Yazarlar G.Saray için neler yazdı?
Cimbom zirve yarışında Kayseri karşısında yara aldı. Köşelerinde Galatasaray'ı analiz eden spor yazarları Rijkaard'a yüklendi...
Rıdvan Dilmen -Kör dövüşü- Milliyet
Teknik Direktör Frank Rijkaard, işler kötü gittiği halde maç
içinde hiçbir müdahalede bulunmadı.
Öyle bir maçtı ki, iki takım da yüksek konsantrasyonda oynadı. Ancak oyun ilerledikçe zemin kötüleşti. Karşılaşma da kör dövüşü haline geldi. Yani golü atanın kazanacağı bir müsabaka izledik.
İki takımın da ciddi eksikleri var. Sezon içinde çok fazla şans bulamayan oyuncular forma giydi. Galatasaray takımının öndeki üç oyuncusu rakip stoper ve beklerin kucağından bir türlü kurtulamadılar. Kolay marke edildiler. Galatasaray’ın orta sahasında öne doğru hamle yapan biraz Elano vardı. Mustafa Sarp ve Mehmet Topal ceza sahasına girmeden maçı bitirdiler.
Kayseri takımında Ali Turan ve Toledo’nun yokluğu nedeniyle bütün dengeler bozuldu. Stoper Serdar sağ beke geçti. Tolunay Kafkas oyunun son bölümünde 10 kişi kalınca her an iş yapabilecek Makukula, Mehmet Eren ve Gökhan Emreciksin’i çıkardı. En azından oyunu tutmak adına.
Galatasaray’ın kötü futbolu devam ediyor. Maç boyunca birkaç karambol dışında pozisyon yok. Santos tipinde ve ondan daha iyi Galatasaray’ın kadrosunda çok oyuncu var. Yönetimin planlaması tek kelimeyle skandal. Takımın kalitesi artacağına düştü. Takımlarında forma giyemeyen iki oyuncu alıyorsunuz, Nonda gibi bir forveti yolluyorsunuz. Galatasaray bugünkü kadrosu ile lig ikinciliğini bile zor alır.
Teknik Direktör Rijkaard, işler kötü gittiği halde maç içinde hiçbir müdahalede bulunmadı. En çok iş yapacak Arda’yı iki stoperin arasından kurtaramadı. Keita ve Santos’tan birini forvete kaydırıp, en azından Arda’yı çizgiye veya orta sahaya alabilirdi. Arda’nın bütün meziyetlerini yok etti. Arkadan da destek gelmeyince kısır bir maç ortaya çıktı.
Kayseri takımı taş gibi bir takım. Belki dün iyi oynamadılar ama oyundan hiç kopmayıp kora kor, dişe diş mücadele ettiler. Yani boşuna bu kadar puan almamışlar. Tolga Özkalfa mı; verdikleri ve vermedikleri ile kötü bir maç yönetti.
Hakan Şükür -Arda takıma zarar verdi!- Fanatik[page_end]
Hakan Şükür -Arda takıma zarar verdi!
Son haftalardaki zevk vermeyen oyun, Kayserispor gibi ligimizin en ne yaptığını bilen takımı karşısında Galatasaray'ın biraz daha konsantre olmasını sağladı.
Son haftalardaki zevk vermeyen oyun, Kayserispor gibi ligimizin en ne yaptığını bilen takımı karşısında Galatasaray’ın biraz daha konsantre olmasını sağladı. Rijkaard’ın önce kontrollü oyunu tercih edişi, Mustafa Sarp ve Mehmet Topal’ı defansın önünde kullanmasına neden oldu. Keita’nın dönüşü sonrası Arda, Santos, Elano gibi ofansif bir dizilişle de gölü bulma çabası içerisindeydi. Ne var ki Kadir Has Stadı’nın zemini ve Kayserispor defans bloğunun sağlam oyunu, bu oyunculara ilk yarının uzatmalarındaki Arda’nın pozisyonu dışında pozisyon tanımadı. Santos’un maç boyunca etkisiz oyunu, Elano’nun çok fazla sorumluluk almayışı ve Jo’nun sakatlığı sonrası takımın forvetsiz oluşu, bu pozisyonsuzlukta etkendi. Kanat akınları denemesi yine zeminden ceza sahasına iyi bir pas olarak ulaşmadı.
Savunması hatasızdı
Kayserispor’un ise, “Yenemiyorsam, yenilmiyeyim” mantığı kötü
zeminle birleşince, daha önce yapmış oldukları güzel şeyleri
yapamadılar. Şunu söyleyebilirim ki, çok keyifli çok zevkli bir
mücadele oldu. Galatasaray önceki maçlarına göre biraz daha takım
olma becerisi içerisindeydi. Özellikle Kayseri 10 kişi kalınca...
Elano ve Emre Çolak’ın bariz pozisyonlarının golle sonuçlanmaması,
Galatasaray’ın bu zorlu deplasmandan iki puan kayıpla dönmesine
neden oldu. Emre Güngör ve Mehmet Topal’ın hemen hemen hatasız ve
fedakar oyunları, tehlikeli pozisyonları başlamadan bitirdi. Bu
ikiliye Neill ve Uğur’un da hatasız oyunu eklenince, son
haftalardaki en büyük sorunu olan pozisyon verme durumu ortadan
kalktı ve ofansif oyuncular Arda, Keita, Elano gollük pozisyonlarda
baş aktörler oldular zaman zaman... Ancak direkt forvet eksikliği
bu ofansif gücün yeteneklerini gösterememesine neden oluyor.
Bütün yük Arda’ya binince...
Arda’nın ise takıma zarar verdiğini düşünüyorum. Şöyle ki... Çok
önemli ve etkili bir oyuncu olmasına rağmen her topta Arda’nın
aranması, kendisinin de markaj altında olması, Galatasaray
ataklarını başlamadan bitiriyor.
