Oğuz Çetin'in beğendiği Türk futbolcu kim?
Türk futbolunun önemli isimlerinden Oğuz Çetin, katıldığı programda önemli açıklamalarda bulundu.
Türk futbolunun sembol isimlerinden Oğuz Çetin, Skyturk360'da yayınlanan 'Spor Aşkına' programına katıldı.
Oğuz Çetin, programda Hakan Artış ve Gizem Durmuş'un sorularına ilginç yanıtlar verdi.
İŞTE O PROGRAMDAN DERLENENLER...
Hakan Artış: Kaptan, şey devam ediyor mu; Rıdvan, Metin, sen bir minyatür yapardınız insanları delirtirdiz ya.
Oğuz Çetin: Özellikle bizim grubumuz çok güzel bir gruptu. Ben, Metin, Rıdvan, Zeki Fatih Hoca gelirdi. Zaman zaman Aykut gelirdi.
Hakan Artış: Ne oldu öldü mü o grup?
Oğuz Çetin: İçimizde birileri sağlık sorunları yaşadığı için ara verdik. Ama çok güzel bir ortam oluyor, özellikle bize karşı oynayanlar daha genç ve bizi görünce de daha istekli oynuyorlar, onlarla oynamak çok büyük bir zevk.
Hakan Artış: Ama seyretmesi de büyük bir zevk. Bir kaç kez gelip izledim. İnanılmaz keyifli, profesyonelleri izlemekte ayrı bir keyif.
Oğuz Çetin: Bilenlerle bir arada oynandığı zaman başka keyif.
Hakan Artış: Rıdvan falan sen, paslar, çalımlar falan birinci ligte yok şu an.
Oğuz Çetin: Aslında bizim içinde çok iyi olur, yıllar önce Rıdvan ile oynuyorduk muhteşem işler yapıyordu. Şu an bakıyorsun değişen bir şey yok.
Hakan Artış: Aynı ya sen de öyle o da öyle. Paslar yine milimetrik, her şey yerli yerinde, sen yine onlara gol attırıyorsun.
Oğuz Çetin: Onlar da atıyor ama.
Hakan Artış: Hayatın bu olmuş zaten. Peki sana bir şey söyleyeceğim kaptan, Eski günler geliyor aklıma. 15-20 yıl daha geç gelseydin, hiç düşündün mü o günleri kaptan.
Oğuz Çetin: Aslında bizden önce gelen yıldızlar, oyuncular, abilerimiz de bizle konuşurken de bu konular açılırdı. Bugün biz ve bizden öncekiler arasında da farklılıklar var. Türkiye’nin geldiği nokta, futbol ekonomisinin bu kadar büyümesi, imkanların bu kadar büyük olması tabii ki ister istemez “Ben olsaydım ne yapardım?” diye düşünüyorsun. Biz de var olan bu yeteneklerle bugünki futbolda olsak çok farklı olabilirdi. Hem maddi hem manevi.
Hakan Artış: Yurt dışı kapısı da açık artık.
Oğuz Çetin: Bizim dönemdeki yeteneklerin bugün olduğunu düşünüyorum, yurtdışı kapısı açık olsaydı eğer Türkiye dışında 40-50 tane oyuncunun Avrupa’nın farklı takımlarında oynarken görebilirdik.
Gizem Durmuş: Peki kaptanlık günlerinizi özlüyor musunuz? Fenerbahçe’deki kaptanlık günlerinizi?
Hakan Artış: Özlenmez mi? Ben bile özlüyorum.
Oğuz Çetin: Özlenmeyecek gibi değil o günler, çok özel günler idi. Ben şahsen çok gençken kaptanlık bandını taktım. Sakaryaspor’dayken, 22 yaşındayken taşımaya başladım. Fenerbahçe’de bir yıl sonunda o şerefli bandı taktım, kaptan olmak çok büyük bir ayrıcalık.
Hakan Artış: Hele Fenerbahçe’de.
Oğuz Çetin: Hele bu Fenerbahçe’de olunca. Büyük camialar daha da farklı.
Hakan Artış: Kaptanlık deyince aklıma geldi Alex ile Oynasaydın ne olurdu?
