Yazarlar G.Saray'ı hiç begenmedi
Spor yazarları G.Saray'ın aldığı galibiyete rağmen bile Aslan'ın yeteri kadar iyi oynamadığını hatta ciddiyet kaybı yaşadığını savundu.
Levent Tüzemen (Sabah): Skor İyi, Ya Futbol?
Galatasaray Avrupa Ligi'ne Atina'da Panathinaikos galibiyetiyle
başladı. Bu büyük bir avantaj. Çünkü Yunan ekibi grup liderliği
konusunda Galatasaray'ın en ciddi rakibi. Ancak skora bakıp
"Galatasaray süper oynadı" demek hata olur. Galatasaray kazanırken
şans da yanındaydı. Sadece, Elano'nun final pası sonrası Baros'un
attığı gol hazırlanış olarak mükemmeldi.
Ankaraspor maçından bu yana Galatasaray'da gözle görülür fiziksel ve zihinsel düşüş, Atina'da su yüzüne çıktı. Rijkaard'ın Galatasaray'a kazandırdığı "Topa hükmet. Topu sev. Ayağa pas yaparak oyna" şeklindeki futbol değerlerinden eser yoktu.
Dün ciddiyetten uzak olmayan oyuncular Mustafa Sarp, Sabri, Emre Aşık, Elano ve kaleci Leo Franco idi. Kaleci Leo, libero gibi oynayıp savunmayı rahatlattı. Sabri yine iki motorluydu. Savunma ile hücum arasında piston gibi çalıştı; kritik pozisyonlarda kademeye akıllı girdi.
Rijkaard, "Kulübem zengin. Kapasiteli, her an her şeye adapte olabilecek futbolcularımız var. Sadece sıkıntı olduğunda kenardan uyarıyoruz" diyor ama dün gece Galatasaray'ın ayağa isabetli pas oynamadığını görmesine rağmen oyuna müdahale etmedi.
Not: Emre Güngör'ün erken sakatlıkları kabak tadı veriyor. Emre'nin, "Sakatlık hastası" olduğunu duydum. Tam hazır olmadan oynamasın çünkü bir değişiklik hakkını erkenden harcatıyor.
Turgay Şeren (Aksam): Ciddi Olsalar Yedi Gol Olurdu
[page_end]Galatasaray'ın galip geldiği maçta oldukça garip goller var. Henüz 5. dakikada dakikada Panathinaikoslu futbolcu, Elano'ya altı pas içerisinde 'al bu topu bizim kaleye at' dedi. Brezilya milli takımında oynayan Elano bu fırsatı kaçırır mı? Galatasaray için bu kolay bir gol oldu.. Arkadan Baros, rakip takımın bir geri pasında kaptığı topla kaleciyi de geçti ve ikinci golü attı. Esas Elano'nun attığı bir üçüncü gol var. Aşağı yukarı 30-35 metreden kazanılan bir frikikte Elano geldi topa vurdu. Ama açık söyleyeyim ben bu mesafeden gol olacağını hiç düşünmedim.
Oyunun sonlarına doğru oyuna Arda girdi. Girdi ama bir şey yapmadı. Daha doğrusu yapacak gücü yoktu. Ben Arda'yı milli maç sonrası 'Arda kendini çabuk topla' diye uyarmıştım. Arda ondan sonraki maçlarda da çok kötü oynadı. En sonunda da olan oldu ve Rijkaard onu ilk on bire almadı. Galatasaray'da özellikle Sabri, Mustafa Sarp, Mehmet Topal ve Kewell çok iyi oynadılar. Panathinaikoslu futbolcularda en az üç tane net gol pozisyonu kaçırdı. . Ama o takım gitmiş yerine orta sahada hiç pres yapmayan, futbol oynamayı unutmuş bir takım gelmiş.
