ROPÖRTAJ

Rıdvan Barcelona'ya göz dikti!

Rıdvan Dilmen'le bugüne kadar çok söyleşi yapıldı ama böylesine rastlanmadı. Dilmen öyle sözler söyledi, öyle anılar anlattı ki..

Rıdvan Barcelona'ya göz dikti!

Star Gazetesi'nden İnci Dönbaş'a konuşan Rıdvan Dilmen, antrenörlük konusunda 'Yapmayı düşünüyorum ama zamanı bilmiyorum' diyor. 'Fenerbahçe için yeterli misiniz?' sorusuna ise 'Barcelona için bile yeterliyim' yanıtını veriyor.

10 yaşında Nazilli Belediyespor Altyapısı'nda futbola başlayan Dilmen, uzun yıllar futbol oynadı, ardından antrenörlük yaptı, şimdi ise ekranların en sevilen futbol yorumcusu. Bir sezonda 90'ın üzerinde maç yorumluyor, haftada en az 25 maç izliyor. Bunların arasında ikinci lig ve paf maçları bile var. Üstelik hiçbirinden sıkılmadığını anlatıyor: 'Beşiktaş-Liverpool maçında Liverpool'un out atışlarındaki pozisyonları gördüm ve 'Aaa ben antrenörlüğü yanlış yapmışım' diyebildim. Her maçın bana farklı bir katkısı var' diyor.

Son günlerde adı Hakan Şükür'ün televizyonda yorumcu olmak için 'Rıdvan Dilmen kadar para isterim' demesiyle gündeme gelen Rıdvan Dilmen, A.R.O.G.'daki rolünden Hakan Şükür ve Sergen Yalçın ile ilgili düşüncelerine hatta gelecekteki planlarına kadar her şeyi anlattı. 'Gol olur'un hikayesiyle başlayalım...

CEM YILMAZ'LA KULİSTE TANIŞTIK

'Gol olur' nasıl ortaya çıktı?

Evimde de statta da maç izlerken yorum yaparım. Futbolculuğumda santrayı Aykut Kocaman ile birlikte yapardık. Gol yiyince 'Hiç merak etme, beş dakika sonra gol atarız' diyordum, hislerim fena değildir. Lig TV'de yorumculuğa başladım ve maç sırasında yorum yapıyordum. Lig TV'de 'Gol olur' deyince ve dört beş kez gol olunca ortaya çıktı. Sonra bıraktım ama başka yorumcular her hücumda gol olur demeye başladı. David Beckham ile oynadığım reklam filminde de 'Gol olur' deyince kaldı...

Sonra A.R.O.G.'da oynadınız.

Cem Yılmaz bir gün beni aradı, 'Sana küçük sahne vermek istiyorum filmimde' dedi. 'Abuk subuk değil, değil mi?' diye sordum. Sadece 'Gol olur' diyeceksin dedi ve ben de kabul ettim.

Cem Yılmaz ile ne zamandır tanışıyorsunuz?

Beş-altı yıl önce oyunlarına gitmiştim, sonra kulisine davet etti ve dostluğumuz sürdü.

Cem Yılmaz hayranısınız...

Çok gülüyorum ona. 'Ahmet' diyor gülüyorsun. Zaman zaman da katkılarım olmuştur.

NEDEN ÇIPLAK OYNAMADIM?

Nasıl katkı?

Yok anlatamayacağım, ayıp ama... Onu da yıllarca kullandı ve çok hoşuna gitti.

Cem Yılmaz bir röportajında 'Rıdvan Dilmen'i çıplak oynatamadım' demiş.

Filmde o taş devri kostümü bana biraz garip geldi. Dedim ki 'Cem bunu bana giydirme Allah aşkına!' Bana 'Sakal bırak' dese, bırakırdım ama o kostümü kendime yakıştıramadım. Kostümcüler, giyeceğim kostümün yırtık bölümlerini yamadılar.

Ne kadar sürdü çekimler?

