ROPÖRTAJ

Denizli'den çarpıcı yorumlar

Efsane hoca Mustafa Denizli sessizliğini bozdu. Mustafa Denizli, Milli Takım'ın polemik içine çekilmemesi gerektiğini hatırlattı.

Denizli'den çarpıcı yorumlar
Mustafa Denizli, Hollanda ve Estonya maçları sonrasında Milli Takım'daki gerilim ortamını ve Abdullah Avcı'yı değerlendirdi. 
 

İşte Denizli'nin Milliyet'e verdiği röportaj...

Milli Takım’ın iki maçta performansını nasıl buldunuz? Finaller için umutlu musunuz?

Finaller için umutluyum, iki maçlık performansı ise vasat buldum. Hollanda ve Estonya maçlarında kafamda asgari 4 puanlık düşünce vardı. Olmadı. Ama bu, bize gruptaki iddiamızdan uzaklaşma düşüncesi yerleştirmeyecektir. Bu grupta, Macaristan’ın ciddi işler yapabileceğini düşünüyordum, ama Hollanda karşısında izlediğim Macaristan beni şaşırttı. Dolayısıyla, Ekim’de Romanya ile evimizde, bu Macaristan ile deplasmanda oynayacak olmamız, bizi hedeflerimize yöneltecektir. Romanya galibiyeti olmazsa olmazımızdır.

Abdullah Avcı bu işi başarır mı? Söylemleri sıkça eleştiriliyor...

Abdullah Avcı’yı hem beğeniyorum, hem seviyorum. Ancak konuşmalarını onaylamıyorum. Teknik adam bireysel eleştirilere takılmaz, onlara bireysel olarak yanıt verme gereği duymaz. Kendisine göre, bu eleştirmenler ne kadar değerli ya da değersiz olursa olsun, bu fikirleri okumak, dinlemek ve değerlendirmek mecburiyetindedir. Bu kadar basit. Çünkü karar verici odur, herkes istediğini söyler, o da istediğini yapar.

Ayrıca demeçlerinin içine polemik konusu yaratacak gereksiz ifadeler kattı. Abdullah başka ülkede mi doğdu, yaşadı ve büyüdü ? ‘Bana saygı göstermeseler bile, o koltuğa saygı göstermeliler’ diyor, ama burada bir şeyi atlıyor. O koltuklara, o saygıyı hakedenler oturur. Dolayısıyla Abdullah kendisine de haksızlık ediyor.

Bu ülkede büyümedi mi derken, şunu anlatmaya çalışıyorum; Türkiye’de hangi koltuğa saygı gösteriyorlar ki, bu koltuğa saygı göstersinler ? Abdullah boş vaktinde Türkiye’deki koltukların neler olduğunu bir gözünün önünden geçirsin, kararını öyle versin. Türkiye’de koltuk yoktur, kişi vardır, özetle bu ülkenin kültürü budur.
Neticede ben hem hocamıza hem takımımıza 2014 yolunda hem inanıyorum hem de güveniyorum.

Selçuk’u oynatmadığı için müthiş eleştiri aldı. Bu da adeta krize dönüştü.

Rüzgâr santralları durmuş, rüzgârı nasıl yeniden yaratırız değil de, bu santralı üfleyerek döndürebilir miyiz diye düşünüyoruz. Yani teknik adam bir tercih yapmış, onu kullanmış. Teknik adam tercihleri, ne oynayanları çok değerli kılar, ne oynamayanları çok değersiz kılar. Çünkü bu kadroda bulunan oyuncuların hepsi çok değerli oyuncular. Dolayısıyla Selçuk’un hem kişilik hem de futbolcu kalitesinin üst düzeyde olduğunu bu ülkedeki sağır sultan bile biliyor. Ama hoca böyle bir tercihte bulunmuş. Neticede savaşta kararları komutanlar verir. Kazanırlarsa madalya alırlar, kazanamazlarsa sehpaya giderler. Tarih böyle örneklerle doludur.

Milli Takım’daki bu kan değişikliği sizce doğru bir adım mı?

Esas mesele bu... Değişimler her zaman tepki, eleştiri bulur. Bunların üzerine çok takılmamak lazım. Bu maçlarda olumlu olumsuz taraflarımız çok net gözükmüştür. Yani daha detaylı düşünülmesi gereken yerler var. Bu iki maç, hocanın en büyük yardımcısı olacaktır. Bir bütünlük içersinde hücumda ve takım defansında daha ne artılar ilave edebiliriz ve bunu kimlerle yapabiliriz düşüncelerini mutlaka tekrar tekrar yeniden gözden geçirmesi gerek.

Hamit toparlanır
Gurbetçi oyuncuların davranış biçimleri...Özellikle Hamit Altıntop’un isteksiz ve soğuk davranışları karşısında teknik kadro nasıl bir tutum takınmalı?

Orada çok fazla şey söylemeye gerek yok. Hamit, çizginin içerisindeyken milli takım gol attığı zaman bir kendine baksın, bir de Estonya maçında Milli Takım’ın attığı golden sonra kendine baksın. Ve buradan değerlendirmesini yapsın. Tabi ki, hocanın yapacağı bir değerlendirme olacaktır. Ancak kadro dışı bırakılmamalı, bu ülkeye çok büyük hizmetleri geçti. Futbolcular eğer bir kriz dönemi yaşıyorlarsa, bu tip maçlar krizden çıkma adına onlar için önemli fırsatlardır. Hamit de sanıyorum bu olaya böyle baktı, ancak oynamayınca krizi devam ettirmiş. Ama ayrılık söz konusu olmamalı.

Emre yanlış yapıyor
Emre Belözoğlu’nun attığı golden sonra kulübeye gelip, arkadaşlarını dışarıya çağırması, oturan Hamit ve Nuri’ye tepki göstermesi doğru mu?

Türk futbolunun son yıllarda saha içindeki en büyük lideri Emre’dir. Ama bu büyük futbolculuğunun yanına hiçbir gün büyük kişilik katamadı, katmamaya da devam ediyor. Emre o hareketiyle ve de maçtan sonra yaptığı konuşmayla farkında olmadan Abdullah Avcı’ya zarar veriyor. O golden sonraki davranışlarını gereksiz uzattı, gereksiz bir görüntü ortaya çıktı. O hareketi yaptığı insan arkadaşı ve meslektaşı. Milli Takım da olmasa bile, aynı dönemleri o da zaman zaman yaşadı. Maçtan sonra Abdullah Avcı’yı eleştirenlere onun yanıt vermesi de doğru değil. Yani Avcı kendini savunamıyor mu ? O zaman olayın boyutu değişir.

Yorumlar