Oğuz Çetin: Aslında futbol, futbolu iyi bilenlerle daha güzel oynanır. Seyirciler için de başka keyif. İki ustayla yan yana oynamak müthiştir. Birbirini iyi anlarsın, top alışverişin iyi olur, yani daha deminki soruna bağlantılı olarak, Türkiye geldiği noktada dünya futbolundaki yıldızları Türkiye’ye getirebiliyor. Bzim dönemde daha ucuz yabancı oyuncularla oynuyorduk. Dolayısıyla Alex gibi bir futbolcu ile oynamak büyük bir farklılık getirirdi.
Hakan Artış: Sen de onun işini kolaylaştırırdın esasında.
Oğuz Çetin: Her şey karşılıklı. Biliyorsun bizim dönemde Rıdvan’ın Aykut’un ön plana çıkmasında benim çok büyük rolüm oldu ama onların da benim paslarımı, asistlerimi değerlendirmeliyle de onlar beni ön plana çıkardı. Böylesine önemli kaliteler kişiyi ayakta tuttu.
Hakan Artış: Aykut hakkında ne söyleyeceksin. O senin takım arkadaşındı, gol kralındı.
Oğuz Çetin: Kader arkadaşım.
DEVAMI DİĞER SAYFADA... [page_end]
Hakan Artış: İnternete bakıyordum, 2010 senesinde Fenerbahçe’ye gelişi var var ve bir resmi var Aykut’un. 2 senede çökertmiş bu süreç onu, farkı gördüm. Neyse geçelim bunları, ayrılışı hakkında ne söylüyorsun?
Oğuz Çetin: Öncellikle şunu söylemek gerek, 1 sene sportif direktörlük yaptı, 3 sene de teknik direktörlük yaptı ve bu süreçte Fenerbahçe tarihine geçecek büyük başarılar elde etti. Lig şampiyonluğu olsun, 30 yıldır kazanılmayan Türkiye Kupası’nı 2 kere kazandırması olsun ve özellikle de Avrupa’da Fenerbahçe’yi ilk dörtde sokması olsun büyük bir başarı örneğidir. Baktığınız zaman bu kadar büyük bir camiada müthiş işler yaptı, böylesine camialar insanı yıpratıyor tabii ki. Kaldı ki Aykut devam da edicekti, hazırlıklarını da yapmıştı, böyle bir ayrılış hepimizi süpriz oldu, hayal kırıklığı oldu. Bence bu sene Aykut’un ayrılması Fenerbahçe’ye zarar verecek. Yani Aykut’un Fenerbahçe ile devam etmesi daha hayırlı olurdu diye düşünüyorum, bence iyi olmadı.
Hakan Artış: Alex’in gitmesi iyi mi oldu kötü mü oldu?
Oğuz Çetin: Taraftarlar tarafından çok sevilen bir oyuncu idi, önemli bir duruşu vardı. Alex’in ayrılış zamanı üzücü oldu. Futbol artık daha dinamik oyuncularla oynandığı için Alex’i kademe kademe dışarda tutacağını söyledi yani bir anda dışarı atmayacaktı. Alex bunu hazmedemediği için karşılıklı bir gerilim oldu, yoksa Aykut hoca Alex oynarken takımını müthiş organize etti ve çok iyi işler elde etti. Ama bakıyoruz, Alex’in gidişi hepimizi üzdü ama öbür tarafta da Aykut hoca kafasındaki oyun anlayışını sahaya yansıttı.
Gizem Durmuş: İleride Fenerbahçe’de yeniden görev almak ister miydiniz?
Oğuz Çetin: Benim gibi biri, Fenerbahçe’de var olmuş, Fenerbahçe tarihinde yer alan biri her zaman teknik adam veya spor yöneticisi olarak içinde olmak ister.
Hakan Artış: Alex’in sonu da senin sonun gibi oldu. Acı ayrıldınız ikiniz de Fenerbahçe’den.
Oğuz Çetin: Bu konuya açıklık getirmek istiyorum. Alex’in her şeyine saygı duyuyorum ancak bizler, bu işi yapanlar camiamıza çok büyük saygı duyarız. Ayrılırken de camiamıza zarar gelsin istemeyiz. Bir yabancının elbette bizden farklı davranışları olabilir.
Hakan Artış: Sen de biliyorsun ki Fenerbahçe’nin hocası yok şu anda. Sportif menajeri olsan, transferler yapmaya kalksan, hoca tercihin yabancı hocadan yana mı olur yoksa Türk bir hoca mı tercih edersin? Aykut Kocaman’dan sonra tabii ki.