Kısa sürdü ama ben dört-beş saat kaldım. Yemek yedik, sohbet ettik.

Geçen haftalarda Cem Yılmaz programınıza konuk olmuştu, siz de fena değildiniz, pek çok esprinin pasını verdiniz.

Onun yüzde biri olamam. O el hareketlerini görmediniz, çok komikti. 'Ekrandan idare edin' filan deyince ben koptum. Çok iyi ve pozitif bir adam.

Sinema filminde oynar mısınız?

Çok reklam teklifi geliyor ama hepsini kabul etmiyorum. Filmde oynayamam, rezil olurum. Doğal olamam, berbat ederim o filmi. İlginçtir, ekranda çok heyecanlanan bir insan değilim ama birkaç dizide birer dakikalık rol verdi sanatçı arkadaşlar ama o bir dakikayı sekiz saatte zor çektik.

Sırtımda formam var ve hiç çıkarmayacağım

Her iyi futbolcudan iyi teknik direktör olmaz deniliyor.

Bu yalandır.

Peki ya Gulit?

Gulit çok iyi bir futbolcu değildi (gülüyor). Tabii ki her iyi futbolcudan iyi antrenör olmayabilir ama hiç futbol oynamayana göre yüzde 99.9 daha avantajlıdır.

Her iyi futbolcudan iyi yorumcu olur mu?

Onun bir şartı var. Yüzde 100 antrenörlük yapmalılar, sırrı orada. Aksi halde teşhis koyabilirsiniz ama tedavi edemezsiniz.

ÇAKAR ÜÇ AY DURDU

Yorumcuların hep ahkam kestiği söyleniyor, itici bulunuyor. Siz de yorumcusunuz, ne diyorsunuz?

Bulunduğum kanal böyle bir şeye müsaade de etmez. Mesela Ahmet Çakar'ı çok severim, hayat dolu bir adamdır, birlikte çalıştık ve üç ay sonra 'Aaaa ben burada yapamayacağım, kavga yok, gürültü yok ben gidiyorum' dedi. Kavgalı gürültülü programlar artık geç saatlerde yayınlanıyor.

Sırtınızda bir forma var mı?

Çıkarmam ki onu zaten.

BAŞKAN BİLE BENİ ARADI

Yorumlarınıza tepki geliyor mu?

Geliyor tabii. Mesela Galatasaray Fenerbahçe'yi 1-0 yenmişti, ben de 'Galatasaray tarihi farkı kaçırdı' dedim. Başkan aradı 'Niye böyle söylüyorsun?' dedi. Yalan mı söyleyeyim? Mesela Tolunay Kafkas... Çok düzgün bir adam, kendisiyle bayramlarda filan konuşurduk. Onu Galatasaray maçından sonra eleştirdim, üç gün sonra İnönü Stadı'nda gördüm, bana zoraki selam verdi.

Arayıp teşekkür eden var mı?

Beşiktaşlı Gökhan Zan için bir eleştiride bulunmuştum, aradı teşekkür etti. 'Bundan antrenör olmaz' demek antrenöre hakarettir ama 'Galatasaray'ın fizik gücü yetersiz' dediğinizde antrenöre en büyük hakarettir, onu o antrenör anlar.

Siz futbolcuyken eleştirilerden etkilenir miydiniz?

İyi oynadığın maçtan sonra sabah 07.00'de gazete alırsın, maçı kaybettiğinde gazete filan okumazsın!

Güntekin gece saat 03.40'ta mesaj atıyor

Güntekin Onay ile yıllardır program yapıyorsunuz. İyi anlaşıyor musunuz?

Güntekin çok dolu bir kişi. Ondan çok şey öğreniyorum. Çok dikkatlidir, gece bana saat 03.40'ta mesaj atar, işle ilgili. Hayatımda gördüğüm en ilginç adam aynı zamanda.

Nasıl yani?

