Yazarlar G.Saray için neler yazdı
Cimbom, Trabzon karşısında yerli futbolcularıyla zafere ulaştı... Spor yazarları G.Saray'ın galibiyeti için köşelerinde şu yorumları yaptı...
Hakan Ünsal -Ciddiyet- Hürriyet
KEWELL, Leo Franco ve Elano izinli, Baros, Nonda ve Keita sakat. İsimlere bakarsanız hepsinin yabancı olduğunu görüyoruz. Yabancılar tatilde, yerliler sahada.
Diğer takımlardaki yabancılar Türkiye’de kalırken, üstelik maçları önemli takımlarla değilken, Galatasaray bu kararla ya Trabzonspor’u ya da Türkiye Kupası’nı ciddiye almadığını gösterdi. Bunların üstüne eksik olmasın diye Neeskens’de gidince parça tamamlandı. Geriye Linderoth ve Rijkaard kaldı. Onlar da gitseydi bari.
Rijkaard bu oyunculara izin verebilir. Çünkü onlarla aynı duyguları ve inancı paylaşıyor. Artı, Türkiye’nin hassas dengelerini de bilmeyebilir. Peki ya yönetim. Onlar da mı bilmiyor? Durumu neden anlatıp böyle has olmayan bir görüntünün ortaya çıkmasına sebep oluyorlar. Ama balık baştan kokar. Bugüne kadar hep yabancılara endeksli fikstür yapan Federasyon.
Yabancıların Cristmas’a, gitmesi ne kadar hakları ise yerli oyuncuların da özel günlerini yaşaması da hak. Üstelik maç iptaline de gerek yok. Küçük ayarlamalarla bu işler yapılır. Bakalım ne zaman bir Federasyon çıkıp Türk oyunculara kendi ülkelerinde oynadıklarını hissettirecek.
Vefa duygusu
BELKİ de ilk defa bir Trabzon maçına seyirci az ilgi gösterdi. Onlar da haklı oyuncusundan, hocasına kadar hepsi erken tatile çıkar da seyirci çıkamaz mı?
Ama maç başlayınca gerçekler yüzümüze Karadeniz fırtınası gibi vurdu. Meğer tatile çıkan Trabzonspormuş. Bu kadar eksik Galatasaray’a bile atak yapamayan, pozisyona giremeyen Trabzon takımı tatili bırakıp acilen kampa girmeli.
Galatasaray kendisine sadece kontratak düşünen Trabzon’a bunun iznini vermeyince ilk yarıyı rahat ve önde kapadı. Arda kalite orta yaptı, iki maçtır iyi oynamaya başlayan Caner bitirdi.
İkinci yarı Afrika Aslanı Song’un golüyle havaya giren Trabzon ilk yarıya göre tatili erken kesmiş gibiydi.
Maçın en güzel anı Galatasaray’ın eski oyuncusu Song’u alkışlarla oyundan uğurlamasıydı. Seyircideki vefa duygusu ne olursa olsun kaybolmuyor.
Farklar
* G.Saray’ın sadece yabancıları tatile çıkarken Trabzon’un yerlisi yabancısı tatildeydi.
* Galatasaray futbol oynarken, Trabzon kolbastıyı bile beceremedi.
* G.Saray piranha ise Trabzon hamsi idi.
* Galatasaray’ın futbolcusu, Trabzon’un seyircisi daha istekliydi.
* Galatasaray’ın Arda’sı, Trabzon’un koca bir soru işareti vardı.
* Aykut kurtarışlarıyla maçı çevirirken, Onur geleni geri çevirmedi.
* G.Saray’da Arda futbol şov yaparken, Gökhan Ünal ayakkabı şov yaptı.
Hakan Şükür -Gençler işi ciddiye alınca- Fanatik
[page_end]Hakan Şükür -Gençler işi ciddiye alınca
Galatasaray, Trabzonspor önünde başta Arda'nın mükemmel performansı ve genç oyuncuların işi ciddiye alması neticesiyle galibiyete uzandı.
Ziraat Türkiye Kupası, programlarımdan dolayı uzun süredir gidemediğim Ali Sami Yen’le buluşma fırsatı verdi bana. Hatıralarla dolu Ali Sami Yen’de maç izlemek çok zordu. Tatil öncesi son maç olması ve tamamen yerli oyunculardan kurulu Galatasaray kadrosu güçlü Trabzonspor önünde başta Arda’nın mükemmel performansı ve genç oyuncuların işi ciddiye alması neticesiyle galibiyete uzandı.