Oğuz Çetin: Buradaki asıl durum Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum ve Galatasaray’ın son 2 senede izlediği vizyon. Son 2 yılda şampiyon oldular. Ciddi bir başarı elde ettiler. Bu sene Fenerbahçe için olmazsa olmaz bir sene haline geldi. Seneye de şampiyon olurlarsa 4 yıldız alacaklar. Bu sene Fenerbahçe için çok önemli o yüzden. Bu sebeple takımı yapılandırırken o konumda karar verecek kişi olsam mutlaka ve mutlaka yıpranmamış isimleri seçerdim. Takıma faydalı olabilecek isimleri düşünürdüm. Ersun hocaya ve Mustafa hocaya haksızlık yapmamak şartıyla tabii ki. Onlar çok önemli ve çok değerli hocalar. Benim tercihim çok önemli bir yabancı hocayla beraber olmaktan yana olurdu.
Hakan Artış: Maçlara çıkarken herhangi bir uğurun var mıydı?
Oğuz Çetin: Ben futbolcuyken hep sağ ayağımla çıkardım. Dua ederdim.
Gizem Durmuş: Geçen sezonun en beğendiğiniz futbol takımı hangisiydi?
Oğuz Çetin: Galatasaray ve Fenerbahçe öndeydi tabii ki. Fenerbahçe’nin elde ettiği başarı ilk 4’e girmesi açısından önemliydi. O yüzden Fenerbahçe diyorum.
Hakan Artış: En unutamadığın golün?
Oğuz Çetin: Bir çok gol var ama anlam bakımından özellikle 95-96 sezonu Trabzon maçını unutamıyorum. Aykut’la beraber birer gol atıp yendiğimiz ve şampiyonluğa ulaştığımız sezondaki gollerim unutulmazlar arasında.
Gizem Durmuş: En unutamadığın maç hangisi?
Oğuz Çetin: Bir çok maç var aslında. Çok kritik anlarda önemli maçlara çıktık. Yurt dışında başarısız olduktan sonra Galatasaray’ı Ali Sami Yen’de 1-0 yendiğimiz maç var. Milli maçlardan konuşacak olursak İsviçre’yi, İsviçre’de yenip, İngiltere’ye Avrupa Şampiyonası’na gittiğimiz maç var. Hasta olmama rağmen sahaya çıkıp kendi sahamızda Trabzon’u benim attığım golle 1-0 yendiğimiz maç var.
Hakan Artış: En iyi antrenör kim sana göre? Hayatında iz bırakmış veya takdir ettiğin aynı zamanda?
Oğuz Çetin: Maç açısından, antrenörlük hayatımda en önemli maçlar 2008 Avrupa Şampiyonası’nda yaşandı. İsviçre maçı, Çekoslovakya ve Hırvatistan maçları gibi. Futbolcuyken benim üzerimde en çok iz bırakan antrenör ise Carlos Alberto Parreira. Muhteşem bir kişilik, muhteşem bir antrenör. Ancak, Türkiye’deyiz ve Türkiye’de hocalığımı yapan ve aynı zamanda beraber de çalıştığımız Fatih Hoca’yı asla göz ardı edemem. Bu konudaki enlerden biridir o da.
Gizem Durmuş: En beğendiğin sporcu kim?
Oğuz Çetin: Günümüz futbolunda artık örnek futbolcuları öne çıkarmamız gerekiyor. Bence bugün Türk futbolunun zirvesinde Selçuk İnan hem yaşantısıyla hem de karakteriyle öne çıkar.
Hakan Artış: Seni sahada kızdıran şey nedir?
Oğuz Çetin: Futbolcuyken sahada olduğun için müdahale edebilirsin bir çok şeye. Eksik giden bir şeyi tamamlama şansın var, direkt olarak etki etme şansın var. O dönemlerde performansı düşük oyuncular da takım organizasyonu da benden geçerdi. Onların motivasyonunu yükseltmek için elimden geleni yapardım. Ama antrenörlük çok farklı. Sahaya çıkana kadar etkilisin sonra dışarıda kalıyorsun. Basit şeylerin yapılmaması yada oyuncuların en basit şeylerde hata yapmaları beni çıldırtabilir.
Hakan Artış: Tanju Çolak senin için “Bana 10 numaralı formayı vermedi, pasları Aykut’a attı bana atmadı” demişti. Bu konuda neler söylemek istersin?
