Yazarlardan Beşiktaş analizi

Ahmet Çakar, Erman Toroğlu, Sergen Yalçın, Ersun Yanal, Rıdvan Dilmen, İlker Ateş, Sanlı Sarıalioğlu ve Atıf Keçeci dünkü Beşiktaş'ı yorumladı..

Geride bıraktığımız sezonun şampiyonu Beşiktaş açılış maçını İstanbul BŞB ile yaptı. Karşılaşmadan galibiyet çıkmazken, 1-1 biten maç işçin spor yazarları çok olumlu şeyler yazmadı!

İşte karşılaşma için spor yazarlarının yorumları:

Güven Taner (Star): Bu Lig Zorlu Olacak

Sanırım yeni ligde, bir maç için kolay kolay favori gösteremeyeceğiz. İstanbul BŞ Belediyespor aynı hocanın elinde futbolu giderek olgunlaşan bir takım. İlk maçında herkese zor bir rakip olacağı mesajını verdi. Eğer geçmiş sezonlardaki gibi büyüklere karşı kurt, ötekilere kuzu kimliğini dün sakladı ise, günü gelince özür dilerim...

Takımca etkili hücumları ilk yarıda yapabildi Beşiktaş. Holosko-Bobo ikilisi son vuruşlarda topları kaleci Oğuzhan'a ya da dışarı atmasalar, üç puan ilk yarıda garanti olurdu. Beşiktaş'ın savunma sıkıntısı yaşaması baştan bu yana söyleye geldiğimiz nedendendi.  Sağ ve sol kenar hücumcuları Holosko ile Yusuf takım savunmasına olumlu katılmadılar. Mustafa Denizli ikinci yarıya bu ikilinin yerine Nihat ve Bobo'yu alarak başladı.

Bu değişiklik savunma gücü kazandırmadığı gibi Holosko'nun hücum etkisinin de yitirilmiş olmasına yol açtı.

Beşiktaş'ın en iyi yanı ‘maçı kazanmayı istemesiydi'. Bunun için tempo artırdı, çaba harcadı. 60.  dakikadan sonra baskı da kurdu. Ancak iyi alan daraltarak, dinamik savunma yapan, az adamla da olsa çabuk hücuma çıkan İBB de maçı isteyen bir kimlikle savaşım verdi.

Beşiktaş maçtaki tüm zorluklara karşın gol pozisyonları üretti. Bunları gole çevirmesini kimi zaman vuruş yetersizliği kimi zaman şanssızlık engelledi.

RIDVAN DİLMEN'İN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Rıdvan Dilmen: İstatistiği bozmadılar (Milliyet)

Birbirlerine bugüne kadar üstünlük kuramayan iki takım dengeyi sarsmadı. Zaten sahadaki oyuna bakıldığında aralarında bir fark da yoktu

Sezonun ilk maçları için “zor olur” derler. Ancak baktığımızda İstanbul Büyükşehir Belediye ile Beşiktaş 5. kez karşı karşıya geliyor. Bundan önceki iki maç berabere bitmiş, birer kez taraflar kazanmış. Attıkları ve yedikleri de aynı.

 Bir tanesi 106 yıldır mücadele ediyor, diğerinin üçüncü sezonu. Bir tanesi geçen yılın şampiyonu, diğeri son üç haftada küme düşmekten kurtulmuş. Oyunu izliyoruz iki takım arasında hiçbir fark yok. Beşiktaş’ın gol pozisyonlarında iki fazlası var. Hoş Belediye’nin hiç yok ya...

İkinci bir ayrıntı; Avrupa’da da ligler başladı. Maçı izlerken göz ucuyla da dün başlayan Bundesliga’daki Wolfsburg - Stuttgart karşılaşmasına bakıyorum. Tribünler tamamen dolu. Merak ettim, Alman İkinci Lig’indeki maçlara baktım, onlarda da iğne atsan yere düşmez. Bizde geçen yılın şampiyonu sezonu açıyor, hem de çok kaliteli yeni transferleriyle, tribünlerde altı bin kişi sayamazsınız. Ne yazık ki Türkiye’de stat seyircisi yok.

