Yazarlar G.Saray için neler yazdı?
Cimbom, Avrupa Ligi'nde Panatinaikos'u tek golle devirdi. Spor yorumcuları G.Saray'ın galibiyeti için köşelerinde şunları kaleme aldı..
Mehmet Demirkol -Hareketlendiler- Milliyet
Dün akşam sezon başındaki toptan iştah ve ihtiras olmasa da,
yakın geçmişin ilerisinde bir oyun vardı. Temel değişim yine eskisi
gibi hücumu enine/boyuna geniş alanda yapıp, markajdan kurtulmak,
rakibin savunmada yerleşmesini zorlaştırmaktı. Bunu 70’inci
dakikaya kadar nispeten yapabildiler.
Kuşkusuz sezon başında olduğu gibi, bunu daha süratli yapıp
markajdan kurtulan oyuncuları daha fazla içeri sokmak gerekiyor.
Ancak Mustafa Sarp’ın birkaç defa ceza sahası içinde pozisyona
girmiş olması bile bu yönde bir iyileşme olduğunu gösteriyor. Elano
da çalışkanlığına bu yönde bir yırtıcılık ekleyebilse her şey çok
daha kolay olabilirdi.
Nonda çok iyi bir golcü. Hatta ligin en standartlı santrforu
diyebiliriz. Ancak bunun da ötesinde önemi, pozisyon bilgi ve
sezgisinin en üst düzeyde olması. Sadece kendisinin son vuruşçu
olduğu anlarda değil. Arda’ya Kewell’a, Sarp’a herkese alan açarak,
savunmanın dengesini bozarak, duvar olarak büyük iş yapıyor.
Savunma 2, hatta 3 oyuncuyla onu kontrol ediyor ve geri kalan
herkes için hayat kolaylaşıyor. Bu durumda Arda’nın eski
standardına yakın bir serbest yaratıcı oyuncu performansı
sergilediğini söylemek mümkün. Nonda’nın büyük
katkısıyla...
Tabii tüm bunların olmasında, Panathinaikos’un ilk maçın da
etkisiyle Galatasaray’a karşı belki de gereğinden fazla geride
oynamasının katkısını unutmamak lazım. Oyunu sahaya yaydıkları son
10 dakikada ortaya çıkan Galatasaray’ın geri dönme problemini
böylece çok kullanamadılar. Son 10 dakikadaysa yine Bursa’da olduğu
gibi Hollandalıları ayağa kaldırdılar. Bu bölümde Pana’nın ahım
şahım bir performans gösterdiğini söylemiyorum. Ama bu kadarı da
Galatasaray’ın yumuşak karnını az da olsa zorladı.
Belli ki Galatasaray’ın bu sorunu Rijkaard’ın öncelikli olarak
çözmesi gereken temel iş. Orta uzun vadede bunun altından
kalkabilirse Hollandalı hem kendi kariyeri hem de Galatasaray için
yeni bir kapı açabilir.
Hakan Şükür -Bu kadro hedefine ulaşacak- Fanatik
[page_end]Hakan Şükür -Bu kadro hedefine
ulaşacak
Son haftalarda alınan beklenmeyen sonuçlara rağmen Avrupa'daki iyi
gidiş, maç öncesi beklentilerimin aksine tribünleri dolduran bir
seyirci profili, bu kadroya ne kadar güvenildiğinin bir
görüntüsüydü. Maç boyunca durmadan takımlarını desteklediler.
Son haftalarda alınan beklenmeyen sonuçlara rağmen Avrupa’daki iyi gidiş, maç öncesi beklentilerimin aksine tribünleri dolduran bir seyirci profili, bu kadroya ne kadar güvenildiğinin bir görüntüsüydü. Maç boyunca durmadan takımlarını desteklediler.
Her zaman söylediğim bir şey var, kaliteli, bol yıldızlı takımlar yaşanan olumsuzlukların arkasından sorumluluk duygusunu ön plana çıkardıklarında bu tip güzel oyunları sergileyebiliyorlar. Galatasaray’ın da bundan sonra bu oyununu daha sık görebiliriz.
Maça gelince... Galatasaray’da son haftalarda sahaya çıkan kadrolar kontrolü oynamayı tercih ediyorlardı. Ama bu maçta Mustafa Sarp ve Mehmet Topal’ın dafansla birlikte kontrollü oyunları, Kewell, Arda, Elano ve Nonda’nın hücum aksiyonlarında daha fazla olmalarına sebebiyet verdi. Her ne kadar sayılmayan gol dışında pozisyon üretmekte zorlansa da Galatasaray oyunu kendi kalesinden uzakta oynayarak ve rakibe 70. dakikaya kadar pozisyon vermeyerek iyi bir takım görüntüsü çizdi diyebiliriz.
Topal başarılıydı
Arda’nın yetenekli oyununun yanı sıra top rakipteyken de kendini
yıpratması son haftalarda üzerindeki baskıya karşı sahada çok
şeyler yapma isteğinin bir görüntüsüydü. Onun dışında Gökhan Zan’ın
sakatlandıktan sonra Mehmet Topal’ın defans bloğuna geçmesi ve
buradaki performansı başarılıydı. Kewell ise dün gece çok
etkisizdi. Rijkaard’ın takımın başında olmasıda Keita-Kewell
değişikliğini getirdi.
Oyunun genelinde statik oynayan, fizikli oyunculardan kurulu Panathinaikos takımı kendi sahasından çıkmakta zorlandı. Bu da Galatasaray’ın oyun anlayışıyla doğru orantılıydı. Mustafa Sarp’ın oyunun genelindeki çabasını ve fedakarlığını da söylemek gerekiyor. Atılan gole de bakıldığında bu oyun anlayışının Yunanistan’da atılan iki gole benzerlik taşıdığını söyleyebiliriz. Hem Yunanistan’da hem burada skor avantajını eline geçiren Galatasaray bundan sonraki dakikalarda oyunu kontrol etti.
