Yazarlar Fenerbahçe için neler yazdı?
Spor yazarlarına göre Fenerbahçe, Karabükspor karşısında 3 puana maçın ikinci yarısındaki artan perfromansıyla ulaştı...
Fenerbahçe, Süper Lig'de 32. hafta karşılaşmalarında dün
akşam Karabükspor deplasmanında bulduğu tek golle üç puana uzanarak
zirvedeki yerini korudu.
Spor yazarlarının büyük çoğunluğı sarı-lacivertli takımın ikinci yarıdaki performansını beğenirken, bir kısmı ise Teknik Direktör Aykut Kocaman'ın oyuncu değişikliği tercihlerindeki yanlışlara değindi.
İşte yazarların Fenerbahçe analizleri...
Alex’i orta sahanın markajına alabilirseniz sorun yok. Ya da daha doğrusu sorun sizin için daha idare edilebilir oluyor.
Ama eğer Alex, stoperlerinizin arasında alan ya da adam markajındaysa durum 180 derece değişiyor. Alex derinlikli bir markaja girmemiş oluyor. Oyunun boyutları onun için daha geniş ve hareket edilebilir alanlardan oluşur oluyor. Alex işliyor böylece. Kafa golü de atıyor, çalım da atıyor, şut da çekiyor.
Bu rakip için tabii ki bir seçim meselesi değil. Daha çok bir organizasyon ya da güç meselesi.
Fenerbahçe, Alex’i daha ileride tutabildiğinde rakibin başına bela olan sadece Alex olmuyor.
Son haftalara girildiğinde artık hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor için iyi futbol mu arıyacağız, teknik ve taktiğe mi bakacağız, yoksa alınan üç puanlara mı odaklanacağız? Bence artık galibiyetler önemli. Fenerbahçe, Karabük'te geçen hafta- ki 11'inden Cristian ve Semih'i dışarı alarak Selçuk ve Niang ile oyuna başladı.
Aykut Kocaman'ın yaptığı tercihler doğru. Cristian, Stoch ve Niang'a yer açılması için 'yabancı kontenjanına tosladı' desek doğrudur.
Fenerbahçe dün gerçekten öldü öldü dirildi.
Karabük'ü ve Yücel İldiz'i sezon başından beri yaptıkları mücadeleden dolayı tebrik eden ilk yazarlardan biriyim. Yalnız gördüğüm kadarıyla dünkü mücadele bayağı üst seviyedeydi.
İlk yarıda topa sahip olsa da, maçın kontrolünü rakibin elinden alamadı Fenerbahçe. Karabükspor, Fenerbahçe'nin etkisini sıfırlamak adına tereddütsüz önlemlerini almış, bırakın Alex ve Niang'ı, Gökhan Gönül'ü bile adam markajı ile bloke etmek istedi.
Sıkıştı oyun orta sahaya. Stoch ile tempoyu artırma çabalarına, diğerlerinden karşılık bir türlü gelmiyordu. Durarak oyun başlamıştı bir kere. "Hareket" düğmesine kimse basmıyordu.
Emre ve Alex'ten rol çalacak bir lider de yoktu takım içinde. Kaçan pozisyonlar hanesinde Karabüklü oyuncuların adı da daha fazlaydı. 16'da da Selçuk- Angelov mücadelesinden çıkması gereken bir faul vardı ve son adam yorumuyla da bir kırmızı gerekirdi.
Karabükspor, bu kadar baskıya rağmen çıktı futbolunu oynadı. İyi de mücadele etti. Ama Karabükspor'un kadro yapısı belli. Kendi hatalanndan golü yiyene kadar psikolojik' olarak da iyi direndiler. Direnmeden öte Fenerbahçe'yi zorladılar. Ama forvette etkili adamları yok.
Zirve yarışı soluk soluğa.. Önceki günkü gerilimin içeriği başka ama zirvenin gerilimi de başka bir boyutta... Gerçekten bu yarışa her yürek dayanmaz.
Karabük deplasmanı en zor maçıydı F.Bahçe'nin... İlk yarıda öyle çok sıkıntı çektiler ki... Sol kanat resmen çöktü. Ve hücumda Alex'in şutu dışında pozisyonları yok..
Zaten F.Bahçe'nin Buca maçından beri futbolunda geriye gidiş var. Özellikle Karabük gibi orta sahayı daraltan, çok sıkı tutan takımlara karşı çözüm üretebilmiş değil. Karabük yakaladığı çok önemli fırsatları kullanamadı. Yatsın kalksın dua etsinler..!
