Yazarlardan Beşiktaş analizi..
Sivasspor beraberliğinin ardından Kayserispor'u deviren Beşiktaş zirve takibini sürdürürken, yazarlar maçla ilgili şu yorumlarda bulundu.
Güven Taner (Star): Dönüm noktası
gerginliği
Bir dönüm noktası, bir kırılma noktası, bir tutunma noktası, bir
başlangıç noktasıydı bu maç Beşiktaş için. Ligin ilk yarısında da
Kayseri mücadelesine değin lider gelmişti Beşiktaş. Ondan sonraki 9
maçta 27 puanın 14'ünü yitirmek gibi çok çok kötü bir yarış
çıkarmıştı. İşte buradan gelen endişeyi kırmaktı ilk hedef.
Kazanmak yalnızca üç puanı değil yanı sıra güveni, inancı, yarışma
gücünü getirecekti, pekiştirecekti.
Kayseri ligin en az gol yiyen takımıydı. Ancak şu da vardı: Bu gol
sevmez takım 17 golün 9'unu son 8 maçta yemişti! Son 8 maçın
rakamları ve form grafiği káğıt üzerinde Beşiktaş'ı şanslı
gösteriyordu. İlk yarının akışı da Beşiktaş'ı öne çıkardı. Ne var
ki Beşiktaş, pozisyon üretmede ne denli yeterli ise son vuruşlarda
o denli yetersiz kaldı.
Orta alandaki savaşım gücü Beşiktaş'ın daha üstün görünmesine neden
olan ağırlıklı faktördü. Beşiktaş'ın hücum etkinliğini artıran
önemli faktörlerden biri de Yusuf'un verim gücü oldu. Ancak
mücadelenin akışına giderek hakem Özkalfa'nın sarı kart ölçümleri
de damga vurdu. Toraman'a daha başlangıçta gösterdiği sarı kart da,
Ali Turan'ı sahadan çıkaran ikinci sarı da kolay gösterilecek
kartlar değildi. Özkalfa'nın bir de korner atışı yapan oyuncunun
topla 2 kez oynamasını göremeyişi var ki...
Sergen Yalçın'ın yorumu bir sonraki
sayfada..[page_end]
Sergen Yalçın: Bu statta şampiyon kokusu var
(Vatan)
Takım olan, takım savunmasının en iyi örneklerini sergileyen
Beşiktaş emin adımlarla şampiyonluğa yürüyor... Dün, Bobo’nun gol
kaçırma rekoru kırdığı, Nobre’nin en etkisiz kaldığı maçta, sazı
eline alan sorumluluk üstlenen isim Yusuf oldu. Tecrübeli oyuncu,
Serdar Özkan’ın verdiği desteğe hiç itiraz etmedi. Hem ondan gelen
mükemmel pasla 3 puanı getiren golü attı, hem de Bobo-Nobre
ikilisinin gol açığını kapattı. Yusuf tercihi çok doğruydu ve sırf
bu tercihi nedeniyle Denizli’ye ‘bravo’ demek gerekir..
Mustafa Hoca ligin en iyi savunma yapan takımlarından Kayserispor’a
karşı sahaya elindeki en iyi onbiri sürdü. Ve istediği zamanda da
golü buldu. Bu kadro maçın hemen başında müthiş bir baskı kurdu.
Zaman zaman etkisini yitirse de maçın sonuna kadar devam eden bu
baskı Beşiktaş’ın agresif oynamasını, rakibe çok fazla boş alan
bırakmamasını ve beklediğinden de fazla pozisyon bulmasını sağladı.
Kayserispor’a önde basan Kartal son haftalardaki en az pas hatasını
bu maçta yaptı. Tabii bunda rakibin 10 kişi kalmasının da etkili
olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Dün en net görüntü Beşiktaş’ın
fizik gücündeki üstünlüğüydü. Bu sayede Kayserispor’a pozisyon
vermediler. Olanlar da karambolden öteye gitmedi. Kayserispor
Beşiktaş’ın baskısına yanıt veremedi. Kırmızı kart ve gol üst üste
gelince Kayseri geri dönemedi. Ama maçın kaderini kırmızı kart
belirledi.
İşte o kırmızı kart Beşiktaş’ın ekmeğine yağ sürdü.
