Yazarlar G.Saray için ne dedi?
Cimbom, zirve mücadelesinde Bursa'dan ağır bir darbe yedi... Spor yorumcuları köşelerinde G.Saray için şu çarpıcı analizleri yaptı...
Rıdvan Dilmen -3 x 100 metre takımı!- Milliyet
Bursa zor bir deplasman... Aslında Bursaspor deplasmanda daha
iyi oynayan bir takım. Kendi sahasında oynadığı büyük maçlarda
rakip savunma arkasına atılan toplarla gol arıyorlar. Galatasaray
da buna çok uygun bir takım. Savunmasını orta sahaya kadar
çıkarıyor.
İki takım da 4-3-3 oynuyor. Bursaspor’un öndeki üçlüsü 3 x 100
metre takımı gibi! Hepsi atlet sanki... Hem toplu, hem topsuz...
Galatasaray’ın öndeki üçlüsüne bakıyorsunuz; Keita sıfır golle
oynuyor. Tek golcü Kewell, o da çizgide. Arda ise santrfor. Ben
antrenör olsam, Arda da benim oyuncum olsa, onu nasıl markaj
altından kurtarırım diye düşünürüm. Sol açık oynadığı zaman
karşısında sadece sağ bek oluyor. Forvet arkasında serbest adam
gibi oynuyor. Ancak dün onu iki stoperin içine soktular. Arda’ya da
yazık, Galatasaray’a da...
Galatasaray’ın orta sahasına baktığımız zaman yaratıcı oyuncu yok.
Ceza sahasına dripling ile boş koşularla giremiyorlar. En fazla
uzaktan şut atabiliyorlar. Dikkat edin Galatasaray 4-3-3 oynamaya
başladıktan sonra pozisyon üretemiyor. Dün de maç boyunca hemen
hemen hiç pozisyon bulamadılar.
Bursaspor takımı öndeki üç oyuncunun ikisi yorulana kadar savunma
arkasına atılan her topta tehlike yarattı. Öndeki iki oyuncu,
Sercan ile Volkan Şen çıktıktan sonra yerine girenler ne savunma
arkasına koşu yapabildiler, ne de topu ileride tutabildiler. Bu
yüzden son bölüm Galatasaray lehine tek kale geçti. Ancak
karamboller dışında yine pozisyon çıkmadı.
Nonda ne oynar? Santrfor... Ancak dün maça başlayan takımda forvet
yoktu, Nonda kenarda oturuyordu. Gerçekten ilginç...
Fizik olarak Bursaspor takımı daha diriydi. Özellikle savunma
oyuncuları ikili mücadelelerin hepsinden galip ayrıldı.
Galatasaray’ın öndeki üç oyuncusuna yakın oynadılar. Stoperden
dönme sağ bek Tuna, stoperler Ömer Erdoğan ve Zapotocny yüksek
toplarda zorlanmadıkları gibi zaafları olan yerden gelen toplarda
da Galatasaray’ın orta sahası ileriye destek vermediği için
rahattılar.
Ertuğrul Sağlam ve öğrencileri müthiş bir taraftar desteğine sahip
bir takımda görev yapıyorlar. Ve bu seyirciye fazlasıyla layık bir
takım oluşturmuşlar. Tebrikler Sağlam hoca...
Hakem Halis Özkahya iyi maç yönetti. Eski günlerine yavaş yavaş
döndüğünün sinyallerini verdi.
Hakan Şükür -Hak eden kazandı- Fanatik
[page_end] Hakan Şükür -Hak eden kazandı
Maça geçmeden önce tüm ulusumuzun Kurban Bayramı'nı kutluyorum. Galatasaray Bursa'da oyuna üç tane aynı özellikli orta saha oyuncusu ile başladı.
Maça geçmeden önce tüm ulusumuzun Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Galatasaray Bursa’da oyuna üç tane aynı özellikli orta saha oyuncusu ile başladı. Oyunun başından ilk yarının sonuna kadarki süreç de Bursaspor’un baskısı ve yüksek temposuyla geçti. Bu bölümde Barış, Mehmet Topal ve Mustafa Sarp’ın kendi sahasından rahat çıkamayışı Galatasaray’ı mahkum oynattı. Bu nedenle çok şeyler beklenen Keita, Kewell ve Arda üçlüsü etkili olamadı. Bu oyuncuların etkili olabilmesi için önce topu ileride tutabilen bir forvete ihtiyaç var.
Sadece Arda ve Sabri...
Neskeens ise elindeki tek forveti kulübede oturttu. Bütün bu
Galatasaray handikaplarının ardından ilk yarı Bursaspor’un iki tane
direkten dönen, iki tane de karşı karşıya kaldığı pozisyonu
harcamasıyla tamamlandı. Bu da Galatasaray’ın ilk yarıda ne
yaptığını bilmeden oynadığının bir göstergesiydi.
Arda’nın çabası dışında Sabri’nin bir şeyler yapma gayreti
Galatasaray’da en göze batan özelliklerdi. Ancak dün Galatasaray’ın
oyun kurgusunu anlamakta zorluk çektim. Çok büyük paralar ve
beklentilerle alınan Elano’nun durumu da düşündürücüydü...
Transferlerin durumu ortada
Bir parantez de Bursaspor cephesine açmak istiyorum. Müthiş bir
seyirci desteğiyle maçın başından sonuna kadar takım bütünlüğünü
hiç bozmadan, oyun disiplinine sadık kalarak oynadılar. Sercan,
Turgay ve hatta Volkan ile hücum hatlarından başarıyla çıkmasını
bilmeleri takımın Ertuğrul Sağlam ile ne kadar iyi çalıştığının
işaretiydi. Çok fazla yıldızı olmamasına rağmen takım bütünlüğünün
ne demek olduğunu şu anda Türkiye’nin en iyi kadrosuna sahip olan
Galatasaray’a göstermesi, Türk futbolundaki transferlerin ne kadar
yanlış yapıldığının en büyük göstergesiydi. Bize bunları sahada
gösteren Bursaspor’a, Sağlam’a ve bu olguya en önemli desteği veren
Bursa seyircisine teşekkür etmek gerekiyor. Bir sözüm de Bursa’daki
sanayici, iş adamları ve Yeşil-Beyazlı ekibe gönül verenlere.
Onların da artık saha içinde bütünleşen Bursaspor takımı gibi
bütünleşip takıma destek vermeleri tek temennim.
Galatasaray ne yapacak?
Bursaspor’da Volkan Şen golü attığı için değil 70 dakika boyunca
verdiği mücadele için alkışı hak etti. Ömer’in fizik gücünü sadece
yan toplarda değil takımının kontrataklarında da göstermesi bu
oyuncunun ne kadar profesyonel bir yapıda çalıştığının bir
işaretiydi. Yani kısacası hak edenin kazandığı bir mücadele
izledik. Galatasaray yönetiminin bu kötü süreci hangi sürpriz
transferi yaparak ya da kabahati kimde bularak geçireceğini hep
birlikte göreceğiz. Bu süreçte şampiyonluk adına kaybedilmiş bir
şey yok. Ama alıp başınızı gitmeniz gereken bir zamanda alınan bu
mağlubiyet camianın üzerine olumsuz bir hava getirecektir.