Futbol belki sizlere güzel gelebilir.. Ancak oyunun ilk 10 dakikasında Yasin, Cem ve İlhan biraz akıllı gol vuruşları yapabilmiş olsaydı şampiyon adayı bu deplasmanda daha oyun başında büyük yara alırdı. Maçın kırılma anı bence 16. dakikaydı. Selçuk'un Angelov'u arkadan çekmesi ve bu futbolcunun son adam oluşu Selçuk'a kırmızı kart ve serbest vuruş kararı gerektiriyordu. Yıldırım eğer kararında haklıysa neden Angelov'a hakemi aldatmaya yönelik hareketten dolayı sarı kart göstermedi.
Hedefe giden yol kısaldıkça, sporun hangi branşı olursa olsun sadece sahadaki futbolcuların değil, kenardaki sivillerin de aklı ve ayakları tutulur. Dün akşam F.Bahçe’nin Karabük’te maçın hemen hemen tamamında aynı arızaya uğradığını izledik. Savunmadan yüksek çıkışlar, orta alanda topun sorumluluk almadan, daha doğrusu sorumluluktan kaçarak kullanılışları ve ileride ayağa top beklenen davranışlara tanık olduk. Aykut Hoca‘nın, Niang‘ın “oynarım” ifadesiyle, buna ilave Stoch‘un da son maçlardaki çıkışı yüzünden sistemin en önemli yerinde, yani ön liberoda yanlışa çekildiğini gördük.
F.Bahçe, şampiyonluk yolunda zor bir engeli daha aştı ve hedefine büyük bir adım atıp iyice yaklaştı.
Hücumcuların suskun kaldığı gecede, lider bir kez daha savunmacısıyla skora imza attı ve adeta joker kullanarak bu defa da Lugano'nun golüyle üç puana ulaştı.
İlk yarıda F.Bahçe verimsiz bir futbol oynadı. Alışılagelmiş performansının çok gerisinde kaldı. Savunmasında az adamla yakalandığı bölümlerde hissedilir biçimde yerleşme sorunu yaşadı. Özellikle sol kanattan yediği ataklara çözüm üretmekte zorlandı.
G.ANTEP ve Buca maçlarındaki iştahlı futbolu görünce “F.Bahçe bu saatten sonra yolundan dönmez” demiştim. İstanbul BŞ mücadelesi de tezimi tasdiklemişti. Ama dün özellikle ilk yarıyı izleyince ‘eyvah’ dedim. 3 haftadır oyunu rakip sahaya yıkan, rakibini kendi alanından çıkarmayan, üst üste 2 pas yaptırmayan takımın yerinde yeller esiyordu. Gökhan Gönül hariç diğer oyuncuların üzerine sanki ölü toprağı serpilmişti. Tamam bunu artık iyice hissedilen şampiyonluk stresine bağlayabiliriz. Ama böyle kaplumbağa hızında da oynanmaz ki!
Bu Fener’i seyretmeye yürek dayanmaz... Oyuna öylesine pasif, futboldan bıkmış, bıkkın bir halde başladılar ki; insan seyrederken, “Ben bu maça neden bu kadar önem veriyorum” diye isyan eder... Fenerbahçeli futbolcuların değer ölçüleri; ortaya koydukları futbolla tezat sergiliyor. Böylesine pas hatası, takım halinde nasıl yapılır; anlamış değilim.
Bir Niang seyrettim; “Seyretmez olaydım” diyesim geldi. Adam sanki ofsaytta kalmak için sahaya çıkmış. Bir de kaçırdığı gol var ki; akıllara durgunluk verici. Adam oyunda olup olmadığının farkında değil. Böyle gol kaçar mı?
ÖMER ÜRÜNDÜL: "Aykut Kocaman'ın hataları vardı" SABAH
"...İlk yarıda ciddi sıkıntılar yaşayan Fenerbahçe ikinci yarıdaki üstün futboluyla önemli bir 3 puanı daha hanesine yazdırdı. Fenerbahçe ise 45 dakika boyunca bir türlü oyunu kontrol altına alamadı. Az sayıdaki ataklar genelde bireysel oldu, rakibin aldığı tedbirlerle kanatlar hiç çalışmadı.
Fenerbahçeli futbolcular ikinci yarıya atak başladılar. Oyunun kontrolünü tamamen ele geçerdiler. Muhammet Özdin'in hatasıyla Lugano takımının skor avantajını sağladı. Bundan sonra Yücel İldiz değişiklik hamleleri yaptı ama sahaya sürdüğü oyunculardan katkı gelmedi. Fenerbahçe sonuçta zor da olsa kazandı ama bana göre Aykut Kocaman takım tertibinde çok önemli bir hata yaptı. Hazır olmayan Niang'a görev verdi. Hadi bu bir tercih meselesidir, eleştirmeyelim ama Niang'ı oynattığı için son haftaların başarılı isimlerinden Cristian'ı kulübede oturttu; yerine sakatlıktan yeni çıkan ve maç eksiği olan Selçuk'a görev verdi. Bu ciddi hataya Karabük cezayı kesseydi Kocaman'a büyük eleştiriler gelirdi..."
