G.Saray'ın şovuna yazar yorumları
G.Saray Ali Sami Yen'de konuk ettiği Dinamo Bükreş karşısında gol şov yaptı... Cimbom'un farklı galibiyeti için köşe yazarları şunları yazdı..
Mehmet Demirkol -Keitamania- Milliyet
Galatasaray sol beksiz oynadı. Servet hem sol bekti hem de Topal’la birlikte savunmanın göbeği... Çünkü Caner kendi yarı sahasına neredeyse hiç geçmedi. Bu Rijkaard’ın bir tercihi mi, yoksa Caner’in arzu ya da hamlığından mı bilmiyorum. Ama durum buydu.
Galatasaray aynı zamanda sağ beksiz de oynadı. Çünkü Sabri, Keita’yla kurduğu şahane ortaklığın sonucu olarak sürekli olarak Fildişili’nin peşinde rakip yarı alandaydı.
Kağıt üzerinde yine aynı Trabzonspor maçında olduğu gibi, hatta onun da ötesinde riskli ve eleştiriye sonuna kadar açık bir saha hali!
Ancak bu riskin yarattığı endişe ve heyecan en düşük seviyede hissedildi. Fevkalade eğlenceli bir oyunla maçı çok rahat koparıp farka gittiler. Bu arada orta sahanın ortasının ekstra bir çaba içinde olduğunu da söyleyemeyiz. Elano mu? Hayır!
Ancak saha ortalamasının kat ve kat üzerinde kalite ve performansta bir 4’lü her şeyi değiştirdi. Keita Nonda ve Kewell, arkada da Servet... Mahallede çocuklarla oynayan eski profesyonel futbolcu ağabeyler durumundaydılar. Sürekli oyunun içinde değil de topun ayağına gelmesini bekleyen, gelince de ortalığı dağıtan şahane adamlar.
Zaten tartışılmaz bir Kewell fenomeni var İstanbul’da. 1 yılı aşkın bir süredir saygı uyandıran bir yetenek. Ancak bu sene ortaya çıkan ve kısa sürede Keitamania’ya dönüşen fenomen başka. Bezdirici bir depar, sakar görüntüsüyle hipnotize eden bir dripling kabiliyeti... Ve asist olsun, gol olsun bir başka bitiricilik...
Bakın! Eğer dün Dinamo Galatasaray’ın bomboş sol kanadında bir kere topu getirip pozisyon yaratamadıysa, ters taraftaki Fildişili’nin tüm dikkatlerini çekmesindendir. O çıkana kadar iki pas yapamayan Dinamo’nun 60’dan sonra çok rahat rakip kaleye gidebilmesini başka türlü anlatamayız.
Ligin en yüzdeli golcüsü Nonda ve tek başına savunma Servet’in hakkını vererek Keita’yı ayrı bir yere koymak lazım. Çünkü gerçekten Galatasaray’ın yarısından fazlasıydı dün. Sabri de onun her şeyi.
Dün seyrettiğim iki maçın verdiği huzurla derbiyi bekleyebilirim artık. İki takımda bu festivali hak etti.
Ahmet Çakar- Arda'sız Galatasaray!- Sabah
[page_end] Ahmet Çakar- Arda'sız Galatasaray!
İnanın bana Galatasaray bu sene en iyi oyununu oynamadı ama takım savunması açısından en başarılı 90 dakikasını sergiledi.
60'ncı dakikadan sonra 10 dakika bocaladılarsa da verdikleri pozisyon sayısı çok az. Rakip Dinamo Bükreş için zayıf takım diyebilirsiniz. Ama Galatasaray nice zayıf takımlardan ne goller yedi. Zaten Galatasaray'ın gol atmada ya da pozisyon bulmada hiçbir sıkıntısı yok.
Dün gece de leblebi gibi goller attılar. Keita bizi zaman zaman düşündürüyor. Acaba bu adam insan mı diye! Bazen öyle işler yapıyor ki, rakip defans bile ağzı açık seyrediyor.
Nonda Galatasaray'ın Semih'i gibi. Yedek dursa gıkı çıkmıyor, oynadığında da tüm iyi niyetini sergiliyor. Dün gece de görevini attığı iki golle yerine getirdi.
Gelelim Elano'ya. İyi oynadı, futbolu iyi biliyor, taktiksel anlamda da çok önemli özellikleri var. Özellikle dün gece attığı 30-40 metrelik paslar hem teknik beceri hem de oyun zekası ister.
Şimdi Galatasaray taraftarı haklı olarak soruyorlar, acaba göbekte oynayan Gökhan ve Servet ağır mı kalıyorlar? Zira dün gece Gökhan Zan oynamadı; yerine daha çabuk oynayan Mehmet Topal vardı ve tabii dün gecenin bizce en önemli sorusu Arda'sız Galatasaray'ın Arda'lı Galatasaray'dan farkı ne?
Tempoda fazla bir fark göremedik. Yakalanan pozisyonlarda da öyle. Ama takım savunması açısından dün geceki takım Arda'lı takımdan daha başarılıydı.
ÇİZGİ HAKEMİ YİNE ATLADI
Galatasaray UEFA Avrupa Ligi'nde yoluna emin adımlarla devam ediyor. Ama dün geceki üç puandan başka önemli bir kazanç daha var. Muhtemelen sakat vermeden, fazla yorulmadan ve bazı oyuncular dinlenerek takım olarak pazar gününü beklemeye başladılar.