Mehmet Demirkol- Rüştü-Valdes, Franco-Aykut- Milliyet
[page_end] Mehmet Demirkol- Rüştü-Valdes, Franco-Aykut
Peki De Sanctis niye gitmişti? Ben bu transfer mantığını da hiç anlayama-yacağım. Böyle emekli olup gideceğim korkarım!
Biliyorsunuz, Rüştü Barcelona’ya gittiğinde dünyanın en
iyi 5 kalecisinden biriydi. Ve kulüp açısından yılın en önemli
transferlerinden biriydi. Rijkaard onu hiç düşünmeden dışarıda
bırakıp genç Katalan Valdes’i tercih etti. Fazlasıyla cesur, yanlış
gibi duran, bizim açımızdan üzücü karardı. Bugün baktığımızda ise
bu karar başka duruyor.
O zaman Aykut ve Ufuk’un eksiği ne? Ya da Leo Franco’ya böyle
sarılmasının? Rijkaard ya da dünkü kulübeye baktığımızda gördüğümüz
dev Neeskens’in en anlayamadığım tercihi bu! Muhtemelen hiç de
anlayamayacağım.
Volkan’ın olağanüstü sol volesini çıkarmasını beklemiyorum. ama 0
reaksiyona ne demeli. Paralize oluyor! Herhangi bir hücumcu üzerine
hızla geldiğinde durum neyse, top aynı şekilde geldiğinde de benzer
bir felç hali! Peki De Sanctis niye gitmişti? Ben bu transfer
mantığını da hiç anlayamayacağım. Böyle emekli olup gideceğim
korkarım!
Neyse bilemediklerimiz ve asla anlayamadıklarımıza bunlar da
eklensin. Cehaletimiz büyüsün!
Şimdi Galatasaray’ın dünkü durumuna maddeler halinde bakalım:
1-Galatasaray ilk mevkisi santrfor olan bir oyuncu kullanmadan
oyuna başladı. Bir nevi 4-6-0’la.
2-Ancak bu orta saha yoğun kadroya rağmen Neeskens’in kenarındaki
uyarı hareketlerinden de anlaşılacağı üzere geri dönmekte zorluk
çektiler.
3-Ve ne gariptir ki aynı zamanda savunmanın arkasında 40 metrelik
boşluklar da verebildiler. Bu korkunç bir ikilem. (Burada müthiş
bir ofsayt taktiği başarısı göstererek, Volkan ve Sercan gibi
süratli iki adamın yıpratıcılığını minimumda hissettiler. Ancak bu
iki oyuncu ofsayttan kurtuldukları her an rakibi eksik yakalayıp
problem yaşattılar).
İsyan eden tek Arda
Bu işin defansif yönü. Hücum yönündeki gerilemenin sebebi ise tek.
Topu sezon başındaki kadar hızlı ve geniş alanda kullanamıyorlar.
Akın yönünü değiştiremiyorlar. Ve böyle olunca markaja girmeleri de
kolaylaşıyor. Sertliğe de yakalanıyorlar. Buna isyan eden tek
oyuncu Arda. Zaten ilk yarıda Sabri’ye hazırladığı pozisyon da
Galatasaray’ın gole kadarki tek pozisyonu... Kewell’ın ve Keita’nın
bu tip bir oyuna destek verebilmeleri için sanırım hareketli ve
savunmayı destabilize eden bir santrfora ihtiyaçları var.
Evet, ayıp ettim Bursa’ya çok yer kalmadı. Gole kadar müthiş
bozuculukları vardı. Kontralara ofsayta yakalanmadıkları anlarda
iyi çıktılar. Ama bundan sonraki planları çok iyi işlemedi. Boşa
iyi kaçabilseler çok erken öne geçebilirlerdi. Golden sonraki
kapanış ise topu ileri taşımakta bu kadar zorlanan bir rakip için
gereksizdi. En az Neeskens’in tavırları kadar!
Yalçın Dümer -Enseye tokat- Fanatik
[page_end] Yalçın Dümer -Enseye tokat
Adnan Polat bunalmış, koltuk sallanıyor, basketteki yanlış, Divan Kurulu'ndaki yarım ağız destek, bu yolda mücadele. Kusura bakmayın her kongre üyesinin rüyası da olsa başkanlık kartviziti düşman başına.
Adnan Polat bunalmış, koltuk sallanıyor, basketteki yanlış, Divan Kurulu’ndaki yarım ağız destek, bu yolda mücadele. Kusura bakmayın her kongre üyesinin rüyası da olsa başkanlık kartviziti düşman başına. Acımasızca üzerine gitmek, bir açık bulunca giyotine götürmek, aportta bekleyen iç hatlarda olan divan üyelerinin saygı duyması birinci vazife olması gerekirken, koltuğa düşman sürüsüne bereket, kafatasçı. Neyse biz Bursa’ya gelmiştik değil mi? Zor maç oluğu jenerikten belli. Kendini bulmaya çalışan bir Rijkaard, kariyer bizim ülkemizde boş. Sabır mı?.. Hak getire. Masalı bırakıp sahaya inelim... İlk yarıda ev sahibi direkten top, duble özet bu. Floryalılar resmen figüran. Dostlar alışverişte bir oyun bayramın rehavetimi, affedilmez. Volkan’ın golü ikinci yarının startı. Leo Franco başından beri misafir, malum. İkiz kuleler çatma. Şöhretler karması oldu sana, acemiler mangası. Hollandalı’yı tartışmak fırsatçılığa girer ama. Kadıköy’den beri bir varlık göster be kardeşim. Neskeens’i öne sürüp locada oturup, oyuna seyirci kalmak ne kadar doğru. Boş konuşuyoruz... Geç babam geç...
Eriyen bir Galatasaray, Adnan Polat’a bir darbe de enseye tokat olduğu kramponlarından. Başta övdük her zamanda arkasında olduğumuzu hissederek. Evet... Taraftar seni seviyor, biz de. Alınan yenilgi yarın unutulur, yalnız seni infaza götürenlerin ekmeğine yağ sürdün. Futbolcu çocuktur, ne kadar şımartırsan acı sonucuna razı olursun. Hele enseye tokat olursan bayramı bitirirsin. Başta sabır demiştik değil mi?.. Kalmıyor Başkan...
Ömer Üründül -Sadece yenilmedi!- Sabah
[page_end] Ömer Üründül -Sadece yenilmedi!
Galatasaray kötü bir futbol sergilediği Bursa'dan eli boş
dönerek ciddi bir yara aldı. İlk devre topa daha fazla sahip olan
ve kontrolü elinde tutan Galatasaray'dı; ancak büyük pozisyon
sıkıntısı çektiler. Bunun birçok nedeni vardı.
Bursaspor'un başarılı alan savunması, Rijkaard'ın istediği çabuk
paslarla sahanın bütününü kullanıp rakibin gerideki yerleşimini
bozma ilkesinin oyuna yansımayışı, Keita'nın yürüyerek oynaması ve
Arda'nın yapısına kesinlikle uymayan santrfor kimliğine
soyundurulması...
Bu şartlarda Galatasaray'ın ofansif gücü kısıtlandı. Bu devrede
Sabri'nin bir tek yarım pozisyonu vardı. Buna karşılık Bursaspor'un
direkten dönen iki topu ise Galatasaray'ın sansıydı.
