Yıldırım Demirören’in beraat kararı bozuldu
Yargıtay, Beşiktaş A.Ş'nin 2005-2007 yılları arasında 51 faturaya ilişkin kayıtlarında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla "Vergi Usül Kanunu'na muhalefet" suçundan açılan davada, arasında TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in de bulunduğu sanıkların beraatine ilişkin yerel mahkeme kararını bozdu.
Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 2005-2007 yılları arasında 51 faturaya ilişkin kayıtlarında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla, arasında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören’in de bulunduğu eski kulüp yöneticileri hakkında dava açılmıştı.
Şirketin yönetim kurulu başkanı, üyesi, genel müdürü ve muhasebe
müdürü olarak farklı görevleri bulunan sanıkların, mükellef şirket
tarafından, Aralık 2005- Ağustos 2007 tarihleri arasında düzenlenen
51 adet satış faturasına ilişkin yasal defterlere yapılan 41 adet
hileli kayıt sonucunda belli miktar KDV matrahının beyan dışı
bırakılmak suretiyle, defter ve belgelerde muhasebe hilesi yapma
suçunu işledikleri iddia edilmişti. İstanbul 6. Asliye Ceza
Mahkemesinde görülen davada, sanıkların beraatine karar
verilmişti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 11. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını "eksik inceleme" nedeniyle bozdu.
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin kararında, 27 Aralık 2010’a ait
vergi inceleme raporuna yer verildi. Raporda, "suça konu satış
faturalarında görünen KDV’lerin yasal defterlere kaydedilirken ya
hiçbir tutarın ’Hesaplanan KDV’ hesabına kaydedilmediği ya da bir
sıfır eksik olarak kaydedildiği, beyan dışı bırakılan kısmın ise
defterin diğer kısımlarına alacak olarak yazıldığı"nın
tespit edildiği belirtildi.
Raporda, "yapılan bu işlemler sonucunda katma değer vergisi
farkına sebep olunduğu, yapılan bu işlemlerin hataen yapılacağının
iddia edilemeyeceği, zira yevmiye defterine aynı günlerde yapılan
kayıtların bir kısmının doğru yapılmasına karşın, bir kısmının ise
vergi ziyanına sebebiyet verecek şekilde bilerek ve hileli olarak
kaydedildiği, bu durumun da kasıtlı olarak hesap ve
muhasebe hilesi yapıldığının göstergesi olduğu" tespitinin yer
aldığı aktarıldı.
Buna rağmen dosyadaki mevcut bilirkişi raporlarında bu tespit ve değerlendirilmelerin irdelenmediği dikkate alınarak, bu konularda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği ifade edilen kararda, atılı suçun işlendiğinin sabit olması durumunda, "suç ve cezanın şahsiliği" ilkesi uyarınca, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştiren sanık veya sanıklar ile bunların suçuna diğer sanıkların iştirak edip etmediklerinin tespit edilmesi gerektiği vurgulandı.
Kararda, bunun sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulmasının bozma nedeni yapıldığı kaydedildi.
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin kararı doğrultusunda dosya, yerel mahkemede tekrar ele alınacak.