Mircea Lucescu'nun hayatını değiştiren felaket
Türkiye A Milli Takımı teknik direktörü Mircea Lucescu, geçmişine ve yaşadığı zor günlere dair çarpıcı açıklamalar yaptı.
Türkiye A Milli Takımı teknik direktörü Mircea Lucescu, UEFA'nın dergisine bir röportaj verdi. Rumen hoca geçmişine ve yaşadığı zor günlere dair çarpıcı açıklamalar yaptı. Yaşadığı korkunç olaydan, ilk kez Türkiye'de tanıştığı kapitalizme dair bilinmeyenleri anlattı.
1977’de korkunç bir deprem olur
Teknik direktörlük yapmaya nasıl karar verdiğini anlatan Lucescu '‘Aslında şanssız bir olayla başladı her şey. Teknik direktör olmak gibi bir niyetim yoktu. Ancak beni buna iten bir felaket yaşandı. Bükreş’te 1977’de korkunç bir deprem oldu, binlerce insan öldü, evimiz yıkıldı” dedi.
Artık tek amacı Romanya’dan ayrılmaktır
O sıralarda Dinamo Bükreş’te oynadığını söyleyen Lucescu, “Profesyonel değildik. Çok az para alıyorduk. Romanya’da komünizm vardı. Bir yandan da ekonomi üzerine kariyer yapmak için okuyordum. Tek amacım vardı Romanya’nın dışındaki bir firmada çalışabilmek için seçilmekti. Elçilik bile olurdu. Tek amacım ülkeden ayrılmaktı” diye konuştu.
Gözünü Türkiye açar
Komünist bir ülkede doğan Lucescu, kapitalizmle ilk tanışmasının Türkiye olduğunu belirtirken ”Genç bir oyuncuyken yurtdışındaki ilk maçımı Türkiye’de yaptım. Türkiye’ye gidince kapitalizmin Rumen basınında anlatıldığı gibi olmadığını gözlerimle gördüm. Artık tek amacım vardım seyahat etmek, farklı kültürleri görmek, ülkeden ayrılmak” şeklinde konuştu.
Böyle iğrenç taraftar görülmedi! Tribüne tuvaletini yaptı!
Transilvanya günleri
Lucescu ve ailesi depremin ardından Transilvanya’daki Hunedoara’ya taşınır
Para kazanmaya başlar
Bölgedeki çelik fabrikasının sahibi olduğu futbol takımında oynar. Bu takımın ekonomik gücü daha iyidir, daha iyi ücret alır.
Çocukları eğitir
Buradan kazandığı parayla Bükreş’teki yıkılan evini yeniden yapar. Artık 30 yaşlarındadır. Milli Takım’ın sürekli oyuncusudur. Hunedoara’daki çocuklara futbol eğitimi vermeye başlar.
Bir anda Milli Takım’ın başına gelir
Öğretmek hoşuna gider. Kendini bu konuda geliştirir ve 5 yıl sonra kendini Milli Takım’ın teknik direktörü olarak bulur.
Niculescu’yu örnek alır
Örnek aldığı kişi Romanya’yı 1970 Dünya Kupası’na götüren Angelo Niculescu’dur.
Romanya’dan ayrılışı
Lucescu 1990 yılında hayaline kavuşur ve Pisa’ya gider. Komünist Romanya’dan ayrılan Luce, Pisa’daki deneyimi için ‘inanılmazdı’ diyor.
İtalya’yı sever Lucescu ailesi
Pisa’dan ayrıldığında Romanya’ya dönmek istemeyen Lucescu, Porto ve Standard Liege’le görüşür. Ancak eşi İtalya’dan ayrılmak istemez. Sonunda Brescia’yla anlaşır.
Kulüp başkanlarının önemini anlar
İtalya’da kulüp başkanlarının ne kadar önemli olduğunu anlar. Andrea Agnelli, Silvio Berlusconi, Vittorio Cecchi Gori gibi teknik yönetim futbolcularla iletişimin önemini bilen insanların futbolu nerelere götürebileceğini görür.
Serdar Bilgili’ye övgü
Bunu farkeden Lucescu; Brescia’da Luigi Corona’yla; Inter’de Massimo Moratti’yle; Shakhtar’da Rinat Akhmetov’la, Galatasaray’da Faruk Süren’le, Beşiktaş’ta Serdar Bilgili’yle iyi ilişkiler kurduğunu anlatıyor UEFA’nın dergisine ve ‘Hepsinde de başarıya ulaştım’ diyor.
Faruk Süren başkan olsaydı…
Lucescu’un Faruk Süren’le ne kadar iyi anlaştığı biliniyor. Östersunds maçlarının ardından Lucescu’yla yapılan görüşmelerde Rumen hoca Galatasaray’ı reddetmişti. Luce’nin ‘Faruk Süren başkan olsaydı gelirdim’ dediği öne sürülmüştü.
Zenit felaketinin nedeni ve bildiğimiz hikaye
Zenit’te ise şaşkına döner Lucescu. Kulüp başkanıyla doğrudan görüşmesine bile izin verilmez. Hiçbir talebini yönetime iletemez. Dolayısıyla işler iyi gitmez ve başarı gelmez. Emekli olmayı düşünürken Galatasaray ve Türkiye Milli Takımı’yla görüşür ve Türkiye’yle anlaşır. Hikayenin sonrasını hepimiz biliyoruz.