Oğuz Çetin: Bunları izledikçe, okudukça gülüyorum. Bunlar çok eski şeyler, artık bu yaşlarda kişileri onore edebilmek lazım. Bunların iyi yönlerini ortaya koyabilmek lazım. Yoksa Tanju ile oynadığımız o kısa dönemde ben ona bir sezonda 22 direkt gol pası vermişim, gol atmış. Benim 8 yıllık Fenerbahçe’deki futbol hayatım içerisinde 6 tane gol kralı çıkmış, bunun bir tanesi Tanju. Bunlar artık yakışmıyor, boş konuşmalar oluyor. Tanju’yla olan dönemi ben artık hatırlamıyorum bile... Tanju denildiği zaman ben şunu hatırlamak istiyorum; bu yönünü değil de, Türk futboluna verdiği büyük hizmetleri düşünmek istiyorum. Çok önemli bir golcüydü; ama ben isterim ki çok önemli bir sporcu da olsun, spor adamı da olsun. Bu tarz konuşmalarla bu yaşta bize yakışmıyor ama söylenen şeylerin de hiçbirinin doğru olmadığını söyleyeyim size. Benim olduğum yerde dürüstlük vardır, iş ahlakı vardır ve bundan da bütün takım arkadaşlarım fazlasıyla yararlanmıştır. Tanju’da onlardan biriydi...
Gizem Durmuş: Bir çok futbolcu Alman altyapısından yetişiyor futbolcular, biz neden kaliteli futbolcular yetiştiremiyoruz, yapılan yanlış nedir size göre?
Oğuz Çetin: Ben 9 yaşında Almanya’ya giden, 15 yaşında okumak için Türkiye’ye dönen, Almanya’da bulunduğu bu 6 yıl boyuncada Alman Altyapısını alan, o kültürü benimseyen, disiplini alan ve bunu hayatında uygulayan bir kişiyim. Dolayısıyla benim onlardan çok farkım yok. Bugün Almanya’da yetişip Türkiye’ye gelen ve Milli Takımlarımıza gelen oyunculardan çok bir farkım yok. Bu tamamen Türk futbol kültürüyle ilgili bir konu; çünkü bizim Türk futbol kültürümüz populist bir kültür. Günlük yaşantıyla ilgili, sonuçlarla ilgili, hep bugün başarılı olmanız lazım. Hep tüketimle ilgili... Böyle olunca hamlelerinizi yapamıyorsunuz. Planlamaları 3 senelik 5 senelik yapamıyorsunuz. Bir antrenör bir kulübe gittiği zaman o sezon başarılı olmak mecburiyeti ortaya konuyor. Böyle bir durumda antrenör nasıl altyapılara dönecek, ordan bir oyuncu alıp ona mevkii verecek oynatacak? Artık Türk futbolunda yabancı sayısının bu derece fazla olmasından dolayı bu genç oyuncular takımlarda nasıl mevkii bulacak ve oynayacak? Dolayısıyla altyapılara fazla önem verilmiyor. Her takımın altyapısı var ama var, o kadar. Bir plan dahilinde uygulamaya geçilmediği sürece hep hazır oyuncular alınacak, Türk oyuncuların yetenekli Türk oyuncu havuzu her geçen gün daralacak ve gözümüz hep dışarlarda olacak. Ya yabancı oyuncu getireceğiz yada Almanya’da Fransa’da Hollanda’da yetişen Türk gençlerini alıp Süper Lig’e, PTT 1.Ligi’ne getireceğiz. Buna spesifik bir örnekte PTT 1.Ligi’nden vereyim; çok önemli Türkiye’de, dünyanın hiçbir yerinde olmadığı şekilde lig başlarken inan bir takımı ayırırsın ayırmazsın, 18 takımın hepsi şampiyonluğa oynar. Böyle bir ortamda hiçbir şekilde 2 yıllık plan yapamıyorsun, 3 yıllık plan yapamıyorsun... Dolayısıyla günlük başarının peşinden koşmaktan dolayı bizim altyapılarımızda gençlerin ciddi anlamda yetişmesi ve onlara üst yapılarda alan açılması mümkün değil. Dolayısyla tek tük çıkacak bir Arda çıkacak, 5-6 senedir Arda Arda dedik. Şimdi Salih Uçan geliyor, şimdi onu tutunup onu bir yerlere getirmeye çalışacağız. Dolayısıyla Türkiye bu sorunla bu kısır döngüyle böyle devam edecek.
