Yazarların derbi ile ilgili yorumu

Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan olaylı derbi maçı yorumlayan spor yazarları, Fırat aydınus'a yüklendiler...

Hakan Ünsal (Star): İki Takım Da Yarışa Havlu Attı

Galatasaray-Fenerbahçe maçlarının niye bu kadar önemli olduğu, ligdeki durumlarının çok kötü olduğu bir sezonda bile, oynanan bu karşılaşmadaki taraftarın heyecanından, hareketlilikten bir kez daha anlaşıldı.

Galatasaray maça iyi başlayan taraftı. İlk 15 dakika içerisinde iyi pas yapan, Arda ve Kewell ile kenarları iyi kullanan Galatasaray'dı. Orta sahada iyi baskı yapıp, özellikle Emre'ye pas aldırmamaya çalışarak, Fenerbahçeli oyuncuları uzun top oynamaya mecbur ettiler.

Fenerbahçeli oyuncular maç boyunca ya defanstan uzun topla çıkmayı ya da orta sahadan Galatasaray defansının arkasına orta mesafaeli toplar atmayı düşündüler. Bu uzun top atma düşüncesi Galatasaray'ın çok işine geldi.

Maçın ikinci yarısı iki ekibin de maçı ve şampiyonluğu kaybetmeme düşüncesi ile daha az riske girdikleri düşük bir tempoda geçti. Galatasaray maçın bütününü, kazanmayı isteyen düşünce ve mücadele ile geçirdi. İyi oyununun karşılığında golü bulamaması şanssızlıktı.

Bu beraberlik her iki takımı da şampiyonluk yarışından kopardı.

Levent Tüzemen (Sabah): Karakolda Bitti!

[page_end]Derbi karakolda bitti! Galatasaray ile Fenerbahçe kol kola şampiyonluk yarışından koptu. Galatasaray yürüyen Fenerbahçe'yi yenemedi. Eğer Fenerbahçe, Galatasaray'ı kendi gibi aciz yakalasaydı fark yapardı. Galatasaray neden kazanamadı? Bülent Korkmaz'ın yanlış kadro seçimi, yanlış taktik anlayışı ve Lincoln ile oyuna başlamaması Galatasaray'ın üstün olduğu ilk yarıda gol bulamamasına yol açtı.

Fenerbahçe ilk yarı Galatasaray'ın üzerine bile gelemedi. Orta sahasını kalabalık tutup savunmasına yaslandı. Galatasaray'ın akın yönü ilk yarıda Kewell'la Fenerbahçe'nin sol tarafıydı. Carlos ters kademeye girince savunduğu alanda çok boşluk bıraktı, Kewell da pozisyon üretmekte zorlanmadı. Ama final paslarında etkisiz kaldılar.

Korkmaz'ın 90'da Nonda'yı oyuna alması anlamsızdı. Kewell çoktan yorulmuştu yürüyecek hali yoktu, güçsüzlükten pas bile atamadı. Ev sahibi olduğun maçta 90'da oyuncu değiştirmenin tek açıklaması şu: "Bana 1 puan yeter!"

Hakem Fırat Aydınus, maçın berabere bitmesi için her türlü ince ayarı yaptı. Avantaj kuralını hiç uygulamadı. İki takımı da sinirlendirecek gereksiz düdükler çaldı. Galatasaray seyircisinin takımları iyi oynarken "Emre takıntısı" ile sahaya yabancı madde atmaları çok çirkindi. Kendi oyuncularının temposunun düşmesine neden oldu.

Not: Volkan; sen Milli Takım'ın kalecisisin.. Galatasaraylı oyuncularla Milli Takım'da yıllarca birlikte olacaksın. Tribünlere edep yerini göstererek ayıp ettin. Bu tahrik dolu hareketin çok çirkindi.

Turgay Şeren (Akşam): Futbol Değil Boks Maçı

[page_end]Ben takımlar derbiyi oynayacak formda değil dedim. Fenerbahçe puan cetvelinin neresinde bir bakın. Peki küme düşmeye aday Kocaeli'nden 5 gol yiyen takım Galatasaray değil mi? Bu takım nasıl toparlanacak da derbi oynayacak. Ayrıca bir de her iki takımın son maçlarına bakın. Galatasaray Gaziantep'i 1-0, Fenerbançe ise Eskişehir'i 2-1 zar zor yendiler.

