Erman Toroğlu'ndan olay yaratacak yazı
Erman Toroğlu, polis memuru olan bir hakemin odasına bir amirinin girmemesi gerektiğini belirtti.
Hürriyet Gazetesi yazarlarından Erman Toroğlu, haftanın öne çıkan spor olaylarını değerlendirirken, polis memuru olan bir hakemin odasına bir amirinin girmemesi gerektiğini belirtti.
İşte Erman Toroğlu’nun yazısı:
FUTBOL oynadığım yıllarda, maçlarıma tayin edilen hakem ve yardımcılarına bakardım. Çok subay ve astsubay hakem vardı. Sonralarda işin içine biraz daha girince baktım ki, astsubay hakemler olaya hakim olmuşlar. Türkiye’de hakemliği onlar yönlendiriyor. Yani iş neredeyse tekel olmuş. Orduda görev yapmak çok önemli bir faktör. Zaten işin çok zor. Nöbetin var, Türkiye konum itibariyle kritik bir yerde. İkinci bir meslek gibi hakemliği yapmak olmayacak bir işti. Nitekim Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinden sağduyu sahibi komutanlar da aynı fikirde oldu ve bu iş bitti.
Şimdi bakıyorum, astsubayların yerini polis kardeşlerimiz aldı. Temsilcilerde ağırlık onlarda. Polis hakemler de cazip hale geldiler.
Ticaret hayatıyla uğraşan insan bağımsızdır. Kolay kolay kimseye ağız eğmez. Çalışması ve başarısı nisbetinde yükselir veya bir şey olmaz. Ama devlette çalıştığınız zaman, çok yerlerde tıkanır kalırsınız. Bunun örnekleri olmuştur. Aksini iddia edecek insanlarla da sonuna kadar çarpışırım, tartışırım.
Polislerin başka işi yok mu?
NASIL astsubay hakemler nöbet tutuyorlardı, işleri başlarından aşkındı. Şu anda polis kardeşlerimiz de zaten diken üzerindeler. Oradan oraya koşturuyorlar, nöbet tutuyorlar. İşlerine zor yetişiyorlar. Bir de hakemlik yapmaları kendi işlerini engellemez mi? Veya diğer arkadaşlarına haksızlık olmaz mı?
Penaltıdan önemlisi Gökhan atılmalıydı
FENERBAHÇE deklerasyon yayınlıyor, arkasından da Trabzonspor. İki tarafta da ağır ve enteresan cümleler. Mesela, hakem Aziz Yıldırım’a göre penaltıyı vermişse “şerefli”, vermemişse “şerefsiz” oluyor. Oradan Trabzon kalkıyor, “Bu sene en fazla penaltı kazanan takımların başında Fenerbahçe geliyor” diyor. Fenerbahçe’nin fazla penaltı kazanması önemli değil. Neden değil? Eğer ceza alanına bir takım daha fazla giriyorsa, hücumcuları daha kabiliyetliyse haliyle penaltı pozisyonu daha fazla olur ve penaltı kararı verilir. Penaltı kazanmak, teknik olarak senin takımınla da ilgilidir.
Altında kaldılar mı?
Benim için önemli olan ikinci taraf. Yani, sen bu deklarasyonu yayınlıyorsun, bir hafta sonra penaltı olmayan bir pozisyona hakem penaltı çalıyor. Bence penaltıdan da daha önemlisi Gökhan Gönül’ün net bir şekilde atılması lazım. Düşünün o sırada skor Fenerbahçe’nin aleyhine. Gökhan gibi Fenerbahçe’nin en etkili oyuncusu atılınca maç ne olur? Peki bu hakem ve yardımcısı acaba bu deklarasyonun altında kaldı mı? Veya deklarasyonu yayınlayanlar kıs kıs gülüp “Bir baskı yaptık neticesini aldık” diyorlar mı? Bu olaylar kulüpleri ilgilendirir.
Yıldırım’ın cezası niye indirildi?
FUTBOL Federasyonları kurulurken Tahkim Kurulu’na, Disiplin Kurulu’na ve MHK’ye seçilecek isimler üzerinde büyük baskılar yapılıyor. Herkes kendi adamını oraya sokmak istiyor. Nedeni çok basit. Geçen hafta gördüğümüz gibi, Disiplin Kurulu, Aziz Yıldırım’a gerekçeli kararla kara kaplı kitaba göre 45 gün ceza veriyor. Aynen hukukçulardan kurulu Tahkim Kurulu bu cezayı, yine gerekçeli bir kararla 21 güne indiriyor. Ben vatandaş olarak baktığımda bunu olası bir F.Bahçe şampiyonluğunda Aziz Yıldırım stattaki yerini alsın diye yapılan bir düzenleme olarak görürüm. Veya düz bir mantık yaparım.
Nihat o parayı zorla almadı ki!
NİHAT Kahveci diyor ki; “Quaresma çok çalım atıyor.” Sana ne kardeşim? Bunu çözecek adam, teknik direktör. Belki de Quaresma’ya “Sen çalım at kardeşim, ceza alanına gir” diyor. Ona sen futbolcu olarak karışamazsın. “Bana tribünden para gösteriyorlar. Benim şahsiyetimle oynuyorlar” diyorsun. Evet, o konuda haklısın. Çünkü bu parayı sana kimse silah zoruyla vermedi. Sen zorlamadın bu parayı alırken. Verenler verdi. Çok vermişler, az vermişler. O verenleri ilgilendirir, seni değil. Peki Beşiktaş bu parayı Nihat’a nasıl verdi?