Siyah-beyazlılar Kayseri’nin eksik kalmasıyla baskılı oynama
planlarını çok daha kolayca uyguladılar. Hatta uzunca bir süre tek
kale oynadılar desek yalan olmaz. Ne var ki, son vuruş sıkıntısı
dün de Beşiktaş’ın bir numaralı sorunuydu. Nobre ve özellikle Bobo
gol kaçırma yarışına girdi. Anormal düzeyde bir cömertlik içinde
kaçırdıkça kaçırdılar. Bobo bunlardan birini gole çevirebilse 10
kişi oynayan Kayserispor iyice oyundan düşecek, direnci kırılacak
ve Beşiktaş farka gidebilecekti. Ama olmadı. İyi ki Yusuf vardı da
emekler boşa gitmemiş oldu.
Yusuf bu maçın en önemli ismiydi. Özellikle Kayserispor eksik
oynamaya başladıktan sonra tam bir ‘orkestra şefi’ gibiydi. Attığı
gol ustalık eseriydi. Ama asıl ustalığını araya attığı tek paslarda
gösterdi. Ekrem Dağ’a arka arkaya attığı 2 pas olağanüstüydü. Ancak
Yusuf tipi kolay rakip geçen, etkili pas atabilen oyuncular hızlı
oynamayı tercih ettiklerinde etkili olurlar. Dün Yusuf bunu yeterli
ölçüde yapmadı. Yanlara al gülüm-ver gülüm pasları dağıtmak yerine
bir an önce hücuma çıkmayı düşünmeli. O zaman çok daha etkili
olacağı kesin.
Dün Beşiktaş’ın en iyi yeri savunmasıydı. İbrahim
Toraman-Sivok ikilisi yerine oturdu. Hatasız oynuyorlar. Bunlara
İbrahim Üzülmez ve Ekrem Dağ’da gerekli desteği verince savunma
neredeyse aşılmaz hâl aldı. Onların önünde oynayan Ernst ve Cisse
de çok etkiliydi. Özellikle Ernst orta sahayı mükemmel kapattı. Hem
Yusuf-Serdar ikilisine yardım götürdü hem de savunmaya. Mustafa
Denizli çok yerinde bir kararla Serdar Özkan’ı kenara aldı. Çünkü o
ana kadar iyi oynamasına karşın sorumsuzca hareketler yapan Serdar,
ikinci sarı karttan kırmızı görmek üzereydi...
26. hafta bitiyor ve Denizli’nin ön görüleri gerçekleşiyor. Hocanın
en önemli öngörüsü ise Beşiktaş’ın şampiyon olacağı. Ve görünen o
ki böyle de olacak...
Uğur Meleke'nin yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Uğur Meleke: Biber gazı (Milliyet)
Ekrem Suleymanou’nun başlattığı hücumların kâbusu oldu ama maçın
gizli yıldızı bence Sivok’tu
Maçtan bir gün önce Kayseri savunma dörtlüsünden hangi oyuncu
kırmızı kart görebilir diye sorsalar, son tahminim sağ bek olurdu.
Çünkü Beşiktaş’ın üçlü orta saha-üçlü hücum anlayışında en önemli
zaafı, santra ve aut atışları dışında görev yeri sol açıkta pek
gözükmeyen Bobo... Siyah-beyazlı savunmanın beceri açısından en
eksik bölgesi de yine sol beki olduğu için, Kayseri’nin kendi
sağını çok iyi kullanması beklenirdi maçtan önce...
Ama maçta yaşananlar beklentileri boşa çıkarttı, devşirme sağ açık
Aghahowa yeni bölgesinde etkisizdi, devşirme sağ bek Ali Turan da
35 dakika boyunca yaşadığı zor anların ikisinde Üzülmez ve Ernst’e
yaptığı faullerle atıldı oyundan... Orijinal sağ bek Durmuş girip,
Turgay da onun önüne geçince çizgideki açık kapatıldı, ama artık
çok geçti, çünkü 10 kişi kalmıştı Kayseri...
Gerçi 11’e 11’ken de Kayseri, yetenekli oyuncu listesinin hakkını
veremiyordu, 4 iyi ofans adamı sahadaydı ama (onlar da maçtan yarım
saat önce bizim gibi ağır biber gazına maruz kalmış gibi)
hareketsiz oynadıkları için önde pas yapamıyor/top tutamıyorlardı.
