Yazarlar Trabzonspor için ne dedi?
Ligin ikinci yarısında adeta duran Trabzonspor'u köşelerinde eleştiren spor yorumcuları şunları yazdı...
Süper Lig'in 20. haftasında sahasında ağırladığı Medical Park Antalyaspor ile 0-0 berabere kalan Trabzonspor, üç maçta yedi puan kaybederek şampiyonluk yarışında ağır bir darbe aldı.
Spor yazarlarının eleştirileri en az Trabzon kadar hakeme de yönelikti...
Trabzonspor gol yollarında o kadar sıkıntı içinde ki, savunmadan gelip kafa toplarına vuran Giray, takımın en fazla pozisyona giren oyuncusu ise gerisini siz düşünün...
Üstelik, Trabzonspor'un bu kez seyirciye bahane bulma şansı da yok...Müthiş bir seyirci... Başından sonuna kadar coşkulu, istekli bir seyirci...Ama becerikli ayaklar, ustalar golcüler suskun...Kabul edelim ki, çanlar Trabzonspor için çalıyor...
Ancak üzüldüğüm bir durum var...
Büyükler puan kaybettikçe, yanlışlarını, eksiklerini arıyoruz da, rakibin mücadelesini, dayanışmasını, oyun anlayışını görmezden geliyoruz. Yani 'rakibe saygı' da kusur ediyoruz.
Trabzonspor belki daha doğru 11’le sahaya çıkabilirdi. Bordo-Mavili futbolcular daha sakin ve bilinçli olabilirdi. Girdikleri pozisyonları değerlendirebilirlerdi. Şenol Güneş forvette daha çabuk değişiklik yapabilirdi. Bütün bu saydıklarım Trabzonspor’un kendi iç sorunları. Asıl konu Trabzonsporlu futbolculara yapılan yüzden fazla faulün hepsi masum fauller miydi? Hüseyin Göçek’in eli sarı kartına gitmedi.
Maçın son dakikasında Djiehoua’ya yapılan harekete faul veriyorsan, aynı yerde ilk yarıda Burak Yılmaz’a yapılan harekete neden penaltı çalmıyorsun, İstanbullu hakem Hüseyin Göçek.
MHK Başkanı Oğuz Sarvan’a sesleniyorum. Trabzonspor’un kritik maçına İstanbullu hakemi verebiliyorsun. Hadi bakalım Fenerbahçe’nin kritik maçına Trabzonlu hakemi verebilecek misin? Bu işin takipçisi olacağım.
İşler kötü gitmeye görsün. Ne moral kalıyor, ne özgüven. Bir bakmışsın şampiyonluğun en güçlü adayı iken tepetakla olmuşsun. Aradaki puan farkı üç haftada kapanmış, liderlik unvanı averaja kalmış!
Kim derdi ligin ilk yarısını açık ara önde bitiren, rakiplerine parmak ısırtan Trabzonspor üç haftada böylesi bir çöküş yaşayacak. Aslına bakarsanız Perşembe’nin gelişi Ankaragücü maçından belliydi. Ardından önemsenmeyen kupa sınavı ve bordo-mavili takımın ruhuna aykırı Fenerbahçe yenilgisi.
Görünen o ki, Şenol Güneş’in öğrencileri şampiyonluk stresini, beklentileri ve sorumluluğu kaldıracak kapasiteye henüz ulaşmamış. Giderek artan bir telaş ve puan yitirme korkusunun en açık kanıtı, dünkü Antalyaspor maçı oldu.
Bu maç bir kez daha gösterdi ki Trabzonspor'da düşüş devam ediyor. Oyuncuların özellikle maçın ikinci yarısında, gerek fiziksel gerekse mental anlamda iyi oldukları söylenemez. Bazı oyuncularda özgüven yoksunluğu ise ilerleyen haftalarda Trabzonspor'un başını çok ağrıtacağa benziyor. Üzerinde durulması gereken en önemli konu ise iki noktada alınan başarısız sonuçlardan sonra oluşan 'krizin iyi yönetilmediği apaçık ortada. Hakem Hüseyin Göcek'in iyi bir yönetim gösterdiği söylenemez. Verdiği ya da vermediği faul kararlarının çoğunda hatalıydı.
Arkada ortada işlerin hoş, ön tarafta boş olduğunu atağı sonlandırmada Trabzonspor'un eksik kaldığını tarif etmiştik. Bireysel yetersizliğin tek çaresi değiştirmekti. İşte onu yapamadı Trabzonspor.
Şimdilik puan kaybı ile ödenen bedel, dilerim hedeften kopmaya kadar gitmez. Öncekilerin aynısıydı. Kopya kağıdı gibi. Oynadıkça "Umut'a gol attırmak zor iş." Burak katıldı ona dün akşam. Bir devre bitti bir olumlu hareket yapmadılar. Ne bir pas, ne bir şut, ne bir top kapma. Oynandıkça diğerlerinin inancı kalmıyor. Orta yapsam, pas atsam ne olur deyip olmadık işlere dalıyorlar. Son bölüm çizgi dışı oynandı. İki kenar iptal oldu. Sadece merkezden, direkt kalenin karşısından o kalabalığı delme inadına girdi Trabzonspor. Ayar bozukluğu apaçık görüldü o anlarda. Anladığım o ki yine düz yolda takılacak bir taş buldu Trabzonspor. İşte bundan sonrası çok zor. Sadece puan kaybetmedi Trabzonspor. Taktiğine, sistemine inancı kalmadı. Hepsinden önemlisi rakiplere karşı ürkütücü bir hali kalmadı.