Bu durum da diğer yıldızlar için bir kolaylık(!) olsa gerek, sorumluluk almaktan uzaklaşıyorlar. Kadronun sık değişmesi ise birbiriyle oynamaktan uzaklaşan bir takım görüntüsü verebilir ileriki günlerde. Her şeye rağmen Kayseri 10 kişi kaldıktan sonra kazanılacak bir karşılaşmadan 2 puan kaybıyla dönmek, şampiyonluk yolunda bir yaradır.
Kafkas’tan yerinde değişiklikler
Tolunay Kafkas’ın değişikliklerinin çok yerinde olduğunu
düşünüyorum. Böyle bir zeminde Galatasaray’a karşı 10 kişi
kaldıktan sonra, skoru koruma çabasından ziyade mevcut tempolarıyla
hücuma da çıkacak değişiklikler yaptı. Belki de 11 kişi olduğu
zaman “0-0 bu maçın hakkı” diyebileceğimiz zaman, son 26 dakikada
zirveden kopmayacak şekilde 1 puan aldı. Bütçeler kıyaslandığında
Kayserispor için “Çok başarılı” diyebiliriz. Galatasaray başta
olmak üzere bundan sonraki süreçte iki takıma da şampiyonluk
yolunda başarılar diliyorum.
Hakan Ünsal -Parite farkı- Hürriyet[page_end]
Hakan Ünsal -Parite farkı
BİR Ali Turan transferinin maçı ne hale getirdiğine bakın. Parite
farkından dolayı olmayan bir transferle gerilen ortam sahaya hem
patlamaya hazır hem de çok istekli iki takım çıkardı.
Galatasaray ve Kayserispor son aylardaki en zevkli oyun
başlangıcını yaşattılar. Maçın başında takımlar o kadar istekliydi
ki, birbirlerine üç pas yaptıracak zaman ve alan bırakmadılar. İki
renktaş adeta birbirlerini tartmadan direkt dövüşe başlayan
boksörler gibiydi. Kondisyonu ve gücü iyi olanın ayakta kalacağı
bir maç olacaktı.
İlk yarıda gol olmasa bile izleyen herkesin zevk aldığı bir maç
oldu. Ligimizin kalitesini ve değerini artıracak işte böyle oynanan
maçlar olacaktır. İkinci yarı ilkinin benzeri başladı fakat
dengeleri değiştiren kırmızı kart Galatasaray için aleyhte oldu.
G.Saray’ın rahat kazanacağı beklentisi doğdu ama öyle olmadı.
Mustafa Arjantin’e...
ELANO, Dunga’nın bir seçimi olarak Brezilya Milli Takımı’nda
oynuyor. Brezilya takımı ile oynadığı maçlarda kullandığı serbest
vuruşlar, attığı pasların neredeyse hiçbirini Galatasaray’da
göremedik. Bu kadar tolerans gösterilen başka bir oyuncu olsa
yıldız olurdu. İnsanın ister istemez, yanında oynadığı ve
kendisinden her maç iki gömlek iyi oynayan Mustafa Sarp’ı görünce
“Elano Brezilya’da oynuyorsa, Mustafa Arjantin’de oynamaz mı?” diye
sorası geliyor. Rijkaard, Gaziantep maçında oyundan alınmasına
şaşıran ve tepki veren Elano’yu oyunda tutup maçın en iyi
oyuncularından Mehmet
Topal’ı çıkardı. Rijkaard kendisine her tepki verene ya forma verdi
ya da oyundan almadı.
Keita ve Topal %30 kazandırdı
G.SARAY kötü oynadığı maçların üstüne karşısında Kayserispor gibi
diri ve istekli bir takım olmasına rağmen son dönemdeki en iyi
oyununu oynadı. Peki bu kadar kısa sürede değişen neydi?
Kayserispor’u ciddiye almak mutlaka etken ama asıl farkı Keita ve
Mehmet Topal ortaya koydu. Keita’nın rakip alanda top tutması ve
G.Saray’ın son haftalardaki en büyük zaafı rakip alanda kalamama
sorununu halletmesi, adam geçmesi, rakibin Keita’nın varlığından
dolayı çıkamaması önemliydi. Keita önde bu işleri yaparken nam-ı
diğer “Örümcek Adam” Mehmet Topal yine son zamanların sorunu iki
kenar bek problemini yaptığı kademelerle hallederken, orta sahadaki
mücadelesi ve kazandığı toplarla Galatasaray’ın baskı yemesini
engelledi. Keita ve Mehmet’in dönüşü takıma %30 artı
kazandırdı.
Uğur Meleke -Düzkoşuspor, Galatasaray’a karşı- Milliyet[page_end]
Uğur Meleke -Düzkoşuspor, Galatasaray’a
karşı
Kayseri, sabırla ve istikrarla kurgulanmış bir
proje takımı... Ağustos’ta da dörtlü sert savunma, ikili defansif
orta saha, önlerindeki çabuk Gökhan-Cangele-M.Eren üçlüsü ve
santrforda Makukula’yla oynuyorlardı. Kasım’da da Hamidou eliyle
oyunu iyi başlatıp takımına 40-50 metre kazandırıyordu. Şubat’ta da
zor gol yiyorlar, oyun planları ve hedefleri aynı.
G.Saray’sa Ağustos’ta 4-2-1-3 oynuyordu, topa maç boyunca
hükmetmek istiyor, karşılığını da 3’ün üstünde gol ortalaması
tutturarak alıyordu. Kasım’da 4-3-3’e (Aralık’ta 4-4-1-1’e) döndü,
topu rakibiyle paylaşan ama daha az gol yiyen bir takım olayım
derken kimliğini kaybetti. Sahadaki yetenekli oyuncu sayısı azaldı,
gol azaldı, futbol azaldı ama 3 cephede büyük bir yara alınmadan
geçildi bu dönem.
