Gördüğünü inkar etmek!
. Maçları renk görünce kuduran boğalar misali kör bir fanatizmle izlediğimiz için işimize gelmeyen hiçbir kararı asla kabullenemiyoruz.
VAR sistemine geçildiğinde herkes rahat bir nefes almıştı. Artık hakem hataları azalacak, futbol o kısır pozisyon tartışmalarında heder olmayacaktı. Çünkü hakemler anlık karar vermek zorunda kalmayacak, biz de oturduğumuz yerde tekrar tekrar izleyerek ahkâm kesmeyecektik.
Fakat beklendiği gibi olmadı. Belki de eskisinden daha çok tartışılmaya başlandı VAR ile alınan kararlar. Özellikle Anadolu kulüplerinin İstanbul kulüplerine karşı avantaj sağlayacağını, daha doğrusu var olan adaletsizliği zamanla ortadan kaldıracağını düşünüyorum. Çünkü tribün baskısıyla ev sahibi lehine, büyük kulüp diye kamuoyu baskısıyla, kulis, şike vb. sebeplerle İstanbul kulüpleri lehine karar verme eğiliminin olduğunu çok gördük. Elbette tarafsız gözle izleyince! Doğrusuyla yanlışıyla VAR’a zaman tanımak, sistemin iyice oturmasını beklemek en doğrusu olacaktır.
Beşiktaş – Galatasaray maçında VAR’a danışılarak verilen tartışmalı pozisyonlara gelelim. Beşiktaş’ın kullandığı çift vuruşta Eren Derdiyok’un kolunun açık bir şekilde topun kaleye gitmesini, yani gol ihtimalini kural dışı şekilde engellemesinin penaltı olduğuna herhalde kimsenin itirazı yok! İlk başta, topun vücuda yapışık olan kola çarpmasını düşündürürken, VAR’a danışılarak doğru karar alınması maçın kaderini değiştiren birinci karardı.
Eren Derdiyok’un ceza sahası dışında defans oyuncusuyla yarı çarpışarak düşürüldüğü pozisyona devam kararını biraz tartışmalı buluyorum. Ancak orada da Eren’in topa vurması, yani pozisyonun bitmesi sonrası müdahale gerçekleştiği için devam kararı, bariz yanlış bir karar olmasa gerek.
Beşiktaş ceza sahasında Vida’nın eline çarpan pozisyon en fazla tartışılandı. Fakat yine Beşiktaşlı Medel’in kontrolünde ve uzaklaştırmak için sert bir vuruş yaptığı pozisyonda, bir metreden az bir mesafede koluna çarpması bir kere kasti bir hareket değil. Ayrıca top Beşiktaşlı oyuncunun kontrolünde ve pozisyon bitmiş. Yani orada Vida olsa da olmasa da, top koluna da çarpsa gollük bir durum söz konusu değil. Penaltı kararı, fikrimce maçın kaderini değiştiren gol unsurunu gündeme getirdiğinden, bariz bir gol durumu engellenmedikçe penaltı kararı verilmesinin adaletsiz ve ağır olacağını düşünüyorum. Kasti bir şekilde rakibi topsuz alanda indirmek, topu eline almak gibi uç hareketler dışında elbette. Naçizane, en adaletlisinin böyle olduğunu düşünüyorum.
Galatasaraylı Onyekuru’nun pozisyonunda ise Necip’in önce topu ıska geçmesi, ardından dengesini kaybedip yere düşerken elinin hücum oyuncusunun formasına şöyle bir sürtünmesi, ancak bununla alakalı olmayacak bir şekilde Onyekuru’nun topu eliyle kontrol etmesinden sonra yerde kalan Necip’i çok rahat biçimde geçecekken kendini yere bırakması için penaltı kararı hatalı olacaktı. Nitekim hakem Cüneyt Çakır’ın önce penaltı kararı vermesi, itiraz üzerine VAR’a başvurması ile penaltıyı iptal etmesi yine maçın kaderini değiştirdi.
Her ne kadar doğru olsa da skora direkt etki eden üç kararın da Galatasaray aleyhine olması taraftarı çileden çıkardı. Sosyal medyada kıyametleri kopardı. Her kulübün bıkmadan usanmadan tekrarladığı, “Bizi bitirmek istiyorlar”, “Biz kaybedelim diye anlaştılar”, “Hakem zaten karşı takımı tutuyor” cümleleri gırla gitmeye başladı. Forma ve verilen kararlar aksi ekiplerde olsaydı, bu yorumların tamamının taban tabana zıt olacağına eminiz!
Futbolu seviyoruz, elbette bir taraf tutuyoruz ama verilen kararlar konusunda asla objektif olamıyoruz. Maçları renk görünce kuduran boğalar misali kör bir fanatizmle izlediğimiz için işimize gelmeyen hiçbir kararı asla kabullenemiyoruz. VAR olsa da olmasa da gördüğünü bile bile inkar etmekten başka bir yere varamıyoruz. Yine de hakemler tekrar tekrar izlediklerini, bile bile inkar edemeyeceklerine veya çeşitli hassasiyetlerle bunu bariz şekilde yapamayacaklarına göre(!) VAR sistemi her zaman için iyidir. Buyurun, belki de aksi sonuç elde edilecek 6 puanlık derbi maçının neticesi.