Beşiktaş, Belediye karşısına Fenerbahçe maçındaki savunma ve orta sahası ile çıktı. Tek fark Bobo’nun yerine Hosolko ilk 11’deydi. Bir de mecburiyetten cezalı kaleci Rüştü’nün yerine Hakan görev aldı. İlk 15 dakika bol faullü geçti. Oyun bir türlü tempo kazanmadı. Fink ile öne geçen Beşiktaş beş dakika idare edemeyince Belediye ilk atağında beraberliği sağladı. Bu yüzden oyun disiplininden kopacak bir pozisyona düşmedi.

İkinci yarıda kanatlardaki oyuncuları değiştirdi Denizli. Nihat ve Bobo’yu oyuna aldı, Holosko ile Yusuf’u çıkardı. Beşiktaş ilk yarıda olduğu gibi yine son 20 dakikada baskı kurdu ama net pozisyona ulaşamadı.

Kaldı ki Beşiktaş çok fazla duran top kullanan bir takım. Çizgiye yakın yerlerden faul ve korner çok atıyor. Üstelik uzun bir takım. 1.80’nin altında bir Tello var. O da duran topları kullanıyor zaten. Denizli’nin bu sorunu gidermek için takımı daha çok çalıştırması gerekiyor anlaşılan. Beşiktaş’ın geliştirmesi gereken ikinci eksiği de telaşı. Oyuncular çok panikler. Daha sakin oynamayı öğrenmeliler.
Sonuçta Beşiktaş hiç de beklemediği puanlar kaybetti. Belediye için ise büyüklerden aldığı her puan bu ligde kârdır.

İbrahim Akın yorulana kadar hayatının en iyi maçlarından birini oynadı. Ve müthiş bir gol attı. Önce ceza alanı içinde topu düzeltti, ardından Ernst’i yatırdı, Yusuf’u kendi silahıyla avladı - bacak arası - ve Ferrari’nin yanından çok klas vurdu.

İLKER ATEŞ'İN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

İlker Ateş (Fotomaç): Beşiktaş Aranıyor

Geçen sezonun çifte kupalı şampiyonu Beşiktaş'ı bu sezon ilk kez seyreden birisine "Anlat bakalım" deseniz, sanırım anlatacaklarının çoğu olumlu değil, olumsuz görüşler içerecektir. Tamam, rakip İstanbul BŞB... Son yıllarda Beşiktaş'a her türlü arızayı çıkarmış, işkenceyi yaşatamış bir takım. Ne var ki Beşiktaş'ın yeni sezona böyle bir giriş yapmaya hakkı yoktu. Çünkü taraftarlar 90 dakika boyunca çifte kupalı şampiyonu sürekli aradılar ama bulamadılar.

Maçlar ilerledikçe savunmaya olan katkısı çoğalacak ve hücum zenginliği yaratan bir oyuncu olacak. Ne var ki savunmanın tamamı için güzel şeyler söylemek pek mümkün değil. Beşiktaş golü atmış, iki dakika sonra öyle bir gol yiyor ki evlere şenlik. İbrahim Akın'ın sağ taraftan başlattığı ve golle sonuçlandırdığı bu atakta oyundan düşürmediği Beşiktaşlı savunma oyuncusu yok. Orta sahada ne olup bittiğini anlamak zor. Fink'in golü çok güzel. Ama Ernst-Fink ikilisinin hücuma katkıları çok zayıf.

İşin özeti Beşiktaş maç boyunca boşa kürek çekti. Bu Beşiktaş, milyonlarca taraftarının beklediği Beşiktaş olmaktan çok uzak. Elbette düzelme şansı fazlasıyla mevcut. Çünkü daha işin başındayız. Şimdiden Beşiktaş'ı hapse mahkum etmenin bir anlamı yok.

