YAZARLAR

Artık mızrak çuvala sığmıyor

Artık mızrak çuvala sığmıyor

Nurettin Özgenç
Nurettin Özgenç[email protected]
UEFA Tahkim Kurulu, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın Avrupa kupalarından men cezalarını onamakla iki kulüp hakkında "şike yaptılar" kararı verdi. Aynı şekilde Yargıtay Başsavcılığı, "Şike Davası"nda yargılanıp 6 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum olan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın aralarında bulunduğu sanıklara verilen cezaların onanmasını istedi. 

 
TFF'nin yapmaktan imtina ettiğini UEFA çekinmeden yaptı

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) burada şikenin sahaya yansımadığı kararına vardı ve cezalandırmadı. Ama futbolda dünya ve Avrupa'ya bağlıyız. Sonuçta UEFA bunu doğru bulmadı. TFF'nin müdahale etmediği daha doğrusu es geçtiği hadiseyi doğru bulmayan UEFA, kulüpleri cezalandırdı.

Şike sürecinin başladığı ilk günlerde Başbakan Erdoğan'ın ortaya attığı "Kurumları değil kişileri cezalandırın" şeklindeki görüşüne ben şahsen katılmıyorum. Çünkü şike yapıldığı iddia edilen maçlardan bireylerin menfaat sağladı anlaşılmaktadır bununla birlikte alınan puanlar da kulübün kar hanesine yazılmıştır. Dolayısıyla şike eyleminde bulunan bireyler ve elde edilen haksız puanlardan ötürü kurumlarda cezalandırılmalıdır. Şayet belirttiğim gibi olmasaydı UEFA tahkim kurulu Fenerbahçe ve Beşiktaş'a ceza verir miydi?

Siyasi partiler ile futbol kulüpleri bir birine karıştırılmamalı. Bana göre de siyasi partilerde kurumlar değil bireyler sorumlu olmalı. Doğal olarak siyasi parti başkanının ve yöneticisinin işlediği suçtan ötürü tüzel kişilik mesul tutulmamalı. Çünkü orada bir görüş veya söylem var diğerinde ise menfaat var, haksız kazanç var.

TFF'nin verdiği karar UEFA'yı bağlamadı

Nitekim futbol, on birer oyuncudan oluşan iki takım arasında, spora özgü bir topla oynanan takım sporu. Günümüzde 200'ün üzerinde ülkede 250 milyonu aşkın oyuncu tarafından oynanmakta olup, dünyadaki en popüler spordur. Bunun önemli oranda ticari boyutu da var. Ancak netice itibariyle kim olursa olsun futbolda hukuka, mevzuata, ahlak kurallarına uymak zorundadır. Uymayanlar varsa yaptırımla karşı karşıya kalacaktır.

Bu hususta geçen yıl Mart ayında yaptığım açıklamada, şike varsa kişi ve kulüp ayrımı olmamalı demiştim. Ve şöyle sormuştum, futbolda suçların şahsiliği ilkesinden yola çıkarsak suçu işleyen kişi yönetici de olsa aynı mıdır? Farz edelim ki herhangi bir kulüp yetkilisi şike yaptığı maçlarda haksız bir başarı elde edildiğinde bu durumdan dolayı sadece birey mi ceza almalı yoksa hak edilmeden kazanılan şampiyonluğun gelirlerinin kasasına yansıdığı kulüp ceza almamalı mı?

Keza, kişi ve kulüpler ayrı tutulmalı deniliyor ama şike yapan kişi veya kişiler takımın yöneticisi olursa sonuç yine aynı mı olmalıdır? Örneğin, bir takımın başkanı veya yöneticisi şike yapmış veya teşvik primi vermiş ise oynanan maçtan elde edilen puan takımın fikstürdeki hanesine artı puan olarak yazıldığına göre ve bu sonuçla da şampiyonluk elde edildiğinde takım maddi ve manevi menfaat sağlamış olmuyor mu? Ayrıca Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım "Ben şike yaptıysam Fenerbahçe için yaptım kendim içim şike yapmadım" itirafında bulunuyor. Hal böyle iken bireye ceza verip kurumsal bundan vareste tutulabilir mi?

Bana göre şikeden doğan suçun cezası özel veya tüzel ayrımı yapılmadan her iki kişilikte ceza almalı demiştim bugünde aynı kanaatteyim.

Dalkavuk takımı tekmili birden savunmaya geçtiler

Spor kamuoyunun malumu olduğu gibi Türk futbolunda gerçekleşen şike sürecinden sonra bütün olumsuzluklara rağmen birileri tarafından bu olumsuzluklar sürekli olarak hep kapatılmaya çalışıldı.

Şike sürecinde bazı çıkar çevreleri tekmili birden hep bir ağızdan haksızlığı savunma yolunu seçtiler.

Şöyle ki; TFF kurullarından tahkim şike kararı verdi. ''19 maç deniyordu, 5-6 maça indi. Bir kılıf uydururuz cezayı engelleriz. Türk futbolu ceza almaz. Kurtardık futbolumuzu'' dediler.

