Yazarlardan Galatasaray analizi

G.Saray ilk maçta 5-0 yendiği Tallinn karşısında deplasmanda 1-1-1'le turu kolay geçti... Spor yorumcuları köşelerinde Cimbom için şu yorumları yaptı...

MEHMET DEMİRKOL- Psikolojik üstünlük -MİLLİYET

Galatasaray’ın yedeklerinin yetenek veya kişisel performans sorunu yok. Bu oyunculardan bir ya da ikisini asıl takıma koyduğunuzda bir defo görmezsiniz. Serdar’dan Serkan’a, bu oyuncular A takımda, asıl takımda sıkıntı çekmeden forma giyebilirler. Emreler’den birini de A takıma koymanız mümkün.

Dün maçı sıkıcı yapan birer birer oyuncular değil, hepsinin birlikte oynamasıydı. Galatasaray’ı Türkiye’deki diğer takımlardan farklı yapan asıl takım düzeyinde pas otomatiğini ve hızını standardın üzerine çıkarmak; her hattı topu olduğu bölgeye mümkün olduğunca yakın tutmak. Oyuncuların tamamı bu özel özellikleri hep birlikte uygulamakta zorluk çektiler. Ancak başta söylediğim gibi bir ya da ikisini asıl takıma koysanız sırıtmayacaklarına eminim.

Bu işin bir de diğer tarafı var. Tallinnli oyuncular Ali Sami Yen’e psikolojik olarak yıkılmış halde çıkmışlar. İlk yarıda iki, ikinci devrede bir pozisyonda bu psikolojik ezilmişlik haliyle gollük pozisyonlarda topa dokunamadılar. Bu Galatasaray için yıl boyunca kullanabileceği çok önemli bir silah. Rakiplere bir çeşit Barcelona etkisi yaşatacaklar. Galatasaray’ın, UEFA şampiyonluğu döneminde çok da formda olmadığı dönemlerde dahi rakiplerde sıkça rastladığımız bir ruh haliydi bu.

Bu maçın ardından Galatasaray’ın yedeklerinin yeterli seviyede olmadığı ve A takım kapasitesinden uzak oldukları söylenecektir. Ancak şunu kabul edelim ki, bu kadar kısa bir dönemde 25 oyuncuyu aynı seviyeye çıkarmak kolay değildir. Tallinnlilerin ruh hali ile psikolojisi ne kadar önemliyse, Galatasaray’ın yedeklerinin ruh hali de o kadar önemli.

İlk yarıda Elano’nun geçersiz sayılan golü tabelaya yazılsa, hem rakibi psikolojik olarak yıkmak hem de Galatasaray’ın yedeklerine biz de bu işi yapıyoruz ana fikrini kazandırmak mümkün olabilirdi. Ancak burada anlaşılması gereken şu. Bu yedeklerin tamamını kullanmanız gereken bir durum hiçbir önemli maçta ortaya çıkmayacak.

Galatasaray yedeklerinin tamamını asıl kadronun içinde kullanabilecek durumda. Ben bu maçta iki gerçekten üzülebilecek hal gördüm. Yeterince test edilmemiş olsa bile Franco’nun sadece hali tavrı bile (Bu kalecilikte çok önemlidir) De Sanctis’in çok gerisinde. Ve asıl önemlisi Nonda’nın sakatlığı ciddiyse Sercan transferi yatabilir.

AHMET ÇAKIR'IN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

AHMET ÇAKIR- Kaybetmemek yetmez -ZAMAN

Bu karşılaşma Galatasaray'ın tarihindeki en rahat Avrupa maçı değilse de herhalde ilk 3'e girerdi. Hangi 11'le sahaya çıkılırsa çıkılsın alınacak galibiyetle takım ve ülke puanına katkıda bulunmak, Avrupa bilançosunu da biraz daha düzeltmek bu maçtan beklenenlerdi.
Buna karşılık ev sahibinin en küçük bir hayal bile kurmadığı açıktı. İki takım arasındaki güç farkı epeyce gözlerini korkutmuş olmalı ki tribünler de boş kalmıştı. Sarı-Kırmızılı takıma toplam 5 şut atabileceği bile kuşkulu bir takımı kimse seyretmek istememiş gibiydi. Galatasaray'ın onlara 1 gol ve hatta beraberlik şansı vereceğini umsalardı, daha çok Estonyalı maça gelebilirdi.