SANLI SARIALİOĞLU'NUN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Akın Affetmiyor

İlk yarının bilançosu şöyle: Beşiktaş 3, 19, 20, 29, 37, 38. dakikalarda 6, Büyükşehir 24, 31. dakikalarda 2 pozisyona girdi. Devre 1-1 sona erdi. Bu istatistik acaba şunu mu gösteriyor. Beşiktaş çok iyi oynadı, mükemmel organizasyonlarla pozisyonlar buldu ancak son vuruşlarda beceriksizdi. Durum beceriksizlik dışında hiç de böyle değildi. Beşiktaş ahım şahım oynamadı. Büyükşehir savunma yapmasını bilmediği için Beşiktaş elini kolunu sallayarak pozisyonlar buldu.

İyi oynamamanın nedeni hiçbir oyuncunun etkin rol üstlenmemesiydi. Yusuf uzunca süre sol kanatta uyudu ve uyuttu.

Beşiktaş ikinci yarıya kulübedeki iki gol silahını (Bobo-Nihat) oyuna alarak başladı. Ancak bu ikiliyi Denizli çok yanlış kullandı. Şimdi soruyorum; Mustafa hoca Bobo'nun sol çizgide başarılı olamadığını bilmiyor mu? En son Süper Kupa maçında bunu görmedi mi? Bobo'dan sol kanat oyuncusu yaratılamaz. Nihat'ı da rakip kaleden uzakta oynatarak çok zor verim alabilirsiniz.

Fink golünü attı ancak onun dışında, özellikle de ofansif yönde, fazla bir şey yapamadı. Ernst çok koştu, çok çalıştı, o da üretken değildi. Nobre'nin yardımcısı yoktu. Tek başına kaldı. Bobo ve Nihat tek olumlu iş yapmadan maçı noktaladılar, resmen döküldüler.

Maçın sonlarına doğru Tello'ya yapılan hareket bana göre penaltıydı. Hakem nedense bunu görmezlikten geldi. Daha ilk maçlarda böylesine hayati yanlışlar yapılırsa devamında ne olur doğrusu bilemiyorum.

ATIF KEÇECİ'NİN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Atıf Keçeci (Zaman): Kayıpla Başladılar

Son şampiyon Beşiktaş, Turkcell Süper Lig'in açılış maçını Büyükşehir Belediyespor ile oynadı. Siyah-Beyazlı takımın seyircisi Atatürk Olimpiyat Stadı'na olan ulaşım zorluklarından dolayı tribünleri boş bırakmıştı. Ancak taraftarların her şartta takımının yanında oluşunu bilenler bu durumu biraz da yitirilen heyecana bağlıyorlardı.

Hazırlık maçlarındaki Kartal'ın kadrosunda tek değişiklik Bobo'nun yerini Holosko'ya bırakmasıydı. Bir de iki maç ceza alan tecrübeli file bekçisi Rüştü Reçber, yerini Hakan Arıkan'a bırakmıştı. Siyah-Beyazlı takımın oyun anlayışı daha önceki maçlardan farksızdı. Kanatlardan iki bek bindirmelerle geliyor ve kale içi ortalar yaparak pozisyon oluşturma düşüncesi devam ediyordu. Bu anlayışta stoperlerin ileri çıkışlarında kademe anlayışı zafiyeti yaşandığından rakibin kontrataklarında defans sıkıntılı anlar yaşıyor.

Mert Nobre ve Holosko ikilisi kale önü pozisyonlarını cömertçe harcadılar. Kartal'ın aradığı gol, onsekiz dışından kalecinin uzanamayacağı sağ köşeye şık bir vuruş yapan yeni transfer Michael Fink'ten geldi. Geçen sezonun son maçının golünü bir defans oyuncusu İbrahim Toraman atarken, bu kez yine bir defans adamı Michael Fink ilk golü kaydetti.

Büyükşehir'in beraberlik golü Beşiktaş defansı hakkında söylenenleri teyit eder nitelikteydi. İbrahim Akın önce Ernst, sonra Yusuf Şimşek ve sonrasında Ferrari'yi göstere göstere çalımlayarak skoru 1-1'e taşıdı. Bu pozisyonda ilk müdahalenin İsmail Köybaşı'ndan gelmesi doğru olandı; ama genç futbolcunun ileri çıkıştan geriye çabuk dönememesi koruduğu alanda boşluk oluşturdu.