Oğuz Çetin, programda Hakan Artış ve Gizem Durmuş'un sorularına ilginç yanıtlar verdi.
İŞTE O PROGRAMDAN DERLENENLER...
Hakan Artış: Kaptan, şey devam ediyor mu; Rıdvan, Metin, sen bir minyatür yapardınız insanları delirtirdiz ya.
Oğuz Çetin: Özellikle bizim grubumuz çok güzel bir gruptu. Ben, Metin, Rıdvan, Zeki Fatih Hoca gelirdi. Zaman zaman Aykut gelirdi.
Hakan Artış: Ne oldu öldü mü o grup?
Oğuz Çetin: İçimizde birileri sağlık sorunları yaşadığı için ara verdik. Ama çok güzel bir ortam oluyor, özellikle bize karşı oynayanlar daha genç ve bizi görünce de daha istekli oynuyorlar, onlarla oynamak çok büyük bir zevk.
Hakan Artış: Ama seyretmesi de büyük bir zevk. Bir kaç kez gelip izledim. İnanılmaz keyifli, profesyonelleri izlemekte ayrı bir keyif.
Oğuz Çetin: Bilenlerle bir arada oynandığı zaman başka keyif.
Hakan Artış: Rıdvan falan sen, paslar, çalımlar falan birinci ligte yok şu an.
Oğuz Çetin: Aslında bizim içinde çok iyi olur, yıllar önce Rıdvan ile oynuyorduk muhteşem işler yapıyordu. Şu an bakıyorsun değişen bir şey yok.
Hakan Artış: Aynı ya sen de öyle o da öyle. Paslar yine milimetrik, her şey yerli yerinde, sen yine onlara gol attırıyorsun.
Oğuz Çetin: Onlar da atıyor ama.
Hakan Artış: Hayatın bu olmuş zaten. Peki sana bir şey söyleyeceğim kaptan, Eski günler geliyor aklıma. 15-20 yıl daha geç gelseydin, hiç düşündün mü o günleri kaptan.
Oğuz Çetin: Aslında bizden önce gelen yıldızlar, oyuncular, abilerimiz de bizle konuşurken de bu konular açılırdı. Bugün biz ve bizden öncekiler arasında da farklılıklar var. Türkiye’nin geldiği nokta, futbol ekonomisinin bu kadar büyümesi, imkanların bu kadar büyük olması tabii ki ister istemez “Ben olsaydım ne yapardım?” diye düşünüyorsun. Biz de var olan bu yeteneklerle bugünki futbolda olsak çok farklı olabilirdi. Hem maddi hem manevi.
Hakan Artış: Yurt dışı kapısı da açık artık.
Oğuz Çetin: Bizim dönemdeki yeteneklerin bugün olduğunu düşünüyorum, yurtdışı kapısı açık olsaydı eğer Türkiye dışında 40-50 tane oyuncunun Avrupa’nın farklı takımlarında oynarken görebilirdik.
Gizem Durmuş: Peki kaptanlık günlerinizi özlüyor musunuz? Fenerbahçe’deki kaptanlık günlerinizi?
Hakan Artış: Özlenmez mi? Ben bile özlüyorum.
Oğuz Çetin: Özlenmeyecek gibi değil o günler, çok özel günler idi. Ben şahsen çok gençken kaptanlık bandını taktım. Sakaryaspor’dayken, 22 yaşındayken taşımaya başladım. Fenerbahçe’de bir yıl sonunda o şerefli bandı taktım, kaptan olmak çok büyük bir ayrıcalık.
Hakan Artış: Hele Fenerbahçe’de.
Oğuz Çetin: Hele bu Fenerbahçe’de olunca. Büyük camialar daha da farklı.
Hakan Artış: Kaptanlık deyince aklıma geldi Alex ile Oynasaydın ne olurdu?
Oğuz Çetin: Aslında futbol, futbolu iyi bilenlerle daha güzel oynanır. Seyirciler için de başka keyif. İki ustayla yan yana oynamak müthiştir. Birbirini iyi anlarsın, top alışverişin iyi olur, yani daha deminki soruna bağlantılı olarak, Türkiye geldiği noktada dünya futbolundaki yıldızları Türkiye’ye getirebiliyor. Bzim dönemde daha ucuz yabancı oyuncularla oynuyorduk. Dolayısıyla Alex gibi bir futbolcu ile oynamak büyük bir farklılık getirirdi.