İkinci yarıda aynı görüntüde başladı. Ve Bursaspor bu defa erken
bir golle rakibin zaaflarını cezalandırdı. İlk yarıda bütün topları
ezen Volkan tam pozisyon bitmişken ekstra bir sol vuruşla golünü
attı. Ardından Neeskens değişikliklere başladı. Hiçbir sonuç
getirmedi ve üç önemli puan kaybedildi.
Galatasaray adına kaybedilen puandan çok; gelecekle ilgili tehlike
sinyalleri gözlemledim.
Keita da ülkemize gelen yabancıların fiziki düşüşüne kendisini
uydurmuş. Rijkaard'ın ayağa pas grafiği, gün geçtikçe daha geriye
gidiyor.
BURSA HADDİNİ BİLDİ
Ertuğrul Sağlam Galatasaray'ın zaaflarına göre ve haddini bilerek
çok doğru bir taktikle takımını oynattı. Çok az pozisyon verdi,
kontrataklardan sık sık gol aradı, ayrıca golü atan Volkan'ı skor
avantajından sonra Arda'nın kulvarında Tuna'ya yardım götürecek
nitelikle bir oyuncuyla değiştirmesi akılcı bir hamleydi.
Yalnız iki konuda eleştirim var.
Bir tanesi hücum gücü çok düşük Galatasaray'a karşı duran top
ustası Elano girdikten sonra çok fazla gereksiz faullere sebebiyet
vermek, ikincisi de tüm riskleri alan orta sahasını boşaltan rakibe
karşı skoru garantiye alacak girişimlerin gündeme gelmeyişi...
Kapasitesi iyi olsa da kafasında tilkiler dolaştığı için hakem
Halis Özkahya'yı beğenmem. Dün ilk defa iyi şeyler yazacaktım ama
son dakikada kendisi hakkındaki görüşlerimi haklı çıkardı.
Büyük takım mağlup, tam ortam müsait gerilimi görünce sarı kart
gerektiren Ozan İpek'ı kırmızı kartla atıverdi.
Hakan Ünsal -Eski G.Saray yok artık- Hürriyet
[page_end] Hakan Ünsal -Eski G.Saray yok artık
SEZONA, çok pozisyon bulan ve çok da gol atan bir takım olarak başlayan G.Saray şimdilerde az gol atan ve zor pozisyona giren bir takım oldu.
Bu değişimin ana sebebi; verilen fazla pozisyonları azaltmak
için Üçlü orta sahaya dönülmüş olması. Rakibi az pozisyona sokmak
tamam, ama ligin başında heyecan ve zevk veren G.Saray’ın yerine
gelen sıkıcı, savunması ön planda olan bu takım ligin devamında
zorlanır.
Ligin başında herkes Keita, Kewell, Arda ve Baros’u konuşurken,
artık G.Saray’ın defansının göbeği ve orta alanı konuşulur oldu.
Artık, “Rakipten bir fazla attığımız sürece sorun yok” diyen
Rijkaard fikrini değiştirip, “Rakipten bir az yediğimiz sürece
sorun yok” anlayışına geçmiş. Zaten Bursa kadrosuna bakın,
Galatasaray forvetsiz oynadı. Galatasaray gibi bir takımda kenarda
Nonda var iken önde Arda ile, üstelik tek başlamak için futbolda ve
Türkiye’de bizim bilmediğimiz gizli birşeyleri biliyor olmak
lazım.
Arda forvet oynarsa
Galatasaray’ın gol sıkıntısını anlamak için ilk yarıya bakmak
yeterli. Bu takım nasıl olur da koca ilk yarıyı Bursa kalesinde
tehlikeli diyebileceğimiz tek pozisyonunu Sabri’nin ceza sahasına
girmeden vurduğu şutla geçirir. Kadroyu kim yaptı bilmem ama
Arda’nın sahaya forvet çıkması bütün takımı olumsuz etkiledi. Arda,
Galatasaray’ın ne kaleye gitmesini sağlayacak kadar çabuk, ne de
Bursa’nın iki stoperinin arasında top alacak kadar kuvvetli. Gol
atılacak yerlerde Arda doğal olarak yoktu. E Keita ile Kewell da
topu alıp uçmayacağına göre Galatasaray ancak ya duran toptan ya da
uzaktan atılacak şutla gol atabilecek kısır bir takıma dönüyor.
Rijkaard sandığımız kadar büyük değil mi
GALATASARAY’da herkes artık anormal seviyelere gelen bu düşüşün
sebebini arıyor. Acaba oyuncuların sezon başında çok tanımadığı
için kariyerine ve ismine büyük saygı duyduğu Rijkaard; oyuncuların
kendisini tanımasından sonra etkinliğini ve kontrolü mü kaybetti?
Bu ancak Rijkaard’ın futbolcuların beklediği ve düşündüğü gibi bir
hoca olmadığını anlamalarıyla olur.
Kız arkadaşının problemini bilmiyorum ama Galatasaray’ın Bursa’daki
ve genelindeki sıkıntıları daha büyük...
1-Sabri’nin maçın ilk yarısında bu seneki en kötü oyununu oynamış
olması, ikinci yarı bunun benzerini Hakan Balta’nın yapması;
2-Barış gibi hırslı ve ısıran bir oyuncunun sakin oyunu;
3-Tabiri caizse yere basmayan Keita’nın etkisizliği;
4-Oyun zekasıyla maçı çeviren Kewell’ın nutkunun tutulmuş
olması.
5-Takımdaki diğer oyuncular da bunlardan farksız değil.
6-Sahada mücadele yok, istek yok, pozisyon yok, zaten kenarda da
hoca yok.
Levent Tüzemen -Kampa marş marş!- Sabah
[page_end] Levent Tüzemen -Kampa marş marş!
F rank Rijkaard hafta içinde GS TV'ye "Eski ritmimiz yok"
diyerek takımdaki düşüşle ilgili doğru bir öz eleştiri
yapmıştı.
Bu eleştiriyi dile getirirken şu önemli uyarıda da bulunmuştu:
"Ciddi çalışmalıyız. Yememize, içmemize, dinlenmemize dikkat
etmeliyiz." Galatasaray'ın kötü futbolunun şifresi Rijkaard'ın bu
sözlerinde yatıyor. Galatasaraylı oyuncuların ciddi çalıştığını
biliyorum. Yemek yeme ve içme konusunda hassas ve titiz olduklarına
inanıyorum. Ancak; kendilerine iyi baktıklarını ve dinlenmeye
yeterince zaman ayırdıklarını düşünmüyorum. Futbolcunun özel
hayatına girmem. Gezmek ve eğlenmek bir futbolcunun hakkı. Ama iyi
dinlenmez, yeterince uyumazsan çökersin, hatta bitersin.
Galatasaraylı oyuncular sahada iyi mücadele edemiyor. İkili
mücadeleleri kazanamıyor.
Yeterince dinlenemediklerinden olacak ki; fizik güç olarak sahada
sürünüyorlar.
Futbolda koşmazsan, mücadele etmezsen, kuvvetli olmazsan sahada
ayakta kalamazsın.
Sadece teknik beceriyle maç kazanamazsın.
Bursaspor karşısında ayakta duramayan, rakiple boğuşamayan,
pozisyon üretemeyen ve yenilgiyi hakeden bir Galatasaray vardı.