Arda müthişti
Her zaman söylediğim bir şey vardı: Bu da Caner’in kendi mevkiisinde oynadığı zaman ne kadar başarılı olacağıydı. Nitekim Arda’nın müthiş ortasına yapmış olduğu ters koşuyla atmış olduğu gol bunun en güzel örneğiydi. Sabri de uzun bir sakatlık döneminin ardından sahadaydı. Performansı mükemmeldi ama yine sakatlanarak sahayı terk etti. Arda tatile çıkmadan önce hakikaten güzel bir performans sergiledi.
Aykut’a yazık oluyor
Şunu söylemeliyim ki Aykut da oynadığı her maçta çok kritik kurtarışlar yaparak ne kadar kaliteli bir kaleci olduğunu gösterdi. Senelerce hep ikinci planda kalması, hem Galatasaray’ı hem de milli takımı iyi bir kaleciden ediyor.
Dün yine yerinde ve çok kritik müdahaleler yaptı. Bana göre maçın iki kötüsü Galatasaray’da Aydın, Trabzonspor’da da Gökhan Ünal’dı.
Bilhassa Aydın’ın hiçbir fiziksel aşama kaydedememesi beni çok şaşırtan bir olay. Böylesine yeteneklerine güvendiğim bir oyuncunun az bulduğu forma şansını çok iyi değerlendirmesi gerekiyordu. Ayrıca Trabzonspor’un ilk yarıdaki amaçsız futbolu gözlerden kaçmadı. Burada Gökhan Ünal’ın uzun bir zamandır Trabzonspor’a hiç katkı yapmaması düşündürücü. Oyunun genelinde maça hakim olan Galatasaray gibi gözükse de bilhassa Aykut’un kurtarışlarının olduğu bölümde Bordo-Mavili ekip beraberlik şanslarını buldu ama değerlendiremedi.
Trabzon’un tek şansı
Bütün büyük takımların yabancılarıyla oynadığı Ziraat Türkiye Kupası ilk maçlarında Galatasaray’ın yabancılarını tatile göndermesi ilginçti. Umarım bu durum bu oyuncuların hazırlık kampına erken dönmesine sebebiyet verir.
Çünkü Galatasaray’ı ikinci yarıda çok zorlu bir fikstür bekliyor. Trabzonspor’un ise ligde geride kalışına rağmen belki de tutunması gereken tek dal olan kupaya kötü başlayışı umarım ikinci yarıda düzelir. Yeni yılda hem bu iki takımımıza ve hem de bütün sporseverlere sağlıklar ve mutluluklar dilerim.
Levent Tüzemen -Yerli malı Aslan- Sabah
[page_end]Levent Tüzemen -Yerli malı Aslan
Yabancılarını tatile erken yollayan, resmi maçta 21'inci galibiyeti getirdi tamamen yerlilerden kurulu bir kadroyla Trabzon önüne çıkan Galatasaray takımı, hocaları Rijkaard'ı noel tatiline galibiyetle gönderdi. Galatasaray'da rotasyon mantığını bile geride bırakan kadro değişiminin bu kadar göze hoş gelen, mücadele gücü yüksek bir oyun sergileyeceğini maç öncesi tahmin etmemiştim.
Arda, Caner ve Sabri yaratıcı isimlerdi. Diğerleri de fizik güçlerini sahaya tam yansıttılar. Barış, Sarp, Ayhan üçlüsü ilk toplara bastı. Sarp riske girmeden basit oynarken ayağındaki topları görerek ve bilerek kullandı. Sabri'nin dönüşü Galatasaray'ın hücum gücüne büyük katkı sağladı. Sağ taraftan yapılan etkili bindirmelerde Sabri ile Barış'ın emeği büyüktü. Sabri tükenmeyen enerjisiyle takıma güç pompaladı, ters kademelere girip savunmanın arkasını kapattı ve çizgiden net bir gol çıkardı. İkinci yarı Arda'nın "Önüme at" diye işaret ettiği anda topu ön direğe kesip golü kaptanına attırdı.
Solda ise Caner göz okşayan ve alkış alan futbolunu süper bir golle süsledi. Bu golde Arda'nın görerek yaptığı mühendis ustalığındaki ortanın payı da büyüktü. Kewell'a nazire yaparcasına oynayan Caner neden başarılı oldu? Çünkü; savunmanın solunda değil, hücuma yakın oynadı. Rijkaard artık Caner'i sol bekte düşünmemeli. Kewell yorulduğunda yerine Caner'i almalı.
