Yazarlar Fener çin bunları yazdı
Bursa kupada Fener'e soğuk terler döktürdü... Son dakikada turu getiren Güiza'nın golü bile yazarların Daum'u topu tutmasını önleyemedi...
Erman Toroğlu -Büyük düşünen yok- Hürriyet
Biliyorum eleştiriler gelecek. Diyecekler ki: “F.Bahçe böyle
maçta çift santrfor oynadı.” Veya diyecekler ki: “Alex’le niye
başladı? Emre nerede?” Her şey diyecekler. Ama insanlar şunu
unutuyorlar. İlk maçı 3-0 almışsın.
Kupa maçlarında kendi sahanda gol yemememek çok önemli. Gol
yememişsin. Deplasmanda 3-0’a karşı elenmen için 4-0 yenilmen
lazım. Eğer Aziz Yıldırım başkanlığında 12 yılda kurulan bu takım,
Bursaspor’un bu genç kadrosu karşısında bu kadar aciz duruma
düşüyorsa, bu sorunun cevabını başka yerlerde aramak lazım.
Kim oynarsa oynasın fark etmez. İster tek santrforla çık isterse
beş. Bir gol atsan Bursa’nın beş gol atması lazım. Yani 1’e karşı 5
oynuyorsun. Ve F.Bahçe golü 90+2’de buldu. O dakikada Bursa bulsa,
eleyecek.
Hep aynı hikaye
Önceki gün Galatasaray, dün gece Fenerbahçe. Hep aynı terane, hep
aynı hikaye. Birbirlerinden farkları yok. Eski Osmanlı Bankası
reklamı gibiler. “Yok birbirimizden farkımız. Hepimiz aynıyız”
diyorlar sanki. Bu şunu gösteriyor. Penaltıydı, goldü, fauldü,
ofsayttı hepsi hikaye. Takım olabiliyor musun? Fenerbahçe veya
Galatasaray ben takımım diyebiliyor mu? Diyemiyorlar, çok zor. Ne
zaman diyebilirler? Yurt içinde değil, Avrupa kupalarında bir
yerlere gelirlerse ancak diyebilirler. Çünkü bizdeki sanal, çakma.
Avrupa gerçek. Yoksa hakem penaltı vermiş, ofsayttan gol olmuş, iki
futbolcu atılmış hikaye.
Sıkıştığın yerde hakem, sıkıştığın yerde Futbol Federasyonu,
sıkıştığın yerde yorumcular dersen, böyle durumlara düşersin.
Vizyonları yok
Bu Fenerbahçe bu oyunla Türkiye Kupası’nı alsa ne olur? Sponsor
Ziraat Bankası için iyi olur. Sponsor için Galatasaray da Beşiktaş
da kalsa iyi olurdu. Ama işin sonu körler sağırlar birbirini
ağırlar oluyor. Zaten onun için de anlı şanlı kulüp başkanlarımız,
“Biz Türkiye Ligi’ni, Türkiye Kupası’nı düşünüyoruz” diyorlar. Niye
çünkü büyük düşünme şansları yok. O vizyonları yok.
Yardımcılara bakın!
Bu kupa eşleşmesinde İstanbul’da oynanan maçta Bursa’nın net attığı
golün ofsayt diye sayılmamasının neticesi nerelere gidiyor. Onun
için de yalnız hakemlere bakmayalım, biraz da yardımcılara
bakalım!... Bu cümleleri söyleyen ben değilim. Büyük büyük
takımların idarecileridir!
Ömer Üründül -Tebrikler Bursa- Sabah[page_end]
Ömer Üründül -Tebrikler Bursa
Bursaspor ile Fenerbahçe arasındaki rövanş maçı nefes kesen bir
mücadeleye sahne oldu. Fenerbahçe büyük sıkıntılar yaşadığı maçın
son dakikasında attığı golle yarı finale kaldı. Fenerbahçe'nin maç
öncesi çok önemli bir skor avantajı vardı. Sahaya çıkan takım
tertibinde Gökhan Gönül, Deniz, Selçuk ve Vederson'dan kurulu orta
sahanın organize olmaları mümkün değildi. Taktik plan, üzerlerine
gelecek rakip karşısında oyunu geride kabul edip ani çıkışlarla
karşı alandaki genişliği değerlendirmekti. Güiza ve Gökhan Ünal
için bu uygun bir ortamdı. Nitekim de ilk 15 dakikada F.Bahçe karşı
alandaki genişlikten yararlanarak 3 net pozisyon buldu, bunları
değerlendiremedi. Kaleci İvankov'un başarısı da bunda etkendi.
Fenerbahçe'nin kaçırdıklarından sonra baştan beri baskılı oynayan
ve sağ kulvarını çok iyi çalıştıran Bursaspor golü buldu. Bu golden
sonra ikincisi de gelince maçın zorluk derecesi ve saha içi
dengeleri ilginç bir hale geldi. Bilhassa bu yarıda Fenerbahçe'nin
çok büyük avantajla oynamasına rağmen oyunun hiçbir bölümünde topa
sahip olamayışı çok önemli bir handikaptı. Artık Bursaspor aşırı
riski bırakacaktı. Bundan sonra Fenerbahçe için çok sıkıntılı bir
dönem başladı. İkinci devre Daum, Emre'yi oyuna aldı, Bilica'yı
çıkardı. Bu doğruydu. Çünkü Bilica hem iyi oynamıyor hem de her an
kırmızı kart görme riski taşıyordu. Orta sahadaki organizasyonu
düzeltebilmek için Santos ve Vederson'un yerini değiştirdi. Bu
yarıda doğal olarak Bursaspor skor nedeniyle daha kontrollü bir
anlayışa geçince oyun dengelendi. Bu denge içinde ani bir atakla
Fenerbahçe 3. golü de yedi. Bu beklenmedik skor sonrası Bursa'nın
da üzerinde bir baskı oldu ve kontrolsüz bir mücadele futbolu
oluştu. Daum, Alex'i oyuna alarak bir hamle daha yaptı. Maçın
uzatmaya gitmesine iki takım da razıyken son dakikada Güiza
F.Bahçe'yi yarı finale taşıyan golü attı.
