Yazarlardan Galatasaray analizi..
Rıdvan Dilmen, Erman Toroğlu, Uğur Meleke, Hakan Ünsal, Ömer Üründül, Levent Tüzemen ve Ahmet Çakır Galatasaray'ın galibiyeti için neler yazdı..
Galatasaray'ın imdadına yetişen Demokratik Kongolu Nonda, spor
yazarları tarafından kurtarıcı ilan edilirken, karşılaşmanın hakemi
İlker Meral de ağır bir dille eleştirildi.
Rıdvan Dilmen: Arada uçurum var (Milliyet)
Oyun aslında daha maçın başında kopardı. Ali Güneş’in çizgiden
eliyle çıkardığı topu hakem kırmızı kart ve penaltı ile
değerlendiremeyince son dakikaya kadar gitti
Oyun aslında daha maçın başında kopardı. Ali Güneş’in çizgiden eliyle çıkardığı topu hakem kırmızı kart ve penaltı ile değerlendiremeyince son dakikaya kadar gitti. Ali Güneş, Rüştü’nün, Volkan’ın çıkaramayacağı bir topu uzaklaştırdı. Hakem pozisyonu göremedi. Görse mutlaka verirdi ancak büyük hatası Kasımpaşa’nın direnmesini sağladı.
Galatasaray tartışmasız galibiyeti hak etti. İyi veya kötü oynadı demiyorum. Çünkü sayısız pozisyon buldu. Son bölümde beş dakika öyle bir baskı kurdu ki, Kasımpaşa’nın buna karşı koyması zaten imkansızdı. Nitekim dayanamadılar da.
Nonda bence bu takımın bir numaralı santrforudur. Fenerbahçeli Güiza’dan da Beşiktaş’ın tüm forvetlerinden de çok farklı ve etkili. İşini çok iyi yapıyor. Yedek kalmasına rağmen ne zaman görev verilse çıkıp oyununu oynuyor. Surat asmıyor. Baros onun kadar yedek kalsa belki Nonda kadar verimli olamazdı. Bunları gol attığı için söylemiyorum. Birincisi tam bir takım oyuncusu. Oyun bilgisi üst düzeyde. Alıyor veriyor, pozisyonları iyi kokluyor.
Hatırlarsanız Galatasaray, Ankara deplasmanında da ilk yarı zorlanmıştı. Ancak Nonda girdikten sonra rakibi çözüp, üst üste golleri bulmuşlardı. Dün de aynı tablo var. Futbolda tesadüf olmaz. İki maça baktığınız zaman Arda, Keita, Kewell, Nonda dörtlüsü daha faydalı. Ama Rijkaard’ın ilk santrforu Baros. Bunun değişeceğini sanmıyorum.
Bugün hiçbir takımda kenardan gelip de bu kadar etkili olan
futbolcu yok. Galatasaray bunun avantajını yaşıyor. Gollere
bakıyorsunuz, ikinci yarıda oynayan Keita, Nonda ikilisinin
üretimleri. Ligin kaderini de bu faktör belirleyecektir. Eğer
kulübeden bu desteği alamazsanız yarışı götüremezsiniz. Beşiktaş’ın
yaşadığı en büyük sıkıntı da bu aslında.
Kasımpaşa ile Galatasaray arasında hakikaten uçurum var. Kasımpaşa
öne geçmesine rağmen kontratak yapacak gücü bulamadı. Defansta
kalarak da maç kazanamıyorsunuz. Hele rakibin ofansif gücü bu kadar
yüksek iken.
Bir paragraf da Emre Aşık için açmak istiyorum. Türkiye’de bütün
gençlerin onu örnek alması gerekir. 92-93 yılından bu yana
sahalarda. Üç büyük takımda da oynadı. Yedek de kalsa küsmez.
Antrenmandan kaytarmaz, polemiklere girmez, hocalarıyla didişmez.