Rakip Dinamo Bükreş klasik bir Rumen takımı. Fazla meziyetli oyuncuları yok. Oyun disiplinine bağlı kalarak oynamaya çalışıyorlar ama hepsi bu kadar. Galatasaray karşısında da ilk golü yedikten sonra dağıldılar.
Ayrıca UEFA'nın çizgi hakem uygulaması, istenilen randımanı yeterince veremiyor. Dün gecede Tamas'ın ceza alanı içinde elle oynamasını ne hakem ne de çizgi hakemi göremedi.
Sergen Yalçın -Savunmada büyük sorun var- Vatan
[page_end] Sergen Yalçın -Savunmada büyük sorun var
BİR zamanlar Avrupa’da fırtına gibi esen Romanya futbolu çok gerilere gitmiş. Gheorghe Hagi’nin, Marius Lacatuş’un, Gheorghe Popescu’nun, Dan Petrescu’nun çıktığı Romen futbolu yerlerde sürünüyor. Yıllar önce adından bile korktuğumuz Dinamo Bükreş bu kötü futbola ayak uyduran ekiplerden. Ne bir sistemleri var, ne tempo yapabiliyorlar, ne de kazanma arzusuna sahipler... İşte böyle bir takıma karşı oynadı G.Saray dün akşam. Yedek takımla bile çıksalar yine dört atarlardı. Goller elbette güzel. Sonuç da güzel.
HAYÂLCİ OLMAYALIM
PEKİ ortaya konan futbol?
İŞTE orada biraz durmak lazım. Elbette G.Saray’ın bu galibiyeti için çok güzel şeyler söyleyebiliriz. Hatta methiye bile düzebiliriz. Ama tamamen hayâlcilik yapmış oluruz. Gerçekleri gözler önüne koymayarak hem kendimizi hem de kamuoyunu kandırmış oluruz. İşin gerçeği şu, G.Saray’da büyük savunma sorunu var. Böylesi zayıf bir takıma bu kadar çok pozisyon veriyorsan arka tarafta büyük sıkıntı yaşıyorsun demektir. Sağlam, ciddi bir takım karşısında kim bilir neler olur? Son derece komik bir gol yiyen, her etkili uzun pası arkasına kaçıran sarı-kırmızılı takımın derdi çok büyük çok..
RAKİP ÇOK ZAYIFTI
ASLINDA haftalardır G.Saray’ın savunmadaki bu sıkıntısına dikkat çekiliyor. Belki bireysel olarak ele aldığımızda oyunculara olumlu şeyler söyleyebiliriz. Örneğin Servet-Mehmet Topal ikilisi çok sırıtmadı diyebiliriz. Sabri ve önünde oynayan Keita’nın koridorunun iyi çalıştığını da belirtebiliriz ama unutmayalım ki, karşılarındaki rakip çok zayıftı. Hücumda son derece etkili olan Keita’nın geriye gelip Sabri’ye destek vermesine gerek bile olmadı. Romenler orta sahada o kadar çok boşluk bıraktılar ki Elano, antrenman maçında bile bu kadar rahat pas atmamış, bu kadar rahat etrafında dönüp durmamıştır.
DERBİ ZOR GEÇER
TÜM bunlara karşın ısrarla yine arkaya atılan toplara parmak basmak gerek. Frank Rijkaard bu sıkıntıyı bilmesine karşın ne ilginçtir ki hâlâ ciddi anlamda önlem almıyor. Belki yediklerinden fazla atabilme becerisi Hollandalı hocayı rahatlatıyor olabilir. Ancak, karşılarına gelecek sert bir rakip dünkü gibi oynayan bir G.Saray’ı fena halde perişan edebilir. Elbette dünkü maç asla G.Saray için ölçü olmamalı. Fakat savunmanın geriye dönememesi, bu kadar zayıf rakibe karşı çıkarken çok top kaybetmeleri gibi çok önemli problemleri olduğunun farkına varmlılar.
HAFTA sonu çok önemli bir derbi var. Eğer G.Saray, D.Bükreş karşısındaki oyunun bir benzerini F.Bahçe karşısında sergilerse ağır bir yenilgi alabilir. Özellikle Alex oynarsa G.Saray’ın işi çok zor olur. Çünkü Alex savunma arkasındaki açıkları çok iyi gören ve arkadaşlarını o açıklara pasla sokan bir oyuncu. Rijkard’ın bu sistemi Alex’i bir kez daha yıldız yapar. Umarım Hollandalı hoca bunun farkındadır.
Uğur Meleke- Teğetİstanbul- Milliyet
[page_end] Uğur Meleke- Teğetİstanbul
14 günde içinde 4 kez karşılaşacak Bükreş ve İstanbul takımları, belki de tarihte ilk kez birbirlerinden bu kadar derin farklarla ayrılmışlar. Romanya Milli Takımı, Afrika’2010 elemelerinde sadece Faroe’yi geçebilmişti; Dinamo’yla Steaua’nun haline bakılırsa ligleri, ulusal kadrolarından daha kötü. Zaten “Bükreş-İstanbul efsanesi” Hagi, “Ekonomik kriz dünyanın her tarafını olduğu gibi Rumen Ligi’ni de vurdu” demişti maçtan önce... Allah’tan bizi teğet geçmiş!
