Yazarlara göre Beşiktaş yine şanslıydı
Spor yazarları siyah beyazlı takımın ilk açtaki şansının rövanşta da sürdüğünü düşünüyor...
Ziraat Türkiye Kupası yarı finalinde 3-0'ın rövanşında
Gaziantespor ile 2-2 berabere kalan Beşiktaş, yine futbol olarak
spor yazarlarını tatmin etmeyi başaramadı.
Spor yazarları Beşiktaş için köşelerinde şu çarpıcı yorumlarda bulundular...
"3-0’lık ilk maçın ardından Beşiktaş aslında final biletini almıştı. Bunu hem G.Antepliler hem de Beşiktaşlı futbolcular çok iyi biliyordu. Erken gelen golün getirdiği heyecan ‘Acaba?’ sorusunu aslında sadece birkaç dakikalığına akıllara getirdi. Ve işin doğrusu kamuoyundaki genel inanışın aksine Beşiktaş 5-2’lik bir toplam ile aslında çok da rahat geçti turu..
Her iki karşılaşmanın ikinci yarısında da inanılmaz goller kaçırmasına rağmen.. 2-3 futbolcunun mücadele gücü, 2-3 futbolcunun kalitesi ve büyük takım özgüveni siyah-beyazlıları finale getirdi. Finalin havası rakip kim olursa farklı olur. Ancak saha içi organizasyonu ve oyun disiplini konusunda sanıyorum Tayfur Havutçu’nun da endişeleri vardır. Zaman zaman oyun içinde yaşanan kopukluklar, yardımlaşma eksikliği ve kanat beklerinin pozisyon hataları Beşiktaş’ın mutlaka düzeltilmesi gereken zaafları olarak göze çarpıyor."
Gaziantepspor maça öyle bir başladı ki, golü erkenden attı hatta ikiyi ve üçü de bulabilirdi. Ev sahibi ilk 15 dakika müthiş oynayarak, Beşiktaş’ı sahasına hapsetti. Kartal, değil G.Antep kalesine gitmek, nefes bile alamıyordu... Herhalde Tolunay Hoca da kenarda hayıflanıyordu; “İlk maçta niye bu kadar farklı yenildik?” diye.
"Bu kadar sükseli bir takımın en azından final oynaması gerekirdi ve oynuyorlar. Yıldızların harman olduğu "Beşiktaş yılının" en güzel hasadını topladılar. Bir sezon içinde bu kadar yetenekli oyuncuya sahip olup da bir adım gelişemeyen bir takım için ne denir. Sanırım bu Beşiktaş'ı son model bir telefonun sadece "yes" tuşunu kullanan adama benzetmek mümkün. Tüm fonksiyonlarını çalıştırmak için bir parça çalışmak, kafa patlatıp, düşünce tembelliğinden kurtulmak gerekir."
[page_end]
"Öncelikle şunu söylemeli: Şayet içimizde bir “futbol vicdanı” varsa, Ziraat Türkiye Kupası’nın dört yarı finalisti de hem finale, hem de büyük ödüle layık takımlardır. Lig’de zirveye oynayanların dışındakilere baktığınızda bu gerçeği görebilirsiniz. Her birini ötekilerden ayıran farklılıkları var. Gaziantep’teki yarı final rövanşına dönersek. Olcan Adın’ın golü (Dk.5), tam da bir Kupa maçından beklenebilecek şeyleri vaat ediyordu. Gaziantep kalan iki farkı indirmek, kapatmak adına müthiş baskı oluşturabilir, zengin ve kaliteli kadrosuyla Tolunay Kafkas’ın hatırlattığı Galatasaray-Neuchatel örneğinden bir Antep versiyonu çıkarabilirdi. Biz de kendi adımıza bu futbol başkaldırısından, isyan ve hak arama oyunundan mutlu olurduk. Açık kanalda seyirci futbola doyardı."
"İbrahim Toraman, sarı kart sınırındaydı. Maçta sarı kart görmesi halinde finalde oynayamayacaktı. Ancak sarı kartı gördü ve İbo maalesef final maçında yok. İbo'nun finalde oynaması için yapması gereken; ya ikinci sarı karttan kırmızıyı, ya da direkt kırmızı kart görmesi gerekiyordu. Kart görmek için son dakikaya kadar bekledi. Hatta son saniyede rakibine arkadan sarı kartlık bir hareket bile yaptı. Topun önünde durdu, ama Kuddusi Müftüoğlu, sarı kartını çıkartmadı. Oysa Antep, serbest atış kullanırken topun önünde ısrarla dursa ikinci sarı kartı görecekti. İbo dedi ki; nasılsa uzatmalarda görürüm... Ama Müftüoğlu uzatma yapmadan ve İbo'da sarı kart görmeden maç bitti. İbo, son dakikaya niye bırakıyorsun kardeşim? 80'de gör ne olur ki? Sen olmasan o maç 2-2'den 6-2'ye mi gelecek? Bak şimdi finalde yoksun, elinde de stoper olarak bir tek Sivok var."