Tam bir profesyonel. Ne zaman görev verilse çıkıp mücadelesini
ortaya koyar. Gerektiğinde sakat sakat da oynar. Bunlar kolay
değil. Tek kelimeyle bravo doğrusu.
LEVENT TÜZEMEN'İN YORUMU BİR SONRAKİ
SAYFADA[page_end]
Levent Tüzemen (Sabah):: Rijkaard İpten
Aldı
Rijkaard'ın "Rotasyon" yapmasına saygı duyuyorum. Rijkaard,
rotasyonu yaparken yorgun oyuncularının yıpranmasını engelliyor.
Bir oyuncuyu tükeninceye kadar kullanmıyor. Hatta, Panathinaikos
maçı öncesi Rijkaard şöyle demişti: "Yedek kulübem zengin.
Rotasyonu yapabilmemiz için akıllı oyuncularımızın olması
lazım."
Hollandalı hoca bugüne kadar rotasyonu uygularken doğru ve oyun
aklı zengin oyuncuları seçti. Kasımpaşa maçına çıkan kadronun
yapısı Rijkaard'ın söylemleriyle eylemlerinin tutmadığını bize
gösterdi.
Nasıl mı?
1- Elano-Arda-Kewell üçlüsü birlikte oynadığında Galatasaray
kanatlardan hızlı hücum yapamadı. Çünkü Kewell ile Elano patlama
sürati yüksek oyuncular değil. Baros yorgundu. Rotasyonu Nonda
haketmişti.
2- Elano ile Arda birlikte oynayınca Galatasaray'ın oyun zekası
yükseliyor ama oyun temposu düşüyor. Çünkü ikisi de oyun
liderliğine soyunuyor ve birbirini bozuyor.
3- Panathinakos maçında kulübede sol ayaklı Caner, Alpaslan
otururken, Emre Güngör'ün yerine Hakan Balta geçmiş, solbekte de
Uğur görev yapmıştı. Caner tercihi yanlıştı. Caner hücuma
çıkamadığı gibi çok pas hatası yaptı. Kademe anlayışı yüksek Hakan
Balta, Galatasaray savunmasının olmazsa olmaz oyuncusudur. Kulübede
oturmaz. Sadece sakatsa oynamaz.
TURGAY ŞEREN'İN YORUMU BİR SONRAKİ
SAYFADA[page_end]
Turgay Şeren (Akşam): Galatasaray İkinci Yarı
Süperdi
Dün akşamki maça kadar puan alamamış, doğru dürüst bir takım
kuramamış, Yılmaz Vural'ı kısa bir süre önce teknik direktör yapmış
Kasımpaşa, Galatasaray karşısında elinden geleni yaptı. Çok koştu,
fevkalade iyi mücadele etti. Hatta gol de attı. Ama bir yere
kadar... Moritz, Kasımpaşalılar'ı heyecanlandırdı ama
Galatasaray'ın çok iyi bir kadrosu var. İkinci yarı oyuna giren
Nonda ve Keita mücadele gücünden çok şey kaybetmiş Sancak, Murat
Erdoğan ve defansın göbeğinde oynayan Barış ve Koray'ın yaptığı
hatalardan ve dayanıksızlığından Nonda ile üç gol kazandı. Ancak
kaçan goller var ki, atılan gollerden çok daha kolaydı. Önce Arda,
bomboş kaleci ile karşı karşıya, devre biterken topu dışarı attı.
Ve ilk yarının 1-0 Kasımpaşa lehine bitmesini sağladı.
Gelelim gecenin golcüsü Nonda'ya; O da ikinci yarının başlarında
aynı Arda gibi bomboş topu dışarı vurdu ve Kasımpaşalı futbolculara
biraz olsun direnme gücü verdi. Ama Keita, Kasımpaşa sol tarafını
hallaç pamuğu gibi atınca Kasımpaşa defansı ve kalecisi Tolga için
yapacak bir şey kalmadı. Son Galatasaray maçında Sabri süperdi diye
yazdım. Ama dün akşam ben Sabri'yi sahada en kötü oyuncu olarak
gördüm. Demek ki bir oyuncu bir hafta içinde bu kadar çabuk mu
değişir!