Galatasaray'da defansta Mehmet Topal'ın sakatlığının geçmesi Galatasaray'a maç içinde büyük avantaj sağladı. Yanında oynayan Emre zaten her şeyini vererek, bütün fedakarlığıyla oynuyor. Dün de öyleydi. Sabri nedense her dakika sinir içindeydi. Sabri sen oyununa baksana! Oyunun ikinci yarısında Lincoln maça girdi. Ama hiç bir şey yapamadı. Zaten girmesi de yanlıştı.

Arda sönüktü dün gece. Bizim hangi kanada giderse gitsin karşısındakini yok eden Arda'mız gibi değildi. Bir ağırlık vardı üstünde. Maç sonunda da arkadaşlarıyla birlikte o da kırmızı kart gördü. Sarı-Kırmızılı takım Fenerbahçe'yi böyle eksik ve Ali Sami Yen'de yakalayınca açık söyleyeyim Galatasaray'ın kazanma şansı var demiştim. Ama orda yanılmışım. Esasında maçın gerçek sonucu 0-0'dı ve bu sonuç zaten her iki takımın ligdeki performansına da eşitti. Fenerbahçe Galatasaray'ın hiç bir lig maçında bu kadar az puanla kaldığını gördünüz mü? Bu iki takım nasıl derbi oynar. Dün akşamki maç da zaten derbi değildi, belki futbol maçı da değildi. Zira sonuç boks maçıyla bitti.

Ahmet Çakır (Zaman): Utanç Gecesi

[page_end]Karşılaşmanın son dakikasına kadar sahada iki büyük takım adına utanılacak bir futbolsuzluk vardı. Ancak son dakikada olup bitenler bunu defalarca bastıracak nitelikteydi. 90 dakika boyunca futbol adına hiçbir şey yapmayanlar bu kez yumruk ve tekmelerini konuşturdular. Hiç değilse kartsız-olaysız bitiyor derken utançların en büyüğüne tanıklık etmek zorunda kaldık.

Ev sahibi Galatasaray, normal olarak kazanmaya biraz daha yakın olan taraftı. Teknik direktör Bülent Korkmaz, epeydir oynamayan Mehmet Topal'ı en kritik noktada görevlendirerek ciddi bir risk almıştı. Aynı şekilde bu sezonun asla gol atamayan adamı Ümit Karan'ın hafta içindeki idmanlarda hangi başarısıyla takıma girdiğini merak etmemek de mümkün değildi.

Berbat futbola karşın Galatasaray'ın ilk yarıda golü bulması mümkün olabilirdi. Ancak Kewell, Baros ve Ümit Karan bunun için gerekli beceriden yoksundu. Yine de Kewell'ın Roberto Carlos'tan çalıp attığı şutu Volkan'ın kurtarışı, maçın futbol adına alkışlanacak belki de tek hareketiydi.

İki taraf da adeta birbirlerini mahvetmek üzere sahaya çıkmış gibiydiler. Bu anlayışın getirdiği puan kaybını da yeterli görmez gibiydiler. Maçın son dakikasında birbirlerine girdiler ve uzun yıllar unutulmayacak türden bir utancın kahramanı oldular.

Bütün bunları da dev maçla ilgili konular olarak yazmak zorunda kalmak yeterince azap verici. Daha fazla uzatmanın bir yararı yok.

Bu kadar kötü niyetli oyuncu topluluğunu yönetebilmek Fırat Aydınus'u da çok zorladı. Kacınılmaz hatalar yaptı ve yaşanan rezalette pay sahibi oldu.