Alpaslan gibi medya tarafından çoktan gönderilmiş bir oyuncunun Elano ile birlikte oynama şansı bulduğu takımın futbolunun ilk maça oranla epeyce kekeme kalışı doğaldı. Yine de Cim Bom oyunun büyük bir bölümünü tek kale maça çevirmekte pek zorlanmayacak gibiydi ama öyle olmadı.

Ortaalanın Barış'la Mehmet Topal'a bırakılması, ileride Aydın, Nonda, Elano ve Serdar'ın top beklemesi Sarı Kırmızılı takımın oyundaki etkinliğini azalttı. Yakalanan fırsatlardaki beceri düzeyinin düşüklüğü de gol bulmayı zorlaştırdı. Rijkaard'ın Aydın'la Serdar'ın kanat değiştirmesi gibi pansumanları da durumu fazla değiştirmedi.

Rijkaard güvence olsun diye kaleye Leo Franco'yu koymuştu ama onun da bir önceki gece uykusunu alamamış gibi bir hali vardı. Kalesine gelen yan topların hemen hiçbirine çıkmadı. İkinci yarının başında bunlardan birinde rakibin en kısa oyuncusunun topu ağlara göndermesi onlar için büyük mutluluktu. Galatasaray savunması için de kısa sürede klasikleşmeye başlayan yerleşme hatasıydı. Bu gol öncesinde Serdar'ın faulü, onun savunma acemiliğindendi.

Aynı Serdar, gol becerisinin düşüklüğü yüzünden de bu maçta oynama şansını yeterince iyi kullanamadı. Kumaşının sağlamlığını biliyoruz ama Galatasaray'da oynayabilmek için daha fazlasına ihtiyaç var. Atacağı bir gol, hem takımına maçı kazandırır hem de adının zihinlerde daha sağlam yer almasını sağlardı.

Alpaslan Erdem'in bu maçta bulduğu şansı da değerlendiremeyişi bir veda gibi oldu ama yerine Serkan Kurtuluş'un oyuna alınışı da Rijkaard'ın tuhaf bir şakasıydı sanki. Hollandalı hocanın, rakibin uzun santrforuna karşı Gökhan Zan'ı 11'de düşünmeyişi, pek doğru olmadı.

Sarı Kırmızılı takımı bu kadar zayıf bir rakibe karşı yenik duruma düşme sıkıntısından Nonda kurtarırken, golde Elano'nun rakibin göbeğini dağıtışının önemi açıktı. Bunun ardından Arda ve Mustafa Sarp'ın oyuna girmesi Galatasaray'ı rahatlattı. Cim Bom dakikalarca rakibine top göstermedi ama sanki gol atıp da maçı kazanmak gerekli değilmiş gibi oynadı.

Bugünkü gazetelerde herhalde "Canın sağolsun Aslan!" türünden başlıklar olacaktır ama gerçek hiç de öyle değil; bu tür maçları mutlaka kazanıp Avrupa'da takım ve ülke puanını yükseltmek sanılandan çok daha önemli. Bunu fark ettiğinizde genellikle geç kalmış oluyorsunuz.

CAN ÇOBANOĞLU'NUN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

CAN ÇOBANOĞLU- Bitse de gitsek -FANATİK

Estonyalılar, bir büyük Avrupa markasından 1 puan almanın sevincini bir kez daha beşlik olmamanın gururunu yaşıyorlardı.

90 dakika bitiminde düdük çaldığında herkes mutluydu. Estonyalılar, bir büyük Avrupa markasından 1 puan almanın sevincini bir kez daha beşlik olmamanın gururunu yaşıyorlardı. Onları anladık. Ne de olsa, kim oynarsa oynasın rakip Galatasaray’dı. Maçtan önce de uykuları kaçmıştı. Galatasaraylı futbolcular ise, bizce sahadan mutlu ayrılmamalılardı. PAF takımıyla çıksalar, bir araba dolusu gol atıp, üstün oynayacakları Estonya’ya karşı hem ülke hem de kulüp puanını 1’de bıraktılar...

