuk’la değiştirdi.
İlginç bir karşılaşma seyrettik. Her iki takımın da gol pozisyonu yok. Güiza’nın muhteşem bir golü var. Onun dışında her iki takımı da itişli kakışlı orta saha mücadelesinin hakim olduğu bir oyun kurgusu anlayışı içinde gördük.
Teknik Direktör Daum, ikinci yarı 1-0 önde olan skoru koruma altına alma adına olacak ki Fenerbahçe daha çok kendi yarı alanında gözüktü. Kontra ataklarla gol beklentisine girmiş olsa bile bir tek Güiza ve durgun ayakların sahibi Alex ile bu beklentinin pozitif olması mümkün değildi.
Artık ligin boyu kısaldı. Bu saatten sonra iyi futbol beklemek elbette yanlış olur. 3 puanı cebine koyan takım zirvede veya düşme hattında kazanmayı ilk önce önemseyecektir. Bu yüzden futbolun bu maçta da, bundan sonraki maçlarda da kalitesini beklemek fazla risk olur.
Dün akşam da Kadıköy Şükrü Saracoğlu Stadı’nda Fenerbahçe ecel
terleriyle 3 puanı kaptı. Şampiyonluk yarışında önemli bir virajı
döndü. Bundan sonrası da sevgili Daum ve talebelerine kalacak.
Çünkü Fenerbahçe ve diğer tahammülü olmayan bir yola
giriyorlar.
Selçuk Yula -Meşgul etmeyin- Fotomaç[page_end]
Selçuk Yula -Meşgul etmeyin
Dün akşam belki de Daum ilk defa kafasındaki ideal kadroyu sahaya
çıkardı. Aslında o kadro sadece Daum için değil benim için de
geçerliydi. Çünkü Mehmet Topuz ve Özel Hurmacı ilk 11'deydi. Cezası
biten Alex ve Emre Belözoğlu da ilk 11'deydi. Dün Gaziantep maçında
Fenerbahçe'nin üç puan alma gerekliliği vardı ve kadro da bunun
üstüne kurulmuştu. Peki ne oldu? 90 dakika boyunca belki bir veya
iki tane pozisyon bulundu. Bunlardan bir tanesinde neredeyse bütün
Fenerbahçelilere düşman edilen Güiza'nın muhteşem vuruşuyla üç puan
alındı. "Hadi şimdi konuşun" diyeceğim ama demeyeceğim. Herkesin
fikri kendine. Skoru bulduktan sonra Daum'un bu skoru korumak için
yaptığı hamlelere karşı çıkıyorum. Yahu sen Kadıköy'desin ve
Fenerbahçe teknik direktörüsün. Galibiyette aradığın golü bulmuşsun
ve ondan sonra bunun üstüne yatmaya çalışıyorsun... Yanlış...
Olmaz... Değiştirdiğin isimler zaten senin futbol mantalitene uyan
isimler. Kadıköy'de 1-0 öndesin, Selçuk ile 3-0'mı yapacaksın!
Yeter ki sen inan
Hatırlar mısın bilmem. Gaziantep 3-0 galipti, ikinci 45 dakikada
Fenerbahçe, Gaziantep'i Rapaiç (2), Revivo ve Uche ile 4-3 yendi.
Biz senin o cesaretli mücadeleni istiyoruz. Eğer o cesareti
gösterirsen Fenerbahçe bu sene kesinlikle şampiyon olur. Yeterki
sen inan. Fenerbahçe, herkesin düşündüğü gibi şampiyonluktan
uzaklaşmadı, uzaklaşmaz da. Daum burada akıllı olmak zorunda.
Kadronun içinde ve Samandıra'da kendi getirdikleriyle bir şeyler
yapmak zorunda. Aykut ile anlaşır anlaşmaz bilemem. Önemli olan
takımla, kulüple ve Fenerbahçe ile anlaşması. Son sözüm de Güiza
için. Bütün sorun galiba Güiza'da imiş! Geçen yıl Arogones ile
yaşanan başarısızlık tamamen Güiza'nın üzerine yüklendi. Bu sene
takım giderken, hem de kupada ve Avrupa'da doludizgin giderken ve
de Bursaspor gibi önemli maçta 2-0 öndeyken Güiza'ya "Yuh" çeken
taraftar varken, bu takım nasıl şampiyon olsun ki! Kardeşler, hangi
futbolcuyu seviyorsanız onları söyleyin. Fenerbahçe'yi de fazla
meşgul etmeyin.