Ya Elano ve Baros'a ne demeli? Rijkaard çok iyi bir görüşle ikisini
de çıkardı. Yerlerine iki siyahi Nonda ve Keita'yı sokmakla maçın
kazanılmasında önemli rol oynadı. İşte teknik direktörlük bu.
Sahada maçın gidişatını değiştiren adam süper teknik adam
demektir.
Galatasaray'ın Kasımpaşa'yı güç olarak yenmesi doğaldı. Ama maçta
bir de hakem vardı. İlker Meral diye... İlk yarıda Ali Güneş'in,
top kaleye girerken bir kalecinin yapamayacağı kurtarışla yumrukla
golü önledi. İlker Meral'den çıt yok. Maç devam.. Meral, bu yanlış
düdüğüyle değil, maçın başından sonuna kadar çaldığı düdüklerle
asla hakem olamaz. Galatasaray'ın puan kaybetmesi dünkü maçın
gidişatına göre söz konusu değildi. Kadrosunda gol atacak, takımı
kurtaracak çok oyuncular var. İşte Baros'la, Elano yok, Nonda ve
Keita var..
UĞUR MELEKE'NİN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA
[page_end]
Uğur Meleke: Forması temiz adamlar (Milliyet)
Kasımpaşa karşısında (özellikle ilk 70 dakika, oyun Sancak-Keita
hadisesiyle gerilene kadar) asiller ordusu gibi bir Galatasaray
vardı
Kasımpaşa, oyuncu kadrosunun ciddi bir kısmını, transferin son gününde (1 Eylül’de) tamamlayabilmiş. İlk 11’inden 8’i son bir ayda takıma katılan oyuncular... Hocası Yılmaz Vural da 3 Eylül’de gelmiş ama 2 haftada bazı temel gerekliliklerde oyuncularıyla aynı noktaya ulaşmayı başarmışlar. Mücadele ediyorlar, futbolun gerektirdiği sertliği ölçüsünde (ya da ara ara ölçüyü kaçırarak) uyguluyorlar. Özellikle ikili mücadelelerde sağlam olma konusunda 11 adam söz birliği etmişler.
Karşılarındaysa (özellikle ilk 70 dakika, oyun Sancak-Keita hadisesiyle gerilene kadar) asiller ordusu gibi bir Galatasaray var. 8’i perşembe gecesi Atina’da bayağı yorulmuş sarı-kırmızılı adamlar, ayaklarını sokmaktan kaçıyorlar. Hatta 60’lara kadar da stoperler dahil hemen hemen kimsenin yere düşüp formasını kirlettiğini görmedim.
Bu Galatasaray’daki “temiz forma” inadı öyle acayipti ki, 40’larda bu tabloya Elano bile isyan etti! O Elano ki, Manchester City formasıyla en kıran kırana maçta bile hiçbir şey umurunda olmayan, ayrıcalıklı bir şövalye gibi oynayan bir adamdı. Hatta City taraftarları takımlarının fair-play kontenjanından UEFA Kupası’na gitmesini esprili bir biçimde onun suya sabuna dokunmayan oyununa bağlamışlardı!
İşler Kasımpaşa’nın da istediği gibi gitmişti, belki de sahadaki
tek özel adamları Moritz’in attığı gol, onları soyunma odasına
galip götürdü. Ki bu sarı-kırmızılıların Temmuz’daki garip Tobol
maçından beri mağlup kapattıkları ilk 45 dakikaydı... Ama “forması
temiz adamlar” çok fazla paniklemedi, belli ki öndeki dörtlünün (ve
onların kulübedeki alternatiflerinin) yeteneklerine güveniyorlardı.
Düşündükleri gibi de oldu...
