Efsane başkandan çarpıcı mesajlar
Siyah-beyazlı ekipi efsane başkanı Süleyman Seba, Ahmet Dursun ile biraraya geldiği sohbettinde çarpıcı açıklamalarda bulundu...
Ahmet Dursun, Seba gitsin... Beşiktaş tribünlerinden taşan ve Dolmabahçe'yi inleten bu tezahürat, 2000'de 16 yıllık Süleyman Seba devrinin sonunu getirmişti.
O gün yüreğinden koparak değil ama 'modaya' uyarak birçok Beşiktaşlı'nın diline pelensenk ettiği bu name, bugün 'ah keşke'lere, bazen de en hüzünlü pişmanlıklara dönüştü...
'Heykeli dikilecek adam' zamanla her yürekte bir anıt halini aldı.
Bir Beşiktaş müzesini andıran Nişantaşı'ndaki evinde 'sevgili kulübüne' kazandırdığı eserlerin fotoğrafları ile oluşan gurur tablosunu baş köşeye koyması boşuna değildi...
85 yaşına geçen hafta adım atmış Seba'nın zaman tünelinde birçok hatırası vardı ama 'Ahmet Dursun'u ayrı bir yere koymak gerekiyordu.
***
Eyüp'e transfer olan Ahmet Dursun'un 10 gün önce kapısını çaldık. Ahmet 33 yaşına gelmiş aradan geçen 11 yılda parayla satın alamayacağı tecrübeler edinmişti. Yaptığımız röportajda bize bir asist yaptı:
'Süleyman Seba'yı 3 ay önce rüyamda gördüm. Bir hayli uğraştan sonra Tayfur abi aracılığı ile aradım, kısa bir konuşma yaptım. Ah keşke gidip bir elini öpebilsem!'
Sonra zaman tüneline gittik, Seba ile Ahmet Dursun 11 yılda sadece bir baloda ayak üstü bir araya gelmişti.. AKŞAM Spor olarak biz de 'Bu olayın insani yönü herkesi mutlu eder, bir araya gelseler ne güzel olur' fikri oluştu. Acaba Ahmet Dursun'un istediğini Süleyman Seba nasıl karşılardı?
Bir iki dostu yokladık, 'Bilmiyoruz ama kabul etmez. Çünkü olay çok farklı' dediler.. Hatrı sayılır bir ağabeyimiz ise Seba'yı bu konuda ikna etti. Hemen telefona sarıldık, aradık... Efsane başkan önce biraz durakladı ama 'Neden olmasın' diyerek görüşmeyi kabul etti.
Ve Türk futbolunun son 11 yılının en önemli buluşması 18 Nisan günü gerçekleşti...
***
Beşiktaş gibi bir kulübe başkanlık yapan efsane Seba bir residansta değil mütevazı apartman dairesininin kapısında Ahmet Dursun'u karşıladı.. O an Ahmet Dursun rüyada gibiydi. Ürkek, tedirgin ve nasıl bir tavırla karşılaşacağını merakla bekliyordu. Sözcükler yetersiz kalıyordu o an. Dile kolay, 11 yıl geçmişti ve Seba, hayattaki en önemli aşkı Beşiktaş'la ayrılmasına neden olan tezahüratın 'kahramanına' sarılıp öpüyordu. Yüzünde oluşan tebessüm 'gurbetten evladı gelmiş bir baba' gibiydi. O anki Seba duruşu, tarifi mümkün olmayan bir büyüklüktü adeta.
"BU ÇOCUK KİM TANIYAMADIM"
Doğrusu Ahmet Dursun cin gibiydi ama gergindi, o belli ki Seba'nın tavrını merak ediyordu. Tıpkı bizim gibi.. Ama Seba, hoş-beş'in ardından tarihin yükünü omuzlarından atmak isteyen 'ağır misafirini' her santimi Beşiktaş kokan odasına samimice götürdü.
Önce hoş bir bakışla tepeden tırnağa süzdü Ahmet'i. Ardından konuğunu rahatlatmak istercesine espriyi patlattı:
'Yahu bu çocuk kim, tanıyamadım?'
Hemen ekledi; 'İyi futbolcuydu ama... Sonra biraz...'
Sözün devamını getirmedi, belli ki içinde ukte olan şeyler vardı. Sanki bir anda tezahüratı hatırladı. Dudaklarından şu sözler döküldü:
'Demek 'Ahmet Dursun Seba gitsin' ha! İkimiz de gittik, ne oldu sanki!'
Biraz sitemkardı, 'Herkes bizden intikamını aldı. Acaba memnunlar mı?' diye ekledi...
Ahmet Dursun'un yanıtını beklemeden herkese tek tek yer gösterdi, Ahmet ve AKŞAM ekibi oturana kadar da kendisi ayakta bekledi. Yüzünü buruşturdu 'Tatsızım biraz, bir göz ameliyatı geçirdim' dedi. Hazırlattığı kahveleri yudumlarken sohbet de koyulaştı.
[page_end]
Söz arasında bir kez daha takıldı 'evladına':
'Ahmet dursun Seba gitsin! Biz gittik sana da kalmadı!'
Fırsatı yakalamışken ben de hemen sordum:
'Başkanım Ahmet de gitti, Seba da gitti ama düzelme yok.'
