Yeliz Başa Japonya'da sezonu çifte kupayla kapattı
Japonya'nın NEC Red Rockets takımında sezonu çifte şampiyonlukla tamamlayan milli voleybolcu Yeliz Başa, Uzak Doğu deneyimlerini anlattı.
Yeliz, 2012-2013 sezonunda Japonya ekibi NEC Red Rockets'a gitti
ve bu ülkede forma giyen ilk Türk voleybolcu oldu.
EN BAŞARILI DÖNEMİ
Bir sezon sonra Güney Kore takımı Hyundai Hillstate ile anlaşan
milli sporcu, bu ülkede de oynayan ilk Türk voleybolcu unvanını
kazandı. Yeliz Başa, 2014-2015 sezonunda yeniden döndüğü NEC Red
Rockets'ta hem lig hem de Japonya ile Güney Kore şampiyonlarının
karşılaştığı Top Match kupası zaferleri yaşayarak kariyerinin en
başarılı dönemini geride bıraktı.
NEC Red Rockets'la gelecek sezon için de sözleşme imzalayan milli
oyuncu, Uzak Doğu'da geçirdiği 3 sezondaki deneyimlerini AA'ya
anlattı.
TARİF EDİLEMEZ BİR DUYGU
Yaşadığı deneyimlerin önemine dikkati çeken Yeliz,
"Tarif edilemez müthiş bir duygu. Japonya'da, Güney Kore'de
forma giyen ilk voleybolcu olarak anılmak benim için büyük bir
onur. Önemli olan sadece yurt dışında oynamak, bir ülkede forma
giyen ilk Türk voleybolcu olmak değil, bulunduğunuz ülkede sporcu
kişiliğinizle, duruşunuzla ve performansınızla iz bırakmak. Bana
göre kalıcı olabilmek daha önemli" diye konuştu.
Japonya'ya ilk transfer olduğunda NEC Red Rockets'ın lig sonuncusu
bir ekip olduğunu aktaran Yeliz, "Japonya'ya ilk geldiğimde
hava alanında takım menajeri karşılamıştı. Arabada şampiyonluk sözü
vermiştim ve biraz gülerek alaycı bir tebessümle başını sallamıştı
ancak o sezon şampiyonluğu kıl payı kaçırdık. Sezon içinde
oynadığımız 4 maçta da yendiğimiz Hisamitsu'ya, tecrübe
eksikliğimizden dolayı finalde kaybettik. Bana çok ağır
gelmişti" ifadelerini kullandı.
VERDİĞİM ŞAMPİYONLUK SÖZÜNÜ TUTTUM
NEC Red Rockets'la kimyasının tuttuğunu
anlatan milli voleybolcu, şunları söyledi: "O sezon
takım arkadaşlarımla aramda müthiş bir bağ oluştu. Birbirimize
inanılmaz güveniyor ve birbirimizi seviyorduk. Takıma devamlı
hedefi şampiyonluk olarak aşılamış, hedefi yükseltmiştim. Güney
Kore'de bir sezon oynayıp tekrar döndüğümde, hem antrenörümüze hem
de basına, yarım kalan işi bitirmek ve Hisamitsu'dan emaneti almak
için geldiğimi ifade ettim. Verdiğim sözü tutmanın haklı gururunu
takım arkadaşlarımla birlikte yaşadım. On yıl aradan sonra hem lig
şampiyonluğunu, hem de Top Match kupasını aldık."
GÜNDE 8 SAAT ANTRENMAN
VAR
Yeliz Başa, Japonya'ya ilk gittiğinde ülke düzeni, yemek gibi konularda sıkıntı yaşadığını belirtirken, özellikle yüksek antrenman temposuna dikkati çekti.
Maç öncelerinde dahi 2-3 saat çalışma yapıldığını aktaran
deneyimli oyuncu, "Japonya'da gerçekten abartısız her gün 8 saat
antrenman var ve kaytarma şansın sıfır. 'Sakatım'
deme şansın yok. Ayağın sakat ise 'elin tutuyor',
elin sakatsa da 'ayağın tutuyor idman yapacaksın'
diyorlar. İnanılmaz bir düzen ve sistem var. Sakat olduğunda da
kesinlikle arkadaşlarına belli etmemen gerekiyor. İlk yılımda çok
zorluk çektim, o düzeni çok sorguladım ama bir bakmışım o düzenin,
dişlinin bir parçası olmuşum" şeklinde konuştu.
SADECE SALI GÜNLERİ TATİL
VAR
"Bir robot gibi sabah kalk kulübe git ve 4 saat
aralıksız antrenman yap. Ardından 1,5 saat ara verdikten sonra
tekrar 4 saat daha idmana çık. Gerçekten çok yoğun bir
tempo" diyen Yeliz, "Sadece salı günleri tatil.
Dokuz ay tatil yapmadan orada kalıyorum. Çok zorluyor. Güzel
yanları ise Japonya ile Güney Kore'nin bana kattıkları,
öğrettikleri şeyler oldu. Sabırlı olmayı, saygıyı, ekip
çalışmasını, çok çalışmayı, kibirli ve bencil olmamayı daha iyi
öğrendim. Bunlar, hayatta para ile satın alamayacağınız değerler.
Zorluk çekmeden bir yerlere
gelemiyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.
Uzak Doğu'da disiplinin çok üst seviyede olduğunu aktaran Yeliz,
üniversite takımlarına kadar oyuncuların erkek gibi saç tıraşı
olduğunu, A takımlarda dahi oje sürmenin yasaklandığını dile
getirdi.