* * *
Kalite zayıfı maçın göze batanları, Kasımpaşa’nın savunmasındaki
19’luk gurbetçi Barış’la, biraz daha hızlı olsa burada kalmayacağı
çok bariz olan Moritz’di... Galatasaray kalecisi Franco’nun da geri
pastaki ve kale atışlarındaki konsantrasyon eksikliği göze
battı.
OSMAN TAMBURACI'NIN YORUMU BİR SONRAKİ
SAYFADA[page_end]
Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Bay Nonda
Hat-Trick
Hakem İlker Meral derhal bir göz doktoruna gözüksün. Maçtan vaz
geçtim, bu körlükle Allah korusun başına bir şey gelir. Daha maçın
başında Elano'nun vuruşunda Kasımpaşalı Ali Güneş'in bir kaleci
gibi uçarak kaleye girmekte olan topu iki elle çıkarttığını
göremeyen hakem bu işi bıraksın! Düşünün bir kere hem penaltı
olacak hem kırmızı kart! Galatasaray da muhtemelen daha ilk
dakikalarda öne geçecek!
Meral Galatasaray'ın hakkını resmen gasp etti. Galatasaray da
böylece Mübarek Ramazan ertesi attığı tonla golün zekatını vermiş
oldu.
Olay bununla da bitmedi. İki elle önlenen golü görmeyen hakemler
Baroş'un attığı golü 3mm ofsayt diye iptal de ettiler.
Arkasından Arda kaleciyle karşı karşıya kaldı auta attı.
Yine bitmedi ikinci yarı başında bu kez de Arda'nın kafası direkten
yere vurdu hayret gol olmadı!
Nonda da kaçırdı...
Bir el sanki Galatasaray'ı tutuyordu...
Kem gözler Galatasaray'ı nazara getirmişti..
Bu maçın ufacık RTE'de oynanması da pek akılcı değildi.
Kasımpaşa'nın mükemmel golü bütün bunların üzerine tuz biber ekti.
Galatasaray savunması, başta Sabri'nin kanadı elek gibi oldu. Murat
Erdoğan da yüzde yüz bir gol daha kaçırınca kader ağlarını örmeye
başladı. Bu arada Leo da mutlak goller çıkardı.
Kasımpaşa devreyi önde kapadı.
Herkes ikinci yarı Kasımpaşa tükenir diye beklerken Kasımpaşa pes
etmedi....
RTE'de keramet vardı...
Galatasaray hep rakip kale önünde gezindi. Rijkaard oyuna Keita ve
Nonda'yı aldı, şekil değişti. Galatasaray bulut gibi Kasımpaşa'nın
üzerine çöktü ama heyhat!
Top bir türlü kale çizgisini geçmiyordu. İmdada ikinci yarı oyuna
girenler yetişti, Keita'nın pasında Nonda mükemmel bir hamleyle
Galatasaray'ı beraberliğe taşıdı.
Kasımpaşa duruldu, Galatasaray yine gol kovaladı ama top da inat
etti. Galatasaray da rakibi küçümsemenin cezasını çekti. Fark
bekleyen taraftar fıtık oldu.
Arda elli kere kaçırdı, Kewell kendini paraladı ama nafile...
Galatasaray kötü değildi ama şans da hiç yardım etmedi. Hakem de
kambura yattı!
Galatasaray bu güne kadar deryaları geçti az kaldı derde
boğuluyordu derken Nonda yine sahne aldı ve harika bir zamanlamayla
galibiyeti getirdi. Arkasından yarım devrede üçledi.
Galatasaray yendi ama kırk yıllık ömrü de geri gitti!
Hakem Meral de bir çuval incirin içine etmişken iyi yırttı!
Yoksa dillerde sakız olacaktı.
Verilmiş sadakası varmış.
HAKAN ÜNSAL'IN YORUMU BİR SONRAKİ
SAYFADA[page_end]
Hakan Ünsal (Star): Kalite Farkı Yetiyor
Rijkaard rotasyonu çok sevdiği için yine Keita ve Hakan yoktu. Ama
Hollandalı hoca Ayhan'ın olmadığı maçlardaki eksiği, yetenekleri
üst düzey olmasa da hep öne oynamayı düşünen, tempolu Barış ile
çözebileceğini göremiyor. Özellikle Beşiktaş karşlaşmasında bu
değişiklikte geç kalmıştı.
