Bülent Uygun'u çekemeyenler…
Bülent Uygun'u çekemeyenler…
Her yıl bir Bülent Uygun dönemi hortluyor. Ne zamanki Fenerbahçe ile karşılaşmış olsa ve mağlup olsa hemen “Bülent eski Fenerli” bilerek yenildi imaları yapılır. Bunu yapanları ben sadece Allah’a havale ediyorum. Bülent Uygun akrabam değildir, tanışmış ve konuşmuşluğumda yok, avukatı da değilim ama her önüne gelen oturduğu yerden adamın şahsiyetine laf atma cüretinde bulunabiliyorsa bende onların karşısında durmasını bilirim. Herkes ekmek parası için çalışıyor. Ben iftira atılmasına karşı birisiyim. İftira atmak ve insanları karalamak, başkalarını örnek göstererek aşağılamada bulunmak herkesin haddine değildir.
Bu ülkede Ertuğrul Sağlam, Mehmet Özdilek ne ise Bülent Uygun’da aynıdır. Birisi Beşiktaş’lı diğer Galatasaray’lı diye adam olacak, diğeri Fenerde oynadı diye yerden yere vuracaksınız. Bu işler o kadar basit değil. İnsanları töhmet altında bırakmak basittir ama ispat etmek ile edememek arasında çok fark vardır. İspat ederlerse helal olsun deriz, ispat edemezlerse ispat edemeyen bilmem ne olsun deriz.
Bülent hoca kendisi hakkında konuşulanlara en güzel cevabı kendisi verdi. Fakat hala ona laf yetiştirmeye çalışan, onun hatalarını arayan, nereden nasıl laf sokarız gibilerinden açığını arayanlar var. Bırakın ona buna laf yetiştirmeyi de adamlar işine gücüne baksın. Şampiyonluk virajına girildiğinde yok Eskişehir bu takıma karşı böyle oynadı, diğerine şöyle oynadı gibilerinden ligin kalitesini düşürecek yorumlar yapmayın.
Emre Özşar kardeşime de bir nasihatte bulunayım. “Bir kere şunu söylemek lazım: Bana göre kim bu programı izlemiyorum, ben kaliteli, sadece futbolun konuşulduğu Yüzde Yüz Futbol gibi programları izliyorum diyorsa yalan veya yanlış söylüyordur” demişsin. İşte bilip bilmeden konuşursan bende sana cevabı yapıştırırım. Ben ve benim gibi futbol aşığı kişiler Maraton izler, yüzdeyüz futbol izler, stadyum izler.
Futboldan anlamayan işin gırgırında olan kişilerde Ahmet Çakar “tırnak içinde” diyerek ne söyleyecek, Gökmen Özdenak ne giyecek, ne zaman “dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” cinsinden çıkarımlar yapacak, Ziya Şengül ne zaman Türkçe’mize yanlış da olsa yeni ifadeler kazandıracak (“Aurelio force majeure bir oyuncu” gibi), Serhat Ulueren ne zaman Süleyman Rodop’a bağlanacak diye beklemek; kah stres atmak isteyenlerde bu programı izler. İşte aradaki fark burada yatıyor. Sen hangisini tercih edersin bilemem. Şunu bilirim ki kimseyi yalancı ve yanlış söyleyen ilan edemezsin.
Zamanında burada birçok yazar arkadaş birbirine çok laf yetiştirdi. Birbirine göndermelerde bulunmak, iyi dileklerde bulunmak, ya da yanlış düşündüğünü yazmak hata değil ama bunu alışkanlık haline getirmek hoş değil. Ben sadece birileri hakkında kurduğun cümlelere dikkat etmek gerektiğin konusunda seni uyarıyorum. Hayatında da başarılar diliyorum.