Çok profesyonel. Örneğin yayının başlamasına 10 saniye var, başka bir adam var orada. Ben öyle olamam. Yayından önce çok sinirli ve gergin olsam yayında mutlaka yansıtırım ama bu adam deli. Çıldırıyor, birileriyle kavga ediyor ama yayın başlıyor her şey düzelmiş gibi. Reklam aralarında yine başlıyor. Beni birkaç kere kontrpiyede bıraktı.

Ne yaptı?

Rizespor bir takımla oynuyor, görüntü kötü. Bana 'Hocam gel şu yayıncı kuruluşa bir şey söyleyelim, böyle görüntü olur mu' dedi. Ben de 'Doğru söylüyorsun' dedim. Yayına döndük, 'Güntekin böyle bir görüntü olur mu?' diye sordum. 'Ya ne yapsınlar, zor şartlarda' diyerek beni bir sattı orada. Bir gün programda reklama girdik, yönetmen 'Bir saniye bile vaktimiz yok, döndüğümüzde hemen veda edin', Güntekin'e de 'Soru falan sorma' dedi. Ben de mikrofonu çıkardım, o sırada yere düştü. Güntekin bana dönüp 'Alex ile ilgili ne diyorsun?' diye sormaz mı? Mikrofonu işaret ettim, o lafı uzattı, o konuşurken ben yerde mikrofonu bulup taktım (gülüyor).

Sergen ve Hakan ile olmak istemiyorum nedeni ise kimlik

Sergen Yalçın ile programa çıksanız sandalyeniz bir adım geride. Bir sorun mu var aranızda?

Kesinlikle yok. Birlikte üç kez çıktık programa, Hakan Ünsal da Sergen de pırlanta gibi. Orada bulunmak istemeyişimin nedeni kimlik... Biri Beşiktaşlı diğeri Galatasaraylı, ben oraya oturduğumda Fenerli kimliğimle oturmuş olurum. Biri Fener'e sallasa, dayanamam orada. Örneğin 90 Dakika formatında olmak istemem. Hıncal Abi bir şeyler söyleyecek, biz dayanamayız orada. Mesela ben Fenerbahçe'nin maçlarını odamda Fenerbahçeliler dışında kimseyle izlemem ya da yalnız izlerim. Çünkü çok heyecanlanıyorum.

Televizyonda 100'ün üzerinde futbol yorumcusu var ama hep üç büyüklerden biri şampiyon oluyor. Saatler süren tartışmaların kime, ne faydası var?

Ben izleyiciye katkı sağladığını düşünüyorum. Erman Toroğlu ile Ahmet Çakar Türkiye'de önemli bir hizmet vermiş, hakemliğe saygınlık getirmiştir.

Siz hangi yorumcuları beğeniyorsunuz?

Ömer Üründül, futbolu bilen bir adamdır, dinlerim. Bilgin Gökberk hayata başka bakar, onu da beğenirim.

Kazancınız beş milyon mu diye sorana brüt dedim

Hakan Şükür, 'Rıdvan ne kadar alıyorsa ben de o kadar istiyorum' demiş.

Dememiştir.

Nereden biliyorsunuz?

Tahmin ediyorum.

Ya demişse?

Demişse, ayıp etmiştir.

Konuştunuz mu kendisiyle?

Hayır konuşmadım. NTV'de konu oldu, NTV ile de konuşmuş ve böyle bir şey söylememiş. Beni TRT istese, ki çok istedi ve İbrahim Şahin ile birebir görüştük, 'Hakan Şükür ne alıyor?' diye sormam, kendime yakıştıramam zaten. Bana ne?

Para açısından niye sizi örnek gösterdi ki?

Ama dememiştir diyorum. Hiçbir sporcu bunu söylemez. Kimsenin ne aldığı beni ilgilendirmez. Ben üç alıyorsam, Hakan altı alsın. Allah daha çok versin, bana ne.

Bir anda aldığınız para herkes tarafından konuşulur oldu, rahatsız olmadınız mı?

