Yazarlar Kara Kartal'ı topa tuttu
Konya karşısında iki krtik puan kaybeden Beşiktaş, eleştirilerin odağına yerleşti... Peki yazarlar Kartal için neler yazdı?
Süper Lig'in 13. haftasında kendi sahasında Konyaspor ile 2-2
berabere kalan Beşiktaş, spor yazarlarının yoğun eleştirisine maruz
kaldı.
)
Beşiktaş cumartesi akşamı itibariyle lige havluyu atmıştır. Erken
diye düşünmeyin, bence bunları yazmak için geç bile kaldık. Bunun
nedeni hem oyuncuların performanslarının çok düşük olması hem de
teknik direktör Schuster’in takıma hiçbir katkı yapamaması.
Maalesef bundan sonraki süreç hem yönetim, hem teknik direktör, hem
de oyuncular için zor olacak gibi görünüyor.
"Beşiktaş, Konyaspor’un oyununu çözmekte zorlandı ilk yarım
saat. Bol markajlı, kalabalık savunma aşması zor bir duvarken
korner dönüşü yenen gol sanki her şeyin daha da zor olacağının
sinyallerini veriyor gibiydi. Koskoca maçta rakibin kalenize
bu kadar az hücum yapıp da 2 gol bulmasının başka türlü izahı
olamaz. Guti, Bobo, Quaresma gibi kaliteli ayaklar sahada yok tamam
ama 2 gol bulmuşken ve öndeyken 2. golü yemeyeceksin. Yersen
çıkartamama riskin her zaman var."
Arşivlere bakın.. İlk maçlarda teşhisi koymuşuz: “Bu Beşiktaş çok pozisyona girer.. Ama kazanması için girdiği pozisyonları gole çevirmesi lazım.. Atamazsa veya gol gecikirse, yiyeceği kontrataklardan kalesinde büyük sıkıntı yaşar..” Yanlış anlamayın, “yılın icadı”nı filan yapmamışız.. Ayağını topa değdirmiş bir genç bile durumun böyle olduğunu kavrayabilir..
"Bir takım düşünün, milyonlarca euroya kurulmuş. Sezon başından
beri amatörce ve komik goller yiyor ve yemeye devam ediyor. Yine
bir takım düşünün, oyuncular teker teker sakatlanıyor. Adeta
adaleler çatır çatır atıyor. Ve bu arada Beşiktaş için büyük
umutlarla girilen sezon da yavaş yavaş eriyor. Tüm bunların
sorumlusu kendini üstün insan zanneden Bernd Schuster'dir.
"Konya gibi takımlarla oynamak uzmanlık işi... Oynadıkları
(ya da oynamadıkları) şey, (Schuster’in daha önce
İspanya’da/Almanya’da filan karşılaştığı) başka oyunlara
benzemiyor. Konyalılar gerektiğinde 10 stoper veya 10 ön stoper
olabiliyorlar. Böyle takımlara karşı dengede (ya da geride) giden
maçları oynamak zor. O yüzden Ziya Doğan ekiplerine karşı
galibiyeti bulursanız korumayı bilmeniz gerek. Beşiktaş’ın
gerilimli maçının olumlu hanesine yazılabilecek tek şeyse herhalde
şu: Sürekli rotasyon yaptığı için eleştirilen Schuster, bu kez
(mecburi değişiklikleri Cenk/Rüştü, Nobre/Guti hariç) G.Birliği
maçındaki düzenini bozmadı. Eğer (Konya’nın bile aklında olmayan)
ikinci Grajciar golü olmasa belki aynı düzen/aynı oyuncularla
kazanılmış iki seri galibiyet Beşiktaş’ta suların durulmasını
sağlayacaktı. Ama olmadı.
İnönü tamamen dolu. Taraftar koşarak gelmiş. Sevgili takımını
izleyecek. Ortaya koyduğu futboldan keyif alacak. Gollerle coşacak.
Futbolcusunu bağrına basacak.
Bitmiş bu iş! Ruhunu tamamen yitirmiş bir takım Beşiktaş. Konya
kendi kalesine golü atıyor Kartal kendisi de bir gol atarak öne
geçiyor ve bunu bile koruyamıyor. Böyle bir takımın kalkıp da
neyini eleştireceğiz. Neresinden tutarsan elinde kalır. Sefilleri
ortaya koyan bir gariban topluluk.
Quaresma ile Guti olmadan göze hoş gelen futbol oynayamayan
Beşiktaş, Guti'nin yokluğunda Quaresma'nın ayağına bakıyor.
Artık o da olmuyor. Dün gece Portekizli oyunda kaldığı süre içerisinde vasatı aşamadı. Peki Holosko ne zaman dikkat merkezine kaleyi alacak? Takım olarak madem bu kadar ileriye çıkıyorsun Aurelio çok mu gerekli?
Quaresma'nın geldiği günden bu yana düşen performansını
açıklamak bir hayli zor. Türk futbolunun karakteristik alıp
vermeyen özelliği ile açıklayabiliriz. Ernst'in geldiği günden bu
yana hiç kaybetmediği gücü ve direncini herkesin göstermediği
kesin... Beşiktaş'ı, radikal kararların alınacağı günler bekliyor.
Şampiyonluk şansları kalmadı. Bu kadar şampiyonluk adayı varken
buradan sezonu çevirmek imkansız gibi bir şey...