Şubat’taysa (Madrid randevusu yaklaştığı için olsa gerek)
Galatasaray tekrar eski kimliğine dönme niyetinde... Sol bekte
Caner tercihiyle hem geriden oyun kurma konusunda zaaf azaltılacak,
hem Caner+Giovani uyum sürecini atlattıklarında belki de katkıları
Hakan+Caner’i geçecek. Santrforda Arda tabii ki Baros-Kewell
etkinliği gösteremiyor ama Giovani’den fiziksel olarak büyük, hava
toplarına hakim, dar alanda da Meksikalı’dan daha etkili olduğu
için Madrid’e kadar bu bölgeye alışmak zorunda kalacak. Yani Madrid
deplasmanına sadece bir maç kala, Rijkaard’ın Kayseri’de yaptığı
prova, kâğıt üstünde doğru.
Üç sebep
Kayseri’deki provanın uygulamada 3 puan getirmemesiyse 3 ana
sebeple açıklanabilir:
Birincisi, Neill’in Makukula’ya karşı kurduğu mutlak hakimiyet
Kayseri’yi kilitlerken; Sarp-Topal-Elano’nun, Abdullah-Saidou-zemin
karşısındaki çaresizliği G.Saray’ı kilitledi.
İkincisi, Keita’nın Hakan karşısındaki resitaline (orijinal
pozisyonunda ilk kez oynayan) Giovani ayak uyduramadı,
sarı-kırmızılılar hücumda topu eşit paylaşamadı.
Üçüncüsü de, bu arızaları muhakkak ki bizden çok daha iyi gören
Rijkaard oyuna istediği gibi müdahale edemedi. Çünkü (2 yılda
iyileşemeyip gönderilenlerle takviye ettiğim) Düzkoşuspor;
Ufuk-Sabri, Servet, Gökhan, Hakan-S.Çalık, Linderoth, Kewell,
Alpaslan-Jo, Baros on biriyle salon futbolu liginde liderdi! Ve ne
yazık ki o liderlik, G.Saray’a Süper Lig liderliğini
getirmiyordu!
Yalçın Dümer -Abuk!- Fanatik[page_end]
Yalçın Dümer -Abuk!
Gerilim ve tahrik manşetlerde, nasıl olacak. Karşılaşmadan önce
konuştuğumuza bak.
Maç günü Adnan Polat’ın haddini masaya yatıran bir ev sahibi. O ev sahibi ki her transfer dönemi üç büyükleri kafa kafaya tokuşturmayı, birinci vazife gören yöneticilerin bulunduğu bir yönetici ahalisi. Kayserispor’un gerek bugüne kadar çizdiği tablo, gerek sıralamada ki yerine bakarsak, böyle abuk, futbol dışı sloganlara da ihtiyacı yok, üstelik taraftarına da yazık. Gerilim ve tahrik manşetlerde, nasıl olacak. Karşılaşmadan önce konuştuğumuza bak. Biz değil, bize bunları yazdıranlar utansın...
Rijkaard, sayısız deneme yanılmalardan sonra Florya’dan, bir başka deyişle dahiyane sağlık kurulunun(!) görev yaptığı revirhaneden, mucize eseri kim ayakta kaldıysa Kayseri’ye getirmiş. Duble ön libero, santrforun kim olduğunu söylemek, sudoku çözmekten zor. Arda mı desem, Dos Santos mu. Santos’un dili dışarıda ne yapsın iki ileri, bir geri. Galatasaray öyle hücum ağırlıklı bir kadro gibi görünse de, ev sahibinin ataklarında imece usulü, herkes defansın sigortası Neil’in etrafında. Avustralyalı futbolcu bu takıma bir anlamda nimet, hele bu katran ve sıkıntılı gecelerde. Eyvah Kayserispor Hakan’ın ikinci sarı kartı şimdi neler konuşulur malum şahıslardan... Siz skorun kısırlığına bakmayın, seyir zevki olan, keyifli bir maç izledik. Her iki takımda kazanabilirdi. Hele son dakikalarda Galatasaraylı futbolcuların heba ettiği pozisyonlar akıllara zarardı. İki puan daha yitirildi hasar fazla abartmıyorum, ilerde anlarsanız. Son lafım Rijkaard’a, deneme yanılmalarını minumuma indirirsen hayıra, yoksa o mevkiden sen ineceksin haberin ola...
Ömer Üründül -Kilit isimler durunca- Sabah[page_end]
Ömer Üründül -Kilit isimler durunca
Kadir Has Stadı'nda futbol kalitesi vasatı aşmayan ama temposu
ligimizin çok üzerinde bir maç izledik. Ligin ikinci yarısına
futbol olarak iyi başlayamayan ve santrforsuz kalan Galatasaray
için Kayseri deplasmanı son derece zordu. Ancak Galatasaray takım
halinde hırslı bir mücadele sergileyince beklenen saha içi
rahatsızlıkları en azından takım savunması olarak gündeme
gelmedi.
Orta sahanın ortasında Mehmet Topal ve Mustafa Sarp ağır yükü, çalışkanlıkları ve ikili mücadelelerdeki etkinlikleriyle başarıyla taşıdılar. İlk 35 dakika Galatasaray rakip kaleyi tehdit edemedi. Ama rakibine de hücumda devamlılık ve pozisyon şansı vermedi. Devrenin son 10 dakikasında ise topa sahip olan ve oyuna hükmeden Galatasaray'dı. İki gollük fırsatı da değerlendiremedi.
İkinci yarı dengede başladı. Hatta Kayseri daha etkiliydi. Ama Hakan'ın kırmızı kart görmesinden sonra Galatasaray, yüksek tempoyla yoğun baskı kurdu. Ancak bu baskıda direnen rakip karşısında kilit isimler Elano, Dos Santos ve Keita etkili olamıyorlardı. Hücum gücünün odak noktasını Caner'in sol kanat bindirmeleri sağlıyordu. Bu yoğun baskıdan Galatasaray galibiyet golünü bulamadı. Tabii bu tek kale oyunda rakip eksikken iki net pozisyon bulundu ama santrforun olmayışı sorun teşkil etti.