ADAM PAYLAŞAMIYORLAR
Dört yabancısıyla sahaya çıkan Trabzon ilk yarı Galatasaray kalesinde tek bir pozisyon bile üretemedi. Şenol Güneş ikinci yarı Umut'u sokup ikili forvete dönünce Galatasaray savunmada zorlandı. Özellikle yan toplarda adam paylaşımında yine hatalar vardı. Song bunlardan birini affetmedi. Yıllardır bıkmadan yedek bekleyen Aykut, çok başarılıydı. Umut'un kafa vuruşu ile Cale'nin şutunda müthiş refleks göstererek alkışlanacak kurtarışlar yaptı.
Sonuçta; tam takım Trabzon'a karşı 'yerli malı' Galatasaray, mücadelesi, disiplini, kanat bindirmeleri ve hücum organizasyonlarıyla gözü okşayan bir futbol oynadı; haklı bir galibiyet aldı.
Özel not: Cüneyt Çakır'ı başarısından dolayı kutluyorum. Nihayet bizim de büyük turnuvalarda ve Şampiyonlar Ligi'nde bir hakemimiz olacak. Çakır'a bu zorlu yolda Allah "Hakem şansı" versin ve yolu başarılarla dolu olsun.
Bülent Tulun -Organize G.Saray- Fotomaç
[page_end]Bülent Tulun -Organize G.Saray
Bir sürü eksik ve Noel tatili için ülkelerine giden yabancı oyuncular sahaya ancak itekaka bu 11'i çıkarabilme şansı tanıdı Galatasaray'a. Tabiatıyla verilen izinler, teknik heyetin 'takımıma güveniyorum, mevcutlar da bana yeter' öngörüsüydü. Zaten yedek kulübesinde de sadece gençler oturuyordu. Caner geldiğinden beri ilk kez esas yeri olan sol önde oynamanın dayanılmaz ferahlığını hissediyordu. Bu mevkide çok daha efektif olabileceğini de kanıtladı. Sol bekte oynayan Alparslan iyi niyetle aksamadan oynadı. Orta sahasını nadiren üçleyen Galatasaray; Sarp, Ayhan ve Barış ile alan daralttı ve rakibine boş saha bırakmadı. Bu sene birçok maçta geriye gelmeyen 4 oyuncusundan birini feda edip bu şablonla oynasaydı, Turkcell Süper Lig'de bulunduğu noktanın çok daha üzerinde olabilirdi. Bu maçta futbolcular için süregelen rotasyona, Neeskens de katıldı. Herhalde o da Noel tatilindeydi. Sınırlı alanda teknik adamların yarımşar saat rotasyonla çıkıp direktif vermelerini ilk defa bu ekipte görmüştük zaten.
Aykut kendini gösterdi
Arda'nın kadife okşar gibi yumuşacık 2. golünden sonra, "Bu pilav daha çok su kaldırır" diye düşünmüştüm. Nitekim G.Saray savunmasının yine paylaşım ve yerleşme hatası ortaya çıktı. Aykut'un ciddi bir biçimde iyi oynadığı maç, teknik heyete bir mesaj niteliğindeydi. Belki çok iyi bir oyun oynamadı ama bu yılın en çok mücadele ettiği maçlardan birini oynadı sarı-kırmızılılar. Bu kadar lüzumsuz eksiğe rağmen başarı, orta sahadaki üçlüde ve bu cesaretle takım savunmasının uyumundan kaynaklanıyordu. Bir önemli aferin de Trabzonlu Song ve kaleci Onur Kıvrak'a. Şenol hoca kaybetmemek uğruna her şeyi yaptı ama organize Galatasaray'ı geçemedi.
Uğur Melek -Hepsi Jeffren kadarlar- Milliyet
[page_end]Uğur Melek -Hepsi Jeffren kadarlar
Trabzon’da, Güneş’in görev almasıyla beraber yaşanan bahar havası iki nedenle yanıltıcı oldu: Birincisi, Kore’den ayağının tozuyla gelen Şenol Hoca’ya peş peşe oynamak için ligden iki takım seç deseniz, sanırım o da Denizli ve Ankaragücü’nü tercih ederdi. Trabzon kadrosunun bu iki takımı bu form durumlarındayken yenmesi için hocaya da ihtiyacı yoktu aslında... İkincisi de, Trabzon’da travmatik bir dönem yaşandığı unutulur gibi oldu; bu kulüp 3 hafta önce hoca değiştirdi, 5 futbolcusunu kadro dışı bıraktı, kaptanını ve kalecisini değiştirdi! Bu travma halinin normale dönmesi de öyle bugünden yarına olacak bir şey değil doğal olarak...