Bursaspor'u tebrik etmek gerekir. Fenerbahçe gibi bir takıma karşı
3-0'lık dezavantajla başladıkları rövanşta 3 farklı bir avantaj
yakaladılar ama bütün ümitleri son dakikada yıkıldı.
Uğur Meleke -Sihir eksikti- Milliyet[page_end]
Uğur Meleke -Sihir eksikti
Sahadaki
becerikli oyuncu sayısı 2 buçuğa kadar düşüp, Alex ve
Emre’nin aynı anda kulübede oturuyor olması çok sıradanlaştırdı
Fenerbahçe’yi
Ertuğrul Sağlam, hafta sonu Ankaragücü karşısında kamuoyunun gözüne çok fazla çarpmayan önemli bir risk aldı ve ilk Fenerbahçe maçının bedelinin ödeneceğini oyuncularına hissettirdi. Yedekler arasında sayılabilecek ve Ankaragücü maçıyla birlikte tekrar dakika alan İbrahim Öztürk, Hüseyin, Bekir Ozan ve Iglesias, Ankara’daki 2 puan kaybına rağmen arzulu olduklarını gösterdiler ve kupa rövanşında da sahaya çıktılar. Bursaspor’u 3 fark gerideyken Türkiye Kupası yarı finaline bu kadar yaklaştıran da bu oldu zaten: Arzu...
Altay’dan, Milli Takım 11’ine kadar yükselmeye aday (Eren’le birlikte) iki stoperden biri olan İbrahim Öztürk, Fenerbahçe’nin pozisyon bulmakta bu kadar zorlanmasında başrol oynadı. Sağlam’ın göbekteki ilk 4 tercihi Batalla, Ergiç, Kirita ve Hüseyin olmasına rağmen bulduğu her şansı sonuna kadar hak ettiğini gösteren Bekir Ozan da harikaydı. Eğer Ertuğrul Hoca 3-0’ı buldukları dakikalarda Batalla’yı da oyuna alıp normal sürede turu istediği hissini oyuncularına geçirebilseydi, bir mucizeyi gerçekleştirme şansı olabilirdi.
Yedek kulübesi zayıf değil
Fenerbahçe’nin 5-6 önemli eksiği olduğu doğru, ama bundan da eksik
bir oyun sergilemesi bize yedek kulübesinin zayıflığını anlatmıyor
bence. Esas problem, sahadaki beceri ve sihrin tamamen
kaybolmasıydı. Daum’un takımını güzel yapan, bir yetenek oyunu
oynamaları... Ön taraftaki pas bağlantısını Avrupa Ligi’nde son 16
adayı yapacak kadar özel kılan, sağ bekiyle sol bekinin de bu
yetenek oyununa katılabilmeleri... Bursa karşısında sahadaki
becerikli oyuncu sayısı 2 buçuğa kadar düşüp, yetenek yöneticisi
görevini yapan Alex ve Emre’nin aynı anda kulübede oturuyor olması
çok sıradanlaştırdı Fenerbahçe’yi. Aynı takımı, aynı dizilişle,
merkezinde Emre ve Alex’le düşündüğümde, çok farklı gözüküyor
bana... Böyle bir günde Bursa’dan tur biletiyle ayrıldığı için
gerçekten şanslı sarı-lacivertliler...
Sergen Yalçın -Kötü demek iltifat olur!- Fanatik[page_end]
Sergen Yalçın -Kötü demek iltifat olur!
Bu yazıya şöyle başlamak istiyorum... Bir tanesi Şampiyonlar
Ligi'ni kazanmış Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, öteki
önemli başarılara imza atmış Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum
Bu yazıya şöyle başlamak istiyorum... Bir tanesi Şampiyonlar Ligi’ni kazanmış Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard, öteki önemli başarılara imza atmış Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum. Şuna üzülüyorum; Böyle güzide iki takımı teslim ettiğimiz teknik direktörlere bir bakın. Bir tanesi Galatasaray’ı kupada elettirdi, diğeri Fenerbahçe’ye korkulu rüya gösterdi.
Suçu kendimizde arayalım
Tabii ben şuna üzülüyorum ve suçu biraz da kendimizde aramak
istiyorum. Bu maçı izlerken üzüldüğüm konu şuydu. Fenerbahçe yedek
kadrosuyla sahaya nasıl çıkardı! Sen as takımınla daha geçen gün
oynadığın Diyarbakırspor’u yenememişsin. Bu maçı mı kazanacaksın.
Bursaspor ligin en dişli takımlarından biri, üstelik
deplasmandasın. Bu affedilebilir bir hata mı! Bunu bir Türk teknik
direktör yapsa ne olurdu.
Oyuna baktığımız zaman ise sahada inanılmaz bir Fenerbahçe vardı. Kötü demek iltifat olur Fenerbahçe’ye. Sahada pas yapamayan, oyuna ağırlığını koyamayan bir takım için böyle bir yenilgi kaçınılmazdı. Bekir, Gökhan Gönül, Vederson ve Dos Santos çok kötüydü. Orta sahada temposu düşük bir Deniz ve kağnı arabasına benzeyen bir Selçuk... Bunun karşısında ise agresif oynayan Bursaspor orta sahası.
Sağlam hata yapmadı
Ertuğrul geçen maç yaptığı hatayı yapmadı. Volkan Şen’i oyuna ilk
11’de başlattı. Bursaspor bütün riskleri alarak başladı oyuna.
Zaten Bursaspor’un çok fazla gayret göstermesi gerekmedi. Sahada
inanılmayacak derecede kötü bir Fenerbahçe vardı. Onlara sormak
lazım aslında bu maçın anlamını biliyorlar mı? Ya da neden bu maça
çıktınız diye bir sormak lazım.
Fenerbahçe zor duruma düştü
Bursaspor, Fenerbahçe takımını çok zor durumlara düşürdü.