BASRİ BAYKOÇ'UN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Basri Baykoç (Fanatik): En Yanlış Transfer Nihat

Savunmasındaki 3 yeni adamı ile defansta tedirgin, forvet arkası düzenleyicisi olmayanıyla defansta bir Beşiktaş var görüntülerde.

Savunmasındaki 3 yeni adamı ile defansta tedirgin, forvet arkası düzenleyicisi olmayanıyla defansta bir Beşiktaş var görüntülerde. Giden-gelen oyunda yükün ağırlığı Ernst ve ona adapte olmaya çalışan yeni yardımcı Fink'in üstünde. İşte bu iki Alman, sadece Beşiktaş'ta göze çarpan önemli figürler. Ernst oyunun her metrekaresinde var, Fink de en azından görev bilinci en yüksek olan oyuncu. Tello geçen senenin çok gerisinde, Yusuf'un son kullanma tarihi çoktan bitmiş. Holosko istediklerini alamıyor. Nobre ise kendisine gelmesi gerekenleri, kendi üretmeye çalışıyor...

Beşiktaş kıvranıyor.

Nihat ve Bobo, ikinci yarıda Denizli'nin yeni süngüleri olarak sahaya dalıyor. Ama ne yazık ki, İbrahim Akın ve Marsin Kuş'un etkinliğine benzer bir forvet dinamizmi Beşiktaş'ta ikinci yarıda da gözlenemiyor.

Denizli boşuna çırpınmasın. Beşiktaş'ın arabası direksiyonsuz. Bu takımın Tello ve Yusuf'a rağmen bir yönlendiricisi yok. Son hamlede onikiden vurmak kaydı ile bir forvet arkası oyuncu transfer edilmezse, geçen senenin iki kupası da, Beşiktaş'ın bugün tüm özverisiyle sunmaya çalıştığı futbolu da rafa kalkar...

SERGEN YALÇIN'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Sergen Yalçın: Yıldız oyuncun yok Mustafa Denizli (Vatan)

Ligin ilk maçları her zaman zordur ve ağır eleştirmemek gerekir ama o kadar çok defo var ki eleştirmeden geçemeyeceğim. Hataları söylemeye neresinden başlayacağımı ben bile bilemiyorum. Takım dizilişi temel problem; öncelikle savunma. Defans tam bir felâket. Sağ bek Erhan, sol bek İsmail fizik olarak iyi durumdalar ama çok tecrübesizler. Bu da Beşiktaş’ın kanatlardan ileri gitmesini engelliyor. Ferrari ve Sivok ağır adamlar. Savunmada 4 adamın 3’ü yeni ve uyum sorunu var.

Orta sahaya geçersek Fink ve Ernst koşuyorlar, mücadele ediyorlar ama hücumsal yönden zayıflar bakmayın Fink’in attığı gole. O gol dışında ofansta neredeyse yoktu.

Mustafa Denizli’nin 1 forvet 2 kanat dizilişi de yeni adet. Yusuf-Nobre, Bobo-Nobre. Herhalde geçtiğimiz yıl kazanılan maçlar Denizli’yi aldatmış. Birçok maç piyangoydu son sezon. Beşiktaş, takım olarak iyi oynadığında skor kazanan bir takım bunu geçen yıl gösterdi. Üstün mücadele gücüyle boğuyordu rakiplerini. Ancak dün gördük ki rakipler Beşiktaş seviyesinde mücadele ettiğinde işler sarpa sarıyor. Çünkü oyunu değiştirecek yetenekte oyuncu yok Beşiktaş’ta...

Tello'ya da fazla anlam yüklediğini düşünüyorum Denizli’nin. O, bu kadar rahatlık verilecek bir adam değil. Zaten çok da yetenekli bir futbolcu da değil... Tamam geçen yıl oynadığı bazı maçlarda Beşiktaş galip geldi ama geçen yılı saymak hiç doğru değil. G.Saray ve F.Bahçe’siz bir ligde şampiyon oldu Beşiktaş. Bu yıl lig bambaşka geçecek.