1,5 yıldır kulübede oturan Onur oynamaya yeni alışıyor, ikinci goldeki gibi hatalar yapmaya daha çok kredisi var. Ömer Aysan da, Bursa’dan sonra istikrarlı forma bulmuş değildi, onun da birinci golde yerinde olmamasını garipsememek gerek. Alanzinho’yla Engin de kahraman mı hain mi olduklarını herhalde şaşırmışlardır. Toulouse-Kayseri döneminde yuhalanıyorlardı, belki devre arası gitme korkusu yaşıyorlardı, şimdi madalyon 180 derece ters dönünce aşırı bireysel tercihler yapıyorlar bazen. Böyle bir kargaşa içinde de Ali Sami Yen’de tam anlamıyla savaşan tek Trabzonlu’nun tecrübeli Song olmasını garipsememek gerek...
Yabancısız Galatasaray önemli bir sınavı gençlerle geçti, tamam, ama “genç” klasmanındaki bu oyunculara, kendilerini layıkıyla göstermek için fazla zamanları kalmadığını hatırlatmak lazım. Hafta sonu Kıtalararası kupa şampiyonluğunu kazanan Guardiola’ya gözyaşlarını hediye eden adamlardan biri maça hareket getiren 1988’li Jeffren’di. Dün Galatasaray formasıyla yerel bir kupaya ancak 9 maç mesafedeyken sahaya çıkan Caner, Aydın, Alpaslan gibilerinin yaşları Jeffren’le aynı! İster istemez kıyas yapıyor insan: Bu oyuncuların bir kupa finalinde sahaya çıkmaları için daha kaç yıl pişmeleri gerekecek?
Bir de son olarak, bu Aykut’un, De Sanctis ve Franco’dan eksiği neydi Allah aşkına
Yalçın Dümer -Noel gecesi!- Fanatik
[page_end]Yalçın Dümer -Noel gecesi!
Galatasaray'da her mevsim aynı senaryo. Bütün kramponlar eşittir, yabancılar daha eşittir. Kaba tarifiyle, affınıza da sığınarak Florya 'Dingo'nun Ahırı' olmuş. Sizin kendinize saygınız yoksa, taraftara olsun. O taraftar ki çarşamba gecesi saat 21.30, tribünde yerini almış, avazı çıktığı kadar bağırıyor gönül verdiği takımı için bu ayaz gecede...
Galatasaray’da her mevsim aynı senaryo. Bütün kramponlar eşittir, yabancılar daha eşittir. Kaba tarifiyle, affınıza da sığınarak Florya ‘Dingo’nun Ahırı’ olmuş. Sizin kendinize saygınız yoksa, taraftara olsun. O taraftar ki çarşamba gecesi saat 21.30, tribünde yerini almış, avazı çıktığı kadar bağırıyor gönül verdiği takımı için bu ayaz gecede...
Beni şoke eden Rijkaard’ın niye orada olduğu. Noel zamanı ver takımını tercümanına git bayramını kutlamaya. Ayıptır ayıp! Galatasaray bu kadar sahipsiz mi? Oynadığın rakip ataryemez spor değil Trabzon, özel maç mı, asla senin müzeni süsleyen en fazla sahibi olduğun Türkiye Kupası. Avrupa Ligi’nde rotasyon masallarıyla tüm karizmayı alabora ettin, sıra buraya mı geldi ?
Maç mı, tüm olumsuzlukların aksine, tatil matil dinlemeyen, biz sizin için de oynarız, bizim mesleğimiz futbol diye haykıran aslan yürekli futbolcuların onur mücadelesi. Başta Arda ve diğerleri. Oyuna büyük bir hırsla başlayan nefes aldırmayan baskının semeresi sonucunda, kaptanın nefis asistiyle Caner’in şık imzası. İkinci 45 yine Arda Turan. Resital mi, şiir suaresi mi, ellerimiz kızarana kadar alkış.