BURSA TOP GÖSTERMEDİ
Ertuğrul Sağlam, Galatasaray'ın oyun anlayışını çok iyi çözüp
takımını bir satranç ustası gibi mükemmel yönetirken, öğrencileri
de güçlü fizikleri ile sahada basmadık yer bırakmadı.
Galatasaray topu kullanacak alan bulamadı.
Kirita-Tuna ikilisi orta alana hem mücadele güçleriyle ve hem de
ilk toplara basarak adeta ambargo koydu.
Arda'ya, kelepçe takan Tuna hiç adım attırmadı.
Bursaspor takım disiplinini mükemmel uygularken, geride çabuk
çoğaldılar ve alanları daraltarak Galatasaray'ın hücuma hızlı ve
çabuk çıkmasını engellediler. Ömer-Zapo ikilisi Galatasaray'a tek
hava topu vermedi. Ribaunt türü bütün ikinci topları Bursalılar
aldı. Özetle, Bursaspor takım olarak enerjik, agresif, disiplinli,
yürekli ve mücadele anlamında hocaları gibi sağlamdı.
Galatasaraylı oyuncular fizik ve kafa olarak o kadar bitkindi ki;
maçı kazanma adına Neeskens'in hırsının yanına bile
yaklaşamadılar.
Keita tam bir hayal kırıklığıydı. Çabukluğunu, süratini, çalım
becerisini sahaya yansıtamadı. Arda üretken değildi. Barış ve Balta
silikti. Sarp ve Sabri Galatasaray'ın en istekli, en çalışkan ve en
yürekli, en mücadeleci oyuncularıydı. Rijkaard'a önerim; oyuncuları
kampa almama konusunu bir daha gözden geçirsin. Burası Hollanda
değil, Türkiye!
Ahmet Çakır -Takım eriyor, sorumlusu seyrediyor-
Zaman
[page_end] Ahmet Çakır -Takım eriyor,
sorumlusu seyrediyor
Beklenmedik ya da tahmin edilemeyecek bir durum değildi bu.
Geçen hafta Ali Sami Yen'de Manisaspor'un direncini kıramayan
Galatasaray'ın Bursa'dan puanla dönmesini ummak biraz hayalcilik
olurdu.
Takımının her geçen hafta biraz daha düştüğü ortamda Rijkaard'ın
sorunlara çözüm bulamayışı işleri alabildiğine tatsızlaştırıyor.
Hollandalı hoca, rakipleri hiç incelemiyor. Bursaspor'un neyi nasıl
yapacağı gün gibi ortadayken buna karşı bir çözüm getiremiyor.
Kendi oyun anlayışı da tedavülden kalkınca bu perişanlıklar kader
gibi oluyor.
Karşılaşmanın ilk yarım saati Cim Bom için hiç de iyi şeyler söylemiyordu. Baros'un devreyi kapatmasının ardından Nonda'nın da formsuzluğu nedeniyle kulübede kalışı oyun düzenini 4-6-0'a çevirmişti. Bunu başarıyla oynayabilmek için Sarı Kırmızılı takımdakinden çok daha nitelikli futbolculara gereksinme vardı.
Ortaalandaki Mehmet-Barış-Mustafa üçlüsünün top kullanma becerisinin düşüklüğü haliyle Keita-Arda-Kewell'ın da zorlanmasına yol açıyor. Yetmiyormuş gibi ortadaki üçlü mücadele olarak da eksik kaldı. İlerideki üçlü gelip ortadan oyuna başlayınca gol bölgesinde eksiklik doğdu. Cim Bom bu sıkıntıyı aşamadığı için pozisyon bile üretemedi. Solda Hakan Balta'nın bezdirici formsuzluğuna artık alışıldı ama sağda Sabri de maça böyle başlayınca perişan bir görünüm oluştu.
Bursaspor oyuna daha kişilikli ve ısırıcı başladı. Yeşil Beyazlı takım rakibine oranla neyi nasıl yapacağını daha iyi biliyordu. İki kanattan Volkan ve özellikle Sercan hemen hiçbir engel tanımadan rakip kaleye inebiliyordu. Ancak final pası ve vuruşundaki yetersizlik sonuca gitmelerini engelledi. Ergic'in üst direkten dönen şutu belki de maçın en önemli hareketiydi. Öteki direkten dönen topları kaza idi.
Galatasaray herşeyini Arda'ya bağlamış gibiydi. Maçın başındaki sertliğe hakemin gözyumması onun tıkanmasına yol açtı. İlk 45 dakikada sözü edilmeye değer sadece 2 şut atabilmiş olması Cim Bom'un hücumdaki tutukluğunun belgesiydi. Ancak Sabri'nin attığı ikinci şut ilk yarının en kolay gol yapılabilecek pozisyonuydu.
İlk yarının son çeyreğinde işi biraz toparlamış gibi görünen Sarı Kırmızılı takım ikinci devreye yine dağınık girince beklenen oldu. Bursaspor'un bir türlü yapamadığı final pasının da Hakan Balta tarafından yerine getirilmiş olmasında epeyce derin anlamlar var gibiydi.
Golün ardından Galatasaray'daki oyuncu değişiklikleri ve öteki çırpınışlar futbol değeri taşımıyordu. Onları bir yana bırakın, azımsanmayacak sayıdaki serbest atış ve köşe vuruşlarının inanılmaz derecede kötü kullanılışı, maç üç gün üç gece oynansa bu takım gol atamaz dedirtecek türdendi.
Bursaspor'un fazlaca geriye yaslanmış olması da durumu değiştirmedi. Galatasaray sanki baskılı oynadığını sanarak dakikaları doldurdu, tek pozisyon bile üretemeden maçı tamamladı.
Sarı Kırmızılı kulübün basketbolda yaşananlar nedeniyle fazlasıyla morali bozuktu. Futbolda bir soluk alma umudu vardı. O da ortadan kalktı. Bundan sonrası için Allah selamet versin...
Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlarım.
Ersun Yanal -Nerede o eski G.Saray- Vatan
[page_end] Ersun Yanal -Nerede o eski
G.Saray
ÖZELLİKLE maçın ilk yarısı çok kötüydü.. Futbol adına adeta dağ
fare doğurdu.. Bursa tamamiyle oyunu tutmak için oynadı. G.Saray’ın
hücuma dönük oyuncuları Arda, Keita, Kewell aşırı baskı yedi, nefes
bile alamadı.. Buna defansif özellikli 3 orta sahanın (M.Topal,
M.Sarp, Barış) top yapamaması da eklenince G.Saray gol pozisyonuna
girmeyi bırakın, pozisyoncuklar bile bulamadı...
SİSTEMİN yol açtığı önemli bir sıkıntı daha var. G.Saray 4-3-3 oynadığında orta saha oyuncuları daha çok koşmak zorunda kalıyor. Mesela dün.. 25 ile 40. dakikalar arasında Mustafa Sarp ile Barış, hücuma çıktıklarında 3. bölgede çok top kaybettiler. Acilen geri dönmeleri gereken anlarda ise aşırı enerji tüketiminden dolayı gittikleri yerde kaldılar. İşte bu yüzden G.Saray, ortadan ikiye ayrıldı ve bu tablo sonrasında koordinasyon kalmadı..
