Yazarlardan A Milli Takım yorumu
Rıdvan Dilmen, Mehmet Demirkol, İkbal Kacabı ve Sergen Yalçın, Milli Takım'ın Fildişi Sahilleri karşısında oynadığı futbolu analiz etti.
Rıdvan Dilmen: Bu sistem tutmadı (Milliyet)
Fildişi’ne verilen pozisyonları İspanya’ya verirseniz onlar
cezayı hemen keserler. Bu maçı iyi analiz etmek gerekir
İspanya maçı öncesi Milli Takımımız için çok iyi bir sınav oldu
Fildişi Sahili mücadelesi. Belki iyi futbol oynanmadı ama geleceğe
yönelik önemli dersler çıkarılacak bir doksan dakikaydı.
Dün gece şunu gördük ki bu sistemimiz İspanya gibi iyi pas yapan
takımlara karşı ciddi arızalar verecek. Nedeni de Fildişi de ayağa
pas yapan, rakibi yoran, arkadan iyi bindirmelerde bulunan bir
takım. Bu takıma karşı bu kadar zorlanıyorsak, İspanya önünde bu
sistemle oynamamız büyük risk olacaktır.
Bakıyorsunuz Mehmet Aurelio’nun önünde oynayan beşliden Gökhan Ünal dışında kimse iş yapamadı. Ne Tuncay’ı, ne Arda’sı, ne Hamit’i, ne Semih’i, sonradan girenler de dahil hiçbiri takıma katkı sağlayamadı, orta alana destek olamadı, hücum bölgesinde etkisiz kaldı. Rakibin pas trafiği milli takımı hem yordu, hem de bozdu. Kısacası 4-3-1-2 tutmadı. Orta alanda Mehmet tek başına kalınca, diğer oyuncular top yapamayınca sıkıntı yaşadık.
Bu tabloya baktığımız zaman aslında kendimizi görmemiz,
eksiklerimizi tartmamız açısından yukarıda da belirttiğim gibi
şahane bir uyarı aldık. Topu iyi kullanan Fildişi bize iyi bir ders
verdi. Oyuna çok iyi hükmettiler. Futbolda ancak pas yapabildiğiniz
zaman rakibi yorabilirsiniz. Biz bunu başaramadık, rakip bu işi iyi
yerine getirdi. Özellikle ikinci yarı üzerimize çok rahat ve etkili
geldiler.
Sadece bir gol bulmaları bizim için bir şans olsa da Fildişi’ne
verilen pozisyonları İspanya’ya verirseniz onlar cezayı hemen
keserler. Bu maçı iyi analiz etmek gerekir. Bugün aldığımız
dersleri iyi değerlendirmemiz lazım. Çünkü önümüzde fazla bir zaman
kalmadı.[page_end]
Mehmet Demirkol: 45 dakika (Milliyet)
[page_end]İlk yarıyı iyi bir sınav olarak görüp ikinci yarıyı yok varsaymak istiyorum. Tabii Fildişi’nin oyun karakterinin de İspanya’ya hiçbir benzerliğinin olmadığını söylemek lazım.
İlk yarıdaki rüzgârın da yardımıyla yapılan ön alan presi dün
Milli Takım’ın en çok övülmesi gereken yönü. Rakibin top yapmasını
ve sakin oyununu çokça bozmayı başarıp pozisyonlar da bulduk.
Yine rüzgârın da yardımıyla orta sahanın Semih’in desteğiyle
ileride top tuttu ve çabuk geri dönüşleri Gökhan-Servet-Aurelio
üçgenini neredeyse hatasız yaptı.
İkinci yarıda özellikle Tuncay ve Semih’in oyundan alınışıyla
ileride topu tutabilme ve pas dağıtımında sorun yaşandı. Emre’nin
performansının takımın oldukça gerisinde kalışıysa üstünlüğü rakibe
verdi.
Ben ilk yarıyı iyi bir sınav olarak görüp ikinci yarıyı yok
varsaymak istiyorum. Tabii Fildişi’nin oyun karakterinin de
İspanya’ya hiçbir benzerliğinin olmadığını söylemek lazım. Onlar
bambaşka bir pas temposuyla oynuyorlar. Önde basmakla rakibi
sindirmek ne Madrid’de ne de İstanbul’da kolay olmayacak. Çünkü
rakip belki de tarihin en hızlı top çeviren ve en geniş alanda
yüksek pas yüzdesiyle oynayan takımlarından biri. Mart sonunda
başka bir boyuta geçmek gerekecek.