İkinci yarı sırtı dönük oynayabilen Nonda ve direkt kaleye giden
Keita oyunu Kasımpaşa yarı alanına yıkmayı başardı. Fakat maç
başına 3 gol atan Galatasaray'ın gol ayaklarının hepsi ya etkisizdi
ya da beceriksiz. Golcüler girdikleri pozisyonların yarısını gol
yapsa fark olurdu. Galatasaray diğer maçlarına oranla iyi oynamadı
ama diğer maçlardaki gibi yine çok pozisyona girdi. Bu kadar golü
bir maçta kaçırırsan, zorlanman da kaçınılmaz oluyor.
Maç dejavu gibiydi. Akla hemen Ankaraspor deplasmanı geldi. Yine
sıkıntılı maç yine Nonda...
Burada asıl konu Galatasaray'ın kadrosunun hem geniş hem kaliteli
olması. Bu çeşitlilik olmasa Galatasaray bugün 5 puan kaybetmişti.
Zaten Rijkaard da bu bolluk sayesinda takımla bu kadar rahat
oynayabiliyor.
Maç beraberlik golünden sonra tamamen tek kaleye döndü. Kasımpaşa
ilk puanı için tamamen gömülürken geriye sadece mücadelesi
kalmıştı. Ancak arkaya bu kadar erken yaslanan kim olursa olsun
hata yapmaması mümkün değil.
Galatasaray maç boyunca sürpriz bir oyuncu aradı. Sabri ve Caner
etkisizdi. Orta alandan Mustafa Sarp ve Mehmet Topal öne çıkmayı
düşünmezken bir de üstüne golcülerinin hepsi en kötü günlerini aynı
maçta geçiriyorsa, işin biraz şansa kalıyor.
Zor bir 3 puan oldu ama alınacak dersler ve uyarılar var. Çok fazla
rotasyon, Ayhan yoksa Barış'ın olması gerektiği gibi. Ama en dikkat
çekici olay ise Galatasaray'ın yine maçı 70'ten sonra koparması
oldu.
Takımın iyi çalıştığı bir gerçek. Buna kalite de eklenince,
zorlansa da kazanmayı başaran bir Galatasaray ortaya çıkıyor.
ERMAN TOROĞLU'NUN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Erman Toroğlu: 6x6=36 (Hürriyet)
Fenerbahçe ve Galatasaray da 6’da 6 yaptılar. 6x6=36. Türk futbolu
yolda kaldı. Oynanan futbola bakınca, 6’da 6 ancak böyle
anlatılır.
Sonuncuyla, birinci oynadı. Ama birinci, lider olduğunu maçın sonuna doğru hatırladı. Kasımpaşaspor golü attıktan sonra maçı öyle bitireceğini sandı, yanıldı. Şöyle bir baktığınız zaman gücü de o kadar. Peki, bu takımlar, Süper Lig’de nasıl oynuyorlar?
Maça gittim. Recep Tayyip Erdoğan Stadı’na. Kasımpaşa seyircisi kendi idarecisine, “Yönetim istifa” diye bağırıyor. Peki neden? Kasımpaşaspor yönetimi sezon başında bu stattaki kombine biletleri 100 liradan satışa çıkarmış. 100 liraya bu kombineyi alırsanız, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor maçlarını, diğerlerine gitmezseniz 25 liraya getirip, seyrediyorsunuz. Kasımpaşaspor yönetimi de kombine almayanlar için dün geceki maçın bilet fiyatını 120 lira olarak açıklamış. Hem Galatasaray, hem de kendi seyircisi için. Kasımpaşaspor seyircisi de bunun için yönetimine “İstifa” diye bağırıyor.
