Kupa Kartal'ı için hangi yazar ne yazdı?
Spor yazarları Türkiye Kupası'nda Belediye'yi devirerek zafere uzanana Beşiktaş için köşelerinde şu çarpıcı yorumlarda bulundular..
Beşiktaş, Ziraat Türkiye Kupası final maçında İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u nefes kesen bir kapışmanın ardından penaltılar sonrası 6-5 mağlup ederek mutlu sona ulaştı...
Spor yazarları Kara Kartal aynı zamanda Avrupa bileti anlamına gelen zafer için köşelerinde şu çarpıcı değerlendirmelerde bulundular...
İşte yazarların Beşiktaş yorumları...
Futbol oynamak için iyi stat lazım. Ama stadın beton kısmı, soyunma odaları değil. Öncelikle zeminin iyi olması lazım.
Futbolculara bu kadar para veriyorsunuz, sonra Kayseri Kadir Has Stadının bakla eksen bitmez zemininde futbol oynatmaya kalkıyorsun. Zeminin görüntüsü sadece yeşillikti.
Dün iki takım da zeminden dolayı büyük hatalar yaptı. Mesela. Beşiktaş'ın Quaresma ile attığı golde, istanbul BŞB'li oyuncunun ayağı kaydı, düştü. Rüştünün, birkaç pozisyonda ayağı kaydı, gol olabilirdi. Dua etsinler büyük sakatlık olmadı.
Finaldeki oyunun kalitesi beklenen seviyenin altındaydı. Bunda Beşiktaş’ın tedirgin oyunun rolü çok büyüktü. Uzun süredir siyah-beyazlı takım için tek hedef olarak kalan ve konsantrasyon seviyesinin bu kadar yüksek olduğu bir maçta bile Beşiktaş son dönemlerdeki sorunlarını aşamamış göründü. Neydi bu sorunlar ?
İlki Beşiktaş’ta oyuncular arasındaki mesafeler çok fazla. Oyun alanında büyük kopukluklar var. Takım bir bütün halinde hareket edemiyor ve savunma orta alana kadar çıkamadığı için alanları daraltamıyor. Tayfur Havutçu döneminde kontrollü oynamaya çalışan Beşiktaş’ın dün akşamki görüntüsü yine aynıydı.
İŞ, son sözü söylemeye gelince tecrübeli, yetenekli ayakları arar top.. O yüzden o isimlere yıldız denir..
O yüzden o isimlere yıldız denir.. Tek başına maç çevirme özellikleri nedeniyle savunmaya biraz daha az katkı yapmaları göze alınır.. Ama hem savunmada sıfır, hem hücumda yoksanız adınız Guti de olsa fark etmez. Rakibin istekli ve baskılı oyunu karşısında, hafta içindeki idmanları " ciddiye almamanın, iyi yaşamamanın faturasını ödersiniz
Hasagic ve Fernandes Bazen de adınız yıldız değildir.. Görev adamıdır..
Basit, gösterişsiz oynarsınız ama takımın en çok ihtiyacı olduğu anda çıkıp golünüzü atarsınız.
Hakem Yunus Yıldırım, 120 dakikalık mücadelede kabul edilebilir kararlar verdi. Bazı hatalar yapsa da bunlar maçın sonucuna direkt etki etmedi.
Yıldırım, gösterdiği sarı kartlarda haklıydı. Ancak sarı kart gören oyunculara ikinci sarı kartları çıkartabilirdi. Ancak tercihini takımını eksik bırakmamaktan yana kullandı. Kurallara göre şeklen doğru olmasa da bu tip finallerde bazen sorumluluk alarak böylesine kararlar vermeyebilirsiniz. Yıldırım, topun olduğu aktif bölgelerde oyunun fazla içinde kalarak futbolcuların topla oynamalarını zaman zaman engelledi. Bunlar da dünkü maç için kabul edilebilir hatalarından bir tanesiydi. Fakat 90 dakika bittiğinde en az 3 dakika oyunun süresine eklemesine rağmen yarım dakika kala düdüğünü çalması yanlıştı. 41. dakikada Belediyespor'un attığı golün ofsayt gerekçesiyle iptal edilmesi doğruydu. Aynı şekilde Aurelio'nun kendi ceza alanında İskender Alın'a teması net bir fauldü.
Geçen yıl UEFA Kupası finalinde attığı golle Atletico Madrid'e kupa kazandıran Simao, topu beşinci penaltıda ağlara gönderince kupa anlamını buldu.
Aslında Avrupa'da başarmak için kurulan takım Kayseri'de zor da olsa başarıyordu.
