Yazarlar G.Saray'ın son maçını yorumladı
G.Saray'ın sezonun son karşılaşmasında Konyaspor'u mağlup etmesini değerlendiren yazarlar şu yorumlarda bulundular...
Kabus gibi bir sezonu geride bırakan Galatasaray, son
maçında Arena'da Konyaspor'u mağlup ederek kapanışı mutlu
yaptı...
Yeni sezonda Fatih Terim'in çalıştıracağı Cim Bom için spor
yazarları karşılaşmayı ve yeni sezonu değerlendirdi...
İşte yazarların Galatasary
yorumları...
Türk Telekom Arena 15 Haziran'da Barcelona'daki "Stadium
Business Awards" yarışmasında aday statlardan. Yarışmanın
organizatörleri dün zemini görseler TT Arena kesin yarışma dışı
kalırdı.
İnönü, Kasımpaşa gibi hem ulaşımı kolay hem de bu hafta maç oynanmayacak statlar varken 19 Mayıs gösterilerini Arena'da yaptıranlar eserlerini keşke gelip görselerdi...
TT Arena medyaya tanıtılırken zemine köseliyi geçin, lastik ayakkabıyla bile basılmasına izin verilmemişti. 19 Mayıs'ta postallarla yapılan gösterilerin zeminde yarattığı tahribat inanılmazdı. Lig bitmese, zemindeki hasar uzun süre giderilemezdi.
Galatasaray, camiasının bir daha hatırlamak bile istemediği sezonu galibiyetle kapadı. Gelecek sezon takımda üçüncü Fatih Terim dönemi başlayacak. Terim-Galatasaray buluşmasını iki sevgilinin birbirine kavuşması olarak görüyorum. Sayın Başkan Ünal Aysal'ı tercihi için kutluyorum.
Mutlaka G.Saraylılar bu kötü sezonla vedalaşmak isterlerdi. Arena’da ‘kâbusla’ vedalaşmak her G.Saraylı’nın isteğiydi. Ama federasyon ve G.Saray sanki ‘Bu sezonu kimse hatırlamasın’ dermişcesine memnunlardı seyircisiz son maçtan. Sonunda bitti! G.Saray çok ders çıkartacağı bir sezonla hatta bir sezonun ötesi bir süreçle helalleşti.
G.SARAY-Konya maçıyla ilgili kısa bir paragraf yazıp daha önemli konulara girelim. Kazım güçlü gözükmesine rağmen devamlılığı olmayan, yaptığı bir hareketin ardından 2.’sini gerçekleştirmesi için 10 dakika enerji toplaması gereken bir futbolcu. Anlayacağınız fazla beklentiye girmeye gerek yok. Aydın’a gelirsek, Bank Asya seviyesindeki rakiplere karşı hep aynı futbolu oynuyor. Peki ya diğer maçlar?
[page_end]
Milli bayramları "hiza al, sağdan say, sola dön" formasyonundan
çıkarıp sokaklarda, meydanlarda festival havasında kutlama evresine
geçebilsek ne güzel olacak...
Hem gençlik bayramı gençler tarafından talim yapılan değil,
heyecanla beklenen kutlama günleri olacak...
Hem de Avrupa’nın en yeni ve dolayısıyla en modern stadının
ortasında çayır kıvamında bir alan olmayacak. Buna kimse tarla
demesin sakın. Böyle tarlada ürün bitmez. Tarlaya, onu süren
köylüye hakaret etmemek lazım.
Burada kesmek lazım aslında yazıyı, zemin doğru değilse futbol da eğri oluyor çünkü. Ama bahsedilmesi gerekenler var.
Aysal sonrası, Terim’in hemen sonrası misal Kazım’dan bahsetmek gerekiyor. Çok uzun süredir gördüğü sarı kart dışında futbol anlamında bu kadar soğukkanlı ve disipline olduğu bir maçı hatırlamıyorum. Terim’in ısrarla beğendiği bu genç adamın yeni hocasının gelişiyle fazlasıyla güvenli olduğu açık.