Bence bu zihniyetteki seyircinin takımı Süper Lig’de oynamamalı. Üçüncü Lig’de oynamalı. Utanmadan, sıkılmadan bir de “Bu bilet fiyatlarını söyle” diye yönetimlerini bana şikayet ediyorlar.
Galatasaray iyi değil. Dün geceki 3-1’e aldanmasınlar. Bundan sonra her takım Kasımpaşaspor olmayacak. Bazı oyuncular biraz fazla havalanmışlar. Rakibe yandan ve üstten bakıyorlar. Öncelikle Mustafa Sarp ile Mehmet Topal’dan birisi orta alanda fazlalık. Ya birini, ya diğerini oynatacaksın. Aynı işi iki kişiyle yapıyorlar. Defansın ortasında gene zaaflar var. Caner, 90 dakika boyunca etkili olamadı. Ne defansta, ne de ofansta. Bir de Kasımpaşaspor gibi hücumda etkisiz bir takım karşısında bu haldeydi.
İki büyük hata
Nonda, Galatasaray için önemli bir oyuncu. Öncelikle topu saklıyor. Topu rakibe hemen vermiyor, kaptırmıyor. Böyle olunca da orta alanın ve defansın rahatlamasını sağlıyor. Ve en önemlisi gol noktalarında da çok akıllı. İyi yerlere giriyor.
Hakem İlker Meral çok büyük iki hata yaptı. Birincisi, 8. dakikada Ali Güneş mükemmel bir planjonla topu çizgiden çıkardı. Hem penaltıyı çalması, hem de kırmızı kartı yapıştırması gerekirdi. Bunun yorumu yok. Kesin.
Aynı Ali Güneş bu sefer ikinci yarıda Kewell gole giderken, arkadan çekip indirdi. Bence bariz gol şansıydı. Bir kırmızı daha gerekirdi. Herhalde Ali Güneş, İlker Meral’in dayısının oğlu ki maça devam etti.
Kasımpaşaspor bu ligde ne yapar? İşi biraz zor. G.Saray onların
rakibi değildi. Ama, şu gözüküyor ki asansör takım olmaya devam
edecekler. İnşaallah yanılırım.
AHMET ÇAKIR'IN YORUMU BİR SONRAKİ
SAYFADA[page_end]
Ahmet Çakır (Zaman): Azap Olarak Başladı, Bayram Tadında
Bitti
Ligin zirvesindeki Cim Bom, dibindeki Kasımpaşa karşısında büyük
azap çekti ama buna yol açan kendi yetersizliği değil büyük bir
hakem hatası oldu.
Gerçi aradaki olağanüstü güç farkı nedeniyle Galatasaray'ın hakemi
de yenmesi gerekiyordu ama bu her zaman kolay olmuyor. Tribünlerin
boş kalmış olması Kasımpaşa yönetiminin bu maçtan biraz para
kazanma hesabının pek tutmadığını gösteriyordu. Kimbilir belki de
hesapları başkaydı: Sarı Kırmızılı taraftarlar gelmesin ve bu yolla
psikolojik üstünlük sağlansın. Öyleyse hesap tuttu. Ne olursa olsun
Cim Bom'un İstanbul'daki bir maçı 2-3 bin kişiye oynamak zorunda
kalışı hüzün vericiydi.
Bizim de maç öncesi görüşlerimiz kesinlikle ilk 45 dakikada
gerçekleşti. Galatasaray'ın maça konsantre olamayacağını ve mutlaka
ilk golü yiyeceğini düşünüyorduk. Öyle de oldu. Takımdan kopuk 4
forvetin ileride top beklemesi, bütün ümitlerini bu maça bağlamış
olan Yılmaz Vural'ın işini kolaylaştıran temel etkendi. Üstüne
biraz da sertçe mücadele eklenince Galatasaray tıkanıp kaldı. Gol
dışında da önemli fırsatları olan Kasımpaşa idi. Bunların
üçüncüsünde Leo Franco başarılıydı ama aynı Arjantinli kalecinin
geri pası elle tutacak kadar dalgınlığına akıl erdirmek zordu.