Ebru Kılıçoğlu (Sabah): Golsüz, Umutsuz

[page_end]Bir 'ölüm kalım' maçı havası yaratılmaya çalışıldı bu derbi üzerinde. Ama derbinin şanının gerektirdiği kadar gerilim var Ali Sami Yen'de. Tabii ki itiş kakış var, masum tekmelere 'ne diyon leyn' delikanlılıkları da. Ama tamamen adet yerini bulsun havasında, en azından başlangıçta! Oyuna gelince... Galatasaray maça içi içine sığmayan bayram çocuğu gibi 'kıpır kıpır' başlıyor. Bu enerjiyle ilk yarıda oyunu rakibin sahasına yığıyor... Fenerbahçe ise görüntüde soğukkanlı ama aslında tedbirli ve biraz da tedirgin, karşı tarafın bir kalesi olduğunu bile düşünmüyor...

'Bülent Hoca Terbiyesi'nde 90x3+58 dakika bekletilen Brezilya'lı sahaya 58'de sürülüyor. Gerçi tek etkisi bu yarıda birazcık daha aktif hale gelip en azından ilk 10 dakikada rakip kaleyi 2 kere yoklayan Fenerbahçe'yi tekrar 'içine kapatmak' oluyor!!! 84'e kadar olan tek hadise 64'te Arda'nın asistine Baros'un şutuyken ve bu derbi sakin geçti diyecekken bir frikik ortalığı karıştırıyor. Kurulamayan barajda Galatasaray'ın ceza alanı birbirine giriyor. Uzun süre devam eden arbedenin bilançosu 'seri kırmızı kart' oluyor: Lugano, Semih, Arda ve Emre Aşık atılırken, hakemin birer puanı paylaştıran son düdüğü esas ceza oluyor. Kıssadan hisseyse 'Başkanlara uygulamalı ders' niteliğinde: İki 'BÜYÜK' takımın da bu sezondaki ateşi bu kadar, her ikisi de gerçekten hak ettiği 'cürüm' kadar yer yakıyor!!!

Cüneyt Tanman (Takvim): Kavgayı Kazanan Yok

[page_end]Beşiktaş ve Sivas'ın galibiyetlerinden sonra Galatasaray ve Fener için mutlak galibiyet gereken bir derbi oynandı dün akşam. Bu nedenle de son yılların en elektrikli ve en gollü derbisini izledik. Böyle bir maçta gol ve kırmızı kartın olmaması, kartlarda müthiş iyi niyetine gol pozisyonlarında da oyuncuların ancak stres ve becereksizliğine bağlanabilir.

Galatasaray'ın iyi olduğu ilk 30 dakikada bölge maden gibiydi. Kewell, girdiği pozisyonlarda son hareketleri hep istenildiği gibi yapamadı ve Galatasaray bu ilk bölümdeki üstünlüğünü ve fırsatı kullanmış oldu. Aslında Fenerbahçe için de kazanılması gerekin bir maç. İlk 30 dakikadaki görüntüsü sanki Ali Sami Yen'e gol yememek için gelmiş, öyle idare etmeye çalışan bir takım. Bunda Ali Sami Yen'de oynamanın, stresin de rolü fazla. Ama toparlandıktan sonra özellikle ikinci yarının ilk 20 dakikası önemli isimlerinden biri de maçın hakemi Fırat Aydınus'tu.

Dün akşam iki takımdan da çok iyi oynayan oyuncu yok. Sadece kaybetmemik için şuursuzca yapılmış bir mücadele var. Yetenekli, kaliteli dediğimiz hiçbir isim maçı çevirebilecek performanstan uzaktılar. Kısaca iki takım da kazanmak için sadece mücadele ettiler. Hatta kavga ettiler, ama top oynamadılar. Maçın doğal hakkkı beraberlikti ve iki takım da zirve mücadelesine havlu attılar.

Yalçın Dümer (Fanatik): Foto Finiş!

[page_end]Sıkıntı ve stres dolu bir 90 dakika. Her iki takım için de sırat köprüsü ya biri geçecek, ya da her ikisi de tepe taklak. Hafta içi iddialı demeçler ile non-stop devam eden motivelerin ne kadar etkili olabileceğini görebileceğimiz bir akşam, bugüne kadar kör topal yüreyen ve kaderleri aynı olan ezeli rakipler adına.