Osman Tanburacı (Yenisafak): Komşu Açılımı; 3 Gol
[page_end]Rijkaard yine yanıltmadı. Hazır olanı, hak edeni, yerinin adamını kadroya alarak Panathinaikos karşısına çıktı. Servet son anda hastalanınca Rijkaard gözünü kırpmadı ve onu da İstanbul'da bıraktı. Bir hoca hiç mi hata yapmaz be kardeş? Evet Rijkaard sıfır hata ile takımını yönetiyor. Bu kendine güvenden kaynaklanan tavır da takım üzerinde büyük bir güven yaratıyor. Galatasaray maçlarını böyle kazanıyor.
Gol sonrası Panathinaikos saldırmaya başladı. İşte bu arada Galatasaray panik yaşadı. Savunmadan kontrolsuz uzun toplar çıktı, yıkılmadılar ama oyunun akışında zorlandılar. Emre Güngör yine arıza yaptı, Rijkaard yine akıllı davrandı; Hakan Balta ortaya kaydı, Sağ bek Uğur solda göreve soyundu. Rijkaard bu değişiklikleri tereddütsüz yapıyor. Acaba olur mu falan yok. İşin garibi giren de hocasını yanıltmıyor. İşte takım olabilmek budur. Galatasaray gole güvenip savunmaya çekilmedi, Kewell'la yine ataklar yaptı, Baroş'la goller de kaçırdı ama anlaşılan o ki bir zamanlar Fener'e 4 çeken Panathinaikos da çıkma kamyon lastiğine dönmüş!..
Galatasaray rölantide maçı bitirir derken 47'de Baroş, hemen sonrasında, belki 45 metreden Elano'nun frikiki çarpma-sapma gol olunca iş bitti!
Panathinaikos'un direkten dönen topunun ardından Galatasaray savunmasının arkasına atılan bir top gol olunca Galatasaray'ın sirtakisi falso yaptı!
Arda'nın 60 ötesi oyuna girişi de şu demekti; 'kaptan sana gerek kalmadı ama gel sen de şölene katıl!' Bu, Rijkaard tarafından Arda'ya verilecek en ince mesajdı...
Teşekkürler Galatasaray yine ülke puanına katkın var.
Hakan Ünsal (Star): Cim-Bom Şov Yaptı
[page_end]Bizim Olimpiyat Stadı'nın üzerinde bıraktığı etkiden mi bilmiyorum ama benzer stat olduğu için maçı izlerken 75 dakika boyunca keyif aldığımı söyleyemem. Ancak 75'ten sonra maça tempo ve heyecan geldi.
Galatasaray maça öyle bir başladı ki, bütün dezavantajlar lehine döndü. Marinos'un bir amatörün bile yapmayacağı şekildeki hatası ve asisti ile gelen kolay golle beraber, oyun Galatasaray'ın lehine döndü. İlk yaptıkları iş mücadele, alan kapatma ve top çalma olan Sarp-Topal ikilisiyle beraber Galatasaray, arkada iyi kapanan, önde de dört etkili oyuncusu ile hücum eden takım oldu.
Galatasaray'ın attığı goller için "zamanlaması harika" tabirini kullanabiliriz. İlk gol her şeyi lehimize çevirirken, 2. yarının başındaki gol maçı kopardı.
Elano geldiği günden beri en etkili ve verimli maçını oynadı. Ama bu performansı bile Elano'nun verebileceğinin hepsi değil. Emre Aşık ise "Kim olmazsa olmasın, ben varken rahat olun" dercesine oynadığı oyunla alkışı haketti.
Ahmet Çakır (Zaman): Eski Yardımcıya Yeni Futbol Dersi
[page_end]Atina'ya gelirken Cim Bom'un 1. kategori takımıyla ilk maçı yapmasının da tıpkı Beşiktaş'ınki gibi bir fikstür talihsizliği olduğunu düşünüyorduk ama Sarı Kırmızılı takım bunu muhteşem bir avantaja dönüştürmeyi başardı. Açıkçası bugünkü Yunan gazetelerinde 'Türklerden futbol dersi aldık' tarzı başlıkların çokça yer alacağını tahmin etmek hiç zor değil.