Cim Bom şanslıydı
Adaletli olmak gerekirse rakibin penaltı pozisyonunda hakemin düdük
çalmaması Aslan’ın attığı goldeki kadar şanslı bir anıydı. Zaten
gruptan çıkması her haliyle garanti olan Galatasaray’ın bu maçtan
grubu lider olarak bitirecek sonucu alması başarısıydı. Elano’nun
etkisizliğinin devam etmesiyse dezavantajıydı. Keita’nın
performansınında bir şekilde sezon başındakini arattığını söylemek
doğru olur. Galatasaray ligimizde zor günler yaşasa da Avrupa’da
yoluna devam ediyor. Bu kadro bütün hedeflerine ulaşacak
görüntüsünü veriyor.
Ersun Yanal -Avrupa’da farklı oynuyorlar- Vatan
[page_end]Ersun Yanal -Avrupa’da farklı
oynuyorlar
AVRUPA’DAKİ G.Saray ile ligdeki G.Saray arasındaki en önemli fark
motivasyon. Bu fark dün çok net bir şekilde ortaya çıktı.
Sarı-kırmızılı futbolcular Avrupa maçlarına bir başka gözle
bakıyorlar. Konsantrasyonları çok yüksek oluyor. Tempo yapıyorlar,
üst düzey yardımlaşma sergiliyorlar ve oyun disiplininden kopmamaya
büyük özen gösteriyorlar. Bunlar yapılınca da lige oranla daha
farklı, daha iştahlı ve daha keyif veren bir G.Saray ortaya
çıkıyor...
PEKİ, sarı-kırmızılı takımın bu müsabakaya hazırlanışı, sahaya çıkış şekli, disipline bağlılığı, oyunundaki süreklilik, mücadele isteği ve kazanma arzusu neden farklıydı?... Bu soruların yanıtlarını G.Saraylı oyuncuların vermesi lazım. Ama bunların nedenlerini doğru anlamak da lazım. Belki ligimizin kendi içindeki ritmi tüm bu soruların en büyük yanıtı olabilir. Türkiye Ligi’nde yaşanan kaoslar, takım içi sorunlar ve en önemlisi de oyuncuların rakip takımlar ile yaşadıkları sorunlar da G.Saray’ın iki farklı görüntüsünün gerekçeleridir. Ve bu sıkıntılar aslında sadece G.Saray için geçerli değil. Aynı durum F.Bahçe’nin de yaşadığı şeylerdir. Önceki gün hepimiz yaşayarak gördük zaten.
PANATHINAIKOS karşılaşmasının teknik analizine gelince; Aslında dün hem G.Saray’ın oyuna katılması hem de rakibinin buna yanıtı eşit düzeydeydi. Sarı-kırmızılı ekip top rakibe geçince çok yüksek bir motivasyonla karşı durmaya ve kontrolü tekrar geri almaya çalıştı. Topa sahip olma çabası üst düzeydeydi. Hücuma çıkınca da toplu bir duruş sergiledi. Hem savunmadan hem de orta alandan 3. bölgeye ciddi destek geldi. Özellikle Arda’nın sergilediği oyun G.Saray’ın maçı kazanmasındaki en temel unsurdu. M.Sarp, Mehmet Topal ve oyuna giren Ayhan yüksek bir tempoya sahiptiler. Ve bu sayede de teknik ekibin oynatmak istediği sistem kusursuza yakın işledi. Ayrıca Sabri ile H.Balta da lige oranla çok farklıydılar...
ELANO SAHADA SIRITTI
G.SARAY’IN Arda ile yakaladığı yüksek temposuna Nonda ile Kewell’ın katkıları da çok yüksekti. Bu iki büyük tecrübe, hem rakibin çıkışını yavaşlattı hem de gol pozisyonu üretilmesinde etkili oldular. Özellikle rakip stoperlerin ileriye çıkmasını engelleyen Nonda’nın katkısı da önemliydi. Tüm oyuncuların dünkü görüntüsü lig için iyi sinyaller verdi. Ama Elano için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Onun coşkusu takım arkadaşlarının çok ama çok gerisindeydi. Ne diğerleri gibi oyuna asıldı ne de destek sağladı. Açıkçası sahada sırıttı.
AVRUPA’DA iyi oynamak artık G.Saray için bir kültür. Bu çok önemli bir kazanım. Futbolcular da bu kültürle yoğrulmanın etkisiyle Avrupa’da iyi oynuyorlar. G.Saray’ın başarısının devamı da gelecektir. Rijkaard da artık tercihini yapmış. O bundan sonra 4-3-3 oynayacak ve hep şablonu da bu olacak. Hollandalı top rakibe geçince sert bir takım olmayı istiyor. O zaman bence bu takımda Keita oynamalı, Elano değil. Ama kazandığına göre Rijkaard haklıdır...
Levent Tüzemen -Keita mutlaka- Sabah
[page_end]Levent Tüzemen -Keita mutlaka
Galatasaray da Fenerbahçe gibi Türk futbol tarihine geçip Avrupa'da
grubundan lider çıkmayı garantiledi. Manisa ve Bursa maçlarındaki
puan kayıpları ve kötü futboldan sonra Panathinaikos'la oynamak çok
zordu. Rijkaard, "Özgüvenimizi geri almak için kazanmak zorundayız"
demişti. Galatasaray çok iyi oynamadı ama takım olarak iyi mücadele
etti.
Galatasaray, Yunan rakibiyle kıran kırana sıkı bir maç oynadı. Rakibin kaptanı tecrübeli Karagounis, Galatasaray'ı gerimli bir ortamın içine çekmeye çalışan hareketler yaptı. Düşerken, Topal'a, Sarp'a tekme attı. Bu oyun tarzını Yunanistan Milli Takımı, EURO 2004'te Portekiz'de uygulayarak rakiplerini sinirlendirmiş, sindirmiş ve yaptığı akıllı savunma ile şampiyon olmuştu.