Fenerbahçeli oyuncuları bu kadar vasat düzeyde beklemiyordum.
Fenerbahçe adına üzücü bir durum. Ama ben lafı dönüp dolaşıp Daum’a
getirmek istiyorum. Senin orta sahan zaten sıkıntılı. Bursaspor tam
kadro oynuyor, sen yedek kadroyla oynuyorsun, buna hiçbir anlam
veremedim. Sonuçta Fenerbahçe son dakikada bulduğu golle turu
geçmeyi bildi ama taraftarlarına korkulu rüya izlettirdi. Hem
Galatasaray hem Fenerbahçe için şunu söylüyorum. Her ikisinde
de çok büyük düşüş var. Böyle giderse iki takımı da ileride zor
günler bekler.
Altan Tanrıkulu -Deli ya da dahi!- Hürriyet[page_end]
Altan Tanrıkulu -Deli ya da dahi!
BİR hafta
boyunca “Fenerbahçe’yi eleyebiliriz” dedi Ertuğrul Sağlam. Aklıma
1988’deki efsane Galatasaray-Neuchatel eşleşmesinde Mustafa
Denizli’nin 3-0 biten ilk maçtan sonra bile “Eleyeceğiz” sözleri
geldi.
Maç kadrosunu görünce de Olimpiyat Stadı’nda Daum ve Hagi
arasındaki 5-1’lik finali hatırladım. Daum rakibi çok kolay görüp
bu kadar olmazı birden yapmıştı tıpkı 5 yıl önceki finalde olduğu
gibi..
Mutlaka gol atması gerekmiyordu Fenerbahçe’nin, ama çift santrforla
sahadaydı. Baroni sakatken Emre’yi kesip defansif bloğu
zedelemişti. Alex kenardeyken çift santrfora pas atacak adam da
yoktu. Rakipten 2 gol yesen bile tur atlayacakken ve ters kademeyi
en iyi yapan savunma oyuncularından biri olan Gökhan Gönül
hücumdaydı.
Stoper Bekir sağbek
Stoper olarak transfer edilen Bekir’se ısrarla sağbekte
oynatılıyordu. İlk yarı 2-0 bitince önemli bir hamle yaptı Daum.
Emre’yi sokup Deniz’i savunmaya çekti. Oysa Gökhan Ünal’ı çıkartıp
Emre’yle orta sahayı kuvvetlendirse savunmanın göbeği daha sağlam
kalırdı.
Maçın ilk bölümünde iki yüzde yüz kaçıran Fenerbahçe 3-0 yenik
duruma düştüğünde dördüncü golü yiyecek pozisyonları gördü
kalesinde. Biraz Önder direndi. Bursa seyircisi onikinci, onüçüncü
oyuncu oldu. Bursa’nın baskısı karşısında yapılacak tek şey vardı,
maçı uzatmaya taşımak. Ama biraz şans, biraz da Alex-Güiza
ikilisinin uyumu turu Fenerbahçe’ye getirdi.
Ya deli ya dahi!
Bazen hayat insana öyle dersler verir ki ilk anda anlayamaz ve çok
üzülürsünüz. Bazen de elinize geçen fırsatların değerini bilmez
mutsuzluk içinde kıvranırsınız. Daum ilk maçı Allah’ın bir lütfu
gibi görmedi, Bursa’yı ciddiye almadı. Umarım Lille karşısında
dünkü şanslı geceden dersler çıkaran bir Daum izleriz.. Çünkü Daum
bir tane değil ki, ya deli ya dahi!
Gecenin yıldızı Volkan Şen başta olmak üzere Ertuğrul Sağlam’ın
taktiğini sahada mükemmel uygulayan Bursalı oyuncular rakibi tek
bir saniye bile ihmal etmenin bedelini ağır ödediler. Dilerim ligde
Avrupa biletini alan ekiplerden biri olurlar..
Erdoğan Şenay -Kumar gecesi -Milliyet[page_end]
Erdoğan Şenay -Kumar gecesi
Bursa’da üç
gollük avantajla sahaya inen taraf Fenerbahçe değil de Bursaspor
ekibiydi sanki...
İlk maçtaki farka rağmen kazanmak ve ünlü rakibini kupada saf dışı bırakmak için tüm gücüyle maça asılıyordu yeşil-beyazlılar... Sanki çeyrek asrın üstündeki bir zaman diliminde kupaya hasret yaşayan taraf değilmiş gibi oyunda duygusuz ve de umursamaz bir edadaydı sarı-lacivertli ekip...
Önder - Selçuk - Deniz - Bekir - Güiza - Vederson gibi isimler yanlarından rüzgâr gibi geçip dönen başta Turgay olmak üzere, Volkan - Iglesias - Ali Tandoğan - Mustafa Keçeli - Bekir gibi isimlerle kesinlikle kıyaslanmayacak bir tembelliğin esiriydi yarışmada adeta sarı-lacivertli ayaklar...
İleri uçta Gökhan Ünal yarışmada daha gol yokken yakaladığı
enfes fırsatı hoyratça Bursa kalecisi İvankov’a teslim ediyorsa
eğer, bu oyuncunun gelecek haftaları adına hangi ümitlere
kapılabilirsiniz ki? Genç adam geldiği ve oynadığı takımın
Fenerbahçe olduğundan dahi bilgisiz ve ilgisizmiş gibi bir görüntü
veriyordu seyredenlere...
Vederson ilk golde Turgay’ın kafa vuruşunu seyredip kalacağına
minik bir darbe ile topu kornere atamaz mıydı dersiniz? Demek
istediğimiz şudur; Fenerbahçe’de kupayı kazanmak adına mental
derinlikler yani düşünce zenginlikleri hiç yoktu dünkü yarışmada...
Ve teknik kulübedeki top yekün zevat tur atlanmış olmasına rağmen
dünkü “kumar gecesinin” berbat mesulleridir.