Gerçekten de Rijkaard eski yardımcısına çok sıkı bir futbol dersi verdi. Oysa maç öncesi etkenler Galatasaray için bu kadar büyük bir mutluluk vaat eder gibi değildi. Servet'in olmayacağı biliniyor, Arda'nın 11'de olmayabileceği de tahmin ediliyordu. Bunların Cim Bom'u biraz güçten düşüreceğini de kabul etmek gerekiyordu. Maçla birlikte başlayan yağış bir başka sürprizdi. UEFA'nın 6 hakemli uygulaması da karşılaşmanın ilginç yanlarından biriydi.
Rakibin en büyük kozu durumundaki Arjantinli Leto, çift motorlu Sabri karşısında şaşkına döndü. İkinci yarının da Galatasaray'ın golüyle başlaması Yunan takımını dağıttı. Elano'nun harika pası ve Baros'un becerisi alkışı hak eder nitelikteydi. Aynı dakikadaki öteki pozisyonda Çek yıldızın aynı beceriyi gösteremeyişi üzerinde durulacak bir durum değildi. (Hatta sonradan kaçırdıkları da... O maçın sonundaki bile!)
Olağanüstü verimliliğine karşın Elano'nun yerine Arda'nın girişi
normaldi çünkü Cim Bom hiç top tutamaz hale gelmiş, oyun tek kale
maça dönüşmüştü. Sabri, Beşiktaş maçından sonra bu karşılaşmanın da
yıldızıydı. Leo Franco rakibin en çok moralini bozan adamdı.
Ötekiler arasında herhangi bir ayırım yapmayayım, siz isterseniz
gönlünüzün bütün yıldızlarını onlara verin. Çünkü bunu hak
ettiler.
Mehmet Demirkol (Milliyet) Galatasaray hep
aynı
[page_end]Beşiktaş maçı için verdiğim yazıyı, dünkü maç için de
verebilirim. Temel itibariyle değişen bir şey yok. Beşiktaş maçında
becerikli, akıllı ve iş bitirici oyuncularıyla rahat sonuca giden
Galatasaray hücum hattına, bu kez Panathinaikos savunması da yardım
etti. Hem bireysel hem de organizasyonlarıyla.
Kısaca durumu şöyle anlatabiliriz. Panathinaikos dün kendi kalesine
bir gol attı, bir de asist yaptı. Maçın başında Galatasaray’ın dört
kişi ile hızlı rakip kaleye inişi oyunun dengede olduğu sürece
nasıl geçeceğini gösteriyordu. Ten Cate maç öncesi basın
toplantısında Galatasaray savunmasının zaaflarından bahsetmiş olsa
bile bu pozisyon ve sonrasında gördük ki, Panathinaikoslu defans
oyuncuları Galatasaray’ın hücum organizasyonunu durduracak
seviyenin çok altında.
Aynı pozisyon içinde önce sol kanatta çöktüler, sonra da topu
Elano’nun önüne bırakan yine bir Yunanlıydı. Bu erken golün
ardından Galatasaray’ın kontrataklarını yapması muhtemeldi. Öyle de
oldu. Yunanlılar savunmadan top çıkarmakta çok zorlandılar. Çok top
kaptırdılar ve Süper Lig’in sonundaki takımların seviyesinde
oynadılar. Galatasaray’ın top yapmasına, oyunu kontrol etmesine
gerek bile kalmadı.
Sarp ve Topal ağır kaldı
İkinci yarıdaki değişikliklerin ardından Mehmet Topal ve Mustafa
Sarp’ın yavaşlamaları ve oyundan biraz kopmalarıyla Panathinaikos
topa sahip olmaya ve rakip kaleyi zorlamaya başladı. Önden yeterli
desteği alamayan eksik savunma, açıklar vermeye başladı. Bu bölümde
gördük ki Serdar Özkan’a fazla haksızlık etmişiz. Son topları
Yunanlılar da pek iyi kullanamadılar. Kullandıklarında da Leo
Franco tek başına bir savunma oldu.