Tabii Rumenlerin tek sorunu ekonomik değil. Doğu Avrupa kulüplerinin klişeleşmiş travmalarını yaşıyorlar, başkanlar soyunma odalarına iniyor, her iki takım da daha sezonun ortası gelmeden teknik adam değiştirmişler. Steaua’ya göre Dinamo’nun imkânları daha da kısıtlı, G.Saray’ın 4 millili (Sabri-Keita-Caner-Kewell’lı) kanatlarını 20 yaş ortalamalı bir dörtlüyle karşılamaya çalıştılar. Özellikle 89’lu Diabate’yle 90’lı Alexe’nin “çim uçağı Keita”ya karşı 55 dakikalık çaresizliği -deyim yerindeyse- dramatikti.
İki takım arasındaki fark bu kadar bariz olunca, maç da 46’da kopunca detaylara bakma şansı daha fazla oldu. Gerçi Keita’yla Nonda’nın sihirli uyumu artık enteresan bir detay değil. Sadece renk ve lisan benzerliğiyle açıklanamayacak kalbÓ bir ritm var ikili arasında. Rijkaard belki denemeler yapabileceği Bükreş’teki maçta sağdan sola Keita-Nonda-Baros üçlüsüne de şans verebilir bir kez. Mâlum, Baros’un milli takımdaki son rolü sol açıktı.
Son bölümde az oynayan futbolcuların dakika aldığı G.Saray’da, E.Güngör’ün kulübede kalıp devşirme Topal’ın bitiş düdüğüne kadar stoper rolünü sürdürmesi bir başka garip detaydı tabii. İki stoperinin sakatlık problemleri kronik gözüken G.Saray’ın Ocak’taki ilk transferi bu bölgeye olacak galiba.
Bir de çizgisevmez Leo Franco var tabii. Bir gün bir yetenekli adam, Avrupa Ligi’nin kritik bir maçında şu aşırtma vuruşları isabetli yaparsa ne olacak, düşünmeden edemiyorum doğrusu...
Levent Tüzemen -Keita'yı kullanmak- Sabah
[page_end] Levent Tüzemen -Keita'yı kullanmak
Sakatlar iyileşince eli güçlenen ve geniş kadroya yeniden kavuşan Rijkaard'ın, Dinamo Bükreş önünde yaptığı rotasyon "Herkes takımın bir parçasıdır. Yıldız oyuncu olup olmaması önemli değil" söyleminin göstergesiydi. Rijkaard'ın Arda ve Baros'u kulübede oturtması, Gökhan Zan'ı kadroya almaması Fenerbahçe maçını düşünmesinin yanında takıma "Ayrım yok. Hepinize güveniyorum"mesajıydı. Ve Hollandalı hoca bu rotasyonu bir Avrupa maçında yaptı. Galatasaray'ın Dinamo'yu bol pozisyon ürettiği maçta farklı yenmesi sezon başındaki bol gollü maçlara geri döndüğünün işaretiydi. Galatasaray ilk golü buluncaya kadar, ilk yarım saatte Dinamo'nun alan savunmasına dayalı agresif futbolu karşısında uyumlu ve dengeli değildi. Ayhan-Sarp ikilisi göbekten topları isabetli pasa dönüştürme konusunda cılız kaldı. Kewell topla attığı deparlarla takımı sürekli soldan ateşlemeye çalıştı. Kilidi açan da Avustralyalı idi.
Trabzon maçının yıldızı Keita, Dinamo maçını da koparan adam oldu. Keita, aynı dili konuşan, aynı dinden, aynı kıtadan olan Nonda ile mükemmel uyum sağlıyor. Keita kanatta orta yapmaya hazırlandığında hemen Nonda'ya kilitleniyor. İki noktaya dikkat:
1- Keita sprinter ve patlama gücü yüksek bir kanat oyuncusu. Nonda'ya attırdığı golde Sabri'nin mükemmel pasında topla geniş alanda buluştu, sıfıra çabuk inip rakip savunmanın yerleşmesine izin vermeden gollük ortasını yaptı. Galatataray, Keita'yı rakip savunmanın arkasına çok az kaçırıyor. Özellikle Sabri bu görevi üstlenip, hücuma çıkarken içeri kat edip Keita'nın önüne topu atarsa Galatasaray çok pozisyon bulur.
2- Ayhan-Sarp ikilisi hücuma çıkmayı çok seviyor ama göbek boşalınca defans rakip forvetlerle fazla sıcak temas yaşıyor. Sarp veya Ayhan'ın aynı anda ileri çıkması büyük hata. Fenerbahçe maçında böyle oynarlarsa göbekten çok pozisyon verirler. Biri mutlaka savunmanın önünde kalmalı. Fenerbahçe'de bu işi Emre-Christian ikilisi mükemmel yapıyor. Emre özgür oynuyor, Christian yerini hiç kaybetmiyor.
Not: Teknik direktör Rijkaard'ı kutluyorum. Rotasyonu mükemmel uyguladı. Galatasaray skor avantajını ele geçirdikten sonra, Keita, Ayhan ve Sabri'yi daha fazla yorulmamaları için doğru zamanlarda çıkardı.