Böyle maçlar zordur tamam. 5-0’ın üstüne sahaya takımı çıkarırken, ne anlatırsanız anlatın, nasıl motive ederseniz edin, ne kadar akıllarına girerseniz girin sahaya bunları yansıması zor olur. 5 attığı takımı üstelik gücünü de biliyorlarsa, küçümseyebilirler ama, bir farkla; dün sahada oynayanların ne böyle düşünmeye hakları ne de takımda garanti yerleri var. Rijaard’da böyle düşünmüş olsa gerek ki, kulübeyi sahada oynayan 11’den daha kaliteli tutmuş. Zor motive edileceklerini de İstanbul’da bırakmış; Keita, Kewell, Ayhan, Baros, Hakan Balta, Gökhan. Onların yerine daha aç olanlar sahaya sürülmüş. Daha istekli olurlar, daha fazla koşarlar, formayı kapmak için varını-yoğunu sahaya yansıtırlar diye. Dün gece, ne Aydın ne Serkan ve Serdar, ne Alpaslan maalesef bu görüntü de değillerdi. Emektar Sabri elinden geleni yaptı ve Elano’dan güzel sinyaller Estonya’da çaktı. Bu maçın Cim Bom’a kazancı Elano’nun takımla bir 90 dakika geçirmesini sağlamasıydı. Kopuk da olsa, arkadaşları anlamasa da yaptıkları Galatasaraylılar’a önümüzdeki günlerde müthiş zevk verecek gibi görünüyor.

LEVENT TÜZEMEN'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

LEVENT TÜZEMEN- Duran top zaafı -SABAH

Rijkaard, Tallinn'de rotasyonun boyunu uzatınca takım uyumundan yoksun bir Galatasaray izledik. 5-0'lık skora imza atan kadrodan sahada sadece kaleci Leo, Sabri ve Aydın vardı. Tam sekiz oyuncu değişmişti. Bu, Rijkaard'ın geniş kadrodaki oyunculara "Size güveniyorum" mesajıydı.

Galatasaray maç boyu kadro kalitesi daha düşük olan Levadia Tallinn önünde topa daha çok hakimdi ama oyuncuların birbirleriyle oynama alışkanlığı olmadığı için ayağa pas trafiği iyi işlemedi.

Aydın ve Serdar ikilisi kanat bindirmelerinde etkili olamadı. Alpaslan solbekte sık ileri çıkmasına rağmen savunmada arkasına rakibi sürekli kaçırdı.

Oyunu kurmada ve final paslarında tüm yük Elano'nun sırtına bindi. Brezilyalı yıldız sıkı markaj altında oynamasına rağmen, Nonda'ya mükemmel bir gol pası verdi. Genç Serdar, Elano'nun iki gollük pasını tecrübesizliği nedeniyle gole dönüştüremedi. Rijkaard, Galatasaray golü yiyince oyuna hemen elini soktu. Alpaslan'ı çıkarıp, Serdar'ı aldı. Sabri'yi sola çekti. Aydın'ın yerine Arda girince Galatasaray önde top tutmaya başladı. Enerji küpü Sarp da oyuna girince orta saha güçlendi, savunma rahatladı.

Galatasaray kazanamadı ama aldığı beraberlikle Avrupa'da deplasmandaki yenilmezliğini 1 yıla taşıdı. Galatasaray en son 27 Ağustos 2008'de deplasmanda Steaua Bükreş'e 1-0 yenilmişti ve o maçtan bu yana hiç kaybetmedi.

6-0'lık Netanya maçında "Duran topları iyi kullanmanın önemini Rijkaard takıma öğretmeye başlamış olacak; Galatasaray üç maçta (Tobol maçları dahil) dört duran top golü attı" diye yazmıştım.

RİJKAARD EĞİTMELİ
Galatasaray'ın bu artısına rağmen, dünkü sınavı dahil yenen 7 golün dördünün duran toplardan gelmesi önemli. Bu, Galatasaray savunmasında ciddi bir zaaf olduğunu gösteriyor. Rijkaard'ın savunma oyuncularını da duran toplar konusunda ciddi biçimde eğitmesi gerekiyor. Rakibin duran toplarında Galatasaraylı savunma oyuncuları ile yardıma gelenler adam paylaşımında ve pozisyon almada hatalar yapıyorlar. Ya rakibin arkasında ya da altında kalıyorlar. Talinn'in Puri ile kazandığı gol, Mehmet Topal'ın pozisyon hatasıydı. Puri boy olarak Topal'dan çok kısaydı. Ama atış yapıldıktan sonra top gelirken avantajlı durumda olan Topal'ın topla arasına girip kafayı rahat vurdu.