İkinci 45’te de sahada gecenin mana ve önemini bilerek oynayan,
nakış işlercesine titiz paslarla Fenerbahçe’yi üçüncü golle mat
eden Ertuğrul Sağlam’ın ekibiydi yarışta... Sağlam, oyundaki tertip
ve taktik stratejileriyle Daum’a adeta ders verirken Fenerbahçe
yönetimi tribünlerde hangi sıkıntıları yaşayıp neler düşünmekteydi
merak ederim? Emre ve Alex ile oyuna başlayıp ilk yarıda
şaşkıncasına orta sahada dolaşanlarla ilk perdedeki oyun derlenip
toparlanamaz mıydı, o zaman Bursaspor attığı iki golü böylesine
rahat yakalayabilir miydi? Ama futbol işte böylesine şanslara bağlı
bir oyundur sonuçta...
Fenerbahçe’nin sahadaki en berbat oyuncusu Güiza son dakikalarda
kontrpiye bir golü sahiplenip dün gecenin kahramanı(!) olabiliyorsa
eğer bu işin adaletinden bahsedilebilir mi dostlar?
Dün akşamki kumar masasında yakalanmış bir numara şansı gibi turu enseleyen Fenerbahçe’yi tebrik edelim. Ama biz Bursaspor’un dün akşamki mükemmel oyununu ve hak etmesine rağmen başına gelen son dakika şanssızlığını asla unutmayacağız.
Tunç Kayacı -Yazık oldu!- Fanatik[page_end]
Tunç Kayacı -Yazık oldu!
Sen işi buraya kadar getir ve son saniyede uzatmaya gidecek maçı
kaybet. Bu sezon hem ligde Bursa'da oynanan maçta, hem de kupanın
ilk ayağında İstanbul'da Fenerbahçe karşısında tutunamayan bir
Bursaspor izlemiştik.
Sen işi buraya kadar getir ve son saniyede uzatmaya gidecek maçı kaybet. Bu sezon hem ligde Bursa’da oynanan maçta, hem de kupanın ilk ayağında İstanbul’da Fenerbahçe karşısında tutunamayan bir Bursaspor izlemiştik. Oysa Timsahlar Galatasaray ve Beşiktaş’a ilk yarıda şans tanımamıştı. Kısaca dün gece hem tarih yazmak, hem de prestij kazanmak için sahaya çıkmıştı ev sahibi ekip. Çünkü bu maçın ilk ayağında biraz da karizmaları bozulmuş ve 3-0’lık yenilgi Burasspor’a yakışmamıştı.
İşte bu duygu yoğunlu içinde çıkılan karşılaşmada aslında 92 dakika her şey Bursaspor’un istediği gibi gitti. İlk yarıda goller, bekledikleri dakikalarda geldi. İglesias ve Turgay ikilisi ilerde Fenerbahçe savunmasını yıpratırken sağ kanatta Ali Tandoğan ve Volkan o bölgeyi çökerttiler adeta. Kaleci İvankov’un tecrübesine yakışır kritik kurtarışları takımı rahatlatırken, savunma devleşti Fenerbahçe akınlarında. Orta alanın tecrübeli ismi Hüseyin ve yanında Bekir Ozan müthiş etkiliydiler. Dün gece Bursaspor’un sadece sol kanatı vasatı aşamadı.
İkinci 45 dakikanın nefes keseceği belliydi. Ve Ertuğrul Sağlam temkinli başlattı takımını. 3 gol için saldıran sabırsız bir Bursaspor yoktu sahada. Kararlıydı Yeşil-Beyazlılar aradığı golü bulmak için. Nitekim Turgay bir uzun topta 3-0’a taşıdı takımını. Bundan sonrası gerilim doluydu. Her zaman yerinde duramayan tribünler bile şaşkın ve sessizdi. Ancak bu gerilim filminin sonu biraz trajik oldu ve Guiza Fenerbahçe’yi yarı finale taşıyan golü attı.
Dün gece gördük ki, gerçekten futbolun adaleti yok. Ama Bursaspor kaybetse de başı dik sahadan ayrıldı ve 3 büyüklerin içinde yenmediği takım kalmadı. Bu oyuna bu unvan da yeter...
Gürcan Bilgiç -Akılsız, fikirsiz...- Sabah[page_end]
Gürcan Bilgiç -Akılsız, fikirsiz...
Maçı başlamadan bitirmişti Fenerbahçe. Hem teknik heyeti, hem de
sahadaki oyuncularıyla yarı finali ceplerine koymanın rahatlığı ile
sahadaydılar. Umursamaz, güvenli, fedakarlıktan uzak, kendilerini
korumayı öne alan anlayışları ile.
Evet; üç gollü bir avantajları vardı ama sahada da üç eksikle (!)
oynuyorlardı. İki santrfor; Gökhan ve Güiza ile Santos maçı "bay"
geçmişlerdi. Ne bir topa hükmediyor, ne de takım direnci için
"adım" üretiyorlardı. Bu tip maçların kritik süresi ilk 20
dakikadır. Bursa'nın bu sürede üreteceği skorla maça asılmaya karar
vereceği herkesin malumu. 18'de net bir defans hatasından adeta
kazıyarak çıkardılar golü. Sonrasında ikiyi de yapıp, maçı
Fenerbahçe için kabusa döndürdüler. Kadıköy'deki skorun hükmü
kalmadı bir anda. O ceplerindeki havalı sonuçla sahaya çıkanların
da façaları bozuldu. Artık "akıl" gerekiyordu Fenerbahçe'ye. 45'te
Emre müdahalesi doğruydu.
İKİ MAÇ DA SON DAKİKADA
Gökhan, Selçuk, Deniz ve Santos Fenerbahçe'nin orta sahası. Hepsi
milli oyuncular. Güiza ve Gökhan da irtibat noktası. Onlar da
milli. Bu altı oyuncunun ilk yarı üç pası bir araya getiremeden,
sadece oraya buraya koşup, ya da rakibin pas organizasyonunu
"seyirci" statüsünde kabul etmeleri gerçek "vahim" görüntü aslında.