EMRE GÜNGÖR'E DİKKAT
Mehmet Topal'ın yaptığı presle takıma çok katkısı olan bir ön
libero olduğu dün bir kere daha belgelendi. Mustafa Sarp da zaten
istikrarlı bir çizgiye sahip. En önemli kazanç ise gösterdiği
performansla Emre Güngör oldu.
Kayseri hırslı ve disiplinliydi. Ama 3 kişi eksik oynadılar.
Makukula hiçbir şey yapmadı. Gökhan Emreciksin sahada yoktu.
Takımın en yüksek kondisyonuna sahip, yürekten oynayan oyuncusu
Mehmet Eren ise topları ya olumsuz kullandı ya çabuk kaybetti.
Tolunay Kafkas'ın en büyük yanlışı kartı olup her an ikinci kartı
görmeye müsait olan Hakan'ı oyunda tutmasıydı. En doğru hareketi de
Makukula-Ömer değişikliğiydi.
Hakem Tolga Özkalfa'nın genel yönetimi iyiydi ama ilk yarıdaki 3
kart gereksizdi. Bu yüzden Hakan ikinci sarıdan ihraç oldu ki bu
kart ve Cangele'nin ceza alanındaki pozisyonundakidevam kararı
doğruydu.
Turgay Şeren -Dos Santos oynadı mı?-
Akşam[page_end]
Turgay Şeren -Dos Santos oynadı mı?
Galatasaray son zamanlarda pek çok iyi transfer yaptı. Neill,
arkasından Jo sonra Dos Santos. Her Galatasaraylı gibi ben de bu
futbolcular takımın gücünü artıracak diye düşündüm.
Ama son transferler dün akşam Galatasaray'a fazla bir şey
katmadılar. Dos Santos'tan ben çok şeyler bekliyordum.
Kendisini dün akşamki maçta ilk kez izledim ama ismi her gün
gazetelerdeydi. Ne yazık ki dün akşam onu sahada göremedim.
Hakem Özkalfa'nın yanlış sarı kartından Hakan'ın kırmızı kart
görmesiyle Kayseri aşağı yukarı son 25 dakika 10 kişi oynadı. Oysa
Dos Santos oyundan çıkana kadar yani Rijkaard onu yanına alana
kadar Galatasaray da 10 kişiydi.
Sarı-Kırmızılı takımın Avustralyalı defans oyuncusu Neill için
söylenecek bir şey yok, basit oynuyor ve görevini yapıyor. Zaten
bir defans oyuncusu için ilk kural budur. Emre Güngör'ün
sakatlığının geçmesine sevindim. Beğendiğim bir stoperdir o.
Servet'i eski formunu yakalaması için sıkıştırır ve forma girmesini
sağlar.
Mustafa Sarp ve Mehmet Topal orta sahada görevini yapan
futbolculardı. Dün akşam Dos Santos'tan sonra ben Arda'da da fazla
bir şey görmedim.
Zira Arda en azından rakip kaleyi zorlamalıydı. Ayağına gelen
topları iyi kullanamadı. Nerede o eski Arda? Ne yazık ki dün akşam
yoktu.
Kayseri'nin gol kralı futbolcusu Makukula da dün akşam
kaybolanlardan bir tanesiydi. Hiçbir şey yapmadı. Hatta ayağına
gelen topları eze eze bir hal oldu. G.Saray defansı için kolay bir
rakip forvet oyuncusuydu.
Aydın Toscalı Kayseri defansının ve takımının en iyisiydi. Cangele
bir şeyler yapmak istedi ama hakemin hışmına uğradı. G.Saray ceza
sahası içinde Cangele'nin yaka paça yere düşürülüşünü tartışmak
lazım.
Hakem hayır dedi. Ama penaltı gibi gözüktü bana.
Gerçek şu: Galatasaray iyi oynamadı. Uzun süre 10 kişi yakaladığı
rakibine bir kez üstünlük sağladı, onu da genç Emre topu
Souleymanou'ya çarptırdı o kadar.
İleriki maçlarda Dos Santos'u dikkatle izleyeceğim. Bu maçta o
görünmeyen adamları oynadı.
Oğuz Dizer -Riijkaturca Kafkafranga- Fanatik[page_end]
Oğuz Dizer -Riijkaturca Kafkafranga
Rijkaard ve Kafkas'ın saha içi üretimlerine bakınca; Rijkaard
demode, Kafkas mode!
Rijkaard ve Kafkas’ın saha içi üretimlerine bakınca; Rijkaard demode, Kafkas mode! O zaman vaziyeti anlatabilmek için, ‘Riijkaturca-Kafkafranga’ desem olmaz mı? Şimdi diyeceksiniz ki ‘45. dakikada Galatasaray 2 net golden olmadı mı?’ Doğru da, onca para o iki pozisyon için, hatta gole çevrilebilmesi için veriliyor zaten.
Modern futbol, Kafkas tarafındaydı. İki beki oyunun her bölümünde var. Başka? İleride üç de çabuk oyuncu var. Top cambazı olmaları da cabası. Bu üçlünün mükemmel organizasyonlarını, Hollandalı’nın taktik düşüncesi değil, iyi işler yapan Neill önledi. Galatasaray soğuk, kötü zemin ve aylardır anlattığımız defolar nedeniyle ilk atağını 23. dakikada yapabildi. Bu vaziyet nedeni olarak; soğuğa, zemine, hakeme, bakkala, kasaba, çırağa sallayabilirsiniz. Tercih sizde!
Bunca bahaneye karşın insan yine de merak ediyor ‘Koskoca Galatasaray’ın doğru dürüst hücum organizasyonu olmaz mı?’ Hiç olmazsa bir sihirbazlık ürünü sahneler be! Cangele’nin ‘Kısa Co’ya attığı çalım gibi mesela! Kayserispor gerçekten iyi işler yapıyor. Belki de Kafkas dedi ki ‘Organize işler bunlar!’ Keita’ya ikinci ‘sarılık’ operasyonu gerçekleştiren Hakan Aslantaş’ın yaptığı, ‘organize işler’ kapsamına girmez. Helalidir! Ev sahibi 10 kişi şimdi.