Hollandalı hocayı kurtaran, iddacıları batıran bir oyun. Sevgili Arda, yine yük fazla, ama yine altından kalktın. Değil hocanı, bu kulübü yönetenlere derin bir ‘oh’ çektirttin. Yahu bu yabancılar ülkelerinden dönmesinler mi denen bir performans. Vallahi şaka bir yana Leo Franco’ya Atletico Madrid’in basın sözcülüğü yakışıyor. Aykut’u düşünmeyene yazık! Diğerleri mi ? Her şeye rağmen yine de fazla özletmeyin...
Gökmen Özdemir -Yerli malı 4-4-2!- Vatan
[page_end]Gökmen Özdemir -Yerli malı 4-4-2!
TAKIMLAR futbolcularıyla profesyonel sözleşme imzalarken “Bayramda oynamaz. Noel’de tatil için evine gider” gibi maddeler koymuyorlar anlaşmalara. Bir profesyonel, takımı ne zaman, nerede maç yaparsa yapsın orada hazır bulunmalı. Bu bir bakış açısı. Diğeri de şu; futbol ‘gönül’ işidir. Kimseyi zorla istemediği bir anda, istemediği bir formayla oynatamazsınız. Rijkaard ikincisini benimsemiş olacak ki, Noel dolayısıyla Linderoth dışındaki tüm yabancılarını evlerine yollamıştı. Zaten o da Ocak’ta memleketine kesin dönüş yapacak. Öyle ki maç başlarken dualar okuyup hatim indiren müslüman Keita bile bu furyadan faydalanmıştı. Bu sayede G.Saray’ın kazançları da olmadı değil. Bardağa dolu tarafından bakalım... Çünkü dün gece gerçekten sahada çok iyi değil, mükemmel oynayan isimler vardı. Onlara haksızlık etmeyelim.
BAŞTA Caner... G.Saray’ın en büyük yeni yıl hediyesi olacak Caner. Önce G.Birliği sonra Trabzon karşısında mükemmele yakın hatta üzerinde oynadı. Özellikle dün gece Trabzon karşısında gerçek yerinde, orta sahanın solunda forma şansı bulunca, futbol lugatıyla resmen döktürdü. Trabzon’un sağ beki Ömer havlu attı. Serkan Balcı karşısında direnemedi. Rijkaard arkasındaki Alparslan’ın yerine onu çektiğinde bile rakip kaleyi hiç ihmal etmedi. Elano’yu aratmayacak uzun ters toplar attı. Kafayla uçarak rakip kaleye yolladığı topta, soldan içeri girişi, ceza sahasında yarattığı kalabalık ve vuruşu usta işiydi. G.Saray’da bu kadar çok “ceza sahasına girme özürlü” varken özgüveni alkışlanacak cinsten..
SONRA Arda... Sezon başındaki çizgisine yakındı. Bir gol attı, bir tane de attırdı. Caner’e yaptığı asist, görerek, bilerek, yetenekle kesilmiş bir ortaydı. Çok gezdi. Devamlı aradı. Bursa maçında ileri uçta tutunamamıştı. Çünkü yalnız bırakılmıştı. Dün Aydın’la desteklendi. Çift forvet gibi oynadı. Boş alanlara koşular yaparak arkadaşlarını ceza sahasına soktu. Onlara fırsatlar yarattı. Arkadaşlarının onu aradığı her anda sahada “buradayım” diye bağırıyordu.
HAMURU ÇİFT FORVET
ARKALARINDAN Sabri, Emre Aşık, Mustafa, Ayhan gibi çok iyileri, Barış ve Aydın gibi iyi niyetlileri de saymadan geçmeyelim. Bir de karşı takım var tabii... Ama isterseniz Trabzonlular’ın keyiflerini kaçırmayalım... Bu G.Saray’ı yenemeyeceklerse hangi G.Saray’ı yenecekler?
MAÇI şöyle özetleyelim... G.Saray’ın üzerinde özellikle de evinde forvetsiz (!) 4-4-2, tek forvetli 4-3-3’ten her zaman daha şık duruyor. Rijkaard’ın sistem oturtma çabalarına saygı duymakla beraber, Türkiye şartlarında çift forvetli oyun şablonunun her daim daha çok iş yaptığını pas geçmeyelim. G.Saray’ın elindeki kadronun bu oyunu oynamayı daha iyi bildiğini, hamurunda çift forvetli, kalabalık orta sahalı, çift dikiş kanatlı sistemin yattığını da tekrar hatırlatalım... Noel Baba, Baros ve Nonda’nın yokluğunda G.Saray’a nurtopu gibi, dinamik, ligin ikinci yarısı için ışık saçan bir 4-4-2 şablonu hediye etti. Hayırlı olsun!
