Hakan Şükür malum günleri anlattı
Galatasaray'da mucizelere imza atan Türk futbolunun gururu Hakan Şükür, UEFA Kupası'na giden o günleri Zaman'a anlattı.
Efsane golcü Hakan Şükür, "Chelsea'den sonra Hertha ile oynuyorduk. Devre arasına 1-0 geride girdik. Önce Okan Buruk sonra da ben takıma karşı duygusal bir konuşma yaptık ve maçı çevirdik. H.Berlin maçındaki havayla Milan'ı da devirip UEFA'ya giden yola girdik." dedi.
UEFA Kupası'nı kaldıran ilk Türk takımı olan G.Saray'ın efsane futbolcusu Hakan Şükür, zaferin hikâyesini anlatmaya devam ediyor. Dün ilk bölümünü yayınladığımız röportajda 4 yılda oluşan 2000 ruhunu ve Hagi'nin finalde kırmızı kart görmesinde kendisinin payı bulunduğunu belirten Hakan Şükür, 5-0'lık Chelsea hezimetinden Kopenhag'daki finale kadar olan serüveni anlattı. Hertha Berlin maçında takımı Okan Buruk'un ateşlediğini ifade eden Şükür, "Okan, devre arasında takıma yaptığı konuşmada, 'Bizi desteklemeye gelenler buradan başı dik çıksın.' dedi. O anda soyunma odasında inanılmaz bir atmosfer oluştu. 4-1 kazandık ve zaferin başlangıcı bu maç oldu." şeklinde konuştu. İşte Hakan Şükür'ün anlattıkları:
Bir takım 5-0'lık Chelsea yenilgisinden sonra nasıl ayağa kalkar?
Chelsea maçından sonra operasyonlar konuşuldu. Fatih Terim bana göre farklı davrandı. O böyle söylemedi ama gazetelerin böyle yazacağını bilmeliydi. Bizi Bursaspor maçına götürmedi. Arkasından H.Berlin ile çok önemli bir maç oynayacaktık. Ayağımda bir ağrı vardı. Hocamız beni götürmek istemedi. Ancak ben zorla gitmek istedim.
O zafer nasıl geldi?
H.Berlin galibiyeti 5-0'lık yenilginin bir patlamasıydı. Bence UEFA Kupası'nın geliş noktası o maçtır. Soyunma odasına 1-0 yenik girdik. Penaltı yaptıran Ahmet Yıldırım'a hocamız biraz serzenişte bulunmuştu. Biz oyuncular olarak soyunma odasında şöyle bir oturduk. O sırada Okan Buruk, "Bizi desteklemeye bu kadar gurbetçi gelmiş. İyi mücadele edelim de hiç olmazsa buradan insanlar başları dik çıksın." dedi. Sonra ben birkaç kelime, başkaları birkaç kelime konuştu ve inanılmaz bir atmosfer oluştu. Sahaya inanılmaz bir havayla çıktık ve 2. yarıda H.Berlin'e nefes aldırmadık. 4-1'lik flaş bir sonuçla kazandık.
Bu galibiyet, Milan maçının önemini mi artırdı?
Evet. Onları yenince Milan maçının önemi arttı. Milan karşısında iyi oynamadık. 1-0 öne geçtik ve 2-1 geriye düştük. Seyirci bize inanılmaz sahip çıktı. 3-4 dakikalık bir süreç bizi farklı noktalara taşıdı. Önce 2-2 oldu, ardından beni bir oyuncunun itmesiyle penaltı kazandık. Takımın penaltıcısı Ümit'ti. Ümit çok soğuk ve farklı bir tip. Topu öyle eline aldı ki kimse bırak da ben atayım diyemezdi. O da gol olunca bizim için her şey yeniden başlamış oldu.
Bologna maçında çok zorlandınız. İlk maçta attığın gol günlerce konuşuldu. O golü anlatır mısın?
Kafaya çıkışlarımı hep sol ayağımla yaparım. Çıkış ve inişlerde bütün yük ayağıma biner. Bu yüzden ayaklarımdan sık sık sorun yaşardım. Yine bileğim şişmişti. 43 yerine 45 numaralı ayakkabı ile sahaya çıktım. Zannedersem Stumpf'tan kalma bir ayakkabıydı. Bütün ayağımın etrafına iğneler batırıldı ve sonra şırınga ile uyuşturucu verildi. Buzlar, ağrı kesicilerle zor dindirdik acıları. Hava topuna erken yükselmiştim. Erken yükseldiğim için havada biraz asılı kalmak zorunda kaldım. Belimi çok iyi çalıştırdığım için havada bükülme olayını çok iyi yapardım.