Top daha çok Galatasaray’da kalıyor gibi gözükse de, gerçek neden Kayserispor’un çabuk, Galatasaray’ın çok düşünüyor olmasıdır. Eksik ev sahibi kendi alanına çekilince, konuk baskılı manzara arz etti. Cangele’nin çarptığı GSMobil telefon direği değil, koşu yoluna dikilen rakiptir.
Masa tenisi gibi gidip gelen top ve eksilen iki puan... Neler kaçtı neler.
Levent Tüzemen -Formsuz olan Rijkaard- Sabah[page_end]
Levent Tüzemen -Formsuz olan Rijkaard
Rijkaard, Kayseri'de kaybedilen puanları "Takım halinde kötü
oynadık" diyerek geçiştiremez. Çünkü çıkardığı kadro sezon
başındaki söylemleriyle eylemlerini inkar edecek kadar dengesiz,
uyumsuz ve yaratıcılıktan uzaktı. Rijkaard, Galatasaray'da rekabeti
körüklemek isterken, "Herkes takımın bir parçasıdır. Yıldız oyuncu
olup olmaması önemli değil" demişti. Bu söylemini ilk yarı az
hatayla uygulamış, her oyuncuya aynı mesafede yaklaşmış ve bu
tutumuyla tüm takımın saygısını kazanmıştı.
Rijkaard, Kayseri maçında hazır olmayan Dos Santos'u ilk onbirde
oynatarak "Yıldız oyuncu önemli değil. Benim için herkes eşit"
düşüncesini çöpe attı. Rijkaard'ın Dos Santos tercihi tamamen
"Manevi evlat" muamelesidir. Bu davranış futbolcuların hocalarına
olan güvenini sarsar. Sezon başından bu yana taşın altına elini
koyan isimler kulübede oturuyor. Barcelona sonrası büyük düşüş
yaşayan Santos "Babasının oğlu" torpili gibi ilk onbirde maça
başlıyor. Oynayan da, oynamayan futbolcu da sahada kimin ne
yaptığını bilir ve görür.
İlk 45 dakikanın son üç dakikası hariç Galatasaray'ın tek pozisyonu
yoktu. Emre Güngör- Neil ikilisinin rakiple boğuşmaktan canı çıktı.
İlk yarıda kaçan iki pozisyonda Arda, Keita, Neill ve Sarp'ın
katkıları vardı.
ELANO MAÇTAN KOPUKTU
Elano takmış ikinci vitese mehter takımı iki ileri bir geri oynadı.
İkinci yarı kaçırdığı gol akıllara zarardı. Brezilya Milli
Takımı'nda oynayan ve toplara mükemmel vurduğu söylenen bir oyuncu
olarak önüne düşen topu gol yapamaması tamamen maçtan kopuk
olduğunun göstergesiydi. Dos Santos kaleci çalıştırır gibi ortalar
yaparken terlemedi bile. Çünkü koşmadı. Rijkaard, Elano ile
Santos'u değiştirmemek için adeta çırpındı! Bir teknik adamın
görevi, takımın refleksi azaldığında elini oyuna sokup müdahale
etmektir. Rijkaard elini oyuna sokmadı. Kayseri 64'te 10 kişi
kalmış ve geriye yaslanmış; Caner hala solbek oynuyor. Çıkar
Santos'u, al Ayhan'ı oyuna Caner'i de kanattan orta yapması için
ileri gönder. Antalya'da bunu yapan Rijkaard, 10 kişi kalan
Kayseri'ye karşı bunu düşünemiyor. Sakatlıklardan dolayı
Rijkaard'ın aklının karıştığını düşünüyordum ama bu tezimi
"Rijkaard form düşüklüğü yaşıyor" diye değiştiriyorum. Dilerim,
Rijkaard Ankaraspor arasında (!) kendini "Reset"ler.
Erman Toroğlu -Hep aynı tiyatro- Hürriyet[page_end]
Erman Toroğlu -Hep aynı tiyatro
Fenerbahçe kötü gidiyor, başkanı çıkıp, “MHK ve hakemler ayağını
denk alsın” diyor. G.Saray biraz kötü gidiyor, bu sefer Adnan Polat
konuşuyor. Ben bu filmi 45 yıldır görüyorum, 45 yıldır bu
tiyatronun içindeyim. Belki de o artistlerden biri de benim.
FENERBAHÇE biraz kötü gidiyor, başkanı çıkıyor, “MHK ve hakemler ayağını denk alsın. Kendilerine çekidüzen versin” diyor. G.Saray biraz kötü gidiyor, bu sefer Adnan Polat, “Bize karşı sert oynuyorlar” diye konuşuyor. Beşiktaş gidiyor, ona benzer görüntüler bu sefer Yıldırım Demirören’de. Bu filmi ben 45 yıldır görüyorum ve seyrediyorum. Daha da ileri gideyim. 45 yıldır bu tiyatronun içindeyim. Belki de o artistlerden biri de benim...
Adnan Polat diyor ki: “Yıldız futbolcular korunsun.” Ben de
diyorum ki: “Bütün futbolcular korunsun.” Hangi futbolcunun yıldız
olduğuna kulüp başkanları karar veremez. Yıldız oyuncu kavramı o
maçta etkili oynayan futbolcudur. Bütün futbolcular yıldızdır ve
tekmeden korunmalıdır. Sertlik topa yapılmalıdır.
Adnan Polat şunu deseydi daha doğru olurdu: “Büyükşehir
Belediye-Trabzon maçında 17 tane sarı kart var. Bir tane kırmızı
niye yok?” 17 sarı kart bence dünya rekoru. Çünkü 4 veya 5 sarıdan
sonra bir kırmızı olması gerekir. Eğer böyle olmuyorsa ya
gösterdiğin sarılar yanlıştır ya da kırmızıya gücün yetmiyor ha
bire sarıyla geçiştiriyorsun...