Bu bölümde Galatasaray’ın özellikle sol kanadından kontratak
girişimleri oldu. İlk yarıdaki kadar kuvvetli değilse de
Panathinaikos’un savunmayı çok önde kuruşu Galatasaray’ın orta
sahaya organizasyonu çok iyi olmasa da rakip alanda hızlı hareket
etmesini ve boşluk bulmasını sağladı.
Sarriegi’nin önce bir hamle hatasından ikinci gol geldi. Ardından
Elano’nun serbest vuruşunu ilginç bir hamle ile kalecisini saf dışı
bırakarak topu filelere yolladı ve maçı kopardı. Artık maç bitmiş
olmalıydı. Ancak Galatasaray’ın orta sahada topu tutup oyunu
soğutmadaki eksikliği Panathinaikos’u yeniden devreye soktu. Kabul
edelim ki biraz son vuruş becerisi ile buldukları bir golden
fazlasını da yapabilirlerdi.
Galatasaray eksiklerine rağmen müthiş hücum gücüyle oynadığı her
maçı parıltılı bir zafere dönüştürüyor. Ama düzeltilecek çok şey
var.
Erman Toroğlu- Tuttuğu altın oldu -Hürriyet
[page_end]Öncelikle şunu söylemek lazım ki, olimpiyat statlarında kesin olarak futbol maçı oynanmıyor.
Atina’daki stat şehrin çok uzağında. 20 dakikalık yolu, taksiyle 1.5 saatte ancak gidiyorsunuz. Tribünler de sahaya hakim değil.
Dün akşam iki takım da kötü futbol oynadı. Maçın neticesine bakan, eğer seyretmemişse aldanır. Hani bir laf vardır; “Bir şey kısmettten çıkınca uçkur dokuz yerden koparmış” derler. Panathinaikos’un durumu da aynen öyle. Galatasaray’ın vurduğu gol oldu. Yani tuttuğu altın oldu. Onlarınki de cacık...
Maç 2-0 dan 2-2’ye dönecekken, inanılmaz bir şans golüyle 3-0 oldu.
G.Saray lider çıkar
Maçın geneline baktığınız zaman Panathinaikos, Galatasaray’ın rakibi değil. Bizimkiler her hatlarıyla onlardan daha iyiler. Anlaşıldı ki, G.Saray büyük hata yapmazsa bu gruptan lider çıkar. Ondan sonraki maçlarda da esas rakipleriyle boy ölçüşür. Dün karşısında çok rahat bir rakip olmasına rağmen atılan toplarda çok pozisyon verdiler. Kim oynarsa oynasın, Galatasaray’ın yumuşak karnı bu sene arka ortası. Hücumda mutlaka bir şeyler yapıyorlar. Baros’a zamanlaması doğru top atıldığında ilk çıkışta bütün defansı oyundan düşürüyor. Ama 10 saniye geç kalırsanız haliyle ofsayta düşüyor.
Dünkü maçlarda ilk defa çizgi hakemi uygulaması yapıldı. Aut çizgisindeki hakem, bulunduğu yerdeki takım hücum ettiğinde ceza alanında rahat rahat geziyor. Yani neredeyse orta hakemin vazifesini yapıyor. Top geldiği zaman kendini ceza sahası dışına atıyor. Başarılı olur mu bilmem. Benim ümidim yok. Çünkü bu işlerde nerde çokluk orda b..luk...
Şimdi bu hakemler kulaklıkla maçın hakemine penaltıyı bile üfleyebilecekler. Yani hakemin aklını karıştıracaklar. Ancak bir avantajı var. Yeni uygulama hakemin koşu yönünde göremediği pozisyonlarda, elle oynamalarda, itmelerde çekmelerde ve ceza alanında kendini atan futbolcular konusunda avantaj olabilir.