OĞUZ DİZER'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

OĞUZ DİZER- Çenesine geliyor! -FANATİK

Galatasaraylı futbolcuların boyu da, Levadıalı'ların çenesine geliyor ama bakmayın siz boy farkına. Galatasaraylı futbolcuların boyu da, Levadıalı’ların çenesine geliyor ama bakmayın siz boy farkına. Ne derler ‘uzun yürürken, kısa!’ Hah! Geldi aklıma ‘topla oynarken’. Rijkaard da takımla oynuyor, doğru yapıyor. Uzun ve zorlu bir sezon var Aslan’ın önünde. ‘Kim var’, hatta ‘kim yok?’ lazım olacak.

Le Coq Arena’da var bir tuhaflık. Milliler 10’luk ederdi, berabere kaldı. Cim Bom da üçüncü yarıda, bir 5 daha yapardı. Olmadı. Efsunlu mu nedir bura? Öyle ya Serdar’ın net dört pozisyonu şansa kaçtı, Nonda da aynı. Barış sanki topu kırdı. Elano topu kaleye, Nonda da Kalimullin’i dışarı attı. İstvan ‘van minut’ dedi! 5-0 bitti 135. dakika.

Kısa ‘topla oynarken’ demiştim ya, onların kısası Purıe üstelik de kafayla çaktı golü 5-1. ‘No panic!’ Öndeyiz yani! Neemelo 5-2 yapacaktı. Kıl payı yırttık. Devre araları sonrası, Galatasaray genellikle tekliyor. Kayserispor müsabakası da öyleydi, şimdi de böyle.

Elano’dan bir pas ki, sanki ‘Firedinin kabusu’. Cim Bom’un kabusu bitti, Levadia’nın başladı Nonda’yla 6-1.
‘Kim yok?’ Mesela Arda yok. Girdi O da. Sabri solda, Serkan sağda ve Sarp da oyunda. Nonda’nın futbolu sakat değildi ama kendisi sakatlandı. Şanssız adam, illa bir tarafı sakatlanıyor!

Olası virajlarda savrulmamak adına, bu tür ‘gaz kesme’ operasyonları da gerekli, sanki! 

TURGAY ŞEREN'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

TURGAY ŞEREN- Leo Franco'yu dikkatli izleyin -AKŞAM

Franco, Galatasaray'ın bu yıl iyi kaleci diye İspanya'dan transfer ettikleri bir kaleci. Sizi bilmiyorum ama ben onu dikkatle izliyorum. Kayseri maçında kornerden gelen topa baktı. Siyahi futbolcunun vurduğu kafa, Galatasaray'ı mağlup duruma düşürdü. Dün yine bir kornerde uzun boyuna rağmen kalesinde yine çakılı kaldı. Onun yarısı kadar rakip futbolcu Purie, 50. dakikada Levadia'nın golünü attı. İyi bir kaleci, hele Franco gibi düzgün fiziğe sahip bir kaleci böyle goller yemez. Eğer dediğim gibi iyi bir kaleciyse asla yemez.

Dünkü maç Galatasaray için bir formalite maçıydı. Zaten Rijkaard'da ne kadar genç oyuncusu varsa sahaya sürdü. Sonra da değiştire değiştire hepsini oynattı. Rakibin kaçırdığı, bir bebeğin dahi gol atabileceği iki net gol pozisyonu vardı. Her iki pozisyonda da topu dışarı vurdular. Zaten iyi bir takım değiller, aralarında iyi futbolcu da yok, bu golleri atamazsan, boş kaleye altı metreden topa vuramazsan tabii ki elenirsin..

Şimdilik Galatasaray, Rijkaard'ın dediği gibi kendisinden çok aşağı düşük takımlarla oynadı. Kazakistan ve Estonya takımları gibi.. Şimdi Galatasaray'ı Avrupa takımları bekliyor. Rijkaard'ı ve sarı-kırmızılı takımı o takımlar önünde görelim bakalım. Dün akşam dikkat ettiyseniz Elano'da öyle çok dişli ve güçlü bir futbolcu görüntüsü vermedi. Nonda'ya verdiği pas dışında hiçbir şey yapmadı. Ama belki oda diğer Galatasaraylı futbolcular gibi işi fazla ciddiye almadı ki, doksan dakika Rijkaard tarafından oynatılıp sahada bırakılan üç-beş futbolcudan biri oldu. Takım 1-1'lik eşitliği sağladıktan sonra Arda da maça dahil oldu. Elano-Nonda ikilisinin ortak golü ona fazla iş düşürmedi...