Bülent Hoca bu kez tüm planlarını galibiyet için yapmış. Duble santrafor, tampon rolü Ayhan'ın. Akşamın en geçerli notu Barış'a; hem gücünü, hem de yüreğini koyan bir krampon. Evet belki gol pozisyonu karaborsa ama maçı isteyen ev sahibi. Özellikle ilk yarıda sıfıra inilerek yapılan son vuruşlar biraz düzgün olsa dengeler değişecek. Olmuyor...

Emre ve Sabri'den tuhaf hareketler. Baş gösteren yorgunluklar. Gerilen sinirler. Futboldan başka her şeye benzeyen dakikalar. Dalaşmalar taraftarı tahrik edecek çirkin görüntüler milyonluk ayaklardan. Evet sonuçta beraberlik ve her iki takım da tuş. Bundan sonra ligde figüran pozisyonunda olacak Türkiye'nin en pahalı takımları! Gerçi olay bu maça kaldıysa vay hallerine demek sanırım yanlış olmaz. Şimdi yöneticisinden futbolcusuna eve gidip ailece düşünün biz nerede hata yaptık diye...

Gürcan Bilgiç (Sabah): Ligin En Pahalı Seyircileri!

[page_end]İki takımın da benzer sorunlarını en aza indirmek için maç öncesinde kafa patlattıkları açıktı. Aragones'in fazla tercih şansı yoktu zaten. Son dakikaya kadar Alex'i bekledi. Sonrasında aynı kadrosunu, aynı görevlerle sahaya sürdü.

Böyle maçların tarzı vardır. Adaleler, ağrılar veya mazeretlerin sahada işi olmaz. Yürek&ciğer ilişkisi ile oyuncular mücadele ederler. Bunu sağlayabilen futbolcunun, yıldız özelliklerinden bir artı daha beklenir; daha zeki ve yaratıcı olması.

Üstlerindeki takımların kazandığı bir haftada dakikalar ilerledikçe birbirlerini derine çekmeye başladılar. 20. dakika bittiğinde Fenerbahçe orta sahası rakibin organize olmasına kısıtlama getirmişti zaten. Galatasaray, Carlos&Uğur ikilisinin seri yanlışlarını Kewel ile değerlendiriyordu. Hatta Arda bile bu bölümü bir ara fırsat kabul edip, karşı kenara deplasman yaptı. Geçici süreli tadilattan sonra her şeyin normale döndüğü, Fenerbahçe takımının hücum cesareti için gedik aradığı anlar geldi. Bulamadılar.

Semih, Alex'in rolünde, yeni "tiratlar" arıyordu ama Güiza, Semih'in dublorü bile olamıyordu. Ne ikili bir aksiyon için partnerine yaklaşmayı denedi, ne de ayağında bir top tutup, ver-kaç yaparak pozisyon aramayı.

Selçuk Yula (Takvim): Dağ Fare Doğurdu

[page_end]Beşiktaş ve Sivas'ın galibiyetlerinden sonra dünyanın en büyük derbilerinden biri olarak sayılan Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin tansiyonu düştü... Herkes biliyor ki bu maçı kazananın da şampiyonluk şansı küçük olacaktı. Kaybeden ise zaten yoklara karışacak.

Aragones takımı beklediğimiz gibi çıkardı. Yani 11'de sürpriz yoktu. Bülent Korkmaz cephesinde ise acaba "Lincoln oynar mı? oynamaz mı?" sorusu hakimdi. Bülent bu soruyu Lincoln'ü kulübede oturtup ileriki dakikalar için bekletmekle yanıtladı.

20 dakikadan sonra ise F.Bahçe oyunda dengeyi sağlayıp tehlikeli ataklar yapmaya başladı. Alex ve Edu'nun yokluğunda Gökhan Gönül'ün de erkenden sakatlanması aslında Cimbom için büyük bir şans oldu. Aragones de mecburen Yasin'i Lugano'un yanına Önder'i de sağ kanata çekmek zorunda kaldı. Fırat Aydınus için hafta içinde Takvim'deki Kaptan Köşkü'nde 'Maçın önüne geçerse iyi olmaz' yorumumunu yapmıştım. Ne yazık ki kendisini tribünlerin etkisinde kalan bir hakem olarak gördüm. Emre ve Sabri gibi iki futbolcuya anasının ak sütü gibi helal olan kartları göstermeyen Aydınus, Selçuk'un faul bile yapmadığı pozisyonda gözünü bile kırpmadan kartını gösterdi.

