Yazarlar Schuster'i topa tuttu!
Beşiktaş'ın Başkent'te A.Gücü'ne mağlup olduğu karşılaşmayı değerlendiren spor yazarları Bernd Schuster'i hedef tahtasına koydular...
Ara dönemde kadrosunu güçlendiren Beşiktaş, küme düşme hattından uzaklaşmak isteyen Ankaragücü deplasmanında 1-0 yenilirken, spor yazarları sezonun en kötü Beşiktaş'ını seyrettiklerinde hemfikir.
Süper Lig'in 21. haftasında Ankaragücü'ne konuk olan
Beşiktaş, Guti ile Quaresma'nın yokluğunda sezonun en kötü oyununu
sergiliyerek 1-0 mağlup oldu. Futbol felsefesi ile destek gören
Schuster'e yönelik eleştiriler de gittikçe artmaya
başladı.
Guti ile Quaresma olmayınca, Beşiktaş tam bir Anadolu takımı gibi. Kimin ne yaptığı belli değil. Quaresma zaman zaman çok bencil oynasa da şöyle veya böyle takımına katkısı var. Guti ise Beşiktaş'ın olmazsa olmazı. Ama dün ikisi de yoktu. Ve Beşiktaş bizce şampiyonluğun dışında kaldı.
Şimdi Kiev maçları var. İşleri çok zor. Ama bu takım ne kadar eksiği olursa olsun, böylesine dezorganize oynamamalı.
Yapılacak şey çok basit. Schuster bu takımı anlayamamış. Kafasında bir hücum futbolu kavramı var. Ama ne gariptir ki, Beşiktaş'ın dün gece neredeyse tek bir gol pozisyonu yok. Schuster'li Beşiktaş bu işi götüremeyecek. Böylesine güzelim kadron olacak. Ama hocanın kaprisleri takımı geriye götürecek. İddia ediyorum; Bobo'yu kaprisinden oynatmıyor. Dün gece son yarım saatte de göstermelik sahaya soktu.
Bu maç Schuster'e mutlaka yeni fikirler vermeli. Bazı oyuncuların bir türlü yükselmeyen performansı artık hoşgörüyle karşılanmamalı. Son yarım saatteki oyun Beşiktaş'ın oyunu ve bunu gerçekleştirebilenler ile gerçekleşmeyenler ayırt edilmeli.
BU kadar çok duran top kullanan bir takımın bu alanda daha becerikli olması da bu tip oyunlarda bir gereksinim. Bobo-Almeida meselesine gelince.. Bobo oyun içinde daha aktif.
Topla ilişkileri daha iyi. Gol yüzdesi yüksek ve kolay kolay vazgeçilebilecek bir oyuncu değil. Bobo girdikten sonra dikkat edin ataklar daha olgun. Top daha fazla Beşiktaş'ın ayağında kaldı.
D.KIEV maçı öncesi bu maçta alınan skor bir hayâl kırıklığı . Ancak kesinlikle ölçü değil. Yabancı kısıtlaması olmadan o maçta sahaya çıkılacak olması Beşiktaş için bir avantaj. Ancak Fernandes ve Simao'nun oynamayacak olmaları da ciddi bir dezavantaj..
Buca maçındaki büyük şovun ardından ortaya alkışlanacak futbol koyamayan Beşiktaş, dün gece itibarıyla ligdeki şampiyonluk yarışından tamamen koptu. Ne var ki bu konjonktürde bu takımın gelecek senenin hazırlığını yaptığını savunmak iyimserlik olur. Beşiktaş ne bu ligi ne de gelecek senenin ligini oynuyor. Takımda herkes kendi telinde çalıyor. Takım oyunu oynayanlarla kendine oynayanların kötü bir örneği oluyorlar kimi zaman ve Ankaragücü maçında bir kez daha bunun örneğini yaşadık.
İki soruya cevap arayalım...
Bugünlerde kim olmak istemezdiniz?
Schuster olmak ister miydiniz?
Beşiktaş hep topa sahip oldu ama futbolda skoru yakalayacaksanız etkili olmak zorundasınız.Sadece topun sizde olması yetmiyor.
Bu savunmanın arkasına geçmek için yapılacak iki şey vardır futbolda. Ya bireysel becerilerinizi kullanacağınız dripling, ki bu alanda Quaresma'nın eksikliğini çok hissetti Beşiktaş, ya da kanatlardan çizgiye kadar inebilmek. Bu anlamda da savunma beklerinizin ön plana çıkması lazım. Zaten Schuster'in de, devrede İbrahim Üzülmez'i çıkarıp İsmail'i kullanmasının sebebi buydu. Ama bu iki anlamda da oyunu çözmeyi başaramadı Beşiktaş.