Milli Takım için Aurelio’ya alternatif sinyaller veren Abdullah’la,
bu takımın oyuncusu olduğu konusunda hâlâ ikna olamadığım partneri
Saidou, Ernst-Cisse-Yusuf’a çare bulamadılar. Hatta herkesin
açığını kapatmasıyla meşhur olmuş Ernst’in verebileceği açıkları da
birisi (Cisse) kapatınca, Alman oyuncunun ofansif katkısını
izlemeye doyum olmadı.
Evet Ernst çok iyiydi, Serdar özgüvenini geri toparlayabilecek bir
oyun oynadı, Ekrem Suleymanou’nun başlattığı hücumların kâbusu oldu
ama maçın gizli yıldızı bence Sivok’tu. Terim, İspanya müsabakaları
öncesi Bilica’nın adını anmıştı, bu maçta bir stoperin takımının
pas bağlantısına ne kadar iyi entegre olabildiğini görünce herhalde
Sivok için de iç çekmiştir.
Atıf Keçeci'nin yorumu bir sonraki
sayfada..[page_end]
Atıf Keçeci (Zaman): Kazanmak zorundaydı...
Sivasspor'un haftayı Denizli deplasmanında galibiyetle kapatması,
Beşiktaş için Kayserispor maçını kazanma zorunluluğu getirmişti.
Zira ligin sonuna yaklaştıkça kaybedilecek puanların telafisi
olmazdı.
Siyah-Beyazlı taraftarının tribünleri doldurması ve coşkusu
şampiyonluk umutlarının üst düzeyde yaşandığının bir göstergesiydi.
Kaptan Matias Delgado'nun olmayışı ve bilhassa milli maç nedeniyle
ülkesine giden Rodrigo Tello'nun yol yorgunluğu nedeniyle yedekler
arasında olması önemli bir eksiklikti. Mustafa Denizli, Tello'nun
yokluğunda bu görevi uzun bir aradan sonra Serdar Özkan'a vermişti.
Serdar Özkan, sağ kanadı iyi kullandı ve goldeki asisti yaptı.
Yusuf Şimşek ile gelen goldeki pası akıl doluydu. Kartal'ın
galibiyetinde başrol oynayan Yusuf Şimşek, dün geceye damgasını
vuran isimdi. Tecrübeli futbolcunun adam eksilterek yaptığı ara
pasları, özellikle sağında oynayan arkadaşlarına ciddi pozisyonlar
oluşturdu.
Mustafa Denizli, iç saha maçında Kayserispor gibi sıkı bir rakip
karşısında çift forvetle oynayarak farklı galibiyeti istiyordu.
Sanlı Sarıalioğlu'nun yorumu bir sonraki
sayfada..[page_end]
Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Kartal'ın ‘Yusuf'u
var
Serdar Özkan, tam 27 dakika Beşiktaşlı taraftarlara saç baş
yoldurdu. Her topu rakibe ikram etti. Sonra Yusuf'a bir gol attırdı
ki yeme de yanında yat. Bu iş böyle... Bir anda rezil de olursun
vezir de. İş bitiren oyuncu daima vitrindedir. Serdar servis yaptı,
Yusuf noktayı koydu. İkili alkış aldı.
Yusuf sadece attığı golle ön plana çıkmadı. Sahanın yıldızıydı.
Müthişti. Gözü hep karşı kalede. Olağanüstü driplingler yaptı,
paslar verdi. Oyunu tek başına yönlendirdi. Tam anlamıyla bir
maestroydu. Ernst, Yusuf'tan sonra ikinci başrol oyuncuydu. Orta
alanın göbeğinde hem defansif hem de ofansif tüm işlevleri yerine
getiriyor. Gole gidiyor, gol pası veriyor. Topun olduğu her yerde
var. Çamaşır makinesi gibi her eve lazım.
Beşiktaş defansı çok sağlam oynuyor, hiç riske girmiyor. İlk yarıda
Kayseri sadece bir köşe atışıyla tehlike oluşturabildi. Rüştü,
kalesinde yan geldi yattı. Toraman ve Sivok, geçit vermiyor. Ayrıca
birbirlerini çok iyi kontrol ediyorlar. Sivok, havada çok iyi
olduğu gibi top yere indiğinde de hatasız oynuyor. Ekrem yavaş
yavaş savunmanın sağ kanadında oynamayı öğreniyor. Aslında çabuk ve
hızlı. Birebirlerde başarılı, rakibe boş alan bırakmıyor. Fakat
pozisyon hatası yapıyor. Üzülmez, yıllanmış şarap gibi. Her geçen
gün daha iyiye gidiyor.