Tolunay Kafkas üç golle yenildikleri ilk maç sonrasında “Bunu Beşiktaş başardı ise biz de başarabiliriz” demişti. Daha o an rövanşın oyun ilkesinin ne olacağını da söylemiş oldu. Tempolu ve atak oynayacaktı. Başka yolu yoktu. En az 4 gol bulmalıydı. İlkinin erken olması da gerekiyordu.
Beşiktaş’ın oyun ilkesi ‘ilk maçı 0-0 bitmiş gibi’ görmekti! Bir gol bulmalıydı, ama aceleye de gerek yoktu bunun için. Gol yememiş olmak, atma gereğini de öteleyecekti.
Gaziantep için ilk 20 dakika çok önemliydi. Erken gol bulmayı hedefleyen ve müthiş baskıyla bunu başaran kırmızısiyahlılar, Beşiktaş'ın yaşadığı şok sırasında ikiyi bulmak için de büyük baskı kurdular. Yalçın'ın düşürüldüğü pozisyonda Müftüoğlu penaltıyı çalsa bu maç Beşiktaş için de çok zor hale gelebilirdi. Kanatlardan yüklenen Gaziantep, ilk dakikalarda Beşiktaş'ı sürkilase etti. Simao ve Quaresma'dan sıfır destek alan İsmail ve Ekrem resmen koridor oldu. Tolunay hoca, sağ kanattan yapılan ortaların adresi olarak arka direği belirlemişti. Ekrem'in boy dezavantajından faydalanmayı hedefledi sanırım.
Sağ kanattan yapılan her orta, arka tarafta Olcan'la buluştu. Ev sahibini umutlandıran gol de böyle geldi zaten.
Hemen belirteyim... Olcan çok yetenekli bir futbolcu, özellikle bu sezon müthiş oynuyor. İkinci golü muhteşemdi. En az onun kadar yetenekli olan Cenk Tosun ise dün ortalarda pek görünmedi.
Spor yazarları Beşiktaş için köşelerinde şu çarpıcı yorumlarda bulundular...
"3-0’lık ilk maçın ardından Beşiktaş aslında final biletini almıştı. Bunu hem G.Antepliler hem de Beşiktaşlı futbolcular çok iyi biliyordu. Erken gelen golün getirdiği heyecan ‘Acaba?’ sorusunu aslında sadece birkaç dakikalığına akıllara getirdi. Ve işin doğrusu kamuoyundaki genel inanışın aksine Beşiktaş 5-2’lik bir toplam ile aslında çok da rahat geçti turu..
Her iki karşılaşmanın ikinci yarısında da inanılmaz goller kaçırmasına rağmen.. 2-3 futbolcunun mücadele gücü, 2-3 futbolcunun kalitesi ve büyük takım özgüveni siyah-beyazlıları finale getirdi. Finalin havası rakip kim olursa farklı olur. Ancak saha içi organizasyonu ve oyun disiplini konusunda sanıyorum Tayfur Havutçu’nun da endişeleri vardır. Zaman zaman oyun içinde yaşanan kopukluklar, yardımlaşma eksikliği ve kanat beklerinin pozisyon hataları Beşiktaş’ın mutlaka düzeltilmesi gereken zaafları olarak göze çarpıyor."
Gaziantepspor maça öyle bir başladı ki, golü erkenden attı hatta ikiyi ve üçü de bulabilirdi. Ev sahibi ilk 15 dakika müthiş oynayarak, Beşiktaş’ı sahasına hapsetti. Kartal, değil G.Antep kalesine gitmek, nefes bile alamıyordu... Herhalde Tolunay Hoca da kenarda hayıflanıyordu; “İlk maçta niye bu kadar farklı yenildik?” diye.