Beşiktaş takımı başkanın sezon başı hayalleri ve demeçleri hatırlanırsa UEFA finaline hazırlanan bir takım olarak çıkmalıydı Kayseri'de sahaya.. Öyle ya Portekizli yıldızlarla dolu bu takım daha büyük kupa almak için kurulmamış mıydı?
Tersine Türkiye Kupası için tırım tırım zorladılar durdular. Sonunda kazanmak iyidir de böyle zorlanarak kazanmak bir parça tuhaf kaçtı.
Oyuna bakış açısı ‘ofans’ olan Abdullah Avcı ile takımı ‘ofans’ temelli olan Tayfur Havutçu’nun finali heyecanlı, keyifli ama gerçeği söylemek gerekirse kaliteden yoksundu.
Sahaya baktığınızda Quaresma, Simao, Guti, Almeida gibi pahada ağır dünya yıldızları ile İbrahim Akın, Gökhan Ünal tarzı ulusal yıldızların Holmen, Mahmut, Cihan Haspolatlı gibi işçilerle desteklenmiş mücadelesi vardı..
Kadro olarak denk olmasalar da ‘takım’ olarak denk güçlerin mücadelesiydi...
Gerçek şu ki, kadro kalitesi denen şey maç penaltılara kaldığında bile ortaya çıkabiliyor, sonuca damgasını vurabiliyor. Çok keyifli bir maç seyrettik. Ben haftalardırSüper Lig'de bile böyle futbolla dolu, böyle keyifli bir maç izlememiştim.
Beşiktaş, Türkiye Kupaları'nı seviyor. Ama İstanbul Büyükşehir Belediye de, kendi tarihi açısından çok büyük bir fırsatı kaçırdı.
Sonuca şaşırmıyorum ama takımların oynadığı futbola ve taktik seçimlerine çok şaşırdım. Birisi maçtan önce; "Beşiktaş defans yapıp kontratak planlayacak ve İstanbul BŞB de 8 kişiyle 80 dakikahücum edecek" deseydi inanır mıydık? Ama böyle oldu!
Sanki Beşiktaş'ın başında Abdullah Avcı vardı, İstanbul BŞB'nin başında da Schuster!
[page_end]
u yazıyı penaltı atışları yapılmadan yazıyorum. Maç öncesi herkes bol yıldızlı Beşiktaş'ı favori gösteriyordu.. Ama hiç kimse İstanbul BŞB'nin inanılmaz direncini, mücadelesini, kazanma hırsını hesaba katmıyordu. Bunlara ben de dahil...
GUTİ YİNE YÜRÜDÜ
İlk yarıda her iki takımda finale yakışmayacak bir futbol sergiledi. İkinci yarıda penaltılara kadar olan zamana kadar zaman zaman iyi futbol oynansa da inanılmaz mücadele vardı. Her iki rakip futbolcuları da topu kazanmak için adeta birbirlerini yiyorlardı. Dört tane gol izledik. Ama Beşiktaş'ın yıldızları Quaresma ve Fernandes'in dışında çok fazla varlık gösteremediler. Özellikle Guti ve Bobo.
Maç öncesi bir grup genç çeviriyor yolumu. Diyarbakır'dan gelmişler… Hepsi öğrenci. Son harçlıklarını feda etmişler… Geldikleri onca yol da cabası.
Sonuç; stadın dörtte biri boş ama bu çocuklar bilet bulamıyor. Çünkü İstanbul BŞB Başkanı sevgili kardeşim Göksel Gümüşdağ nuh demiş, peygamber dememiş.
Oldu mu şimdi Göksel başkan!? 20 liraya İstanbul'dan "Her şey dahil" taraftar getirmen ne kadar takdire şayansa, bu tavrın da o derece yanlış ve kırıcı. Yakışmadı!
Geçelim maça. Abdullah Avcı her zamanki gibi, geriye yaslanıp kontrataklarla Beşiktaş'ı avlamayı hedefledi. Ne var ki Tayfur hoca Schuster gibi tuzağa düşmedi. Savunmayı geride kurdu ve arkada boş alan bırakmadı.
Beşiktaş'ta Quaresma ve Simao, Belediye'de İskender ve İbrahim Akın savunmaları yıpratırken Kartal'ı orta alanda ayakta tutan ise genç Necip oluyordu.
Ama Beşiktaş ilk 45 dakika öyle bir oyun oynadı ki, kupayı hak eden bir oyun değildi oynadığı... İlk 45 dakika Quaresma nın şahsi becerisiyle attığı gol. Onun dışında da yine Q7'nin kaçırdığı bir iki pozisyon var.