Panathinaikos da ilk yarı uyguladığı disipline dayalı alan savunmasıyla Galatasaray'ın orta alanda top yapmasına fazla izin vermedi. Oyunu yönetmekle görevli Elano yeterince topla buluşamadı. Bunun nedeni, Galatasaraylı oyuncuların henüz Elano ile oynama alışkanlığını kazanamamasıdır. Galatasaray rakibi göbekten delemeyince kanatlara yüklendi. Kewell saman alevi gibiydi. Sabri'nin desteğiyle Arda sağda bireysel beceriyle etkili olmaya çalıştı ve oldu. Galatasaray'ın tek ciddi atağında Arda'nın 42'de üç rakipten söke söke alıp pasa dönüştürdüğü topu Barış gole çeviremedi.
İkinci yarının başında Galatasaray, Panathinaikos'a önde baskı
yapınca golü buldu. Arda'nın ortasında Nonda'nın indirdiği topa
Sarp vurdu. Gilberto'ya çarparak ağlarak giden top şans golü idi.
Sarp, hem Galatasaray'ın en çalışkan oyuncusuydu hem de buluştuğu
topları kanatlara isabetli aktardı. Zan sakatlanınca savunmaya
geçen Topal hatasız oynadı. Savunmadan etkili ve isabetli toplar
kullandı.
Servet "Yetişirim" rahatlığı içinde rakibine yakın oynamıyor. Bu
çok büyük risk. Servet'in bu rahatlığından Galatasaray golü
yiyordu.
Rijkaard değişikliklerin ikisini zorunlu yaptı. Ama Elano'yu daha erken çıkarmalıydı. Keita'yı cezalandırmak Galatasaray'ı cezalandırmaktır. Keita girdikten sonra Yunan ekibini sol tarafı koridor oldu. Keita, Galatasaray'ın hücum gücüne çabukluk ve zenginlik getirdi. Ayrıca yaptığı fantastik çalımlarla tribünleri de coşturdu. Keita oynayınca Sabri de rahatlıyor ve hücuma birlikte etkili çıkıyorlar.
Uğur Meleke -Bilet almazsanız kazanamazsınız- Milliyet
[page_end]Uğur Meleke -Bilet almazsanız
kazanamazsınız
İki buçuk ay önce Atina’da oynadıkları maçta iki takım birbirine
çok benziyordu; hem G.Saray hem Pana, 4-3-3 oynuyorlardı. Michels
etkisindeki iki Hollandalı teknik adam ailece hücum düşünüyorlardı,
savunmaları sıkıntılıydı, her maça yediklerinden fazlasını atma
amacıyla başlıyorlardı.
Sonra işler iyi gitmedi, bu sefer iki hoca da orta sahalarını daha
defansif kurmaya yöneldiler, bu arada birer derbi yitirip kimyaları
bozuldu ve “Yemeden atmak da mümkün” üstüne çalışmayı
denediler. Bu süreçte Pana grupta üst üste 3 maçı 1-0 kazandı,
G.Saray da Sivas-Bükreş-Diyarbakır üçgenini sadece 1 gol yiyerek
geçti.
Dün gece Ali Sami Yen’e çıktıklarındaysa iki hocanın yolları
ayrılmıştı artık; Rijkaard doğal öğretisine dönmüş, bu maçta
yalnızca 1 puana ihtiyacı olmasına rağmen takımını sezon başındaki
gibi ofansif kodlamıştı. Sarı-kırmızılılar maç boyunca topa hakim
olmayı hedeflediler, sürenin büyük bölümünü rakip sahada
geçirdiler, skor ne olursa olsun aramaya devam ettiler. Pana’ya
karşı 180 dakikada 6 değişik stoper kullanılmasına, her iki maçta
da ilk yarım saatte savunma kurgusu temelden sarsılmasına rağmen
kimse defansı konuşmayacak maç sonunda. Çünkü orada Elano/burada
Sarp vurdu, top savunmaya çarptı ve kazandı Rijkaard... Belki öne
geçiren gollerde şans sarı-kırmızılıların yanındaydı, ama şu basit
gerçeğe inandı Galatasaraylılar: “Bilet almazsanız, lotoyu
kazanamazsınız”
İlk maça göre gerideki 5 adamından 4’ünü değiştiren, bu rotasyon
sayesinde de defansif anlamda kat etmiş gözüken Pana’daki sorunsa
sol kanattı. Arda kendini solda iyi hissettiğini söylese de, sağda
Sabri’yle telepatik bir uyumları var. İlk yarıda etkiliydi kaptan.
D.Bükreşli Pulhac’tan sonra Darlas da birkaç gün rüyasında Arda’yı
görecektir. Arda da hedeflediği Premier Lig devlerine gitmek için
daha fazla rüyaya girmesi gerektiğinin farkındadır umarım.
İskender Günen -Sonuç normal- Sabah
[page_end]İskender Günen -Sonuç normal
Kale önü tehlikelerinin çok az olduğu maçlardan birini yaşadık.
Oyunun başlamasıyla birlikte Galatasaray rakip alanda
Panathinaikos'u çıkartmamak için presle karşılaşmaya başladı. Sarı-
kırmızılılar kaptıkları toplarla hücum girişimlerinde bulunmaya
çalıştılar. Fakat yetersiz pas görüntüsüyle pozisyon üretmekten
uzakta kaldılar.
İlk yarıda Galatasaray sağ kenardan geliştirdiği ataklarla rakip savunmanın dengesini bozdu. Bunda da başrol oyuncusu olarak Arda öne çıktı. Bu oyuncunun getirdiği iki topta Panathinaikos savunması güç durumlara düştü.
Bu karşılaşmada da gördük ki, Galatasaray'ın gerçek sorunlarından biri orta saha... Mehmet Topal, Mustafa Sarp ve sonradan oyuna giren Barış Özbek oyunun sadece mücadele, yani savunma tarafındaki futbolcular. Top kendilerine geldiğinde ise ofansif anlamda üretken değiller. Sadece geriye ve yana oynamak dışında öne oynama becerileri kısıtlı oyuncular. Bir de Elano gibi oynadığı sürece sahada varlığı-yokluğu belli olmayan ve bu sezon büyük hayal kırıklığı yaşatan bir oyuncuyu da eklediğimizde Galatasaray'ın gol pozisyonları üretememesini normal karşılamak gerekiyor.