ARDA FORVET OYNAMAZ
İKİNCİ yarıda tablo G.Saray adına değişmedi. Bursa tek gol atıp üzerine yattı. Peki G.Saray niye yenildi? Bunun nedenlerinden bir tanesi G.Saray’da sezon başından bu yana dikkat çeken kabuk değişimi.. G.Saray artık maçlara 7 defansif oyuncuyla çıkıyor. Bu anlayış yüzünden de Kewell, Arda ile Keita gibi oyunculara büyük iş düşüyor. Ayrıca sistem ayrıca Bursa gibi takım halinde çok iyi savunma yapabilen rakiplerin de ekmeğine yağ sürüyor.
G.SARAY’IN 2. bölgede çok topla oynaması da Bursa’nın işini kolaylaştırdı. Bu sayede dikine çabuk, hızlı hücum yapıp pozisyon olabilecek atak yaptılar. Bunların birinde de golü attılar. 2. bölgede top kaybetmek G.Saray’ın sonunu getirdi. Eğer ileri uçta bu kayıplar olsa bunu telafi etmen mümkün olabilirdi... Bunu size bir istatistikle anlatayım. G.Saray %70 oranında 2. bölgede topla oynamış. 3. bölgedeki oran ise %13.. Yani G.Saray bir zamanlar fırtına gibi estiği hücuma top taşıyamıyor. Burada tabii ki Bursa’nın başarısı da var ama G.Saray’ın topu taşıyacak oyuncularının üretimsizliği temel faktör..
ALTINI çizmek istediğim önemli bir konuya gelince.. Arda’nın tek forvet oynaması çok konuşulacaktır. Maalesef bu düşünce G.Saray adına sahadaki organizasyonu daha da azalttı. Bursa’nın iki stoperi Zapotocny ve Ömer Erdoğan, Arda’nın sırtından hiç inmediler. Arda’nın da kaleye sırtı dönük kaldı. Bu durum onu iyice üretimsizleştirdi ve etkisiz elemana dönüştürdü..
ÖZETLE; sezon başına göre son derece değişmiş bir G.Saray izliyoruz. Bursa’nın hakkını vermek gerekiyor. Ama kadro yapısı, yaratıcı oyuncu özellikleri açısından G.Saray’ın sezon başındaki hali ile şimdiki görüntü arasında büyük fark var. G.Saray’ın bunu çözüp ligde kaldığı yerden devam etmesi, ligin kalitesi-iştahı açısından önemli..
Kanat Atkaya -Freni kim çekti?- Hürriyet
[page_end] Kanat Atkaya -Freni kim çekti?
GALATASARAY sezona nasıl başladı hepimiz hatırlıyoruz değil mi? Gol üstüne gol atan, rakibe korku salan, yılmayan bir hücum makinesi.
Nerede peki şimdi o takım?
Freni kim çekti?
6-7 haftadır neredeyse gol atamıyor.
Bursaspor iyi bir rakip, zorlu bir deplasman.
Maç kaybetmek anormal veya çok önemli değil.
Fakat bu sırada ne yaptığınız, ne yapmaya çalıştığınız çok
önemli.
Durdu Galatasaray, gitmiyor.
Futbolcuların tamamında form düşüklüğü gözleniyor. Keita kayıp,
Elano yedek, Barış titrek, Balta tutuk, Leo uykuda, Arda solgun,
Sarp durgun...
Al birini, vur diğerine.
Bireysel açıdan hepsi berbat durumda olunca, kollektif olarak
ortaya koydukları futbol daha berbat oluyor!
Rijkaard ve bu kadroyla ilgili umutlarımı koruyorum elbette. Ancak
neyin yanlış gittiğini de bilmek istiyorum. Takım mı olamadı
kaliteli futbolcu topluluğu, disiplin mi eksik, moral mi bozuk?
Bir daha sorayım haydi: Freni kim çekti?
Günündeki Sabri’nin fantastik dünyası
SABRİ yine “günündeydi”. Dakika 32. Sabri sağ açıkta. Kendisine
doğru bir top geliyor. Ve Sabri topun gelişine, evet yanlış
okumadınız, gelişine vurarak orta yapıyor.
Şimdi Sabriciğim...
Kontrolün altında gibi duran toplarla yaptığın ortalardaki isabet
oranı malum.
Sen 4’te 1 de, ben 5’te 1 diyeyim. 6’da 1 diyen de çıkar, onu da
bil.
Topun gelişine orta yapma fikrin, geniş hayal gücünü, fantastik
futbol anlayışını gösterdiği için sevinebiliriz de istersen.
Ama mesela önce isabetlisini yap, sonra fantastiğini dene
bence.
Böylesi daha güzel olur.
Peki ortalanan top ne oldu? Sizce?
Portre: Volkan Şen
BURSASPOR’un portföyünde Sercan’dan sonra en kıymetli isim
Volkan Şen. Galatasaray karşısında maçın ilk yarısında çabaladı
fakat savruktu, istediklerini yapamadı.
Rakip defansın kabul günü günüydü oysa. Geniş geniş alanlar... Tam
Volkan’ın kalemi.
İkinci yarı sabırla yıpratma operasyonunu sürdürdü. Hakan Balta’nın
“Dur iyi vuramadın, bir daha dene” diyerek önüne bıraktığı topa on
kaplan gücünde vurdu.
90 dakikayı tamamlamadı fakat izlemeye değer bir futbolcu olduğunu
sahada kaldığı süre içinde yeterince kanıtladı. Türk futbolu için
kendi başına umut verici bir gelişme.
Turgay Şeren -İsimleri var, cisimleri yok...- Akşam
[page_end] Turgay Şeren -İsimleri var, cisimleri
yok...
Bursaspor bileğinin hakkıyla kazandı. Önce çok iyi mücadele etti.
Yılmadı, futbolcuları tekmeye kafa koydular ve kaleci İvankov da
gördüğüm en iyi oyununu oynadı. Hava toplarının hepsini kendisine
şarj yapılmasına rağmen armut toplar gibi topladı. Üstelik
Bursaspor'un iki topu da direkten döndü. Ve işte bu Bursaspor maçı
kazanmasın da kim kazansın.
Galatasaray hala daha ilk 11'ini kurabilmiş değil. Kaleci Leo
Franco, Volkan'ın golünü biz nasıl seyrettiysek aynen öyle
seyretti. Zaten en büyük meziyeti giren golü seyretmek.
Galatasaray'ın dün bir yeniliği vardı. Neeskens mücadele bekleyen
maçta hava toplarında rakibine üstünlük sağlayan bir oyuncu
oynatması gerekirken hastalıktan yeni kurtulmuş Arda'yı santrfor
olarak sahaya sürdü. Ben üzüldüm. Arda bir şeyler yapmak istedi,
sağa koştu sola koştu, hatta rakibiyle zaman zaman kora kor
mücadele de etti. Ama Arda'yı santrfor oynatan kim.