Hakem Polat’ın etkisinde kaldı
Kayserisporlu Hakan 65. dakikada atıldı. İlk yarıdaki sarı kart
bence doğru. Ama ikinci gördüğü sarı kart bence yanlış. Hakem Adnan
Polat’ın beyanatının etkisinde kaldı. Bu kesin. Peki, şimdi sarıyı
bırakalım. O zaman dönelim başka tarafa. Nereye? Oyuncunun atıldığı
dakika 65. Maçın bitimine 25 dakika var. Hakem 3 dakika da
oynanmayan süre verdi -bence 5 dakika olması gerekirdi- yani
Kayserispor 30 dakika bir eksikle oynadı. Bu maçın üçte biri demek.
G.Saraylı oyuncular 30 dakika hiçbir şey yapmasalar ve deseler ki:
“Arkadaş topu rakibe vermeyelim, kendi aramızda pas yapalım.”
Kesinlikle başarılı olurlar, rakibe vermezler. Neticesinde ne olur?
Gol olur. Peki G.Saraylı oyuncular bir kişi eksik oynayan rakibe
karşı bunu yapamıyorsa bu sefer aynaya bakacaksın ve “Benim takımım
ne yapıyor arkadaş?” diyeceksin.
Kayseri stadının zemini rezalet. Pilot kamera çekiminde yeşil
gözüküyor ama yakın çekime girince futbolcunun istediği hareketleri
yapamadığını görüyorsunuz. Bu hem maçın neticesine tesir eder, hem
de üst düzey sakatlıklara davetiye çıkarır.
G.Saray seyircisine ıstırap veriyor
G.Saray futbolcu transfer ediyor ama her transfer ettiği futbolcudan sonra takım olma özelliğini kaybediyor. Sezon başında keyif veren G.Saray’dan eser yok. Seyircisine ıstırap veriyor.
72. dakikadaki Cangele’nin pozisyonu penaltı değil. Hakem bundan etkileniyor, bu sefer 75’te Saidou komedi filmlerinde bile olmayacak şekilde kendini atıyor, sarı kart görmesi ve aleyhine vuruş verilmesi lazım. Ama hakem Kayseri lehine karar veriyor.
Hakem avantaj kuralında çok kötü. “Peki dün sahada ne iyiydi?” derseniz, futbolcular iyi koşturdular, o kadar. Bir bakın İngiliz 2.Ligi’nde, Alman 2. Ligi’nde de bu tarz mücadele yapılıyor. Kalite çok kötü. Marka değeri mi? Onu ben bir türlü çözemedim. Aziz Yıldırım, Adnan Polat, özellikle Kayseri Başkanı çok daha iyi bilirler.
Buna penaltı çalsa ne dersiniz?
İlk yarıda G.Saray ceza alanında Makukula, Neill ile girdiği ikili mücadelede yere düşüyor. Makukala kalkmaya çalışırken Neill koluyla çekiyor. Hakem penaltıyı çalsa kim ne der? Bence ağır pozisyon ama işte hakem yorumu burada başlıyor ve bitiyor.
Gökmen Özdemir -Hiç ışık yok- Vatan[page_end]
Gökmen Özdemir -Hiç ışık yok
G.SARAY için ligin kırılma noktalarından biriydi. Bu kadar eksiğe
rağmen Kayseri’den alınacak 3 puan, gelecek haftalarda G.Saray’ı
ayağa kaldırabilirdi. G.Saray’ın geçmişi iyi incelendiğinde bu tip
sıkıntılı anlarda takımın hep olumlu reaksiyon verdiği, kazanma
refleksi gösterdiği rahatlıkla hatırlanır. Bunun için de dün 3 puan
sürpriz sayılmazdı. Ama G.Saraylı futbolcular sahada ‘afyon’ yutmuş
kadar sefilleri oynadılar. Victor Hugo kalkıp görse “Benim kitabım
G.Saraylı futbolcular tarafından futbola uyarlanmış” derdi. Bu
kadar orta saha adamıyla oynayıp, bu kadar top kaybı yapmak
inanılmaz. İddia ediyorum, 64’te Hakan oyundan atılmasaydı, Kayseri
son 20 dakikada hamlesini yapıp, bu uyurgezer takımdan 3 puanı
alırdı.
SAY SAY BİTMİYOR
ŞUNU söylemezsek G.Saray’a haksızlık yapmış oluruz. Kayseri’nin de oyun olarak G.Saray’dan farkı yoktu. Ama onların artısı daha istekli oluşlarıydı. Rijkaard’ı çözmek zor. Topa bu kadar hükmedebilecek bir takımı sahaya sürüp, zeminin pas yapmaya müsait olmadığını gördükten sonra nasıl esneklik göstermiyor? Nasıl takım kurgusunu ve oyun planını değiştirmeyip, sürekli aynı batağa saplanıyor? Her hoca inatçıdır. Ama Rijkaard keçi gibi. Takımının mücadele gücünü arttırsa, Topal’ın, Caner’in, Dos Santos’un tahammül edilemeyecek oyunlarına göz yummasa, en azından kazanmak için bir hamle yapmış olurdu. Şimdi herkes “G.Saray’ın çok eksiği vardı” diyecek bu eleştirilerim üzerine. Ya Kayseri, onlar ne yapsın? 2. Lig B Kategorisi’nden aldıkları Bayram’ı stoper oynattılar. Hakan Aslantaş atıldıktan sonra Hertha Berlin’den aldıkları 18 yaşındaki Hasan’ı sol beke koydular.
G.SARAY formsuz. Fizik olarak da, kafa olarak da yarışa hazır
değiller. Keita’nın savruk ve laf dinlemez hali tehlike. En verimli
adamınız Arda’yı forvet oynatarak etkisiz hale getiriyorsunuz. Uğur
eline geçirdiği fırsatları kötü kullanıyor. Kaleciniz güven
vermiyor. Topal her gün bir adım geriye gidiyor. Bu şartlar altında
G.Saray 2 futbolcunun vasat performansıyla şampiyonluk yarışının
içerisinde olamaz. Saha içi organizasyonu bozuk. Futbolcuların
bahanesi çok. Teknik direktör pek oralı değil. Yönetim son
kurşunlarını kullanmış olmanın verdiği çaresizlik içinde. Birinin
acilen G.Saray’ı silkelemesi lazım. Çünkü tarihin en pahalı
yatırımıyla en büyük hüsran arasında sadece ince bir çizgi var.