Ahmet Çakır -Yerlinin yerlisi, bunların hangisi?- Zaman
[page_end]Ahmet Çakır -Yerlinin yerlisi, bunların hangisi?
Karşılaşma öncesinde iki takımın kadrolarına bakıldığında sorulması gereken ilk soru buydu. Biliyorsunuz, Trabzonspor sıkıntıya düştükçe çareyi 'yerlinin de yerlisinde' arar.
Galatasaray ise öyle istediğinden değil, yabancı oyuncularının keyfi için, fena halde yerlileşmişti...
Kendi evindeki Fener yenilgisinin üzüntüsünü bu maçta alacağı iyi sonuçla atlatıp tatile biraz rahatlamış olarak çıkmayı amaçlıyordu konuk takım. İyi de bunu nasıl yapacağı belirsizdi. Çünkü Bordo Mavili takımın en büyük sıkıntısı, hem oynama hem de iş bitirme becerisinin sınırlı oluşuydu.
Arda'nın "Merak etmeyin, bu işi ben hallederim" hırsı, Caner'in "Bu çocuk olacak galiba" çabası, savunmanın Sabri'yle rahatlaması ilk 45 dakikanın Cim Bom açısından dikkat çekici yanlarıydı. Aydın'la Alpaslan'ın "yetenekli ama..." denen bıktırıcı halleri de öyle...
Sarı Kırmızılı takımın bir bütün olarak rakibinden daha etkili ve ısırıcı haliyle bunu en çok ortaya koyan iki adamın işbirliğinin golü getirmesi, oyunun hakkıydı. Arda'nın rakip savunmayı adeta yok eden akıl dolu yüksek ortasının hakkını Caner uçarak vurduğu kafayla verirken tribünleri de ayağa kaldırıyordu...
Caner'in etkili oyununda gerçek yerinde oynamasının da payı vardı. Arkasındaki Alpaslan'ın pek güvenilir olmayışının doğurabileceği sorunu da oraya yakın oynayan Ayhan giderdi. Tabii belli bir süre için. Sonrasında dertler çıkmaya başladı.
İkinci yarının başında gelen golde Arda'nın 'dokunuş ustalığı' ne kadar önemliyse sadece birkaç dakika sonra kasığını tutmaya başlaması da bu işlerden anlayanlar için o kadar göz tırmalayıcıydı. (Son dakikada kaçırdığı golün de bununla ilgisi olduğu düşünülebilir.)
Hemen ardından gelen Trabzonspor golü de Cim Bom'un olmazsa olmaz haline gelmiş bulunan savunma hataları arasındaydı. Yetmezmiş gibi o anlamsız panik çok erken kendini gösterdi. Rijkaard'ın oyuncu değişikliğinde geç kalmasının nedeni kulübenin cılızlığıydı. Fakat ısrarla 'beni değiştir' işareti yapan Sabri'ye aldırış etmeyişi umarım ciddi bir soruna yol açmaz.
Başka bir takım Galatasaray'ı böyle yakalamışken beraberlik golünü bulup daha fazlasını bile yapabilirdi ama Trabzon o Trabzon değildi. Oynuyormuş gibi yaparak bu Galatasaray'ı bile yenmeyi bırakın berabere kalmak bile mümkün değildi. Fener'den sonra Cim Bom'a da yenilip Şenol Güneş'in bu yeni dönemini de gittikçe kararan bulutlarla başlatmış oldular.
Sarı Kırmızılı takım ise hani biraz abartıyla 'Rijkaard'ın bebeleri' denilebilecek bir ekiple bile sonuçta dev maç sayılabilecek bir karşılaşmayı kazanmanın keyfiyle tatile başladı
Turgay Şeren -Arda coşunca- Akşam
[page_end]Turgay Şeren -Arda coşunca
Arda, bir ara bildiğiniz gibi kötü bir hastalığa yakalanmıştı; Domuz gribine... Tabii antrenmanlardan ve maçlardan kısa bir süre uzak kalmıştı. Hastalığı geçtikten sonra her Galatasaraylı gibi ben de Arda'nın çok şey kaybettiğini ve en büyük özelliği olan rakibini teke tekte geçemediğini, maçın ikinci yarısında mücadele etmediğini yahut ta edemediğini üzüntüyle izledim. Ama Arda, inat etmiş 'ben eski Arda olacağım' demiş.. Ve olmuş taÖBravo Arda...