Hakan Artış: Sen de onun işini kolaylaştırırdın esasında.
Oğuz Çetin: Her şey karşılıklı. Biliyorsun bizim dönemde Rıdvan’ın Aykut’un ön plana çıkmasında benim çok büyük rolüm oldu ama onların da benim paslarımı, asistlerimi değerlendirmeliyle de onlar beni ön plana çıkardı. Böylesine önemli kaliteler kişiyi ayakta tuttu.
Hakan Artış: Aykut hakkında ne söyleyeceksin. O senin takım arkadaşındı, gol kralındı.
Oğuz Çetin: Kader arkadaşım.
DEVAMI DİĞER SAYFADA... [page_end]
Hakan Artış: İnternete bakıyordum, 2010 senesinde Fenerbahçe’ye gelişi var var ve bir resmi var Aykut’un. 2 senede çökertmiş bu süreç onu, farkı gördüm. Neyse geçelim bunları, ayrılışı hakkında ne söylüyorsun?
Oğuz Çetin: Öncellikle şunu söylemek gerek, 1 sene sportif direktörlük yaptı, 3 sene de teknik direktörlük yaptı ve bu süreçte Fenerbahçe tarihine geçecek büyük başarılar elde etti. Lig şampiyonluğu olsun, 30 yıldır kazanılmayan Türkiye Kupası’nı 2 kere kazandırması olsun ve özellikle de Avrupa’da Fenerbahçe’yi ilk dörtde sokması olsun büyük bir başarı örneğidir. Baktığınız zaman bu kadar büyük bir camiada müthiş işler yaptı, böylesine camialar insanı yıpratıyor tabii ki. Kaldı ki Aykut devam da edicekti, hazırlıklarını da yapmıştı, böyle bir ayrılış hepimizi süpriz oldu, hayal kırıklığı oldu. Bence bu sene Aykut’un ayrılması Fenerbahçe’ye zarar verecek. Yani Aykut’un Fenerbahçe ile devam etmesi daha hayırlı olurdu diye düşünüyorum, bence iyi olmadı.
Hakan Artış: Alex’in gitmesi iyi mi oldu kötü mü oldu?
Oğuz Çetin: Taraftarlar tarafından çok sevilen bir oyuncu idi, önemli bir duruşu vardı. Alex’in ayrılış zamanı üzücü oldu. Futbol artık daha dinamik oyuncularla oynandığı için Alex’i kademe kademe dışarda tutacağını söyledi yani bir anda dışarı atmayacaktı. Alex bunu hazmedemediği için karşılıklı bir gerilim oldu, yoksa Aykut hoca Alex oynarken takımını müthiş organize etti ve çok iyi işler elde etti. Ama bakıyoruz, Alex’in gidişi hepimizi üzdü ama öbür tarafta da Aykut hoca kafasındaki oyun anlayışını sahaya yansıttı.
Gizem Durmuş: İleride Fenerbahçe’de yeniden görev almak ister miydiniz?
Oğuz Çetin: Benim gibi biri, Fenerbahçe’de var olmuş, Fenerbahçe tarihinde yer alan biri her zaman teknik adam veya spor yöneticisi olarak içinde olmak ister.
Hakan Artış: Alex’in sonu da senin sonun gibi oldu. Acı ayrıldınız ikiniz de Fenerbahçe’den.
Oğuz Çetin: Bu konuya açıklık getirmek istiyorum. Alex’in her şeyine saygı duyuyorum ancak bizler, bu işi yapanlar camiamıza çok büyük saygı duyarız. Ayrılırken de camiamıza zarar gelsin istemeyiz. Bir yabancının elbette bizden farklı davranışları olabilir.
Hakan Artış: Sen de biliyorsun ki Fenerbahçe’nin hocası yok şu anda. Sportif menajeri olsan, transferler yapmaya kalksan, hoca tercihin yabancı hocadan yana mı olur yoksa Türk bir hoca mı tercih edersin? Aykut Kocaman’dan sonra tabii ki.