Beşiktaş'ı yorumlarken ve eleştirirken Şampiyonlar Ligi’nin yaklaştığını söylemek gerek. Daha kanatlar işlemiyor... Savunmada uyum sorunu var. Öyle gol yenmez. Tam bir rezalet! İbrahim şutu çekiyor, Hakan sanki penaltı atılıyormuşçasına bir köşeye atlıyor... Beşiktaş’ta bitirici hareketleri yapacak adam da yok... Daha ne olsun. Acil çareler üretmek lazım. Bunların başında da bu sistemin değişmesi gerekiyor. Kadro bu oyun tarzına müsait değil. İleride kanatlarda hızlı adamların oynaması gerek...

Fenerbahçe maçından sonra da söyledim denizli bu sistemi Yusuf’u oynatmak için yarattı. Ama Yusuf’un daha faydalı olacağı farklı sistemler de var. Denizli’ye sormak istediğim iki soru var. İlki ‘Yusuf’tan kanatta ne kadar faydalanabilirsin ki hocam?’, ikincisi de ‘Bu sistemle ne yapabilirisin hocam?’

Bobo ve Nihat umut olarak giriyor. İkisi de ‘0’. Oyunda hiç yoklar. Performansları çok tartışılacak gibi. Bobo oynamasa kapris yapar tamam ama böyle oynayacaksan kapris mapris yapmaya hakkın yok Bobo... Beşiktaş nasıl kazanacak ki? Herkes kötü. Dediğim gibi bir tek Ernst’le Fink, onlar da sadece mücadele ediyor.

Mevcut kadro Şampiyonlar Ligi’ni ‘kal-dırmaz’. Beşiktaş 1-0’dan sonra hiçbir şey yapmasa bir 10 dakika skoru korusa yetecek. Belediye’nin gol atma ihtimali yok. Tamamen kontratağa dayalı 4-5 pas yapamayan İbrahim Akın’ın ayağına bakan bir takım. İbrahim Akın’a ayrı bir paragraf açmam lazım.

İbrahim Akın tek başına ayakta durdu Belediye’de. Diğer isimler sadece mücadele etti. Ama İbrahim çok iyi hazırlanmış sezona. Ben bu kadar faydalı bu kadar koşan bir İbrahim ilk kez görüyorum. Bu yıl onun yılı olabilir...

ERSUN YANAL'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

Ersun Yanal: Çakılı Beşiktaş (Vatan)

Gelenek bozulmadı. İstanbul Belediye, Olimpiyat’ta yine Beşiktaş’a yenilmedi. Bunda geçen sezon gördüğümüz ‘Beşiktaş iştahı’nın da sahaya yansımamasının önemli rolü var... Eğer İstanbul Belediye İbrahim Akın’ın yanına ikinci bir futbolcu sokabilseydi maçı kazanırdı. 75 dakika çok statik bir oyun oynayan Beşiktaş sahanın her alanında seken topları kazanan Belediye’yi son 15 dakikaya kadar zorlayamadı. Beşiktaş’ın gerçek gücünün bu olmadığını düşünüyorum.

Özellikle ilk yarıda öndeki 4 oyuncusu İstanbul Belediye’nin 5 oyuncusunun markajı altına alındı. Çok hareketsiz oynadılar. Savunulmaları çok kolay bir hal aldı... İlk yarının son anlarında Yusuf ve Tello yer değiştirip biraz kıpırdanınca Beşiktaş hareketlendi. Ama o da yetmedi. Beşiktaş’ın ileride oynayan 4 oyuncusunun hareketsizliği arkadaki kanat oyuncularını da tıkadı... Beşiktaş, Belediye savunmasının kucağına düştü. Beşiktaş sadece rakip duran top kullanırken kontralarda pozisyon bulabildi. Organize bir şekilde Belediye’nin üzerine hiç gidemediler... Yerlerine çakılı gibi oynayan forvetler rakiplerinin işlerini kolaylaştırdılar.

