G.Saraylılar'ın sözleri pankartta kalmamalı
G.Saraylılar'ın sözleri pankartta kalmamalı
Daha önceden açıkça dillendirilmeyen eleştiriler, bugün Trabzonspor yönetimine en yakın kişiler tarafından bile yazılır, çizilir oldu. Her yenilgiden sonra bazı yöneticilerin kameralara, hiç de alışık olmadığımız, çoğu zaman Trabzonspor'un yenilgisini bile gölgede bırakacak ve günlerce gündem oluşturabilecek türden sansasyonel açıklamalar yapması ise giderek daha da ilginçleşmeye başladı. En kötüsü de bu yaklaşım tarzının genellik arz etme eğilimi içine girmesi.
Trabzonspor'un ne olacağına geçmeden önce, çok kısaca bir nereden nereye geldiğine baktığımızda; geçmiş yılların mütevazi ve istikrarlı takımının yerinde bugün maalesef yellerin estiğini görmekteyiz. "Olabilir, takımda yönetim ve hoca değişikliği olmuştur, oyuncular değişmiştir" diye düşünebiliriz. Bunun zaten normal karşılanması gerekebilir ama eskiden savunma güvenliğini ön planda tutan, maceradan uzak, göze hoş gelmeyen ama sonuç getiren, kontrollü gol bulma şansı, temelinde alan daraltmaya çalışan bir oyun anlayışı ve felsefesi ile oynayan, daha doğrusu rakiplerini oynatmayan bir Trabzonspor vardı. Bugünse tersi, rakiplerini oynatan, topa basamayan, etkili pres yapamayan, kanatlardan atak oluşturamayan, ileride etkili gol vuruşu yapamayan, bloklar arasında kopukluğu gideremeyen, defansı kevgire dönmüş, "özgüvenini" yitirmiş olan bir Trabzonspor var.
Geçmiş yıllarda da parasal ve kadro sıkıntısı olmasına karşın, dönemin teknik direktörlerinin sağlamcı oyun anlayışı ve haddini bilerek oynama felsefesi ile mütevazi kadrosuyla, rakiplerinin karşısına çıkan bordo-mavililer şimdiki durumundan çok daha iyiydi.
Zira geçmişte yani; 1975-76, 1976-77, 1977-78, 1978-79 ve 1979-80 sezonlarında Trabzonspor'da başkanlık yapan "güler yüzlü" Ekinci yönetiminin parası pulu yoktu ama gözü karaydı ve vaatler konusunda, şimdiki yönetime göre daha "samimi" idi. Şamil Ekinci yönetimi hayal ticaretine soyunmamış, popülist politikaların peşinde koşmamıştı.
Günümüzde ise "Kupa Trabzon gelecek" gibi camia ve taraftara şirin görünmek için "afaki" vaatlerde bulunuldu. Ne var ki, bugüne geldiğimizde mevcut yönetiminin, verdiği sözleri yerine getiremediğini görüyoruz.
Trabzonspor öze dönüş yapmalı
Trabzonspor öze dönüş yapmalı. Yurtdışından yabancı oyuncu ithal ederken yerli üretimi elden bırakmamalı. Nitekim mevcut yönetimin mali yapılanma, denk bütçe ve mali disiplin adına, hedefle çelişen cimri bir transfer politikası izleyerek, gönderilen futbolcuların yerine, gerekli transferlerin yapılmasının da önüne geçmiş oldu. Gönderilen oyuncuların yerine alındığı düşünülen futbolcuların, eskilerin yerini dolduramamış olması, Trabzonspor'un bugün kanatlarda, orta alanda ve forvette çektiği sıkıntıların temel nedeni oldu. Bu uygulama ile TS' nin vizyonu daraltıldı. Borçların tasfiyesi amacıyla, bilinçli olarak uygulanan bu politika, maalesef amacına ulaşamadığı gibi, takıma da maddi ve manevi büyük zararlar verdi.
Bugün gelinen noktada, Trabzonspor'un borçlarında da bir azalma olmadığı gibi mislice artmış olduğu bir gerçek. Uygulanan yanlış strateji ile ciddi bir gelir ve kredibilite kaybına uğrandı. Moralitenin erozyona uğraması ise çabası...
Bugün Yönetimden başlayıp, teknik adamından, formsuz futbolcusuna kadar uzanan hatalar ve yanılgılar yumağı, Trabzonspor'u Süper Lig kulvarından koparttı, vasat bir görüntü çizmesine neden oldu.
Kulübün sahip olduğu bütçe ile geçmişte sağladığı büyük başarılar neredeyse bir tez konusu olabilecekken, bugün içine düşülen durum da bir çalışma konusu olabilir. Bunda yönetim anlayışı ile stratejik hataların büyük payının olduğunu düşünüyorum.
Önümüzdeki hafta sonunda benim de yönetim kurulu üyeliğine bireysel aday olduğum Trabzonspor'un Genel Kurulu gerçekleşecek. Umarım profesyonel bir yönetim iş başına gelirde bordo-mavili kulüp kendine gelmiş olur. Bana göre TS' ye başkan kim olursa olsun ama takımı şirket yönetimlerinde olduğu gibi üst düzey profesyonel bir genel müdür yani CEO yönetmeli.
GS'lilerin 'Şampiyon Trabzonspor' sözleri pankartta kalmamalı
Galatasaray-Trabzonspor maçı öncesi iki takımın oyuncuları tribünleri birlikte selamlaması ve Galatasaray tribünlerinin Trabzonspor'u alkışlaması spor adına güzel bir gelişme. Ancak "Hoşgeldin 2010-2011 yılının şampiyonu Trabzonspor" ve "2010-2011 şampiyonu Trabzonspor, Arena'ya hoşgeldin" sözlerinin pankarttan öteye, eyleme geçmesi lazım. Zira 3 Temmuz sürecini Süper Lig takımları ve Türkiye'de sporla haşır neşir olanlar unutmamalı. Çünkü bir hakkın alavere dalavere ve türlü hilelerle çalınması söz konusudur.
Ayrıca eskiden beri TS' ile dost oldukları bilinen GS'liler bordo-mavili takıma saygılı olmalı. Oyuncu alışverişi olabilir ama transfer "hülle" yaparak olmamalı. Galatasaray, Trabzonspor ile dost kalacaksa harbi olmalı ve Trabzonspor'dan oyuncu ayartmamalı. Şayet yapılanın yanlış olduğunun farkına varıldıysa erdemlik olarak bilinen özür mekanizması kullanılmalı.
Bir Trabzonsporlu olarak ben; Spor Toto Süper Lig 2012-13 sezonunun şampiyonu Galatasaray'ın 19. şampiyonluğunu kutluyorum. Avrupa kupası maçlarında oynamaya hak eden diğer takımlarımıza da başarılar diliyorum.