Oğuz Çetin: Buradaki asıl durum Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum ve Galatasaray’ın son 2 senede izlediği vizyon. Son 2 yılda şampiyon oldular. Ciddi bir başarı elde ettiler. Bu sene Fenerbahçe için olmazsa olmaz bir sene haline geldi. Seneye de şampiyon olurlarsa 4 yıldız alacaklar. Bu sene Fenerbahçe için çok önemli o yüzden. Bu sebeple takımı yapılandırırken o konumda karar verecek kişi olsam mutlaka ve mutlaka yıpranmamış isimleri seçerdim. Takıma faydalı olabilecek isimleri düşünürdüm. Ersun hocaya ve Mustafa hocaya haksızlık yapmamak şartıyla tabii ki. Onlar çok önemli ve çok değerli hocalar. Benim tercihim çok önemli bir yabancı hocayla beraber olmaktan yana olurdu.
Hakan Artış: Maçlara çıkarken herhangi bir uğurun var mıydı?
Oğuz Çetin: Ben futbolcuyken hep sağ ayağımla çıkardım. Dua ederdim.
Gizem Durmuş: Geçen sezonun en beğendiğiniz futbol takımı hangisiydi?
Oğuz Çetin: Galatasaray ve Fenerbahçe öndeydi tabii ki. Fenerbahçe’nin elde ettiği başarı ilk 4’e girmesi açısından önemliydi. O yüzden Fenerbahçe diyorum.
Hakan Artış: En unutamadığın golün?
Oğuz Çetin: Bir çok gol var ama anlam bakımından özellikle 95-96 sezonu Trabzon maçını unutamıyorum. Aykut’la beraber birer gol atıp yendiğimiz ve şampiyonluğa ulaştığımız sezondaki gollerim unutulmazlar arasında.
Gizem Durmuş: En unutamadığın maç hangisi?
Oğuz Çetin: Bir çok maç var aslında. Çok kritik anlarda önemli maçlara çıktık. Yurt dışında başarısız olduktan sonra Galatasaray’ı Ali Sami Yen’de 1-0 yendiğimiz maç var. Milli maçlardan konuşacak olursak İsviçre’yi, İsviçre’de yenip, İngiltere’ye Avrupa Şampiyonası’na gittiğimiz maç var. Hasta olmama rağmen sahaya çıkıp kendi sahamızda Trabzon’u benim attığım golle 1-0 yendiğimiz maç var.
Hakan Artış: En iyi antrenör kim sana göre? Hayatında iz bırakmış veya takdir ettiğin aynı zamanda?
Oğuz Çetin: Maç açısından, antrenörlük hayatımda en önemli maçlar 2008 Avrupa Şampiyonası’nda yaşandı. İsviçre maçı, Çekoslovakya ve Hırvatistan maçları gibi. Futbolcuyken benim üzerimde en çok iz bırakan antrenör ise Carlos Alberto Parreira. Muhteşem bir kişilik, muhteşem bir antrenör. Ancak, Türkiye’deyiz ve Türkiye’de hocalığımı yapan ve aynı zamanda beraber de çalıştığımız Fatih Hoca’yı asla göz ardı edemem. Bu konudaki enlerden biridir o da.
Gizem Durmuş: En beğendiğin sporcu kim?
Oğuz Çetin: Günümüz futbolunda artık örnek futbolcuları öne çıkarmamız gerekiyor. Bence bugün Türk futbolunun zirvesinde Selçuk İnan hem yaşantısıyla hem de karakteriyle öne çıkar.
Hakan Artış: Seni sahada kızdıran şey nedir?
Oğuz Çetin: Futbolcuyken sahada olduğun için müdahale edebilirsin bir çok şeye. Eksik giden bir şeyi tamamlama şansın var, direkt olarak etki etme şansın var. O dönemlerde performansı düşük oyuncular da takım organizasyonu da benden geçerdi. Onların motivasyonunu yükseltmek için elimden geleni yapardım. Ama antrenörlük çok farklı. Sahaya çıkana kadar etkilisin sonra dışarıda kalıyorsun. Basit şeylerin yapılmaması yada oyuncuların en basit şeylerde hata yapmaları beni çıldırtabilir.
Hakan Artış: Tanju Çolak senin için “Bana 10 numaralı formayı vermedi, pasları Aykut’a attı bana atmadı” demişti. Bu konuda neler söylemek istersin?