Kanat Atkaya- G.Saray klasiği- Hürriyet
[page_end] Kanat Atkaya- G.Saray klasiği
GALATASARAY maça başladığında takımın üzerinde “nereden çıktı bu formalite maçı havası” vardı.
Golü bulana kadar çok etkili olduğunu söylemek pek mümkün değildi sarı kırmızılı takımın. Ancak bir klasik olarak golü buldu, rahatladı, farka gitti ve durdu. Durması da normaldi. Çünkü top toplayıcı çocuktan kulüp başkanına kadar herkesin aklı doğal olarak pazar günkü derbideydi.
Nonda’nın oynamasa da hazır kuvvet olarak beklemesi ve moralini bozmaması dün gecenin artı göstergelerindendi. Eksi gösterge ise tabii ki yine defans. Servet tek başına Galatasaray savunmasını ayakta tutuyor. Hatta tek başına savunma yaptığı bile söylenebilir. Herkes derbide durumun daha farklı olacağını düşünüyor. Muhakkak öyledir. Ancak, bu görüntüdeki defans performansını ikiye katlasa bile Fenerbahçe karşısında çok eziyet çeker. Bu arada Leo Franco’nun maç içinde olaydan tamamen kopması da bir başka problem. Sürekli kale çizgisini terk ediyor. Maçı dalgın dalgın seyrediyor. Dinamo’nun Franco’yu avlayacak hali pek yoktu ancak Alex, Emre kalibresindeki futbolcular hiç affetmez, topu aşırtıverir vallahi. Bu maçı da kazanarak Avrupa Ligi’nde gruptan çıkmayı neredeyse garantilemiş oldu. Kalan maçlarda alınacak puanlar grup birinciliğini getirir. Kaybetse bile çok büyük sıkıntı yaşamaz herhalde Galatasaray.
Bu maç ölçü değil
Karnı doymuş aslan avlanmaya ihtiyaç duymazmış. Galatasaray’ınki de o hesap. 60. dakikadan sonra 4. golü de bulunca oyunu kendi sahasında pas yaparak geçirmeye çalıştı Galatasaray. Fakat bu konuda aşırı becerikli olduklarını söylemek mümkün değil. Dinamo gibi çok parlak olmayan bir takım bile Galatasaray kalesinde sıkıntı yaratabildi. Bu maçı ölçü kabul etmemek gerektiğinin ben de farkındayım ancak özellikle defans için bir ölçü ve bir standart belirlemenin vakti çoktan geldi.
Böyle bir maçın hakemiyle ilgili yorum yapmak çok gereksiz gözükebilir. Ancak şu da gerçek ki, 5 değil 55 hakem koysanız da kötü yönetecek olan maçı kötü yönetiyor. Asistan hakem gözünün önünde dışarı çıkan topu görmüyor, çizgi hakemi buz gibi pozisyona ofsayt bayrağı kaldırıyor. Bu ekstra hakemlerin bir faydasını şu ana kadar gören varsa beri gelsin.
Hakan Şükür- Galatasaray'a derbi morali...- Fanatik
[page_end] Hakan Şükür- Galatasaray'a derbi morali...
Çok keyifli bir derbinin bizi beklediğini düşünüyorum. Derbinin diğer tarafı Fenerbahçe’yi de katarak yazıya başlayalım... İki takım da Bükreş temsilcileriyle oynadı. Kadro üstünlüğü olarak her iki ekip de rakiplerinden çok üstündü. Çok zorlanmadan, çok fazla pozisyon bulup, moral depolayarak, çok iyi birer antrenman yaptılar.
Sabri ve Keita...
Galatasaray Keita’nın yine başrolüne soyunduğu, Arda’sızlığın etkilemediği oyunun 60. dakikasına kadar hemen hemen tek kale oynadı. Çok fazla efor sarfetmeden, rahat kazanmasını bildi. Son 5-6 haftadır Sabri ve Keita’nın sağ taraftan başlayan hücum aksiyonları, hep olumlu sonuç verdi. Bu iki futbolcuyu ayrı ayrı tebrik etmek istiyorum. Yalnız Galatasaray savunmasının zaman zaman defans arkasına adam sarkıtması, derbi öncesi düşündürücüydü. Farkı yakaladıktan sonra skoru koruma çabasıyla çok akıllı bir şekilde Sabri ve Keita oyundan çıkarıldı. Ama az da olsa, Arda ve Baros’un oyunun son bölümlerinde olmaları gerekliydi diye düşünüyorum.
Kadıköy’de ayakta kalan...
Kewell’ın koşu düzeyini her geçen gün artırdığını görüyoruz. Kewell, Keita, Baros, dün iki gol atan Nonda, dinlenen Arda kariyerlerinde derbi tecrübesi yaşayan oyuncular. Çok keyifli bir derbinin bizi beklediğini düşünüyorum.
Yine savunmaya dönelim... Mehmet Topal mevkisinin dışında oynadığı zaman aksamalara sebebiyet verebiliyor. Emre Aşık ve Emre Güngör’ün sakatlıkları Galatasaray’ın şu an için en büyük handikapları. Bu iki eksiğe rağmen sanıyorum ki Kadıköy’e hemen hemen tam kadro gidilecek. İki takımın da Avrupa Kupası maçı oynaması, yorgunluk bahanesini de ortadan kaldıracak ve Kadıköy’de ayakta kalanın kazanacağı bir karşılaşma olacak. Bu da bana duran topların çok ehemmiyetli olduğunu, çok dikkatli kullanılması gerektiğini düşündürüyor.