Çok kötü oynamanıza rağmen farklı kazandığınız Mallorca maçından sonra ne düşündünüz?
Rakip çok iyi başlamıştı. Ancak golü biz bulduk. O maçtaki bütün goller aşırtmadır. Bir tek Okan'ın golü bu şekilde değildi. Hatta Arif'e bir espri yapılmıştı. Her maçta şaşırttın bu maçta aşırttın diye. Fatih Terim iyi olduğunuzu direkt olarak size söylemez. İyi oynamışsınızdır, ancak Fatih Terim sizin kötü oynadığınızı ima eden espri yapar. Ama siz iyi oynadığınızı biliyorsunuz. O maçtan sonra artık kupayı alacağımıza iyice inandık.
Leeds maçı nasıl kazanıldı?
Türkiye'de yaşanan olaylar sebebiyle Leeds maçının atmosferi çok gerilmişti. Türkiye'de olan en küçük olaylar bile dünya basınında farklı algılanabilir. Bize ayrılan tribünlere siyah çelenk konmuş, inişimiz çok farklı. İnanılmaz bir güvenlik koridoru arasından geçip otelimize yerleştik. Yollar boşaltılmış, her yere sanki ölü toprağı serilmiş. Ama bu bize artı motivasyon oldu. Aslında golü attığımda ben pas vermek için birini aradım. Ama bulamayınca o hareketleri yapıp gol atmak zorunda kaldım!
UEFA finali öncesi takımın nasıl bir havası vardı?
Sanki o süreç yazılmış, biz kupayı alacağız. Bütün takımda inanılmaz bir rahatlık vardı. Tek amacımız, o ambiyansı doya doya yaşamaktı. Final sabahı ben Bülent Korkmaz'la antrenman yapıyorum. Aşırı hırslıyım. İnanılmaz deparlar atıyorum. Murat Beyazıt antrenmanı seyrediyor. Dayanamadı ve 'Hakan ne yapıyorsun, maça bir şey kalmayacak.' dedi. Ben tabii 'Bir şey olmaz ağabey!' dedim. Öğlen oldu uyudum, ancak kaslarım acayip sert. Allah'tan maçtan önce iyi ısınıp, o ağrılarım geçti. Müthiş bir hırs, müthiş bir yardımlaşma ile sonuca ulaştık. Zaten bu süreç boyunca hiçbir zaman bu kupayı alamayacağız demedik. Fatih Terim oyuncularla tek tek konuşuyordu. Taktikten ziyade ambiyansı anlatıyordu bize. Yani buraya kadar geldik, almadan gitmeyelim.
Peki penaltı atışlarına gelirsek...
Tek kelime ile el-ayak yakan penaltılardı. Ancak baştan beri olan rahatlık o sırada da vardı üzerimizde. Hocamız hemen penaltı atacak oyuncu listesini hazırladı. Kimsede itiraz yok. Listeler verildi. Ben o arada Suker'le sohbet ediyorum. İnanın normal penaltı atarken daha çok heyecanlandığımı söyleyebilirim. Penaltıyı attım ve sevindim.
Kupayı aldıktan sonrasını anlatır mısın?
Zaten çok rahattık. Sanki soğukkanlılık hapı içmişiz. Tabii sonra kupayı havaya kaldırdıktan sonra yeniden kendimize geldik. Soyunma odasında çok büyük sevinç yaşadık. Biz inanırsak, istersek her şeyi yaparız. Çünkü artık takımlar aynı şekilde çalışıyor. Biz anti motivasyonlarla çok uğraştık. Sokağa çok farklı çıktık. Ya kahraman ya da vatan haini olduk. Bu şartlarda bu başarıyı yakalamak çok zor. Dengeler, duygular çok değişiyor, bu da fizyolojiyi etkiler. O kupayı kaldırdığımızda belki de çok çok uzun seneler kimsenin yapamadığı bir şeyi yapmanın bir mutluluğu vardı.