Q7'nin şık golü Koskoca 45 dakikada başka pozisyon yoktu Beşiktaş'ın. Olamaz da çünkü Beşiktaş ileride çoğalamıyor... Fernandes çok kopuk oynuyor. Necip orta sahada ikili oynamaya çalışıyor, adam eksiltiyor; ama o da final paslannı yapamıyor.
Spor yazarları Kara Kartal aynı zamanda Avrupa bileti anlamına gelen zafer için köşelerinde şu çarpıcı değerlendirmelerde bulundular...
İşte yazarların Beşiktaş yorumları...
Futbol oynamak için iyi stat lazım. Ama stadın beton kısmı, soyunma odaları değil. Öncelikle zeminin iyi olması lazım.
Futbolculara bu kadar para veriyorsunuz, sonra Kayseri Kadir Has Stadının bakla eksen bitmez zemininde futbol oynatmaya kalkıyorsun. Zeminin görüntüsü sadece yeşillikti.
Dün iki takım da zeminden dolayı büyük hatalar yaptı. Mesela. Beşiktaş'ın Quaresma ile attığı golde, istanbul BŞB'li oyuncunun ayağı kaydı, düştü. Rüştünün, birkaç pozisyonda ayağı kaydı, gol olabilirdi. Dua etsinler büyük sakatlık olmadı.
Finaldeki oyunun kalitesi beklenen seviyenin altındaydı. Bunda Beşiktaş’ın tedirgin oyunun rolü çok büyüktü. Uzun süredir siyah-beyazlı takım için tek hedef olarak kalan ve konsantrasyon seviyesinin bu kadar yüksek olduğu bir maçta bile Beşiktaş son dönemlerdeki sorunlarını aşamamış göründü. Neydi bu sorunlar ?
İlki Beşiktaş’ta oyuncular arasındaki mesafeler çok fazla. Oyun alanında büyük kopukluklar var. Takım bir bütün halinde hareket edemiyor ve savunma orta alana kadar çıkamadığı için alanları daraltamıyor. Tayfur Havutçu döneminde kontrollü oynamaya çalışan Beşiktaş’ın dün akşamki görüntüsü yine aynıydı.
İŞ, son sözü söylemeye gelince tecrübeli, yetenekli ayakları arar top.. O yüzden o isimlere yıldız denir..
O yüzden o isimlere yıldız denir.. Tek başına maç çevirme özellikleri nedeniyle savunmaya biraz daha az katkı yapmaları göze alınır.. Ama hem savunmada sıfır, hem hücumda yoksanız adınız Guti de olsa fark etmez. Rakibin istekli ve baskılı oyunu karşısında, hafta içindeki idmanları " ciddiye almamanın, iyi yaşamamanın faturasını ödersiniz
Hasagic ve Fernandes Bazen de adınız yıldız değildir.. Görev adamıdır..
Basit, gösterişsiz oynarsınız ama takımın en çok ihtiyacı olduğu anda çıkıp golünüzü atarsınız.
Hakem Yunus Yıldırım, 120 dakikalık mücadelede kabul edilebilir kararlar verdi. Bazı hatalar yapsa da bunlar maçın sonucuna direkt etki etmedi.
Yıldırım, gösterdiği sarı kartlarda haklıydı. Ancak sarı kart gören oyunculara ikinci sarı kartları çıkartabilirdi. Ancak tercihini takımını eksik bırakmamaktan yana kullandı. Kurallara göre şeklen doğru olmasa da bu tip finallerde bazen sorumluluk alarak böylesine kararlar vermeyebilirsiniz. Yıldırım, topun olduğu aktif bölgelerde oyunun fazla içinde kalarak futbolcuların topla oynamalarını zaman zaman engelledi. Bunlar da dünkü maç için kabul edilebilir hatalarından bir tanesiydi. Fakat 90 dakika bittiğinde en az 3 dakika oyunun süresine eklemesine rağmen yarım dakika kala düdüğünü çalması yanlıştı. 41. dakikada Belediyespor'un attığı golün ofsayt gerekçesiyle iptal edilmesi doğruydu. Aynı şekilde Aurelio'nun kendi ceza alanında İskender Alın'a teması net bir fauldü.
Geçen yıl UEFA Kupası finalinde attığı golle Atletico Madrid'e kupa kazandıran Simao, topu beşinci penaltıda ağlara gönderince kupa anlamını buldu.
Aslında Avrupa'da başarmak için kurulan takım Kayseri'de zor da olsa başarıyordu.
Beşiktaş takımı başkanın sezon başı hayalleri ve demeçleri hatırlanırsa UEFA finaline hazırlanan bir takım olarak çıkmalıydı Kayseri'de sahaya.. Öyle ya Portekizli yıldızlarla dolu bu takım daha büyük kupa almak için kurulmamış mıydı?
