İlhan Mansız'ın Milli Takım hayali
2002 Dünya Kupası'nda Senegal'a attığı altın golle hala hafızalarda olan İlhan Mansız'ın hedefi bakın ne...
İşte İlhan Mansız'ın Star'dan İnci Döndaş ile yaptığı ropörtaj;
Birçok futbolsever, futbolu erken bırakmanıza üzülüyor. Niye böyle oldu?
Kısmet... Japonya dönüşü yaklaşık üç senelik sakatlık dönemini üzerimden atlattıktan sonra Ankaragücü'nde futbol oynadım. Yavaş yavaş form grafiğimi yükseltmeye başlattığımda devre arası tatili nedeniyle Almanya'daydım. Yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçerken otomobil çarptı. Artık futbolda kısmet buraya kadarmış gibi bir işaretti benim için. Büyük bir kazaydı. Sakat kalabilirdim. En azından yine ayaklarımın üzerindeyim. Tabii ben de uzun yıllar futbol oynamak isterdim... Ama artık kendime yeni bir hedef seçtim. Yine sportif bir alanda.
Paten kaymaya başlamanız Buzda Dans'tan sonra oldu değil mi?
O yarışmanın heyecanı ve hırsıyla gerçekten öğrenebilmek için günde dokuz saat çalıştığımız oldu. Daha önceden olimpiyatlara katılmış partnerim Olga Bestandigova ki beni teşvik etmesi karar almamda büyük bir rol oynadı, yarışma sonrasında. Birlikte olimpiyatlara hazırlanıyoruz. 2014 Kış Olimpiyatları Sochi'de düzenlenecek. İmkansız olduğunu biliyorum. Eğer başarırsak bütün bilimadamlarını yanıltacak. Bütün kuralları değiştirebilir! Çünkü insanlar bu spor dalına üç-dört yaşında başlıyor. Ben ise 32 yaşında... Buz üstünde geçirdiğim süre sadece iki sene!
Belki değiştirirsiniz o kuralları.
Azim, hırs, disiplin var. Bazı avantajlarımız da var fiziksel olarak. Onları kullanarak belki o hedefi gerçekleştiririz.
Pateni futbol kadar seviyor musunuz?
Hiçbir şey futbol sevgisinin üstüne gelmeyecek. Buz pateni tamamen bir hırs oldu. Gelecek nesillere 'Yaşınız ne olursa olsun kendinize seçmiş olduğunuz hedefi her ne kadar olumsuzluk da yaşasanız da başabilirsiniz' mesajı olabilir diye düşündüm. Futbola çok geç başladım; Almanya'da altı yaşında başlanırken ben 14 yaşındaydım. 'Sen futbolcu olamazsın. Çok geç başladın. Ne işin var?' şeklinde hep olumsuz yaklaşım oldu. Buna rağmen çok iyi bir alt yapıya sahip olmadan bile milli takıma kadar yükselip Dünya Kupası'nda oynadım. Bu anlamda da eski futbolcu olarak olimpiyatlara gidebilecek bir patenci olabilir miyim? İnsan istedikten sonra neden olmasın. Bu anlamda öğrenmenin yaşı yok.
Pateni neden bu kadar sevdiniz?
Hedef büyük olduğu için. Bir futbolcu için dünya şampiyonası neyse amatör sporcular için dört yılda bir düzenlenen olimpiyatlara katılabilmek o.
Türkiye’ye yeniden yerleşti
Son yıllarda Almanya'da yaşadınız. Şimdi Türkiye'ye yerleştiniz. Neden?
Yedi senedir Almanya'daydım. Ara ara geliyordum. Geçen eylül ayından itibaren TRT Türk'te yorumculuk yapmaya başladım. Her hafta sonu Türkiye'deydim. Bu arada antrenmanlarım da sürüyordu, yorucuydu. Bir de yaptığımız spor Türkiye'de çok gelişmediğinden temel eğitimimi Almanya'da aldım. Artık burada olimpik bir buz pisti var. Geçen aralıktan itibaren Türkiye'de yaşıyorum.
Sizin bir tweet'iniz var "Adam gibi top oynayın, 36'dan sonra futbola tekrar başlatmayın" demiştiniz. Maç izlediğinizde çıkıp oynamak istiyor musunuz?
İstiyorum. 'Futbol çok keyifli tekrar dönsem mi? Hadi tekrar başlasam' duygusunu yaşıyorum. Çok kötü oynadıklarında ise 'Bu yaştan sonra ben orada olsam o pozisyonu farklı değerlendirirdim' dediğim anlar oluyor.