Bugün hep beraber Galatasaray'ın kuralarda hangi takımlarla eşleşeceğini merak ediyoruz. Siz belki fark etmediniz ama kaleci Franko'yu asıl şimdi takip edin..

İLHAN SÖYLER'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

İLHAN SÖYLER- Sıkıntı sürüyor -HÜRRİYET

SİZLERE kimse böyle “kıyak” yapmaz... Frank Rijkaard, Tallinn karşısında “Bazı futbolcularımı tekrar göreyim, yanıldığım bir yer vardır” diyerek, Emre Güngör, Serdar Eylik, Alpaslan ve Nonda gibi futbolcularına şans verdi... İlk maçtaki 5-0’lık skorun ardından Estonya’da alınacak galibiyet veya mağlubiyetin Rijkaard için önemi yoktu... Bu turda gemisini iskeleye çekmişti... Ama gemiye bir “tayfa” daha eklersem, hem ben hem de Kulüp kazanır düşüncesindeydi...

Ama bakın Emre Güngör’de bir adım ilerleme, futbolunda değişiklik yok. Güçsüz Tallinn hücum adamlarına bile açık verdi. Alpaslan kendisini göstermek için bir şeyler yapma yoluna gitti... Çünkü o mevkide Caner ismi çok güçlü anılmaya başladı ve rakamı da aldı başını gidiyor...

Ya Serdar Eylik... Serdar oynadığı yeri devamlı gıdıklamalı, çünkü o bölgede forma adayı kabarık, bu da onu derin düşüncelere sevk ediyor. Ama bana göre ismi kısa zaman dilimi içinde parlayacak gibi. Nonda aynı tas, aynı hamam. Futbolunu kendi adına şansa bırakan bir havası var. Bir adım daha ileri gitmek için kendisini yormak istemiyor.

Doktorlar çare bulmalı
Elano için iyi bir maçtı... Hem kendisini, hem yanında oynayan arkadaşlarını, hem de vücudundaki oksijeni ayarlaması açısından iyi oldu... Brezilyalının oyun stili Arda gibi... İyi oyun okuyor, sahayı taramasını biliyor, futbolu iyi bilen her oyuncu gibi, pas kullanırken süksesini de ilave etmekten kaçınmıyor... Elano gibi Mehmet Topal için de bu maç ısınma turu gibiydi... Uzun sakatlık döneminin acısını böyle uluslararası maçlarla gidererek kapatacağı kanısındayım...

Daha önceleri yazdığım gibi, defansta sıkıntı var. Yine kenar bir ortada, 1 milyon Euro değerindeki Tallinn takımı golü atıyor, sanki tur atlamış gibi yumak oluyorlar. Böyle bir ekipten yan top golü yiyorsan, daha büyük takımları düşünmek istemiyorum... Galatasaray savunmasındaki hastalığa takımın teknik doktorlarının bir çare bulması şart...

GÖKMEN ÖZDEMİR'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

GÖKMEN ÖZDEMİR- Barış bozulur- VATAN

TURİSTİK seyahat geyiklerini bir kenara bırakıp, rotasyondaki G.Saray’ı inceleyelim. İlk maçı ve sezona yapılan parlak başlangıcı bir kenara koyalım... G.Saray’ın geniş kadrosunda her zaman kullanmak isteyeceği futbolcularını ve teknik direktör Frank Rijkaard tarafından oturtulmak istenen oyun tarzının takım tarafından ne kadar özümsendiğini masaya yatıralım...

1 Kalli ve Skibbe’nin prensi Barış bu sezon ilk 11’de ancak rotasyon anlarında şans bulur. Koşu temposu bu kadar yüksek bir futbolcunun topla ilişkisinin çok sınırlı olması ancak ‘yazık’ diye adlandırılabilir. Ne kontrol ederken, ne arkadaşına verirken topla koordinasyon sağlayabiliyor. Topu çok seven Rijkaard’ın 4-3-3’ünü baltalıyor. Meşin yuvarlağın akışkanlığını kesiyor. Sadece koşarak futbol oynayamaz. Ve ne yazık ki bu konuda ilerleme sağlayamıyor.