İkinci yarıda Yusuf’un çıkması benim için sürpriz oldu. Holosko ve Yusuf ileri 4’lünün hareketsiz yapısının en hareketli adamlarıydı. Yerlerine oyuna giren Nihat ve Bobo çok etkisiz kaldılar. Bobo’nun sol tarafa çekilmesi onun iyice etkisizleşmesine neden oluyor. Çünkü kendisi daha çok hücumun ortasında oynadığında etkili oluyor. İlk yarıdaki etkisiz ataklar ikinci yarıda iyice kayboldu. Taa ki Beşiktaş yüksek toplarlala saldırmaya başlayıncaya kadar... Ama yüksek toplarda da Belediye savunması fazla hata yapmadı. 

Oyunun genelinde Beşiktaş rakipten kaptığı toplarla hücuma kalkabilirdi. Pozisyon bulabilirdi. Bu statik şemada tek şansları buydu. Ama ileri uçta hiç baskı kuramadılar. Orta alan futbolcuları Ernst ve Fink, Belediye ataklarında hücum hattından hiç destek görmeyince çok yoruldular. Adam kovalamaktan hücuma istedikleri gibi çıkamadılar. Hücum hattı hiç top kazanamayınca Beşiktaş orta sahasının yükü çoğaldı ve bu da Belediye’nin ekmeğine yağ sürdü. 

Beşiktaş 4-3-3 gibi oynamak istedi. İbrahim Akın-Tum-İskender üçlüsü hızlı ve etkili yer değiştirmelerle Beşiktaş’ı çok zorladı. Üçüncü bölgede İbrahim her topla buluşmasında etkiliydi. İbrahim Akın hücumda, Mahmut savunmada Belediye’nin direncini arttırdılar. İbrahim Akın’ın attığı gol gerçekten çok güzeldi.

Beşiktaş defansı Belediye’nin hareketli hücumuna engel olamadı. Beşiktaş defansı demişken... İbrahim Toraman’ın yokluğu bu bölgede Beşiktaş’ı çok zorlayabilir. Çünkü defansta Sivok ve Ferrari dışında alternatif oyuncu yok. Dün ikisinden birine birşey olsa kulübeden bu bölgeye takviye olmayacaktı.

Beşiktaş'ın yorucu maratonda bu kadar sakatı varken kadrosuna takviye yapması şart. İbrahim Toraman ve Delgado önemli eksikler. Şampiyonlar Ligi’nin zorluğu da düşünüldüğünde Beşiktaş’ın işinin kolay olmayacağını söyleyebiliriz. Orta alan mücadelesinin sert olduğu, pozisyonu kısır, heyecanı olmayan bir maç izledik. Beraberlik en adil sonuç olarak yorumlanabilir.


AHMET ÇAKAR, ERMAN TOROĞLU, HAŞMET BABAOGLU VE TURGAY DEMİR'İN YORUMLARI BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]

AHMET ÇAKAR: DENİZLİ HAZIR DEĞİL(SABAH)

Geçen hafta Süper Kupa'da gördük, Nihat Kahveci hiç hazır değil. Dün gece de oyuna ikinci yarıda giren Bobo ve Nihat takımın en kötüleriydi. Beşiktaş son 15 dakikadaki şuursuz baskısı dışında hiç tat vermedi. Neredeyse tüm kontrol Büyükşehir Belediye'nin elindeydi. Önce sol ve sağ kanat oyuncuları İsmail Köybaşı ve Erhan Güven'den bahsedelim. Defansif yönleri iyi ama ofansa çıktıklarında yalnız kalıyorlar. Böyle olunca da Beşiktaş iki kanadı iyi kullanamadı. İlk yarıda Yusuf ve Tello çok aksadı. Sadece Büyükşehir Belediyesi çıkarken kaptırdıkları topta pozisyon buldu Beşiktaş. Eğer Holosko ve Yusuf'un herhangi bir sakatlıkları yoksa onları çıkarmak hataydı.