Maçın başından sonuna kadar şu güzelim maçı tamamlatmamak için ellerinden geleni yapan Emre Aşık ve Sabri'yi dışarı atmadığı için Aydınus suçludur. Şu maçı bu hale getiren hakem Fırat Aydınus'tur.

Masum insanlara kırmızıları gösterirken futbol katillerine gel-geç dedi. Bu maçın yorumunu şu anda yerimiz fazla olmadığı için yapamıyorum. Kaptan Köşkü'nde ayrıntısıyla inceleriz. Neticede alınan beraberlik diğer takımların ekmeğine yağ sürmüş oldu. Yani dağ fare doğurdu.

Ziya Şengül (Star): Futbol ve Kartlar Hiç Yakışmadı!

[page_end]Hayretler içinde kalıyorum. Her iki takım da mutlaka kazanması gereken bir maça çıkıyorlar; oyun kurguları sanki berabere kalırlarsa ikisinden birisi şampiyon olacakmış gibi...

Galatasaray ilk yarıda daha fazla hücum düşünen, çok adamla Fenerbahçe kalesinin üzerinde baskı kuran ama her ne hikmetse gol pozisyonu üretmekte zorlanan takımdı.. İlk yarıda Kewell'ın bir gollük şutunu Volkan Demirel çıkardı. İkinci yarıda Milan Baros'un kale dibindeki gol vuruşunu da kaleci Volkan'a teslim ettiğini gördük...

Fenerbahçe ikinci yarıda oyunu daha önde kurmaya çalışarak, ilk yarıya göre farklılık yaratınca Semih ile çok önemli bir pozisyon bulup, bu futbolcunun egosuna mahkum oldu. Kaleye arkası dönük, topa sahiplendiği zaman Deivid'in önüne bıraksa topu; pekala Fener gol atan olurdu.

İki haftadır kadroya bile girmeyen Colin Kazım, Aragones dedemin umut ışığı oluyorsa; vay bu Fenerbahçe'nin haline!..

Kısacası hem Galatasaray, hem Fenerbahçe, lig sıralamasındaki yerlerini inkar etmeyecek futbol sergilediler. Ali Sami Yen'i dolduran Galatasaraylı taraftarların umut ışığı da; Fenerbahçe'nin kandili de zirve adına sönmüş oldu.

İki takıma da oynadıkları futbol ve maçın son dakikasında yaşanan olaylar, kırmızı kartlar hiç yakışmadı!

Rıdvan Dilmen (Milliyet): Dağ Fare Doğurdu

[page_end]Tek kelime ile dağ fare doğurdu. Kaybedenin gelecek sezonu düşüneceği, kazananın biraz ümitleneceği, beraberlikte ise şampiyonluk şansının yüzde 20'lere ineceği bir maça çıktı Galatasaray ile Fenerbahçe.

Rakipler Sivasspor, Beşiktaş ve Trabzonspor üçer puanı cebine indirmiş, iki takım da risk alacak diye bekliyoruz ama tamamen yanılıyoruz. Gol olmayınca iki takım da oyun disiplininden kopmadı. Aslında hem Galatasaray, hem de Fenerbahçe bu sezonun başarısızlığını unutturabilecek bir özür maçına çıkmışlardı.

Maç boyunca herkes birbirine yakın oynadı. Fenerbahçe takımının tek silahı savunma arkasına atılacak toplardı. Bunu birkaç kez yaptılar ama Güiza'nın beceriksizliği, topları kontrol edemeyişi pozisyonları başlamadan bitirdi. İki takımın orta sahasında oynayan Ayhan - Barış, Emre Belözoğlu-Selçuk (sonradan Deniz) en azından savunma görevlerini iyi yaptılar. Ancak aynı şeyleri hücum için söyleyemeyiz.