Yalçın Dümer- İşte sana usta -Fanatik
[page_end]Sürekli bir yağmur öyle rahatsız edici değil, romantik cinsinden. Sürekli bir yağmur öyle rahatsız edici değil, romantik cinsinden. Tribünler sahaya hükmetmeyecek kadar uzak, avantaj tabii. Usta mı, çırak mı göreceğiz. Gerçi çırak kah ortalığı gerecek, kah sözüm ona esprili yaklaşımlarda! Usta her vakit olduğu gibi sessiz ve mağrur. Her iki takımda sistem 4-3-3, oyun şekilleri karbon kağıdı adeta. Üstelik her ikisi de sınırlarında namağlup. Keyifli olacak en azından fragman öyle. Unutmadan 5 hakem iz peşinde günahları minumuma indirme adına. Yine çenemiz düştü dilerseniz geçelim er meydanına...
5. dakika doluyordu ki rakip defansı yoran hatta perişan etme rolüne soyunan Baros’un akıl dolu pası, Yunan defansını erken gelen bir havaleye sürükleyip Elano’ya asist oldu. Brezilyalı da tek vuruşla ‘siftah sizden bereket Tanrı’dan’ dedi bir anlamda. Emre Güngör’ün sakatlanışı, Ugur’un antresi Emre Aşık’ın göbekteki yeni partneri Hakan Balta. Panik yok malzeme çok, alternatif sürüsüne bereket. Böyle zenginlik düşman başına! İkinci 45 yine kontrol bizde. Baros ev sahibinin direncini kıracak noktayı koyuyor, Keita topun üzerinden atlayıp, Elano bir kez daha imzayı çakıyor, kontrpiyeyle karışık. Oldu mu sana 3, Atina’da kayısı olmayacağına göre ‘Sirtaki’ bu, başka nasıl anlatsak ki...
Galatasaray’da vasat altı futbolcu yoktu. Emre Aşık’tan Kewell’a kadar hepsi alkışı haketti. Sabri’ye duble. Rijkaard’ın yeni liberom dediği Leo Franco Beşiktaş maçıyla başlayan güç gösterisini dün akşamda tüm hızıyla devam ettirdi. 3 gol 3 puan, yenen gol nazarlık. Ulemalara göre hala Galatasaray’a ciddi rakip aranıyor. Arayın bakalım nereye kadar...
Ersun Yanal- 7-5 G.Saray'ın lehine bitebilirdi -Vatan
[page_end]G.SARAY sezon başından bu yana belki de en dağınık, koordinasyonu en bozuk haldeydi. Maça enteresan şekilde hiç konsantre başlamadılar. Bunu açıkçası pek anlayamadım. Çok ilginçtir karşısındaki rakibi Panathinaikos da tıpkı kendisine benziyordu. Onlar da ne yaptığını bilmeyen akordu bozuk bir takım gibiydiler sahada...
İLK yarı rakip daha az baskılı, G.Saray’ı daha rahat oynatan, çok geniş alanlar bırakan, temsilcimizin hücuma çıkabilmesi için hiç baskı yapmayan yumuşak bir görüntüdeydi. Adeta G.Saray’ın ekmeğine yağ sürdüler.. G.Saray ise oynadığı diğer maçlara oranla yavaş, daha az sayıda oyuncuyla çıkan bir görüntü çizdi. Ligdeki alışıldık hücum çoğunluğunu göremedik.
OYUN KURMAK SORUN
SAVUNMADA ise sorun vardı. Emre Güngör’ün topu oyuna sokuşları, Mustafa Sarp ve Emre Aşık’ın çıkışlarda kaptırdığı toplar, Hakan Balta’nın aynı tarz hataları G.Saray’ı ilk yarının ortalarından sonra kendi yarı sahasına hapsetti. Panathinaikos bu sayede hem faullerle, hem ataklarla daha ciddi gelmeye başladı. Bu tamamen G.Saray’a bağlı hatalardan kaynaklandı.