İşin özeti şu: Galatasaray'ın orta sahasının isimleri var cisimleri
yok. Bu sefer Mustafa Sarp'ın ve Mehmet Topal'ın ortasında Barış
oynadı. Barış ne yaptı? Hiç. Ayhan'ı hiç birimiz beğenmedik. Çünkü
güçsüzdü. Koşamadı mücadele etmedi diye tenkit ettik, yazdık. Tabi
Ayhan'a Mustafa Sarp ve Mehmet Topal'ı da eklemiştik. İşte bu maçta
Mustafa Sarp ve Topal yerlerini korudular. Gelecek hafta da ilk
11'de oynarlar belki. Ama ne yaptılar diye sorarsanız, hiçbir şey.
Bir orta saha oyuncusu ne yapar, ne yapmalı, mücadele etmeli değil
mi? İşte bu ikili ondan yoksundu. Tabii Barış'ı da ben sahada hiç
görmedim ki onu çok beğenir, mücadeleci olduğu için severim. Ama
Neeskens maç bitmeden 25 dakika kala oyundan aldı. Demek ki onunla
ayrı düşünüyoruz.
Gelelim Kewell'a. Kewell geçen haftaların kurtarıcısıydı. Dün akşam
o da arkadaşlarına uydu. Arda yeni hastalıktan kurtulmuştu, onun
mazereti var. İyi oynayamamakta, mücadele edememekte. Yani sahada
güçsüz kalmakta. Ama Halis Özkahya'nın karşısına gidip kafa tutmaya
hiç hakkı yok. Özkahya sarı kartı göstermekte çok haklı. Belki kötü
laflar söylediyse bu kartın rengi kırmızı bile olabilirdi. Arda
güçsüzsen 'ben oynayamam de ki' yerine sahada güzel şeyler
yapabilecek bir Galatasaraylı oynasın.
Abdurrahim Albayrak -Alarm sinyalleri!- Star
[page_end] Abdurrahim Albayrak -Alarm sinyalleri!
Galatasaray, bu sezonun en zorlu deplasmanlarından biri olan
Bursa’da maça iyi başladı aslında. İlk tehlikeli atak ve şut da
Gökhan Zan’dan geldi. Bursa kalecisi İvankov, çok iyi çıkardı.
Bursaspor, Galatasaray orta sahasının kaptırdığı topları iyi
değerlendirdi. Özellikle Ergiç, Volkan ve Sercan, savunmanın
arkasına atılan toplarda çok etkili oldular. 13. dakikada Ergiç’in
çektiği sert şutta topun direkten dönmesi, Galatasaray adına şans,
Bursaspor adına şanssızlıktı.
Santrforsuz oynayan Galatasaray’da Arda, kalabalık Bursaspor savunmasının arasında kayboldu. Kewell, Keita ve Arda, zaman zaman bölgelerini değiştirerek hücumdaki sorunu gidermeye çalıştılar ama işe yaramadı. Sarı-Kırmızılılar pozisyon üretmekte zorlandı.
Bursaspor, özellikle Sabri’nin kanadından çok etkili ataklar geliştirdi. Sabri’nin ileri çıkmasından iyi yararlanan Bursaspor, daha etkili olabilseydi, golü de erken bulabilirdi. İlk yarının sonlarına doğru Keita’nın ceza alanı dışından falsolu şutunu İvankov çok iyi çıkardı. Bu pozisyon, belki de maçın dönüm noktasıydı. Daha sonra net bir pozisyonda Sabri, yüzde yüz golü kaçırarak, Galatasaray için bir başka öne geçme şansını kullanamadı. İkinci yarı da beklendiği gibi geçti. Forvetsiz oynayan Galatasaray, orta sahadaki üçlüsünden verim alamayınca, pozisyona girmekte zorlandı. Kewell ve Arda’nın bireysel çabaları da sonucu değiştirmeye yetmedi.
56. dakikada Volkan, biraz da şansının yardımıyla, Hakan’dan sekip yine önüne düşen topa çok iyi vurdu ve mükemmel bir gol attı; sonucu belirledi.
Bu sonuç, Galatasaray için alarm sinyallerinin çaldığını gösteriyor.
Gökmen Özdemir -Rezil bir futbol- Vatan
[page_end] Gökmen Özdemir -Rezil bir futbol
EĞER G.Saray, Rijkaard ve ekibine yılda 4 milyon Euro ödüyorsa
Hollandalı hocanın takımının başında olup olmaması bir şey
farkettirmez. Bu rakam Türkiye bir teknik heyete ödenen en yüksek
fiyattır ve o ekip mutlaka görev aldığı takıma bir şey katıyordur.
Ama dün izlediğimiz G.Saray 1 hafta içerisinde hatalarından ders
almamış, oynadığı futbolu 1. adım ileriye götürmemişti. Manisa maçı
nasıl bittiyse, Bursa maçı da öyle başladı. Ruhsuz, isteksiz ve ne
oynadığını bilmeyen bir takım görüntüsü vardı yine üstlerinde.
RIJKAARD’IN bir şeyleri değiştirmiş olmasını ve arızayı gördüğünü umuyordu herkes. Demek ki o da bazen göremeyebiliyormuş. Varlığı ve yokluğu da bir şey farkettirmiyormuş. Eldeki alternatiflere bakıldığında Arda ile tek forvet olarak başlamak denenebilir bir seçenek. Ama eğer işler oyun içinde yolunda gitmiyorsa oyuncu değişikliklerini kullanmak, sistemi değiştirmek, yeni alternatifler üretmek de bir seçenek olabilir.
FAKAT G.Saray teknik heyeti 65. dakikaya kadar oyuna hiç müdahale etmedi. Ne sistemi, ne isimleri değiştirdi. Bursa lk yarıda tempo yaptığı her anda G.Saray’ın üstüne rahatlıkla gitti, Balta’nın arkasını çocuk parkına çevirdi. İlk yarıda Bursa’nın 2 topu direkten döndü, 3 tane gollük atak, final paslarındaki hata nedeniyle sonuçlandırılamadı. Buna rağmen devre arasında G.Saray bir değişikliğe gitmedi. Sadece ikinci 45 dakikada G.Saraylı oyuncular biraz daha hareketliydi o kadar.
KURGU DOĞRU DEĞİL
EĞER bir takımın futbolcuları diğer takımın futbolcularından daha pahalıysa bu pahalı olanların fizik olarak, teknik olarak, zeka olarak diğerlerinden daha üstün olduklarının bir göstergesidir aslında. Ama sahadaki görüntüsü bunun tersiyse bir yerlerde hata var demektir. Ben de dahil herkes Rijkaard’ın elinde sihirli değnek olduğunu düşünüyoruz. Ama şu bir gerçek ki, G.Saray’ın kadro kurgusu doğru değil.
BAZEN maçı izlerken G.Saraylı futbolcuların üzerindeki formanın sarı-kırmızı olduğundan şüpheleniyorum. G.Saray bu adamlara nasıl bu kadar para veriyor onu araştırmak lazım. İsim isim, tek tek analiz yapmak gereksiz. G.Saray’ın bütününe bakıldığında ortada facia bir görüntü var. Bunun yükünü de bireylere yıkmamak lazım. G.Saray kötü oynuyor, kötü sonuçlar alıyor, ilerisi için umut vermiyor.
Bahri Havadır -Başkana mektup- Akşam
[page_end] Bahri Havadır -Başkana mektup
Sayın başkan Adnan Polat, basketboldaki skandallarla
uğraşıyorsun. İstifa eden yöneticilerle sıkıntılısın. Divan
üyelerinin pasta, limonata bir de eleştirilerine göğüs geriyorsun.