Bu yüzden her maçın kendi karakteri vardır. Bizimkiler de İspanya
maçında başka bir boyutta mücadele edebilir diyerek kısaca
millileri bireysel olarak değerlendirelim:
Gökhan’ın gol vuruşu, Kayseri’de Trabzon’a attığına benziyor. Halilhodzic ona olan aşkını o maçtan sonra ifade etmişti. Buluşma yine kalp kırıcı oldu.
Servet ve Gökhan: Önlerinde iyi bir orta sahayla dünya çapında, dağınık bir orta sahayla içler acısıydılar. Onların suçu yok. Semih kariyerinde ilk kez paslanma tehlikesi geçiriyor. Yine de ayağına çok hakim ve pas yüzdesi yüksek bir pivottu. Ama o daha iyi olmalı.
Tuncay çok daha akıllı oynuyor. Son dönemde milli takımda
canlandırdığı eski hırslı karakter dün yoktu, ama yine de takımın
en iyilerindendi.
Caner yeni mevkiinde hata yapmamak için oynadığından fazla ileri
çıkmadı dolayısıyla ondaki parlak cevheri göremedik.
Hamit maalesef hızlı akınların hızını kesen adam oldu. Topu
kontrol etmek için fazla dürttü. Eski akıcı oyunu yoktu. Volkan
yine acayip kurtarışlar ve acayip sakarlıklar arasında gelip gitti.
Drogba’nın kariyerinin belki de en düşük isabetli şut yüzdesiyle
oynayışı şansı oldu.
Ve Mehmet Aurelio, onsuz olamayacağımız tek adam galiba o. Takımın
kilit taşı. Çekersen yıkılırız.[page_end]
Sergen Yalçın: Emre'ye mesaj: (Vatan Gazetesi)
[page_end]Bu tip hazırlık maçlarına konsantre olmak kolay iş değil.. Biz de zamanında aynı sıkıntıyı yaşardık.. Herkesin hafta sonunda önemli maçı var, dolayısıyla korakor mücadele görmek, pozisyon zenginliği izlemek hemen hemen imkansız oluyor.. Dolayısıyla ne fazla abartacağımız, ne de önemsiz göreceğimiz bir maçtı.. Kötü oynamamıza rağmen, kişisel beceriden gelen bir golle yakaladığımız üstünlüğü son dakikada kaybettik. Ama en azından yenilmedik. Hazırlık maçlarında genelde sıkıntı çektiğimizi düşünürsek bu bir aşamadır.
Zevksiz ve temposuz maçın kontrolü genelde Fildişi’ndeydi.. Onları yabana atmak imkansız, çünkü son Afrika Kupası’nda Mısır’a finalde kaybettiler.. Yani Afrika’nın 2 numaralı takımı onlar.. Gecenin en göze hoş gelen ikilisi Servet ile Drogba’ydı.. Servet’in 2006 elemelerinde 3 gol atan Shevchenko karşısında ne hallere düştüğünü hatırlayan biri olarak 3 yılda kaydettiği aşamaya şapka çıkartıyorum..
HELAL OLSUN SERVET
Drogba, Chelsea’nin ve Premier Lig’in en önemli golcülerinden biri.. Fiyatı 40 milyon Euro.. Böylesine üst düzey bir santrfor karşısında olağanüstü bir performans gösterdi Servet.. Drogba’nın 91. dakikada bulduğu golden sonra ne kadar büyük sevinç yaşadığını farkettiniz mi? Sanki Dünya Kupası finalinde gol atmış kadar oldu.. Bu, Servet’in maç boyunca onu ne kadar bunalttığının bir göstergesi..
Türkiye'nin göz dolduran öteki isimleri ise Tuncay ile Aurelio oldu.. Tuncay tek golün hazırlayıcısı olmanın dışında mücadeleyi ciddiye aldı.. Kaleci Volkan son 10 dakikaya kadar son haftalardaki ‘kurtarıcı’ rolünü üstlendi.. 3 kritik top çıkardı.. Ama biz oyundan düşüp, Fildişi gol için saldırdıkça açıklar verdi, yan top çıkışlarında dengesizlikler yaptı..