Topu ayağına aldığında ne yapacağını bilemeyen bir futbolcunun,
doğru tarifteki sıfatı aslında "topçu" olmalı.
Kimsenin beklemediği, Bursasporlu oyuncuların da ancak rüyalarını
süsleyecek bir gerçek vardı ortada. Tribünler bile sustular
gördüklerine inanamayarak. Daum bu kez Alex'i attı sahaya.
"Akıldan" sonra "fikir" sahibi de oldu Fenerbahçe. Dolayısı ile
daha organize.
Cüneyt Çakır kademe atladıktan sonra kartlardaki bonkörlüğünden
vazgeçmişti. Dün ikisi ev sahibi (Ali Tandoğan, Turgay), biri
Fenerbahçe (Bilica) için üç pozisyonda ikinci sarıya
hükmedebilirdi. Yine de standart yönetiminde kusursuza yakındı.
Bu sonuç Fenerbahçe'nin yolunu açtı. Ama Bursaspor'a da lig
yarışında büyük moral kazandıracaktır. Ve Fenerbahçe'nin her
rakibi, karşısında üç gol atabileceği bir defans olduğunu bilerek
oynayacak.
Diyarbakır'a son dakikada beraberlik golü, Bursa'da uzatmada yarı
final vizesi. İki maçta ilahi bir uyarıdır aslında. Bunları başarı
gibi anlatmaya çalışanlar, umarım kendilerini aldatmıyorlardır.
Yalçın Türk -Fenerbahçe eşikten döndü- Fanatik[page_end]
Yalçın Türk -Fenerbahçe eşikten döndü
İlk maçı 3-0 kazanan Fenerbahçe değildi dün geceki... Gereksiz
sinirli hareketler, telaşlı oyun kurgusu, defanstan bilinçsiz
çıkışlar, organizasyon fakirliği... Ne ararsanız vardı,
Sarı-Lacivertli tarafta.
İlk maçı 3-0 kazanan Fenerbahçe değildi dün geceki... Gereksiz sinirli hareketler, telaşlı oyun kurgusu, defanstan bilinçsiz çıkışlar, organizasyon fakirliği... Ne ararsanız vardı, Sarı-Lacivertli tarafta. Dos Santos daha yirmili dakikalarda zaman çalma peşindeydi oysa Bursaspor defansının göbeği maça zaaflı başladı. Deniz, Selçuk ve diğerleri, çift forvet Güiza ile Gökhan Ünal’ı pozisyona sokabilse, Fenerbahçe golü bulabilirdi. Sarı-Lacivertliler Gökhan Ünal ile bir kez şans buldu. O pozisyon gol olsaydı yarı final bileti ilk yarıda cepteydi.
Fenerbahçe savunma dörtlüsünün zamanlama ve rakip paylaşım hatasından ilk gol geldi. Bilica sanki bilerek dokuz kusurlu hareketi yapınca, fark ikiye çıktı. İkinci yarının başlarında defansın ikramını Turgay geri çevirmeyince ev sahibi 3-0’lık farka ulaştı. Daum’un ikinci yarıya Emre’yle başlaması, daha sonra da Alex kartını oynaması, Fenerbahçe orta sahasının az da olsa top yapar hale gelmesini sağladı. Ancak skorun getirdiği moralle baskılı oynayan, gol arayan taraf Bursaspor’du. Bu tablo, 90 dakikanın bitimine kadar devam etti. Ekstra süre oynanırken herkes karşılaşmanın uzatmaya gideceği hesaplarını yaparken, Ertuğrul Sağlam’ın yaptığı kritik değişiklikler ve sakat olan Sercan’ı önce oyuna alıp, sonra mecburen çıkartması, Bursaspor’da konsantrasyon boşluğu yaşattı. Bunu iyi değerlendiren Fenerbahçe her zaman olduğu gibi yine bir duran topun devamında Güiza’nın golüyle yarı final biletini Bursa’dan kaptı. Futbolda her şeyin olabileceği gerçeği dün Bursa Atatürk Stadı’nda bir kez daha yaşanırken, Fenerbahçeli futbolcular da büyük bir tehlikeyi sıyrıkla atlattı.
Selim Soydan -Daum’a rağmen!- Vatan[page_end]
Selim Soydan -Daum’a rağmen!
GEÇEN hafta perşembe günü F.Bahçe, Bursa’yı daha ilk yarıda
sürklase ederek 3-0’ı bulmuştu. Herhalde bu sonuç Daum’a fazlasıyla
yeterli gelmiş olmalı ki, dünkü karşılaşmayı formalite maçı olarak
görmüş. Bırakın 11’i, bir hafta önceki F.Bahçe ile dünkü F.Bahçe
arasında gece ile gündüz gibi fark vardı...
KEZA Bursaspor için de durum aynıydı. Sanki bir hafta önce varlık gösteremeyen takım onlar değildi. Ertuğrul Sağlam, yarı finali kafasına o kadar koymuş ki, oldukça riskli bir oyun düzeniyle başladı maça. Amaç belli; bir an önce golü bulmak. Vederson’un desteğiyle 18. dakikada da bunu başardılar. Bu andan itibaren sarı-lacivertliler için tehlike çanları çalmaya başladı...
İLK yarı sahada bir Volkan Şen fırtınası vardı. 22 yaşındaki bu genç çocuk F.Bahçe defansını hallaç pamuğu gibi dağıttı. Sarı-lacivertli yarı sahada cirit attı, önüne kim geldiyse geçti. İlk 45 dakikada Bursa’nın en iyi diğer oyuncusu da kaleci Ivankov’du. Hem 2 tane yüzde 100 gol çıkardı hem de penaltıdan ustaca bir vuruşla golü bularak F.Bahçe’nin gecesini kâbusa çevirdi.
