Şike vicdanlarda kapanmadı
Şike vicdanlarda kapanmadı
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören geçen gün bir televizyon kanalında Türk futbolu ile ilgili açıklamalarda bulunarak kendisine yöneltilen şike konusunda ki soruya verdiği cevap manidardır.
Türk Futbolunu derinden sarsan 3 Temmuz süreci ile başlayan asrın şike davasında UEFA, CAS ve Türk yargısının verdiği hukuki kararlar ortada iken bu hususta kendisine yöneltilen soruya "Şikeye inanıyor musunuz?" demek Türkiye'nin kimyasını bozan Ergenekon yapılanmasına inanıyor musunuz demek gibidir.
Demirören'in TFF Başkanlığı için sarf ettiği "....dönemin şartlarına göre benim başkan olmam gerekiyordu" sözlerine açıklık getirilmeli.
Şimdi buradan soruyorum neden o dönem sizin başkan olmanız gerekiyordu? Fenerbahçe açısından kayırıcı bir durum mu söz konusuydu? Bağımsız adaylar dururken siyasetin yönlendirmesiyle Beşiktaş başkanı olduğunuz dönemde kulübünüzün yönetici ve teknik adamlarının adı şike davası ile anılırken sizin TFF başkanı olmanız spor etiğine uygun mudur? Bu konuda zaman geçirilmeksizin spor kamuoyuna detaylı açıklama yapılması lazım.
Ayrıca TFF Başkanı Demirören'in söyleşi esnasında "Bugünün Türkiye'sinde şike davasının gerçek olduğuna inanıyor musunuz? Bizim ağzımızdan çıkan lafın dönüşü olmaz. 3 Temmuz süreci artık kapanmıştır. Olan oldu bitti. Bu konuyu kapatmak en iyisi. O süreç artık son buldu. Türk futbolunda cacık bile yapıldı. O dönem de artık bitti. Şike sürecinde UEFA'nın kişilerle ilgili davaları devam ediyor. Kulüplerle ilgili konu kapanmıştır." demek bana göre çaresizliğin biçare kalınmışlığın kötü bir örneğidir.
Türk futbolunda kara sayfa açılmasının müsebbipleri aklanmadan "şike konusu kapanmıştır" demenin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur.
Türkiye'de siyaseti alt-üst edip dizayn etmeye çalışan Ergenekon yapılanması nasıl yok sayılamıyorsa Türk Futbolunun üzerine kara bir leke olarak düşen asrın şike davası da yok sayılamaz. Türk futbolunun kimyasını bozan böylesine önemli bir meseleye "şike konusu bizim için bitmiştir" demek anlamsızdır.
Türk futbolunun üzerindeki kara bulutlar üflemeyle dağılmaz
Spor kamuoyu Demirören ailesinin verdiği sözlerin ehemmiyetine değil bağımsız bir yönetim gösterebildiğine bakar.
Nitekim Trabzonspor eski Başkanı Sadri Şener'in Federasyon seçimlerinin ardından Yıldırım Demirören'e destek verirken "Kupa sizin" sözlerinin sorulması üzerine Demirören, "Yıldırım Demirören ve Demirören ailesini tanıyanlar bilir ki ağzımızdan çıkan sözün geri dönüşü olmaz. O dönem, "Haklıysan kupayı alırsın" dedim."
Zira TFF Başkanı Demirören'de bilmeli ki "Kupa sizin" demeyle olmuyor bu konuda bağımsız bir çalışma yapmak gerekiyor. Başkanlık seçimi döneminde verilen sözler tutulmalı.
UEFA neden şikeden ceza verdi? CAS bu cezayı neden onadı? Türk mahkemeleri şike ve teşvikten suçlu buldu ve ceza verdi Yargıtay ise kısmen bozdu, kısmen de onadı tüm bu gerçekler ortada iken "konu bizim için kapanmıştır" demek tam bir aymazlıktır.
Keza TFF Başkanı Yıldırım Demirören'de "Benim için olay kapanmıştır" dese de UEFA Başkanı Platini'de "Şike konusu bizim için kapandı" dese de halkın hür vicdanında bu konu kapanmayacaktır. Zira 2010-2011 sezonun şampiyonluğunun nişanesi olan kupanın tenekesi Fenerbahçe'de olsa bile ruhu Trabzonspor müzesindedir. Halkın gönlündeki şampiyonun Trabzonspor olduğu bilinmeli.
Kaldı ki; 2010-2011 sezonunun sembolü olan kupanın hakkını aramak için Trabzonspor sonuna kadar camianın hakkını savunacaktır, savunmalıda.
Şike sürecinde siyaset spor'a bulaşmıştır. Trabzonspor hakkı olduğuna inandığı 2010-2011 sezonunun kupasını alamamışsa bundan siyaset sorumludur.
Futboldaki gelişim ve değişim için kurulmuş olan ve de özerk bir kuruluş olduğu bilinen Türkiye Futbol Federasyonunun başkanlık seçimine siyasetin müdahil olması bunun bariz göstergesidir.