BUNA rağmen G.Saray, rakip savunmanın yaptığı basit bir hatadan öne geçmeyi başardı. Bu gol adeta kötü başlanan maçta ilaç gibi geldi.. İkinci yarıda gelen goller ise G.Saray’ı tamamen rahatlattı. Rakip daha fazla risk aldı daha geniş alanlar bıraktı. Hatta savunmasındaki geniş alanlar Türkiye Ligi’nde bulunamayacak cömertlikteydi.
FAKAT G.Saray bunları da çok iyi değerlendiremedi. Keita çok top ezdi. Hiç etkili değildi. Sezon başından bu yana izlediğimiz en kötü Keita sahadaydı... Elano ve Kewell da gerçek tempolarında değillerdi. Bir düşüş olduğunun altını çizmek gerekiyor. Ancak 12 resmi maç yapmış bir takım için bu düşüşler normaldir. Belki de uzun soluklu futbol sezonunda bu tür olaylara karşı hazırlıklı olmak lazım. Keita’nın bu donukluğuna rağmen G.Saray hâlâ pozisyon bulmaya devam etti. Bunda Panathinaikos’un katkısı çok büyüktü.
G.SARAY’IN yediği gol rakibin maçın başından beri arkaya atmaya çalıştığı koşularla bulmak istediği türdendi. Bu girişimlerin birçoğu ofsaytla bitti ya da G.Saraylı oyuncular kesti. G.Saray’ın golü böyle yiyeceği belliydi. Bu gollerin arkası da gelebilirdi.
DÜN gecenin özellikle bir noktasına dikkat çekmek isterim. Evet, G.Saray farklı ve anlamlı bir galibiyet aldı ama iyi bir takımla oynamadı. Panathinaikos koordinasyonu zayıf, orta sahası kopuk, takım disiplininden uzak bir rakip. Öylesine bir maçtı ki 7-5 bitebilirdi. İki takım da düzineyle gol atabilirdi. G.Saray’ın üçüncü golü öncesi iki net pozisyon, Elano’nun golünden sonra bir net pozisyon, bir gol ve bir direkten dönen top var.
TEMPO HENÜZ YETİRSİZ
90 dakikanın geneline baktığımızda hassas noktalar var.. Mesela Elano’nun ilk golü kırılma noktası oldu. Deplasmanda böyle başlangıç golleri bulmak galibiyetin anahtarıdır ve bu şans G.Saray’ın eline geldi.. Sonuç da tabelaya parlak bir skor alarak yansıdı.
ATİNA’DA G.Saray kazandı. Bu gruptan çıkma maçı çok kolay geçildi. G.Saray’ın sezon başından bu yana oynadığı performansındaki övgüyü ve beceriyi hep alkışladık. Ama dün gece ise sadece kazandığı için alkışlıyoruz. Mutlaka bu oyunun temposu toparlanacaktır. G.Saray’ın temposunun artmasını umarak kendilerini tebrik ediyorum. Gerçekten skor olarak hoş ve sevindirici bir galibiyet al.
İlhan Söyler- Efsane dönüyor -Hürriyet
[page_end]BİR şarkısın sen ömür boyu sürecek... Dünkü Galatasaray, 2000 yılında UEFA Kupası’nı kazandıran o efsanevi takımı hatırlatıyordu.
Yıllar su gibi akıp gidiyor. Ama Emre Aşık, geçen bunca zamana meydan okumaya devam ediyor. Rakip hücumlarında en kritik anlarda ya kafasını ya ayağını ya da vücudunu koydu. Bravo sana Emre Aşık! Her zaman her zaman hazır bir asker olduğunu bir kez daha gösterdi.
Geçmiş yıllarda Galatasaray’ın başına defalarca çorap ören orta sahadaki açıklar bu sefer yoktu. Çünkü, Mehmet Topal ve Mustafa Sarp, açılan her gediği çabucak sarıp sarmaladı. Bu ikisi sadece defans yapmakla kalmadı; fırsat buldukça hücuma da destek verdi. Helal olsun size....
