PTT 1. Lig'in gedikli tiplemeleri
PTT 1. Lig takımları yıllardır bir kısır döngünün içinde. Senelerdir aynı isimler, aynı hocalar ve aynı tipte oyuncularla başarı kovalanıyor ve bir açıdan bakarsak, aslında komik işler dönüyor.
Türkiye'de futbolun en üst düzeyi olan Süper Lig, doğal olarak futbolsever çoğunluğun izlediği lig. Ancak önceden beri 1. Lig'deki mücadelenin Süper Lig'e oranla daha dikkat çekici olduğu söylenir durur. Bir yerde bu görüşe hak vermek gerek. Kimse 1. Lig'de kalıcı olmak istemez. Her takım Süper Lig'e çıkmak ister.
Yıllardır kıran kırana bir mücadelenin yaşandığı pek çok takımın yer aldığı 1. Lig'de bazı tipler ise hiç değişmiyor. Fitbol dergisi de bu ay bu konuya eğildi ve sürekli adları değişen ama özellikleri hiç değişmeyen PTT 1. Lig'deki belirgin tipleri ele aldı.
İşte Fitbol degisinin Ocak sayısında yer alan "Afrikalı Rüzgârın Oğlu’ndan, Instagramcı Modifiye Hastası’na kadar PTT 1. Lig’in gedikli tiplemeleri" yazısı:
PTT 1. Lig takımları yıllardır bir kısır döngünün içinde. Senelerdir aynı isimler, aynı hocalar ve aynı tipte oyuncularla başarı kovalanıyor ve bir açıdan bakarsak, aslında komik işler dönüyor. O kadar tipik ve o kadar klişe kadrolar kuruluyor ki, ‘Yahu bu bizim Çemişgezekspor’ demekten kendinizi alamıyorsunuz bir yerde…
Yılların “eskittiği” derbeder ve bunalımlı kaleci abi: Takriben 35 yaşlarında, kariyerinde Süper Lig görmüş, başından bir sürü tuhaf hadise geçmiş, hafif buhranlı bir abimizdir bu. Ara sıra saçma sapan goller yer, çünkü refleksleri artık ona ihanet eder hale gelmiştir… Ancak “kalecinin yalnızlığı”nı oynamayı sürdürür. Zaman zaman çok aşırı tepkiler verip kavgalara karıştığı bakidir.
Sağ kanadın değişmez ismi sakallı bek: Gerçi artık herkes sakallı ama olsun, bunun sakalı hemen kendini belli eder. Bu arkadaş, muhtemelen takımın en çok koşan ama en kazma ismidir. Her hücumda ileriye çıkmaya bayılır, hırsıyla taraftarın gözüne girmek ister ancak yaptığı ortalar altı pas yerine şehrin turistik bölgelerine gittiği için taraftarın en gıcık olduğu adamların başındadır.
Genç, titrek ve güvensiz yerli stoper: Bundan da her takımda bir tane bulunur. Büyük takımda yetişmiş ancak forma bulacak kadar güven vermemiş ve gönderilmiştir. Uzun boyludur, sırım gibi delikanlıdır ancak taraftarın yüreğini sıkça ağzına getirir. Çünkü yüksek toplarda çok etkili olmasına rağmen topla ilişkisi bomba-karakol boyutundadır. Bireysel hata ve son moda saç tıraşı olmazsa olmazıdır.
Kontrolsüz güç sahibi tecrübeli stoper: Yaşı 30 ve üzerinde olup, ten rengi ve milliyeti önemsizdir. Onu tanımlamak için tek bir kelime yeter: Ayarsız. İri kıyım fiziğinin altında çok ince bir ruha sahip olsa da, zaman zaman insaniyet namını aşan faullerle rakiplerini sedyeye göndermesiyle bilinir. İleri çıkıp kafa golleri atmak, hakeme itiraz faslında başrolde olmak ve beklenmedik basit hatalar yapmak huyudur.
Orta sahadan bozma klas ama şişman sol bek: Bir PTT 1. Lig klasiği. Eskiden orta alanda oynayan klas sol ayak, artık ciğerleri tükettiği için sol beke çekilmiştir. Ekmeğini birkaç sezon da buradan çıkarması bekleniyordur. Genel manada fiziksel açıdan çok yetersiz, kilolu ve yavaştır ancak hücumda topla buluştuğu ender anlarda topu her daim doğru yere gönderir. En büyük düşmanları az sonra işleyeceğimiz Afrika’nın kara boğalarıdır, peşlerinden koşturdukları bir günde jübile kararı verirler.