Bahri Havadır -Delilik bu!- Akşam[page_end]
Bahri Havadır -Delilik bu!
İki şey insanı kaşif yapar; 1- Nitelikli çevre. 2- Biraz
delilik...
Rijkaard'ın iyi bir kadrosu ve çevresi vardı ama sakatlıklar belini
büktü. Yukarıda saydığımız ikinciyi deneyip delilik yapmaya kalktı
(Servet'i kenarda tutmak gibi) ama tutmadı. Zaten tutması da
beklenemezdi.
Forvet oynayanların ortalama boyları 1.70 metre civarı ama sürekli
kanattan orta yaptılar. Rijkaard bu deliliğe, 'Hop ne yapıyorsunuz
beyler' diyemedi. Uğur, Keita ve Caner'in anlamsız şutları,
varyetelerini seyretti. Düşünün koca Galatasaray ancak 42. dakikada
Lucas Neill'la kaleye şut atabildi. Oysa Kayserispor hücum hattı,
Cangele, Makukula, Gökhan Emreciksin ve Mehmet Eren gibi isimlerle
bir Ferrari'yi andırıyordu.
Galatasaray savunması bunalım geçiriyordu adeta. Peki niye Servet
kenarda oturuyordu acaba! Sorduk grip dediler. Oysa Servet'in burnu
kırıldı, omzu çıktı, ayak parmağında, dizinde, her yerinde problem
olduğu dönemde bile çıkıp oynuyordu. Allah'tan Lucas Neill iki
kişilik oynadı.
Galatasaray ancak Hakan'ın 64. dakikada kırmızı kart görmesinden
sonra hareketlenebildi. Ancak Emre Güngör gibi tecrübeli bir
futbolcunun maçın sonlarına doğru, Saidou'yu ceza yayı civarında
düşürüşü öylesine acemiceydi ki.
Kaleciyi zaten saymıyorum ben. Her geçen gün daha da komikleşiyor!
Güven vermiyor. Sorarsanız 47 kere Arjantin Milli Takımı'nda
oynamış. Ama herhalde ümitler, gençler dahil olmak üzere! Aslında
kaleciye kafayı takmış değilim. Galatasaray, dün Giovani dos Santos
başta olmak üzere galibiyeti çok kovalayan taraf değildi.
Özür dilerim bazı internet ulemaları yorumlar yazacaklar ama
Galatasaray'ın kazanacak, ne psikolojisi, ne de fiziki durumu
müsait değildi. Sizi bilmiyorum ama ben takımda bir gerginlik
sezdim. O gerginlik yöneticiler arasında da yaşandı. Koskoca
Galatasaray başkanını yanlış anlayanlar tavır koydu. O da gitti
arkadaşlarının locasından maçı seyretti. Kısacası Galatasaray
şampiyonluk yolunda önemli 2 puan kaybetti. Jo'suz, Milan
Baros'suz, Kewell'sız ancak bu kadar!
Ebru Kılıçoğlu -Eski köye yeni adet- Sabah[page_end]
Ebru Kılıçoğlu -Eski köye yeni adet
Sezonun ilk yarısı gol ortalaması 2.26 olan G.Saray, ikinci devre
stop etti. Arda'nın forvetsizlikten en uçta oynadığı maçta Cimbom,
10 kişi kalan Kayseri önünde golsüzlüğü bozamadı; İki puan daha
yitiren Aslan, son 5 maçta 4 gol bulabildi
Tam 30 dakika... Oyunun başından itibaren Kayserispor'un G.Saray'ı
kendi sahasına hapsettiği süre bu. Gayet organizeler, birbirlerine
yabancı değiller ve istekliler. Sahadaki futbolu bir köşe kapmacaya
dönüştürüyorlar. Bütün köşelerin onlar tarafından kapıldığı,
Galatasaray defansının ortada sıçan olarak rol aldığı ve ilerideki
4 kişilik ofansif kadronun da cezalı gibi oyundan dışlandığı bir
oyun. Gerçi, cumartesinin gelişi çarşambadan belli... Galatasaray
Antalya'da da umut vermedi ama beklenti Kayseri karşısında
üzerindeki rehaveti atacağı yönünde! Sonuçta klasik senaryo vuku
buluyor. Bekler oyuna katkıda bulunamıyor, Arda, Keita, Elano ve
Giovani de rakip defansın üzerine kabus gibi çökmeleri gerekirken
ellerindeki tek özelliği yani tempo yapmayı bile beceremiyorlar.
İlk yarım saatten sonra (o da sarsak sarsak) rakip sahaya gelmeye
başlıyor G.Saray. Bu süreye kadar Kayserispor'un baskısı, yoğunluğu
var ama net pozisyonu yok.
GALATASARAY GİBİ...
İlk yarının ancak son 5 dakikasında G.Saray, 'G.Saray'ı andıran'
bir kurguyla önce 43'te Neill'in vuruşu sonra +47'de Arda'nın
denemesiyle rakip kaleyi zorluyor, tabii bunlara zorlama denirse..
İkinci yarı Galatasaray biraz daha istikrarlı, Kayseri biraz daha
az şevkli... Ama iki takım adına da uzun süre pozisyon yok! 64'te
Hakan'ın kırmızıyla atılması bile Galatasaray'da 'Yaşasın! Baskı
zamanı' gibi bir etki yaratmıyor. 73'te Elano'nun Uğur'un ortasına
vurduğu şut savunmaya çarpmasa Galatasaray gol sevinci yaşayacak
ama net pozisyon dışarı gidiyor. Kayseri, savunmasından ödün
vermeyip hem de gol kovalamaya devam ederken Galatasaray'ın gol
telaşı oyunun temposunu artırıyor. 88'de Emre Çolak Elano'nun
asistine "3 puanı aldık" vuruşunu layıkıyla yapsa belki olacak ama
Süleymanou zorlanmıyor 'zayıf' şutu durdurmakta. +1'de bir de Keita
harcayınca G.Saray hakettiği kadarını alarak kapatıyor 90'ı...