Bu Cisse'de Mustafa Denizli ne bulur bilemem. Adam hiçbir şey
yapmıyor. Rakipten top çalsa 'Hadi neyse' diyeceğim, onu da
yapmıyor. Ayağına gelen topları iyi kullanmıyor, sayısız pas
hatasıyla oynuyor. Ee peki nedir yani? Bulunmaz Hint kumaşı mı bu?
Bence Beşiktaş'ın oyununu bozuyor. Adeta kara kedi gibi. Orta alanı
ayakta tutan Cisse değil, Ernst.
Vedat Okyar'ın yorumu bir sonraki
sayfada..[page_end]
Vedat Okyar (Vatan): Yusuf usta!
Ben Kayseri takımını hiçbir zaman iyi bir futbol takımı olarak
görmedim... Ve Beşiktaş haricindeki oyunlarını da hiç
seyretmiyorum. Çünkü keyif almıyorum. Hele Tolunay geldikten sonra
takımı, langırt takımı haline getirdi. Geri dörtlü sanki elele
tutuşuyor, birbirinden hiç ayrılmıyor. İleri doğru oynamayı düşünen
olsa inanıyorum ki, Tolunay'dan kementi yer, hemen kenara gelir.
Langırt takımının devamı da orta saha. Aynı hizada oynayan bir
kalabalık. Kısır bir döngü. Gol yemeyeyim, nasıl olsa atamam,
beraberlik benim işime gelir. 2 sezondur üst üste beraberlik
rekorları kırıyorlar.
Gelelim Beşiktaş'a: Beşiktaş bütün maçlarını final havasında
oynacaksa bu işin içinden çıkar. Oynayacak pırıltıları da
görüyorum. Çünkü Yusuf diye bir usta var. Geçen sene, ondan önceki
sene Beşiktaş, 2 finali F.Bahçe'ye kaybetti. Delgado final
kazandıracak oyuncu değil. Sıkıyı görünce bir tarafa saklanıyor.
Geçen senenin finalini hatırlıyorum; 9 dakika uzatma verildi,
Beşiktaş takımı öbür tarafa 1 defa geçemedi. Bu sene Yusuf'la bu iş
olacak. Hele dünkü oyuna bakıyorum, Bobo'ya da illet oldum ha!
Kardeşim gol kaçar da, laubalilikten kaçmaz. Ayıp yahu! Ya dünkü
maç berabere bitse ne olacak. Stadı adamın başına yıkarlar
Bobo.
Basri Baykoç'un yorumu bir sonraki
sayfada..[page_end]
Basri Baykoç (Fanatik): Gazlı ve gazsız
Bir saat sonra İnönü Stadı'na çıkacaktı Emniyet korteji... Malum ya
polis haftası. Ama dışarıdaki arkadaşları haftayı önce biber
gazıyla başlatıyor. Stada giden kortej geçidine sevimliliği veren
minikler. İyi de dışarıda aynı yaşta maça gelmek üzere babasının
kucağında kalan, bir sürü de yüzü gözü yanmış ufaklık var. Galiba
tam da bizi yansıtan bir görüntü. Aziz Nesin nurlar içinde yatsın,
eserlerinin kahramanları ölümsüzlüğe doğru yol alıyor.
Tello yönlendiriciliğinden yoksun Beşiktaş, ilk yarım saatte
bocalayan taraftı. Yaratıcılıklarına umut bağlanan Yusuf ve Serdar
Özkan ise tutukluklarını ancak yarım saat dolduğunda ortaklaşa
ürettikleri golden sonra dağıtabildiler. Sonrasında da yorulana
kadar hücum organizasyonunu üstlenen ikili oldular. Aradaki zor
zamanları Ernst'in özverili çalışmaları geçiştirdi.
İlker Ateş'in yorumu bir sonraki
sayfada..[page_end]
İlker Ateş (Fotomaç): Şampiyonluk havası
Yıllar sonra ilk kez İnönü'de şampiyonluk havası esmeye başladı.
Olur olmaz bilinmez ama Beşiktaş hem sahada, hem tribünde çok ciddi
görünüyor. Maç başlamadan önce Tello'yu kenarda, Serdar Özkan'ı
sahada görünce Beşiktaş'ın 10 kişi oynayacağı izlenimine kapıldım.