Fenerbahçe'nin ilk yarı bitiminde iki oyuncu değişikliği yapması, oyuncuların pozisyonlarının değişmesi takımı olumsuz etkiledi. Gökhan Gönül'ün yerine Önder sağ kanada geçince bu bölgeden hücum yapma şansı kalmadı.

Ben son yıllarda bu kadar kötü bir derbi izlememiştim. Sahanın en iyi oyuncusu Emre Belözoğlu idi. İnanılmaz işler yaptı. Kritik toplar kazandı, Galatasaray baskısını kısa ve doğru paslarla tek başına durdurdu.

Sonuçta iki takım da şampiyonluk umutlarını büyük ölçüde yitirdi. Bence artık gelecek sezonun planlarını yapmaya başlasalar iyi olur.

Kemal Belgin (Türkiye): Affffferrrin Fırat!

[page_end]Bir FIFA hakemi olarak Galatasaray-Fenerbahçe derbisine atanıyorsunuz. Hem de öyle bir derbi ki, belki de iki tarafın da şampiyonluk yarışından çıkabileceği bir derbi. Ve öyle bir derbide otoritenizi kuramadığınız gibi oyun boyunca bütün futbolcuların itiş-kakışlarına maruz kalıyorsunuz. Kartınızı neye çıkarıp neye çıkaramayacağınızın farkında bile değilsiniz. Sahadaki oyuncular centilmence başladıkları maçı giderek bir savaş haline dönüştürüyorlar, siz de sanki savaşın stratejisini çizen, yöneten hariçten gazel okuyucu gibisin.

Hakemlerle ilgili yukarıdaki yazıyı hiçbir zaman yazmak istememişimdir. Ama ne yazık ki, Aydınus maçın önüne geçmiştir. Hangi maç mı? Galatasaray'ın Topal‘ın iyileşmesiyle savunmasında yeni bir organizasyon kurup kontenjan senatörü Ümit Karan‘la sahaya çıktığı maç. Buna karşılık, eldeki potansiyelle bana göre Deniz eksikliği hariç doğru kurulmuş bir Fenerbahçe... Ama Galatasaray'ın savunmasıyla orta sahasının ortası dışında kalanlar yüzünden -hadi biraz da Kewell‘ı okşayalım- ikiye bölünmüş gibi oynayan takımı Aragones‘in ekibine en azından pas yapma ve topa sahip olma açısından fark atıyordu.

Gökhan‘ın sakatlanıp çıkmasıyla Fenerbahçe artık savunmasını bekleten taraf olma zorunluluğuna yakalanırken, Deniz‘in girişiyle birlikte 3-5 adım daha fazla öne çıkabildi. Sonra, sahaya Lincoln Bey avdet ettiler! Çıkan kontenjan senatörü Ümit, giren Lincoln acaba hangi unvana layık olabilirdi? Bu ikili, takıma hiç katkı yapmadıkları gibi Baros‘u da öldürdüler!

Maç, iki takımı lig şampiyonluğundan uzaklaştıran skora tam kilitlenmişti ki, Fırat Aydınus kardeşimiz, "beceremediğim işi bari bir fiyakayla tamamlayayım" deyip 4 oyuncuyu kırmızı kartla oyundan attı. Bence bu sonuçta Fenerbahçe'yle Galatasaray Sivas ve Beşiktaş'a el sallarken herhalde Aydınus da ligin geri kalan bölümüne aynı hareketi yapacaktır.

Hakan Yaşar (Vatan): Başkanlar Eserleriyle Övünsün!

[page_end]Hem G.Saray'ın, hem F.Bahçe'nin balonu patladı! Günlerdir söylenen ‘Şampiyonluğa oynuyorlar' beyaz yalanı bitti... 3 hafta önce iki takım da 5'er puan kaybetmişti. Ve daha o gün ikisinin de 70 puanı bulamayacağı belliydi. Bize kimse inanmasa da!

Tüm olanlara iki açıdan yaklaşmak gerekiyor. 1. Aciz kalan insan olay çıkartır. Kavga eder. 2. Bir futbolcu asker gibi tetikçilik yapıyorsa, emir aldığı bir yer vardır.