İkinci yarıda Mustafa Sarp ile kazanılan gol tam bir şans golü. Vuruş kötü, dışarıya giden top rakibe çarparak ağlarla buluştu. Sonrasında ise oyuncu değişiklikleri oyunda tempoyu arttırmadı. Koskoca ikinci yarıda girilen gol pozisyonu neredeyse hiç yoktu.
ARTIK DAHA YUKARILAR ŞART
Panathinaikos ise yıldız oyuncuları çok yüksek rakamlarla transfer
ederek kadrolarına katmalarına rağmen bir takım görüntüsü vermedi.
Cisse maç süresince sayısız ofsayt pozisyonuna düşmenin dışında hiç
etkin olamadı.
Bu gruptaki takımları düşündüğümüzde Galatasaray'ın çıkmasını normal karşılamak gerekiyor. Çünkü yapılan transferlerle rakiplerine göre daha önde olan bir takım. Türkiye'de artık futbola yapılan yatırımları düşündüğümüzde sadece Avrupa Kupaları'nda gruptan çıkmak kimseyi tatmin etmemeli. Artık bu kupada finale çıkmak ve başarılı olmak çok da zor değil.
Bunun için günlük başarıları bir kenara bırakmalı, alınan sonuçları normal karşılamalı ve de takımlarımızı daha yüksek hedeflere yönlendirmeliyiz.
Sergen Yalçın -Bu galibiyet moral olur- Fanatik
[page_end]Sergen Yalçın -Bu galibiyet moral
olur
Kimse kendini kandırmasın öncelikle... Böylesine bir galibiyetten
ve gruptan lider çıkmanın garantilendiği bir 90 dakikadan sonra
bunları söylediğim için kimse gücenmesin; kırılmasın.
Kimse kendini kandırmasın öncelikle... Böylesine bir galibiyetten ve gruptan lider çıkmanın garantilendiği bir 90 dakikadan sonra bunları söylediğim için kimse gücenmesin; kırılmasın. Ama sonuçta futbolun gerçekleri söz konusu... Fazla ağır kelimeleri tercih etmeden bazı gerçekleri dile getirmeyi yeğliyorum. Öncelikle, Fenerbahçe’nin ardından Galatasaray’ın da gruptan lider çıkması, Türk futbolu açısından çok önemli... Ancak Fenerbahçe’nin olduğu gibi, Galatasaray’ın da grubunda yer alan takımları ben rakip olarak görmüyorum. Asıl bundan sonrası önemli. Gerçek sınav bundan sonra başlıyor.Maça gelirsek; Galatasaray maçın başlarında oyun kurmakta epey zorlandı. Bunda, Panathinaikos’un hem Galatasaray’ı, hem de Rijkaard’ı yakından tanımasının rolü büyüktü. Her alanda basıp, pas yaptırmamak istediler. Ve bu da, Sarı-Kırmızılılar’ı sıkıntıya soktu.
Elano nasıl alkışlanır!
Aslında, temsilcimiz de rakibine üstünlüğünü kabul ettirmek için
fazlaca bir çaba sarfetmedi. Bunda en büyük sıkıntı, Kewell ve
Elano’nun oyunda neredeyse hiç olmamasıydı. Ve ağrıma giden en
büyük olay, geldiği günden bu yana hiç ortada olmayan ve dün gece
de yok olan Elano’nun, oyundan çıkarken taraftarlarca
alkışlanmasıydı! Ayrıca Rijkaard’ı da bu konuda anlamak mümkün
değil, herhalde sakatlanmasaydı 90 dakika bu kötü Elano’ya
sabredecekti. Galatasaray’da en beğendiğim isimler, Mustafa Sarp
ile Sabri Sarıoğlu’ydu. İkisi de iyi oyunları ve mücadeleciliğiyle
ön plana çıktılar. Dün gecenin flaş isimleri onlardı. İnanılmaz
enerjileriyle alkışlanmaları gerekir. Mehmet Topal da iyiydi. Ama
anlayamadığım ve kabul edemediğim bir konuyu da dile getirmeden
geçemeyeceğim. ‘Sakatım, beni değiştirin’ diye kenar yönetime
işaret etti, ardından Gökhan Zan çıktı, onun yerinde görev yapmaya
başladı ve hiçbir sorun da olmadı. Ya sakatlığı numaraydı ya da
gerçekten Topal’ın bir sorunu var.
Gerçekleri de göz ardı etmeyelim
Arda her zamanki gibi çalışkandı ama bir kaptan, böylesine basit
bir kart görmemeli. Çünkü Galatasaray gibi büyük bir kulübün
kaptanlığı öyle kolay kolay kimseye verilmez, kıymetini bilmeli.
Galatasaray’ın, 1-0’dan sonraki saldırması da anlamsızdı. Böylesine
üst düzey bir takımın, istediği sonucu elde ettikten sonra
kontrollü oyunu becerebilmesi gerekir. Sonuç olarak Galatasaray dün
gece istediğini aldı, ama oyun olarak beni tatmin etmedi. Keita’nın
kenarda oturması anlamsızdı. Kewell olabilir, Elano olabilir, ama
Keita gibi bir oyuncun varsa, kesin onunla başlamak zorundasın.
Ahmet Çakır -Ligde yapamadığını Avrupa'da başarmak-
Zaman
[page_end]Ahmet Çakır -Ligde yapamadığını Avrupa'da
başarmak
Galatasaray'ın bu sezon en şanslı olduğu
karşılaşma hiç tartışmasız deplasmandaki Panathinaikos maçıydı. Cim
Bom'un bu kez maç öncesindeki avantajı rakibin en etkili iki gol
adamının yokluğuydu. Leto ve Salfingidis'li bir rakip kuşkusuz daha
zorlu engel oluşturacaktı.
Buna karşılık ilk maçın cezalısı Cisse sorun olabilirdi. Ayrıca
Galatasaray'da Keita'nın 11'de yer almayışı, pek mutluluk verici
bir durum sayılmazdı.
Hakan Balta'nın ilk dakikalarda kullandığı köşe atışının berbatlığı, Sarı Kırmızılı takımın bu maça da iyi hazırlanmadığının belgesi gibiydi. İlk 20 dakika Sarı Kırmızılı takımın futbol adına sözü edilecek hiçbir şey yapamayışı da taraftara 'eyvah' dedirten bir durumdu.