Tüm olgunluğuyla 'Ne olur, bazı konularda cuşa geliyorum, bir şeyler söylemeye çalışıyorum, alınıyorlar. Beni konuşturmayın' yanıtını verdi..
Ahmet Dursun'a takılmaya devam etti.. 'Baba ile Oğul' arasında şu diyalog geçti:
- 'Şimdiye kadar neredeydin?'
- 'Başkanım çok gelmek istiyordum. Tayfur ağabeye (Havutçu) de söyledim. Gidelim gidelim diyor ama bir türlü kısmet olmadı.'
- 'Tayfur şimdi kendi işiyle meşgul. Gelme dedim. Çünkü yarın öbür gün bir şey olur. Benim üstüme atarlar. Yeğenim benim. İnşallah dedim hayırlısıyla bu sezonu bitirirsin. Sonra gelirsin.'
- 'Ahmet sen benim zamanımda ayrılmadın, sonra bir şey mi oldu?'
- 'Yahu başkanım Sinan Engin'le kavga ettim...'
- 'Neyse kimseyle şeye girmek istemiyorum. Allah dostlarımdan razı olsun. Beni sevenler gelirlerse mutlu oluyorum.'
***
Süleyman Seba Başkan çok formda olunca sohbetine de doyum olmuyor.. Konu yine döndü dolaştı futbola geldi. Söz sırası ben de soruverdim:
- 'Şimdi Beşiktaş'ı nasıl buluyorsunuz, tavsiyeniz var mı?'
'Madem ki Beşiktaş başkanlığına gelmişler. Bir sürü yönetim kurulu üyesi de var. Benim tavsiyeme ihtiyaçları mı var. Bu olayı kendileri düşünmesi lazım.'
Gene cevabın derinliğine girmeyeceğini anlayınca sözü Ahmet Dursun konusuna döndük:
- 'İyi futbolcuydu, ondan sonra bir tezahürat çıkardılar. Ahmet Dursun, Seba gitsin... Soğudum. Beşiktaş'tan, futboldan soğudum. Yoksa onları söyleyen 2-3 kişiyle mi ben şey edeceğim. Demek ki oluyormuş bunlar.'
Sonra belli Ahmet Dursun yıllardır merak ediyordu; 'Başkanım Çarşı sizden özür diledi mi?'
- Ne özrü.. Bir şey dileyen olmadı!
Belli ki başkan Çarşı'ya kırgındı. İncinmişliği vardı.
Bu kez Ahmet'e döndüm: Peki Ahmet sen o tezahüratla ilgili ne hatırlıyorsun?
- 'Ben o günlerde Almanya'dan yeni geldiğim için Türkçem de iyi değildi. Benim lehime bir şey söylüyorlar diye düşünüyordum. Sonradan öğrendim. Benim ismimin de orada kullanılması iyi değildi. Haberim olmadan olayın merkezinde yer aldım. Böyle bir şeyi ben hiç ister miyim? Başkanım babam gibiydi. İnanın hayatım çok etkilendi'
"BU ESPRİ PEŞİMİ HİÇ BIRAKMADI"[page_end]
Süleyman Seba sanki Ahmet Dursun'a takılmayı sevmişti:
- 'Bak burada Eyüp'tesin. Burada da öyle şeyler yapma sakın.'
Odadakiler hep birlikte gülüştü... Seba devam etti: Yüzüne karşı söylemiyorum iyi futbolcuydu. Demek Ahmet Dursun Seba gitsin ha! Gittik, gideriz işte. Ne olacak? Hepimiz gideceğiz.'
Ahmet Dursun, 'Başkanım sormayın' dedi:
'Hangi takıma gitsem başkanlar hep aynı espriyi yaptı. Bak oğlum dikkat et, sonra bize de 'Ahmet dursun başkan gitsin' demesinler... Bu laf peşimi hiç bırakmadı.
Lafa girdim...
- 'Ahmet, Başkanla 6-7 ay geçirdin. Peki kaç kez görüştün?'
- 'Hayatımda yanına gittiğimde elimin ayağımın dolaştığı 3 insan vardır. Biri Süleyman Başkanım, diğeri Mustafa Denizli hocam, bir diğeri de Kocaelispor kulübü başkanı Sefa Sirmen'dir. O zaman başkanımla transfer döneminde kısa bir görüşme yapmıştık. O kadar...'
Ve sohbetin sonu, duygulu anlar. Süleyman Seba'nın Ahmet Dursun'u kapıya dek uğurlaması, Beşiktaş'ta geride bıraktığı yılları kucaklar gibi Ahmet'i kucaklaması..
***
İlk kelimeyi edene kadar cin gibi ama tedirgin-gergin... Yüreğindeki yükü odanın ortasındaki halının altına bırakıp rahatladıktan sonra bakışları bile değişen, kuş gibi hafifleyen bir evlat...
Diğer tarafta adeta hiçbir şey olmamış gibi babacan bir tavırla en ufak bir sitem etmeden eski oyuncusuna sarılan, öpen, saçlarını okşayan tüm hayatını Beşiktaş'a adamış bir efsane başkan...
Geride kalan tarihe geçen bir buluşma, iki mutlu insan...
-Akşam-Kenan Karcı-