2 Yeni oyun sisteminin kilit noktası aslında sol kanat. Hücum anlarında burada kim oynuyorsa oynasın, soldan forveti destekleyecek şekilde içeri giriyor. Frank Rijkaard aynı şeyi sağ kanat için istemiyor. Bu bakımdan sol bekin yükü daha ağır. Hakan Balta oynarken orada dengeyi sağlıyor. Ama o yokken sıkıntı büyük. Çünkü önü sürekli savunmadan yoksun.

3 Elano çok akıllı ve oyun disiplinine sadık kalarak oynamaya çalışan bir Brezilyalı. Ukrayna ve İngiltere deneyimleri ona sert futbola karşı bağışıklık kazandırmış. İdeal G.Saray 11’inde çok ters paslar ve şutlarla rakibin dengesini bozabilir. Dünkü asisti mükemmeldi. Ama oyunun genelinde ona ayak uyduracak arkadaş bulamadı.

4 Nonda dün yine golünü attı. Yedek bir oyuncu için iyi bir istikrarı var. Fakat sakatlanma potansiyeli çok yüksek ve Baros kadar yırtıcı değil. G.Saray yönetimi son bir eforla forvete de takviye yapmalı. Bu kadar geniş kadroya 3. forvet sırıtmaz zaten.. Çünkü rotasyon anlarında G.Saray Nonda ile sıkıntı yaşayabilir. Tamam, attığı gol güzeldi fakat bu kadar zayıf rakibe karşı daha etkili olabilirdi. Boşluklar buldu ama değerlendiremedi.

5 G.Saray, kaptanı Arda’yı gerek kenarda gerekse sahada çok arıyor. Bu sezon genç yıldıza rotasyon anlarında bile rahat yok anlaşılan. Dün dinlenmesini beklerken oyun biraz sıkışınca Rijkaard tarafından sahaya atıldı. ‘Tehlike anında camı kırınız’ misali...

6 Mehmet Topal oyunu daha hızlı oynamalı. Fizik olarak ve kesici rolünde mükemmel ama hızlı düşünme yetisini güçlendirmeli. Bu sayede mükemmeli yakalayabilir. Ki şu anda oynadığı arkadaşları onun bu yönünü geliştirebilir.

7 G.Saray ne olursa olsun kazanmalıydı. Genç Serdar Eylik de oynasa, Aydın Yılmaz kendisine verilen tüm şansları tepip bu kadar etkisiz de kalsa, kadro tamamen değişmiş de olsa G.Saray kazanmalıydı.

HAKAN ÜNSAL'IN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

HAKAN ÜNSAL- Eleno Tallinn'de beni çok şaşırttı -STAR

Bir tarafta maça değil mecburi tatile gelmiş Galatasaray, diğer tarafta daha İstanbul’da ligine dönmüş Tallinn. Galatasaray tamamen değişmiş hatta sezon başı hazırlık maçlarındaki bir kadro ile çıkmasına rağmen yine daha etkili. Aslında bu maç için Galatasaray’ı ve oyuncuları değerlendirmek doğru değil. Çünkü bir takım düşünün ki, orta sahayı geçip Galatasaray yarı alanına girince seyircisi gol atmış gibi seviniyor. Sarı-Kırmızılı oyuncular yüzde 40 seviyesinde oynamalarına rağmen Tallinn takımının ilk yarıda ne gelecek ne de zorlayacak hali vardı.

İnanın idman maçları hatta PAF takımı ile yapılan maçlar bile daha zevkli, çekişmeli olur. Oyuncular için iyi bir kondisyon ve moral maçı oldu da diyemiyorum çünkü rakip bunu da veremedi. Takımlarımıza keşke hep böyle pamuk gibi takımlar çıksa da turlar geçip puanlar kazansak.

İkinci yarı daha farklı bir oyun oldu. Galatasaray golü yiyince işi ciddiye aldı ama futbol maç başladıktan sonra ciddiye alınacak bir oyun değildir. Ama bu karşınızda Tallinn gibi bir takım varsa değişir. Galatasaray maçı biraz sıktı ve hemen golü buldu. Elano bu maçta beni şaşırtan oyuncu oldu. Tam onun yeteneklerini gösterebileceği Galatasaray’lı taraftarlara daha ilerisi için mesajlar verebileceği bir maçta etkin ve öne çıkan bir oyun oynadığını söyleyemem. Kayseri maçında attığı gol hepimizi hayran bıraktı ama her zaman öyle goller olmaz. İşte neden Arda büyük oyuncu burada belli oluyor...