Galatasaray için bu maç başlangıcın sonuydu. Rakibi Konyaspor için de öyle... Hüzünle geçen sezonun kapanış maçında Galatasaray lig perdesini ilk dördün dışında Avrupa yoksunu olarak kapatırken yeni başkan, yeni hoca ve yeni bir kadro ile yeni ufuklara da yelken açıyordu...
Aslında bu kadro lig sıralamasındaki yerin üzerinde bir yerlere de oturabilirdi şu menhus çekişme olmasa... Kazım ve Culio'nun golleri, Aydın'ın formu, takım bütünlüğü ne yazık ki son maçlarda kendini gösterdi, bunda Bülent Ünder'le Tugay Kerimoğlu'nun da payı büyüktü. Yıpranmış, örselenmiş bir takımı son nefese kadar ayakta tuttular. 2-0'lık Konyaspor galibiyetiyle de taraftarına biraz mahcup, biraz üzgün, biraz da alkış bekler bir referans yaparak ayrıldılar Arena'dan. Arena lafı da gladyatörler savaşının yapıldığı bu yılki Galatasaray'a cuk oturmuştu doğrusu...
Bu aslında siyasi bir slogan. Fransa'nın eski devlet başkanlarından Mitterrand'ın 1980-81 döneminde kullandığı bir slogan. Sonrasında da onun adeta adına yapışıp soyadı gibi olan bir unvan haline geldi.
Galatasaray'ı bir bütün olarak böyle nitelemek çok yanlış olmaz sanıyorum. Sayısız devlet adamı, sanatçı, sporcu yetiştirmiş, ülke yönetiminde yıllarca egemen olmuş, sporumuzdaki pek çok olayın öncüsü konumundaki bir kuruma bu unvanı vermek zorlama olmaz sanıyorum.
Bu unvanı akıllara getiren yeni başkan Ünal Aysal oldu. Müthiş bir üstünlükle seçilen Aysal, aday oluşundan bu yana son derece kendinden emin ve sakin görünümüyle dikkat çekiyor. Buna icraatini de ekledikçe Galatasaraylıların 'büyük başkan!' sloganları gecikmez gibi görünüyor.
Aysal'ın bir yandan önemli işler yaparken öte yandan bazı simgelere de dikkat edişi ilginç. Terim'in göreve getirilmesi için 19 Mayıs'ın seçilmesiyle oluşan 1905 durumu, ilgili açıklamanın 20.45 sularında yapılması gibi tercihler elbette ki raslantı değil. Bunlar da camiayı etkileyecek ayrıntılar...
[page_end]
Son maç ve seyircisiz olmasına rağmen Galatasaraylı
futbolculardan daha iyi bir performans beklerdim.
Neticede Fatih Terim ile yeni sezonda oynayacak oyuncuların
gelecekteki konumlarını devam ettirip ettirmeyecekleri konusunda
bir savaş vereceklerini düşünmekteydim. O mükemmel statta
seyircisiz oynanmasına rağmen Sarı-Kırmızılı futbolcuların geçmişte
yaşadıkları sorunları unutturup yeni yönetim ve teknik heyete
kendilerini kabul ettirmek için mücadele verdiler.
Bir yanda, çok kötü geçirdiği sezonun son maçın da Konyaspor'u boş tribünler önünde vasat bir oyunla yenen Cimbom, diğer yanda ise Başkan Ünal Aysal ve arkadaşları ile Terim'in yeni sezona hazırladığı yepyeni Galatasaray çalışmaları sürüp gidiyor. Konyaspor maçı bittiğinde Galatasaraylılar'ın tek arzusu, böylesine berbat bir sezonu tekrar yaşamamaktı. Puan cetveli ders alınma açısından çerçevelenip kulübe asılmalı. Geçmişi hatırlamayan, gelecekte hiçbir yere gidemez. Ceza dolayısıyla maç seyircisiz oynandı. Aslında bu maçta ceza olmasa bile stada gelen seyirci sayısı 3-5 bini geçmezdi. 19 Mayıs gösterileri yüzünden çimlerin berbat hale geldiği sahada oynanan futbol, normalin altında idi.