BURSA RESMEN EZDİ
F.BAHÇE soyunma odasına 2-0 geride gidince Daum, geç de olsa önce Emre’yi, sonra da Alex’i aldı. Bu 2 oyuncu ilk yarı hiç çalışmayan orta alana hareket getirdi, daha iyi top yaptı sarı-lacivertliler.. Ama buna rağmen Bursa, tabir-i caizse futboluyla F.Bahçe’yi resmen ezdi. Hele 3. golü bulduktan sonra oyunun tüm hakimiyeti onlardaydı.
KARŞILAŞMA tam uzatmalara gitti diyorduk ki, sahanın en kötüsü Güiza çıktı sahneye. Bitime 1 dakika kala Alex-Gökhan Gönül işbirliğiyle hazırlanan pozisyonda F.Bahçe’ye yarı finali getirdi. Tabii gönül isterdi ki, sarı-lacivertliler böyle aciz duruma düşmeden turlasaydı.
MAÇIN hakemine değinmeden edemeyeceğim... Özellikle 2-0 biten ilk yarının ardından zorluk derecesi tavan yapan mücadelede Cüneyt Çakır, tüm pozisyonlara o kadar yakındı, o kadar doğru kararlar verdi ki, gerçekten kutlamak gerek.
SON sözlerim yine kaptan için olacak. Alex bu takımın her şeyi. Onsuz bir F.Bahçe düşünemiyorum. Hâlâ Alex’in bu takım için neler ifade ettiğini bilmeyen, onsuz da olabileceğini düşünen zihniyetlere de saygılarımı (!) gönderiyorum.
Feyyaz Uçar -Yağmur gibi para- Hürriyet[page_end]
Feyyaz Uçar -Yağmur gibi para-
ÜLKEM toprağına yağmur, futboluna para yağıyor. Ligde Digi hareketi, kupada Ziraat bereketi... Çeyrek finalde iki maçı da kazan; 700 bin doları cebişine koy! İyi futbol ekersen milyon dolarları biçersin. Bu meblağlar kimseyi rahatsız etmesin. Ülkemizin geleceği evlatlarımız sporu sevsinler ve yapsınlar. Yan yollara ve kötü alışkanlıklara sapmasınlar.
Oyunun başında kapalı Fenerbahçe defansı karşısında Bursaspor
pozisyon bulmakta zorlandı. Fenerbahçe ise risk alıp Zapotocny ve
ve İbrahim’i rakip forvetlerle baş başa bırakan Bursaspor
karşısında 10 dakikada 2 net pozisyon yakaladı. Gökhan Gönül’ün gol
ya da pas atmaya gönlü olsa maç 5. dakikada bitecek. Hemen akabinde
Gökhan Ünal da adaşına nazişre yapıp topu İvankov’a nişanlamaz mı!
Timsah sahaya iner tabi...
İkinci yarının başında da Fenerbahçe gol kaçırmaya devam
ediyor. Daum’un hamlesi doğru. Defansın göbeğine yerlilere emanet
edip orta sahaya Emre’yi yerleştirdi..
Bursaspor 2-0’la birlikte daha bir istekli ve arzuluydu.
Turgay’ın hareketliliği Fenerbahçe defansını zor durumlara
soktu. İglesias’ın bitiriciliği de dikkat çekici.
Kocaman alkış
BURSASPOR’da Turgay ve Iglesias, Fenerbahçe’de Dos Santos ve tabii
ki Alex sahanın iyileriydi. Ancak 3-0 mağlubiyetin rövanşında,
üstelik açık kanalda naklen verilen bir maçta tribünleri dolduran
Bursaspor taraftarı sahanın esas yıldızıydı. Onları tura inandıran
teknik heyet ve futbolculara da kocaman bir alkış.
Çift dalma sevdası
YABANCILARIN çift dalma sevdası Fenerbahçe’ye sarı kart cezası ve penaltı olarak geri dönüyor. Uyarı mahiyetinde bir kulaklarını çekmek lazım.
Mimik ve jest
HAKEM hoşgörülü olmasa iki takımda da ikinci sarı kartı görebilecek oyuncular var. Turgay ile Dos Santos’un mimik ve jestlerine dikkat etmeleri lazım.
Dahi(!) Daum
BAŞKANININ, ezeli rakiplerinin santrforsuzluğuna dikkat çeken beyanatından sonra Daum aşka gelerek Bursaspor maçına çift santrforla başladı. Ama görülüyor ki, Alex Fener’e çift santrfordan daha fazla lazım. Evet, şu bir gerçek; Fener’in kurtarıcısı Alex De Souza’dır. Etkili oynamasa da, sahadaki varlığıyla bile arkadaşlarına moral veriyor. Bu kadar sakat ve cezalıya rağmen bir o kadar da oyuncuyu dinlendirmek, hele ki deplasmanda oynuyorsan rakibe büyük avantaj. Daum gibi bir dahi (!) nasıl yaptı hayret.
Hakan Yaşar -Aziz Yıldırım asıl hocasına bir baksın!-
Vatan[page_end]
Hakan Yaşar -Aziz Yıldırım asıl hocasına bir baksın!
F.BAHÇE kendine ihanet etti öncelikle.. Sezon başından beri tüm
taktiği topun efendisi almaktı Daum’un. Ancak Bursa karşısında öyle
geride ve 3-0’a yatarcasına oyuna başladılar ki, ancak %45 topa
sahip olabildiler. Bu görülmemiş durum sonrası ilk 33 dakikada 2-0
geriye düşmek çok sürpriz sayılamazdı..
İŞİN garip tarafı iyi bir forveti olsaydı F.Bahçe’nin 20. dakikada tabelada 2-0 yazabilirdi.. Eğer Gökhanlar İvankov’u avlayabilseydi.. İki atakta bilinçli, hazırlanmış değildi. Beleşti ve kaçtı.. Bursa tarihin en büyük riskini aldı, kumar oynadı ve futbolun altın kuralı atamayana atarlar gerçek oldu..