Oğuz Çetin: Bunları izledikçe, okudukça gülüyorum. Bunlar çok eski şeyler, artık bu yaşlarda kişileri onore edebilmek lazım. Bunların iyi yönlerini ortaya koyabilmek lazım. Yoksa Tanju ile oynadığımız o kısa dönemde ben ona bir sezonda 22 direkt gol pası vermişim, gol atmış. Benim 8 yıllık Fenerbahçe’deki futbol hayatım içerisinde 6 tane gol kralı çıkmış, bunun bir tanesi Tanju. Bunlar artık yakışmıyor, boş konuşmalar oluyor. Tanju’yla olan dönemi ben artık hatırlamıyorum bile... Tanju denildiği zaman ben şunu hatırlamak istiyorum; bu yönünü değil de, Türk futboluna verdiği büyük hizmetleri düşünmek istiyorum. Çok önemli bir golcüydü; ama ben isterim ki çok önemli bir sporcu da olsun, spor adamı da olsun. Bu tarz konuşmalarla bu yaşta bize yakışmıyor ama söylenen şeylerin de hiçbirinin doğru olmadığını söyleyeyim size. Benim olduğum yerde dürüstlük vardır, iş ahlakı vardır ve bundan da bütün takım arkadaşlarım fazlasıyla yararlanmıştır. Tanju’da onlardan biriydi...
Gizem Durmuş: Bir çok futbolcu Alman altyapısından yetişiyor futbolcular, biz neden kaliteli futbolcular yetiştiremiyoruz, yapılan yanlış nedir size göre?
Oğuz Çetin: Ben 9 yaşında Almanya’ya giden, 15 yaşında okumak için Türkiye’ye dönen, Almanya’da bulunduğu bu 6 yıl boyuncada Alman Altyapısını alan, o kültürü benimseyen, disiplini alan ve bunu hayatında uygulayan bir kişiyim. Dolayısıyla benim onlardan çok farkım yok. Bugün Almanya’da yetişip Türkiye’ye gelen ve Milli Takımlarımıza gelen oyunculardan çok bir farkım yok. Bu tamamen Türk futbol kültürüyle ilgili bir konu; çünkü bizim Türk futbol kültürümüz populist bir kültür. Günlük yaşantıyla ilgili, sonuçlarla ilgili, hep bugün başarılı olmanız lazım. Hep tüketimle ilgili... Böyle olunca hamlelerinizi yapamıyorsunuz. Planlamaları 3 senelik 5 senelik yapamıyorsunuz. Bir antrenör bir kulübe gittiği zaman o sezon başarılı olmak mecburiyeti ortaya konuyor. Böyle bir durumda antrenör nasıl altyapılara dönecek, ordan bir oyuncu alıp ona mevkii verecek oynatacak? Artık Türk futbolunda yabancı sayısının bu derece fazla olmasından dolayı bu genç oyuncular takımlarda nasıl mevkii bulacak ve oynayacak? Dolayısıyla altyapılara fazla önem verilmiyor. Her takımın altyapısı var ama var, o kadar. Bir plan dahilinde uygulamaya geçilmediği sürece hep hazır oyuncular alınacak, Türk oyuncuların yetenekli Türk oyuncu havuzu her geçen gün daralacak ve gözümüz hep dışarlarda olacak. Ya yabancı oyuncu getireceğiz yada Almanya’da Fransa’da Hollanda’da yetişen Türk gençlerini alıp Süper Lig’e, PTT 1.Ligi’ne getireceğiz. Buna spesifik bir örnekte PTT 1.Ligi’nden vereyim; çok önemli Türkiye’de, dünyanın hiçbir yerinde olmadığı şekilde lig başlarken inan bir takımı ayırırsın ayırmazsın, 18 takımın hepsi şampiyonluğa oynar. Böyle bir ortamda hiçbir şekilde 2 yıllık plan yapamıyorsun, 3 yıllık plan yapamıyorsun... Dolayısıyla günlük başarının peşinden koşmaktan dolayı bizim altyapılarımızda gençlerin ciddi anlamda yetişmesi ve onlara üst yapılarda alan açılması mümkün değil. Dolayısyla tek tük çıkacak bir Arda çıkacak, 5-6 senedir Arda Arda dedik. Şimdi Salih Uçan geliyor, şimdi onu tutunup onu bir yerlere getirmeye çalışacağız. Dolayısıyla Türkiye bu sorunla bu kısır döngüyle böyle devam edecek.