Spor yazarlarının büyük çoğunluğı sarı-lacivertli takımın ikinci yarıdaki performansını beğenirken, bir kısmı ise Teknik Direktör Aykut Kocaman'ın oyuncu değişikliği tercihlerindeki yanlışlara değindi.
İşte yazarların Fenerbahçe analizleri...
Alex’i orta sahanın markajına alabilirseniz sorun yok. Ya da daha doğrusu sorun sizin için daha idare edilebilir oluyor.
Ama eğer Alex, stoperlerinizin arasında alan ya da adam markajındaysa durum 180 derece değişiyor. Alex derinlikli bir markaja girmemiş oluyor. Oyunun boyutları onun için daha geniş ve hareket edilebilir alanlardan oluşur oluyor. Alex işliyor böylece. Kafa golü de atıyor, çalım da atıyor, şut da çekiyor.
Bu rakip için tabii ki bir seçim meselesi değil. Daha çok bir organizasyon ya da güç meselesi.
Fenerbahçe, Alex’i daha ileride tutabildiğinde rakibin başına bela olan sadece Alex olmuyor.
Son haftalara girildiğinde artık hem Fenerbahçe hem de Trabzonspor için iyi futbol mu arıyacağız, teknik ve taktiğe mi bakacağız, yoksa alınan üç puanlara mı odaklanacağız? Bence artık galibiyetler önemli. Fenerbahçe, Karabük'te geçen hafta- ki 11'inden Cristian ve Semih'i dışarı alarak Selçuk ve Niang ile oyuna başladı.
Aykut Kocaman'ın yaptığı tercihler doğru. Cristian, Stoch ve Niang'a yer açılması için 'yabancı kontenjanına tosladı' desek doğrudur.
Fenerbahçe dün gerçekten öldü öldü dirildi.
Karabük'ü ve Yücel İldiz'i sezon başından beri yaptıkları mücadeleden dolayı tebrik eden ilk yazarlardan biriyim. Yalnız gördüğüm kadarıyla dünkü mücadele bayağı üst seviyedeydi.
İlk yarıda topa sahip olsa da, maçın kontrolünü rakibin elinden alamadı Fenerbahçe. Karabükspor, Fenerbahçe'nin etkisini sıfırlamak adına tereddütsüz önlemlerini almış, bırakın Alex ve Niang'ı, Gökhan Gönül'ü bile adam markajı ile bloke etmek istedi.
Sıkıştı oyun orta sahaya. Stoch ile tempoyu artırma çabalarına, diğerlerinden karşılık bir türlü gelmiyordu. Durarak oyun başlamıştı bir kere. "Hareket" düğmesine kimse basmıyordu.
Emre ve Alex'ten rol çalacak bir lider de yoktu takım içinde. Kaçan pozisyonlar hanesinde Karabüklü oyuncuların adı da daha fazlaydı. 16'da da Selçuk- Angelov mücadelesinden çıkması gereken bir faul vardı ve son adam yorumuyla da bir kırmızı gerekirdi.
Karabükspor, bu kadar baskıya rağmen çıktı futbolunu oynadı. İyi de mücadele etti. Ama Karabükspor'un kadro yapısı belli. Kendi hatalanndan golü yiyene kadar psikolojik' olarak da iyi direndiler. Direnmeden öte Fenerbahçe'yi zorladılar. Ama forvette etkili adamları yok.
Zirve yarışı soluk soluğa.. Önceki günkü gerilimin içeriği başka ama zirvenin gerilimi de başka bir boyutta... Gerçekten bu yarışa her yürek dayanmaz.
Karabük deplasmanı en zor maçıydı F.Bahçe'nin... İlk yarıda öyle çok sıkıntı çektiler ki... Sol kanat resmen çöktü. Ve hücumda Alex'in şutu dışında pozisyonları yok..
Zaten F.Bahçe'nin Buca maçından beri futbolunda geriye gidiş var. Özellikle Karabük gibi orta sahayı daraltan, çok sıkı tutan takımlara karşı çözüm üretebilmiş değil. Karabük yakaladığı çok önemli fırsatları kullanamadı. Yatsın kalksın dua etsinler..!
Futbol belki sizlere güzel gelebilir.. Ancak oyunun ilk 10 dakikasında Yasin, Cem ve İlhan biraz akıllı gol vuruşları yapabilmiş olsaydı şampiyon adayı bu deplasmanda daha oyun başında büyük yara alırdı. Maçın kırılma anı bence 16. dakikaydı. Selçuk'un Angelov'u arkadan çekmesi ve bu futbolcunun son adam oluşu Selçuk'a kırmızı kart ve serbest vuruş kararı gerektiriyordu. Yıldırım eğer kararında haklıysa neden Angelov'a hakemi aldatmaya yönelik hareketten dolayı sarı kart göstermedi.
