Yazarların Beşiktaş ile ilgili yorumları

Bursaspor karşılaşmasından sadece 1 puan çıkartabilen Beşiktaş, kaybettiği puanlarla liderlikten olurken, spor yazarları kötü futbolun faturasının ağır olduğunu söyledi.

Güven Taner (Star): Zor Zamanda Zor Futbol!

Bursaspor da Beşiktaş gibi ligin ikinci yarısında önemli hamle yapan bir takımdı. Önünde Avrupa Ligine katılmak gibi bir olanak da çıkmıştı.

Ama olmasa da olurdu. Keyfine oynayabilirdi. Kaybetmenin endişesi Beşiktaş'ta vardı. Mustafa Denizli elindeki kadrodan oluşabilecek ‘en iyi' onbiri sahaya sürebilmişti. Sivas'ın puan yitirmesiyle doğan ‘Her maçını kazan, şampiyon ol' olanağını kullanmalıydı.

Hakemlerle bu denli çok oynanan bir ülkede hakem olmanın koşullarına ekler yapmak gerek. Eklenecek en önemli koşul, ‘Bir maçı etki altında kalmadan, gördüğünü çalarak yönetebilecek psikolojiye sahip olmak!' Dünkü hakem Çoban'da bu nitelik yoktu.

Bursaspor'un ikinci yarıda da zaman çalarak oynaması bir yandan eksik Beşiktaş'ı dinlendirmeye yaradı. Ama Beşiktaş ilk yarıya oranla daha tempolu olmasına karşın orta alanı az pasla çabuk geçerek hücum etme yolunu seçmedi. Zorlukla bulduğu net pozisyonları harcamasaydı ligde çok erken bir rahat nefes alacaktı.

Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Fatura Ağır Oldu

[page_end]Sarı kartı cebinde taşıyan bir oyuncu havaya kalkıp smaç yapmaz. Bunun bir başka sarı kartı gerektirdiğini bilir. Toraman'ın yaptığı inanılmaz bir sorumsuzluk. Adeta ihanet. Sen arkadaşlarını uzunca süre, bir eksik bırakıyorsun. Buna hakkın yok.

Koskoca ilk yarıda Beşiktaş'ın tek gol pozisyonu var. Holosko aldı, götürdü, vurdu top yandan dışarı çıktı. Buna karşılık Bursaspor'un 35 ve 38. dakikalarda yarattığı iki tehlike var ki Beşiktaş'ı ilkinde Rüştü ve direkler, ikincisinde de rakibin kötü vuruşu kurtardı. İlk yarıda Bursaspor oyunu tek başına yönlendirdi. Beşiktaş'ın hiçbir ağırlığı yoktu. Bunda bir başka önemli faktör de defans bloğuyla ileri uç arasındaki mesafenin çok fazla olmasıydı. O büyük alanda elbette ne kontrol ne de üstünlük sağlanabilirdi.

Futbol Beşiktaş'ın aklına son 45 dakikada gelmişti. Denizli'nin ikinci yarıya Tello'yu çıkartıp Cisse'yi alarak başlaması doğruydu. Sivok'u geri çekmişti. Sivok'un orta alandaki görevini de Cisse üstlenmişti. Daha sonraki Delgado-Yusuf değişikliği de yerinde bir karardı. Ancak Holosko'nun oyundan alınmasını doğru bulmadım. Slovak oyuncu her ne kadar dağınık olsa da Bursa defansını deparlarıyla yıpratıyordu. Serdar Özkan girdikten sonra hemen hemen hiçbir şey yapmadı. İkinci yarıdaki oyun ilk yarıya göre Beşiktaş için çok daha iyiydi. Fakat on kişi kalmanın sıkıntısı özellikle oyunun son 10 dakikasında çok net bir biçimde gözüktü. Fazla efor sarf eden oyuncular haliyle oyundan düştüler. Bursaspor diri kalmanın avantajını iyi kullandı. Benim en çok garibime giden ilk yarıda 11'e 11 çok iyi oynayan ve pozisyona giren Bursaspor'un ikinci yarıda sayısal üstünlüğüne karşın beklenen etkinlikte gözükmemesiydi.

Toraman, takımı en kritik haftaların içindeyken büyük hata işledi. Bunun faturası da ağır oldu.

Vedat Okyar (Vatan): Zirvede Patinaj

[page_end]Zirve yine patinaj yaptı. Bu sezon ikramı bol bir zirve yarışı yaşanıyor. Kaybedilen puanların haddi hesabı yok. Oysa dün akşam Beşiktaş için ayrı bir sayfaydı. Kendi işini kendisi görecek, liderliği yakalayacaktı. Beceremediler. Becermek için kazanacak kadar oynamak lazım. Bir ilk yarı seyrettim, evlere şenlik.

Geçen hafta oynanan Kocaeli maçı benim için geçersizdi. Öyle de dile getirmiştim. Ne oynanan futbolu beğenmiştim, ne skoru, ne de son 15 dakikaya sıkışan 3 golü. ‘Her zaman olmaz' diyordum, olmadı da. Dün akşam Beşiktaş'ın karnavalı vardı. Seyirci sahanın içine futbolcuları davet etti. Davete icabet eden bir tek Zan'ı gördüm. 5-6 haftadır sakat olan Zan, sıfır hatayla oynadı. Rüştü'nün çıkardığı bir top var, yese oyun değişirdi.