Dönmeyi düşünüyor musunuz?
Zaman zaman böyle duygular yaşıyorum ama tekrar sahalara dönmem zahmetli bir iş. Yaklaşık iki-üç ayda her idman öncesi ve sonrası kontrolden geçmem gerekiyor. Altı-sekiz ay da idman yapmam lazım. Belki sonrasında yavaş yavaş oynayabileceğim ama yaş gelecek 37'ye. Hangi kulüp beni transfer edecek? Vazgeçtim.
İşime Cem Yılmaz'ın dediği gibi 'duygusal' bakmadım [page_end]
Japonlar hala size hayran. Sizi arayıp buluyorlar mı?
Almanya'da buluduğum yedi senede hemen hemen her sene Japonya'dan bir organizasyon için davet geldi. Hemen hemen her sene Japonya'ya gittim.
Siz Japonları onların sizi sevdiği kadar seviyor musunuz?
Seviyorum ama o sevginin karşılığını onlara futbol oynayarak veremediğim için üzülüyorum.
Çok popüler olduğunuz bir dönemde Türkiye'den ayrıldınız. Ama bazı yabancı futbolcular var mesela Pascal... Türkiye'de popüler olduğu için burada kalmayı tercih ediyor. Siz ilgiden hoşlanmıyor musunuz?
Herhalde bir kişilik meselesi olabilir. İnsanların maddi amaçlı çıkarları vardır. Fakat ben hiçbir zaman yaptığım işlere Cem Yılmaz'ın dediği gibi 'duygusal' bakmadım. Sonuçta o anlamda benim Japonya'da kalmam gerekiyordu. Japonya'daki sözleşmemi kendi isteğimle hiçbir tazminat istemeden feshettim. Orada sadece üç ay kaldım ki alacağım para da garantiydi. Japonlar benim sakat olduğum halde kalmamı isterken ben onlara sakatken hizmet edemeyeceğim için bir eziklik yaşadım. Para benim için ikinci planda. Yaşayabilmek için paraya ihtiyaç var ama bir şeyin karşılığını vermek çok önemli. Eğer bir şeyin karşılığını veremiyorsam veya verdiğimden fazlasını alıyorsam bu bana yakışmaz. Diğerlerini suçlayamam sonuçta. Pascal Türkiye'yi seviyor. Beşiktaş taraftarı onu çok seviyor. Burada birçok işe de imza attığını biliyorum. Fransa'da olsa belki bunları yapamayacaktı. Ama tercih meselesi.
Futbolcu dostum yok
TRT Türk’te futbol yorumculuğu yapıyorsunuz. Sevdiniz mi bu işi?
Yorumculuğu sevdim. Beşiktaşlıyım ama hiçbir zaman Beşiktaş yanlısı yorum yapmadım. Sadece gerçeklerle gördüklerimi iyisi doğrusunu ve dikkat çekmeyen konuları anlatmaya çalışıyorum. Benim hiçbir takım adına çıkarım yok.
Bugüne kadar taraftarlardan aldığınız en güzel mesaj neydi?
Mesela Beşiktalı taraftarların evine geri dön diye web sitesi hazırlayıp imza toplayarak veya orada kayıtlı olanların listesini çıkartarak başkana sunmak istemeleri beni çok gururlandırdı. Twitter'daki hesabıma 'Ben aslında çok koyu Galatasaraylıyım. Ama senin futbolculuğunu beğeniyorum. Keşke devam etseydin' tarzında gelen mesajlar da gurur verici.
En yakın futbolcu dostlarınız kim peki?
Futbol camiasından görüştüğüm dostum yok.
Neden? Vefakar mı değiller?
Bilmiyorum. Futbol oynadığımız dönemler hayatınız hep futbol. Beşiktaş'ta çalıştığımda Daum hep şöyle derdi: 'Futbol bir sahnedir. Futbol hayatınız bitecek. Gerçek hayat başlayacak.' Ben bunu futboldan çekildikten sonra anladım. Sonuçta futbolcuların ayrı bir dünyaları, çalışma ritimleri var. Önceden sık sık görüştüğüm kişilerle zamanla daha az görüşmeye başladım. Çünkü önem verdiğiniz şeylerin değiştiğini fark ediyorsunuz ve dostluk bir bakıma kayboluyor.
