Nonda Rijkaard'a övgü yağdırdı
G.Saray Dergisi'nin aralık ayı sayısına röportaj veren Nonda, pek çok konu hakkında birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu..
Galatasaray'ın Kongolu futbolcusu Shabani Nonda, Hollandalı teknik adam Frank Rijkaard'a övgüler yağdırırken, çoğu maçta yedek kalıp oyuna sonradan girmesine tepki göstermemesine de hocasının kişisel özelliklerinin neden olduğunu belirtti.
Galatasaray Kulübü'nün aylık yayın organı Galatasaray Dergisi'nin aralık ayı sayısında röportajı yayımlanan Nonda, ''Rijkaard sana bu sezon neler kattı, 16 maçta 14 gol attın'' şeklindeki bir soruya, ''Şu an biliyorum ki bu kulüp, değerli gördüğü ve yeteneklerimden faydalanmak istediği için bana yatırım yaptı. Dolayısıyla yaptığı yatırımın karşılığını almak istiyor. Bu yüzden ben de elimden geleni yapıp, kişisel başarılarımın peşinden koşmak yerine, takımın başarısı adına görev yapmak mecburiyetindeyim. Söz konusu algıyı bu sene bize kazandıran Rijkaard'ın sükuneti oldu. Ben bir oyuncu olarak şunun farkındayım; karşımda bir beyefendi var. Yaptığı işi bilen, kendinden emin ve sakin adımlarla yoluna devam eden bir teknik adam var'' yanıtını verdi.
Çoğu zaman yedek kalmayı sorun yapmadığını ifade eden Nonda, şunları kaydetti:
''Ben maçların son beş dakikalarında bile oyuna dahil olsam, hocamızın, benim oyun içinde bir değişiklik yapacağıma inandığını biliyorum. Buna ben de inanıyorum. Bu sezon attığım gollere bakarsanız, çoğunlukla yedekten oyuna girerek, gol sayılarıma ulaştığımı göreceksiniz. Evet ilk 11'de değilim, ama hazır olmam lazım. Beş, 10 veya 20 dakika kala oyuna giriyorsam, sahip olduğum kapasiteyi takıma katabileceğim için oyuna dahil ediliyorum. Diğer yandan, bunun tam tersi örnekler de vardır. Oyuncu kenardadır ve değil 5-10 dakika, son yarım saatte dahi oynatılsa, hoca tarafından güven verilmediği için kendisini rahat hissetmeyecektir. Takıma faydalı olamaz, çünkü bu duruma zihinsel olarak hazırlanmamıştır. Bu sezon hoca hepimize gerekli güveni verdi. Ben bunu hissetmiş ve kafamın içinde yerleştirmiş vaziyetteyim.''
Rijkaard'ın geleceğini duyduğunda, Monaco'dan takım arkadaşı Ludovic Giuly ile konuştuğunu anlatan Nonda, ''O bana, hocamızın takım kurgusundan, felsefesinden ve oyuncuları hangi kriterlere göre tercih ettiğinden uzun uzun bahsetti. Ben de Rijkaard'ın oyun felsefesinde iyi işler yapabileceğimi hissettim. Bu sene öyle zannediyorum ki hocanın bize yansıttığı olumlu havadan dolayı iyi bir yıl geçiriyoruz. Bence bu sene bunları sağlayan, her şeyden önce sükunet'' dedi.
''SÖZLEŞMEM BİTİYOR, NE OLACAĞINI BEN DE BİLMİYORUM''
[page_end]Nonda, geçen sene sözleşmesinin bittiğini ve kulübüyle 1 yıllık anlaşma daha yaptığını hatırlatarak, ''Ben geçtiğimiz yıl işimi kötü yapmamaşım ki sezon içinde kulübümden teklif aldım ve yeni bir sözleşme imzaladım. Bu sezon yine kontratım bitiyor. Kontrat sonunda ne olacağını ben bile bilemiyorum, ama şu anda süregelen sözleşmenin son gününe kadar, işimi en iyi şekilde yapmakla yükümlüyüm. Maalesef çıkarılan dedikodulara o kadar alışmış vaziyetteyiz ki artık hiç kulak asmıyoruz'' değerlendirmesini yaptı.
Takımdaki forvetlerin sayısının kendisini çok etkilemediğini dile getiren Nonda, şöyle devam etti:
''Monaco'da gol kralı olduğum zaman takımda 5 forvet vardı. Daha önce İsviçre'de gol kralı olduğumda ise 4 forvettik. Bence rekabet her zaman takıma faydalı olur, fakat bu rekabetin adil olması lazım. Benim Blackburn Rovers'da sözleşme imzalamamamın en önemli nedeni, takımdaki forvet oyuncuları arasında haksız bir rekabet olması. Galatasaray'daki ilk sezonumda da çok sayıda forvet olmasına rağmen çok iyi bir yıl geçirdim.''
''FENERBAHÇE'Yİ YENİP ŞAMPİYON OLMAKLA YETİNEMEYİZ''
Nonda, Galatasaray'ın Avrupa'da başarılı olma olasılığının, sadece yöneticilerin böyle bir isteklerinin olup olmamasıyla belirlenebileceğini iddia etti.
''Elimizde yeterli imkan ve böyle bir kapasitemiz de var'' diyen Nonda, ''Dolayısıyla Galatasaray'ın bu noktada olmaması için bir sebep yok, ama ben kendi adıma dışarıdan bakıp düşündüğümde, Galatasaray'ı kıtanın 10 kulübü arasında görüyorken, Galatasaray'ın yerel başarılarla tatmin olmaması, yönetim vizyonu olarak çok daha ileri bir noktayı hedeflemesi gerekir. Örneğin biz Fenerbahçe'yi yenip o sezon Türkiye'de şampiyon olmakla yetinemeyiz'' dedi.
