Dünya yıkılsa da bırakın adalet yerini bulsun
Dünya yıkılsa da bırakın adalet yerini bulsun
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen benimde bir çok yakından takip ettiğim duruşmada, sanık ve avukatlarının savunmaları alındı. Mahkeme de sanık bölümünde oturan Aziz Yıldırım'ın sağında İlhan Ekşioğlu solunda ise Olgun Peker oturuyordu bende mavi gömlek üzerine bordo kravat takılı olarak tam arkalarında oturuyordum. Duruşma esnasında kaş göz işaretleştiklerine ve fısıltı şeklinde konuşmalarına şahit oldum. Sanıkların oldukça rahat tavırlar içinde olmaları gözden kaçmadı.
Sanık İlhan Ekşioğlu'nun Avukatı Prof. Dr. Ersan Şen müvekkilinin paralel çevrelerce yanlışa alet edildiğini söyleyerek adeta savunma şov yaptı. Avukat Şen "Şike kararı paralel yapının ince oyunudur. Bu masalların sahipleri şimdi feveran ediyor" diye Mahkeme heyetine karşı parmağını sallayarak "madem yeniden yargılanma kararı verdiniz bu kararın arkasın da durun" "yapın uygulayın" şeklinde uzun süre konuşması dikkatlerden kaçmadı.
Duruşma savcısı Abdullah Mirza Coşkun, bu dava ile sanıkları arasında Mecnun Otyakmaz ve Serdal Adalı'nın da bulunduğu, Yargıtay'ın bozduğu 31 sanıklı dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle, iki davanın birleştirilmesini istedi.
Aziz Yıldırım'ın avukatları ise dava dosyalarının hukuki statüsünün farklı olduğunu belirterek birleşme talebinin reddine karar verilmesini istedi. Duruşmaya ara veren heyet, aranın ardından talebe ilişkin kararını açıkladı. Mahkeme heyeti, iki ayrı davanın birinde verilecek kararın diğerini de etkileyeceği gerekçesiyle davaların birleştirilmesine karar verdi. Birleştirme kararının ardından, duruşma, Yargıtay tarafından bozulan dosyanın sanıklarından olan Mecnun Otyakmaz'ın savunmasının alınmasıyla devam etti.
"Şike Davası"nda, aralarında Mecnun Otyakmaz'ın da bulunduğu bazı sanıkların savunmalarının ardından, duruşma 28 Nisan tarihine ertelendi. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın yeniden yargılandığı dava ile cezaları Yargıtayca bozulan 31 sanıklı dava dosyalarının birleştirilmesinden sonra, duruşmaya devam edildi.
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın Şike davası kapsamında yeniden yargılanmasına başlandığı Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önüne gelmek isteyen Trabzonspor taraftarına polisin müdahale etmesine bir anlam verilemedi. Oysa Gezi Parkı olaylarında 'hükümeti yıkmaya teşebbüs'le suçlanan Beşiktaş'ın taraftar grubu "Çarşı" üyesi 35 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşmasında adliye sarayı içine kadar giren bazı taraftarlar tribün şov yaptıkları biliniyor. Onlara adliye içinde dahi yasak yok iken şike mağduru olan ve bu konunun 1. derecede muhatabı olan Trabzonspor taraftarlarının adliye önüne bile sokulmamasını manidar buluyorum.
TRABZONSPOR GÖSTERMELİK DEĞİL ETKİLİ BİR ŞEKİLDE HAKKINI ARAMALI
Trabzonspor'un müdahil olarak katıldığı duruşmada bordo-mavili kulübü temsil eden avukatların savunmada etkisiz ve kifayetsiz oldukları görüldü. Ayrıca Trabzonspor'un avukatlarının yeniden görülen "Futbolda Şike" davasında yaptığı "reddi hakim" talebi kabul görmedi reddedildi. Zaten yeniden yargılanma kararı alınmış mevcut heyeti reddetsen ne olur başka bir heyet oluşacak olduğundan reddi hakim talebi bana göre yersiz olmuştur.
Sanık avukatlarının bazıları dirayetli bir şekilde ve konuya hakim olarak savunma yaparken Trabzonspor'un hakkını aramak için orada bulunanlar cep telefonlarıyla uğraşmaları, sanıklara soru yöneltmemeleri ve kendi halinde orada oturmaları salonda olan herkesin gördüğü bir durumdur.