Dün akşam Galatasaray forvetinin her tarafında Arda vardı. Zaman zaman Trabzonlu futbolcuların verdiği paslara engel olmak için orta sahaya koştu. Ve muvaffak ta oldu. Defanstaki arkadaşlarına yardım etti. Ve Arda coşunca, dün akşam Galatasaray da coştu. Maç 2-1 ken Sabri'nin kale çizgisi üzerinden çıkardığı top tek kelimeyle harikaydı..
Caner, bayağı düzelmiş. Attığı kafa golünden sonra, G.Saray orta sahasında çok iyi oynadı, arkadaşlarına çok iyi paslar verdi.
Arda'nın attığı ikinci golü alkışlamak isterim. Kolay bir gol değildi. Emre Aşık'a dikkat edin, oynadığı yerde defansta futbolcu eksilince o hemen stoperdeki yerini alıyor ve iyi de oynuyor. Dün akşam Servet ile beraber Galatasaray defansını ayakta tuttular. Sabri, golü engelledi ama sakatlığı nüksedince oyundan çıktı.
Dün akşam Galatasaray orta sahasında Mustafa Sarp, hiç gözükmedi. Ayhan da öyle. Ama yazımın başlığında da söylediğim gibi takımın hepsi koşmasa da Arda'nın iyi oyunu ve coşkunluğu takımı uyandırdı. Arda'nın iyi oynadığını gören 'ben de oynayayım' diye kendini gösterdi.
Trabzon'da Şenol Güneş'in işi çok zor. Takımın ne yaptığı yahut ne yapmak istediği belli değil. Defansta biraz olsun Giray ayakta kalıyor. Serkan, hem hücumda hem de defansta görev yapıyor ama işte o kadar. Rakip kaleye gitmeyi Trabzonspor forveti ve orta sahası çok az düşünüyor. Kanatlardan Galatasaray'ı hiç bir zaman zorlayamadı. Temennim ileriki maçlarda Trabzonspor'un eskiye layık bir Trabzonspor olması...
Zeki Çol -Galatasaray'ın yedekleri Trabzonspor'un asları- Zaman
[page_end]Zeki Çol -Galatasaray'ın yedekleri Trabzonspor'un asları
G.Saray'ın ilk onbirine bakıyorum, sahada bir tane yabancı yok. Aslında 18 kişilik kadroda Linderoth dışında yabancı yok.
Baros, Nonda sakat... Kewell, Elano, Leo Franco, 'onlara var, bana yok mu?' tepkisi koyan Keita izinli.
Kulübedeki isimler Ufuk, Berkin, Emre Çolak, Serdar, Sinan, Çetin. Yanlış anlaşılmasın... Bunun altını çizmem asla onları değersiz gördüğümden değil. Bir Trabzonspor maçında bu sayıda genç oyuncunun kadroya alınmasını şaşırtıcı bulduğumdan. Rijkaard, başka bir zaman diliminde bu sayıda genci kadroya alır mı? Daha önce hiç almadı ve almaz. Yani ilk onbiri dahil, bu kadro, sakatlar ve tatilciler dışında kalan sağlarla oluşturulmuş bir günü kurtarma kadrosu. Hatta o kadar günü kurtarma kadrosu ki... Baros ve Nonda'nın sakatlıkları sonrası santrfor oynatılan Kewell da Noel tatiline gidince, Graz maçında denenen ve tutmayan Aydın yine santrforda!
Başka bir saptama... G.Saray'ın sahada var olan onbiri Aykut-Sabri, Emre Aşık, Servet, Alpaslan-Barış, Mustafa, Ayhan, Caner-Arda, Aydın... Olmayan onbiri Leo Franko-Uğur, Emre Toraman, Gökhan Zan, Hakan Balta-Keita, Mehmet Topal, Elano, Kewell-Nonda, Baros. Yani baktığınızda deve dişleri, ideal onbir müdavimleri, ağırlıklı olarak devreyi erken kapatmış takımda.
Trabzonspor, işte o G.Saray'a bile yenildi. 51. dakikada skor 2-0'a gelene dek, rakip kaleye sadece bir kez gidebildi. O da 6. dakikada, sol çaprazdan Alanzinho'nun vurduğu topu, Aykut'un çıkardığı pozisyonda.