Ev sahibinin daha önce mektubunu yazmış olduğu golü, kendi sol
kanadından gol çalışması yapar gibi bir pozisyonda geldi. Peşpeşe
üç pasta Galatasaraylı herhangi bir oyuncunun araya girmeyişi
Moritz'in son vuruşu yapıp işi bitirmesini sağladı.
Aslında ilk yarının en önemli olayı 8. dakikada Ali Güneş'in direk
dibinde topu elle kesmesiydi. Hakem hem penaltı hem kırmızı kartlık
bu pozisyonu görmeyip maçın kaderini etkiledi. Kendisinin daha
yakın olduğu pozisyonda yardımcısından umar beklemesi kötüydü. İşte
6 hakem uygulaması belki de yılda bir kez böyle bir maç için
gerekli olur, onda da yoktur!
Aynı Ali Güneş'in ikinci yarıda son adam durumundaki Kewell'ı
düşürmesinin sarı kartla cezalandırılması da onun fazlasıyla şanslı
bir akşam yaşadığını gösterir gibiydi. Maçın kaderini yüzde yüz
belirleyen bu hatalardan sonra hakem bütün takdir haklarını, kimi
zaman utanılacak şekilde Cim Bom için kullandı ama geçmiş olsun!
Buna karşılık Kasımpaşa'nın biraz da mecbur olduğu antifutbola
geçit vermemek için kaleciye bir sarı kartı bile düşünemedi.
Sarı Kırmızılı takım ilk yarının en önemli pozisyonunu uzatma
dakikalarında buldu. Onu da Arda'nın nasıl dışarı attığına kimse
akıl erdiremedi. Rijkaard'ın, ilk yarıda oynuyormuş gibi yapan
Elano ve Baros'un yerine Keita ile Nonda ile ikinci yarıya
başlaması normaldi. Nitekim azaba dönüşen gol Nonda'nın becerisiyle
geldi. Hele 'artık bu maçta gol olmaz' denilen dakikalarda gelen
galibiyet golü Galatasaraylılar için dünyalara bedeldi. Üçlemesiyle
de maça damgasını vuran adam oldu...
Bir yığın meslektaşımın tersine Yılmaz Vural'ın coşkusuna her zaman
saygı duydum ama o da biraz değişmeyi düşünmeli: Taç atan kendi
oyuncusunu bile taciz etmenin takıma ne yararı olabilir? Hele
taraftarı kışkırtması, aman Allah'ım!
ÖMER ÜRÜNDÜL'ÜN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA
[page_end]
Ömer Üründül: Rijkaard'ın doğruları (SABAH)
Çok kötü bir ilk yarı oynayan Galatasaray, ikinci
yarıda Frank Rijkaard'ın doğru oyuncu değişiklikleri ve işin
ciddiyetine varıp hırslanmaları sonucu zor da olsa 3 puanı
aldı.
Galatasaraylı futbolcuların maç başladıktan hemen sonraki saha içi
görüntüleri, rakibi küçümsedikleri yönündeydi.
Kasımpaşa hırslı ve atak bir futbol sergilerken, ileride kaybettiği
toplardan sonra geniş alanda az adamla yakalanıyordu. Motivasyonsuz
Galatasaray hem bu avantajlı ofansif ortamı değerlendiremedi, hem
de takım savunmasında ciddi arızalar gösterdi.
Bu sezonun alışılmış görüntüsüyle 6 kişiyle savunma yapılıyor,
ilerideki 4 oyuncu katkı vermiyordu. Sabri ve Caner'e hiç yardım
gelmiyordu. Caner'in defansif yönü Hakan Balta gibi iyi
olmadığından tehlike çanları çalıyordu. Ve skor dezavantajına
düşüldü.