İşte Erman Toroğlu’nun yazısı:
FUTBOL oynadığım yıllarda, maçlarıma tayin edilen hakem ve yardımcılarına bakardım. Çok subay ve astsubay hakem vardı. Sonralarda işin içine biraz daha girince baktım ki, astsubay hakemler olaya hakim olmuşlar. Türkiye’de hakemliği onlar yönlendiriyor. Yani iş neredeyse tekel olmuş. Orduda görev yapmak çok önemli bir faktör. Zaten işin çok zor. Nöbetin var, Türkiye konum itibariyle kritik bir yerde. İkinci bir meslek gibi hakemliği yapmak olmayacak bir işti. Nitekim Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinden sağduyu sahibi komutanlar da aynı fikirde oldu ve bu iş bitti.
Şimdi bakıyorum, astsubayların yerini polis kardeşlerimiz aldı. Temsilcilerde ağırlık onlarda. Polis hakemler de cazip hale geldiler.
Ticaret hayatıyla uğraşan insan bağımsızdır. Kolay kolay kimseye ağız eğmez. Çalışması ve başarısı nisbetinde yükselir veya bir şey olmaz. Ama devlette çalıştığınız zaman, çok yerlerde tıkanır kalırsınız. Bunun örnekleri olmuştur. Aksini iddia edecek insanlarla da sonuna kadar çarpışırım, tartışırım.
Polislerin başka işi yok mu?
NASIL astsubay hakemler nöbet tutuyorlardı, işleri başlarından aşkındı. Şu anda polis kardeşlerimiz de zaten diken üzerindeler. Oradan oraya koşturuyorlar, nöbet tutuyorlar. İşlerine zor yetişiyorlar. Bir de hakemlik yapmaları kendi işlerini engellemez mi? Veya diğer arkadaşlarına haksızlık olmaz mı?
Penaltıdan önemlisi Gökhan atılmalıydı
FENERBAHÇE deklerasyon yayınlıyor, arkasından da Trabzonspor. İki tarafta da ağır ve enteresan cümleler. Mesela, hakem Aziz Yıldırım’a göre penaltıyı vermişse “şerefli”, vermemişse “şerefsiz” oluyor. Oradan Trabzon kalkıyor, “Bu sene en fazla penaltı kazanan takımların başında Fenerbahçe geliyor” diyor. Fenerbahçe’nin fazla penaltı kazanması önemli değil. Neden değil? Eğer ceza alanına bir takım daha fazla giriyorsa, hücumcuları daha kabiliyetliyse haliyle penaltı pozisyonu daha fazla olur ve penaltı kararı verilir. Penaltı kazanmak, teknik olarak senin takımınla da ilgilidir.
Altında kaldılar mı?
Benim için önemli olan ikinci taraf. Yani, sen bu deklarasyonu yayınlıyorsun, bir hafta sonra penaltı olmayan bir pozisyona hakem penaltı çalıyor. Bence penaltıdan da daha önemlisi Gökhan Gönül’ün net bir şekilde atılması lazım. Düşünün o sırada skor Fenerbahçe’nin aleyhine. Gökhan gibi Fenerbahçe’nin en etkili oyuncusu atılınca maç ne olur? Peki bu hakem ve yardımcısı acaba bu deklarasyonun altında kaldı mı? Veya deklarasyonu yayınlayanlar kıs kıs gülüp “Bir baskı yaptık neticesini aldık” diyorlar mı? Bu olaylar kulüpleri ilgilendirir.
Yıldırım’ın cezası niye indirildi?
FUTBOL Federasyonları kurulurken Tahkim Kurulu’na, Disiplin Kurulu’na ve MHK’ye seçilecek isimler üzerinde büyük baskılar yapılıyor. Herkes kendi adamını oraya sokmak istiyor. Nedeni çok basit. Geçen hafta gördüğümüz gibi, Disiplin Kurulu, Aziz Yıldırım’a gerekçeli kararla kara kaplı kitaba göre 45 gün ceza veriyor. Aynen hukukçulardan kurulu Tahkim Kurulu bu cezayı, yine gerekçeli bir kararla 21 güne indiriyor. Ben vatandaş olarak baktığımda bunu olası bir F.Bahçe şampiyonluğunda Aziz Yıldırım stattaki yerini alsın diye yapılan bir düzenleme olarak görürüm. Veya düz bir mantık yaparım.
Nihat o parayı zorla almadı ki!
NİHAT Kahveci diyor ki; “Quaresma çok çalım atıyor.” Sana ne kardeşim? Bunu çözecek adam, teknik direktör. Belki de Quaresma’ya “Sen çalım at kardeşim, ceza alanına gir” diyor. Ona sen futbolcu olarak karışamazsın. “Bana tribünden para gösteriyorlar. Benim şahsiyetimle oynuyorlar” diyorsun. Evet, o konuda haklısın. Çünkü bu parayı sana kimse silah zoruyla vermedi. Sen zorlamadın bu parayı alırken. Verenler verdi. Çok vermişler, az vermişler. O verenleri ilgilendirir, seni değil. Peki Beşiktaş bu parayı Nihat’a nasıl verdi?