Bu dakikada gelen golün iptalindeki haklılık payını tekrarında bile tam göremedik, vebali yardımcı hakemin boynuna! Ama pek şanslı bir maç olmayacağını anladık. Arda'nın hakeme dayılanmaktan gördüğü kart da elbette ki sevinilecek bir durum değildi (Kewell'ınki de öyle).
Bitmedi, Cam Adam'ın girdiği ilk mücadelede sakatlanması maçın yavaş yavaş bir azaba dönmesine yol açan zincirin halkalarıydı. (Burada biraz durabiliriz: Galiba M.Topal'ın stopere geçip Barış'ın ortaalanı güçlendirdiği düzenleme, daha sağlıklı bir kadro yapısı oluşturuyordu.) Yunan takımı sahada Galatasaray'ın hayaletinin olduğunu fark ettiğinde ilk yarının bitmesi şanstı.
İkinci devrenin golle başlaması ise tam anlamıyla büyük ikramiye oldu. Golün oluş biçimi de Pana'nın büsbütün moralini bozacak nitelikteydi.
Sarı Kırmızılı takım ilk organize atağını 62'de yapıp rakip kaleye bunun sonucu olan şutu atabildi. Bu da son haftalardaki perişanlığın sürdüğünün belgesiydi. Arda, Sabri ve Mustafa'nın çabalarıyla M.Topal'ın stoperde aksamayışı takımı ayakta tuttu. Tabii Yunan takımının sonuca gitme konusundaki yetersizliğine de şükretmek gerekiyordu.
Mustafa Sarp'ın Elano'dan çok daha fazla top kullanması, Galatasaray'ın oyununda nelerin aksadığını gösterecek etkenlerden biriydi. Sarp bu topları kendi arayıp buldu ve oynadı, Brezilyalı ise yarım saatte bir denk gelen Holivut paslarıyla idare etmeye çalıştı.
Sorun Arda ile birlikte oynaması değil oynuyormuş gibi yapmayı yeterli görmesi Elano'nun. Bu memlekette futbolun çoğu zaman bir kahramanlık öyküsü olduğunu biri ona anlatmalı. Rijkaard bu kez soruna seyirci kalmadı ve takım da bir soluk aldı. Ayhan'la ortaalanın direnci arttı ve oyun dengelendi.
Aslında Hollandalı hoca, takımının kritik bir dönemece doğru gittiğini görmüştü. Bunu maç öncesinde açıkladı. Karşılaşma sırasında da enerjik davranarak takımının toparlanmasında üstüne düşeni yapmış oldu. Bir Türk takımının maç kazanmasında sistem ve taktik düzenlemeler kadar duygusal etkenlerin de çok önemli rolünün bulunduğunu Rijkaard da öğreniyor.
Sarı Kırmızılı takımın ligde bir türlü yapamadığı tek golle maç
kazanma işini Avrupa'da başarıp grup liderliğini garantilemesi...
diye bitirmekte olduğumuz yazıda Mustafa Sarp'ın gereksiz telaşı
yüzünden yaşanan sıkıntı da fazla büyümedi.
Turgay Şeren -Gecenin kralları Arda ve Sabri-
Akşam
[page_end]Turgay Şeren -Gecenin kralları Arda ve
Sabri
Sarı-Kırmızılı takım, ilk maçta Panathinaikos'u kendi ülkesinde 3-1
yenerek Avrupa maçlarına mükemmel bir başlangıç yapmıştı. Zaten
grubu öyle aman aman bir grup değildi. Eğer Galatasaray bu gruptan
çıkamasaydı o zaman ne Rijkaard kalırdı ne de Galatasaraylı
futbolcuların bir kısmı.
Dün akşam Sabri yine çok iyiydi. Demek ki bir futbolcu, rakiple,
hakemle ve seyirciyle uğraşmayı kendisine vazife etmemişse,
futbolunu oynarsa alkış alıyor ve herkes onu beğeniyor.
Hatırlayın, Sabri neredeyse Galatasaray'da istenmeyen futbolcu
oluyordu. Ama toparlandı, onu ikaz edenleri dinledi ve şimdi
Galatasaray'ın en iyisi, devam Sabri...
Defansın göbeğinde oynayan Gökhan ve Servet, eski futbollarından
çok uzaktalar.
Servet düzelebilir ama Gökhan? Bir sakat bir değil..
Onu Beşiktaş formasıyla da çok izledim, sakatlıktan kurtulamamıştı.
Dün akşamda omzunu tuta tuta sahayı terk etti.
Galatasaray'ın zaafı orta sahada. Mustafa Sarp, hele hele Mehmet
Topal, forvete hiç ama hiç yardımcı olamadılar. Nonda, deseniz
Allahlık... Elano'yu umutla bekleyenlerden biriyim. Acaba
Galatasaray'a gerçek Elano'nun bir benzeri mi geldi diye kendi
kendime soruyorum çünkü dün akşamki Elano'nun futbolla mutbolla
alakası yoktu. Kewell; geçen maçlara göre o da mücadele etmez oldu.
Ama dün akşamın gerçek kralı Arda idi. Rakip defansı allak-bullak
etti. Eski Arda, Ali Sami Yen'de tekrar kendini gösterdi.
Panathinaikos, Galatasaray kalesinde tek bir pozisyona girdi hakem
penaltılarını es geçti. Sağolsun var olsun...
Kanat Atkaya -Format atma zamanı- Hürriyet
[page_end]Kanat Atkaya -Format atma zamanı
GALATASARAY nasıl oynadı? Kazanacak kadar oynadı diyebiliriz ama
yanılırız. Çünkü şahitlik ettiğimiz bu oyun ancak ciddi bir tesadüf
veya şans takviyesiyle galibiyet getirir.
Veya Panathinaikos gibi senden daha moralsiz ve dağınık bir ekip
bulup yenmek gerekir her seferinde ki; nerede o rakip her maçta!
Sezon başındaki görkemli Galatasaray sahneden tamamen çekildi.
Arda Turan’ın nadir parlamaları dışında bir rengi yok.
