F.Bahçe'de düşüş ne zaman başladı?
Fenerbahçe'nin eski teknik direktörü Aykut Kocaman, Konyaspor maçını değerlendirdi.
İşte Aykut Kocaman'ın satırları;
Fenerbahçe'de, geçen haftaki Akhisar yenilgisinden sonra, kendi sahasındaki maçta doğal olarak öne çıkan duygu mutlak ve mutlak kazanmaktı. Hem oyuncu
özgüveni hem de taraftarla ilişki açısında tüm planlar bunun üzerine kurulmuştu. Maç böyle başladı ama böyle sürdüremedi Fenerbahçe. Takım aslında 26, 27. dakikalardan itibaren penaltıya kadar oynaması gereken doğru oyunu sergiledi.
Fakat hiç beklenmedik bir olay oldu devrenin sonunda. Bekir kırmızı kart gördü. Bence biraz ağır bir karar oldu. Bekir'in atılması oyun dengelerini bozdu. İkinci yarı eksik kalma duygusu ve diğer taraftan da puan kaybetme kaygısı, Fenerbahçe adına aslında beklenen şeylerin bir anda sahaya yerleşmesini sağladı.
Daha saldırgan ve özellikle de ikili mücadelelerde daha istekli bir takım oldu. Bunun sonucunda Fenerbahçe ilk devre berabereyken de öne geçmişken de yakalamayadığı pozisyonları yakaladı. Gelen galibiyet, yaşama bağlanma gibiydi Fenerbahçe için.
"KONYA, 11'E 10'DA OYNAYAMADI"
Konyaspor, özellikle ilk 25 dakikada geçen hafta, Akhisar'ın Fenerbahçe'ye yarattığı zorlukları da gözlemleyerek, son derece etkili ve tehlikeli göründü. Ancak 25. dakikadan sonra oyunun kontrolünü kaybetti. Bunda Ömer Ali'nin sakatlanıp çıkması da etkili oldu. Devreye girerken gelen penaltı golü onlara tekrar maçın ortağı olma olanağı yarattı.
Fakat özellikle kırmızı karttan sonra gerilen ortam Konyaspor'a olumlu katkı yapacak yerde tam tersi olumsuz bir etki yarattı. İkinci yarı esasen olumsuz anlamda pek çok takımımız için yapılabilecek genel bir tespiti, Konya için yapabiliriz. Takımlarımız oyunu durdurma ve bozma konusundaki hüner ve yeteneklerini, rakip eksik kaldıktan sonra oyun oynama ve oynamaya dönüşen maçta sergileyemiyor. Konya'da da tamamen bu gözüktü.
Maçın 11'e 11 oynadığı dönemdeki nispeten organize halleri maçın 11'e 10 oynandığı dönemde çok daha etkili olabilecekken daha organizasyon dışı hallere sürüklenmelerine neden oldu.
F.BAHÇE'NİN TRANSFER POLİTİKASI DOĞRU MUYDU?
Diego, kötü oluduğu için değil tmamen taktiksel nedenlerle oyundan alındı. Eksik kalan bir takımda hoca merkezi kuvvetlendirmek zorundaydı. Ama Diego ekseninde genel bir durumu anlatabiliriz: Geçen hafta Akhisar'ın ataklarını anlatırken, üç atak oyuncusunun arkasında Diego varken ayağa pasla çıkan takımlar karşısında sıkıntılar yaşanabileceğinden bahsetmiştim. Bugün de buna ek yapabiliriz.
Aslında konuşulması gereken konu bu pozisyona alınan oyuncu ve transfer politikasının irdelenmesi. Bunu dayandırdığım temel de şu: Elinizde sezon boyunca çift haneli skorları yakalayabilen ve asist de yapabilen 4 oyuncu varken, hemen arkalarında skor üretmesi beklenen bir oyuncu ne kadar doğruydu transfer açısından, irdelemeli. İkincisi; geçen sezon ligin ilk yarısında sıkıntılı başladıktan sonra 41 puanlık iyi bir puan averaj yakalanmıştı ve yukarıya tırmanılarak gidilmişti. Galibiyet ortalamasının yüzde 76, gol ortalamasının 2.5 ve puan ortalamasının da 2.4 olduğu bir ilk devre yaşamıştı.
Gözden kaçan şuydu ki ikinci yarı bu rakamlar önemli ölçüde aşağı doğru gelmişti. Şampiyonluğun garantilendiği ikinci devrenin 14 maçı olan Rize karşılaşması sonunda Fenerbahçe 27 puan almıştı. Şöyle bir bakıldığı zaman galibiyet oranı yüzde 50'ye gol oranı 1.7'ye ve puan ortalaması da 1.9'a düşmüştü. Görülen şu ki ikinci devre belirgin bir fiziki düşüş yaşanmıştı. Bu düşüş uzun yaz tatili ve başlayan sezonla birlikte çok net bir şekilde devam ediyor gibi gözüküyor.
"DIEGO TAKIM GÜÇLENİNCE ORTAYA ÇIKACAK"
Anlatmaya çalıştığım Dieogo'nun yetersizliği değil. Tersine birinci sınıf bir oyuncu. Takımın fizik gücü yukkseldiğinde Diego da cok daha faydalı bir oyuncu olacak.
İsmail Hoca'nın Emenike'yi rahatlatmak için kullanmadığını düşünüyorum. İhtiyaç duysaydı oyuna alırdı. İleride ondan daha iyi verim almak için şimdilik kenarda tutuyor.