Bir yandan kongreyi düşünüyor, diğer yandan borçları ödemeye
çalışıyorsun. Sanki yetmiyormuş gibi bir de Arda'nın domuz
gribiyle, Rijkaard'ın eşinin doğum sancıları tuz biber oldu. Tabi
bunlarla uğraşırken takımın ahengi de bozuldu.
Dün maçı birlikte izledik. Arda, Ömer'le Zapotocny arasında
kaybolup gitti. Herhalde gördünüz. 7 milyon euroluk Keita yalandan
koşular yaptı. Servet, Hakan Balta gibi tecrübeli isimler abuk
sabuk hareketlerle saç baş yoldurdular. Aslında kimin ne oynadığı
belli değildi.
Santrfor yedek kulübesinde, domuz gribinden yeni çıkmaya çalışan
Arda, Ömer'le Zapo'nun arasından bir tek top bile alamadı. Sen de,
ben de saçmalıkları gördük sayın başkan. Nonda eğer iyiyse neden
oynamaz? Bunu herhalde defalarca kendinize sormuşsunuzdur. Bu
takımdaki düşüşü, motivasyonsuzluğu, futbol fakirliğini, herhalde
siz de benim kadar merak ediyorsunuz! Bakın size bir pozisyonu
hatırlatayım; Dakika 54, Volkan kendi alanında hava topuna
yükseliyor. Koşuyor, mücadele ediyor. Topunu alıyor. Pozisyonu
düzeltip Turgay'a gollük pas atıyor. Bütün Galatasaraylı
futbolcular sinema seyreder gibi Volkan'ı izliyor. Hem de
çaresizce.
Aynı Volkan üç dakika sonra golünü atıyor. Yine savunmada Hakan
Balta dahil, herkes seyrediyor.
Bu bitmişlik, futboldan bu kadar uzak olmak, neyin açıklaması sayın
başkan! Bursaspor'un en az 5 tane gollük pozisyonu var. İkisi de
direkten döndü. Peki Galatasaray'ın hangi pozisyonunu
hatırlıyorsunuz, söyler misiniz! Bana 44. dakikadaki Sabri'nin
kaleyi bulmayan şutunu söylemeyin sakın.
Galatasaray'da bir tane iyiydi diyebileceğimiz oyuncu ne yazık ki
yoktu. Kaleci Franco'nun artık her maçta gol yemesi bir alışkanlık
oldu. Yani sevgili başkan bayram tüm Galatasaraylılar'a zehir oldu.
Başkan, eğer bu takım en kısa zamanda toparlanmazsa, divanın
uyarısı aklına gelsin. Mart ayındaki kongrede koltuğu
kaybedersin!
Aziz Üstel -Bu sistemle olmaz- Star
[page_end] Aziz Üstel -Bu sistemle olmaz
Golcün Milan Baros sakat... Diğer golcün Nonda ise formsuz
olduğu gerekçesiyle kulübede... Zaten bir haftadır, Nonda’nın
oynatılmayacağı da biliniyor. Ancak, Arda’dan da golcü olmayacağı
kesin... Galatasaray, Bursaspor maçının ilk yarısında tam 38 dakika
mahkum oynadı. Tek tehlikeli atağı olmadı. “Neden” diye sorarsanız,
takımı yönlendirecek, rakip kale önüne taşıyacak bir oyun kurucusu
yoktu. Bu 38 dakikada Galatasaray’ın sağ kulvarı felçti... Sercan
parselledi, parselledi Sabri’yi geçti. Bu kanatta Sabri’ye yardım
edecek Keita ve Barış da atakları seyrediyordu. Galatasaray’ı iki
kez direkler, 2 kez Leo Franco’nun yerinde çıkışları, 3-4 kez de
Bursaspor’un forvetlerinin beceriksizlikleri gol yemekten kurtardı.
Kısacası oyun kurucusu forvete çekilen Galatasaray şansı sayesinde
soyunma odasına gol yemeden girdi.
Rijkaard’ın, eşinin rahatsızlığı nedeniyle Hollanda’ya giderken
kadroyu yardımcısı Neeskens’e yazıp bıraktığı belli. Ünlü yardımcı,
Sabri’ye çok kızdı ama o kanattaki zaafa da bir türlü çözüm
bulamadı. 38.dakikada Keita ile rakip kalede ilk kez tehlike
yaratan Galatasaray daha sonra dengeyi kurdu. Bu Arda’nın esas
görevine soyunmasından ve Bursaspor’un yorulmasından
kaynaklandı.
İkinci yarıda da Galatasaray’ın kopuk kopuk kötü oyunu devam etti. 57’de Volkan Bursaspor’u mutlu eden golü attıktan sonra Neeskens, önce Nonda’yı sonra da Elano’yu ardından da Aydın’ı oyuna aldı. Galatasaray normal düzenini buldu ama istenilen oyunu bir türlü tutturamadı. Buna karşın Ertuğrul Sağlam yorulan Sercan ve Volkan’ı alıp yerlerine iki diri oyuncuyu sokup takımının direncini arttırtı.
Sonuçta Galatasaray’ın oyuna başladığı ve uzun süre götürdüğü sistemle Bursa’da golü bulması tesadüflere bağlıydı. Cim-Bom’un mücadele gücü de istenilen seviyeye çıkmayınca yenilgi kaçınılmaz oldu.
Hasan Tankaya -Tehlike çanları!- Takvim
[page_end] Hasan Tankaya -Tehlike çanları!
G.Saray dönemin en kritik maçına çıktı Bursa'da... İlk yarı
bitimine doğru belki de en önemli maçına. Sahada değişik bir kadro
yer aldı. Kulübede Rijkaard yoktu...
Klasik defans dörtlüsünün önünde yırtıcı üçlü yer alıyordu. Mustafa
Sarp, Mehmet Topal ve Barış... Son üçlü sağda Keita, solda Kewell
ortada forvet olarak herkesin özlemle beklediği Kaptan Arda olarak
oluşmuştu. Nonda, Baros'un yokluğuna karşın kulübeyi görmüştü.
Yanında Elano da vardı.
İşte bu tabloyla başladı Bursa'da ligde haftanın açılış maçı...
Evsahibi ekip oyuna tempolu ve istekli başladı. Taraftar desteğini
de arkasına alınca Galatasaray top yapmakta zorlandı.
Devrenin sonlarına kadar da Sarı-Kırmızılılar oyunun kontrolünü
eline geçiremedi. Kaleyi bulan ve kaleci İvankov'u yere yatıran ilk
şut 37. dakikada Keita'dan geldi. Oysa Yeşil-Beyazlılar bu dakikaya
kadar Ergic ve Turgay'la 2 kez direkleri dövmüştü bile.
Savunmada Gökhan topu oyuna sokarken hatalı paslar kullandı.
Hakan baskı yediğinde hem top kullanamadı hem top kaptırdı.
Orta sahada Sarp çalıştı, Topal ile Barış ona zaman zaman eşlik
etti. Arda Kaptan gerçekten Galatasaray'ın eksiği olduğunu gösterdi
(!)
İlk yarının son anlarında gole çok yaklaşıldı. Ama Galatasaray
sahada santrforsuz dolaşırken meyve vermeyen ağaç gibiydi aslında.
