Melih Gökçek'i yerden yere vurdu
Gaziantepspor'un Onursal Başkanı Celal Doğan, Ankaraspor'un düşürülmesi ile ilgili Melih Gökçek'in istediğini elde ettiğini belirterek şok iddialarda bulundu.
Hürriyet Gazetesi, Gaziantepspor Kulübü eski başkanı Celal Doğan'ı konuşturdu. İşte sorulan sorular ve Doğan'ın verdiği birbirinden çarpıcı cevaplar:
UZUN SÜREDİR GÖREMİYORUZ SİZİ. SESİNİZİ DE PEK DUYAMIYORUZ. NERELERDE NELER YAPTIĞINIZI SORMAK İSTİYORUM.
**Mesleğim olan Avukatlığı Gaziantep'te yapmadığım için buraya zaman zaman gidip geliyorum. Özel günlerde ya da dost ziyaretleri için geliyorum. Fiilen spor ya da siyasetin içinde olmadığım için halkın içinde çok fazla görünmemem çok doğal. İstanbul'da belli toplantılar varsa onlara katılıyorum, diğer şehirlerdeki konferanslara, toplantılara katılıyorum. Zaman zaman belirli TV programlarına katılıyorum. Vaktim çok müsait olduğu zamanlarda da maçlara gidiyorum.
FUTBOLU VE ÖZELLİKLE DE GAZİANTEPSPOR'U AYNI İLGİ VE DİKKATLE TAKİP ETMEYE DEVAM EDİYORMUSUNUZ? ŞU ANDAKİ GİDİŞATI NASIL GÖRÜYORSUNUZ, SİZİN DÖNEMİNİZLE FARK VAR MI?
**Gaziantepspor'un onursal başkanıyım. Tabi ki takip ediyorum. Bizim zamanımızda Gaziantepspor bir markaydı, o marka değerini koruyabiliyor mu? Şimdi bu bir soru işareti. Gaziantepspor Türk futbolunda çok önemli yeri olan bir takım. Bizim getirdiğimiz model bugün dünya futbolunun gittiği yöndü. Yani bir Barcelona'nın, bir Real Madrid'in, bir Arsenal'ın kendilerine rehber edindiği, başarı sağladıkları bir sistemin Türkiye'deki numunesiydi. Bizim üç tane takımımız vardı, 1. Ligde, 2.ligde ve 3. Ligde. O zaman Bank Asya yoktu biliyorsunuz. Bu takımlarda yetişen futbolcular bi üst lige terfi ederdi. Ve 1. Ligdeki futbolcular Gaziantepspor için çok önemli bir gelir kaynağı haline gelirdi. Ben bıraktığım zaman Türkiye liglerinde değişik takımlarda oynayan zaman 32 tane futbolcumuz vardı bizim. Gerek dışarıdan yaptığımız isabetli transferler, gerekse de kendi yetiştirdiğimiz futbolcularla Türkiye'de örnek bir kulüptük. Aziz Yıldırım, Serdar Bilgili, Faruk Süren zaman zaman ziyaret ederlerdi beni. Ortaya koyduğumuz modelle bizim onlardan on yıl ileride olduğumuzu söylerlerdi. Biz o kulüplerden kurumsal olarak on yıl ilerideyken şimdi neden buradayız ona bakmak gerekir. Futbol ciddi bir sektördür, ciddi bir sanayi yatırımıdır, ciddi bir kurumsallaşma işidir. "Ben yaptım, ben sattım, ben bilirim"le olacak iş değildir. O nedenle Gaziantepspor'un o kurumsal niteliğinin yavaş yavaş kaybolduğunu, daha doğrusu futbolcu yetiştirme anlayışının terk edildiğini görüyoruz. Bu bir yoğurt yeme biçimidir, beğenirsin, beğenmezsin ama bizim yaptığımız bugün dünya futbolunun gittiği yöndü. Çünkü lisanslı futbolcu transferinin yolunu biliyoruz. Bu modelden vazgeçilmemeliydi. Bizim gibi bütçesi kısıtlı olan kulüplerin diğer kulüplerle rekabet etme şansı altyapıdan çıkacak futbolcunun sayısına bağlı bir olaydır. Bence yine buna dönülmeli, bu model uygulanmalı.
İSMAİL, BEKİR VE TABATA BU SEZON TRANSFERİN FLAŞ İSİMLERİ OLDULAR. SİZCE SATANLAR VE ALANLAR ADINA DOĞRU İŞLER MİYDİ BUNLAR?
**Transferde ölçü şudur; Her futbolcu satılabilir, alınabilir. Bir futbolcu oraya sığmıyorsa zaten tutamazsınız. Önemli olan gerçek değerinde satmak ya da almak. Futbolcuyu iyi fiyatla satmak başarılı bir olaydır. Ama bu rakamların gerçekten kasaya girip girmediği de başka bir sorundur. Alanlar için de tersi geçerlidir tabi.[page_end]
PEKİ BU OYUNCULARIN GİTTİKLERİ YERDE BAŞARISIZ GÖRÜNMELERİ YA DA ŞİMDİLİK BAŞARISIZ GÖRÜNMELERİNİN NEDENİ NE OLABİLİR?