Galatasaray artık asıl işine başlıyor. Gruplarda şansı yaver gider de iyi rakipler çekerse taraftarını sevince boğar. Şimdi kalitesini ve tecrübesini gösterme zamanı. Uzun bir yolun startı bu maçın bitişi ile başladı. Bu yeni serüvende yeni başarılar kazanmak dileği ile..

OSMAN TANBURACI'NIN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]

OSMAN TANBURACI- Playstation gibi... -YENİ ŞAFAK

Bu maçın ilki olmasa şöyle denebilir; Estonya'nın iki amatör takımı maç bağlamış yarışıyor. Galatasaray ilk maçın 5-0 avantajıyla sahaya neredeyse 3. takımı ile çıkmış... Ayıbı yok ama 5. takımla da çıksa Galatasaray bir şeyler yapmalıydı, çünkü rakip Levadia Tallinn, adı var kendi yok bir takım!

Galatasaray forvetinde tek as vardı, dört de birbirine benzemez!

Tek as; Elano Blumer'di,

Oyunu bile açamadı.

Bir de Nonda vardı golcü, faul yaptı giren golü çıkardı!

İlk yarıda gole dönük üç de hamle vardı;

Serdar Eylik kaçırdı,

Nonda yandan çarklı vapur gibi sallanınca ve de topu kaleciden aşıracağı yerde bacak arası yapmaya kalkınca buz gibi gol kaçtı.

Elano'nun nefis vuruşuyla gol olan top öncesi de Nonda rakibi 'süsünce' hakem golü saymadı!

Bir de Barış'ın ezdiği top var. Mükemmel paslaşma Barış'ın topu kırmasıyla bitti. Alpaslan, Elano'ya o da Nonda'ya, Nonda Barış'a süzme paslar verdiler ama Barış topun üstüne bastı golü katletti!

Ötekilerden;

Mehmet Topal biraz,

Sabri eh işte,

Aydın yine inişte!...

Emreler kusursuz,

Kaleci Leo fütursuz,

Ötekiler tıpkı asker bavulu,

Devre yavan futbolla golsüz bitti!

Sarp, Arda oyuna fayda

50'de golü yedik.

Kale önüne bir orta geldi, kafayı Puri çaktı, İspanyol kaleci Leo anında Fransız oldu! Top santraya kondu! Yakışmadı ama...

Hani ya ülke puanı?

Elano kızmış olacak ki... Nonda'ya geçirdi topu eşitlik geldi.

Sonrasında yine gol pozisyonlarımız var, Sarp ve Arda oyuna fayda ama bir türlü öne geçemiyor Galatasaray.

Hakem maçı bitirdi Rijkaard'ın 'harmanlanmış takımı' turu geçti.

Galatasaray'ın bu Tallinn'e yenilmesi ayıp olurdu,

Yenemedi ayıp etti!

BÜLENT TULUN: Zorlanmadan (FOTOMAÇ) [page_end]

Fırsattan istifade ederek hem as oyuncularını dinlendirmek hem de rotasyon yaparak yedek oyunculara maç deneyimi kazandırmak onları diri tutmak açısından akıllıcaydı. İşi ilk maçta bitiren Galatasaray üçüncü sınıf rakibine karşı çok üstün bir oyun ortaya koydu. Uzun pasların çok az uygulandığı, ancak kanat değiştirmek adına kontra topların kullanıldığı, orta sahada bol ayağa pas yaptı Cimbom. Bu klasik Barcelona sistemi iyice oturduğu zaman her maçta rakip kaleci ile karşı karşıya pozisyonlar daha çok bulunacaktır. Levadia Tallinn takımı ilk şutunu 30. dakikada atabildi. Aslında Galatasaray için iyi bir antrenman maçı gibi oldu.