Lig bu hafta bitmeyecekHer şeye rağmen sezonun çok başındayız. Derbiden çıkacak sonuç kazanana çok büyük güven kazandırırken, ligin henüz bitmediği gerçeğini de değiştirmeyecek. Hem ekran başındaki hem de tribündeki seyircilerin bu karşılaşmadan çok büyük bir keyif almasını diliyorum.
İki takıma da şimdiden başarılar...
Hakan Ünsal -Keita varsa işler kolay- Star
[page_end] Hakan Ünsal -Keita varsa işler kolay
Galatasaray yine sezonun genelindeki gibi istekli ve oyunu kontrolünde götürmek isteyen anlayışla başladı. Galatasaray’ı seyrederken oyunun içinde öyle bölümler oynuyor ki, golü atacağını çok kuvvetli hissettiriyor. Bunu ligimizde yapabilen takım sayısı neredeyse yok. Direkt rakibin üstüne giden ve sonuca oynayan bir oyuncu olan Keita’nın tutulması gerçekten çok zor. Kewell, Baros ve oynarsa Nonda hemen içeri ve Keita’ya doğru koşu yaparak akının tamamlayıcısı oluyorlar. Her maç bu aksiyondan en az 3-4 tane görürsünüz. Lafın kısası, Keita formu ile Galatasaray’ın sıkıntı yaşadığı bu dönem için büyük kazanç. Derbi için Galatasaray taraftarının da en güvendiği isim. Gol atarak geri dönmüş Arda, Baros’tan sonra Nonda’nın da golleri Galatasaray forvetlerinin yaşadığı problemli dönemin son bulduğunun işareti. Galatasaray yine pozisyon verse de bunlar maçı devamlı forse eden bir takımın vereceği pozisyonlar.
Galatasaray yine çok iştahlı ve tempolu oynadı. Futbolcuların oynadıkları oyundan zevk aldıkları sahada her hallerinden belli oluyordu. Arda, Baros ve Gökhan’ın olmadığı kadro belki daha iyi gelebilir ama bu 3 oyuncu derbide 11’de başlayacaktır. Ben sadece mücadelesi iyi olsa da Saracoğlu atmosferini yaşamamış Mustafa Sarp’ın yerine Mehmet Topal’ın oynamasının daha iyi olacağını düşünüyorum. Deplasmanda daha tecrübeli ve daha sakin kalacak oyuncular çok önemli. Rijkaard’ın Barış opsiyonunu da her zaman elinde tutması ve ihtiyacı olacağını bilmesi lazım.
Galatasaray erken sezon başlangıcı sonucunda yaşaması mutlak gözüken düşüşten, alternatifli kadrosu sayesinde çabuk çıktı. Eğer bu kadro bu kadar geniş olmasa, Galatasaray daha zor ve uzun bir kayıp dönemi yaşardı.
Golcülerin performansının çok önemli ve belirleyici olduğu bir futbol oynayan Galatasaray bu problemini de atlatmış olarak ve daha inanarak Saracoğlu’na gidecek.
Gökmen Özdemir -Topal hamlesi- Vatan
[page_end] Gökmen Özdemir -Topal hamlesi
Dinamo Bükreş F.Bahçe öncesi G.Saray’ya prova verecek kalibrede bir takım değil. Ama rakip zayıf diye de G.Saray’ın 4 gollü galibiyetini alkışlamamak olmaz. Sturm Graz karşısında alınan beklenmedik beraberlik yeterli örnek olabilir sanırım. Kazanman gereken maçı kazanacaksın dün akşam olduğu gibi. Rijkaard’ın sahaya sürdüğü 11 de bunu yaptı. Önce işlerini gördüler, sonra biraz şova döndüler, rölantide maçı bitirdiler. 7 puana ulaştılar ki, bu gruplarından çıkmak için yeterli bir altyapı demek... Üzerine bir üç puan daha koyarlarsa grupta birinci olurlar. Maça gelirsek... Notlarımıza bakalım...
1 ARDA’NIN olmadığı bir 11’in maç kazanması G.Saray için çok önemli. Arda takım üzerinde o kadar büyük bir ağırlık ki çoğu maçta ayağına top gelen her futbolcu onu arıyor. Bu da hem takım hem de Arda için sıkıntı yaratıyor. Bu sebepten dolayı Arda’sız kazanmak takımın özgüveni adına büyük bir gelişme... Özellikle onun yokluğunda onun kolayca yaptığı işleri takım olarak paylaşmak başka bir özveri göstergesi.
2 ELANO G.Saray’a geldiğinden beri ilk kez bu kadar etkili oynadı. Oyunun yönünü büyük bir hızla ve isabetli paslarla değiştirdi. Bu da arkadaşlarının işini kolaylaştırdı, Bükreş savunmasının dengesini bozdu. Keita ve Kewell bu durumdan fazlasıyla faydalandılar. Orta sahanın göbeğine yürüyerek değil bu kez adam kovalayarak çekildiği için Ayhan ve Mustafa Sarp’ın da yükünü hafifletti. Bir de kendisinden beklenen duran top etkisini sahaya yansıtsa Rijkaard için büyük bir alternatif olacak.