Elano’nun vücudunda oksijen eksikliği olduğu ayan beyan ortada. Ama bir kurt gibi. Avını nasıl avlayacağını iyi biliyor. Attığı birinci gol bu avcılığının eseriydi. İkinci golde de rakip defansın oynaklığını gördü, tıpış tıpış topa vurdu, rakip kaleci de bunu tıpış tıpış izledi.
Sabri, Panathinaikos takımının en hızlı ve tehlikeli adamı olan
Sebastian Leto’yu adeta saha çizgisinden dışarı attı. Ona top
oynama şansı vermedi.
Kewell, Panathinaikos savunmasını yerle bir etti. Kendini kanada
hapsetmedi, ihtiyaç olan her yere koştu.
Bu güzel sözleri ne yazık ki Keita için söyleyemeyeceğiz. Bezginliğe alışmış olacak ki, fazla çabalamadı. “Acaba boşluk bulabilir miyim” diye yoklama çekmekten başka bir şey yapmadı.
Kim ne derse desin, Galatasaray kaleci seçmeyi biliyor. Her gelen yabancı kaleci “abide” gibi oluyor. Simovic’le başlayıp Taffarel, Mondragon, De Sanctis ile devam eden bu geleneğin son temsilcisi Leo Franco. Arjantinli, Galatasaray için Milli Piyango’dan çıkan bir ikramiye gibi.
Rijkaard, en kritik zamanda şefliğini gösterip, yanlış tele basan Emre Güngör’ü kenara alarak, Uğur Uçar’ı oyuna soktu. Bozuk giden ritmi de böylece yeniden düzene soktu.
Dün hayatımda ilk kez altı hakemli bir maç izledim. Ama kale arkalarındaki bu hakemlerin oyuna katkı yapıp yapamadığını, orta hakemle nasıl bir ilişkileri olduğunu anlayamadım.
Tanju Çolak- Hayal değil -Fanatik
[page_end]Elano ile erken gelen gol, Panatinaikos'nun defansında,
çok açık vereceği bir oyun şekline dönüşmesinde etken oldu.
Elano ile erken gelen gol, Panatinaikos’nun defansında, çok açık vereceği bir oyun şekline dönüşmesinde etken oldu. Bu tarz maçlarda golü erken yerseniz taktiksel oyun planı teoride kalır, telaş başlar. Panatinaikos bu golün telaşıyla oyunu rakip sahaya yıkmak isteyince, defans arkasında boş alanlar çoğaldı. Nitekim Baros’un yakaladıgı pozisyon var ki, ona hiç yakışmadı. Tamam Baros’u anlıyorum, al topu o kadar mesafe kat et, rakibine kramponun çamurunu yalat, buraya kadar her şey güzel ama kardeşim o direklerin içine vuramıyorsan, yanında Kewell var, ver ona gol olsun. Sen de rahatla takımın da, derken lafı ağzıma tıkan çok güzel bir gole imza attı.
Galatasaray da deplasman maçı ve zorlu bir takım önünde oyunu istediği gibi yönlendirdi. Leo her geçen gün daha iyi performans sergiliyor. Emre Güngör, bu müzmin sakatlığını önce kendisi sorgulamalı, bu kaçıncı maçı erken terk etme. Emre Aşık yüreğiyle oynuyor, Sabri de sağ kanatta gitti geldi, ortasını da yaptı. Orta alanda basit oyunu tercih eden Mehmet ve Sarp top rakipteyken yakın oynayarak, rakibin dengesini bozdular. Elano, Kewell, Baros ve Keita’nız varsa, gol sorununuz olmaz. Bir de Arda gibi önemli silahınız kenarda... En önemlisi de Frank Rijkaard’ın şansını da katınca 3-1 gibi çok net skorlarla kazanmanız ve finale yürümeniz artık hayal değil.