Tersine Türkiye Kupası için tırım tırım zorladılar durdular. Sonunda kazanmak iyidir de böyle zorlanarak kazanmak bir parça tuhaf kaçtı.
Oyuna bakış açısı ‘ofans’ olan Abdullah Avcı ile takımı ‘ofans’ temelli olan Tayfur Havutçu’nun finali heyecanlı, keyifli ama gerçeği söylemek gerekirse kaliteden yoksundu.
Sahaya baktığınızda Quaresma, Simao, Guti, Almeida gibi pahada ağır dünya yıldızları ile İbrahim Akın, Gökhan Ünal tarzı ulusal yıldızların Holmen, Mahmut, Cihan Haspolatlı gibi işçilerle desteklenmiş mücadelesi vardı..
Kadro olarak denk olmasalar da ‘takım’ olarak denk güçlerin mücadelesiydi...
Gerçek şu ki, kadro kalitesi denen şey maç penaltılara kaldığında bile ortaya çıkabiliyor, sonuca damgasını vurabiliyor. Çok keyifli bir maç seyrettik. Ben haftalardırSüper Lig'de bile böyle futbolla dolu, böyle keyifli bir maç izlememiştim.
Beşiktaş, Türkiye Kupaları'nı seviyor. Ama İstanbul Büyükşehir Belediye de, kendi tarihi açısından çok büyük bir fırsatı kaçırdı.
Sonuca şaşırmıyorum ama takımların oynadığı futbola ve taktik seçimlerine çok şaşırdım. Birisi maçtan önce; "Beşiktaş defans yapıp kontratak planlayacak ve İstanbul BŞB de 8 kişiyle 80 dakikahücum edecek" deseydi inanır mıydık? Ama böyle oldu!
Sanki Beşiktaş'ın başında Abdullah Avcı vardı, İstanbul BŞB'nin başında da Schuster!
[page_end]
u yazıyı penaltı atışları yapılmadan yazıyorum. Maç öncesi herkes bol yıldızlı Beşiktaş'ı favori gösteriyordu.. Ama hiç kimse İstanbul BŞB'nin inanılmaz direncini, mücadelesini, kazanma hırsını hesaba katmıyordu. Bunlara ben de dahil...
GUTİ YİNE YÜRÜDÜ
İlk yarıda her iki takımda finale yakışmayacak bir futbol sergiledi. İkinci yarıda penaltılara kadar olan zamana kadar zaman zaman iyi futbol oynansa da inanılmaz mücadele vardı. Her iki rakip futbolcuları da topu kazanmak için adeta birbirlerini yiyorlardı. Dört tane gol izledik. Ama Beşiktaş'ın yıldızları Quaresma ve Fernandes'in dışında çok fazla varlık gösteremediler. Özellikle Guti ve Bobo.
Maç öncesi bir grup genç çeviriyor yolumu. Diyarbakır'dan gelmişler… Hepsi öğrenci. Son harçlıklarını feda etmişler… Geldikleri onca yol da cabası.
Sonuç; stadın dörtte biri boş ama bu çocuklar bilet bulamıyor. Çünkü İstanbul BŞB Başkanı sevgili kardeşim Göksel Gümüşdağ nuh demiş, peygamber dememiş.
Oldu mu şimdi Göksel başkan!? 20 liraya İstanbul'dan "Her şey dahil" taraftar getirmen ne kadar takdire şayansa, bu tavrın da o derece yanlış ve kırıcı. Yakışmadı!
Geçelim maça. Abdullah Avcı her zamanki gibi, geriye yaslanıp kontrataklarla Beşiktaş'ı avlamayı hedefledi. Ne var ki Tayfur hoca Schuster gibi tuzağa düşmedi. Savunmayı geride kurdu ve arkada boş alan bırakmadı.
Beşiktaş'ta Quaresma ve Simao, Belediye'de İskender ve İbrahim Akın savunmaları yıpratırken Kartal'ı orta alanda ayakta tutan ise genç Necip oluyordu.
Ama Beşiktaş ilk 45 dakika öyle bir oyun oynadı ki, kupayı hak eden bir oyun değildi oynadığı... İlk 45 dakika Quaresma nın şahsi becerisiyle attığı gol. Onun dışında da yine Q7'nin kaçırdığı bir iki pozisyon var.
Q7'nin şık golü Koskoca 45 dakikada başka pozisyon yoktu Beşiktaş'ın. Olamaz da çünkü Beşiktaş ileride çoğalamıyor... Fernandes çok kopuk oynuyor. Necip orta sahada ikili oynamaya çalışıyor, adam eksiltiyor; ama o da final paslannı yapamıyor.