''HIRS LAZIM''
[page_end]Nonda, Türk futbolunda her şeyin bulunduğunu anlatarak, ''İstek var, maddi imkanlar var. Türk takımları içinde maddi anlamda çok güçlü kulüpler olduğunu görüyoruz'' ifadesini kullandı.
Fransa'da belki 4-5 takımın sahip olduğu bütçelerin Türkiye'de bulunduğunu kaydeden Nonda, şunları kaydetti:
''Bunlara eklenmesi gereken tek şey ilerleme hırsı. Dolayısıyla Türk kulüplerinin yöneticileri, Türkcell Süper Lig'deki çekişmenin bir adım ötesine geçecek hırsa sahip olmalılar. Yalnızca bunlar yeterli değil, Türkiye'de oynayan yerli ve yabancı futbolcular da bu hırsa sahip olmalı. Bu noktaya gelebilirsek, İngiltere gibi (Onların da tutkusu, parası ve hırsı var) Avrupa'da çok daha fazla takımla söz sahibi oluruz. Bunun en güzel örneğini iki sezon önce UEFA Kupası'nda yaşadık. Kupa bir Rusya takımına gitti. Ruslar daha iyi takım oldukları için mi, hayır. Daha hırslıydılar ve şampiyon olmayı daha çok istiyorlardı. Bunu kesinlikle rastlantı olarak kabul etmemek lazım. Örneğin o başarıda, Trabzonsporlu eski bir futbolcunun çok ciddi katkısı oldu.''
3 SEZONDA TOPLAM 4 KART GÖRDÜ
Türkiye'deki 3 sezonunda toplam 4 sarı kart görmesiyle ilgili bir soruyu Nonda, ''Benim doğamda var bu. Fransa'da da böyleydim. Bilirim ki, karşımdaki oyuncu beni tahrik etmeye çalışacak, ama bu benim umurumda bile olmaz. Ona vereceğim tepkinin bana bir şey kazandırmayacağının farkındayım'' diye yanıtladı.
Nonda, en yakın örneğini Fenerbahçe maçında yaşadıklarını hatırlatarak, şöyle dedi:
''Maç öncesinde hoca ile yaptığımız toplantıda konuştuk. Fenerbahçe geçen sezon bizden daha iyi bir takımdı, ama biz bu sene onların önüne geçtik. Onlar da bunun farkındaydı. Hoca, 'Bakın, sizin onlardan daha iyi olduğunuzu biliyorlar ve dolayısıyla sizin dengenizi bozmaya çalışacaklar. Sizi bunun için tahrik edecekler. Lütfen bu tahriklere kapılmayın' dedi. Maç öncesi yaşanan Arda'nın o küçük hikayesi bile çok basit aslında. Takım kaptanının dengesini bozarak, onu maçtan uzaklaştırmaktı, maalesef biz dengemizi korumayı başaramadık ve daha iyi bir takım olmamıza rağmen o maçı kaybettik. Ben bu tip örnekleri kariyerim boyunca sık gördüğüm için biliyorum.''
''FENERBAHÇE'YE ATTIĞIM GOL, GÜZEL BİR GOL BİLE DEĞİLDİ''
[page_end]İki sezon önce Fenerbahçe'ye attığı golün kendisi ve takımı için çok önemli olduğunu belirten Nonda, ''Önce maçı kazandık. Benim attığım o golle puan tablosunda Fenerbahçe'nin önüne geçtik. 3 hafta sonra da şampiyon olduk. Benim için kişisel anlamda ve takıma sağladığım katkı anlamında kariyerimin en önemli golü olduğunu hissediyorum. Yine de baktığımız zaman attığım en güzel gol değil. Hatta güzel bir gol bile değil, ancak kariyerimdeki en önemli goldü'' ifadesini kullandı.
Taraftarlara da övgüler yağdıran Nonda, ''Şahaneler. Her şeyden önce çok ateşliler. Özellikle Ali Sami Yen Stadı'nda oynadığınız bir maçta takımın parçası değilseniz, bu sizi oldukça üzüyor. Takıma girmemek veya cezalı olmak insanı tabii ki yaralıyor, ama bu Ali Sami Yen Stadı'nda sizi destekleyen Galatasaraylı taraftarların önünde oluyorsa, insan bunun burukluğunu hissediyor. Gerçekten çok önemli bu'' dedi.
''BANA HER YERDE ŞARKI YAPTILAR''
Galatasaraylı taraftarların tribünlerde adına şarkı yaptıkları hatırlatılan Nonda, ''Bana galiba her yerde şarkı yaptılar. Zürich'te, Rennes'de, Monaco'da şarkı yaptılar. Sadece Roma'da yapmadılar, çünkü orada fazla oynamadım, ama Kongo'da şarkılarım var'' açıklamasını yaptı.
Galatasaray'da bir yabancı oyuncunun Türkçe konuşmayı öğrenmesinin zor olduğunu belirten Nonda, sözlerini şöyle tamamladı:
''Yöneticiler benimle Fransızca, İngilizce konuşuyor. Arda, Ayhan, Kewell, Baros İngilizce konuşuyor. Servet İngilizce öğrendi. O da şimdi İngilizce iletişim kurabiliyor. Diğer taraftan Aykut İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Almanca konuşabiliyor. Aslında bir yabancı oyuncunun Türkçe öğrenmesini çok yavaşlatan bir durum bu. Kimse sizinle Türkçe konuşmuyor ki, nasıl öğreneceksiniz? İtalya'da ise oyuncuların çoğu ne İngilizce, ne Fransızca bilir. Herkes İtalyanca konuşurken, aralarında siz de kolayca öğrenebiliyorsunuz.''