HAŞMET BABAOĞLU: KANATLAR ÇIRPMIYOR(FOTOMAÇ)

Şampiyon Kartal, sezonun ilk uçuşunu Olimpiyat Stadı'nda gerçekleştirdi. Nasıl buldunuz Beşiktaş'ı? Süper Lig'in ilk maçında Beşiktaş'ın manzarası şöyle... Mustafa Hoca pek rastlamadığımız biçimde stresli, hatta sinirli... Sahanın ortası Ernst ve Fink'e emanet edilmiş ama kanatlar Allah'a emanet! Tello tatsız tuzsuz, üstelik iki toptan birini rakibe atıyor; Yusuf içeri girmeyi seviyor; İsmail ve Erhan henüz güven vermiyor.. Holosko yine boş alan buluyorsa koşuyor ve vuruyor ama yine gördük ki, ilk onbirde yer aldığında rakip takım bunu çabuk kavrayıp önlem alıyor.. Oysa Nihat ve Bobo oynadığında, bu ikili rakip savunma üzerinde en azından psikolojik baskı yaratıyor.. Ha, unutmadan! Mustafa Hoca 10 numara arıyor ama bir de stoper baksa, iyi olacak! Toraman sakat, Sivok ve Ferrari dışında stoper yok. Oysa Şampiyonlar Ligi, sağlam stoper ister...

TURGAY DEMİR: RÜZGAR TÜNELİ (FOTOMAÇ)

Yeni sezonu Olimpiyat ucubesinde açtık... Hayırlı olsun... Kalenin biri yorüzgar altında, o kaleyi alan takımın rakip sahaya top götürmesi için taksi tutması lazım. Stat değil rüzgar tüneli mübarek! Ortasına iki pervane koy enerjisi bedavaya gelsin... Bu stadı yapanla TMOK'u kutlayıp (!) dönelim futbola. Hazırlık maçlarında çok koşanan ama topa da zor sahip olan bir görüntü çizen Beşiktaş dün gece de farklı değildi.. 20 dakikada topu kontrol etmekte zorlanan Kartal rüzgara karşı oynadığı bu devrede bir gol atarken iki net pozisyonu da Nobre ve Holosko ile harcadı..

ERMAN TOROĞLU: O GOL DE OLMASA (HÜRRİYET)

Sezon başı hazırlıklarında herkes attı, tuttu. Transfer bombaları vardı, takımlar müthiş oynuyorlardı. İnanılmaz hazırlandılar lige. Dörde bölerlerdi, altıyla çarparlardı falan filan... Ama, iş puan mücadelesine gelince kazın ayağı öyle değil. Sezon başı olmasına rağmen mücadele kötü değildi. Kaliteli futbol var mıydı? Yoktu. Pozisyon var mıydı? Eh işte, yok gibi bir şey. Galip gelmeye mecbur olan takım kim? Beşiktaş. O zaman sahada rakibine bastıra bastıra oyunu kenara açacak, kaleye şut atacak, verkaç yapacak, topa vuracak takım hangisi olmalı? Beşiktaş. Bir tane düzgün vurdular. O da gitti gol oldu. Kaleci hatası var mı? Var. Maçın en güzel hareketi İbrahim Akın'ın attığı gol. Başlangıcından, bitimine kadar kalite ve kabiliyet akıyor. Şu gerçek de var. Ceza alanı dışında bu hareketleri yaparsanız, sizi ikincide aşağıya indirirler. Ama, İbrahim Akın gibi kabiliyetli adamların, şahsi becerisi yüksek futbolcuların ceza alanı içinde bunları yapmaları gerekir. Nedeni de şu. Sen defans adamına göre daha önce düşünüyorsun. Tabiri caizse bu pozisyonlarda defans, forvet adamına gebedir. Yaptığı her harekete karşılık veremez. Bir yerde durmaya mecburdur. Hareket edemezsin. Kasılırsın. Dün gece de öyle oldu. İbrahim Akın, dört tane üst üste mükemmel hareket yaptı. İlk gelen topu çok zor pozisyonda stop edişinden, gol olana kadar.

Günün Önemli Haberleri