Oldum tabii, kime ne ya, millet ne alırsa alsın. Hatta gırgıra da vurdum, bir gazeteci '5 milyon YTL alıyormuşsunuz' dedi ben de 'Brüt alıyorum!' dedim.

Hakan Şükür'ü izlediniz mi?

İzleyemedim, aynı saatte bizim program da var. Başarılı olur o da. Sonuçta futboldan geliyor.

Hakan Şükür'ün anılarını anlatması, ara ara kendinin ne kadar iyi futbolcu olduğunu anlatması izleyenler tarafından eleştiriliyor.

Onu atlatır. Oyunculuk çok farklı bir şey. Futbol hayatınız bittiğinde eşekten düşmüş gibi oluyorsunuz. Ne kadar paranız olursa olsun... Hakan, Türkiye'nin en büyük oyuncusu, son 20 yıldır gündemde. Bir anda kendini boşlukta hissetti. Hakan bence mutlu değil. Ben de mutlu değildim, futbol oynamak istiyordum. Ama bu süreç geçici. Dil öğrenmeye Londra'ya gidiyorum

Fenerbahçe'nin başında beş hafta kalmıştınız. Türkiye'de bir de başarısız olunca 'Hemen gitsin' deniliyor.

Benim hiç gitsin denilmedi. Ama genelde öyle.

Siz de yorumlarınızda 'Aragones gitsin' diyorsunuz.

Takımın geleceğini düşündüğüm için söylüyorum. Şunu görüyorum Fenerbahçe'nin bu ekonomik şartlarla çok daha başarılı olması lazım. Rakiplerin başarısızlığı nedeniyle tekrar yükseldi.

Aragones ise 'Mayıs'ta görüşelim' diyor.

Fenerbahçe'de şampiyonluğa oynamanız için çok iyi ya da çok kötü antrenör olmanıza gerek yok. O forma zaten ilk üçe girer. Aragones'in Fenerbahçe'ye uygun bir antrenör olduğunu düşünmüyorum. Zico çok yumuşak bir adamdı ama şimdi takımda her şey siyahla beyaz kadar zıt birbiriyle. Aragones fazla sert.

BAŞKANLAR KOLTUK BIRAKMAZ

Takımlarda birçok transferi kulüp yapıyor, sonra teknik direktör başarısız oldu deniliyor. Bu ne demek?

Kulüplerin politikaları çok önemli. Örneğin Fenerbahçe Kulübü, genelde transferi kendisi yapıyor. Bence doğru değil ama onlar buna inanıyor, saygı duymak lazım. Dünyada artık futbol direktörlüğünün olması lazım. Bayern Münih, Barcelona, Real Madrid eski ve aklı başında futbolcuları alıp birlikte koordine ediyorlar. Ama Türkiye'de yöneticiler her şeyi daha iyi bildikleri için bu sıkıntılar oluyor.

Antrenörlüğü düşünüyor musunuz bu şartlar altında?

Düşünüyorum ama ne zaman bilmiyorum.

Teklif var mı?

Çoook.

Neden kabul etmiyorsunuz?

Kısa süreli olduğu için. Şu anda mutluyum yaptığım işten. Eskiden futbolda fazla para yoktu. 15-20 yıl önceye dönersek, kulüp başkanları kendi cebinden ödemek zorunda kalıyorlardı. Dolayısıyla yılda üç kez kongre olur, başkanlar değişirdi. Ama futbola rant gelince, medya da çoğalınca... Zengin iş adamlarının parayla işleri var, bu ranttan faydalanıyorlar demiyorum. Kimse öyle düşünmesin ama medya, hava, farklı şeyler kongre sayısını azalttı. İlhan Cavcav'ı yıllardır tanırız, Cemal Aydın'ı tanırız, Aziz Yıldırım kaç yıl oldu, Adnan Polat gitmiş geri gelmiş, Yıldırım Demirören yıllardır var. Bu başka bir hastalık onlar için, koltuk başka bir şey. Dolayısıyla başarısızlıkta ihale başkana, teknik direktöre ve futbolculara kalır. En kolayı nedir? Antrenörü göndermek. Kendileri gitmezler, orayı bırakmak istemezler. Duyarsınız hep, kulüp başkanları tehdit eder 'Bırakacağım bu kongrede' der. Kimsenin kimseyi bıraktığı yok ya. Haluk Ulusoy, yıllarca futbol federasyon başkanlığı yapmış ama hala istiyor. Hayatta başka bir şey de var ama onlar öyle düşünmüyor. Bu durum değişmez. Medya patronları 'Bana ne futboldan' deseler, Türkiye'de futbol kalmaz. Bir tane başkan bulamazsınız.