Fatih Hoca’nın önemli mesajlar çıkarması gerekiyor ikinci yarıdaki görüntüden.. Çünkü doğru dürüst 3 pas bile yapamadık.. Gökhan Ünal’ın attığı golde uzaktan çekilmiş bir şutla geldi.. Başka pozisyona bile giremedik.. Organizasyon sıkıntımız, devrede Arda-Tuncay-Semih üçlüsü çıkıp Kazım-Emre-Sabri girmesiyle iyice belirginleşti.. Özellikle orta sahada Aurelio dışında savunma yapan adamımızın bulunmaması, Fildişi’nin oyunu kalemize yığmasını sağladı.
BU KEZ ŞANS YOKTU
Topu alan defansla karşı karşıya kaldı.. Allahtan Fildişi fizik gücü yüksek olmasına karşın bitirici vuruşlar yapma açısından çok da güçlü olmayan bir ekip.. Bizimle çok iyi boğuşup üstünlük sağladılar ama sakarlıkları yüzünden galip gelemediler.. Sol kanatta Caner’in oynamasını garipsedim mesela. Caner gibi hücum özellikleri ağır basan bir adam yerine Türkiye’de solbek yok mu?
Terim, Emre konusunda bazı kararlar alma arefesinde gördüğüm kadarıyla.. Düne kadar onsuz sahaya çıkmıyordu.. Bu sefer Tuncay’ı kaptan yapıp, Emre’yi sonradan oyuna soktu.. Buradaki mesaj çok net: “Emre eğer aklını başına devşirmezsen Milli Takım’ı zor görürsün” demek istiyor. Emre’nin de artık kendisini toparlaması ve şu kontenjan senatörü görüntüsünden kurtulup ekstra katkılar yapan bir yıldıza dönüşmesi gerekiyor.. Kısa sürede performansını yükseltmezse, ilerde bugünleri bile arayacak.. Özel maçta bile ne yapıp edip sarı kart görmesi bile endişe verici...
Sonuç olarak ilk yarı daha derli toplu, ikinci devre dağınıktık. Bunda da orta sahamızın düşmesi ve ileride iyi top tutan Semih’in oyundan çıkması etkili oldu. Euro 2008’de hep son dakika atardık, bu kez de biz son anlarda üzülen taraftık.[page_end]
İkbal Kabacı: Milli Takım (İnternetspor)
[page_end]İzmir’de oynanan Fildişi Sahili takımıyla berabere kaldık. Ben maçın oyunundan çok başka konuda yorum yapacağım.
Antrenman öncesi röportaj veren Fatih Terim, TRT muhabirinin “Trabzonspor’dan ay-yıldızlı ekibe tek futbolcu çağrılmasıyla ilgili tepkiler üzerine görüşünün sorulmasına sinirlenmiş.
Ve “Hepiniz aynısınız. Esas rahatsızlığı sizde aramak lazım” demiş.
Terim kendini bu ülkede eleştirilmeyecek, her hareketi doğru bulunacak kararları kanun sayılacak kral gibi görüyor .Hatta kraldan çok kralcı profilini çiziyor.Bu da hiç ama hiç sempatik olmuyor.
Aslında hepiniz aynısınız derken “Aklın yolu birdir” mantığıyla hatalı olduğunu itiraf ediyor. Kendisiyle çelişiyor.
Türbinler”KIRMIZI-BEYAZ”diye bağırdı. Fakat gelin görün ki sahada kırmızı beyaz yoktu. Turkuaz renkli bir takım vardı. Türkuazın anlamı falanı filanı olabilir .Ben onu bilmem.
Arjantin Milli takımı mavi-beyaz boyuna çizgili formasıyla çıkar maçlara. Yıllardan beri böyledir. Başka model ve renk göremezsiniz . Bizlere ezberlettirilmiştir. Çocuklara sorsanız söylerler. Kafaları karışmaz.
Almanya , Brezilya,Fransa,İngiltere,Hollanda hep aynı klasik milli formalarıyla çıkarlar.Bir klasiktirler.
N e yazık ki bizim ezberimiz bozuldu.
AY –YILDIZLI formalarımız nostalji oldu.
Bayrağımızın rengi KIRMIZI-BEYAZI istiyorum. Dünya ülkelerine bu rengi ve formayı belleklerinden hiç çıkmayacak şekilde kazınsın istiyorum.
Diğer bir harekette de İSTİKLAL MARŞIMIZDA futbolcularımızın duruş şekliyle ilgili.
Bu ne cüretlik,
Bu ne tarihi bilmezlik,
Bu ne küstahlık,
Bu ne ATALARIMIZA saygısızlık,
Bu ne haddini bilmezlik.
Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.