BU noktada Aziz Yıldırım’a şu soruyu sormak lazım.. G.Saray’a ‘forveti yok’ diye laf atıyorsunuz. Peki sizin 3 tane santrforunuz var da ne oluyor ki? Gökhan-Güiza, Bursa defansına ‘eskort’luk yaptı resmen. Pres hak getire. Eli belinde dolaştılar. Sadece top atıldığında varlar. Önde alışıldık baskı olmayınca Deniz-Selçuk’a ağır yük bindi..
BİR diğer cidd kriz topu akıllı dolaştıramamaktı. Alex-Emre yokken oyun kurucu sorunu hortladı.. Tüm bu dezavantajların üstüne Ali Tandoğan-Volkan Şen’le Ertuğrul Sağlam, Santos-Vederson ‘buyur gel’ hattını darmadağın etti. Vederson’un arka direkte uyku hali, Bilica’nın ‘kasap’lığını belgeleyen hareketiyle yaptırdığı penaltı Bursa’ya istediği 4-0’ın 2’sini getirdi...
BURSA’YI küçümsediği her halinden belli olan Daum, 2. yarıda gecikmiş radikal hamleler yaptı.. Aslında 33’te yapması gerekirdi bazı şeyleri.. Ancak devre boşluğunu bekledi. Dua etsin o sırada Bursa el frenini çekti biraz.. Atılmak için kaşınan Bilica’yı kenara çekip Deniz’le defansa akıl kattı Daum.. Emre’yi organizatörlüğe soyundurmak ise dahiyaneydi!.. Tabii bunu derken bunu akıl etmeyeni döverler diyelim de mesajımız net anlaşılsın, sonra Daum’a dahi dediğimize gitmesin iş!..
TÜM bunlar F.Bahçe’yi biraz kıpırtattı o kadar.. 2. yarının başında da Güiza, Gökhan Ünal gibi ‘şabanlaştı’ bu kez.. Topuğunun altından kaçırdı gollük topu.. Daum hâlâ uykudayken, beli kalın savunmacılara umut bağlamışken iyi kontrada Turgay, ‘uyan’ zilini çaldı. Nihayet 67’de psikolojik olarak daima takım için artı olan Alex hamlesi geç de olsa geldi.
SONRAKİ bölüm malum. F.Bahçe titredi ama Bursa yıkamadı. Yarım adam Sercan’la iyi bir atak buldular. Onda da V.Demirel, beklenmedik libero çıkışıyla takımını ayakta tuttu..
SONRA ‘şans’ devreye girdi.. Biraz da bu sezonki F.Bahçe’nin temel özelliği sahne aldı.. Asla pes etmemek! Alex ve Emre tehlike yaratan akıllı topları ile Bursa savunmasını tehdit etti cılız da olsa.. Ve 90+2’de nerede duracağını bilen adam Alex’in sağ ayağıyla ve can havliyle çevirdiği topun Güiza’nın önüne düşmesiyle kader ağlarını ördü... Okçu’nun tıngır-mıngır golü F.Bahçe’yi yarı finalist yaptı..
BELLİ ki F.Bahçe çifte kupayı istiyor ama kupalar da Fener’i istiyor. Hem de en kötü gününde hem de rakiba saygı duymayan hocanının ‘tarihi bir tokadı’ hak ettiği bir maçta istediğini alabiliyor. Ama Daum’a “korkunun ecele faydası yok” atasözü mutlaka hatırlatılmalı.
KOSKOCA F.Bahçe az kalsın 3-0’dan elenen bir büyük takım
olacaktı. Aziz Bey’in santrforları ise G.Saray’ınkilerden şanslı!
F.Bahçe turu geçtiyse yatsın kalksın futbol tanrılarına dua etsin.
Hatta başkan kurban kessin.. Çünkü bu kadar kötü oyunla, yanlış
11’le çıkan Daum’un ve oyuncuların ‘elenelim’ çabasına rağmen turu
geçtikleri için...
Selçuk Yula -Alınacak dersler var-
Takvim[page_end]
Selçuk Yula -Alınacak dersler var
Bir tarafta "Ben bu turu geçeceğim" diyen ve hiç kart cezalısı ve
sakat oyuncusu bulunmayan Bursaöteki tarafta da "Nasıl olsa 3-0
avantajım var. Ben bu turu rahat gerim" diyen ama sakat ve
cezalıları yüzünden D.Bakır maçındaki 11'inden sadece 4
futbolcusunu sahaya sürebilen F.Bahçe...
Daum, Gökhan Ünal ve Güiza'yla çift forvet olarak oyuna başladı.
Sol bekte daha iyi oynadığını kanıtlamış Santos'u önde, aynı
şekilde Gökhan Gönül'ü de sağ kanatta (Fenerbahçe'de ilk defa) önde
oynattı. Göbeği de Selçuk ve Deniz'e emanet etti. Çift forvet iyi
güzel de topları oraya kim atacak? F.Bahçe sanki sahaya direnmek
için çıkmış bir Anadolu takımı hüviyetindeydi. Ama buna rağmen maç
içindeki en önemli pozisyonları da ilk dakikalarda 2 Gökhan ile
yakaladı. Gönül ve Ünal bunları gole çevirebilseydi maç zaten o
dakikalarda bitecekti.
Bursaspor'un tempolu baskılı ama pozisyonu olmayan futbolu ilk 45
dakikada 2 gol getirdi. İlk golde Vederson'un büyük hatasına ne
söylemeliyiz. İkinci golde de gene Vederson ile Santos'un ailece
hücuma gitmesinden boşalan sol kanattan gelişen akında Bilica'nın
hiç gereği yokken yaptığı penaltıyı izledik. 2-0'dan sonra haliyle
tribünler de coştu Bursasspor da... İki pas yapamayan F.Bahçe 2.
devreye Bilica-Emre değişikliğiyle başlandı. Deniz stopere geçti.
Biraz daha toparlanıldı gibiydi ama yeterli değildi. Bu takıma
ilerideki 2 forvetin biri çıkıp Alex'in girip normal sisteme
geçilmesi lazımdı. Ama Daum bunu yapmak için skorun 3-0 olmasını
bekledi. Ancak 3-0'dan sonra Ünal-Alex değişikliğini yaptı ve denge
sağlandı. Atılan hayati golde Alex'in sihirbazları kıskandıracak
topuk pasıyla G.Gönül'ü görmesi ve oradan topun Güiza'ya gelmesi
herhalde Daum'u düşündürmüştür.