Konya 2-0 yenilmesine rağmen G.Saray'dan daha çok koştu ve iyi oynadı. Hatta Robak ile iki tane net gol pozisyonuna girdiler. Ama olmadı.
Maçı dikkatle izledim Ama esas dikkat ettiğim iki golü atıp, maçı kazandıran Kazım ve Culio oldu. Kazım hakikaten güzel bir gol attı. Ceza sahası dışından çok güzel vurdu. Sol direğin içine vuran top gol oldu. Buraya kadar her şey güzel.
Ondan sonra Kazım'ı sahada görmedim. Formasının rengi göze batan sarı ve kırmızı renkler olmasa, arada bir de Ben buradayım. Beni unutmayın' demese kaybolup gidecekti.
Aynı şeyi Culio için de söylüyorum. Culio, Hagi ile Romanya'dan aktarma olup, geldi. Hagi döndü ama dönerken de Culio'yu miras bıraktı. Culio'nun maç içinde bazen iyi hareketleri var. Dün de rakip defansın ve özellikle Kere'nin hatasını çok iyi kullandı. Kaleciyi de çalımladı ve golü attı.
[page_end]
Galatasaray, sezona tatsız-tuzsuz başlamıştı ve tatsız-tuzsuz bitirdi. Maçın ilk 15 dakikasında Kazim ve Culio’nun ayağından 2 gol buldu. Ondan sonra da bu sezon bütün maçlarda yaptığı gibi 90 dakikanın dolmasını bekledi. Konyaspor zaten ligden düşmüştü. Yarım saat kadar Galatasaray’ın üstüne geldi. Ancak bir tek gol pozisyonu bulabildi. Bülent Ünder, Arda ve Ayhan’ı ilk yarıda kulübede oturttu. Kimilerine göre bu Arda’nın son maçı ama önce bir Avrupa takımının Galatasaray’ın istediği 14 milyon euroyu vermesi gerek.
Yıllar yılı, Türkiye’nin zaman zaman da dünyanın önde gelen
futbolcuların giydiği Galatasaray forması, bu yıl pek bir ayağa
düştü. Nitekim alınan yabancılar da bir tek Culio ve Galatasaray’da
serüvenini noktalayan Kewell sahaya çıktı. Milyonlarca euro
ödenerek alınan, Zapatalar, Pinolar, Insualar, Stancular, Neillleri
araki bulasın. Milan Baros ise boş tribünlerde ayaklarını uzatıp,
bu sezonki bilmem kaçıncı kez yaptığı gibi seyirciliği topçuluğa
tercih etti.
Veda” desem veda değil. “Bir hoş seda” desem o da değil. Ne Kazım‘ın perdeyi açan klas vuruşu ne de Cliou‘nun beceri dolu golü koca G.Saray’ın kayıplarının telafisi olamaz.
Çünkü bilanço fena; ne Avrupa ne kupa ne de lig; koca sezondan
geriye kalan elde var sıfır!
Söyleyin lütfen; Avrupa Fatih’i G.Saray bu mu?
Yazık! Değirmen gibi insan öğüttü bu kulüp; Rijkaard + Hagi ile
başlayan kıyımın haddi hesabı yok. Kaptan Arda‘yı bile ıskartaya
çıkardılar.
Heyhat!
Diyeceksiniz ki; “Balık ya baştan kokar ya da baştan pişer”.
Hiç kusura bakmasınlar; Adnan Polat ve ekibi maalesef, bir çuval
inciri berbat ettiler.
Bu şartlar altında Konyaspor karşısındaki G.Saray’a futbol
eleştirisi mi yapılır, hayır!
Bal yapmayan arı misali koca sezonu vızıldayarak geçiren bu takım
için böyle bir anilizi ben de yapmadım.
Ama bunlardan kaçı yeni sezona taşınır da Fatih Terim‘in elinde
verime dönüşür, onu düşünüp durdum.
Sonuç mu?