BÜYÜK EKSİKLİK DUYUYORUM

Kendimi Barcelona için bile yeterli görüyorum

Kendinizi antrenör olarak Fenerbahçe için yeterli görüyor musunuz?

Barcelona için bile yeterli görüyorum. Ama tek sorunum var yabancı dil. Büyük eksiklik.

Ama aşılamayacak bir sorun değil.

Çalışmalarına başladım. Ders alacağım ve altı-yedi ay Londra'ya gideceğim. Yakın bir zamanda gitmeyi düşünüyorum.

Aykut bana 'Yer değişelim' diyor

Sizin yorumlarınızı dinlediğimde, Rıdvan Dilmen üç büyüklerden hangisinin başına gelirse gelsin o takımı lig şampiyonu yapar, UEFA Kupası'nı alır, Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olur diye düşünüyorum. Neden antrenörlük yapmıyorsunuz?

En çok istediğim şey futbol oynamak... Ama geri dönüş yok. İkincisi antrenörlük, üçüncüsü yorumculuk. Antrenörlük deneyimim oldu, beş takımda çalıştım, dördünde başarılıydım. Fakat Türkiye'de mevcut şartlarla ve hedef olmadığı zaman maceraya atılmak istemiyorum. Kaliteli bir kadroyla başarılı olursunuz. Diyelim ki Gaziantepspor antrenörüsün, ligi 45 puanla kapatacaksa, bizim gücümüzle 52 kapatır. Ne kadar değerli antrenör olursanız olun, Anadolu kulüplerini şampiyon yapma şansınız yok. Belli şartlardan sonra duruyorsunuz, haksız rekabet, kulübün ekonomik durumu... Mesela Aykut Kocaman 'Hemen yer değişelim' diyor. Bunalmışlar artık. Oysa Aykut başarılı bir arkadaşımız. Bana 'Aman bulaşma' diyor.

Oğlum Erdi çok yetenekli ama futbolcu olmadı

Oğlunuz Erdi ne yapıyor?

21 yaşında ve üniversitede görsel iletişim okuyor.

Futbola ilgisi yok muydu?

Acayip yetenekli, futbolcu olurdu.

Neden olmadı?

Zico'nun televizyonda bir röportajını izlemiştim; oğlu çok yetenekliymiş ama 'Babamı geçemem gibi çocuklarımızda bir şey var' dedi ve onun bu söylediği bana mantıklı geldi. Erdi, alt yapılarda oynadı ama futbolcu olmayı istemedi. Ama çok iyi bir taraftar, Fenerbahçe'nin tüm maçlarına gider.

Bir de kızınız var...

Dokuz yaşında Eda.

Oğlunuzun adını verdiğiniz Erdi ile görüşüyor musunuz?

Görüşüyoruz. O yıllarda bebeğin cinsiyeti belli olmuyordu. Antrenmandayım, stat görevlisi 'Hanımın doğum yapmak üzereymiş' dedi. Erdi bana 'Git, oğlunu kucakla' dedi. Ben de 'Oğlum olursa Erdi koyacağım' dedim. Abdülkerim deseydi koymazdım (kahkaha atıyor). Abdülkerim'i çok severim.

Yorumlar