F.Bahçe öldü öldü dirildi. Buradan alınacak dersler çok. Bu dersler
umarım alınır. Son sözüm de F.Bahçe taraftarına, medyasına değil.
Artık lütfen Güiza'ya sahip çıkın.
Alaattin Metin -Elenmek istesen böyle hata yapılmaz-
Akşam[page_end]
Alaattin Metin -Elenmek istesen böyle hata yapılmaz
Bir takım elenmek istese ancak böyle hata yapar...
Ve bunu bir amatör hoca yapsa diploması alınır, yırtılır...
Maç kadrolarını elime alır almaz hemen fark ettim...
Kendi kendime şöyle dedim;
'Bu takımda kim oyun kuracak... Topu ileriye kim taşıyacak'
Hadi Alex formsuz, Manisa maçını düşünerek dinlendirdin...
Emre ile niye oyuna başlamazsın!
Takımın savaşan, mücadele eden, rakibin direncini kırmanın yanında,
takım arkadaşlarını ateşleyen bir futbolcuyu kulübede oturtmanın ne
anlamı var!
İlk yarıda tesadüfen yakaladığı iki pozisyonun dışında, Fenerbahçe
orta sahada top yapamadı...
İkili mücadeleyi kazanamadı...
Birbirlerine pas bile veremediler...
Doğru dürüst, organize bir atağa bile çıkamadılar...
Alex'i üçüncü golden sonra alması ise tam bir skandal.
O vakit insana sorarlar; oyuna bu iki futbolcu ile başla, Bursa'nın
direncini kır, ondan sonra ne istersen yap...
Bir şey daha söyleyeyim;
Santos Brezilya Milli Takımı'nın sol beki... Carlos gittikten sonra
'gerçek yerimi buldum' dedi. İyi de bir çizgi yakaladı...
Neden bu maçta gerçek yerinde değil de; hücumda oynatırsın! Hem o
çocuğun kafasını karıştırdın, hem de Vederson'u bozdun... Tersini
yapsan, Vederson'u öne koysan karşısındaki ile boğuşur, Santos da
geriden bindirmeler ile daha etkili olurdu...
Hadi Gökhan Gönül'ü, Bekir'in önünde oynatmana bir şey diyemiyorum,
en azından mücadele ettiler de, Fenerbahçe'nin sol kanadını çorba
yapmana ne demeli!
Yani hocam dün akşam bir çuval inciri berbat ettin...
İnan PAF takımı çıksa, bu kadar gol yemez, bu hataları da
yapmazdı...
Sahanın en kötüsü Güiza son dakikada attığı golle takımını da,
Daum'u da kurtardı...
Fenerbahçe tur atladı, ama oynadığı futbol ve Daum'un yanlışları
ile ecel terleri döktü...
Hakkı Yalçın -İntihar ettiler ama ölmediler- Takvim
[page_end]
Hakkı Yalçın -İntihar ettiler ama ölmediler
Fenerbahçe dün gece, Bursa'da bir tüy gibi savruldu. Rezil bir
futbol, büyükten yana bir hakem.
Güiza'nın ölü vuruşunun rakibe çarpmasıyla gelen son dakika golü ve
hayata tutunuş.
Farklı yenilginin ateşiyle, harlı bir mücadele bekliyordum
Bursa'dan.
Bir yanı telaşlı, öte yanı her riski göze alan saldırı planı.
İlk çeyrekte, Fenerbahçe'nin 3 pozisyonu var. Bunların adına
sefalet seferleri diyelim.
Maç 4.dakikada biterdi ama Gökhan Gönül kendi pişirdi, kendi
yedi.
Ardından Gökhan Ünal'ın beceriksizliği gidişatı değiştirdi ve
Iglesias'ın golünü izledik.
Sonra da Ivankov'un penaltı golü.
Bu golden sonraki yorumum; "Bursa'da ihtilalin ilk perdesi
açıldı."
Bu dakikalarda Fenerbahçe'ye baktım. Defans dağınık, mevziler
düşmüş.
Hele Bilica "canlı bomba!"
Orta alan dilsiz ve iki pas yapacak halde değil. Güiza ve Gökhan
Ünal ikilisi, katlanılamaz ikili olarak gezintide.
Sahada yürüyen takıma bakıp, "Fenerbahçe intihara mı koşuyor?"
dedim.
İkinci yarının bol taktikli hesaplaşmalarla dolu olacağı
belliydi.
Daum'un Emre Belözoğlu kozu, Fenerbahçe'nin oyuna ağırlığını
koymasının sebebiydi.
Ama Emre'nin atağa kalkarken, kaptırdığı top, ihtilalin ikinci
perdesini araladı ve Turgay'dan üçüncü gol.
Fenerbahçe cephesinden bakarsak, "Kimsenin gülmediği bir şaka
gibi!"
Sonraki dakikalarda, Alex'in can simidi olarak, Sercan
Yıldırım'ın da mucizenin işaret fişeği olarak sahaya sürülmelerini
izledik.
Kritik pozisyonlar yine Fenerbahçe kalesi önündeydi.
Yaratıcılık beklenen adamların, malulen emekli pozlarından
kurtulamadığını, buna karşılık Bursa'da İbrahim, Ali Tandoğan ve
kaleci Ivankov'un harika oynadığını belirtmeliyiz.
Ama talih her zaman hak edenin yanında olmuyor. Sonuç olarak
Bursasporlu futbolcular, "ele geçirilmiş bir turun" tarifini
yaparken, talihi ve hakemleri hesaba katmamışlardı.
Fenerbahçe'ye gelince...
Hak etmediklerini aldılar.
Ve hayati adamları olmadığı zaman, "biçare bir futbol takımından"
öteye gidemediklerini cümlemize gösterdiler.