Kadir Çetinçalı -Fos Santos- Vatan[page_end]
Kadir Çetinçalı -Fos Santos
GERİLİMİ ve fizik güç çarpışması açısından adeta Premier Lig
düzeyinde bir mücadeleydi. İki teknik adam da sahaya sürdükleri
11’le kazanmaya odaklanmıştı. Ne var ki mücadele, hem de golsüz
berabere bitti.
G.SARAY ilk 30 dakika maç öncesi gerginliğin etkisinden kurtulamayıp çok sayıda basit pas hatası yaptı. Orta sahadaki bu hatalar tehlikeli Kayseri karşı ataklarına dönüştü. Cangele’nin taşıyıp ortaladığı toplar Makukula ile buluşsa ev sahibi ilk yarıda işi çözebilirdi. Kayseri’nin üstün gözüktüğü dakikalarda ilk yarının en net pozisyonlarını ise G.Saray buldu. Neill ve Arda’nın vuruşlarında Kayseri’nin savunma becerisinin yanı sıra şansı da yanındaydı. Elde sağlam kalan tüm hücumcuları sahaya süren Rijkaard’ı cesaretinden ötürü kutlamak gerek. Ancak rakip 63’te 1 kişi eksilmesine karşın kariyerli (!) hocanın ilk oyuncu değişikliğini 78. dakikada yapması futbol zekasıyla açıklanacak durum değil.
KEITA’YA NE OLMUŞ?
DOS Santos, şimdilik ‘Fos Santos.’ Sahanın en etkisiz adamı
olmasına karşın Rijkaard’ın romantizmiyle 86 dakika formayı işgal
etti. Dün sahada farkı yıldızların yaratması gerekirdi. Ne var ki
Arda, Elano ve Keita mücadeleyi Kayseri’nin yıldızı Cangele
düzeyinde domine edebilseler G.Saray sahada fark yaratırdı.
HAKEM Tolga Özkalfa Kayserili Hakan’ı doğru bir kararla 2. sarıdan dışarı çıkardı. G.Saray kalan 30 dakikalık süreçte sayısal fazlalılığı lehine çeviremediyse bunda Rijkaard’ın büyük hatası var. Son dakikalarda peş peşe yapılan değişiklikler, geriye yaslanan Kayseri’ye zaman kazandırmaktan öte bir şey olmadı.
KEITA Afrika’dan tam dönememiş. O eski ısıran halinden eser yok.
Mutsuz ve isteksiz. Kaybettiği her topta zeminden şikayet etti. En
kritik anlarda Caner’den pas alamayınca çocuk gibi küstü. Keita’yı
ancak Adnan Polat yeniden Florya’nın sıcak ortamına sokabilir.
G.Saray, hayati 2 puan bıraktı. Golcü eksikliği G.Saray’ı
önümüzdeki haftalarda da sıkıntıya sokacak gibi.
Bülent Tulan -Neyi bekledi?- Fotomaç[page_end]
Bülent Tulan -Neyi bekledi?
Turkcell Süper Lig'de kalan maçlarından en önemlilerinden biri olan
Kayserispor sınavına Galatasaray beklenmedik şekilde Servet'siz
başladı. Bu, Makukula ve Cangele gibi 2 önemli ve kuvvetli forvete
karşı ciddi risk taşıyan bir karardı. Servet'in gribal sorundan
yedek kaldığı gerçeği biraz geç öğrenilince bir yeni icat olmadığı
ortaya çıktı. Topu ileri taşımakta zorluk çeken Galatasaray,
Elano'nun sorumluluk almayıp fazla yan pas yapmasından dolayı maç
başında zorlandı. Mustafa Sarp ve Mehmet Topal, arı gibi çalıştılar
ama çok yavaş çıkmak zaman zaman sıkıntıya neden oldu. Savunmada
Lucas Neill farkı pozitif olarak ortada. Bu oyuncu hemen liderlik
görevine soyunmuş. Usta ve ciddi profesyoneller kimsenin cesaret
edemediği bu elbiseyi kişilikleri baskın olduğu için tereddütsüz
giyer. Arda, ilk yarının son dakikasında kaçırdığı gol
Galatasaray'ın soyunma odasına galip gitmesini engelledi.
Bir tek Lucas Neill...
Maç başında halı gibi görünen saha zemini ilk 30 dakikadan itibaren
kötüleşti ve top hakimiyetini engellemeye başladı. Özellikle
tekniği yüksek oyuncular için bu zemin negatifti. Dos Santos, çok
zayıf fiziğini yüksek tekniği ve çabukluğu ile kapatmaya
çalışmasına rağmen Kayseri defansı arasında ezilmekten kurtulamadı.
64. dakikada Hakan Aslantaş'ın kırmızı kart görmesiyle 30 dakika
bir kişi eksik oynamak zorunda kalan Kayserispor, maçı zora soktu.
Frank Rijkaard, 10 kişi kalan rakibine karşı hamleyi epey bekledi.
Neyi beklediğini de anlayamadı kimse... Elano'nun karşı karşıya
kaçırdığı pozisyondaki topa vuruş laubaliliği inanılmazdı. Bu kadar
enternasyonel bir oyuncunun bu kadar hayati bir pozisyonda resim
çektirir gibi golü yapması gerekir. 10 kişiyle 30 dakika oynamak
zorunda kalan Kayserispor iyi direnerek puanını aldı. Galatasaray
ise kısıtlı hale gelen kadrosu ile 2 puan bırakarak düşüşünü
sürdürüyor. Oyuna sonradan giren Emre Çolak'ın Dos Santos'tan ne
farkı var. Ara transferde alınanlardan bir tek Neill işe
yaradı.