3 TOPAL’IN savunmanın göbeğine çekilmesi akıllıca. Top dağılımını bu sayede daha rahat yaptılar. G.Saray’ın savunmadan orta alana çıkışlarda sıkıntısı vardı. Dün gece Mehmet Topal bu duruma ilaç oldu. Geçtiğimiz hafta yapılan hazırlık maçında da Frank Rijkaard onu bu bölgede denemişti. Kadıköy’de de bir alternatif olabilir. Kaleci Leo Franco’nun sırtında kambur olan oyun kurma yükü böylece defanstan bir oyuncu ile de paylaşıldı.
4 CANER etkili bir sol kanat savunmacısı. Hakan Balta’dan daha hızlı ama defans yönü onun kadar sağlam değil. Yine de zayıf rakipler karşısında oyunu kanatlara indirirken büyük bir silah. Sabri ise bu sezon yeniden doğdu sanki. Sakin, akıllı, hızlı ve çevik... İnanılması zor bir gelişim içerisinde. İnsanın dilini ısırası geliyor onu överken... Biraz daha beklesek mi acaba?
5 DÜN geceye bakarak pazar günü için çıkarımlar yapmak çok komik olur. Kadıköy’de sahaya ne bu kadro çıkar, ne de bu kadroyla çıkılsa bile bu kadro böyle oynar... Pazar günü için iyi bir moral oldu Dinamo maçı o kadar... Defansta hata yaptılar, göbek zayıftı, pozisyon verdiler eleştirileri sezon başından bu yana var... Daum bunları görüyorsa elbet Rijkaard’ın da gördükleri vardır...
Osman Tanburacı -Güle oynaya dört- Yenişafak
[page_end] Osman Tanburacı -Güle oynaya dört
Yavan başladı zevke döndü, grupta Galatasaray'ın liderliği sürdü… Tuhaf maçta, ilk 15 dakika; Elano varmış gibi gözükürken, Sabri'nin 'rem'ini yükseltmek gerekir derken, Caner tekler, Kewell durmadan top kaybederken bu maç da zora gidecek diyorduk ki Servet yine rakip kale önünde çaktı kafayı. Gol olmadı ama Galatasaray kıpırdadı…
Sonra yine sağ kanat akmaya başladı. Kader Keita aldı aldı götürdü, küskün Elano gecikmeli sahne aldı. Kontra uzun topları sağda Kewell'a yolladı, Nonda silkindi, Ayhan canlandı Galatasaray bir anda topu bir sağa bir sola çevirip oyunu çaprazlama çabuklaştırınca Dinamo Bükreş afalladı! Gol böyle geldi. Kewell sağdan ortaladı, Servet yine gole gitti gerçi topa vuramadı ama hamlesi gol getirdi, tribünde, kulübede, sahada tedirginlik yaşayan Galatasaray külliyen rahatladı.
Arkasından ikinci gol de geldi. Keita çizgiye süratle indi ortaladı Sabri yetişemedi ama Nonda affetmedi goller ikilendi. Şimdi burada durun! Gol Sabri'nin. Galatasaray rakipten kaptığı topla öyle bir kontratağa çıktı ki benim için maçın en keyifli anıydı. Sabri topu jet hızıyla Keita'ya çıkarttığında golün geleceği santradan belli olmuştu. Aferin Sabri, tek hareket ama nefis bir futbol hamlesi. Beni de maçı da bu hareket kopardı!
İlk yarının özetinde; rakibin zayıflığı, Keita'nın takımı ateşlediği, Kewell ve Elano'nun kalitesiyle hızlı oyunun getirdiği keyif golleri vardı.
Rijkaard yine A planında
Hani Rijkaard'ı eleştirenler var ya; yine şapa oturdular. Arda, Baroş kenarda, Mehmet Topal savunmanın göbeğinde… Son maçtan 4 oyuncu kenarda. Oyun planında değişiklik yok. Ayhan, Mustafa Sarp yine ofans-defans dengesindeler. Rijkaard ısrarla bildiğini okuyor, Galatasaray takımı da mekik dokuyor. Üçüncü gol 46'da gelince Keita da kenara alındı Aydın girdi…. Hem takım oyununu oturtacaksın hem kimseyi uzun soluklu kenarda oturtmayacaksın. Zor iş. Rijkaard bu zoru başarıyor hem de Avrupa maçı, Fener maçı var demeden!
Dakika 60 olmadan Galatasaray penaltıyla golleri dörtledi… Sonrası keyif oldu. Yenen gol de nazarlık!
Sonuç; A planı başarılı.
Devam Rijkaard alkışı duy, çatlak seslere kulaklarını tıka!
Avrupa maçında farka gideni de fark etmek gerek…
Turgay Şeren -Aman Keita'yı Ribery'ye benzetmeyin- Akşam
[page_end] Turgay Şeren -Aman Keita'yı Ribery'ye benzetmeyin
K eita'yı dikkatle izlediniz mi? Adam futbol için yaratılmış. Ayağındaki topu çok iyi kullanıyor. Tek başına oynamak düşüncesinde değil. Yardımlaşmayı seviyor. Dikkat edin sağ taraftan süratle götürdüğü topu iki kez rakip kalenin içine ortaladı, Nonda da bu iki nefis pası gole çevirdi. Zaten gördüğüm kadarıyla Keita, Nonda için koşuyor. Nonda da Keita'nın ona hazırladığı pozisyonları gol yapmaya çalışıyor.