**O futbolcuların başarılı olamamaları Gaziantepspor'un kabahati değil, alan kulüpler düşünsün onu artık. Benim malım değerlidir. Satarsınız alırlar. Kimseye mektup yazmıyorsunuz "gel futbolcumu al" diye. O gelip alıyorsa o futbolcunun yarayıp yaramayacağını transfer eden kulübün düşünmesi gerekir. Geçen maça gittim Beşiktaşlı seyirciler Demirören'e "Gaziantepspor'a başkan ol" diye bağırıyorlardı. İki kulüp başkanının çok yakın iş ve aile ilişkileri var. Sıfatları farklı olabilir ama Demirören zaten Gaziantepspor'a çok yakın.
GAZİANTEPSPOR'U BU SEZON TAKIM, TEKNİK YAPI VE ALINAN SONUÇLAR AÇISINDAN NASIL BULUYORSUNUZ?
**Bu tamamen ortaya konulan hedefe bağlı bir soru. Hedeflerin neler olduğunu bilmek lazım. Sezon başındaki hedefiniz ilk dört ise şu geldiğiniz noktada başarısızsınızdır. Ama hedefiniz kümede kalmak veya orta sıralarsa başarıyla gerçekleştirirsiniz.
GAZİANTEPSPOR'UN ONURSAL BAŞKANI OLDUĞUNUZ HALDE SİZİ MAÇLARDA ÇOK FAZLA GÖREMİYORUZ. BİR KIRGINLIK, KIZGINLIK YA DA KÜSKÜNLÜK MÜ VAR?
**Hiçbirisi yok. Ben genellikle Gaziantepspor'un kötüye gittiği durumlarda burada hiçbir maça gitmedim. Orada bir spekülasyon söz konusu olabilir, seyircinin hangi saatte ne yapacağı hiç belli olmaz. Böyle bir durum mevcut yönetimi rahatsız edebilir. Ama şehir dışındaki maçlara destek olmak amacıyla zaman zaman gidiyorum. Onun dışında her hafta maça gideceğim diye bir durum da söz konusu değil. Önemli olan Gaziantepspor'un iyi olması. Ben maçlara gelmesem de olur. Gaziantep seyircinin tepki vermeyeceği kadar iyi olursa da zaten gelirim.
HEM SİYASET HEM DE SPORUN İÇİNDE ÖNEMLİ ROLLER ÜSTLENMİŞ BİRİSİ OLARAK, ANKARAGÜCÜ, ANKARASPOR VE FEDERASYON ÜÇGENİNDE YAŞANAN VE ANKARASPOR'UN DÜŞÜRÜLME KARARINA VARAN SÜRECİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
**Duruma siyaset açısından bakmayın. Burada herkesin yanıldığı bir nokta var. Melih Gökçek kaybetti zannediyorlar. Böyle düşünenler yanılıyorlar. Aslında Melih Gökçek amacına ulaşmıştır. Amaçlardan birisi Ankaragücü'nü taraftarın üzerine oturacak bir kulüp haline getirmekti. Ankaraspor kurulurken dernekler kanununa tabi kurulmadı. Şirket olarak kuruldu. Bize de çok söylediler ‘Gaziantepspor'u şirket yapın' diye ama ben yapmadım.
NİYE YAPMADINIZ?
**Sebebi şu; ben müstakil başkan olsaydım belediye başkanı olmasaydım yapardım. Siz şirket yaptığınız zaman o kulübün mal varlığı sizin üzerinizde oluyor. Şirket sahibi kimse mallar onun oluyor. Ankaraspor şu an nerden bakarsanız belki de 100 trilyonluk bir kulüp. O kulübün yöneticisinin kim olduğunu bilmiyorum. Peki o emval nasıl elde edildi. Belediyenin itibariyle elde edilmiş emvallerdir. Belediyenin itibariyle elde edilmiş emvaler nasıl şahıs malı oluyor. Adam "bana süre verin Ocak ayına kadar satmak istiyorum" diyor. Bu emval elde edilirken Ramazan efendinin bir lirası var mı? Bu belediye başkanının kendi itibarı ve belediye imkanıyla oluşturulan bir nemadır. Bu nema şimdi satılacak 50-60 trilyona. Dernekler yasasına tabi olsaydı tasfiye edildiğinde hazineye kalırdı ya da başka kulübe devredebilirlerdi. Oysa bu mallar satıldığında şahıs malı haline gelecek. Şimdi asıl sorulması gerekenler sorulmuyor. "Bu emval nasıl elde edildi ve niçin başka şahıslara gidiyor" bunu soran yok. Melih Gökçek "Ankaraspor'a haksızlık edildi, bize zaman verilmedi, perişan edildik, bu yönetim taraflı" diyor. Bence aslında mevcut durum tam da O'nun istediği şey.[page_end]
FEDERASYONUN KARARINI DOĞRU MU BULUYORSUNUZ YANİ?