TFF kurullarından tahkim 2. Kararını verdi. ''Tamam, bazı maçlarda şüphe var fakat bunlar sahaya yansımamış. O yüzden ceza alınacak bir durum yok. Türk futbolu etkilenmez. Yine kurtulduk'' dediler.

Türk Mahkemeleri şike var kararı verdi. ''Özel mahkemelerin verdiği kararlar TFF'yi bağlamaz. TFF 'de spor hukuku geçerlidir ve özerk kuruluştur. Avrupa'dan bu yüzden ceza almayız. Türk futbolu kurtuldu'' dediler.

UEFA şike var kararı verdi. ''UEFA küçük bir dernek. Şike varsa bile Türk futbolunun iç işlerine karışamaz. Türk milli takımı ceza almaz. Türk futbolunu kurtardık'' dediler.

UEFA Temyiz Kurulu şike kararı verdi. TFF başkanı soluğu Spor bakanının yanında aldı. ''Bizim kararlarımız kesindir. Değiştirmeyeceğiz. UEFA'nın bize baskı yapacağını zannetmiyoruz. Sıkıntı olmaz. Türk futbolu etkilenmez kurtulur bu durumdan'' dediler.

Artık mızrak çuvala sığmıyor

Nitekim mızrak çuvala sığmıyor. Şike meselesinde ne yapılırsa yapılsın bi türlü futboldaki kirliliğin üstü kapatılamıyor. Türk Adaleti şike var dedi yargılamalar sonucunda Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu bazı sanıklar hakkında cezaya hükmedildi, Yargıtay Başsavcılığı da şikeye karışan sanıkların cezalarının onanmasını istedi. UEFA'da aynı görüşte olduğu için Fenerbahçe ve Beşiktaş için kesin kararını verdi. Ama ne hikmetse Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Etik Kurulu'nun hazırladığı şike raporuna dayanarak federasyon Başkanı Yıldırım Demirören, "şikenin sahaya yansımadığını" söylemiştir ve bu söyleminden hala daha geri adım atmamıştır. Oysa federasyon, 'Şike sahaya yansımamış' diyerek ceza vermeye gerek duymamıştı. Mahkeme ise mahkumiyet kararları verdi. Şimdi Yargıtay bekleniyor.

Şimdi sormak lazım TFF başkanına; şike sahaya yansımadı da saha kenarında mı kaldı? İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, şike davasına ilişkin verdiği mahkûmiyet kararlarını saha içine göre mi saha kenarına veya stat dışına göre mi verdi. Aynı şekilde UEFA neye göre Fenerbahçe ve Beşiktaş'a ceza verdi? Tüm bunları görmezden, duymaktan gelmek için kör ve sağır olmak lazım.

TFF Etik Kurulu şike olduğuna ilişkin "somut bulgu" bulamadığını öne sürse de UEFA Tahkim Kurulu Beşiktaş Kulübü'nün 1 yıl Avrupa kupalarından men cezasını onarken, Fenerbahçe Kulübü'nün 2 artı 1 yıllık cezada kısmi tenzilata giderek verdiği kararı onamıştır.

Şike olayı Türk spor kamuoyunu futboldan soğutmuştur

Tüm spor kamuoyu bilmektedir ki; artık unutmak istediğimiz çok yakın bir geçmişte kapalı kapılar ardında ve masa başında bugüne kadar birçok organize işler yapılmış, bunu uygulamak üzere belli isimler seçilmiş ve bu gayretler birçok kez de maalesef başarıya ulaşmış olduğunu bilmekteler.

Eşit rekabet ve adaletli yönetimler üzerine kurulmuş bir Süper lige hayatının önemli bir bölümünü bu spora adamış futbol severler için, Futbolun adaletsiz olduğu endişesinin ortaya çıkması spor severleri futboldan ürkütmüştür.

'2010-2011 yılı şampiyonluk kupası tecavüze uğramıştır!

Türk futbolunu sarsan şike davasında UEFA Tahkim kurulu nihai kararını verdi. UEFA'nın kararının ardından gözler şike davasında son kararı verecek olan Yargıtay'a çevrildi. Şike davasının Türkiye ayağında TFF kendi kendine kararlarını alsa da, kamuoyu Yargıtay'ın kararına kilitlenmiş durumda. Bu açıdan kararın kesinleşmesi durumunda özellikle şikenin sahaya yansıdığı ortaya çıkacaktır.

Bu durumda Trabzonspor 2010-2011 yılı ile ilgili olarak şampiyonluğun tescil edileceği Futbol Federasyonu kararıyla kaldırılmasını kendisinin şampiyon ilan edilerek kupasının verilmesini talep edebilecektir.

Kupanın ruhu yeter metali lazım bize değil

'2010-2011 yılı şampiyonluğu Trabzonspor lehine tescil edilmesi halinde kupanın ruhu Trabzonspor'a yeter metali ise şike anıtı olarak şehrin meydanında ibreti alem için sergilenmeli. Çünkü o kupa tecavüze uğrayarak kirletilmiştir diğerlerinin değerine zarar verebilir. Dolayısıyla Trabzonspor müzesine konulmamalı kupalar arasındaki alanına '2010-2011 yılı tarihi verilerek yeri boş bırakılmalı.

Yorumlar
TREND HABERLER