Milli Takım’ı çalıştırabilirim[page_end]
Jübile yapma hayaliniz var mı?
Yok. Sonuçta Beşiktaş'ta iki buçuk sene forma giydim. Ben jübilenin İbrahim Üzülmez, Bülent Korkmaz gibi uzun yıllar aynı kulübe hizmet eden oyunculara verilen bir ayrıcalık olması gerektiğini düşünüyorum. Kendimi jübile yapmaya layık görmüyorum. Beşiktaş formasını 10-15 sene giyseydim yapardım.
Teknik direktör olmak istiyor musunuz?
Onunla ilgili girişimlerde bulundum. Eğitimi yurtdışında almak istiyorum çünkü daha sağlam bir eğitim verildiğini düşünüyorum.
Teknik direktör olduğunuzda büyük takımda mı çalışmak istersiniz?
Her teknik direktör adayının hayali büyük takım çalıştırmaktır. Mesela Almanya'da Klinsmann hiçbir kulüp takımı çalıştırmadan Milli Takım hocası oldu. Türkiye'de neden olmasın? Teknik direktörlük belgesini aldıktan sonra, plan ve programlamanız milli takımı taşıyacak seviyede de olabilir.
Şike davası başladı. Size şike teklif eden oldu mu?
Bana hayatımda şike teklifi olmadı. Teşvik de gelmedi. Karakterim zaten buna müsade etmez. Her zaman galibiyeti arzulayıp yenilgi ve haksızlığa tahammülüm olmadığı için futbol hayatım boyunca böyle birşeyle karşılaşmadım.
Davada Beşiktaş'ın da adı geçiyor. Üzüyor mu bu sizi?
Sadece Beşiktaş değil bütün takımların adının geçmesine üzülüyorum. Bu iddaların en başında Fenerbahçe geliyor. Oradaki futbolcuların sezon başından isyanını duyuyoruz. Eğer böyle bir şike varsa Fenerbahçe'deki birçok futbolcu bundan habersiz. Onlar tabii ki haklı olarak isyan ediyor.
Çıkar mıyız bu işin içinden?
Şu anki süreç çok karışık. Başladığından beri de ileride iyiye gidebileceğinin sinyallerini vermedi. Pek umutlu değilim. Şike yapıldıysa yapanların cezasını çekmesi gerekiyor. Bazen 'Bunu bir şahıs yaptı, kulübü nasıl bağlar?' deniyor. Bu şahıslar kulüplerin üst düzey yöneticileriyse bağlar.
Hakkımda bilmediğiniz 5 şey
1.Çok iyi yemek yaparım. Özellikle sulu köfte, balık buğulama ve risotto gibi yemekleri...
2.Motosikletleri modifiye etme hobim var. Almanya'da bir şirket kurdum bu işle ilgili. Sekiz motosikletim var, kullanmayı da çok seviyorum.
3.İleride televizyon projeleri yapmak istiyorum. Hem oyuncu hem yapımcı olarak.
4.Kızım Aimee, sekiz yaşında. Almanya'da yaşıyor, geçen hafta ilk kez İstanbul'a geldi, buraya artık refakatçi eşliğinde uçabiliyor.
5.Hayalim buz pateni projesinden başarıyla ayrılmak. Sonrasında bir spor projem var, yine fizik kurallarını alt üst edecek ama şimdi bunu söylemeyeyim.
Röportaj arkası
İlhan Mansız, buz patenine öyle bir gönül vermiş ki... Her gün tam sekiz saat antrenman yapıyor. Son iki yıldır partneri Slovak patenci Olga Bestandigova ile günde sekiz saat antrenman yapıyor.
Olga Bestandigova ile özel hayatında da birlikte olan Mansız, bu konu açılınca sessiz kalmayı tercih ediyor.
Röportaj sonrası Mansız'ın antrenmanını bir süre izledik. Sonuç şu: Buz pateni televizyonda izlenir! Çünkü onların hızına gözle yetişmek mümkün değil. Özellikle Olga Bestandigova'nın figürleri başımızı döndürdü.
İkilinin antrenörü Çek Cumhuriyeti'nden. Antrenmanda özellikle Mansız'a yardımcı oluyor, hareketleri nasıl yapması gerektiğini söylüyor.
Hayranları buz pistinde de onu buluyor. Antrenman sonrası yanına gelip fotoğraf çektirmek isteyenler, başarı dileyenler, ne kadar sevdiğini söyleyenler... Mansız hala çok seviliyor.