"PARALEL, KUMPAS VE HİMMET" İMA VE İDDİALARI
Duruşmanın bir çok yerinde savunma yapanlar paralel yapıya ve kumpas üzerine vurgu yaparak "Bugün özgür basın diyenler şike sürecinde attıkları manşetlerde suçlayıcı ifadeler peşinen suçlu ilan ediyorlardı" dediler. Bir başkası da cemaati ima ederek paralel bulutlar üzerinden esen rüzgar ile şike davasına bulaştıklarını anlattı. Bir başkası da kendilerine gelen teklifte "10 milyon dolar himmette bulunun sanıkları kurtaralım" şeklinde devam eden ifadeler yer aldı. Buna benzer söylemler ile konu paralel diye adlandırılan kesimin oyununa gelindiğine vurgu yapıldı. Konuşmaların bazı yerlerinde ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'unda adı zikredildi.
ŞİKE YOK "EŞOFMAN VE TERLİK" VAR!
Olgun Peker'in savunmasını yapan bayan avukat ise müvekkilinin şike davası ile ilişkisinin olmadığını ve hiç kimseye bir şey vermediğini sadece kulüpten hediye anlamında adını söylemediği ama 1933 doğumlu yaşlı birine eşofman terlik verdiğini söyledi. Buradan şu anlaşılıyor Olgun Peker'in kimseden para vs almadığı verdiği söylenen şeyinde eşofman ve terlik olduğu bunun dışında bir şey verip aldığı yoktur gibisinden bir savunma dinledik.
ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ
Buraya kadar olanlar mahkeme safhaları suçlamalar,iddialar,savunmalar vs. Biz gelelim şimdi şike sürecin başladığı 2011 yılına. Bu dava için yeniden yargılanma yolu açılsa da hukuken ceza alan ve cezaları onanan sanıklar beraat etse de spor kamuoyunun vicdanında beraat edebilecekler mi? Önemli olan bu. Ayrıca iike davasında yargılananlara neden kumpas kurulsun, bu kişiler ile kumpas kuracakların ne ilgisi ve bağlantısı olabilir? Yada nasırlarına mı basıldı ki bunlara dedikleri gibi kumpas kurulsun bu sorulara da cevap aramamamız gerekmez mi? Zira atasözünde olduğu gibi ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bir olayın gerçekten meydana gelmiş olup olmadığını anlamak için, gizli kalamayan belirtisine bakmak gerekir. Bu belirti varsa olay da var demektir.
VİCDANLARDA 2010-2011 LİGİ ŞAMPİYONU TRABZONSPOR'DUR!
Kim ne derse desin vicdanlarda ve gönüllerde 2010-2011 Spor Toto Süper Ligi Şampiyonu Trabzonspor'dur Futbol tarihimizde 9 puan farkı kapatarak şampiyon olan bir takım bulunmuyor. 2010-2011 sezonunda ise devreyi Trabzonspor'un 9 puan arkasında kapatan Fenerbahçe ikinci yarıda 17'de 16 yaparak şampiyonluğa ulaşmıştı. Oysa bu lige Real Madrid bile gelse 17'de 16 yapamaz. Zaten burada başından beri konu, şike olup olmaması değil usuldü, ceza verilip verilmemesiydi. İstediğiniz kadar kendinizi inandırın, çoğu maçınızın şaibeli olduğu çok açık. Vicdanı olan herkes gerçek şampiyonun kim olduğunu biliyor. Ama bu ülkede bu takımı düşürecek kurumsal yapı yok, düşerse ne yaparız diye etekleri tutuşan bir TFF bir ligtv var.
Bu süreç bize bir şey gösterdi ki; Türkiye'de bu kararlarla kalmamalı bunlar. Bu belgeleri okuyan herkes şike sürecini görmüştü. Yani tapelerde 17'de 16 maçın nasıl bağlandığını görmüştü. Fakat bu süreci; 'Televizyon kanallarında bu takımın suçu yoktur' diye savunan spor muhabirleri ve yorumcular, şike ile suçlanan takımların suçsuz olduğunu savunmaya başladı. Eğer bu süreçten tamamen temizleneceksek, bu bağlantılarda ortaya çıkarılmalı. 4 senedir bu yalanları millete doğru olarak göstermeye çalışan spor muhabirleri neredeler. Çıksınlar söylediklerini bir kez daha söylesinler. Bu işler tek başına yapılacak işler değillerdir. Bu işlerin hakem bağlantıları vardır. Bazı hakemlerimiz Avrupa'da başarılıyken, Türkiye'de neden birçok maçları tartışılıyor. Çünkü Avrupa'ya gitmenin tek yolu, Türkiye'de dalga dubaralı maç yönetmekten geçiyor. Bu yapılar kırılmadan Türkiye'de futbol temizlenmez.