"Bu kadar sükseli bir takımın en azından final oynaması gerekirdi ve oynuyorlar. Yıldızların harman olduğu "Beşiktaş yılının" en güzel hasadını topladılar. Bir sezon içinde bu kadar yetenekli oyuncuya sahip olup da bir adım gelişemeyen bir takım için ne denir. Sanırım bu Beşiktaş'ı son model bir telefonun sadece "yes" tuşunu kullanan adama benzetmek mümkün. Tüm fonksiyonlarını çalıştırmak için bir parça çalışmak, kafa patlatıp, düşünce tembelliğinden kurtulmak gerekir."
[page_end]
"Öncelikle şunu söylemeli: Şayet içimizde bir “futbol vicdanı” varsa, Ziraat Türkiye Kupası’nın dört yarı finalisti de hem finale, hem de büyük ödüle layık takımlardır. Lig’de zirveye oynayanların dışındakilere baktığınızda bu gerçeği görebilirsiniz. Her birini ötekilerden ayıran farklılıkları var. Gaziantep’teki yarı final rövanşına dönersek. Olcan Adın’ın golü (Dk.5), tam da bir Kupa maçından beklenebilecek şeyleri vaat ediyordu. Gaziantep kalan iki farkı indirmek, kapatmak adına müthiş baskı oluşturabilir, zengin ve kaliteli kadrosuyla Tolunay Kafkas’ın hatırlattığı Galatasaray-Neuchatel örneğinden bir Antep versiyonu çıkarabilirdi. Biz de kendi adımıza bu futbol başkaldırısından, isyan ve hak arama oyunundan mutlu olurduk. Açık kanalda seyirci futbola doyardı."
"İbrahim Toraman, sarı kart sınırındaydı. Maçta sarı kart görmesi halinde finalde oynayamayacaktı. Ancak sarı kartı gördü ve İbo maalesef final maçında yok. İbo'nun finalde oynaması için yapması gereken; ya ikinci sarı karttan kırmızıyı, ya da direkt kırmızı kart görmesi gerekiyordu. Kart görmek için son dakikaya kadar bekledi. Hatta son saniyede rakibine arkadan sarı kartlık bir hareket bile yaptı. Topun önünde durdu, ama Kuddusi Müftüoğlu, sarı kartını çıkartmadı. Oysa Antep, serbest atış kullanırken topun önünde ısrarla dursa ikinci sarı kartı görecekti. İbo dedi ki; nasılsa uzatmalarda görürüm... Ama Müftüoğlu uzatma yapmadan ve İbo'da sarı kart görmeden maç bitti. İbo, son dakikaya niye bırakıyorsun kardeşim? 80'de gör ne olur ki? Sen olmasan o maç 2-2'den 6-2'ye mi gelecek? Bak şimdi finalde yoksun, elinde de stoper olarak bir tek Sivok var."
Tolunay Kafkas üç golle yenildikleri ilk maç sonrasında “Bunu Beşiktaş başardı ise biz de başarabiliriz” demişti. Daha o an rövanşın oyun ilkesinin ne olacağını da söylemiş oldu. Tempolu ve atak oynayacaktı. Başka yolu yoktu. En az 4 gol bulmalıydı. İlkinin erken olması da gerekiyordu.
Beşiktaş’ın oyun ilkesi ‘ilk maçı 0-0 bitmiş gibi’ görmekti! Bir gol bulmalıydı, ama aceleye de gerek yoktu bunun için. Gol yememiş olmak, atma gereğini de öteleyecekti.
Gaziantep için ilk 20 dakika çok önemliydi. Erken gol bulmayı hedefleyen ve müthiş baskıyla bunu başaran kırmızısiyahlılar, Beşiktaş'ın yaşadığı şok sırasında ikiyi bulmak için de büyük baskı kurdular. Yalçın'ın düşürüldüğü pozisyonda Müftüoğlu penaltıyı çalsa bu maç Beşiktaş için de çok zor hale gelebilirdi. Kanatlardan yüklenen Gaziantep, ilk dakikalarda Beşiktaş'ı sürkilase etti. Simao ve Quaresma'dan sıfır destek alan İsmail ve Ekrem resmen koridor oldu. Tolunay hoca, sağ kanattan yapılan ortaların adresi olarak arka direği belirlemişti. Ekrem'in boy dezavantajından faydalanmayı hedefledi sanırım.
Sağ kanattan yapılan her orta, arka tarafta Olcan'la buluştu. Ev sahibini umutlandıran gol de böyle geldi zaten.
Hemen belirteyim... Olcan çok yetenekli bir futbolcu, özellikle bu sezon müthiş oynuyor. İkinci golü muhteşemdi. En az onun kadar yetenekli olan Cenk Tosun ise dün ortalarda pek görünmedi.