**Elbette... Bu Türk futbolunda bir dönüm noktasıdır. Bir milattır bu. Her türlü şaibenin her türlü haksız rekabetin söyleneceği bir ortamın, diskalifiye edildiği bir anlayış gündeme gelmiştir. Bu federasyonun en büyük başarısıdır. Futbol Federasyonunun aldığı bu karar futbol tarihinde bir milattır. Doğru bir karardır, arkasında durulması gerekir. Ama diğer sorduğunuz soru, yani işin siyasi yönü ve spora siyasetin karışması devleti ilgilendiren, içişleri, maliye bakanlığını ilgilendiren bir sorudur. Bunun cevabını vermeleri gerekir insanlara. Ama bunu taşıyacak parlemento da yok, bunu parlementoya taşıyacak yönetici de yok. Melih bağırıp çağırsa bile amacına ulaşmıştır. 6 ay sonra cezası bitecektir. Ankaragücü'nün 15-16 trilyon borcundan bahsediliyor. O borçlar ödenecektir. Ankaraspor'dan oluşacak nema kime gidecektir. Asıl sorular bunlardır.Bunları kimse gündeme getirmiyor.
ÜÇ BÜYÜKLERİN BAŞKANLARI ŞAMPİYONLUK SÖZÜ VERDİ. MELİH GÖKÇEK DE ŞAMPİYON OLACAK BİR YAPI SÖZÜ VERDİ. HATA BAZI BAŞKANLAR ÜÇ KUPA, ÜST ÜSTE ÜÇ ŞAMPİYONLUK SÖZÜ VERDİ. BU SÖZLER VERENLERİ BAĞLAMAZ MI? SÖZÜNÜ TUTMAYANIN GİTMESİ GEREKMEZ Mİ? SÖZ VERMEK BU KADAR KOLAY VE BAĞLAYICI OLMAYAN BİR MÜESSESE Mİ? SİZ HİÇ BÖYLE SÖZLER VERDİNİZ Mİ?
**Hiç bizim bugüne kadar ağzımızdan şampiyonluk vaadi çıktı mı, hayır. Antep ne zaman şampiyonluk teneffüs ederse bu takım o zaman şampiyon olur. Ankara'nın da böyle bir talebi yok ki yani. Ankaraspor'un kaç tane taraftarı şampiyonluk bekliyor şimdi. Ankaragücü'nün hedefleri olabilir. Bunu yapabilmek için de kulüplerin bütçesine baktığınızda Fenerin bütçesi 210 milyon dolar, Galatasaray'ın bütçesi 200 küsur milyon dolar, Beşiktaş'ınki 150 küsur milyon dolar. Böyle bir rant ve kamuoyuyla hazır olursanız şampiyon alabilirsiniz. Bugün bir tarladan bile verim almanız için tarla iyi olacak, çiftçi iyi olacak, tohum iyi olacak, toprağınız iyi olacak. Yoksa hasat alamazsınız. Futbol da bunun gibidir bunların hepsi bir arada olmadıkça verim alamazsınız. Anlık ve tesadüfi başarılar da şampiyonluk işareti olamaz. Sorunun diğer kısmına gelince, verilen sözler spordaki rekabetin gereğidir. Özellikle büyük takımlar yarışa "Şampiyon olmaya çalışacağız" diye başlamaz. "Şampiyon olacağız" diye başlar. Yoksa o kadar büyük bir taraftar kitlesini ve takımı motive edemezsiniz. Baştan kaybedersiniz. "Şampiyon olacağız" sözünün verilip olunamamasının yaptırımını sözü verenler ve söz verilenler belirler. Bazen öyle şeyler yaşar ve yaşatırsınız ki, 5 şampiyonluktan daha değerli olur taraftar için.
ŞAMPİYONLUĞUN BİR GÜN ANADOLU'DAN ÇIKMASI NASIL MÜMKÜN OLABİLİR?
**Türk futbolunun kaynakları eşit dağıtılabilir, taraftar talepleri o kentin takımını besleyecek noktaya gelir, o kent onu teneffüs ederse, o zaman şampiyon olursunuz.
YANİ BALIK KAVAĞA ÇIKARSA! PEKİ GEÇEN SEZON DA YAŞANAN SİVAS OLAYI?
**(Gülerek) Sivas olayı tesadüftü, şimdi küme düşüyor. Kalıcı olmalı. Aynı istikrarı sürdüremediler. Gidenlerin yerini dolduramazsanız şampiyonluk olmaz.
İBRAHİM KIZIL VE EKİBİ İÇİN "BU İŞİ ÖĞRENDİ" DİYORLAR. BU KONUDA SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
**Nesini öğrendi. Öğrenmek ne anlama geliyor. Futbol okulda okutulan bir şey değil. Kulübü kurumsallaştırılırsınız, hatırı sayılır örnek bir kulüp haline getirirsiniz. Öğrenmenin yaşı ve sonu yoktur. Neyi nasıl öğrendiğinize bağlı