Yazımın başlığına dönersek, hatırlanacağı gibi Ribery de ilk geldiği zaman ayrnı Keita gibiydi. Atatürk Stadı'nda Fenerbahçe'yi 5-1 yendiği maçta Ribery fevkalade oynamıştı. Adeta tek başına bir takımdı. Sonra ne oldu? Ribery bir akşam çantasını, pılını pırtısını topladı kaçtı gitti. Söylenen söz şuydu 'Gitti ama korkmayın 10 milyon euro getirecek.' Ne Ribery geri döndü ne 10 milyon euro Galatasaray'ın kasasına girdi. Ama Ribery şimdi Fransa milli takımında ve Bayern Münih'te oynuyor.
Keita'nın dün akşamki güzel oyunu, attırdığı goller bana Ribery'yi hatırlattı. Dikkat Galatasaray.. Aynı Ribery gibi Keita da uçup gitmesin. Şu anda Keita'nın Avrupa'da çok talibi olmalı. Sürat desen Keita'da var. Bire bir mücadelede rakibi geçmek desen o da var. Takım arkadaşlarına gol pozisyonuna hazırlamak, o da var. O zaman Keita'yı kim istemez ki..
Kewell da Galatasaray'ın iyilerindendi. Zaten raket gibi bir sol ayağı var. Kaleci Leo Franco, topu ve maçı bizim gibi seyrediyor. Dikkat edin Galatasaray'ın yediği her golde Franco'yu göremezsiniz. Kayıp.. Defansın sol tarafında oynayan Caner gayet iyiydi. Ben sol bekim diyordu. Orta sahada Elano ilk kez 90 dakika oynadı. Çok iyi değildi ama iyi futbolcu olduğu belli. Brezilya Milli Takımı'nda oynamasıyla ölçersen her halde Elano hak eder. Şu anda tam formda değil. Formda bir Elano nefis bir orta saha oyuncusu olacak. Bundan eminim.
Galatasaray defansında Sabri, çirkin hareketler yapmamaya başladığından beri defansın en iyi oyuncusu. Servet dolaşıyor. Rakip kalenin önünde Galatasaray'ın attığı gollerde hep orada. Ayağına çarpıp çarpmadığını bilmiyorum ama orada... Dün akşam Rijkaard bir şey ispat etti. Takım futbolcuyla kazanır ama takım oldukları zaman.. İşte dün akşam Galatasaray, sonradan giren genç Aydın'la, Uğur'la iyi bir takım oluşuyla kazandı. Bravo hocam...
Ahmet Çakır -Dinamo'ya 55 dakikalık Keita yetti!- Zaman
[page_end] Ahmet Çakır -Dinamo'ya 55 dakikalık Keita yetti!
Cim Bom çok da iyi oynadığı söylenemeyecek maçta aradaki kalite farkını ortaya koyup Dinamo Bükreş'i darmadağın etti!
Sarı Kırmızılı takım, oyunun kimi bölümlerinde zorlanır gibi olsa da su içercesine gol atma becerisiyle Rumen rakibini şaşkına çevirip teslim alırken bunu tam kadrosu denilemeyecek bir ekiple yaptı.
Maçın yıldızı Keita olurken Sabri ve nöbetçi stoper Mehmet Topal arkadaşlarından birer adım öne çıkan oyuncular oldular. Elano ve Caner, haklarındaki kuşku ve tereddütleri biraz olsun azaltacak bir futbol oynadılar. Ötekiler de bildiğiniz gibiydi.
(Yukarıdaki satırları karşılaşmanın 80. dakikasından sonra yazdım. 85. dakikada da teknik nedenlerle yazıyı bitirmek zorunlu oldu. Aşağıdaki biraz gamlı-kederli değerlendirmeler de maç içinde yapıldı. Kızmaya gerek yok o sırada oyun öyleydi. Sonradan güzelleştirmeye çalışmanın da bir anlamı yoktu.)
Maç öncesinde Galatasaray için kendi elinde olmayan sıkıntılı bir durum ortaya çıkmıştı. Fenerbahçe'nin maçını kazanmış olması pek hayra alamet değildi çünkü bizde 3 takımın birden aynı hafta Avrupa'da iyi sonuç alabildiği pek görülmüş durum değildir!
Bu rotasyon denilen işe kimsenin itirazı yok. Hele haftasonundaki maç düşünüldüğünde herşey kabul. Ancak sahaya çıkan her 11 "doğrusu bu mu?" kuşkusu oluşturuyorsa o işi yeniden düşünmek gerekli olabilir. Eskiden oturmuş kadro önemsenirdi, ona ne oldu?
İlk 15 dakika Cim Bom'un rakibine diş geçirmekte zorlanacak gibiydi. Üstelik rakip ilk fırsatta can yakmak için hazırdı. Berbat kullandıkları bir serbest atış içimizi rahatlatırken aynısını Elano'nun yapması 'galiba paralar boşa gitti' kuşkusunu besleyecek derecede göz tırmalayıcı bir beceriksizlikti.