Bundan sonra Galatasaray toparlandı, hareketlendi. Ancak Kasımpaşa
golü attıktan sonra riski bırakıp geride kalabalıklaşınca
Galatasaray'ın hücum girişimlerinde alan daraldı.
İkinci devre Rijkaard çok doğru iki hamle yaptı. Hem Keita ve Nonda
oyuna iyi başladılar, hem de takım olarak hırs ve tempo üst düzeye
çıktı. Pozisyon zenginliği yaşanan bir ikinci yarı geçti. Ama son
dakikalarda da olsa galibiyet geldi Nonda da hattrick yaparak maça
damgasını vurdu. Bu maç bir kere daha gösterdi ki futbolda rakip
küçümsemek her zaman başa dert açabilir.
EBRU KILIÇOĞLU'NUN YORUMU BİR SONRAKİ
SAYFADA
[page_end]
Ebru Kılıçoğlu: Kulübeden gelen kara büyü
(SABAH)
Kasımpaşa önünde ilk yarıyı geride kapatan G.Saray, Keita ve
Nonda'nın oyuna girmesiyle coştu. Nonda 3 golle Paşa'yı bitirirken,
Aslan ligde 6'da 6 yaptı; liderliğini sürdürdü.
Galatasaray tarifeyi hep 3'ten açtığı için, Kasımpaşa'nın hocasının
"Galatasaray'ı yeneceğiz" beyanatını kimse ciddiye almıyor önce.
Ama ilk düdük çalıp takımlar koşturmaya başlayınca pek de boş
olmadığı anlaşılıyor bu iddianın. Nitekim bir kere Kasımpaşa Judo
Takımı var Galatasaray'ın karşısında. Üstüne yorgun bir Galatasaray
ekleniyor: Arda durgun, Sabri bitkin, Hakan Balta'nın yerine
oynayan Caner'se bu maçta 'hiç ama hiç olmamış'lar hanesine
yazılıyor. Yük göbeğe binince anlıyoruz ki ne Topal ne de Sarp'ın
öyle bir yük kaldırma kabiliyeti yok. Buna rağmen çok mu uzak
Galatasaray golden? Değil. Hatta 8'de Baros'un asistini Elano
bomboş kalan kaleye yollarken Ali Güneş'in eli sahne almasa golü
bulacak. Hakem hatta yan hakem Altı Nokta Körler Derneği'ne değil
de 'iyi hakemler cemiyeti'ne üye olsa kırmızı kart üstü penaltıyla
farka erken koşacak. Ama öyle olmuyor. Devamında bir de Kewell'ın
yakaladığı nete Koray elle müdahale edip hakem yine 'yürüyelim
arkadaşlar!' kararında bulununca gazı kaçık Galatasaray'ın cevabı
26'da Moritz'in attığı golü yemek oluyor. Galatasaray'ın bundan
sonraki her zorlaması Kasımpaşa'nın sert oyununa takılıyor. Oyunun
temposu ikinci yarıda Nonda ve Keita 'taze kan' olarak girince
değişiyor. Kapanan Kasımpaşa'nın sahasına yığılan oyunda peş peşe
gelen pozisyonlar 62'de Keita'nın asistiyle kaleciyi de çalımlayan
Nonda tarafından ağlara yollanıyor. Gittikçe gerilen oyunda
Galatasaray atmak, Kasımpaşa kaçmak isterken futbol karateye
dönüşüyor. Galatasaray'ın zorlayıp da çözemediği kör düğümü 89'da
Arda'nın asistiyle Nonda 'ilmek' haline getiriyor. Gerisi 90'da bu
kez Keita'nın yardımıyla yine Nonda'nın ayağından geliyor. Oyun
kalitesi olarak pek bir şey söylenemez ama uzun zamandır ilk defa
hırsı bu kadar yüksek bir maç izletiyor iki takım da seyirciye.
Kasımpaşa'nın 'elini kolunu sallaya sallaya' almaya niyetlendiği 1
puanı Galatasaray yine 3'le çarpıp 'altıda altı için lazım' diyerek
evine götürüyor.