Yavaşladı, tatsızlaştı, sıradanlaştı.
Panathinaikos maçında elde edilen galibiyet hem UEFA Avrupa
Ligi’nde gruptan lider çıkmayı sağladığı için, hem de galibiyet
alışkanlığında kırılmalar yaşayan takımın kendine çeki düzen verme
fırsatı sunduğu için mühim. Ancak Rijkaard ve Neeskens’in takımı
tazelemek için bir yol bulmaları şart.
Şu anda esniyor Galatasaray. Bu esnemenin sonunda kırılmanın
gelmesi istenmiyorsa şimdi hareket etmek gerekiyor.
Demiri tavında dövmek, takıma yeniden format atmak, her neyse
gereken... İşte onu yapmanın tam zamanı şimdi.
Yoksa bu güzel kadro hayırlı olsunlara karışıp gidecek gözlerimizin
önünde...
BETERİN BETERİ VAR
DUYMUŞSUNUZDUR, Panathinaikos maça morali bozuk geldi. Hafta
sonu ezeli rakibi Olympiakos’a 2-0 yenildi.
Maç, bizim berbat derbilerden de beter.
Pana’nın kalecisi, maç sırasında rakip taraftarların kendisine
havalı tüfekle ateş ettiklerini, sırtında saçmalar bulunduğunu öne
sürerek savcılığın yolunu tuttu.
Tribünden rakip kaleciye ateşedilmesi elbette “Yuh!” diyerek
karşılanır ancak.
Fakat Olympiakos tarafının maç sonrasındaki açıklaması daha da
“Yuh”luk!
Demişler ki; “Maçta olmadı, sırtında zaten saçma vardı...” Bizim
derbilerin gözünü seveyim noktasına yaklaştık değil mi? Beterin
beteri dedikleri budur herhalde, ötesi olamaz.
Yalçın Dümer -Tek adam!- Fanatik
[page_end]Yalçın Dümer -Tek adam!
Yalnız bir tek Arda yetmez, ama şu var, dün geceki performansını
ayakta alkışlıyorum.
Vallahi helal olsun bu taraftara; soğuk, yağmur, İstanbul’un çıldırtan trafiğini de ekleyelim, buna rağmen hatırı sayılır ve susmayan bir kalabalık. Floryalılar için adeta bir telafi maçı, son haftaları hatırlarsak. Polat zor sıkıntılı, Rijkaard desen tırmalanıyor her köşe sahibinden, kısaca tarzan zor durumda. Kusura bakmayın bizim mahallede böyle derler. Eee... Ne olacak inelim bakalım Sami Yen’e...
Rijkaard sağ kulvara Arda’yı koymuş arkasında Sabri, Elano’ya vize vermek adına. Brezilyalı fena değil, alışıyor galiba ne dersiniz. Sol taraf ise doğrusunu söylemek gerekirse taraftarın sevgilisi Kewell bu gece misafirliğe gelmiş. Hakan Balta’nın günahını bir kez daha gözden geçirmek derim önündeki yalnızlığı sayarak. Halbuki Keita’yı yerine, Arda’yı sola monte etse Elano düşünülerek naçizane. Rijkaard bu dokunulmazlığı kadar, sınırsız lüksü var sanırım, tırmalanmakta haklı mı ne? İkinci 45’te gol Mustafa Sarp’tan geldi, maçın en elle tutulur kramponu Arda’nın yakan topuyla... Az önce söylediğimiz 61. dakika gerçekleşti. Az buz rötarla ve Keita sahnede. Derin bir ‘oh’ çekmece...
Panathinaikos önünde alınan bu sonuç sevindirici. Başta da demiştik telafi maçı diye. Dış hatlarda sınıf geçildi bir nebze de olsa, domestiği de halletseler tadından yenmez.. Yalnız bir tek Arda yetmez, ama şu var, dün geceki performansını ayakta alkışlıyorum. Oynadığın futbolla kimleri kurtardın sen bile bilemezsin, bir gün anlatırım sana...
Gökmen Özdemir -Her yer karanlık- Vatan
[page_end]Gökmen Özdemir -Her yer karanlık
İKİ takımın da oyun sistemlerini düşünüldüğünde maçın 1-0 biteceği
kimsenin aklına gelmezdi. Savunmaları açık veren, hücum hatları
güçlü G.Saray ve Panathinaikos mutlaka bol gollü bir maç oynarlardı
kağıt üzerinde. İnanılması güç ama maç 1-0 bitti. İlk maç 5-5
bitebilirdi, dün de skor 0-0’da kalabilirdi. Bu kadar büyük
gel-gitleri olan iki takımın oyuncu seçim biçimleri, hoca seçim
şekilleri, kulüp organizasyonları aynı olunca sahadaki futbola da
skora da şaşırmamak lazım...
HOLLANDALI ofansif oyunu seven iki teknik adam, kariyerlerinin sonunda isimleri parlak performansları zaman zaman işe yarayan yıldızlar, Avrupa’da sık sık değil ara sıra yakalanan başarılar... Kaderleri aynı gibi iki takımın. Gülen ise G.Saray. Sahada çok kötü bir maç vardı. İzleyenleri sıkan, oyuncuları “bitse de gitsek” havasına sokan, hakeme “madem futbolcular çıkış yapamadı bari ben parlayayım” cesareti veren bir 90 dakikaydı. Organize olamayan iki takım birbirini orta alanda tutup şans golüyle maçı kazanmaya yattılar. Şans G.Saray’ın yanındaydı. Mustafa Sarp’ın vuruşu rakibine çarpıp ağlara gittiğinde oyunun da kaderi çizilmişti. G.Saray grubu birinci bitirdi. Ama şu bir gerçek ki bu futbolun bırakın finale bir sonraki tura bile yetmeyeceği ortada...
KUYRUKLAR KARIŞTI!