Sonrasında o kadar etkisiz, o kadar yetersiz oynadı ki... Uzun süre kaleye dahi yaklaşamadı.
Ne zaman ki ikinci golü yedi... O zaman biraz olsun silkindi. 54. dakikada bir duran topta savunma hatasından golü buldu. Ardından saman alevi gibi bir parladı, bir söndü... Beraberliği yakalayacağı birkaç pozisyon üretti. Bunları da değerlendiremedi.
Trabzonspor, skoru bir yana bırakın oyun olarak da hiç tatmin etmedi. 75. dakikada oluşan bir manzarayı, Trabzonspor'un oyun yapısını özetlemek için özellikle vurgulamalıyım. 5 oyuncusu kendi sahasında... 5 oyuncusu da rakip ceza sahasında. Aradaki boşluk neredeyse 40 metreye yakın.
G.Saray eksiklerine rağmen iyi mücadele etti ve haklı bir galibiyet aldı. Dünün G.Saray açısından en önemli kazanımı Caner'di. Rijkaard'ın daha önce ısrarla solbekte oynattığı Caner, dün orta alanın solunda görev yaptı. Gerçek yeriyle buluştu ve var olan yeteneğini G.Saray'a geldiği günden bu yana ilk kez konuşturdu. Güzel bir gol de attı ve Rijkaard'a, "benim gerçek pozisyonum burası" mesajını yolladı.
Bu maçın bir farklı özelliği vardı. Grubun iki favorisi ilk maçta karşı karşıya gelmişti. Kazanan grubu birinci bitirmek için büyük bir avantajı elde edecekti. G.Saray, kazandı ve grup birincisi olma yolunda daha başlangıçta çok önemli bir adımı attı.
İsmet Tongo -Daha kuvvetliydi- Fotomaç
[page_end]İsmet Tongo -Daha kuvvetliydi
Süper Lig'de devre bitti' derken bir de baktık ki karşımızda kale gibi Ziraat Türkiye Kupası duruyor. 'Böyle buyurun' derken, ilk olay Galatasaray'da patladı. Hafif yollu baş kaldıran Galatasaraylı yabancılar "Biz gidiyoruz. İzin verin" dediler ve iki parti halinde uçup gittiler. Diğer takımlarda kim kaldı bilmem ama ben bu konuda kesinlikle yabancılardan yanayım. Nedeni de şu. Kendi dini anlayışları içerisinde "Noel" onlar için çok önemli bir gün. Biz milli ve dini bayram günlerine karşı nasıl hassas ve dikkatliysek onların da "Noel"ine karşı saygılı olmalıyız. Federasyonun bu kupayı devre sonuna bırakmaması, maçları arada oynatması çok daha yerine olurdu. Galatasaray, Büyük Atatürk'ün sözlerini benimsemiş olacak ki sahaya "Yerli malı, yurdun malı, herkes onu kullanmalı" diyerek yerlilerden kurulu bir takımla çıktı. Aslında sahaya çıkan bu takım Graz maçındaki takımdan daha kuvvetli bir ekipti.
Kimse beklemiyordu
Oyunun ilk yarım saatlik bölümünde Galatasaray daha etkili gözüküyor ve topu daha fazla kullanıyordu. Bu yarının büyük bölümünde Galatasaray, Trabzonspor sahasından çıkmıyordu. Bu yarıda sahanın en iyi üç adamı Arda, Caner ve Sabri idi. Caner iyi oyununu mükemmel bir kafa golü ile süsledi. Bu üç futbolcu dışında Servet, Ayhan ve Mustafa Sarp iyi çalışanların başındaydı. Kısacası oyunun büyük bölümünde hücum eden Galatasaray'dı. Hiç kimse böyle bir oyunu yerli malı Cimbom'dan beklemiyordu. Galatasaray ikinci yarıya aynı tempoda başladı. Arda güzel bir vuruşla durumu 2-0 yaptı. Golden sonra oyunda tempo çok arttı. Song'un eski takımına attığı gol çok güzeldi. 2-1'lik skor Trabzonspor'u çok umutlandırdı ve Galatasaray kalesini abluka altına aldı. Trabzon önemli fırsatlar kaçırdı. Birinde Sabri kaleye giren topu kafayla çıkarttı. Galatasaraylı taraftarlar maç boyu hiç susmadı. Üstelik oyundan çıkan Song'u alkışladı. Kısacası bu maçta zafer yerlilerin oldu.