2. yarı Bursa'nın golü ile başladı. Ardından gelen Keita-Nonda
değişikliği ile Neeskens alışılmış düzene döndü. Arda sağa geçti.
Elano da Barış'la yer değiştirdi. Bunlar da Galatasaray'a yetmedi.
Bursa'nın skoru koruma içgüdüsü son bölümlerin ev sahibini yarı
sahasında geçmesine neden oldu o kadar.
Bu baskı bize sadece aslında Bursa'nın abartılmaması gerektiğini
belgeledi. Ama eğer isteyen ayaklara sahip olursan sözünü de
unutturmadı..
Sonuçta G.Saray'da üst üste gelen puan kayıpları tehlike işareti vermeye başladı. Şampiyonluğa oynayan bir ekibin Bursa deplasmanından başı dik çıkması gerekirdi diye düşünüyoruz.
Bülent Tulun -Hayal kırıklığı- Fotomaç
[page_end] Bülent Tulun -Hayal kırıklığı
Turkcell Süper Lig'in en zor deplasmanlarından biri olan Bursa'da
maça 3 savunmacı orta saha oyuncusu ile başlamak doğruydu. Hızlı
forvetleri olan Bursaspor, özellikle G.Saray'ın savunmasının
arkasına atılacak toplarla gol arayacak diye düşünmüştüm. Fakat,
özellikle Sabri'nin kanadı ilk yarıda delik deşik oldu. İlerideki
hücumcuların hiçbir katkıda bulunmadığı takım savunması büyük
gedikler verince Bursaspor, 2 kez kale direklerini dövüp, çok
sayıda da pozisyon buldu. Orta sahadaki savunmacı üçlü topu oyuna
sokmada çok zorlandı. Şişirme topları ise Ömer ve Zapo rahatlıkla
topladılar. Geriden rahat toplar çıkmayınca Keita ve Kewell zaman
zaman geriye gelerek top almaya çalıştılar. Son maçlarda övgüler
yağdırdığım Sabri koca ilk yarı boyunca savunma adına hiçbir şey
yapmadı.
Özkahya eyyam yaptı!
G.Saray'ın hatları arasında büyük boşluklar vardı ve 2. bölgeye
topu taşırken çok top kaybediyordu. Nitekim bu kombinasyonla
kaptırılan toplardan birinde özel bir hücumcuya gerek olmadan
Bursaspor golü buldu. Volkan Şen, zorlanmadan ekstra hiçbir şey
yapmadan G.Saray kalesi emanet edilen Franco'yu avladı. "Keita'yı
en çok gol lazım olan dakikalarda oyundan çıkarmak hangi akla
hizmettir?" diye sormak gerekir teknik heyete. Tarihinin en zengin
ve en pahalı kadrosu ile çalışan bu teknik heyet, şanslı olduğunun
farkında değil. Mağlup durumda olduğunuz bir maçta, müdahaleler çok
geç geliyor. Oyunu bazen riske etmek zorunda kalırsınız, bu gibi
durumlarda çabuk karar vermek zorundasınız. Vücut dili denen bir
şey vardır teknik adamlarda. Bu mağlubiyetle G.Saray önemli bir
yara almıştır. Rakiplerini nasıl incelediği konusunda ciddi
kuşkularım var. "Ben rakibi düşünmem rakip beni düşünsün" gibi bir
zihniyetin olduğunu düşünüyorum. Bursaspor gönülden oynadı ve hak
ederek kazandı. 90 dakika her karara itiraz eden Ertuğrul Sağlam,
kenarda hakemleri rahatsız ettiği söylemlerini doğruladı. Halis
Özkahya'nın sağlam sabrı varmış, her Sağlam itirazını pas geçerek
eyyamın önde gidenini yaptı.
Osman Tanburacı -N'oluyor sana Aslanım!
-Yenişafak
[page_end] Osman Tanburacı -N'oluyor sana
Aslanım!
Arda ileri uç! İki kanatta Kewell ve Keita…
Orta saha yine savunmaya dönük üçlü; Barış, Mehmet Topal, Mustafa Sarp…
Belli ki Galatasaray korkak!
Servet de başlarken çok kötü… Savunma yaprak gibi sallanıyor. Gidişat kötü.
Böyle giderse Galatasaray oyunda denge kuramaz derken, o da ne? Sercan soldan şiir gibi aktı, durduramadılar kaleye paralel kestiği topa Leo kapaklanmasa Turgay topla boş kaleye girecek!... Sabri nerede? Turist!... Daha 10. dakika…
13'de Ergiç 20 metreden çaktı top üst direkten döndü. Dedim geçmiş olsun!
İçimden bir ses daha 80 dakka var, Galatasaray'ın işi zor dedi… Haspin çektim!
Arkasından Servet yıkılınca Turgay ortadan daldı Leo açıldı Allah korudu!
Hakan Balta da yamuldu… Leo fıttırdı. İlk çeyrekte durum vahim!
Galatasaray'ın tek atağı yok! Gol atması da mucizelere kalmış.
Elano rafta, Nonda yanında… Bence biri daha oynar, orta alan ikilenir.
İşe bakın 37'de bir top daha döndü Galatasaray direğinden! Öncesinde Kewell'ın uzaktan bir denemesi var hepsi bu!
Galatasaray'ın forması oynuyor
Bursaspor savunması bu sezon belki de ilk kez bu kadar rahat oynadı. Arda, Kewell, Keita 18'e bile giremedi. Sabri çok kez sokuldu bir kez çaktı o da nafile… Galatasaray'ın bütün yaptığı iş kale önüne ortalamak. Asla kombine bir atağı yok. Al üstlerinden sarı-kırmızı formayı Bursaspor farka gider.
Ertuğrul Sağlam, rakiple itişmek yerine kontra toplar denese ya da topu rakip savunma arkasına çabuk gönderse bu dağınık Galatasaray karşısında rahatça gol bulur. Nitekim Mustafa Sarp ve Barış yokları oynarken, sol kanat uykudayken Volkan'ın golü öyle geldi. Leo apıştı top direkten ağlara yapıştı! Bursaspor'da da sivrilen isim yok, Sercan da tırt ama takım direnci olarak rakipten üstünler.
Keita'yı gördünüz mü?
Galatasaray maçın üçte ikisini 10 kişi oynadı. Keita'nın yokluğunu Rijkaard'ın yokluğunda Neeskens de görmedi! Nonda girdi takım kıpırdadı, Elano girdi takım yine 10 kişi… Galatasaray hiçbir topu akılcı ve akıcı kullanmadı. Arda, Mehmet Topal, Mustafa Sarp, Barış Sabri, Hakan Balta her topa basıp, çalım atarak akınları daha başlamadan öldürdüler. Böyle futbol çağ gerisi. Son sekiz dakikada Neeskens, Aydın'ı da oyuna aldı bütün hatlarıyla yüklendi. Bunu maçın başında golü yemeden yapsaydı ya… Mevsim başındaki çok gollü maçların takımını bir hatırlayın. Nereye gitti bu Aslan? Yazık ama…
Son dakikada Neeskens de zembereğinden boşandı, kavgaya karıştı. Rijkaard da gitti! Acaba sabırlar tükendi mi dersiniz?