OYUNCU performanslarına bakarsak... Elano bu kez ofanstan çok oyunun mücadele yönüne katkı yapmaya çalıştı. Bir nevi iyi günlerindeki “Ayhan”laşmaya uğraştı... G.Saray’a transfer sebebinin bu olmadığı ortada. Keita varken oynaması biraz garip de kaçıyor açıkçası. G.Saray’a heyecan veren tek adamın kulübede olması, Elano’nun alınış sebeplerinin dışında kullanılması bir soruyu akıllara getiriyor: Gerçekten Rijkaard transferler yapılırken bunu mu planlıyordu? Cevaplaması zor... Cevap için Rijkaard olmak lazım. Kafasının içerisindeki tilkileri dışarıdan okumak imkânsız. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim.. Rijkaard’ın tilkilerinin kuyrukları birbirine karışmış durumda.
BAROS’A göre planlanan bir oyun... Onun sakatlığında elde kalan Nonda... 10 numara olarak alınan Elano... Takımın en pahalı yatırımı Keita’nın yedek soyunması... Kewell’ın bir çıkan bir inen performansı... Hakan Balta’nın kariyerinin en kötü günlerini geçiriyor olması... Arda’nın yeteneklerinden faydalanamamak... Belki bunlar hiç aklında yoktu Rijkaard’ın. Ama hocanın adı Rijkaard olunca beklentiler de farklı oluyor doğal olarak. Özetle... G.Saray kötü oynuyor. Ve tekrarlıyorum.. İlerisi için umut vermiyor. Umarım Rijkaard’ın şapkasının içerisinde boynundan sımsıkı tuttuğu bir tavşan vardır. Yoksa yandı gülüm milyon Euro’lar...
Aziz Üstel -Keita niye yedek?- Star
[page_end]Aziz Üstel -Keita niye
yedek?
Galatasaray’ın özellikle savunması, Türkiye’de bir başka, Avrupa’da
bir başka oynuyor. Dün akşam Galatasaray savunması kusursuza yakın
bir futbol oynadı. Ama Türkiye liglerinde aynı futbolu oynayamıyor
her nedense...
Rijkaard’ın sahaya sürdüğü onbire itirazım var. Niye Keita ile
başlamıyor Galatasaray ve Elano konusunda bu kadar ısrar ediyor,
anlamak çok zor. Elano, belli ki Dünya Kupası’nda gerçek oyununu
sergileyecek ve sonra Avrupa’nın devlerinden birine tranfser
olmanın yollarını arayacak. Oynadığı hiçbir maçta ikili mücadeleye
girmiyor. Fantezi ile karışık paslar veriyor ve oyunu neredeyse bir
seyirci gibi izliyor. Ve bu da çoğunlukla Galatasaray’ın sahada 10
kişi kalmasına neden oluyor.
Galatasaray maçın 19. dakikasında Mustafa Sarp ile bir gol buldu. Ama hakem doğru olarak ofsaytı görerek golü iptal etti. Galatasaray’ın golünü atmak yine Mustafa Sarp’a nasip oldu. Gilberto’ya çarparak ağlara gitti. Galatasaray maç boyunca çok fazla gol pozisyonu bulamadı. Bulduklarından da Nonda yararlanamadı. Sarı-Kırmızılılar’ın Baros’a şiddetle ihtiyacı var.
Aslında Galatasaray Kewell’ı santrfor oynatıp, Keita’yı sağda, Arda’yı solda oynatsa, çok daha fazla gol pozisyonuna girebilir. Ama nedense Rijkaard, Keita’yı maçın hep son yarım saatine saklıyor. Belki de bunun nedeni, Keita’nın savunma özelliğinin de olması. Ve Rijkaard skoru korumaya oynuyor.
Gökhan’ın sakatlığı ve onun yerine Mehmet Topal’ın geçmesi, Galatasaray savunmasının göbeğini daha güvenli bir hale getirdi. Çünkü Gökhan-Servet ikilisi, göbekte çok açık veriyor. Galatasaray’ın devre arasında olmasa bile sezon sonunda savunmanın göbeğine transfer yapması şart.
Sahanın en iyisi kaptan Arda’ydı. Uzun bir durgunluktan sonra yine alıştığımız Arda gibi oynadı.
Bahri Havadır -Başka alemlere gittim- Akşam
[page_end]Bahri Havadır -Başka alemlere
gittim
Maç öncesi heyecanlıyım... Şöyle keyifle geriye yaslanıp, müthiş
bir karşılaşma izlemenin hayallerini kuruyorum... Ama hayal
kırıklığı birinci dakikadan başlıyor... Ve her geçen an futbol
izleme keyfim ölüyor... Çünkü ortada futbol adına bir şey yok...
Futbol olmayınca, aklım kayıp gidiyor Ali Sami Yen'den başka
alemlere... Ne bileyim, duygusalım bu akşam...
Ben...
Senden önce ölmek isterim,
Gidenin arkasından gelen
Gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu...
İyisi mi beni yaktırırsın,
Odanda ocağın üstüne korsun,
İçinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun
Ki içinde beni görebilesin...
Fedekarlığım anlıyorsun
Vazgeçtim toprak olmaktan,
Vazgeçtim çiçek olmaktan
Senin yanında kalabilmek için...
Ve toz oluyorum
Yaşıyorum yanında senin...
Deyip devam Nazım Hikmet'in 18 Şubat 1945'de yazdığı dizelere
takılıyorum... Çünkü Galatasaray’da Arda'nın Messi vari bir iki
hareketinin dışında 'O neydi be...?' diyeceğim hiçbir şey yoktu
oyunun ilk yarısında...
Mustafa Sarp'ın 'ofsayta takılan' golünde heyecanı kimse
yaşamadı...
Onun için koptum Ali Sami Yen'den... İkinci yarı belki dedim,
bekledim... Başkan Adnan Polat da, yeni apoletli diğer yöneticiler
de, taraftar da bekledi... Belki Yunanistan temsilcisi bir hareket
getirir diye yine hayaller kurmaya başladım... Elano bir kıvılcım
çakar mı diye sabırsızlandım... Galatasaray grup lideriydi ama
futbol izlemek istiyordum dün akşam nedense... Ve kronometreler 50.
dakikayı gösterirken Mustafa Sarp'ın attığı gol 'Futbol
fakirliğine' az da olsa heyecan getirdi... Keita'nın bir iki şutu,
uzatmalarda Panathinaikos'un kullandığı serbest vuruş maçın cılız
renkleriydi... Ama ben bu akşam duygusalım... Bu kez rahmetli
Galatasaray'lı İsmail Cem'in 1994'de yazdığı;
'Boşa geçmedi hayatım
Daha fazlası olabilirdi ama
Buna da şükür demeliyim...