Bireysel olarak baktığımızda Beşiktaş'ın en iyisi olarak Fernandes'i gördüm. Çok etkisiz bir Almeida ile Nobre vardı.
Onlar kötü günlerinde olunca Beşiktaş 90 dakika boyunca pozisyon üretmekte bile zorlandı.
Özellikle oyunun böyle dar alanlara sıkıştığı ve sıkı savunma anlayışında oynayan rakiplere karşı Quaresma ile birlikte bir önemli isim de Guti. Quaresma birebirdeki bireysel becerisiyle, Guti de topu kullanmadaki yaratıcı pas oyunu ile çözebiliyor rakibi. Beşiktaş'ın bu ikiliden yoksun olmasının da rolü büyüktü.
Ankaragücü belki iyi futbol oynamadı ama sadece iyi savunma bazen yetebiliyor üç puanı almaya.
Ali Ece (Akşam): Yapma hocam yapma!
Beşiktaş, Ankara'ya adım attığı andan itibaren Schuster büyük bir
sevgiyle karşılandı. Bu sevginin birinci sebebi, Alman hocanın
uluslararası itibarı sayesinde getirdiği yıldızlar. İkincisi de son
iki maç hariç oynattığı her dakikası heyecanla dolu olan
futbol.
Ancak maçtan önce 'heykel tartışmaları'na konu olan Guti olmadığında Beşiktaş'ın futbolu, yarı tadında bile değil. Beşiktaş taraftarının maç görüntüleriyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvursa davayı çok rahat kazanacağı bazı 'futbolcumsuların varlığı' da en az 'Guti'nin yokluğu' kadar zarar verici!
Schuster'in kariyeri bir referans noktasıysa, milli takımımızın hocası Hiddink de en az o kadar önemli bir referans noktası. Hiddink'in Beşiktaş savunmasından milli takıma aldığı tek oyuncu olan İsmail kenarda otururken, Üzülmez'in oynaması en başta Delinho'nun emek abidesi kariyerine zarar veriyor ve şuna benziyor: Bir dayı, halı sahada oynayan yeğenlerinin maçına gelmeyen arkadaşının yerine son anda oynar ya ondan hallice bir vaziyet maalesef!
Ali Sami Alkış (Star): Quaresma ve Guti olmayınca, olmuyor!
Beşiktaş'ın kare ası Quaresma-Guti-Almeida-Simao'dan oluşur. Üçlü sacayağı Quaresma-Guti-Almeida'dır. İki temel direği ise, Quaresma ve Guti...
Dikkat edin; saydığım bu üç sıralamada da, Quaresma ve Guti var. Ama bu ikisi dün sahada olmayınca, neler olduğunu gördük.
Beşiktaş'ı "Amma transfer yaptı" diye herkesi şaşırtan da, öncelikle bu ikilidir. Onlar yoksa, Beşiktaş da yok. Aurelio, dar çaplı görev alanından uzaklaşmıyor; o kadarcık yerde bile ne kokuyor, ne bulaşıyordu... Simao da, babasının vefatıyla mazur görülecek bir durgunlukta oyuna başladı.
Turgay Demir (fotomaç): Guti'siz olmuyor!
Manzara çok açık, net. Rakip erken gol bulunca kapanmış, senin
hücumda çoğalman ve kalabalıklar arasında iyi top kullanman
lazım.
Sağdan, soldan kontrolsüz bindirmelerle ve Hilbert'in kötü ortalarıyla on kişilik savunma aşılır mı?
Garip bir inat bu ama garip olan yalnızca Schuster'in saçmalıkları değil. Takımın genelinde bir motivasyon problemi var gibi. Almeida neredeyse ceza sahası içinde hiç görünmedi, hep kenarlara kaçtı. Daha rahat top alacağı ölü bölgelerde dolaştı. İyi de arkadaş sen ceza sahasına girmezsen golü kim atacak? Portekizli golcü tek kelimeyle sahanın en kötüsüydü ve çıkması yerinde bir karardı. Bobo ve Ernst girince Beşiktaş baskıyı kurdu ama maçı çevirecek golü atamadılar. Sonuç: Guti yok, Beşiktaş yok!
Dikkat!.. Simao'nun pozisyonu penaltıydı. Beşiktaş aleyhine düdükler sürüyor maalesef.
Son cümle: Lig zaten gitmişti. Bu yenilgiyle Şampiyonlar Ligi hedefi de noktalandı. Bakalım Avrupa Ligi ve Türkiye Kupası'nda ne olacak?
Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Nerede o güzelim
takım?"
Guti yok, Quaresma yok Beşiktaş da yok" diyenlere kahkahalarla
gülerim. Simao yok mu, Almeida yok mu, Ferdandes yok mu? Hilbert
için en istikrarlı oyuncu denmiyor mu? Nobre, Aurelio sözüm ona
düzelmişlerdi. Bu kez yerlerde sürünüyorlardı. Defansın hali ne
öyle! İbrahimler iflasın eşiğinde. Ekrem defansın sağında
oynamasını zaten bilmiyor. Daha 1. dakikadaki Ankaragücü golünde
öne çıktı, Serdar Özkan'ı bomboş bıraktı. Serdar da bu ikramı
reddetmedi. Ekrem ne ofansif ne de defansif yönde varlık
gösteremedi.
Göklere çıkardığımız, seyir keyfi veren o Beşiktaş'ı ara ki bulasın. Hele ilk yarı tam bir facia. Karşı kaleye doğru dürüst gidemediler. Nobre'nin cılız kafa vuruşu dışında tek tehlike yaratamadılar. Bu bölümde Ankaragücü, farkı ikiye, hatta üçe de çıkarabilirdi.
Güven Taner (Star): Hücum da bitti
Takımın alışılmış bir hücum planlaması olmadığı için, Guti ve Quaresma oynamadığında bir boşluğa düşülüyor. Almeida önemli güç, ancak düşülen boşluk onu da verimsizleştiriyor. Duracağı yeri seçmenin şaşkınlığına kapılıyor. Hafta içinde bir saat milli maç oynadı, dün neredeyse yürüdü! Schuster'in maçı kurtarmak için yaptığı hamleler, İsmail, Bobo ve Ernst'i oyuna sürmekti. İkinci yarıdaki Beşiktaş ilk yarıya oranla baskılıydı, ancak bunun ana gerekçesi Ankaragücü'nün skoru koruma çabasıyla geriye yaslanmasıydı. Schuster elbette maçın akışı içinde daha iyiyi arayacak. Ancak bu arayışları daha çok takımı maça hazırlarken gerçekleştirmeli. Futbol bu denli temposuz, bu denli kırılgan oynanmaz. Durgunluğun nedeni ligde önemli bir hedefin kalmaması olabilir. Ne var ki olmamalı. Beşiktaş'ın hiçbir sıralama hedefi kalmasa, oynadığı maçı kazanmak gibi milyonlarca seveninin gönlünü hoş etmek gibi bir sorumluluğu bir hedefi olmalı.
Ömer Güvenç (Akşam): Ne üreten var ne
götüren
Beşiktaş bundan önce de mağlup oldu, hem de defalarca... Ama o
mağlubiyetlerin hemen hepsinde rakip kalede bolca pozisyon buldu,
şut yağmuruna tuttu, kısacası zevk verdi, her seferinde keyif
verdi.
Ama Beşiktaş dünkü mağlubiyetinde seyredenlerine ıstırap çektirdi. 'Beşiktaş yeniliyor fakat keyif veriyor' diyenler, dünkü maç için bunu söyleyemeyecekler. Siyah-Beyazlılar bir gol yedi ki evlere şenlik. İbrahim Üzülmez'in ortalatmaması gerekir, ortalattı! Ekrem'in rakibini arkasında unutmaması lazım, unuttu! Beşiktaş'ın eski futbolcusu da bu peş peşe gelen hataları affetmedi.
Adnan Aybaba (fotomaç): Gemi su alıyor
Nereden saldırırsanız saldırın bu takımın teslim olma şansı var mı?
Futbol adına birşey üretemiyorlar. Mücadele yok, kaybolmuş.
Allah aşkına şu laftan ben de sıkıldım; "Defans hatası!" Ne ilgisi var?
Gol yiyorsun 1. dakikada tamam defans hatası. 89 dakikada boyunca gol atamıyorsan bunun adı "Defans hatası" olabilir mi? Bu da şunu gösteriyor; takım olamamışsın.
Bütün handikap ve sorun burada yatmakta.
Bundan önceki haftalarda Beşiktaş hiç olmazsa rakibe karşı pres yapıp, boğuyordu. Bu da kayboldu.
Burada Ankaragücülü futbolcuları da tebrik etmemiz gerekiyor. Futbol adına bunu yapmamız gerekiyor. İnanılmaz sorunlar yaşıyorlar ama şu ortaya koydukları mücadele gücü ve futbolla alkışı hak ediyorlar.
Bu gemi su almaya başladı. Batmadan önleminizi alın.