Hedefe giden yol kısaldıkça, sporun hangi branşı olursa olsun sadece sahadaki futbolcuların değil, kenardaki sivillerin de aklı ve ayakları tutulur. Dün akşam F.Bahçe’nin Karabük’te maçın hemen hemen tamamında aynı arızaya uğradığını izledik. Savunmadan yüksek çıkışlar, orta alanda topun sorumluluk almadan, daha doğrusu sorumluluktan kaçarak kullanılışları ve ileride ayağa top beklenen davranışlara tanık olduk. Aykut Hoca‘nın, Niang‘ın “oynarım” ifadesiyle, buna ilave Stoch‘un da son maçlardaki çıkışı yüzünden sistemin en önemli yerinde, yani ön liberoda yanlışa çekildiğini gördük.
F.Bahçe, şampiyonluk yolunda zor bir engeli daha aştı ve hedefine büyük bir adım atıp iyice yaklaştı.
Hücumcuların suskun kaldığı gecede, lider bir kez daha savunmacısıyla skora imza attı ve adeta joker kullanarak bu defa da Lugano'nun golüyle üç puana ulaştı.
İlk yarıda F.Bahçe verimsiz bir futbol oynadı. Alışılagelmiş performansının çok gerisinde kaldı. Savunmasında az adamla yakalandığı bölümlerde hissedilir biçimde yerleşme sorunu yaşadı. Özellikle sol kanattan yediği ataklara çözüm üretmekte zorlandı.
G.ANTEP ve Buca maçlarındaki iştahlı futbolu görünce “F.Bahçe bu saatten sonra yolundan dönmez” demiştim. İstanbul BŞ mücadelesi de tezimi tasdiklemişti. Ama dün özellikle ilk yarıyı izleyince ‘eyvah’ dedim. 3 haftadır oyunu rakip sahaya yıkan, rakibini kendi alanından çıkarmayan, üst üste 2 pas yaptırmayan takımın yerinde yeller esiyordu. Gökhan Gönül hariç diğer oyuncuların üzerine sanki ölü toprağı serpilmişti. Tamam bunu artık iyice hissedilen şampiyonluk stresine bağlayabiliriz. Ama böyle kaplumbağa hızında da oynanmaz ki!
Bu Fener’i seyretmeye yürek dayanmaz... Oyuna öylesine pasif, futboldan bıkmış, bıkkın bir halde başladılar ki; insan seyrederken, “Ben bu maça neden bu kadar önem veriyorum” diye isyan eder... Fenerbahçeli futbolcuların değer ölçüleri; ortaya koydukları futbolla tezat sergiliyor. Böylesine pas hatası, takım halinde nasıl yapılır; anlamış değilim.
Bir Niang seyrettim; “Seyretmez olaydım” diyesim geldi. Adam sanki ofsaytta kalmak için sahaya çıkmış. Bir de kaçırdığı gol var ki; akıllara durgunluk verici. Adam oyunda olup olmadığının farkında değil. Böyle gol kaçar mı?
ÖMER ÜRÜNDÜL: "Aykut Kocaman'ın hataları vardı" SABAH
"...İlk yarıda ciddi sıkıntılar yaşayan Fenerbahçe ikinci yarıdaki üstün futboluyla önemli bir 3 puanı daha hanesine yazdırdı. Fenerbahçe ise 45 dakika boyunca bir türlü oyunu kontrol altına alamadı. Az sayıdaki ataklar genelde bireysel oldu, rakibin aldığı tedbirlerle kanatlar hiç çalışmadı.
Fenerbahçeli futbolcular ikinci yarıya atak başladılar. Oyunun kontrolünü tamamen ele geçerdiler. Muhammet Özdin'in hatasıyla Lugano takımının skor avantajını sağladı. Bundan sonra Yücel İldiz değişiklik hamleleri yaptı ama sahaya sürdüğü oyunculardan katkı gelmedi. Fenerbahçe sonuçta zor da olsa kazandı ama bana göre Aykut Kocaman takım tertibinde çok önemli bir hata yaptı. Hazır olmayan Niang'a görev verdi. Hadi bu bir tercih meselesidir, eleştirmeyelim ama Niang'ı oynattığı için son haftaların başarılı isimlerinden Cristian'ı kulübede oturttu; yerine sakatlıktan yeni çıkan ve maç eksiği olan Selçuk'a görev verdi. Bu ciddi hataya Karabük cezayı kesseydi Kocaman'a büyük eleştiriler gelirdi..."