İşte sevgili dostlar ben böyle veda etmeliyim...'
Sözleri geliyor... Galatasaray 'Veda' değil yoluna devam
etti... Tüm sarı- kırmızlıların Ali Sami Yen'den ayrılırken
'Buna da şükür' dediklerini duyar oldum...
Suat Kaya -Tadı tuzu hiç yok...- Star
[page_end]Suat Kaya -Tadı tuzu hiç yok...
Maç başladığından itibaren ilk yarım saat Galatasaray 10 kişi
oynamasına rağmen (Elano da olsaydı keşke!) Arda ile başlayan
ataklar golü daha erken getirebilir ve hatta fark bile
olabilirdi.
Panathinaikos, umutsuz geldiği Ali Sami Yen’de, zaten gününde de
olmadığı için “Türkiye’de maçı berabere bitireyim de evime döneyim”
taktiğiyle oynadı. Keita ile başlansaydı daha renkli ve daha güzel
bir ilk yarı seyredebilirdik. Bütün Ali Sami Yen’deki taraftarlar
gibi, her iki takımın teknik adamı gibi maçın bitmesini bekler bir
havada 90 dakikayı geçirdik. Şu maçın fazla abartılacak bir tarafı
yok. Çünkü ne atağımız var, ne başka bir şey. Arda’nın iki
pozisyonundan başka hiçbir şey yok. Onlar da gol pozisyonu da
değildi, sadece çok şık iki hareketti. İkinci yarıda da doğru
düzgün pozisyon yoktu. Taraftar korner olunca bile alkışladı,
düşünün gerisini...
Galatasaray’ı beğenmedim. Üç gün sonraki İstanbul Büyükşehir maçı daha da zor geçecek. Görüntü onu gösteriyor. Yine de Galatasaray gruptan lider çıkmasını bildi. Ama artık bundan sonra işler daha da zor. Çünkü çok daha kaliteli takımlar geliyor. Şu maçtan taraftar umutlu ve memnun bir şekilde ayrılmıyor. Çünkü Galatasaray saman alevi gibi oynuyor. O alıştığımız, bol pozisyonlu Galatasaray şu an için yok.
Bir takımın iskeletiyle çok oynanmaması gerektiğini savunuyorum. Çok zor bir lig oynanmıyor UEFA Ligi’nde. Bu maç ilerisi için idman niyetine olabilirdi. Bana göre geçen haftalardaki takımda rotasyon olmasaydı, düşüş de olmayacaktı.
Her şeye rağmen son üç haftadaki Galatasaray’dan birazcık daha iyiydi o kadar...
Osman Tanburacı -Grupta lider, futbolu keder!- Yenişafak
[page_end]Osman Tanburacı -Grupta lider, futbolu
keder!
Galatasaray kabında eriyen dondurma gibi. Ya da dalında çürüyen
mürdüm eriği… Bundan sonrasını gelin siz tayin edin. Koca ilk yarı
bırakın tehlikeyi, insana heyecan verecek tek aksiyon yok!
Sanırsınız uyurgezerler takımı. Ekim ayı başından beri manzara
bu!
Rakip Panathinaikos'un da elinde kozu yok! O da sadece mücadele ediyor. Cisse'nin ahı gitmiş vahı kalmış. Karagounis mazgala düşmüş kedi… Biraz Rukavina biraz da Vintra… Savunmaları sert ve rakibe yakın. Arda, Nonda aralarında kayboldu. Yunan takımı gel beni yen diyor ama kiminle…
Pasif ilk yarıda bir gol var Mustafa Sarp'tan o da ofsayt! Yardımcı hakemin iptal kararı doğru.
Arda ve Kewell da birer sarı gördüler. Yok yere… Düşünün artık!
Tek gayretli adam beğenilmeyen Elano. Daha ilk dakikada kendi kalesine kadar adamını kovaladı gole mani oldu, sonrasında çok koştu, alan değiştirdi, boşluklara kaydı ama bir türlü pas alamadı. Aldıklarını da adrese teslim kullandı. En iyisi Elano. Hiç olmazsa hem rakip kovalıyor hem atak için çareler deniyor ama takım onunla kopuk!
Camdan adam Gökhan Zan 25'te sakatlandı Barış girdi Mehmet Topal savunmanın göbeğine kaydı. Nonda'yla bir, Barış'la ikinci pozisyonu harcadık devreye golsüz girdik!
Onlar attı ferahladık!
Galibiyet için çok adamla rakibin üzerine gitmek gerek. Ara ara iki üç dakika tempolu baskı kuruyoruz sonrasında mayna… Galatasaray topu rakip kaleye hızlı götüremiyor, hep yana, geriye varyete… Keita şart ama kim çıkacak?
Duran top beklerken frikik kazandık, Arda kaleye doldurdu, kale önü mahşere döndü Mustafa Sarp vurdu kendi kalelerine attılar ferahladık!
Golden sonra Panathi saldırdı ama püff!
Rijkaard, Keita'yı aldı Kewell'ı çıkarttı. Yazık! Galatasaray çok forvetle daha etkin. Rakibi o zaman bunaltıyor. Rijkaard da haklı bu kadronun açmazı bu. İyi adamların hepsi aynı anda oynayamıyor. İhtiyaç fazlası oyuncu çok. Bu düzende yavan olan bir şeyler var. Takım bir türlü ofansif yönde işleyemiyor. Baroş'un olmaması da tempoyu düşürüyor. Atakları sürükleyecek isim Baroş. Elano'nun alan boşaltması da olmasa takım yerinde sayacak. Mehmet Topal'ın yaptığı da penaltı değilse hakem de gerçekten adı gibi koca Bebek!
N'etçe itibariyle galibiyet geldi, grup liderliği garantilendi ama bu oyun da kesmedi!