Beşiktaş'ın bundan sonra oynayacağı maçlar netameli. Çünkü Beşiktaş bir maç kaybından sonra gerisini çorap söküğü gibi getiriyor. Bunu ligin ilk yarısında gördük. Yine ‘Maçın sonlarına doğru can havliyle saldırmak her maçı kurtarmaz' diyordum, öyle de oldu. Nobre'nin yokluğu Beşiktaş'ın büyük zaafı oldu. Nobre-Bobo eşleşmesinden muhakkak daha fazla pozisyon çıkardı.

Maçın hakemi iyi hakem olacak. Topu çok diri tutuyor. Am biraz işgüzar. O tarafını da atlatırsa iyi bir hakem geliyor. Toraman'a gösterdiği smaçlar doğru. Hele 2. vurulanın manasını anlamış değilim.

Çarşamba kolayda bir kupa maçı duruyor. Kazanmak moraldir. Kazanıp Eskişehir'e moralli gitmek lazım. Bu kayıp tamam ama telafisi var. Ama bu futbolla değil. İşi başından sıkı tutacaksın.

Basri Baykoç (Fanatik): Nobren Yoksa Derdin Var

[page_end]Denizli'nin ‘kabusum oldu' dediği geçen haftaki Kocaeli maçının ilk 45 dakikası, İnönü Stadı'nın bu sezon ilk kez büründüğü muhteşem atmosfere rağmen, Siyah-Beyazlılar'ın yinelediği bir bozuk düzendi. Nobre'sizliği, forvetteki iktidarsızlığı temel sorundu. Delgado ve Tello zaten fizik olarak güçlü oyuncular değil. Şimdi bunların biri formsuz, diğeri hazırlıksız. Üstelik buna ilave olarak da Nobre olmayınca, o kadar vasıfsız kaldılar ki, Beşiktaş'ın ilk yarıda tamamen rakibini seyretmesinde bu iki oyuncunun faktörü büyüktü.

Bursaspor'un etkili hücum girişimleri, orta alanda daha iyi organize olmalarının eseriydi. Ama Beşiktaş'ın üstüne bu denli etkili gelebilirken aynı anda oyundan çalmaya ne gerek vardı; onu anlayamadık, bir de ikinci yarıda 10 kişilik bir rakibe karşı neden rölantiyi seçtiklerini. Delgado- Yusuf, Holosko-Serdar değişiklikleri 10 kişilik bir ekibin rüzgârını terse çevirecek cinsten etkili değildi, en azından fiziksel kapasiteleri müsait değildi. Ve gariptir ki, Beşiktaş en zinde olması gereken dönemde fizik olarak sağlıksızdı.

Deniz Çoban'a gelince; İnönü'nün coşkun atmosferine karşılık, Bülent Uygun'un kaygılarını hiç öne çıkarmadan bir 90 dakika tamamladı.

Fatih Doğan (Fotomaç): Koltuk Stresi...

[page_end]Beşiktaş'ın önüne liderlik koltuğuna oturma şansı gelmişti. Sivas'ı deplasmanda yenemeyerek ertelediği o şansını dün Bursa'yı kendi evinde deviremeyerek bir kez daha erteledi. İnönü'de bunun için dün her ortam müsaitti. Taraftar istekli, ortam mükemmeldi. Ama maçta görüldü ki liderlik koltuğunu oturmak ağır bir yük ve şampiyonluk stresi Beşiktaşlı oyuncuları çok fazla etkilemiş. Buna bir de Ertuğrul Sağlam'ın zekası, Bursalı oyuncuların futbolu eklenince sonuç taraftarın beklediği gibi olmadı. Bunun nedenlerine bir bakmak gerek.

Birincisi, takımın en önemli silahlarından biri olan İbrahim Toraman'ın çift sarı karttan kırmızı kart görmesi ve takımı yalnız bırakması. İkincisi; Bursa takımı oynadığı futbolla geldiği yerin tesadüf olmadığını ve Sağlam'ın kalitesini gösterdi. Beşiktaş karşısında ne yaptığını bilen ve etkili bir oyun ortaya koydular. İlk yarıda direklere takıldıkları pozisyon gol olsa ya da ikinci yarı hız kesmeseler İnönü'den 3 puanla çıkarabilirlerdi. 10 kişi kalan Beşiktaş ise kötü oynadığı maçın son 10 dakikasında 3 puana uzanabilirdi. Ligin bitimine 6 hafta var. Her maç, her sonuca gebe. Benim dün gece futbol adına keyif aldığım iki fotoğraf var. Beşiktaş taraftarının maçtan sonra takımını tribüne çağırıp desteklemesi. İkincisi maç bittikten sonra birkaç taraftarın Sağlam aleyhine tezahürat girişiminin çoğunluk tarafından hemen susturulması. Camialar sadece saha sonuçlarıyla değil davranışlarıyla da büyüklüğü hak ederler.

Günün Önemli Haberleri