Çünkü Serdar bu takıma girdiği günden bu yana patinaj yapmaktan
başka hiçbir şey üretmiyor da.
Beni ilk kez yanılttı. Demek ki kendini masaya yatırmış ve reform
yapmaya karar vermiş. Bu Serdar ilk 11'de veya sonradan girip böyle
oynarsa geri kalan maçlarda Denizli'nin önemli bir silahı olur.
Golün asistini o yaptı. Sağ taraftan ilk kez adam gibi bindirmelere
imza attı. Sanırım oyundan alınırken seyirci tarafından ilk kez
içtenlikle alkışlandı. Biliyorsunuz Beşiktaş'ta ocak ayından bu
yana Ernst diye biri var. Adam takıma girdiği günden bu yana orta
sahanın tapusu onda. Ernst sahadayken, "oynasam ne olur, oynamasam
ne yazar" diyen Cisse bile futboldan zevk almaya başladı. Hayrettir
Cisse'yi ilk kez yarım vites yükseltmiş temposuyla izliyorum.
Beşiktaş'ın zorlu Kayserispor önünde kaçırdığı gollerin haddi
hesabı yoktu.
Rekor kıran da Bobo'ydu. Dört net gol pozisyonda hat-trick
yapabileceği bir geceyi "sıfır" çekerek bitirdi. Yusuf'a gelince...
İnanılmaz bir oyuncu. Rakibi göbeğinden delerek geçiyor. Oyunu sağa
sola öylesine yönlendiriyor ki Türkiye'nin yerli tek 10 numarası.
Beşiktaş eğer sezon sonunda ipi göğüslerse, şu kısacak sürede
inanın rolü büyük olacak. O kadar golün kaçtığı maçta tek golün
sahibi de doğal olarak Yusuf oldu.
Fatih Doğan'ın yorumu bir sonraki
sayfada..[page_end]
Fatih Doğan (Fotomaç): Yürüyüş
Şampiyonluk kovalayan bir takım için son haftalara girilirken ne
gerekli değildir? Takımın gerilmesi, rakiplerin küçümsenmesi!
Teknik adamların kontrolünü kaybetmesi! Yöneticiler tarafından
transfer gündemi açılması! Rakiplerle ve hakemlerle polemiğe
girilmesi! Taraftarın kontrolünü kaybetmesi ya da taşkınlık
yapması! Emniyet ile gerginlik yaşanması! Beşiktaş'ın gündemini iyi
takip edenler, üstte sıraladığım yanlışlardan birkaçını eminim ki
hatırlayacaktır.
Beşiktaş taraftarı şampiyonluk yürüyüşüne çıkmışken, takıma bu
mesaj Yıldız'dan-Dolmabahçe'ye takım otobüsüyle yürünerek
verilmişken; gereksiz gerginlikler hiç kimseye fayda getirmez.
Emniyet teşkilatımızın 146. kuruluş yıldönümünde ne taraftara
Dolmabahçe'de atılan biber gazları, ne de İnönü'de cevaben yapılan
protestolar günün anlamıyla uyuştu! Şık da kaçmadı. Beşiktaş'ın
hiçbir maçını kaçırmayan ve en ateşli taraftar kadar şampiyonluk
isteyen Celaleddin Cerrah müdürün pozitif yaklaşımıyla bu sorunun
dün gece kapatıldığına inanıyorum. Kayseri maçına gelince. Takımda
müthiş bir kazanma hırsı oluştuğu hissediliyor. Ancak maça gördüğü
iki sarıdan kırımızı kartla damgasını Ali Turan'ın vurduğunu
söyleyebilirim. Beğenerek izlediğim Ali Turan'ın dün ikinci sarı
kartı getiren hatası tecrübesine yakışmadı. 60 dakika 10 kişiyle
oynamak zorunda kalan Kayserisporlu futbolcuların 2. golü yememek
ve beraberliği yakalamak için can siperane mücadele ettiklerini
belirtelim.
Siyah-beyazlı takım, skor 1-0 olduktan ve rakip eksik kaldıktan
sonra bulduğu pozisyonları harcama hatasına girdi. Özellikle Bobo,
bu konuda başı çekti. Gereksiz risk aldılar. Taraftara coşkunun
yanında, gerginlik de yaşattılar. Bu şartlardaki maçı gollerle
rahatlatamayan bir takımın çıkarması gereken dersler var.