Ben dünkü olayların nedeninin Aziz Yıldırım ve Adnan Polat'ın kriz politikaları olduğunu düşünüyorum... Biri başkumandan gibi takımıyla maça geldi. Diğeri bir yemek tutturdu, ortamı gerdi... 90+3'teki olaylar, sahadaki çok kötü hareketler tamamıyla imam-cemaat ilişkisidir. Utanç derbisi onların eseridir!

Olayın aktörleri önemli... Maçın iki kusursuz adamı var. Birisi Mehmet Topal.. Efsane bir oyun çıkardı. Güiza'nın araya kaçmalarına 4 kez izin vermedi. Semih'i kilitledi. Olaylarda gören var mı? Yok...

Diğer isim Lugano... Bir kasap gibi. Tüm G.Saray forvetlerini futbol olarak doğradı... Ama ne yaptı? Son saniyede Emre'ye kafa attı... Sağlam adam, F.Bahçe taraftarının başına taç yaptığı adam... Niye bunu yapar? Çıldırmış olabilir. Ama neye? Gitmek istiyor belli ki!

Son dakikalara bakıyoruz, birbirine çakan çakana... Yuh ya, dünya derbisi mi oynuyorsunuz, Çatladıkapı-Bostancı maçı mı? Keza olaylar çıkıyorsa, bunda hakemin de suçu var. Yardımcı Tarık Ongun'a 2 kez ‘el hareketi' çeken Sabri 90 dakikayı tamamlıyorsa, Sabri-Emre 2 kez mahalle kavgası yapıp oyunda kalıyorsa bunlar hakemin hanesindeki kırıktır.

Aydınus hakem olamadı. Karakolluk bir derbi yönetti. Ayrıca ben herşeye inanırdım da Arda ile Semih'in Mike Tyson'laşacağına ihtimal vermezdim. Arda-Semih kardeşlerim, bu işleri bırakın. Topunuzu oynayın... Onlar bu işe karışıyorsa, sözün bittiği yerdeyiz demektir!

Olaylara karışan oyuncuların IQ testinin yapılması istiyorum. Belki de bu takımlar Rocky serisini izleyerek maça geldiler...

Selim Soydan (Vatan): Hatice: Kaybettik Netice: Kaybettik

[page_end]F.BAHÇE açısından oldukça şanssız bir maçtı.. Art arda kaybedilen puanlardan sonra yenilgiye tehammül kalmamış bir takım, 2 hayati adamı olmadan sahaya çıktı. Alex ve Edu öyle hafife alınacak eksikler değil, F.Bahçe'nin omurgasını oluşturan isimler. Üstüne Gökhan Gönül'ün kendi kendine sakatlanıp yerini Yasin'e bırakması, sahada skoru değiştirmeye muktedir 3. silahını da oyundışı bıraktı F.Bahçe'nin.

Sağda Gökhan ve solda Roberto Carlos'un çıkışlarıyla rakip kaleye gitmeyi alışkanlık haline getiren F.Bahçe, dün bunu hiç uygulayamadı. Yasin girip sağ kanada Önder geçtikten sonra da F.Bahçe kanatlarını neredeyse hiç kullanamadı.

Hele maçın sonunda çıkan olaylar, iki takımın da şampiyonluğa havlu attığı belgeler gibiydi.. Sahada futbol namına birşey ortaya koyamayanlar, kavga ederken ne kadar da iştahlıydılar.. Demek ki, harç bitti yapı paydos! Kimsenin kalan 7 haftayı düşündüğü yok..

Bunların hepsi netice: Ben neticeye bakarım.. "G.Saray'a yenilmedik" diye sevinç naraları atanlardan değilim.. 100 milyon Euro'luk takım, lider Sivas'ın 8, ikinci Beşiktaş'ın 7 puan arkasına düştü.. Şampiyonluk artık Kaf Dağı'nın ardında.. Yöneticiliği her çıkan haberi yalanlamak sananlar, bakalım bundan sonra kendi icraatları için nasıl özeleştiri yapacaklar?

Günün Önemli Haberleri