Gol kaçırma yarışı
İlk yarıda Serdar, Nonda ve Barış ile net pozisyonları kullanamadı Galatasaray. Barış demişken takımda bu sene düşüş içinde olan bir tek onu görüyorum. Sanıyorum kendini direkt oyuncu olarak gördüğü için bir kırgınlığı var ve bu da oyununa tesir ediyor. Galatasaray orta sahasında forma kapmak bu yıl aslanın ağzında değil adeta midesinde. İyi bir profesyonel olarak hocasının isteklerini yerine getirmeli ve uyumsuzluk yapmamalı. Savunma tandeminde sevindirici olan topu oyuna sokmadaki şişirme alışkanlığından vazgeçip yerden ayağa ve telaşsız oyun başlatmaları. Bu bir format ki Servet-Zan ikilisi de aynı şekilde oynuyorlar. İşte teknik direktör farkına bir örnek daha.

Franco güven vermiyor
50. dakikada yenen gol de Galatasaray'ın bu yılki klasiği halinde. Kısa boylu oyuncuların duran toplarda kafayla attıkları goller hem savunma hem de kaleci hataları. Leo Franco bu yıl Galatasaray'ın yumuşak karnı olacak gibi. Belki az top gelmesinden soğuyor olabilir ama De Sanctis'ten de bir farkı yok gibi. Bir problem de sol bek mevkiinde var. Volkan Yaman ilk 24'te tutulmayacak bir oyuncu değil. Neden apar topar satıldı anlamakta zorlanıyorum. Neticede UEFA Avrupa Ligi'ne zorlanmadan kalındı. Rijkaard umarım dile getirdiğimiz eksikleri zaten tespit etmiştir.


İSMET TONGO: 1-1 hiç yakışmadı (FOTOMAÇ) [page_end]

Galatasaray bunca yıldır katıldığı Avrupa kupalarında en kolay turunu atladı. Aslında maç Avrupa Ligi'ne katılma açısından çok önemliydi. İstanbul'daki maçı 5-0 gibi farklı bir skorla kazanan Cimbom sakatlar dışında rövanş kadrosunu çok değiştirmişti. Asların bir bölümü İstanbul da kalmış, bir kısmı yedek kulübesinde otururken, sakatlarda tedavi için sağlık kurulunun kapısını çalmıştı. Levadia Tallinn karşısına çıkanlar aslında kötü futbolcu değildi. Hepsi zaman, zaman Galatasaray takımında ilk 11'e çıkmışlardı. Dün de sahaya çıkan ve ilk yarı oynayanlar arasında tabii ki Elano çok farklı ve kendini hemen kabul ettiren bir futbolcu görünümündeydi. Çalışıyor, şut atıyor adına uygun paslar veriyor, kısacası ben bir yıldızım diyordu. Hele devrenin bitmesine 2 dakika kala attığı golün Nonda'nın rakibine yaptığı faul yüzünden iptal edilmesi çok üzücüydü.

Kaçan goller
Devre bitene kadar Levadia'nın, bir belki iki kaçan ciddi gol fırsatı vardı. Buna karşılık Galatasaray'ın Serdar Eyilik ve Nonda'nın ayağında kullanamadığı fırsatlar ise en az dört tane idi. Bu da dört gol demekti. Ben bu yarıda başta Elano, Serdar ile Sabri'yi beğendim. Geride ortada oynayan iki Emre ciddi bir hata yapmamaya çalıştılar. Rijkaard ilk yarı oyun içinde iki yer değiştirme yaptı. Elano'yu Nonda'nın arkasından alıp yanına verdi. Serdar ile Aydın'ı yer değiştirdi. İkinci yarıda ise bu iki futbolcu eski yerlerine döndü.

İkinci gol ve...
Galatasaray ikinci yarıya durgun ve tutuk girdi. Rijkaard'ın güvendiği dağlara kar yağmaya başlayınca değişiklik için hazırlık başladı. 51. dakikada Sander Puri'nin kafa ile attığı gol ilk değişikliğe neden oldu. Serkan Kurtuluş oyuna girdi, Alparslan oyundan çıktı. 64. dakikada Elano'nun nefis pasını Nonda, Levedia ağlarına beraberlik golü olarak yolladı: 1-1. İkinci değişiklik Arda, üçüncü değişiklik ise Mustafa Sarp'la oldu. Rijkaard oyuna sonradan aldığı futbolcular ile başlasa sonuç kesinlikle farklı olurdu. Golden sonra Galatasaray'ın asları oyuna girmesine rağmen galibiyet getirecek gol atılamadı. Maç da 1-1 sona erdi. Tur rahat geçildi ama bence 1-1'lik skor Galatasaray'a hiç yakışmadı.

Günün Önemli Haberleri