Keita'nın attığı buz gibi golün yardımcının hatalı bayrağına takılması da gecenin Cim Bom için epeyce zor geçeceğini gösteren belirtilerden biri oldu. İşlerin iyice tatsızlaşmaya başladığı dakikalarda da Kewell'ın Servet şansıyla gelen golü Cim Bom'a soluk aldırdı.
Dinamo Bükreş, gücünü ve buna dayalı olarak neyi nasıl yapacağını bilen disiplinli bir takım. Buna İsveçli hakemin sertlik hoşgörüsü de eklendiğinde Galatasaray epeyce bocaladı. Mustafa'nın topu öne doğru oynama becerisinin azlığı, Ayhan'ın baskıyla top kaybetmesi, sorun olacak gibiydi.
Neyse ki Sarı Kırmızılı takım gol atma işini çok iyi biliyordu. Keita'nın çökerttiği kanattan gelen ataklarla istediğinden fazlasını bile buldu denebilir. Hele ikinci yarının başında daha D.Bükreş soyunma odasından çıkmadan gelen gol Rumen takımını tamamen çökertti. Sonrası artık aktif dinlenme yoluyla Fenerbahçe maçının hazırlığıydı.
Rijkaard'ın doğru bir uygulama olarak oyundan erken aldığı Keita rakibin sol kanadını öyle bir çökertti ki yerine giren Aydın'ın ilk hareketi penaltı oldu ve Sarı Kırmızılı takım Avrupa kupalarındaki en keyifli gecelerinden birini yaşadı.
Zor geçeceği sanılan gecede daha bir saat dolmadan yakalanan büyük fark, Galatasaray'a sonrasında biraz cıvıtma hakkı verir gibiydi. Rakibin golü bunun ürünü oldu. Belki bunun çok kahırlanacak yanı yoktu ama 'bir maçı da gol yemeden bitirin birader!' diyenler de yok değildi.
Bahri Havadır -Skor huzur verdi ama...- Akşam
[page_end] Bahri Havadır -Skor huzur verdi ama...
Bu futbol 'Pazar günkü' derbi için Galatasaray'a yetmez diyerek yazıya başlıyorum.
Daha düne kadar 'göklere çıkarıp' tanrı ilan ettiğimiz Rijkaard'a bir maçla 'Bu hoca da işi bilmiyor' diyen bizler, iki gündür, Dinamo Bükreş maçını 'tek sütun haber' yapıp, Başkan Adnan Polat'ın, Arda'ya yaptığı espriyi tartışıyoruz.
'Söyle bakalım niye gece ikide yattın. Bu nasıl kıyafet?' lafına takıldık.
Yadırgamıyorum, biz buyuz.
Futbol, teknik, oyun kurgusu, kimsenin umrunda değil, biz 'şımarıklığı, dedikoyu' seviyoruz.
Ayrıca biz her şeyi biliyoruz.
Servet'in Alman güzeliyle durumu nedir?
Kaleci Ufuk'un Demet Akalın kaçamağı,
Arda'nın şiş gözleri,
Rijkaard'ın sakal tıraşı ve kırmızı tokalı kemeri vs.
Biz bunlarla uğraşmaya bayılıyoruz.
Futbol, kimin umrunda...
Galatasaray'ın Dinamo Bükreş'le maçı var, 'Bizim aklımız kime sallayalım, kime giydirelim' derdinde hala.
Maça başlıyoruz sallayacak çok şey var. Çünkü 25. dakikaya kadar ortada futbol'un 'f'si yok. Temposuz renksiz bir oyun. Sahada altı hakem var Tamas'ın eline çarpan topu 'görmüyor', 50 hakem olsa ne yazar.
Birkaç dakika sonra top Nonda'nın eline çarpıyor zırt düdük. O andan sonra malzeme çıkmaya başlıyor.
Kewell'in ortasında top Servet'e dokunup dokunmadığı belli olmadan ağlara gidiyor, tribünler şenleniyor.
Galatasaray silkiniyor, Elano, Keita kıpırdıyor.
Nonda 41.dakikada 2-0 yapıyor.
Bu dakikadan sonra Rijkaard'a belden aşağı vuranlar, Başkan Polat'a kin kusanlar, futbolcuların tarzını beğenmeyenler için 'malzeme giderek' azalıyordu...
Çünkü onlar 'Nefretle' beslenen tiplemeler değil miydi? Nonda 'ellerini ovuşturan' eleştiri uzmanlarının (!) hevesini ikinci yarının hemen başında kursağında bıraktı... Skor 3-0'dı... Galatasaray kendini sıkmadan, kazandı. Defansında yine 'aynı hastalıklar' devam etti. Dinamo Bükreş 'vasatı' aşamadı. Rijkaard'ı beğenmeyenler, Eleno'ya 'İkinci Linconl' diyenler '4-1'lik farktan sonra şimdi 'Ne kılıf bulacaklar acaba?' Valla kim ne der bilmiyorum ama Başkan Adnan Polat, teknik direktör Rijkaard, Kewell, Servet, Sabri, Arda, Keita, Nonda, Milan Baros ve diğerleri şimdi sadece Fenerbahçe'yi düşünüyor... Skor huzur verici ama başta söylediğim gibi bu futbol asla Fenerbahçe maçına yetmez... Çünkü Daum'un ekibi Dinamo Bükreş'e benzemez...