Takımın lideri ve ağır abi: Sahaya bir tek rüzgarda uçuşan pardösüsü eksik bir şekilde çıkar. Derbeder kaleci ile birlikte takımın muhakkak en yaşlı adamıdır. Sahada mutlak bir ağırlığı vardır. Kavgaları ayırır, sinirlerine hakimdir ancak sabır taşı çatladığında en büyük mevzuyu da o yapacaktır. Hakemle arası asla iyi değildir, kendinden yaşça küçük hakemlere saygı göstermez, bilakis saygı bekler. Oyununun en karakteristik özelliği, senelerdir bıkmak usanmak bilmeden kaleye attığı ve asla hedefi bulmayan şutlardır.
Çok şey beklenen genç yetenek: Takımın pırlantası, şehrin gözbebeği, kızların rüyası efendi çocuk. Mevzuyla işi olmaz, topuna bakar ve hedefleri büyüktür. Şehrin ileri gelenlerine takımca yapılan ziyaretlerde büyük muhabbetle karşılanır, mahcup biçimde teşekkür eder. Bu takımda bir yere gelmesi en muhtemel adam budur, buna göre sahada özellikle ağır abi tarafından kollanır, ona yanlış yapan taç çizgisi kenarında çift dalınarak cezalandırılır. Ümit Milli Takım’a giderse takımca sevinilir, topluca siparişler verilir.
Instagramcı modifiyeci orta saha: Takımın illallah getirten ismidir. Çok yetenekli olmasına rağmen aklı fikri futbol dışında her şeye çalışır. Daha 25 yaşına gelmemiştir ama kafasında emeklilik planları yapmaya başlamıştır bile. Bir AVM gurusu ve Instagram fenomenidir. İçtiği kahvenin ve “üstüz kaslı” pozlarının alıcısı çoktur. Hızlı arabalara ve güneş gözlüklerine bayılır. ‘Haberim yokmuş gibi çek panpa’ pozlarıyla her gün sanal alemde boy gösterir. Tribünlerin ‘oyna artık be kardeşim!’ diye isyan edeceği ilk isimdir. Büyük potansiyelini sahada değil, ‘galerici’ ağabeyleriyle gezerek çarçur eder.
Afrika’nın kara boğası, rüzgarın oğlu deli oğlan: Afrika’nın el değmemiş topraklarından getirilen bu kanat oyuncusu, takımı rezil de eder, vezir de. Durumu çok kritiktir, yöneticiler ve teknik heyet üzerine gitmek istemez çünkü disiplinsiz olmasına rağmen bir o kadar da önemlidir. Sezon başına 3 kadro dışı bırakılma ortalamasıyla oynar. Sabırları zorlar, transfer ister, para ister, büyük takıma gitmek ister. Altyapısı sağlam değildir, kolay sakatlanır ve kart görür. Ancak soğuk deplasmanlarda yanan kor bir ateştir. Senede en az 2 sol beki emekli eder. Onun hakkında bir yerel kanalda mutlaka ama mutlaka ‘kafayı kullansa İtalya’da oynar’ yorumu yapılacaktır. Şehirle arası çok iyidir, esnaf tarafından saçma sapan şakalara maruz kalsa da cool davranır.
Büyük takımdan kiralık nargileci yıldız: Instagramcı modifiyeci orta sahanın tuzağına düşürdüğü genç bir oyuncudur. Şehrin bütün AVM’lerinde iz bırakmıştır. Pişsin diye gönderildiği PTT 1. Lig takımında dibi tutar, hatta yanar. Nargile kafelerin değişilmez ismidir. Çok yetenekli olmasıyla fazlaca övünür ama sahaya bir şey koyamaz ve bütün sezonu ‘oyna b’olum’ sesleri arasında geçirir. Tribünleri hiç sallamaz, asidir, egosu büyüktür ve hedefi asla dönemeyeceği İstanbul’dur. Muhtemelen ertesi sezon daha kötü bir takıma kiralanır.
İri kıyım, korkutucu ama biraz kazma santrfor: Bu artık bir PTT 1. Lig klasiği. Afrika’nın bağrından kopup gelen rüzgarın oğlu ile birlikte takımın gol yükünü çeker. Muhtemelen şehrin en sevilen insanıdır. Deli oğlanın aksine “cool yapmaz”, vatandaşların ilgisine cevap verir ve sempati yaratır. Sahada tam bir kara boğadır. Rakiplerini ezerek attığı gollerle tribünleri ayağa kaldırır ancak zaman zaman da olmayacak golleri kaçırır. Morali bozulduğu zaman Ağır Abi tarafından motive edilir. Gol krallığının üst basamaklarında yer alır ve takımı hedefe götürmek için tüm gücüyle çabalar.
Biraz mübalağa, biraz mizah… İşte tipik bir PTT 1. Lig takımının profili… Senelerdir izlediğim bu ilginç ligde hemen her takım bu tip oyunculardan kurulur ve bu çark böyle dönmeye devam eder durur.